Telekomünikasyon, son
derece hızlı gelişen ve
değişen bir sektör. Bu
gelişim, farklı iş olanaklarını
da beraberinde
getiriyor. Ancak sektörde var
olabilmenin tek yolu çalışanların
kendini sürekli geliştirmesinden geçiyor.
Ericsson Türkiye İnsan Kaynakları
Direktörü Selen Zarakol,
“Öğrenen organizasyon olmak ve
bunu kültürümüzün bir parçası haline
getirmek için yönetim ve çalışanlar
olarak ciddi hedeflerimiz
var” diyor. Ericsson Academy adını
verdikleri bir eğitim portal’lerinin
olduğunu ve burada sadece teknik
değil aynı zamanda kişinin bireysel
ve davranışsal gelişimine yönelik
programların da bulunduğunun altının
çizen Zarakol, “İşi yaparak öğrenme
konusunda da çalışanlarımıza
destek veriyoruz. Çalışanlarımıza
kısa ya da uzun dönemli sürelerle
yurtdışında çalışma imkânları sunuyoruz”
ifadesini kullanıyor. Ericsson
Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü
Selen Zarakol ile İK yaklaşımlarını
ve gençlere yönelik stratejilerini
konuştuk:
Telekomünikasyon sektörü iş
olanakları açısından ne kadar cazip
ve önümüzdeki yıllarda insan
kaynağı ihtiyacının ne yönde
değişmesini bekliyorsunuz?
Telekomünikasyon, hem global
pazarda hem de ülkemizin en dinamik
ve hızlı büyüyen sektörlerinden
biri. 2000’lerden önce her 10 kişiden
1-2’si telefona erişebiliyordu.
Bu sayı tam 10 yıl sonra 10 kişiden
7’ye çıktı. 2 milyar cep telefonuna
sahip olmamız, 20 yılımızı aldı.
Önümüzdeki 4 yıl içinde ise 6 milyara
ulaşacak. Arthur D. Little’ın
yaptığı bir araştırmaya göre dünyada
geniş bant bağlantı altyapıları
her yüzde 10 arttığında gayri safi
milli hasıla (GSMH) yaklaşık yüzde
1 artıyor. Geniş bant bağlantı altyapıları,
her yüzde 1 arttığında yüzde
3,8 oranında yeni iş olanakları oluşuyor.
Bağlantı hızı her iki katına
ulaştığında GSMH ek olarak yüzde
0,3 daha artıyor ve her yeni 1000
bağlantı gerçekleştiğinde 80 yeni istihdam
olanağı oluşuyor.
Sektör bu hızla ilerlerken geleceğin
dünyasında Türkiye, Avrupa
ülkeleri içindeki en genç (15-24 yaş
arası) nüfusuyla öne çıkıyor. Ülkemizde
her gün akıllı telefon kullanıcılarının
yüzde 79’u sosyalmedyada,
yüzde 48’i internete fotoğraf yüklüyor
ve yüzde 70’i elektronik postalarını
okuyor. Türkiye genç potansiyeliyle
yeni fikir ve servislerin bulunması,
nitelikli mühendislik kapasitesiyle
bu servislerin ve teknolojilerin
geliştirilmesi ve nihayet bu teknolojilerin
son kullanıcıya ulaşması için
çok uygun bir konumda. Tüm bunlar
da hemdünyada hemTürkiye’de
bu sektörü iş olanakları açısından
çok cazip kılıyor.
Bize Ericsson’un insan kaynakları
vizyonunu anlatabilir misiniz?
Sektördeki gelişmeler ve Ericsson’un
Networked Society vizyonu
doğrultusunda İK stratejimizi, çalışanlarımızı
sektörün en yetkin ve
en iyi yetenekleri olarak yetiştirmek
ve geliştirmek olarak özetleyebiliriz.
Çalışanlarımız, yaptığımız işin kalbi.
Dolayısıyla yetenekleri şirketimize
çekmek, çalışanlarımızı geliştirmek
şirketimize bağlılıklarını sürekli
kılmak ve de doğru liderlikle
yüksek performans kültürünü oluşturmak
Ericsson’un geleceği açısından
çok önemli. İK olarak bu vizyonu
gerçekleştirebilmek için çeşitli
çalışmalarımız ve projelerimiz devam
ediyor.
Çal��şanlarımız bizim en büyük
değerimiz, ancak onlar sayesinde
müşterilerimize sunmak istediğimiz
değeri yaratabiliriz. Bunun için de
doğru insan kaynağını doğru pozisyonlara
yerleştirebilmek, bunu yaparken
de çeşitliliği sağlayabilmek
bizim için önemli.~Çeşitlilikten kastınız nedir? Çeşitlilikten kastımız değişik kültür, uyruk, ırk, dil, din, yaş ve cinsiyetten doğan farklılıkları anlamak, saygı göstermek ve değer vermek. Biz bu farklılıkları bir zenginlik olarak görüyoruz ve bizi her konuda daha yaratıcı yaptığına ve İK vizyonumuza büyük katkısı olacağına inanıyoruz. Ericsson aslında bu anlamda çeşitliliği tamanlamıyla yaşayan bir şirket… Bugün 180 ülkede 118 bin çalışanımız var ve hemen hemen faaliyet gösterdiğimiz her noktada çalışanlarımızın kökenine baktığımızda bu çeşitliliği yakalamış durumdayız. Ancak kadın erkek oranına baktığımızda sadece Ericsson’da değil tüm sektörde ve tüm ülkelerde bu çeşitliliğin yakalanamadığını görüyoruz. ICT (Information and Communications Technology) sektöründe bugün dünyada ortalama kadın çalışan oranı yüzde 20-30’larda bulunuyor. Özellikle içinde bulunduğumuz coğrafyada bu oran daha da düşük. Onun için de bu konuda çok ciddi hedeflerimiz var. Bu oranı artırmak için değişik yaş gruplarındaki öğrencilere bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz, mühendisliğin kadınlar için de bir meslek seçimi olabileceğini anlatıyoruz. Ericsson içinde de çalışanlardan gönüllülük esasına dayalı oluşmuş ve bu bilinçlendirme aktivitelerini yürüten bir grubumuz var. Tüm çalışanlarımızı, bu konuda bilinçlendirmeye yönelik eğitim programlarımız mevcut. Kadın çalışanlarımıza yönelik bir mentorluk programı oluşturduk. Bu konu aynı zamanda bizim işe alım ve yetenek yönetimi politikalarımızda da belirleyici rol oynuyor. Üniversitelerle birlikte yürüttüğünüz projeler var mı? Öğrencilerle beraber çalışıp hem onların gelişimine katkıda bulunabileceğimiz hem de onların Ericsson’u işveren olarak tanıyabileceği pek çok proje yürütüyoruz. Bu yıl üniversitelerle ICT konusunda çalışmak isteyen başarılı öğrenciler için bir sertifikasyon programı başlattık. Kendi çalışanlarımız için hazırlanmış bazı temel eğitim programlarını, bu seçilmiş öğrencilere açtık. Türkiye’de şu anda 61 öğrenci bu programa seçildi ve 2 aylık bu programı tamamlamaları durumunda Ericsson’dan başarı sertifikası kazanacaklar. Amacımız, bu sektörde çalışmak isteyen öğrencilere sektörü ve Ericsson’u tanıtmak, onların gelişimlerine katkıda bulunmak. 2016 yılında ayrıca kapsamlı bir stajyer programı ve bir de yeni mezunlara yönelik bir işe alım programı başlatmak için çalışmalarımız devam ediyor. Hem sektörel olarak hem de Ericsson açısından bakarsak, yüksek lisans eğitiminin işe girişte ve sonrasında ne kadar önemi var? Bu alan, sürekli gelişen ve ARGE çalışmalarının çok önemli olduğu bir sektör. Yüksek lisans da bu anlamda bizimiçin önemli. Her pozisyon için olmasa bile belli pozisyonlarda yüksek lisans önemli bir avantaj oluyor. Sadece işe girişte değil, sonrasında da her yıl belirli kriterleri karşılayan çalışanlarımızın yüksek lisans çalışmalarını burs vererek destekliyoruz. Şu anda çalışanlarımızın yaklaşık yüzde 75’ini mühendislik fakültelerinden mezun arkadaşlarımız oluşturuyor. Bu arkadaşlarımızın da yaklaşık yüzde 18’inin yüksek lisans ya da doktora derecesi bulunuyor.~Ericsson’da çalışanların
kendilerini geliştirmelerine yönelik
yaptığınız uygulamalar neler?
Bu kadar hızlı gelişen ve değişen
bir sektörde var olabilmenin tek yolu
kendinizi sürekli geliştirmekten
geçiyor. Çalışanlarımızın gelişimi
bizim için çok önemli. Öğrenen organizasyon
olmak ve bunu kültürümüzün
bir parçası haline getirmek
için yönetim ve çalışanlar olarak
ciddi hedeflerimiz var. Ericsson
Academy adını verdiğimiz bir eğitim portal’imiz bulunuyor. Bu portal’de her iş ve o işin tanımlanmış yetkinliklerine yönelik yüzlerce eğitimin yanı sıra sadece teknik anlamda değil kişinin bireysel ve davranışsal gelişimine yönelik programları da bulmak mümkün. Gelişen teknolojiler doğrultusunda eğitim için Sanal Kampus ve Ericsson Play gibi değişik araçlardan da yararlanıyoruz. Ericsson Play öğrenmenin ve bilgi paylaşmanın son derece keyifli bir yolu. Herhangi bir konuda bilgi paylaşmak isteyen çalışanlar bunu videoya çekip intranette paylaşabiliyor. Bir nevi kurumsal Youtube... 2014 yılında bölgemizde kişi başı ortalama toplam kaydedilmiş eğitim saati 73,2 saat oldu, teknik birimlerimizde ise bu rakam ortalama 103 saatti. 2013’te bu 11 saatti. 2014’te büyük bir ivme sağladık, bu yıl hedefimiz, daha da yüksek saatlere ulaşmak. Tabii eğitimgelişimin sadece bir parçasını oluşturuyor. İşi yaparak öğrenme konusunda da çalışanlarımıza destek veriyoruz. Değişik konularda ya da değişik ülkelerde çeşitli projelerde görev alma ya da kısa veya uzun dönemli sürelerle yurtdışında çalışma imkanları sunuyoruz. Bunun dışında şirket içi mentorluk programımız var, gönüllü yöneticiler mentor olarak eğitiliyor ve çalışanlar ilgili kişilere ulaşıp destek alabiliyorlar. Ericsson geçtiğimiz yıl “Türkiye’nin En İyi İş Verenleri” araştırmasında ikinci olmuştu. Sizi bu önemli ödüle hangi İK politikaları götürdü? Her yıl global olarak çalışan bağlılığı anketi düzenliyoruz ve bu sayede çalışanlarımızın geribildirimlerini düzenli olarak takip etmiş oluyor, iyileştirme alanlarını tanımlayarak bu alanlarla ilgili çalışmalar planlıyoruz. 2014 yılında Ericsson Türkiye çalışan bağlılığı oranı yüzde 81 gibi çok yüksek bir orandı. Öte yandan oran ne olursa olsun şirket olarak gelişim göstereceğimiz alanların her zaman var olduğunu düşünüyoruz. Bizim için en önemlisi, çalışanlarımızın geribildirimlerini açık olarak vermesi ve Ericsson’a güven duymaları. Bunun bir güzel örneğini de Great Place to Work yarışmasında yaşadık. 2014 yılında 500 ila 2000 arasında çalışanı olan şirket kategorisinde ‘2. En İyi İşveren Ödülü’nü aldık. Kazananların belirlenmesinde çalışanların değerlendirmeleri çok büyük ağırlık taşıdığı için bu ödülün anlamı ayrıca büyüktü. Stajyer alımları için belirli dönemleriniz var mı? Özel bir staj alım dönemimiz yok, oluşan ihtiyaçlar doğrultusunda her dönem stajyer alabiliyoruz. Ayrıca bizim AR-GE alanlarımızda çalışmak isteyen üniversite öğrencileriyle staj programları dışında da birlikte çalışıyoruz. Bu öğrencilerin tezlerini Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı veya TÜBİTAK destekli tezler haline gelmesine destek oluyoruz ve finanse ediyoruz. Proje çalışmalarımızın dışında üniversitelerden gelen davetlerle çalışanlarımız tarafından dönemsel dersler de veriliyor. Çalışanlarımızın katıldığı paneller ve seminerler aracılığıyla akademisyen ve öğrencilerle bilgi paylaşımı yapmanın yanı sıra konuşmacı ve panelist olarak birçok üniversite etkinliğinde aktif roller üstleniyoruz. Üniversite etkinliklerine ya da öğrenci kulüplerine de hem maddi hem mentorluk desteğinde bulunuyoruz. Toplamda kaç çalışanınız var ve yaş ortalaması nedir? Eylül 2015 sonunda toplam çalışan sayımız 864 idi. Şu anki yaş ortalamamız 34 olmakla birlikte son 5 yılımıza baktığımızda toplam çalışan sayımızın ve yaş ortalamamızın hemen hemen aynı seviyelerde olduğunu görüyoruz. Yeni mezunlar açısından Ericsson'da çalışabilmenin ön şartları nelerdir? Aranılan pozisyonla ilgili gerekli teknik bilgilerin yanı sıra İngilizce bilgisi çok önemli... Aynı zamanda değişime, kendini geliştirmeye ve öğrenmeye açık olmalı. Takım çalışmasına yatkınlık, sorgulayabilme ve geniş perspektifle düşünebilme bizim için önemli kriterler arasında yer alıyor.~NELER YAPIYORUZ?
Çalışanlarınızla beraber
yürüttüğünüz sosyal sorumluluk
projeleriniz var mı?
Ericsson çalışanlarını en
motive eden konulardan biri
de Ericsson’un çevreye ve
içinde bulunduğu toplumlara
katkıda bulunmak için
yürüttüğü sürdürülebilirlik ve
sosyal sorumluluk projeleri.
2020 yılı itibariyle dünya
nüfusunun yüzde 90’ı geniş
bantlı mobil şebekelerle kaplı
olacak. Bu da bizim için
dünyadaki sürdürülebilirlik
sorunlarına katkıda
bulunabilmek için büyük bir
fırsat. Daha çok yeni bir çalışan
gönüllü programı başlattık.
Çalışanlarımız yetkinlikleri ve
ilgilendikleri alanlar
doğrultusunda dünyada
Ericsson olarak yürüttüğümüz
sosyal sorumluluk projelerinde
görev alabilecekler ya da kendi
projelerini hayata
geçirebilecekler. Üstelik bunu
kendi zamanlarında değil,
çalışma saatlerini kullanarak
yapabilecekler. Şu anda
Türkiye’de bir mobil
operatörle birlikte Suriyeliler
üzerinde yıkıcı etkiler yaratan
iç savaş sonrasında zorla yer
değiştirilmiş ailelerin, uzak
kaldıkları yakınlarına, internet
gerekmeksizin, düşük maliyetli
mobil servislerle ücretsiz
şekilde ulaşabilecekleri
Refugees United projesi
kapsamında çalışmalarımızı
yürütüyoruz.
“BİZDE HİYERARŞİYİ ÇOK HİSSETMEZSİNİZ”
NASIL BİR ŞİRKETİZ? Ericsson çalışanlarına değer veren bir şirket ve çalışanlarımızın da bunu hissettiğini düşünüyoruz. Şirket değerlerimizden biri saygı ve Ericsson çalışanları olarak birbirimize hep bu değeri gözeterek davranıyoruz. Bu da pek tabii, iş ortamımızı son derece keyifli ve huzurlu hale getiriyor. Ericsson’da hiyerarşiyi çok hissetmezsiniz ve kendinizi ve fikirlerinizi açıkça ifade edebilirsiniz. Şirketin konsensüs kültüründen kaynaklı olarak herkesin ilgili olduğu alanla ilgili görüşü alınır. Açık iletişim politikamız vardır. Şirket yönetimi çalışanlarıyla değişik platformlarda sık sık bir araya gelerek onları güncel tutar ve soruları cevaplar. Esnek çalışma saatleri ve evden çalışma gibi uygulamalarımız sayesinde çalışanlarımızın iş ve özel hayat dengesini korumalarına da yardımcı olmaya çalışıyoruz. ÇALIŞANLAR YÖNETİYOR Ayrıca bizim çalışanlarımız tarafından yönetilen bir grubumuz var. Bu grup ‘Building a Winning Culture’ stratejimiz çerçevesinde şirket içi aktiviteler düzenleyerek şirket kültürümüzün sürekliliğini sağlayacak çalışmalar yapıyor. Bu aktivitelere örnek olarak hobi kulüplerimizi, sosyal sorumluluk aktivitelerini, yönetimin değişik üyeleriyle çalışanların bir araya geldiği kahvaltı ya da kahve toplantılarını, liderlikle ilgili filmlerin izlendiği sinema günlerini ve herkesin evden yaptığı bir yemeği getirip hep beraber yediği toplantıları verebiliriz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?