Yetenek savaşlarının yaşandığı günümüzde kimi şirketler çözümü yeni mezunlar arasındaki cevherleri keşfetmekte ve onları parlak birer yıldız olarak yetiştirmekte buluyor. Bu yaklaşım onları birer g...
Yetenek savaşlarının yaşandığı günümüzde kimi şirketler çözümü yeni mezunlar arasındaki cevherleri keşfetmekte ve onları parlak birer yıldız olarak yetiştirmekte buluyor. Bu yaklaşım onları birer genel müdür fabrikasına dönüştürüyor. Bu şirketlerde yetişen profesyoneller dışarıdan gelen cazip tekliflerle önemli ve büyük şirketlerin tepesine CEO veya genel müdür olarak geçiyorlar. Türkiye’de CEO fabrikası olarak nitelenebilecek şirketler arasındaysa Koç Holding, Arthur Andersen, Digital Equipment Corporation, İş Bankası, Yaşar Holding, Citibank ve Unilever var…
Dünyanın en büyük hızlı tüketim şirketlerinden olan Procter&Gamble’ın (P&G) fazla öne çıkmayan, özellikle de ABD iş dünyasına damgasını vuran bir özelliği vardır. Gıdadan temizlik ürünlerine kadar onlarca üründe pazarı şekillendiren bu şirket, aynı zamanda bir “Genel müdür-CEO Okulu” olarak işlev görür. ABD’nin en büyük şirketlerinden 11’inin başında şu anda P&G kökenli CEO bulunması da bu gerçeği doğruluyor. Orta ve küçük ölçekliler de bu değerlendirmeye katıldığında, tablo daha da büyüyor.
Bir dönem P&G’de çalışmış olan Steve A. Ballmer, bugün Microsoft’u, W. James McNerney ise Boeing’i yönetiyor. Adeta bir genel müdür fabrikası olan bir diğer şirket ise General Electric… Bugün başta Home Depot’un başındaki Robert L. Nardelli olmak üzere GE kökenli 10 genel müdür önemli şirketlere yön veriyorlar.
P&G, GE, General Motors, IBM gibi şirketler sadece pazardaki etkinlikleriyle değil kültürleri, çalışanlarına sağladıkları eğitim olanakları ve yetiştirdikleri yöneticilerle de dikkat çekiyorlar. Adeta okul niteliği taşıyan bu şirketlerde yetişenler, burada edindikleri kültürü farklı alanlara da taşıyorlar.
Bu gerçeği aslında Türk iş dünyasındaki pek çok önemli yöneticinin özgeçmişi de destekliyor. Öyle ki, bugün Türk iş dünyasına yön veren çok sayıda isim Koç Grubu, Arthur Andersen, DEC, İş Bankası, Unilever, Citibank ve Maliye Bakanlığı ekolünden geliyor. Her ne kadar birbirlerinden farklı yapılara ve kültürlere sahip olsalar da genel müdür okulu bu kuruluşlar, eğitime verdikleri önem, kurum kültürü ve yönetici yetiştirmedeki başarılarıyla dikkat çekiyorlar. Bugün Koç Grubu’ndan yetişen 10 kadar genel müdür Türk iş dünyasının önemli isimleri olarak değişik şirketlerde iş başında bulunuyor.
Koç Kökenliler Dikkat Çekiyor
Türk iş dünyasının en köklü kuruluşlarından biri olan Koç Grubu, uzun yıllara dayanan oturmuş kültürü ile diğer şirketlerden ayrılıyor. Geleneksellik ve güvenin ön planda tutulduğu bu yapı, aynı zamanda Koç Grubu çalışanlarının da iş prensiplerine yansıyor. Öyle ki, ayrılsalar bile, Koç’un izlerini, burada edindikleri deneyimleri farklı şirketlere de taşıyorlar. Bugün çok sayıda şirketin üst düzey yöneticisinin Koç kökenli olması da bunu destekliyor. Koç ekolünden yetişen CEO’lar denildiğinde ilk akla gelen isim Jan Nahum oluyor. Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Karaca, Superonline Genel Müdürü Savaş Ünsal ve TNT Lojistik ve Dağıtım Hizmetleri Türkiye Genel Müdürü Aslan Uzun’da geçmişte Koç’ta çalışan profesyonellerden.
Oracle Türkiye Genel Müdürü Atilla Kıral, TNT Lojistik Genel Müdürü Aslan Uzun, Nuh Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Şahinoğlu, Visa Europe Türkiye Genel Müdürü Berna Ülman, Borusan Telekom Genel Müdürü Burak Gökmen ve Erdemoğlu Grubu’nun CEO’su İbrahim Çolak da Koç ekolünden geliyor.
Bu yöneticilerin burada kazandıkları deneyimler, başka şirketlerde önemli pozisyonlara yükselmelerinde etkili oldu. Koç ekolünden gelen isimler olarak, iş dünyasında daha çok ön plana çıktılar. Capital olarak genel müdür ve yönetim kurulu başkanı pozisyonunda bizim tespit ettiğimiz toplam 10 yöneticinin özgeçmişinde Koç Grubu şirketleri yer alıyor.
Koç’ta Kazanılan Değerler
1995-2000 yılları arasında Koçfinans’ta önce sistem planlama müdürü, daha sonra da kredi kartları müdürü olarak çalışan Ülman, “O yıllarda edindiğim deneyimin hayatımdaki yeri büyüktür. İş hayatımın bütününü etkileyen değerler kazandım” diye konuşuyor. Ona göre, bir şirketteki kurumsal değerler ve kültür bir kez içselleştirince, bunlar başka çalışma ortamlarına da taşınıyor. Farklı yapılardaki şirketlerde çalışılsa da kazanılan değerler, etkisini sürdürüyor.
Ülman, Koç Topluluğu’ndaki deneyimlerinin bu açıdan kendisini olgunlaştırdığını belirtiyor ve ekliyor:
“Kurumsallık ve profesyonellik açısından gelişmiş bir ortamda çalışmak ve önemli sorumluluklar üstlenmek kariyerimi çok olumlu etkiledi. Çalışma hayatında insan ilişkilerinin, asta ve üste aynı şekilde saygı ve sevgiyle yaklaşmanın önemli olduğu ve bunun kurumla güvene dayalı bir ilişki kurabilmenin temelini oluşturduğu inancındayım. Koç Topluluğu’nda bu yaklaşımın tüm yöneticiler ve çalışanlar tarafından paylaşıldığını gördüm. Ayrıca, en başta risklere dengeli yaklaşım olmak üzere, mesleki deneyim açısından da önemli değerler kazandığımı söyleyebilirim.”
Cıtıbank Ve İş Bankası Ekolü
Finans sektöründeki tepe yöneticilerin iş deneyimleri değerlendirildiğinde ise çoğunlukla İş Bankası ve Citibank’ta yetiştikleri görülüyor. Citibank, sektörde üst düzey yöneticilik koltuğunda oturan pek çok ismin, daha önce çalıştığı kurum olarak dikkat çekiyor. Buradan geçen çok sayıda yönetici şimdi önemli pozisyonlarda, ciddi sorumluluklar üsteleniyor. Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, Fortis Bank İcra Başkanı Tayfun Bayazıt ve Ak Sigorta Genel Müdürü Ragıp Yergin, Citibank'ta çalışmış isimler olarak dikkat çekiyor.
“Yönetici okulu” olarak nitelendirilen kurumlardan biri de İş Bankası… Bir insan kaynakları şirketinin yöneticisi, “İş Bankası’nı bu konuda önce çıkaran özelliği, prensipleri gereği transfer yapmamaları nedeniyle yönetici geliştirmeye önem veriyorlar. Bu da onları yönetici fabrikası haline dönüştürüyor” diye konuşuyor.
İş Bankası, bu nedenle kendi bünyesindeki çalışanları yönetici misyonuna uygun olarak yetiştirme yoluna gidiyor. Öncelikle yeni başlayan çalışanlara, kurum kültürünü ve temel bankacılık bilgilerini vermek için İş Bankası Eğitim Müdürlüğü birimince özel programlar veriliyor. Ayrıca sektördeki gelişmeleri yerinde izlemeleri ve uluslar arası bankacılık deneyimi kazanmaları için yurtiçindeki ve yurtdışındaki kuruluşlarda eğitime gönderiliyorlar.
İş Bankası kökenli genel müdürler arasında Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen ve Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş’in ismi öne çıkıyor. Koç Finans Genel Müdürü Kürşat Öçel de İş Bankası kökenli yöneticilerden.
İki Köklü Kurumdan Yetişenler
Uluslararası hızlı tüketim devi Unilever de Türkiye’de çok sayıda üst düzey yönetici yetiştirdi. Unilever kökenli yöneticilerin en büyük özelliği ise “yaratıcılık”… İpragaz Genel Müdürü Selim Şiper, Evyap Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Emre Sayın, McCann Erickson Türkiye’nin CEO’su Tankut Karahan, Unilever’de çalışmış yöneticilerden sadece birkaçı.
Unilever ekolünden gelen Emre Sayın, “Unilever’de farklı kafalardan farklı sesler çıkmasına izin verilir. Bu yaklaşım şirketin çok kuvvetli lokal firmalara sahip olması geleneğinden kaynaklanıyor” diyor. Unilever’in bazı uluslararası şirketlerdeki gibi sadece yurtdışından gelen formülleri uygulayan bir kültürü olmadığına değinerek şöyle konuşuyor:
“Bu yüzden stratejik ve yaratıcı düşünebilen ve uygulama tarafı da kuvvetli kişiler seçilir, onlar geliştirilir. Ben bugüne kadar elemanlarını geliştirmekte, şirket kültürü ve ekip ruhu yaratmakta eğitimi bu kadar iyi kullanan bir firma görmedim.”
Unilever’deki bu güçlü şirket kültürünün sırrı ise Sayın’ın şu sözlerinde gizli: “Unilever’de belli bir seviyeye gelmiş herkes Four Acres denilen bir malikanede aynı eğitimleri alıp, aynı barda eğlenmiş ve snooker oynamıştır. Bu sayede Brezilya’da ürün geliştirme yapan bir kişi ile Türkiye’de satış yapan bir kişinin arkadaşlık kurması ve deneyimlerini paylaşması çok sıradan bir olay haline gelir.”
McCann Erickson Türkiye’nin CEO’su Tankut Karahan ise Unilever’in gerçekten müthiş bir okul olduğu belirtiyor ve ekliyor: “Aynı zamanda müthiş bir global etiket. Benim mezun olduğum yıllarda çalışmak istenilen şirketler arasında ilk 3’te yer alırdı. Unilever benim için birinci sınıf uygulamalı bir master programı oldu.”
Unilever’de 10 yılın üzerinde çalışan İpragaz Genel Müdürü Selim Şiper ise şirketi farklı kolan özelliği şöyle anlatıyor: “Diplomayı şart koşmadan yetenek ve yaklaşımı göz önünde bulundurarak çalışanlarını daha faydalı olabilecekleri görevlere atama cesareti gösteren bir sisteme sahip.”
Bt Sektörüne Hazır Ceo
BT sektöründe ise Digital Equipment Corporation (DEC) kökenliler dikkat çekiyor. 1989 yılında Compaq tarafından satın alınan DEC, bugün faaliyette değil. Ancak, o ekolden gelen pek çok yönetici şu anda BT sektörüne yön veriyor. Şirket, Türkiye’de 1989-1998 yılları arasında, yaklaşık 10 yıl faaliyet gösterdi. Bu dönemde kadrosunda, bugün hala sektörün önde gelen profesyonellerinden olan pek çok isim yer aldı.
HP Türkiye Genel Müdürü Şahin Tulga, Apple Bilkom Genel Müdürü Tansu Yeğen, Probil Genel Müdürü Hakan Arıtürk, T-Systems Türkiye Genel Müdürü Ateş Gönen ve Software AG Türkiye Yüce Erim gibi isimler DEC Türkiye’den yolu geçenler arasında.
Bir anlamda sektör için genel müdür okulu olan DEC’in eski genel müdürü HP Türkiye Genel Müdürü Şahin Tulga şunları söylüyor:
“Digital Equipment Corporation’da hiyerarşik bir yapı olmadığı için üstlerden korkma gibi bir durum söz konusu olmazdı. Diğer yandan üstler, parlak ve başarılı astlarını yetiştirmeyi ilke edinmişti. Oysa bugün pek çok yerli ve yabancı şirkette yöneticiler, bu tip çalışanlarına ‘benim yerime geçer’ endişesiyle yaklaşıyor. Diğer yandan çalışanlara işi doğru yapmalarını değil doğru işi yapmalarını öğretiyordu. Bu açıdan bakıldığında DEC aslında herkesi lider olarak yetiştiriyordu.”
Gıda Sektörünün Okulu
Yaşar Holding de yönetici yetiştirmede iddialı gruplar arasında yer alıyor. Özellikle de gıda şirketlerinden çok sayıda yönetici yetişti ve diğer gruplara dağıldı. Bunlardan bazıları da üst düzey yöneticilik pozisyonlarına yükseldiler.
Örneğin, şimdi Esas Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü olan Ahmet Arsan bunlardan biri… 1975 yılında Pınar Süt’e katılan Arsan, 1986’da şirketin genel müdürlüğe, 1995 yılında ise Yaşar Holding Gıda Grubu Başkanlığı’na atandı. 1997’de aynı grupta Gıda ve İçecek Grubu Başkanlığı’na yürüttü. 2004’de de Esas Holding’de Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü görevini üstlendi.
Tukaş Genel Müdürü Ahmet Uysal’da Yaşar ekolünden geliyor. Uzun yıllar Yaşar’da çalışan Uysal, 2001 yılında Tukaş’ın genel müdürü olmadan önce Pınar Süt’ün Genel müdürüydü.
İki yıldır Abalıoğlu Holding’in Üretim Koordinatörü olan Yiğit Tavas ise 1979 yılında Pınar Süt’te imalat mühendisi olarak çalışmaya başladı. 1984 yılında Pınar Et’e geçerek burada farklı alanlarda çalıştıktan sonra genel müdürlüğe kadar yükseldi. Yaşar Holding Gıda Grubu Üretim Başkan Yardımcılığı da yapan Tavas, son olarak da Yaşar Holding Gıda Grubu Et ve Et Ürünleri Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu.
Pınar Süt genel müdürlüğü yaptıktan sonra başka gruba geçen yöneticilerden bir diğeri de Baydu Veznedaroğlu. CNR Holding’in CEO’su olan Veznedaroğlu, Yaşar Grubu’nda önemli sorumluluklar üstlenmişti.
Sabancı Ekolünden Gelenler
Türkiye’nin en köklü kuruluşlarından biri olan Sabancı Holding ekolünden gelen çok sayıda isim bugün farklı alanlarda üst düzey yönetici pozisyonunda görev alıyor. Bu isimlerin başında Doğan Holding CEO’su Tufan Darbaz var. Sabancı’da en alt kademelerden grup başkanlığına kadar yükselmeyi başaran Darbaz, 1983 yılında Lassa strateji planlama uzmanı olarak Sabancı Holding’e katıldı. 1987’de de Holding’in planlama yatırım dairesi başkan yardımcısı oldu. Ardından da 1993’te aynı bölümün başkanı oldu. 1997’den itibaren Strateji ve İş Geliştirmeden Sorumlu Grup Başkanı sorumluluğunu üstlendi ve ardından 2001 yılında Doğan Grubu’na geçti.
Otomotiv sektöründeki güçlü genel müdürlerden biri olan Hyundai Assan Genel Müdürü Kurthan Tarakçıoğlu da Sabancı kökenli. Kariyerine 1988’de Sabancı’da başlayan Tarakçıoğlu, 1991 yılına kadar bu grupta görev aldı. Mey İçki’nin genel müdürü olan Galip Yorgancıoğlu’da kariyerine Sabancı’nın ortak olduğu Philip Morris’te başladı ve bu şirkette pazarlama müdürlüğü’ne kadar yükseldikten sonra ayrıldı.
Şaban Erdikler/ Erdikler Yeminli Mali Müşavirlik
“Arthur Andersen, Lisans Üstü Bir Eğitim Kurumuydu”
Vizyoner Olmayı Öğrendim Arthur Andersen’in profesyonel kariyerimin gelişmesinde apayrı bir yeri ve önemi var. Andersen, vizyoner olmayı, takım oyununun önemini, çalışanlara saygı duymayı, saydamlığın yararlarını öğretti. Orada bilgi paylaşımının yaşamsal olduğunu, müşterilerin her şeyden önemli olduğunu, müşterilerin ihtiyaçlarını anlayıp kısa süresinde açık ve net cevaplar vermenin gereğini, her zaman etik ve dürüst kalmanın önemini orada kavradım.
Mesajları Aynı Gün Cevaplarım Bu yüzden gelen tüm mesajları, telefonları cevaplandırırım. Çok olağanüstü durumlar hariç bana gelen mesajların tamamını aynı gün yanıtlamaya çalışırım. Gerçek anlamıyla lisansüstü bir eğitim müessesesi olarak çalışmış, Andersen’den ayrılan birçok kişi Andersen bünyesinde edindikleri, pekiştirdikleri değerlerle Türk iş dünyasının aranılan, beğenilen profesyonelleri haline geldi.
Türkiye’ye Büyük Katkısı Oldu Andersen, Türkiye’de bağımsız denetim şirketlerine yapılan ödemelerin ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili olmadığı için vergi matrahından indirilemediği günlerden, para ve sermaye piyasalarının etkin olarak çalıştığı bugünlere gelmesinde önemli katkılar yapan bir kuruluş oldu.
En Büyük Tatmini Aldım Bugün geriye baktığımda profesyonel kariyerimdeki en büyük tatmini Arthur Andersen yönetici ortağı olmaktan aldığımı söyleyebilirim. En büyük başarı olarak da bir anda kendini boşlukta duyan 700 kişilik Andersen Türkiye operasyonunun bir kısmının dahi kaybına yol açmadan emin olduğunu düşündüğüm bir limana demirlemesini sağlamak olduğunu düşünürüm.
Cezmi Özkunt/ Unılever İnsan Kaynakları Direktörü
“Unılever Ekolü Başarıyı Beraberinde Getiriyor”
Cesarete Değer Veriyoruz Değerlerimiz içinde güven, kendini adama, tutku, açıklık, hayal gücü, cesaret gibi hem bireysel hem de kurumsal davranış şekilleri bulunuyor. İşe alımlardan başlayarak, tüm insan kaynakları süreçlerinde insana verilen değer, gelişim fırsatlarının çeşitliliği, tüm Unilever ülkelerinde çalışabilme imkanı, kendi konularında “en iyiler” ile birlikte çalışmak ve “işi” onlardan öğrenmek, dünyadaki en iyi uygulamaları görmek ve içinde bulunmak bu başarının arkasında yatan en önemli faktörler arasında diye düşünüyorum.
Başarıyı Getiren Kültür Dolayısıyla Unilever’de çalışmış arkadaşlarımız etik değerleri yüksek, prensiplere bağlı, disiplinli, yenilikçi, mükemmellik peşinde koşan, birlikte çalıştıkları kişileri geliştirme konusunda kendilerini sorumlu tutan ve bunun için zaman ayıran bir kültürün içinden geliyorlar. Bu tip bir ekolden yetişmiş arkadaşlarımızın da üst düzeylerde başarılı olmaları tesadüfi değil.
Ayhan Yavrucu/Alarko Genel Koordinatörü Ve Yönetim Kurulu Üyesi
“Bu Ocağın Kapısından Yanlış Adam Giremez”
“İnce Eleyip Sık Dokuyorlar” Hesap Uzmanları Kurulu, oldukça ciddi sınavlar yaparak özenli ve titiz bir seçimden sonra eleman alır. Sınavdan önce her adayın ailevi ve sosyal durumunu araştırırlar. Ondan sonra bilgi ve kişilik testinden geçirilir. Bu ocağın kapısından yanlış adam giremez. Bu da yetmez, usta ve çırak ilişkisi en yetkin bir biçimde burada uygulanır. Bir doktora sürecinden çok daha zor bir dönem olan 3 yıl eğitim, üstatların gözetiminde inceleme, araştırma, tez hazırlama ve nihayet kaderinizi belirleyecek yazılı ve sözlü yeterlilik sınavı.
“Şekillenerek Çıkarsınız” Kurulda ciddi bir mesleki dayanışma, tartışma ve öğrenme ortamının yanında, kuralları yazılı olmasa da her alana yayılmış gözetim ve kontrol mekanizması var. Bütün bunlar kişinin teknik ve kişilik anlamında şekillenmesinde oldukça önemli faktörlerdir. Bu şekil verme işini daha kolay yapmak ve kalıcı kılmak için mümkün olduğunca okulu yeni bitirmiş kişiler arasından seçim yaparak alırlar ki, oraya şekillenmiş olarak gelinmesin.
“İyi Bir Metodoloji Veriyor” Bugün özel sektörde ve kamuda çok üst düzeylere tırmanmış olan kişilerin başarılarında Hesap Uzmanları Kurulu’nun elemanın alımından, ayrıldığı ana kadar kişiye verdiği eğitim ve değerler sistematiğinin çok büyük önemi var. Kurul her şeyden önce size bir metodoloji veriyor. Bu hayata bakışınızı belirlemede ana ekseni oluşturuyor. Doğru sonuca ulaşmak, olaylara ancak analitik bir yaklaşımla odaklanmaktan geçer. Kurul’da bunu en üst düzeyde edinirsiniz. Çünkü oldukça değişik görüş ve eleştirilerin bir arada bulunduğu ender ortamlardan biri.
“Çok Şey Borçluyum” Gerçekten çok şeyi borçlu olduğum Hesap Uzmanları Kurulu, mesleki kariyerimin ilk ve sağlam kilometre taşlarını teşkil eder. Bu kurul’da, disiplini, mesleki dayanışmayı, sistematik ve analitik düşünmeyi, öğrenmeyi ve öğretmeyi, karar vermeyi, bir işi en ekonomik şekilde sonlandırmayı, ketumiyeti, başkalarına katlanmayı ve paylaşmayı, en önemlisi en yüce değerin dürüstlük olduğunu öğrendim. Tüm hayatımda da bunlardan yararlandım ve yararlanmaya devam ediyorum.
Fadime Çoban
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?