Seçilmiş öğrencilere eğitimlerimizi açtık

Selen Zarakol ile İK yaklaşımlarını ve gençlere yönelik stratejilerini konuştuk...

15.03.2016 16:00:100
Paylaş Tweet Paylaş
Seçilmiş öğrencilere eğitimlerimizi açtık
Telekomünikasyon, son derece hızlı gelişen ve değişen bir sektör. Bu gelişim, farklı iş olanaklarını da beraberinde getiriyor. Ancak sektörde var olabilmenin tek yolu çalışanların kendini sürekli geliştirmesinden geçiyor. Ericsson Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Selen Zarakol, “Öğrenen organizasyon olmak ve bunu kültürümüzün bir parçası haline getirmek için yönetim ve çalışanlar olarak ciddi hedeflerimiz var” diyor. Ericsson Academy adını verdikleri bir eğitim portal’lerinin olduğunu ve burada sadece teknik değil aynı zamanda kişinin bireysel ve davranışsal gelişimine yönelik programların da bulunduğunun altının çizen Zarakol, “İşi yaparak öğrenme konusunda da çalışanlarımıza destek veriyoruz. Çalışanlarımıza kısa ya da uzun dönemli sürelerle yurtdışında çalışma imkânları sunuyoruz” ifadesini kullanıyor. Ericsson Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Selen Zarakol ile İK yaklaşımlarını ve gençlere yönelik stratejilerini konuştuk:
Telekomünikasyon sektörü iş olanakları açısından ne kadar cazip ve önümüzdeki yıllarda insan kaynağı ihtiyacının ne yönde değişmesini bekliyorsunuz?
Telekomünikasyon, hem global pazarda hem de ülkemizin en dinamik ve hızlı büyüyen sektörlerinden biri. 2000’lerden önce her 10 kişiden 1-2’si telefona erişebiliyordu. Bu sayı tam 10 yıl sonra 10 kişiden 7’ye çıktı. 2 milyar cep telefonuna sahip olmamız, 20 yılımızı aldı. Önümüzdeki 4 yıl içinde ise 6 milyara ulaşacak. Arthur D. Little’ın yaptığı bir araştırmaya göre dünyada geniş bant bağlantı altyapıları her yüzde 10 arttığında gayri safi milli hasıla (GSMH) yaklaşık yüzde 1 artıyor. Geniş bant bağlantı altyapıları, her yüzde 1 arttığında yüzde 3,8 oranında yeni iş olanakları oluşuyor. Bağlantı hızı her iki katına ulaştığında GSMH ek olarak yüzde 0,3 daha artıyor ve her yeni 1000 bağlantı gerçekleştiğinde 80 yeni istihdam olanağı oluşuyor. Sektör bu hızla ilerlerken geleceğin dünyasında Türkiye, Avrupa ülkeleri içindeki en genç (15-24 yaş arası) nüfusuyla öne çıkıyor. Ülkemizde her gün akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 79’u sosyalmedyada, yüzde 48’i internete fotoğraf yüklüyor ve yüzde 70’i elektronik postalarını okuyor. Türkiye genç potansiyeliyle yeni fikir ve servislerin bulunması, nitelikli mühendislik kapasitesiyle bu servislerin ve teknolojilerin geliştirilmesi ve nihayet bu teknolojilerin son kullanıcıya ulaşması için çok uygun bir konumda. Tüm bunlar da hemdünyada hemTürkiye’de bu sektörü iş olanakları açısından çok cazip kılıyor.
Bize Ericsson’un insan kaynakları vizyonunu anlatabilir misiniz?
Sektördeki gelişmeler ve Ericsson’un Networked Society vizyonu doğrultusunda İK stratejimizi, çalışanlarımızı sektörün en yetkin ve en iyi yetenekleri olarak yetiştirmek ve geliştirmek olarak özetleyebiliriz. Çalışanlarımız, yaptığımız işin kalbi. Dolayısıyla yetenekleri şirketimize çekmek, çalışanlarımızı geliştirmek şirketimize bağlılıklarını sürekli kılmak ve de doğru liderlikle yüksek performans kültürünü oluşturmak Ericsson’un geleceği açısından çok önemli. İK olarak bu vizyonu gerçekleştirebilmek için çeşitli çalışmalarımız ve projelerimiz devam ediyor. Çal��şanlarımız bizim en büyük değerimiz, ancak onlar sayesinde müşterilerimize sunmak istediğimiz değeri yaratabiliriz. Bunun için de doğru insan kaynağını doğru pozisyonlara yerleştirebilmek, bunu yaparken de çeşitliliği sağlayabilmek bizim için önemli.~Çeşitlilikten kastınız nedir? 
Çeşitlilikten kastımız değişik kültür, uyruk, ırk, dil, din, yaş ve cinsiyetten doğan farklılıkları anlamak, saygı göstermek ve değer vermek. Biz bu farklılıkları bir zenginlik olarak görüyoruz ve bizi her konuda daha yaratıcı yaptığına ve İK vizyonumuza büyük katkısı olacağına inanıyoruz. Ericsson aslında bu anlamda çeşitliliği tamanlamıyla yaşayan bir şirket… Bugün 180 ülkede 118 bin çalışanımız var ve hemen hemen faaliyet gösterdiğimiz her noktada çalışanlarımızın kökenine baktığımızda bu çeşitliliği yakalamış durumdayız. Ancak kadın erkek oranına baktığımızda sadece Ericsson’da değil tüm sektörde ve tüm ülkelerde bu çeşitliliğin yakalanamadığını görüyoruz. ICT (Information and Communications Technology) sektöründe bugün dünyada ortalama kadın çalışan oranı yüzde 20-30’larda bulunuyor. Özellikle içinde bulunduğumuz coğrafyada bu oran daha da düşük. Onun için de bu konuda çok ciddi hedeflerimiz var. Bu oranı artırmak için değişik yaş gruplarındaki öğrencilere bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz, mühendisliğin kadınlar için de bir meslek seçimi olabileceğini anlatıyoruz. Ericsson içinde de çalışanlardan gönüllülük esasına dayalı oluşmuş ve bu bilinçlendirme aktivitelerini yürüten bir grubumuz var. Tüm çalışanlarımızı, bu konuda bilinçlendirmeye yönelik eğitim programlarımız mevcut. Kadın çalışanlarımıza yönelik bir mentorluk programı oluşturduk. Bu konu aynı zamanda bizim işe alım ve yetenek yönetimi politikalarımızda da belirleyici rol oynuyor.
 Üniversitelerle birlikte yürüttüğünüz projeler var mı? 
Öğrencilerle beraber çalışıp hem onların gelişimine katkıda bulunabileceğimiz hem de onların Ericsson’u işveren olarak tanıyabileceği pek çok proje yürütüyoruz. Bu yıl üniversitelerle ICT konusunda çalışmak isteyen başarılı öğrenciler için bir sertifikasyon programı başlattık. Kendi çalışanlarımız için hazırlanmış bazı temel eğitim programlarını, bu seçilmiş öğrencilere açtık. Türkiye’de şu anda 61 öğrenci bu programa seçildi ve 2 aylık bu programı tamamlamaları durumunda Ericsson’dan başarı sertifikası kazanacaklar. Amacımız, bu sektörde çalışmak isteyen öğrencilere sektörü ve Ericsson’u tanıtmak, onların gelişimlerine katkıda bulunmak. 2016 yılında ayrıca kapsamlı bir stajyer programı ve bir de yeni mezunlara yönelik bir işe alım programı başlatmak için çalışmalarımız devam ediyor. 
Hem sektörel olarak hem de Ericsson açısından bakarsak, yüksek lisans eğitiminin işe girişte ve sonrasında ne kadar önemi var?
 Bu alan, sürekli gelişen ve ARGE çalışmalarının çok önemli olduğu bir sektör. Yüksek lisans da bu anlamda bizimiçin önemli. Her pozisyon için olmasa bile belli pozisyonlarda yüksek lisans önemli bir avantaj oluyor. Sadece işe girişte değil, sonrasında da her yıl belirli kriterleri karşılayan çalışanlarımızın yüksek lisans çalışmalarını burs vererek destekliyoruz. Şu anda çalışanlarımızın yaklaşık yüzde 75’ini mühendislik fakültelerinden mezun arkadaşlarımız oluşturuyor. Bu arkadaşlarımızın da yaklaşık yüzde 18’inin yüksek lisans ya da doktora derecesi bulunuyor.
~Ericsson’da çalışanların kendilerini geliştirmelerine yönelik yaptığınız uygulamalar neler?
Bu kadar hızlı gelişen ve değişen bir sektörde var olabilmenin tek yolu kendinizi sürekli geliştirmekten geçiyor. Çalışanlarımızın gelişimi bizim için çok önemli. Öğrenen organizasyon olmak ve bunu kültürümüzün bir parçası haline getirmek için yönetim ve çalışanlar olarak ciddi hedeflerimiz var. Ericsson Academy adını verdiğimiz bir eğitim portal’imiz bulunuyor. Bu portal’de her iş ve o işin tanımlanmış yetkinliklerine yönelik yüzlerce eğitimin yanı sıra sadece teknik anlamda değil kişinin bireysel ve davranışsal gelişimine yönelik programları da bulmak mümkün. Gelişen teknolojiler doğrultusunda eğitim için Sanal Kampus ve Ericsson Play gibi değişik araçlardan da yararlanıyoruz. Ericsson Play öğrenmenin ve bilgi paylaşmanın son derece keyifli bir yolu. Herhangi bir konuda bilgi paylaşmak isteyen çalışanlar bunu videoya çekip intranette paylaşabiliyor. Bir nevi kurumsal Youtube... 2014 yılında bölgemizde kişi başı ortalama toplam kaydedilmiş eğitim saati 73,2 saat oldu, teknik birimlerimizde ise bu rakam ortalama 103 saatti. 2013’te bu 11 saatti. 2014’te büyük bir ivme sağladık, bu yıl hedefimiz, daha da yüksek saatlere ulaşmak. Tabii eğitimgelişimin sadece bir parçasını oluşturuyor. İşi yaparak öğrenme konusunda da çalışanlarımıza destek veriyoruz. Değişik konularda ya da değişik ülkelerde çeşitli projelerde görev alma ya da kısa veya uzun dönemli sürelerle yurtdışında çalışma imkanları sunuyoruz. Bunun dışında şirket içi mentorluk programımız var, gönüllü yöneticiler mentor olarak eğitiliyor ve çalışanlar ilgili kişilere ulaşıp destek alabiliyorlar. 
Ericsson geçtiğimiz yıl “Türkiye’nin En İyi İş Verenleri” araştırmasında ikinci olmuştu. Sizi bu önemli ödüle hangi İK politikaları götürdü? 
Her yıl global olarak çalışan bağlılığı anketi düzenliyoruz ve bu sayede çalışanlarımızın geribildirimlerini düzenli olarak takip etmiş oluyor, iyileştirme alanlarını tanımlayarak bu alanlarla ilgili çalışmalar planlıyoruz. 2014 yılında Ericsson Türkiye çalışan bağlılığı oranı yüzde 81 gibi çok yüksek bir orandı. Öte yandan oran ne olursa olsun şirket olarak gelişim göstereceğimiz alanların her zaman var olduğunu düşünüyoruz. Bizim için en önemlisi, çalışanlarımızın geribildirimlerini açık olarak vermesi ve Ericsson’a güven duymaları. Bunun bir güzel örneğini de Great Place to Work yarışmasında yaşadık. 2014 yılında 500 ila 2000 arasında çalışanı olan şirket kategorisinde ‘2. En İyi İşveren Ödülü’nü aldık. Kazananların belirlenmesinde çalışanların değerlendirmeleri çok büyük ağırlık taşıdığı için bu ödülün anlamı ayrıca büyüktü. 
Stajyer alımları için belirli dönemleriniz var mı? 
Özel bir staj alım dönemimiz yok, oluşan ihtiyaçlar doğrultusunda her dönem stajyer alabiliyoruz. Ayrıca bizim AR-GE alanlarımızda çalışmak isteyen üniversite öğrencileriyle staj programları dışında da birlikte çalışıyoruz. Bu öğrencilerin tezlerini Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı veya TÜBİTAK destekli tezler haline gelmesine destek oluyoruz ve finanse ediyoruz. Proje çalışmalarımızın dışında üniversitelerden gelen davetlerle çalışanlarımız tarafından dönemsel dersler de veriliyor. Çalışanlarımızın katıldığı paneller ve seminerler aracılığıyla akademisyen ve öğrencilerle bilgi paylaşımı yapmanın yanı sıra konuşmacı ve panelist olarak birçok üniversite etkinliğinde aktif roller üstleniyoruz. Üniversite etkinliklerine ya da öğrenci kulüplerine de hem maddi hem mentorluk desteğinde bulunuyoruz. 
Toplamda kaç çalışanınız var ve yaş ortalaması nedir? 
Eylül 2015 sonunda toplam çalışan sayımız 864 idi. Şu anki yaş ortalamamız 34 olmakla birlikte son 5 yılımıza baktığımızda toplam çalışan sayımızın ve yaş ortalamamızın hemen hemen aynı seviyelerde olduğunu görüyoruz.
 Yeni mezunlar açısından Ericsson'da çalışabilmenin ön şartları nelerdir? 
Aranılan pozisyonla ilgili gerekli teknik bilgilerin yanı sıra İngilizce bilgisi çok önemli... Aynı zamanda değişime, kendini geliştirmeye ve öğrenmeye açık olmalı. Takım çalışmasına yatkınlık, sorgulayabilme ve geniş perspektifle düşünebilme bizim için önemli kriterler arasında yer alıyor.~NELER YAPIYORUZ?
Çalışanlarınızla beraber yürüttüğünüz sosyal sorumluluk projeleriniz var mı?

Ericsson çalışanlarını en motive eden konulardan biri de Ericsson’un çevreye ve içinde bulunduğu toplumlara katkıda bulunmak için yürüttüğü sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk projeleri. 2020 yılı itibariyle dünya nüfusunun yüzde 90’ı geniş bantlı mobil şebekelerle kaplı olacak. Bu da bizim için dünyadaki sürdürülebilirlik sorunlarına katkıda bulunabilmek için büyük bir fırsat. Daha çok yeni bir çalışan gönüllü programı başlattık. Çalışanlarımız yetkinlikleri ve ilgilendikleri alanlar doğrultusunda dünyada Ericsson olarak yürüttüğümüz sosyal sorumluluk projelerinde görev alabilecekler ya da kendi projelerini hayata geçirebilecekler. Üstelik bunu kendi zamanlarında değil, çalışma saatlerini kullanarak yapabilecekler. Şu anda Türkiye’de bir mobil operatörle birlikte Suriyeliler üzerinde yıkıcı etkiler yaratan iç savaş sonrasında zorla yer değiştirilmiş ailelerin, uzak kaldıkları yakınlarına, internet gerekmeksizin, düşük maliyetli mobil servislerle ücretsiz şekilde ulaşabilecekleri Refugees United projesi kapsamında çalışmalarımızı yürütüyoruz.

“BİZDE HİYERARŞİYİ ÇOK HİSSETMEZSİNİZ”
NASIL BİR ŞİRKETİZ? 

Ericsson çalışanlarına değer veren bir şirket ve çalışanlarımızın da bunu hissettiğini düşünüyoruz. Şirket değerlerimizden biri saygı ve Ericsson çalışanları olarak birbirimize hep bu değeri gözeterek davranıyoruz. Bu da pek tabii, iş ortamımızı son derece keyifli ve huzurlu hale getiriyor. Ericsson’da hiyerarşiyi çok hissetmezsiniz ve kendinizi ve fikirlerinizi açıkça ifade edebilirsiniz. Şirketin konsensüs kültüründen kaynaklı olarak herkesin ilgili olduğu alanla ilgili görüşü alınır. Açık iletişim politikamız vardır. Şirket yönetimi çalışanlarıyla değişik platformlarda sık sık bir araya gelerek onları güncel tutar ve soruları cevaplar. Esnek çalışma saatleri ve evden çalışma gibi uygulamalarımız sayesinde çalışanlarımızın iş ve özel hayat dengesini korumalarına da yardımcı olmaya çalışıyoruz. 
ÇALIŞANLAR YÖNETİYOR 
Ayrıca bizim çalışanlarımız tarafından yönetilen bir grubumuz var. Bu grup ‘Building a Winning Culture’ stratejimiz çerçevesinde şirket içi aktiviteler düzenleyerek şirket kültürümüzün sürekliliğini sağlayacak çalışmalar yapıyor. Bu aktivitelere örnek olarak hobi kulüplerimizi, sosyal sorumluluk aktivitelerini, yönetimin değişik üyeleriyle çalışanların bir araya geldiği kahvaltı ya da kahve toplantılarını, liderlikle ilgili filmlerin izlendiği sinema günlerini ve herkesin evden yaptığı bir yemeği getirip hep beraber yediği toplantıları verebiliriz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz