Artı Yaşam Kariyer

Şirketler Karar Verirken Facebook Profilime Bakar mı? 1. Üniversiteden bu yıl mezun oldum ve kurumsal bir şirkette çalışmak istiyorum. Türkiye’deki büyük şirketlere özgeçmişimi gönderiyorum. Şirke...

1.09.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Şirketler Karar Verirken Facebook Profilime Bakar mı?

1. Üniversiteden bu yıl mezun oldum ve kurumsal bir şirkette çalışmak istiyorum. Türkiye’deki büyük şirketlere özgeçmişimi gönderiyorum. Şirketlerin adayların internetteki sosyal networking sitelerindeki profillerini incelediğini duydum. Linkedin ve facebook’ta profilim var ve bu sitelerde arkadaşlarımla ve erkek arkadaşımla çekilmiş resimlerim ve özel hayatıma ilişkin bazı detaylar var. Bu sitelerdeki profillerimi düzenlemeli miyim? Elif Çinli/İstanbul

İnsanlar yaşamlarının giderek daha büyük bir bölümünü internette geçiriyor ve orada giderek daha fazla paylaşımda bulunuyor. İşte bu nedenle sorunuz, dünyanın her yanında daha fazla geçerlilik kazanıyor. Sizin durumunuz da, internet ortamının ve her türden sosyal ağ sitesinin yarattığı önemli tehlikeleri ortaya koyuyor: Bu ortama ne ekleyeceğinize çok dikkat etmelisiniz, çünkü bunlara herkes ulaşabilir ve kalıcıdırlar (Bir kez İnternet ortamına aktarılan bir verinin yok olmasını sağlamak neredeyse olanaksız).

Daha somut yanıtımıza gelecek olursak; belirli bir şirketin ne yapacağını söylemek kolay olmasa bile, çok sayıda şirketin internette arama yaptığını ve iş başvurusunda bulunan adayların geçmişleri hakkında bilgi edinmek için Facebook ve Myspace gibi sitelere başvurduğunu söyleyebilirim. Bunlardan bazıları seçim yaparken elde ettikleri bilgilere belirli bir önem verecek, bazıları da vermeyecektir. Kesin olan, bunu yapmaya “haklarının” bulunduğudur. İronik bulduğum bir şey, çalışanlar ve iş başvurucuları, fazlasıyla kişisel ve utandırıcı olabilecek bilgileri, herhangi bir hileye başvurmadan ve hatta özel bir çaba harcamadan keşfedilebilecekleri herkese açık ortamlara koyarken, şirketlerin her şeye burunlarını sokmaları (çalışanların telefon görüşmelerini ve bilgisayar kullanımlarını izlemeleri vb.) hakkında çok fazla tartışmanın yapılması. Açık ortamlara yolladığınız bilgiler herkese açıktır. Daha da kötüsü, internete eklenen her şey varlığını farklı biçimler altında sonsuza dek sürdürür. Bir kez eklenmiş bilgileri tümüyle silme olanaklarınız sınırlıdır. Örneğin, yıllar önce bir risk sermayesi şirketinin danışma kuruluna katılmıştım ve kuruldan ayrılmamın üzerinden yılların geçmiş olmasına karşın bu konudaki duyuru internette hala duruyor.

İnternete yollanan ve eklenen materyaller hakkında çok çok dikkatli olunmaLI, daha stratejik düşünülmeLi ve gelecekte yaşanabileceklerin öngörülmelidir. Eski öğrencilerimden bazıları, bir gün seçimle gelinen bir göreve aday olacaklarını düşünerek, en sıradan yasa ve düzenlemelere bile uymaya çalışıyor ve internette kendileri hakkında dolaşıma çıkan bilgilere büyük özen gösteriyordu. Bu, uç bir örnek olabilir; ama söylediklerinin ve yaptıklarının herkesçe bilinebilir olmasının insanların kariyerini etkileyebileceği açık. Ve internette bulunan her şey kaçınılmaz olarak herkes tarafından öğrenilebilir.

İnternet üzerinden iş aramak istiyorsanız, Facebook yerine farklı iş ilanı panolarını kullanın. Özgeçmiş kabul eden sitelere gidin ve profesyonel görünümlü özgeçmişler hazırlayın. Özellikle ekonominin daraldığı dönemlerde, potansiyel işverenleriniz üzerinde olumlu izlenim bırakmak için elinizden geldiğince profesyonel görünmeli ve profesyonelce davranmalısınız.

2. Stajyerlere Verecek İş Ve Sorumluluk Bulamıyorum

Bir perakende şirketinde pazarlama direktörü olarak çalışıyorum. Bu yaz çok sayıda stajyer kabul ettik. Dürüst olmak gerekirse onlara iş yaratmakta ve projelerimiz içinde bazı küçük sorumluluklar vermekte zorlanıyorum. Staj sonunda İK departmanı bana onların performanslarını ve onlardan birini işe almak isteyip, istemediğimi soracak. Stajyerleri nasıl konumlandırmalıyım? Onları projelere nasıl dahil edebilir ve sorumluluk verebilirim? Aydın Karagöz/Ankara

Stajyerler, hem şirketler hem onlardan sorumlu olan kişiler için çoğu zaman bir sorun oluşturur. Bir taraftan, stajyer çalıştırmak, yeni çalışanları firmaya kazanmanın mükemmel bir yoludur. Yaz aylarında çalışan stajyerler şirketi tanımış olur. Şirket de onları “iş başında” görme, yeteneklerini ve karakterlerini değerlendirme, başkalarıyla ne kadar uyumlu çalışabildiklerini ve şirket kültürüne ne denli uyum sağlayabileceklerini öğrenme fırsatını bulmuş olur.

Ama bu hedeflere fiilen ulaşabilmek için, uygun programların ve planların geliştirilmesi gerekir. Bunlar sayesinde stajyerler kendilerini gösterebilmeli, onlardan sorumlu olanlar da stajyerlerin yeteneklerini verimli bir şekilde değerlendirebilmelidir. Sizin sorunuzdan, şirketinizde bu konuya çok fazla kafa yorulmamış olduğu izlenimini ediniyoruz. Bu nedenle ilk tavsiyemiz, benzer sorunların bir kez daha yaşanmasını önlemek üzere, tepe yöneticilere ve insan kaynakları bölümünün yöneticilerine giderek, bir sonraki yaz dönemi için, üzerinde daha fazla düşünülmüş bir programın hazırlıklarının başlatılmasını sağlamanız. Yaz dönemlerinde şirkette çalışıp da yeteneklerinden yeterince yararlanılamayanlar ve olumlu deneyimler yaşayamayanlar okullarına döndüklerinde şirketinizin saygınlığına zarar verecek konuşmalar yapar. Şirketiniz de, onlara anlamlı işler tarif edemediği için, stajyerlerin mezun olduklarında tam zamanlı bir işe uygun olup olmayacaklarını değerlendirmeye yarayacak bilgilerden yoksun kalmış olur.

Sizinle uzun süre çalışmayacak ve haklarında yeterince bilgi sahibi olmadığınız insanlara önemli görevler vermekten çekinmeniz anlaşılır olsa da, onları daha fazla kullanmanızı tavsiye etmeme izin verin. Benim yapacağım ilk şey, onlarla projeler ve bölümün çalışmaları hakkında konuşmak olurdu. Hangi konularda yararlı olabileceklerine ilişkin öneriler getirmelerine izin verin. Eminim ki, daha iyi kararlar almak için bilmek isteyeceğiniz, ama tamamlamak için gerekli zamanı hiçbir dönemde bulamadığınız pek çok analiz, araştırma, rakip bilgisi ve benzeri unsur vardır. Stajyerlere bunları yaptırın. Ayrıca, onları gerçek iş akışına dahil edin.

Çoğu insan fırsat verildiğinde başarıya ulaşır ve onlara yapacakları ciddi bir iş vermezseniz, neler yapabileceklerini hiçbir zaman öğrenemezsiniz. Gençlerde enerji ve yetenek bulunur. Daha önemlisi, dışarıdan gelen insanlar olarak, dışarıdan gelen danışmanlara benzer bir bakış açısına sahiptirler: Şirketteki her şey onlara doğal ve tanıdık gelmez. Danışmanlar gibi stajyerler de yeni perspektifler ve analitik bakış açıları getirebilir. Üstelik maliyetleri çok daha düşüktür. Dolayısıyla, onlara stajyerler olarak değil, McKinsey’e bağlı danışmanlar gibi yaklaşın. Büyük bir danışmanlık firmasına verebileceğiniz türden işleri onlara verin. Başarabilecekleri ve bu süreçten öğrenebilecekleriniz sizi şaşırtabilir.

3. Boşanma Sürecindeki Olumsuzların İşe Yansımasını Nasıl Engellerim?

Eşimle aramızdaki bazı sorunları çözemiyoruz. Üstelik aile terapisi almayı reddediyor. Artık aramızdaki gerginlikten ve yaşadığımız sorunlardan yoruldum. Boşanmak istiyorum. Ancak bu konuya ayırabileceğim kısıtlı zamanın ve enerjim var. İşim zaten çok yoğun. Bu süreçte nasıl davranmalıyım? Ailevi sorunlarımın iş yaşamıma yansımamasını nasıl sağlayabilirim? Ben bir kadınım ve kadınların duygusal sorunlarını iş yaşamına daha çok yansıttıklarını da biliyorum. Ayşe İnci/Antalya

İş yaşamı insanın yaşamının geri kalanından ayrı değildir ve olması da gerekmez. Sizin de tahmin edebileceğiniz üzere, iş yaşamındaki sorunların ailevi ilişkileri etkilediğini ve bunun tersinin de geçerli olduğunu gösteren çok sayıda araştırma var. Bu nedenle, işinizde başarılı olma yolundaysanız, benim tavsiyem, ailevi durumunuzu mümkün olan en hızlı şekilde çözmeniz.

Her şeyden önce, ister kişisel yaşamınızla isterse işinizle ilgili olsun, bir zorluğu ihmal etmek genellikle olumlu sonuçlar doğurmaz. Sorunuzu okurken edindiğim izlenim, yapmanız gereken zorlu konuşmaları yapmaktan ve almanız gereken zorlu kararları almaktan kaçındığınız. Ama yaşadığınız sorunlar bu sayede ortadan kalkmayacak ve büyük olasılıkla daha da kötüleşecektir. Çünkü iletişimin yokluğu genellikle daha fazla yanlış anlamaya ve tutarsız beklentiye neden olur.

İkincisi, belki de şirketiniz size danışmanlık hizmeti ya da başka destekler sağlayabilecek durumdadır. Şirketinizin sağladığı olanaklardan yararlanmalısınız. Yardım istemek bir zayıflık işareti değil, akıllıca bir davranıştır. 

Üçüncüsü, iş arkadaşlarınızın sizin sorunlarınızla gereksiz yere uğraşmak istemeyeceği açık olsa bile, pek çoğumuz işyerinde çok fazla zaman geçirdiğimiz için, arkadaşlarımızın çoğu da yine işyerimizden. Arkadaşlar önemli bir toplumsal destek kaynağıdır ve onların öneri ve desteklerinden yararlanmalısınız. İnsanları sizin iyiliğiniz için çaba harcar duruma getirmenin en iyi yolu onlardan yardım istemenizdir, çünkü yardım ve önerilerini istediğiniz insanlar, psikolojik olarak, sizin iyiliğinize yatırım yapmış olur.

Ama en önemlisi, size sorununuzu “bastırmaya” çalışmamanızı ve üzerine gitmenizi tavsiye ederim. Sorunun ürünü olan doğal gerilimler beklenmedik ve planlanmamış biçimlerde ortaya çıkacak ve sağlıklı bir şekilde düşünerek karar almanızı zorlaştıracaktır. Dolayısıyla sorununuzu şu ya da bu doğrultuda ne kadar erken çözüme bağlarsınız o kadar iyi.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz