“Yetenekli İnsanlar Şirket Değerini Artırır”

Andrew Mayo / London Business School Profesörü Andrew Mayo, London Business School’un profesörlerinden. İnsan kaynakları ve öğrenen organizasyonlar alanında uzman... Son kitabı, şirketlerin insan...

1.10.2001 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Andrew Mayo / London Business School Profesörü

Andrew Mayo, London Business School’un profesörlerinden. İnsan kaynakları ve öğrenen organizasyonlar alanında uzman... Son kitabı, şirketlerin insan sermayesi konusuna yeni bir yaklaşım getiriyor. Şirketlerin gerçek değerinin, onların entelektüel sermayelerinde yer aldığına dikkat çekiyor. Mayo, “Şirketler, ne kadar fazla yetenekli insana sahip olurlarsa, değerlerini de o oranda arttırma şansına sahiptirler” diyor.

Şirketler için insanın değeri, son dönemin gözde konularından. Çok sayıda yönetim ve insan kaynakları uzmanı bu konu üzerinde çalışıyor, araştırmalar yapıyor.  Bunların en önemlilerinden biri de Andrew Mayo... London Business School’da program yöneticisi olan Mayo, aynı zamanda Middlesex Üniversitesi Business School’da İnsan Sermayesi Yönetimi profesörü. Yaşamının yaklaşık 30 yılını büyük organizasyonlarda, üst düzey pozisyonlarda geçirdi.

Bu ünlü yönetim uzmanı, aynı zamanda çok sayıda kitap da yazdı. Öğrenen organizasyon üzerine en iyi kitap olarak değerlendirilen “The Power of Learning-Öğrenmenin Gücü” ve “Managing Careers and Creating a Training and Development Strategy-Kariyerleri Yönetmek ve Eğitim ve Gelişim Stratejisi Yaratmak” adlı kitapların yazarı olan Andrew Mayo’nun geçtiğimiz günlerde bir eseri daha yayınlandı. “The Human Value of the Enterprise-Şirketin İnsan Değeri” adlı bu kitapta Mayo, insanın bir şirket için en önemli varlık olduğunu kanıtlıyor.

Bu önemli uzman, 19-20 Ekim 2001 tarihleri arasında düzenlenecek 9. Ulusal İnsan Kaynakları Kongresi’ne katılacak. Personel Yöneticileri Derneği’nin (PERYÖN), Capital’in iletişim sponsorluğunda düzenlediği bu önemli kongrede konuşacak olan Mayo, ilk söyleşisini de Capital’e verdi:

Şirketler insan sermayesini nasıl görmeliler, insan sermayesi onlar için ne anlama geliyor?

İnsanlar kendi insan sermayelerini kendileri ellerinde tutarlar ve bu sermayelerini kurumlara karşılığında bir fayda sağlamak üzere verirler. Bu fayda gerek finansal gerekse finans dışı olabilir. Şirketler kendileri için uygun insan sermayesine erişebilirler. Ayrıca, bu insan sermayesini ellerinde tutmak ve ondan mümkün olduğunca üst seviyede yararlanmak zorundadırlar.

Yetenekli insan sermayesi şirketlere ne gibi başarılar getirir?

Bugün şirketlerin gerçek değeri, onların entelektüel sermayelerinde yer alır. Bu entelektüel sermaye şirketin işlenmiş bilgisini, markasını, sistemlerini ve müşteri ilişkilerini içerir. İnsanlar tüm bu bileşenleri yaratır ve büyümelerine katkıda bulunurlar. Bu bileşenler, insan faktörü olmadığı sürece soluklaşır ve bir süre sonra da ölürler.

Şirketler, ne kadar fazla yetenekli insana sahip olurlarsa, değerlerini de o oranda arttırma şansına sahiptirler. Unutulmamalıdır ki, yetenek oldukça düşük ya da önemsiz gibi görünen seviyelerde de bulunabilir. Örneğin müşterilerle kurulan mükemmel iletişim en az parlak fikirler kadar değer taşır.

Şirket için doğru elemanı seçmenin anahtar noktaları nelerdir? Bu konuda insan kaynakları uzmanlarına ve yöneticilere neler önerirsiniz?

Bence gerek insan kaynakları uzmanlarının gerekse yöneticilerin, öncelikle o insanın kuruma neler getirebileceği üzerinde yoğunlaşmaları gerekir. İşe alınacak insanın, sadece o iş için uygun olması ya da o işe katkıda bulunacak olması yeterli değildir. Dolayısıyla, işveren işe alacağı kişinin deneyiminin seviyesini bilmek ve bunun ışığında o kişinin büyüme potansiyelini ölçmek ister. Bunun ardından da şirketin genel değerlerine uyan eleman işe alınır.

Son kitabınıza gelecek olursak, yapılan yatırımın insan değeri nasıl ölçülebilir? Şirketler insan değerini ölçerken nelere odaklanmalılar?

Tabii ki insan değeri finansal anlamda ölçülemez. Ancak, benim düşünceme göre, insan değeri dört bileşenin fonksiyonu olarak ortaya çıkar. Bu fonksiyonlardan birincisi, insanın neleri yapabileceğinin toplamıdır. Ardından o insanın potansiyeli, katma değere katılımları ve kurumsal değerlere sağladıkları uyum gelir. Ben kitabımda tüm bunların “İnsan Varlığı Değeri” faktörüne nasıl oturtulduğunu gösteriyorum.

Entelektüel sermayenin tanımını yapabilir misiniz? Entelektüel sermaye şirketlere ne getirir ve şirketler bundan nasıl yararlanırlar?

Bazı uzmanlar, entelektüel sermayeyi, şirkette çalışan insanlar olarak alırken bazıları da kurumun sahip olduğu işlenmiş bilgi olarak tanımlıyorlar. Ben tüm çalışan insanları “manevi varlıklar” olarak gören “İskandinav Okulu”nu izliyorum. “Manevi varlıklar” şirketin piyasa değeri ile bütçe dengelerindeki maddi varlıklar arasındaki farktan yola çıkarak hesaplanır. Bunun ardından bileşenlerine bölünebilir. Bu bileşenler “müşteri sermayesi”, “yapısal sermaye” ve “insan sermayesi”dir.  Entelektüel sermaye pek çok şirkette değerin büyük bir kısmını oluşturur ve büyüme ve yaratıcılığı körükler.

Ekonomik durgunluk ve kriz dönemlerinde şirketler maliyetlerini düşürme yoluna giderler ve ilk yaptıkları şey bazı çalışanları işten çıkarmaktır. Şirketlerin bu aşamada en çok dikkat etmeleri gereken şey nedir?

Bu hep bir ikilem olmuştur. Maliyetlerin mutlaka düşürülmesi gerekmektedir. Ancak, hepimiz pek çok muhasebeci gibi, insanları ya da insan kaynaklarını sadece maliyet olarak görme fikrinden uzaklaşmalıyız.

Onların değerini eşit olarak ölçebilmemiz gerekiyor. Çünkü, bunun sonucunda sadece maliyetlerini değil kullandığımız değeri de görme şansına sahip olabiliyoruz. Ancak, ne yazık ki bu kesin bir finansal denklem değildir. Yine de sayısal olmak durumundadır. Şirket yöneticilerinin bilmeleri gereken en önemli şey yüksek değerli çalışanlarının kimler olduğudur. Bu nedenle hiyerarşi ya da maaş her zaman için en iyi göstergeler değildir.

Kitabınızda geçen “İnsan Sermayesi Denetleme” modelinden bahsedebilir misiniz? Bu sizin yarattığınız bir model mi? Bu modeli uygulayan şirketler var mı?

Bu model çok yeni ve kitabımda detaylı olarak bahsediyorum. Henüz ayrıntılı olarak şirketlerde uygulanmıyor ancak eminim yakın zamanda uygulanacak. Bu model, insan sermayesinin kendisi, bu insan sermayesinin içinde çalıştığı çevre ve bu ikisinin bileşimini değerlendiriyor. Kısacası bu model insanların yarattığı finansal ve finansal olmayan değeri ölçüyor.

“ UZUN YAŞAMANIN SIRRI KÜLTÜR YARATMAK”

Kitabınızda bahsettiğiniz, yatırımlarında insanın değerini anlamış olan şirketlere örnek verebilir misiniz? Bu şirketler diğerlerinden hangi yönleriyle ayrılıyorlar?

Maalesef insanların en az şirketin diğer bileşenleri kadar önemli olduğunu görebilen ve anlayabilen çok az şirket bulunuyor. Bu şirketlerin çoğu da İsveç ve Danimarka’da bulunuyor. Aralarından en ünlüsü ise Skandia Assurance. Ancak, bu şirket dışında Hewlett Packard, Procter and Gamble, Eli Lilly gibi her zaman çalışanlarına en yüksek değeri vermiş pek çok mükemmel şirketin de olduğunu belirtmeden geçmek istemem.

Uzun yıllar yaşayan çok başarılı şirketleri inceleyen “Built to Last-Çok Yaşamak İçin Kurulanlar” adlı kitap, olumlu insan yönetiminin bu şirketlere ne kadar yarar sağladığını gözler önüne serdi. Uzun dönem yaşayabilen şirketler gerçek varlığı olan bir kültür yarattılar ve insanlar kendilerini bu kültüre ait ve sadık hissettiler. Bu şirketler kendi içlerinde yükseldiler, çalışanlarına iyi ücretler verdiler ve sürekli öğrenmeyi ve yaratıcılığı teşvik ettiler.

“İK MÜKEMMEL ORTAMI YAKALAMALI”

İnsan kaynaklarının (İK) temel alanları nelerdir? Kitabınızda bu alanların şirket tarafından ele alınmasının gerekliliği üzerinde duruyorsunuz. Nedenini açıklayabilir misiniz?

Bu aslında son derece geniş bir konu. Ancak, kısaca şöyle özetleyebilirim; İnsan kaynaklarının temel alanları, mümkün olan en iyi insan sermayesini elde etmek, elde tutmak ve geliştirmektir. Bunun yanında, insanların maksimum adanmışlık ve performans gösterebilecekleri bir kültür ve ortam yaratmak, doğru yaptıkları şeyler için onları ödüllendirmek, kısacası onlara değer katmak da insan kaynaklarının temel alanları arasında yer alır.

İnsan yönetimi, bir yöneticinin işidir ancak insan kaynakları çalışanlara mümkün olduğunca üretici ve motive olabilmeleri için yardımcı olacak araçları sağlayabilir. Belki üzerinde tartışılabilir, ancak insan kaynaklarının en önemli görevi kurumun doğru insanların doğru yerde doğru yeteneklerle doğru zamanda bulunmasını sağlamaktır. Başarı için bundan daha önemli ne olabilir ki?

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz