Müdür İthalatı Hızlı Artıyor

Türkiye’de yabancı kökenli çalışanlar, özellikle yöneticiler her zaman vardı... Uluslar arası şirketler, buradaki şirket ya da temsilciliklerini yabancılara teslim ederlerdi... İstanbul, İzmir, Ank...

1.07.2002 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Türkiye’de yabancı kökenli çalışanlar, özellikle yöneticiler her zaman vardı... Uluslar arası şirketler, buradaki şirket ya da temsilciliklerini yabancılara teslim ederlerdi... İstanbul, İzmir, Ankara ve otomobil nedeniyle Bursa öne çıkıyordu. Ancak, son yıllarda işin boyutu değişti. Sadece üst düzey değil, şimdi her kademeden işgücü ithalatı yapılıyor. Anadolu’ya gelenlerin sayısında da dikkati çeken artış var. Üstelik ekonomideki kriz ve belirsizlik ortamına rağmen...

 

Dünya büyük bir değişim içinde. Bu da çeşitli şekillerde kendini gösteriyor. Savaşlarla çizilen sınırlar, artık sadece haritalar üzerinde görünüyor. Küreselleşme nedeniyle global bir köy olma yolunda hızla ilerliyoruz. Sadece sermaye değil, işgücü de adeta ortak kullanılmaya başladı. Bu da hem sermaye hareketlerini, hem de beyin göçünü iyice hızlandırdı. Tabii bu hareketlenmeden Türkiye de nasibini aldı. Bir zamanlar başta Almanya olmak üzere Batı Avrupa ve Avusturalya’ya işgücü ihraç eden Türkiye, son yıllarda yabancı çalışanla nüfusunda ciddi artışlara sahne oluyor. Üstelik bu gelişme, ekonomik ortamdaki istikrarsızlığa neden kendini gösteriyor.

 

Son 3 yıllık rakamlar, sözünü ettiğimiz tabloyu çok iyi özetliyor. Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 12 Haziran 2002 itibariyle Türkiye’de tam 17 bin 412 yabancı çalışıyor.

 

Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, Türkiye’de çalışma izni alan yabancılara yönelik verileri, ilk kez 1998 yılında tutmaya başlamış. Buna göre, 1998 yılında sadece 386 yabancı Türkiye’den çalışma izni alırken, bu rakam 1999 yılında 3 bin 689’a yükseldi. 2000 yılında ise tam 5 bin 475 kişi Türkiye’den çalışma izni alabildi.

 

2001 yılında yaşanan krize rağmen yabancı işgücü sayısındaki artış devam etmiş ve yıl sonu itibariyle çalışma izni alanların sayısı 5 bin 758 kişi olarak gerçekleşti. Bu yılın ilk 5,5 ayında ise 2 bin 104 kişinin çalışma izni aldığı görülüyor. Yani krize ve istikrarsız ortama rağmen yabancı işgücünün Türkiye serüveni hız kesmeden devam ediyor.

 

Neden çok yabancı geliyor?

 

Yabancı işgücünün Türkiye’yi asıl keşfetmesi 1999 yılına rastlıyor. 2000 yılında da hızlı bir tırmanma olduğu görülüyor. Uzmanlara göre, bunun en büyük nedeni, söz konusu dönemde Türkiye’deki ücretlerin Avrupa ortalamalarına göre oldukça yukarı çıkması...

 

K Partners Yönetici Ortağı Şerif Kaynar, son 3 yılda Türkiye’deki maaşların çok hızlı yükseldiğini söylüyor. Bu nedenle de özellikle üst düzey pozisyonlarda yabancı çalıştırmanın daha ucuza geldiğini belirtiyor.

 

Türkiye’deki şirketler maliyetlerini aşağı çekmek için yabancı işgücü çalıştırma yoluna giderken, yüksek maaşların da yabancıları çektiği söyleniyor. Nicholson International yönetici ortaklarından Tanyer Sönmezer, yüksek maaşların, yabancıların çalışma ortamı olarak Türkiye’yi seçmesinde etkili olduğunu söylüyor. Sönmezer, söz konusu dönemde, Türkiye’deki yönetici ücretlerinin, Avrupa ortalamasının üzerine çıktığını hatırlatıyor ve ekliyor:

 

“Öyle bir hale gelmişti ki, lokal bir yöneticinin aldığı para, aynı konumdaki bir adamın Fransa’da aldığı paranın çok üzerine çıkmıştı. Hatta Türkiye’deki yöneticilerin bölge sorumlularından daha yüksek maaş aldığı bir durum ortaya çıkmıştı. Yüksek maaş yabancı işgücünü Türkiye’ye çeken ana etkenlerin başında geldi.”

 

Tecrübe için ilk tercih Türkiye

 

Yılardır Türkiye’nin volatil bir piyasa olduğu söylenir ve bundan şikayet edilir. Bu istikrarsız ortam nedeniyle yabancıların özellikle yatırım yapma konusunda çekimser davrandığı da 7’den 70’e herkesin ortak görüşü haline geldi. Ancak, bu ortamın, iyi bir tecrübe şansını da beraberinde getirdiği yabancılar tarafından göz ardı edilmiyor. Bu nedenle de bazı yabancı şirketlerin, yöneticilerinin enflasyonist ve istikrarsız bir ortamda tecrübe kazanması için ilk tercih ettiği ülkelerin başında Türkiye’nin geldiği söyleniyor.

 

Nicholson International yönetici ortağı Tanyer Sönmezer de, Türkiye’nin yabancı yöneticiler için laboratuar niteliği taşıdığını ifade ediyor. Ona göre, istikrarsız ortam nedeniyle bir çok yabancı şirket yöneticisini, tecrübe kazanması için Türkiye’ye gönderiyor. Türkiye’nin tercih edilmesinin en büyük nedenlerinden biri, coğrafi olarak çok yakın ve Avrupa standartlarında bir ülke olması. Sönmezer, “Buradaki bütün sıkıntıları yaşıyorlar. Böylece Türkiye’ye benzeyen, Arjantin gibi ülkelerde kullanmak üzere ciddi tecrübe kazanıyorlar. Yani Türkiye basamak olarak kullanılıyor” diyor.

 

Yüksek maaşların cazibesi ve tecrübenin ötesinde, Türkiye’deki yabancı işgücünün artmasının en büyük nedenlerinden biri de yetişmiş eleman ihtiyacı. Özellikle spesifik bazı konularda eksiklikler olması, yabancı çalışanların sayısının artmasında rol oynuyor.

 

K Partners yönetici ortağı Şerif Kaynar, “Türkiye’de özelikle niş alanlarda yönetici bulmak hala çok zor. Bu da yabancı transferini beraberinde getiriyor” diyor.

 

Krizden sonra niye arttı?

 

Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2000 yılının Kasım ve Şubat aylarında yaşanan iki krizin ardından Türkiye’den çalışma izni alan yabancıların sayısında herhangi bir düşüş yaşanmadı. Uzmanlara göre, bunun en büyük nedeni, özellikle yabancı şirketlerin Türkiye’deki gelecekleri ile ilgili endişelerinin artması...

 

Nicholson International yönetici ortağı Tanyer Sönmezer, yabancı şirketlerin önlem olarak yönetimde kendilerinden biri olmasını tercih ettiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:

 

“Krizden sonra da yabancı işgücü girişleri devam etti. Bunun en büyük nedeni, yabancı şirketlerin, Türkiye’deki yatırımlarının ve aktivitelerinin geleceği konusunda tedirgin olmaları. İşlerini daha yakından takip etmek için, azaltmak bir yana, yurtdışından yeni yönetici getirmeyi tercih ettiler.”

 

Heidrick & Struggles yönetici ortağı Murat Kaan Güneri de, yabancı şirketlerin kuruluş aşamasında olduğu gibi kriz dönemlerinde de kendilerini tanıyan kişilerle çalışmak istemesinin normal olduğunu söylüyor. Böylece kurumsal kimlik aşılamanın daha kolaylaştığını belirten Güneri, bunun aynı zamanda yurtdışındaki organizasyonlarla ilişkilerde pozitif bir süreç olduğunu söylüyor.

 

Çalışma izni 3 yıl

 

Ancak, yabancı işgücünün tüm bu olumlu yanlarına rağmen, çalışma sürelerinin kısa olmasının performanslarını düşürdüğü ifade ediliyor. Yabancıların çalışma izinleri ağırlıklı olarak 3 yıl olarak veriliyor. Bazı şirketlerin genel müdürleri ve finans sektöründe çalışanlar için süre daha uzun olabiliyor. Ayrıca, 3 yılını dolduranlar için, uygulamada çok rastlanmasa da, 2 yıllık ek süre verilebiliyor. İşte bu kısıtlı süre aslında onların dezavantajı olarak karşımıza çıkıyor.

 

İnsan kaynakları yöneticilerinin ortak görüşü, bu sürenin, başarıyı yakalamak için çok kısa olduğu yönünde. Tabii bu süre içinde yakalayacağı başarıyı basamak olarak kullanacağı düşünüldüğünde, uzun vadeli stratejiler yerine kısa vadeli stratejilerle hareket edecek olması da şirketlerin geleceği açısından olumsuz olarak gösteriliyor.

 

“Verilen izin süresi az”

 

Heidrick & Struggles yönetici ortağı Murat Kaan Güneri de, 3 yıl içinde başarıyı yakalamanın zor olduğu görüşünde. Ona göre, ilk 6 ay Türkiye’yi tanımakla, son 6 ay ise gitme telaşıyla geçtiği için 1 yıl zaten kayboluyor. Yani başarıyı yakalayabilmek için sadece 2 yıl kalıyor. Bu da beraberinde kısa vadeli planlar üzerine hareket etmeyi getiriyor. Murat Kaan Güneri, bu sürenin yerel yöneticilerle daha etkin kullanılabileceği görüşünde.

 

Nicholson International yönetici ortağı Tanyer Sönmezer de, 3 yıllık sürenin kısa olduğunu düşünenlerden biri. Sönmezer’e göre, Türkiye’ye gelen yabancıların ilk yılı Türkiye’yi ve iş yapış şekillerini anlamakla geçiyor. İkinci yıl, öğrendikleri ile bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Üçüncü yıl ise yeniden gitme telaşına düşüyorlar. Sönmezer, “Bu insanların uzun vadeli hırsları yok. Kısa vadeli planlarla işlerini yönetmeye çalışıyorlar. Bu nedenle pazar paylarını artırdıkları neredeyse hiç görülmedi” diyor.

 

Kariyer Net kurucu ortağı Sungur Ilgaz ise yabancı işgücünün iş olanaklarını belli ölçülerde kısıtladığı görüşünde. Ilgaz’a göre, gerek yurtdışından gelen üst düzey yöneticiler, gerekse onların kurduğu kadrolar Türkiye’deki iş olanaklarını azaltıyor.

 

Türk şirketler de alıyor

 

Bu arada, son yıllarda yabancı şirketlerin yanı sıra, Türk şirketlerin de yabancı yöneticiler konusunda istekli oldukları söyleniyor. Ancak, bu istek yönetim kurulu üyelikleriyle sınırlı kalıyor. Bunun en büyük nedeni, Türk şirketlerinin yabancı yöneticilerin dünya görüşünden ve faaliyet gösterdikleri sektörlerdeki tecrübelerinden yararlanmak istemeleri... 

 

Daha alt seviyelerde ise Türk şirketlerin yabancı işgücüne ihtiyaç duymadıkları söyleniyor. Ancak, birleşme ya da satın alma planlayan şirketler yabancı yönetici alıyor. Örneğin Romanya’da stratejik bir ortaklığa gitmeyi ya da şirket satın almayı planlayan şirketler, bu pazarı bilen bir yöneticiyi alarak, işlerinin daha fizibil y��rümesi için çaba gösteriyor. Bu da ağırlıklı olarak danışman niteliğinde oluyor.

 

Yabancı ortaklı şirketlerde ise yerli ve yabancı yöneticilerin hemen hemen aynı sayıda olmasına dikkat edildiği söyleniyor. Türk yöneticilerin pazarı daha iyi tanıması, istikrarsız ortamda yönetim kabiliyeti kazanmış olması, yabancıların ise teknolojideki gelişmeler ve iş disiplini konusunda birbirlerini tamamladıkları söyleniyor.

 

“AB belirleyici olacak”

 

Peki önümüzdeki dönemde yabancı işgücü girişinde nasıl bir trend izlenecek?  İnsan kaynakları yöneticilerine göre bu çeşitli kriterlere bağlı... Nicholson International yönetici ortağı Tanyer Sönmezer, yabancı işgücünün artmasının, Türkiye’nin AB yolunda atacağı adımlara bağlı olduğunu söylüyor. Türkiye’deki hayatın biraz daha pozitif olması halinde, yabancı işgücünün daha rahat geleceği tahminini yapıyor. Son yıllarda yabancı işgücü girişinde artış olmasına rağmen, hala Avrupa’nın en kaliteli yöneticilerinin maddi ve manevi nedenlerle Türkiye’ye gelmek istemediğine dikkat çekiyor. Tanyer Sönmezer’e göre, gelen işgücünün kalitesinin artması da, kriz ortamının sona ermesi ve Türkiye’nin AB yolunda olumlu adımlar atmasıyla yakından ilişkili... 

 

K Partners yönetici ortağı Şerif Kaynar ise yabancı işgücündeki ivmenin tamamen yabancı sermayenin Türkiye’ye girdisiyle ilgili olduğunu söylüyor. Ancak, geçen yıllarda oldukça cazip olan maaşların krizler nedeniyle yüzde 50’ye varan oranlarda düştüğüne dikkat çekiyor. Bu nedenle önümüzdeki iki yılda yabancı işgücü girişinin azalacağı tahminini yapıyor. Kaynar’a göre, yabancı işgücünün artması için uygulamadaki zorlukların da kaldırılması gerekiyor.

 

YABANCILAR İSTANBUL’U MESKEN TUTTU

 

Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü verilerine göre, çalışma izni alarak Türkiye’de yaşamaya başlayan yabancıların önemli bir kısmı İstanbul’da yaşıyor. 12 Haziran 2002 itibariyle 17 bin 412 yabancı çalışanın 11 bin 809’u İstanbul’da ikamet ediyor. İstanbul’u bin 339 kişiyle Ankara, 800 kişiyle de İzmir izliyor.

 

Genel dağılıma bakıldığında yabancı işgücünün turizm bölgelerinde yoğunlaştığı görülüyor. Antalya 554 yabancı çalışanla dördüncü sırada yer alırken, İçel 400 kişiyle beşinci, Muğla 333 kişiyle altıncı sırada bulunuyor.

 

Bu arada sanayileşmenin yoğunlaştığı ve özellikle son yıllarda ön plana çıkmaya başlayan iller de yabancıların çalışma mekanları arasında bulunuyor. Örneğin Kocaeli de 212, Gaziantep’te 182, Tekirdağ’da 120, Sakarya’da 71, Manisa’da 52, Denizli de ise 38 yabancı uyruklu çalışan bulunuyor. Ancak, Artvin, Şanlıurfa ve Konya gibi illerde de azımsanmayacak kadar yabancı işgücü bulunuyor. K Partners yönetici ortağı Şerif Kaynar, bunun nedenlerini şöyle açıklıyor:

 

“Türkiye’de değişik coğrafi bölgelerinde değişik sanayi dalları gelişti. Bunlarda da spesifik bilgiye ihtiyaç var. Bir tekstil fabrikası boya uzmanı istiyor, bunu da ancak yabancı işgücüyle karşılayabiliyor. Çünkü iyi yetişmiş bir Türk boya uzmanı İstanbul’da kalmayı istiyor. Türkiye’deki yöneticiler, yabancılar kadar fleksibl değil. Yani yabancılar Zonguldak ya da Artvin’e gitmeyi problem yapmıyor. Ama Türkiye’deki yöneticiler daha seçici davranıyor.”

 

ASLINDA TÜRKİYE’DE YABANCI SAYISI AZ

 

Türkiye’deki yabancı işgücünün sayısı son 3 yılda önemli oranda arttı. Buna rağmen “yabancı nüfusunu” yeterli bulmayanlar da var. K Partners yönetici ortağı Şerif Kaynar da bunlardan biri. Türkiye’deki yabancı işgücünün, toplam işgücünün yüzde 1’i civarında olduğunu söylüyor. Kaynar, bu rakamın da gelişmiş ülkelere göre son derece düşük olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor:

 

“İngiltere’ye baktığımızda bu rakamın yüzde 10 civarında olduğunu görüyoruz. Yabancı işgücü işe yaramaz bile olsa, verdikleri bilgiler, yabancı bir kültürden gelen değerlendirmelerin her zaman için iyi olacağını düşünüyorum. Yüzde 1 Türkiye için pozitif bir katkıdır. Bana göre, her şirkete nasıl yüzde 30 kadın kontenjanı gerekiyorsa, yüzde 5’te yabancı kontenjanı gerekiyor.”

 

Kariyer Net kurucu ortağı Sungur Ilgaz ise yabancı işgücünün Türkiye’ye teknolojik açıdan destek verdiğini söylüyor. Yabancı işgücüyle birlikle yurtdışındaki teknolojinin Türkiye’ye daha çabuk ulaştığını, bunun da şirketlere kendilerini geliştirebilecekleri yeni platformlar yarattığını ifade ediyor. 

 

Boston Consulting yönetici ortağı Muzaffer Egeli, beyin gücünün Türkiye’ye gelmesinin de gitmesinin de kaçınılmaz bir realite olduğunu söylüyor. Ona göre, kaynağı neresi olursa olsun bu güçten en iyi ve verimli şekilde yararlanmak gerekiyor.

 

EN ÇOK MÜDÜR GELİYOR

 

Hem yabancı sermayedeki artış, hem de Türk şirketlerin dış pazarlarda daha etkin olma isteği nedeniyle Türkiye’deki yabancı işgücü sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Bu artışta da müdür düzeyindeki yabancı işgücünün payı son derece büyük.

 

Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü verilerine göre, 12 Haziran 2002 itibariyle Türkiye’den çalışma izni alanlardan 2 bin 624’ü müdür pozisyonunda bulunuyor. Müdürleri bin 233 kişiyle pazarlamacılar, 834 kişiyle genel müdürler, 819 kişiyle de şirket ortakları izliyor. Türkiye’ye gelen yabancı işgücünün sayısı arttıkça, yurtdışından gelen tercümanların sayısı da giderek yükseliyor. 12 Haziran 2002 itibariyle Türkiye’de 682 tercüman bulunuyor. Sanayileşmenin artması nedeniyle ortaya çıkan teknik eleman ihtiyacının da son yıllarda yabancılardan karşılandığı görülüyor. Verilere göre, şu anda Türkiye’de 507 mühendis, 40 elektrik mühendisi, 49 bilgi işlem sorumlusu, 25 makine mühendisi, 14 uçak makinisti bulunuyor.

 

Bu arada, yabancı işgücü verilerinde ilginç mesleklere de rastlamak mümkün. Şu anda Türkiye’de yabancı uyruklu, 3 baklava ustası, 5 seyis, 6 jokey, 14 sebze islahçısı bulunuyor. Türkiye’deki yabancı işçi sayısı ise 140.

 

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz