Yaşanan dalgalanmalar, ilk olarak iş
dünyasında yatırım kararlarını etkiliyor.
Yatırımları finanse etmek üzere
çalışan leasing sektörü de bu tablodan
payını alıyor.
2015’te iç ve dış sorunlar nedeniyle sektör,
finans alanları içinde dolar bazında en düşük
büyümeye imza attı. Bu yıl için de paralel büyüme
beklentisi mevcut. Sektörün önemli oyuncularından
Burgan Leasing’in genel müdürü
Cüneyt Akpınar, “TL bazında büyüme olabilir
ama döviz bazında çok ciddi bir büyüme beklemiyorum.
Aynı seviyeleri tutturmak bile başarı
olur” diyor.
Bu tabloya rağmen Akpınar, büyümede yeni
alanlardan umutlu. Sektörün sağlık ve yenilenebilir
enerjiye odaklanması gerektiğini düşünüyor.
Dünyada sağlığın gayrisafi milli hasıladan
aldığı payın, her ülkede arttığını anlatan yönetici,
OECD ülkeleri içinde Türkiye’nin yüzde 6 ile
en düşük paylardan birine sahip olduğuna dikkat
çekiyor. Türkiye’de sağlık sektörünün payının
2030’larda yüzde 15’lere, sonra da daha yukarılara
çıkması gerektiğini söylüyor. Akpınar,
“Türkiye’de de sağlık sektörünün son yıllardaki
gelişimi ortada. Kamu-özel sektör ortaklığıyla
gelecek yine projelerle sektör yeni bir zıplama
daha yapacak” diyor.
Aynı şekilde yenilenebilir enerjinin de benzer
özelliklere sahip olduğunu aktaran yönetici,
“Güneş, rüzgar gibi doğal kaynakların kullanılmaması
büyük hata. Bu konuda ciddi düzenlemeler
var. Enerji piyasası da çok hızlı çalışıyor.
Biz de bu tip projeleri desteklemeye devam ediyoruz”
diye konuşuyor.
Burgan Leasing Genel Müdürü Cüneyt Akpınar
ile leasing sektörünü konuştuk:
* Leasing, finans sektörü içinde yılı en düşük
büyümeyle kapatan alan oldu. Sektör bu
yılı nasıl geçiriyor?
Türkiye’de ilk leasing işlemleri 30 yıl önce
yapılmaya başlandı. O günden bugüne yaklaşık 80 milyar dolarlık finansman yapıldı. Özellikle
sektörün ilk yıllarında çok önemli işler yapıldı,
çünkü o zaman leasingden başka orta vadeli
finansman sağlayan bir yatırım enstrümanı yoktu.
Son yıllarda dünyada finansman enstrümanlarının
değişmesiyle Türkiye’de de daha başka
uzun vadeli kaynaklar ortaya çıktı ama leasing
her zaman yerini korudu. Leasing, doğal artısı
olan hukuki mülkiyetten kaynaklanan avantajı
nedeniyle KOBİ’ler için çok etkin bir enstrüman
olmaya her zaman devam edecek. Leasing
sektörünün temel fonksiyonu, yatırımı finanse
etmek.
Geçen yıl iki seçim geçirdik ve politik iniş
çıkışların olduğu dönemlerde yatırımlar doğal
olarak azalıyor. Bu da leasing sektörüne yansıyor.
Sektör buna rağmen 2015’te TL bazında
yüzde 17 ve dolar bazında yüzde 1,7 büyüdü.
2016’da geçtiğimiz yıldan devraldığımız birçok
sorun var. Turizm, tarım gibi birçok sektörü
etkileyen negatiflikler devam ediyor. Ama yine
de 2016 yılının ilk 3 ayında, geçen yılın aynı dönemine
göre işlem hacmi yüzde 1,5 arttı. İlk dönemdeki
düşük büyüme rakamına rağmen 2016
hedefi olan yüzde 20 büyümenin gerçekleştirilebileceğini
öngörüyoruz. Bu hedefin gerçekleştirilmesinde,
yapılan yeni iş alanları araştırma
ve işbirliği çalışmalarıyla finansman tekniklerini
çeşitlendirmenin önemini fark eden yeni yatırımcılar
etkili olacak diye düşünüyoruz.
* Talepte bir artış hissediyor musunuz?
Son 3 yıldır sektörde işlem hacmini, satgeri
kirala işlemleri koruyor. Sat-geri kirala toplam
işlem hacminin yüzde 25’ini oluşturuyor.
Ama farklı açıdan bakarsak finanse ettiğimiz
yeni yatırımlar, bu ölçüde yani yüzde 25-30
arası azaldı.
Burada iki açıdan bakmak lazım: Başka finansman
yöntemleriyle sağlanabilecek bir kaynağı
leasing sektörü olarak biz kullandırdık.
İkinci olarak da birçok şirketin bilançolarının
sağlıklı hale getirilmesini sağladık. Talep de
daha çok bu uzun vadeli kaynak yaratan satgeri
kirala işlemlerine gelmeye devam ediyor.
Sat-geri kiralanın büyümede etkisi diğer ürünlere
göre daha fazla.
* Sat-geri kirala ürünün aldığı pay daha ne
kadar artabilir? Bu yıl sonu payı ne kadar olur?
Bence payı yüzde 30’u geçmez. Çünkü leasing
şirketleri, her zaman portföyün kalitesini
korumak ve risk yönetimini yapmak durumunda.
Sat-geri kirala ürününde projeler daha uzun
vadeli olduğu için leasing şirketinin bilançosunu
hantallaştırabilir. Eğer ki bir kriz oluşursa o
zaman bilanço daha riskli hale gelir. Şirketin
elindeki gayrimenkuller değerinde satılmayabilir
ya da o ortamda alıcı bulamayabilirsiniz.
Bu riskleri bilerek bilançoda sat-geri kiralanın
payını yönetmek gerekiyor. Bu yüzden yüzde
30’dan fazla pay almayacağını düşünüyorum.~* Peki sat-geri kirala dışında hangi alanlara talep geliyor?
Bütün sektörlerde hareket var. Şu dönemde doğal olarak yavaşlayan temel sektör turizm oldu. Özellikle gayrimenkul, yatırım anlamında bizim için önemli bir sektör. hareket devam ediyor. Taahhüt tarafında büyük
projeleri üstlenen şirketler ve taşeronları
olarak çalışan şirketlerin talepleri devam ediyor.
Yalnız konut, alışveriş merkezi, otel gibi
alanlarda talep yavaşladı. Buralarda mevcut yatırımların
tamamlanması adına daha fazla hareket
görüyoruz.
Bu tablo, diğer sektörlerde de mevcut. Örneğin
metal sektöründe hala yarım kalan yatırımların
tamamlanması gerekiyor ya da daha az
maliyetli üretmek zorunda oldukları için yatırımlarına
devam ediyorlar.
Tekstil sektörü iyi durumda. Avrupa pazarı
çok açık, sürekli yeni makine yatırımı yapılıyor.
Bunlar sıfırdan olan yatırımlar değil, kapasite
genişletmek için yapılıyor.
En heyecanlı konularsa sağlık ve yenilenebilir
enerji.
* Sağlık ve yenilenebilir enerjide nasıl bir
potansiyel var?
Dünyada sağlığın gayrisafi milli hasıladan
aldığı pay, her ülkede artıyor. OECD ülkeleri
içinde Türkiye, yüzde 6 ile en düşük paylardan
birine sahip. Türkiye’de sağlık sektörünün payının
2030’larda yüzde 15’lere, sonra da daha
yukarılara çıkması gerekiyor. Dünyada en yüksek
oran, GSMH’den aldığı yüzde 30 pay ile
ABD’nin; bu oranın 2030’larda yüzde 50’leri
aşacağı bekleniyor. Sağlık alanında inovasyonlar
ve teknoloji de çok hızlı, sürekli yeni yatırım
gerektiriyor. Sağlık her koşulda hiç durmadan
büyümeye devam edecek.
Türkiye’de de sağlık sektörünün son yıllardaki
gelişimi ortada. Kamu-özel sektör ortaklığı
ile gelecek yine projelerle sektör yeni bir zıplama
daha yapacak.
Aynı şekilde yenilenebilir enerjiye küresel
ısınmayla başlayan ve enerji fiyatlarındaki artıştan
kaynaklanan çok yoğun bir talep var. Bizim
gibi özellikle enerjide dışa bağımlı ülkelerde,
güneş, rüzgar gibi doğal kaynakların kullanılmaması
zaten çok büyük bir hata. Onu hızla kapatmaya
çalışıyoruz. Bu konuda ciddi düzenlemeler
var. Enerji piyasası da çok hızlı çalışıyor.
Özellikle güneş santrallerinde hızlı bir yatırım
furyası devam ediyor. Biz de bu tip projeleri
desteklemeye devam ediyoruz.
* 2016 için sektörde ne kadarlık bir büyüme
olacağını düşünüyorsunuz?
Sektör geçen yılın paralelinde büyüyecek
diyebiliriz. Yani TL bazında büyüme olabilir
ama döviz bazında çok ciddi bir büyüme beklemiyorum.
Aynı seviyeleri tutturmak bile başarı
olur. Ama uluslararası ilişkiler boyutunda hiç
beklemediğimiz bir iki gelişme olursa o zaman
daha yukarı çıkacaktır. Sıçrama etkisi yaratacak
dış motivasyon olmadığı sürece böyle devam
eder. Herhangi bir beklenmedik kriz olması durumunda
ise düşer.
Bu yıl işlem hacminin dağılımında da majör
bir değişiklik beklemiyoruz. İlk üç ay verilerine
göre iş ve inşaat makineleri yüzde 20, gayrimenkul
25 ve diğer dediğimiz alanlarda 20 gibi
bir pay alıyor. Hacimde metal sektörü yüzde 9,
tekstil yüzde 8 ve sağlık sektörü yüzde 5-6 pay
alıyor.
* Kârlılık nasıl olacak?
2015’te sektör kârı yüzde 54 artışla 809
milyar TL’ye ulaşmıştı. Bu yıl ise nispeten düşecek.
Yatırımlar azaldı. Bu da doğru işlerde fiyat
rekabetini beraberinde getirdi. Sektör eskisi gibi
kâr edemeyecek. Şirketler artık operasyonel giderleri
kontrol etmeye yönelecek.
* 2015 sonunda sektörde sorunlu kredi oranı
yüzde 6’ydı. Yıl sonunda ne bekliyorsunuz?
2016 yılı sonunda da yüzde 6-7 civarında
devam eder diye düşünüyorum. Leasing sektöründe
sorunlu kredi oranımız yüksek gelebilir
ama bu kredilerin hepsinin arkasında iş makinesi,
torna tezgahı ya da yazılım gibi belirgin
bir varlık, mal var. Dolayısıyla sorunlu kredi
oluşacağı zaman varlığı satarak oluşan zararı
karşılayabilecek durumdayız.~“SORUNLU KREDİ
ORANIMIZI İYİ YÖNETTİK”
LİDERLİK HEDEFİ Çalışan başına üretim, sorunlu kredi oranı
ve özkaynak getirisinde sektörde ilk 3 sıradayız. 2015’te
sorunlu kredi oranımızı iyi yöneterek yüzde 6 olan sektör
ortalamasının çok altında, yüzde 3,5 seviyesinde tuttuk.
Sektörün gayrimenkul işlemlerinin yüzde 13,6’sını, tekne
işlemlerinin ise yüzde 43,5’ini Burgan Leasing gerçekleştirdi.
Yeni dönemde sağlık, tekstil ve yenilenebilir enerji
alanlarında iddialıyız, buralarda sektör liderliği hedefliyoruz.
ODAK KOBİ’LER Mevcut portföyümüzde yüzde 60-70
civarında orta ölçekli işletmeler var. Kurumsal şirketler
yüzde 10-15 arasında pay alıyor. Geri kalanı küçük
işletmeler. Bu yıl KOBİ’leri biraz daha çoğaltmaya
çalışacağız. Müşteri sayısı bizim önem vermediğimiz bir
konuydu ama bu yıl müşteri sayısını artırmayı planlıyoruz.
Bu yıl belli düzenlemelerle kitlelere ulaşmamız sağlanmalı.
Aslında bankaları sigorta şirketlerinde olduğu gibi acente
gibi kullanabilirsek daha geniş kitlelere ulaşma imkanımız
var. Küçük bir ilde, orta boy kasabada şube açmamız çok
zor; bankalar aracılıyla bunu yapabilirsek bu hizmeti onlara
götürmüş oluruz.
“PAYIMIZI DAHA İYİ
NOKTAYA GETİRİRİZ”
NE KADAR BÜYÜDÜK? Burgan Leasing olarak 2015 yılında
işlem hacminde yüzde 16,4, aktiflerde yüzde 41,2 büyüdük.
2015’i yüzde 3,3 pazar payıyla 12’nci sırada tamamladık.
2016’nın ilk çeyreğinde ise 235 milyon TL’lik işlem hacmi
gerçekleştirerek yüzde 6 pazar payı ile 8’nci sıraya yükseldik.
AYNI TEMPOYLA DEVAM 2016’da mevcut şartların devam
etmesi durumunda aynı tempoda yani yüzde 50’ye yakın
büyürüz diye düşünüyoruz. İlk 6 aydaki rakamlarımız da
bunu destekliyor. Pazar payında geçen yıldan daha iyi bir
noktaya gelebileceğimizi düşünüyoruz. Özsermaye kârlılığımızı
sürdüreceğiz. Geçen yıl yüzde 17 gibi kapatmıştık, bu yıl da
yüzde 15’in üzerinde kapatmayı düşünüyoruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?