Cem Boyner’le yeni dönemin yeni dinamiklerini ve bir lider olarak işin geleceğini nasıl gördüğünü konuştuk
Nilüfer Gözütok Ünal
Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, “Türkiye Cumhuriyeti olarak 100 yılda çok şey başardık ama hayallerimizin gerisinde kaldığımız konular da var” diyor. Atatürk’ün “Cumhuriyet’i biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz” sözlerini hatırlatan Boyner, iyi eğitimli genç nüfusla yaşanan beyin göçünün ülkenin en önemli sorunlarından biri olduğunu dile getiriyor. “Son 10-15 yılda hem iç politikada hem dış politikada, adeta cereyanda kaldık” diyen Boyner, “Bu da bizi olmamız gereken yerden uzaklaştırdı. Ama şunu da söyleyeyim burası bambaşka bir coğrafya ve her zaman büyük potansiyele sahibiz” diye konuşuyor.
Hem küresel hem lokal olarak birçok zorlukla mücadele ederken Cumhuriyetin ikinci yüzyılına adım atıyoruz. Bu özel sayıda Cumhuriyet değerlerini benimseyen; yenilik tutkusu, dinamizmi ve üretkenliğiyle öne çıkan iş insanlarından Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner’le özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Boyner’in dünyada yaşanan değişime, Türkiye’nin ve iş dünyasının bu değişim karşısındaki pozisyonuna dair önemli saptamaları var. Boyner’e göre son zamanlarda dünyada pek çok beklenmedik olay meydana geldi. Hatta son 10-15 yılda hem iç hem dış politikada Türkiye bu nedenlerle adeta cereyanda kaldı. Bu da Türkiye’yi olması gereken yerden uzaklaştırdı. “Rasyonel dış siyasetle Türkiye başka bir yere evrilebilir” diyen Boyner, Türkiye’nin bambaşka bir coğrafyada olduğuna ve yüksek potansiyeline de dikkat çekiyor. Kendi işlerini yaparken siyasi söylemlere değil sokağa, müşteriye ve ihtiyaçlara bakarak yol aldıklarını belirten Cem Boyner’le yeni dönemin yeni dinamiklerini ve bir lider olarak işin geleceğini nasıl gördüğünü konuştuk:
Dünyada ekonomik sistemler büyük bir değişimden geçiyor. Gelişmiş ülkeler enflasyonla tanışıyor, tedarik zinciri kırılıyor. Siz bir lider olarak bu değişimi nasıl görüyorsunuz?
Son zamanlarda dünyada pek çok beklenmedik olay oldu. Tam bir siyah kuğu teorisi olarak pandemi bizi yıktı geçti. Ukrayna-Rusya savaşı, Afrika ülkelerindeki kıtlık ve yarattığı sorunlar, yaşam boyu bize denk gelmez diye düşündüğümüz mükemmel fırtınanın çok uzak olmadığını gösterdi. Tedarik zincirindeki sorunlar Çin’i küçültmekle kalmadı, Kuşak ve Yol projesiyle sağlam bir şekilde pozisyon almasına neden oldu. Amerika da Baharat Yolu projesine önayak oldu. Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomi Koridoru için bir mutabakat zaptına imza atıldı. Hayata geçirmek şu aşamada zor ama projede Türkiye es geçiliyor. Son 10-15 yılda hem iç politikada hem dış politikada adeta cereyanda kaldık. Bu da bizi olmamız gereken yerden uzaklaştırdı. Rasyonel dış siyasetle Türkiye bambaşka bir yere evrilebilir, Türkiye’nin önü hep bu şekilde açılmıştır. Şu an, bir taraftan Mısır’la, İsrail’le kucaklaşılıyor, diğer taraftan Ukrayna-Rusya savaşında rolümüzün mükemmel olduğunu düşünüyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılında Atatürk’ün “muasır medeniyet seviyesine çıkma” ideali bağlamında mutlaka Avrupa Birliği hedeflerine sıkı sıkıya sarılmalıyız. Bir taraf seçmek diğer taraftan vazgeçmek anlamına gelmemeli. Biz işlerimizi yönetirken siyasetçilere ve konjonktürel söylemlerine bakarak değil, sokağa, müşteriye, trendlere, ihtiyaçlara bakarak yol alıyoruz. Biz perakende işindeyiz, daha doğrusu tüketiciyle her kanalda müşterilerle yüz yüze iş yapan sektördeyiz. Bizim işimizde şartlar ne olursa olsun doğru olanı yapmamız, müşterimize daima kazandırmamız çok önemli, çünkü bizim işimizde kusursuz ve sonsuz rekabet var. İç ve dış siyaset ne gösterirse göstersin işimiz hep sokak ve müşteriyle. Ama şunu da söyleyeyim burası bambaşka bir coğrafya ve her zaman büyük potansiyele sahibiz.
Peki tüm bu sürecin faturası ne oldu?
Bizim hala çoğumuzun havsalasının almadığı bir Suriye politikası başka türlü kurgulansaydı, Türkiye’ye milyonlarca mülteci gelmeseydi, sınırlar kevgire dönmeseydi, az önce bahsettiğim hadiseler cereyan etmeseydi, Türkiye kişi başı milli gelirde bugün 20 bin hatta 23 bin dolarlık bir ülke olacaktı. Kendi kendimizi içine soktuğumuz bu durumlardan şimdi çıkmaya çalışıyoruz. Bu nedenle iyimser bakıyorum, her tercih bir sonuç doğuruyor elbette ve her sonucun bir bedeli oluyor ama şu an çok doğru bir yola evrildiğimizi düşünüyorum.
Bu ortamda iş dünyası nasıl pozisyon alıyor?
Her gün sadece Ankara’nın aldığı karara değil dünyada olan biten her yeni olaya karşı pozisyon değiştirmeye çalışıyoruz. Perakende mükemmel kusursuz rekabetin olduğu bir sektör, bütün işinizi sokağa bakarak yapmak zorundasınız. Böyle durumlarda da hem kurumsal hem durumsal karar verecek atak politikalarınız olmak zorunda.
Bir yandan yapay zeka ve yeni teknolojiler, diğer yandan değişen uluslararası dengeler ve ulusal dinamikler... Bu çalkantılı dönemin iş dünyası açısından en zorlayıcı başlıkları neler?
Son birkaç yüz yıldır dünyayı şu iki gücü elinde tutanlar yönetiyor: Para ve enerji. Son yıllarda buna üçüncü bir güç olarak teknoloji eklendi. Teknoloji sektörü para ve enerji kadar güçlü olmaya başladı. Yenilenebilir enerjiye dönüşle fosil enerjideki oligopol yapı dağılmaya başladı. Parada Bitcoin benzerlerinden başka alternatifler neler çıkabilir kestiremiyorum ama o da bence lokalleşmeye başladı. Öte yandan teknolojinin çok hızlı geldiğini düşünüyorum. İş dünyası açısından her tercih bir vazgeçiştir. Mesela biz bütün cazibesine rağmen kendimizi NFT, metaverse ve avatardan çok zor koruduk. “Geride kalırız, bizim de metaverse’de var olmamız, NFT çıkarmamız lazım” denildi. Ufak flörtlerimiz oldu ama tadında bıraktık. Kârlılık rasyolarımız enflasyon etkisinin de ötesinde büyüdü, brüt kâr marjımız pandemi öncesi döneme göre 5,4 puan arttı. Bugün grup olarak 1 milyar dolar ciroya gidiyoruz. BoynerNow aydan aya ortalama yüzde 24 büyüyor. Boyner.com üzerinden yapılan satışlar yüzde 832 arttı. Online satışlarımız toplamda yüzde 392 artarak toplam cirodan aldığı payı 2023 yılı toplamında yüzde 25’e taşıdı. Bunlar bizim sektörümüzde çok çarpıcı büyüme rakamları. Ve bize doğru yolda olduğumuzu, işimizi çok iyi yaptığımızı gösteriyor.
NFT ve metaverse’den korunma kararını nasıl verdiniz? Bu teknolojilerin istediğiniz hızda ivmelenmeyeceğini mi gördünüz?
Olgunlaşması için en az 5 yılı var. Gerçekten müşterinin hayatında ne değiştireceğini bulamadık. Onu bulamayınca ekiplere “duralım” dedik. Benim 100 gün kuralım var. Bir proje geldiğinde 100’üncü gün çıkıyorsa ben uygulamaya varım. Ama 300 gün beklemek lazımsa yokum. En azından bütünü üç tane 100 güne bölelim. Ama üçte biri 100 günde çıksın. Ondan sonra karar verelim. Böyle hareket etmenin daha az yanlış yaptırdığını düşünüyorum.
Büyük bir grubu yöneten bir kaptan olarak şirketlerinizi yönetenlerde nasıl liderlik özellikleri arıyorsunuz?
Eskiden yöneticilik vasfı aranırdı, çok uzun zamandır yönetici vasfı aramıyoruz. Dönüştürücü arıyoruz. Bir işi dönüştürecek heves ve göz var mı ona bakıyorum. Çünkü perakende şirketi gibi görünmemize rağmen aslında perakende şirketi değiliz. Dünyada bizim sektörümüzde bizim gibi olan başka bir şirket yok. Şu anda ciromuzun yüzde 25’i online’dan geliyor. Önümüzdeki yıl sonu bu oran yüzde 40’a gidecek. İki yılda da yüzde 60’a gelecek. Teknoloji, işimizin çok önemli bir parçası. BoynerNow da büyümede bizim yeni kanadımız olacak. Önümüzdeki süreçte daha çok büyüyecek. Online çok hızlı büyüyor. Perakende şirketinin ötesinde bir yere gidiyoruz. Böyle baktığımız zaman gelen arkadaşların mutlaka dönüştürücüler olması lazım.
Küresel risklerin öngörülemez bir şekilde artış gösterdiği bir evredeyiz. Böylesine ekonomik altüst oluşların yaşandığı kaotik süreçlerde ne tür fırsatlara odaklanıyorsunuz?
Biz şu anda enerjimizin çok büyük bir kısmını müşterilerimizin alışverişlerini kolaylaştırmaya yönlendirdik. Hopi’nin kartsız taksit projesinin müşterilerimizin satın alma gücünü çok artıracağını ve çok rahatlatacağını düşünüyoruz. Bu otomatik bir öncelik haline geldi, çünkü ihtiyaç olacak. İkinci konu enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda tasarruf çok önemli. Hopi’ye parçalı yatırım yapma imkanı tanıyan yeni bir özellik getiriyoruz. Hopi’den her gün 100 TL ve katlarıyla BİST’den, Nasdaq’tan ya da değerli madenler borsasından yatırım yapmak mümkün olacak. Her gün paranız eriyorsa o akşam 100 TL’nizi altına yatırmak, Apple hissesi almak isteyebilirsiniz. Dolayısıyla hem harcamayı hem tasarrufu kolaylaştırıyoruz. 2023-2024’te nakit yönetimi fevkalade önemli olacak. Üçüncü önemli olan konu da koşullar ne olursa olsun bize fark getirecek projeleri hiç gözümüzü kırpmadan üretmeye devam edeceğiz. Farklılığımızı korumaya devam edeceğiz.
Bu yıl ve önümüzdeki dönemde ajandanızdaki en önemli ilk üç öncelik ne olacak?
İlk olarak nakit yönetimi, ikincisi fark yaratacak projelere devam etmek. Üçüncü konu da kartsız taksit. Şu anda piyasa değişti onu vermek zorundayız. Hemen arkasından da Hopi ile parçalı yatırım ürünümüzü çıkarmış olacağız. Bir de geri dönülebilen kararlar almaya çalışıyoruz. Geri dönülemeyen kararlar oyun bitirebiliyor. Ekonominin durgunluğundan çekindiğimiz için 2024 ile ilgili siparişlerimizi yüzde 25 düşürdük. Ama bunun yüzde 20’sini tekrar artırabileceğimizi bilmek istiyorum. Kararlarımızı geri dönülebilen kararlarla kısıtlarsak Türkiye’nin enflasyondan çıkma macerasını ve bu coğrafyada olabilecek sürprizleri kolay göğüsleriz.
İş modellerinin yenilendiği bir dönemdeyiz. Sizin cephenizde böyle bir yenileme ya da dönüşüm yaşandı mı?
Eline aldığını daha iyi yönetmek geçen yüz yılda kaldı. Artık arkadaşlarımız ne fark getirebilecekler diye değerlendiriyoruz. Onları kazandıktan sonra hem önemli kararlara hem kazanç ve yarattığımız değere ortak olmalarına çok önem veriyoruz. Yöneticilerimizi başarımıza ortak eden, şirket başarısından pay dağıtan sistemler kurduk. Aile şirketi değiliz biz artık, çalışanlarımızla aile ve hatta hissedar olduk.
Bu uygulama yeni mi?
Yedi-sekiz yıldır bazı uygulamalarımız vardı. Şu anda mükemmel hale geldi.
Bunun avantajlarını nasıl yaşıyorsunuz?
Açıkçası artık her şey herkesin problemi. Otuz yıldır grupta “inovasyonlar” yönetim katından çıkardı. Şimdi her yerden çıkıyor. Her şirkette gece uyuyamayanların sayısı üçer kişiydi. Şimdi daha fazla insan geceleri uyuyamıyor. Çünkü bu hepimizin çocuğu. Sistemin çok faydasını görüyoruz, aidiyeti de çok etkiliyor. Çalıştığımız arkadaşların çok büyük bir kısmı emekliliklerini burada görüyor. Zannediyorum Türkiye’de en genç ama şirketlerinde en uzun çalışan insanları barındıran yer burası.
Bu ay Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız. Başta Altınyıldız olmak üzere az sayıda grup şirketi Cumhuriyetimizin asırlık serüveninin yakın tanığı. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında hangi idealler, hangi kavramlar daha çok öne çıkmalı, Boyner Grup bu kapsamda topluma ne mesaj veriyor?
Altınyıldız, beşeri sermayesiyle, kolektif aklıyla, her şeyiyle bu toprakların ürünü. 70 yılı aşkın süredir ürettiğimiz kilometrelerce uzunlukta kumaşla bu toprakları dokuyoruz. Hep daha iyisini yapmayı kendimize ilke edindik, belki de bu yüzden kendimizi bir Cumhuriyet şirketi olarak görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak da 100 yılda çok şey başardık ama hayallerimizin gerisinde kaldığımız konular da var. Cumhuriyet her zaman gençleri ve kadınları önceledi. Atatürk’ün “Cumhuriyet’i biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz” sözleri gençlere güveni ortaya koyuyor. Bugün gençlere ne vaat ediyoruz? Her gün gazetelerde doktorların, mühendislerin iyi eğitim alan çocuklarımızın başka ülkelerde yaşamayı tercih ettiğini görüyoruz. Onlar bu toprakların çocukları, bir tür “yeni sömürgeciliğe” onları kaptıramayız, böyle bir lüksümüz olamaz. Gençlerimizin yanında durarak birlikte başarabileceğimizi, hep beraber güzel bir hayat inşa edebileceğimizi muhakkak göstermeliyiz. Çünkü “Bu cennet, bu cehennem bizim”. Şirketlerimizde muhteşem bir insan kaynağımız var. Pırıl pırıl ekipler, iş hayatlarını çok uzun yıllar bizimle devam etmek istiyor. Altın gibi gençler, altın gibi insanlar. Hepsini ayrı ayrı kazanmamız gerekiyor. Günümüzün çetin koşulları yüzünden maalesef beyin göçü giderek artıyor. Ülkemizin bu altın çocukları gelecek hayallerini hep memleket dışında bir yere kapağı atma üzerine kuruyorlar. Bizim kıymetlerimiz giderken yerine ne koyuyoruz peki? Maalesef düzey düşüyor. Bu durum beni feci üzüyor. Daha yeni başlayacağımız bir yolun en başında o kıymetlerimizi kaybediyor olmak gerçekten bende bir yara. Umutlarımızın yeşerdiği, yarınlara göğsümüzü gere gere baktığımız gün bugün oysa. Bir yüzyılı geride bırakıp yenisine yelken açtığımız gün bugün. Buradan başta gençler olmak üzere giden herkese sesleniyorum. Cumhuriyetimizin 2. yüzyılını kurgularken siz olmadan asla olmaz. Hepimizin bu ülkenin altın çocuklarına ihtiyacı var ve Türkiye’nin altın şirketlerinde yerleri zaten hazır.
BOYNER'İN 7 YASAĞI “RAHATA ALIŞMA” Kendime yedi yasak belirledim. Ekibimle de paylaştım. Bu yasaklar şöyle: Rahata alışma, dürterek uyandırırlar. Sürekli hareket halinde olmalısın, gezinen kurt aç kalmaz. “MUHAFAZAKAR OLMA” İkincisi asla muhafazakar olma. Muhafazakarlık çağlar boyunca muhafaza edecek kadar çok varlığı olanların konusudur. Türkiye’nin öyle bir varlığı yok. Biz bu yıl ciroda 1 milyar doları bulacağız, çok mutluyuz. Ama Amerika’ya baktığımızda muhafazakar olacak halimiz yok. “KAFANA YATMASA DA ŞANS VER” Orada benzerlerimiz 8 milyar dolardan sonra konuşuyor. Nereye bakarsak bakalım bizim liberal ve açık fikirli olmamız lazım. Böyle bir iklimde gerçekten yırtıcı, açık fikirli ve deneyci olmak zorundasınız. Üçüncüsü, kafana yatmasa da şans ver. “ESKİ FORMÜLLERİ TEKRARLAMA” Dördüncü de eski formülleri tekrarlama. Tecrübeye aynı işi daha iyi yapma becerisi gibi bakılmasını yanlış buluyorum. Daha farklı bir işi yapmanın refleksini edinmeyi bekliyorum. Eski formülleri tekrarlamayacak kadar hızlı bir dünyadayız. '‘DAHA ÖNCE BAŞARAN OLDU MU Kİ’ DEME” Beşinci yasağım, sakın “Bu işi daha önce yapıp başaran oldu mu ki” diye sorma ve vazgeçme. Dünyada dikkatinizi çeken her gelişme ilk defa yapılanlardır. “ZAMANI KOLAY HARCAMA” Altıncısı; zaman yerine konamayacak tek şey, kolay harcama. Sonuncusu ise zahmetsiz rahmet olmaz. Bir şey kolaysa yapmamalıyız diye düşünüyorum. “KOLAYSA BAŞKASI YAPSIN” Kolaysa başkası yapsın. Biz zorla uğraşalım. Başkalarının yapamadıklarıyla uğraşalım. Kolaydan rahmet çıkmaz diye düşünüyorum. |
YARATICI FİKİRLERE ŞANS VERMEK LAZIM DÜNYANIN EN DÜRÜST MÜŞTERİLERİ İki yıl önce ben bir öneri getirdim. Müşterimiz için her şeyi yapan bir şirketiz. Ürünlerimize ömür boyu kalite garantisi verelim istedim. Ama Boyner, 800’ü aşkın marka ve o markaların çok sayıda ürününü satıyor. Arkadaşlar baktılar ve onlara çok karışık geldi. Karışıktı gerçekten. Ömür boyu garanti konusundan korkmuyorum. Türkiye’deki müşteriler dünyanın en dürüst müşterileri. Bunu Advantage’da da koşulsuz müşteri memnuniyeti uygulamalarımızda da gördük. “ASLA TUTMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORDUM” “Her koşulda geri alırız” diyoruz, hiç kötü niyet görmüyoruz. Biz bunları konuşurken arkadaşlar yeni bir fikir getirdi. “Denim sigortası satacağız” dediler. Her denim pantolonu satarken 24,99 TL karşılığında 45 gün içinde koşulsuz iade hakkı tanındı. Asla tutmayacağını düşünüyordum. “Kim böyle bir şeyi alır ki” dedim. Ama on binlerce denim sigortası sattılar. Aynı sigortayı çantaya da koyduk, çok kısa sürede 10 bine yakın bir satış oldu. Aklımız başta yatmayabilir ama yaratıcı fikirlere mutlaka şans vermek lazım. |
“EKONOMİ YÖNETİMİNİN DOĞRU İŞLER YAPTIĞINI DÜŞÜNÜYORUM” “CENNETİ DE CEHENNEMİ DE GÖRDÜM” Yaşım itibarıyla cenneti de cehennemi de gördüm. Benim bütün çocukluğum yüzde 80-90 enflasyonla, yüzde 100 faizle geçti. Dolayısıyla enflasyonlu bir ortamda neler olabildiğini, çıkışın ne kadar zor ve sert olduğunu biliyorum. Çıkış için uzun vadeli siyasi irade lazım. Her gün enflasyonla mücadelede sert adımlar atmayı gerektiriyor. “YAPISAL REFORMLARIN ÖNÜ AÇILMALI” Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Yaşayıp göreceksiniz” demesini çok haklı buluyorum. Yapısal ve kurumsal reformlar hariç şu anda ekonomi yönetiminin bu enflasyonist ortamdan çıkmak için çok doğru bir programla doğru işler yaptığını düşünüyorum. Bir yola girildi, evet, ancak önümüzdeki dönemde bağımsız kurumlar, kayıt dışı ekonomi gibi alanlarda yapısal reformların da önü mutlaka açılmalı. 2024 sonuna kadar programın aksamadan hükümetin desteğini alarak devam etmesi gerçekten çok önemli. |
BİR ÇIĞIR AÇIYORUZ “BORÇLULUĞUMUZ SIFIRA YAKIN” Çok engebeli bir ortamda iş yapıyoruz. Dün bir sanayici şöyle diyordu: “Yağlı bir direğe tırmanıyoruz. Sürekli çıkıyoruz, çıkıyoruz sonra bir anda aşağı kayıyoruz.” Bu sözler durumu çok güzel anlatıyor. Ortam böyle olunca kurumsal ve durumsal olarak bir Alman ve Hollandalı gibi düşünemeyiz. Biz kendimizi çok hafif taşıyoruz. Borçluluğumuz sıfıra yakın. Çok atak ve çok çabuk yön değiştirebilen ekiplerimiz var. Müşterilerimizin kalbindeki yeri sağlam tutmaya çok önem veriyoruz. Hopi 15 milyon 800 bin üyeye sahip bir martech şirketi, şimdi fintek şirketine de dönüşüyor. Advantage Card ile senetli taksit işini senetleri atıp kredi kartına yüklemiştik şimdi de kartsız taksite dönüştürerek müşterilerimize yepyeni alışveriş imkanları geliştiriyoruz, bir çığır açıyoruz. BÜYÜK DÖNÜŞÜM Boyner büyük bir dönüşümün tam ortasında, 15 milyonu aşan müşterisi var. Pazar payını artırarak hızlı ve kârlı bir şekilde büyüyor. Yeni İstinyePark Boyner ve 2024’te tamamlanacak yeni Boyneronline bu dönüşümün yüzü olacak. Müşterilerimize hem offline hem online’da müthiş bir deneyim sunacağız. Baktığınızda Altınyıldız aşağı yukarı 60 milyon dolarlık cirosuyla bizim kökümüz. Bütün işlerimizi yaratan şirket. Üretiminin neredeyse yarısından çoğu ihraç ediliyor. Altınyıldız Classics, 50’yi aşan mağaza sayısıyla yurt dışında çok önemli bir ayak izine sahip. Erkek giyiminde Türkiye’de lider marka konumunda, yurt dışında da çok güçlü ilerliyor. Brooks Brothers enfes koleksiyonlarla sağlam bir yere oturdu. Boyner’i Bağdat Caddesi’nde iddialı bir konseptle açtık. Düşündüğümüzden bile daha iyi geri dönüşler aldık. Şimdi İstinyePark’taki mağazamızı bugüne kadar hiç benzeri görülmemiş bir konseptle açıyoruz. Orada da müşteri bizi yönlendirecek. Herkesin yaptığının aynısını yapmayınca deneye deneye gitmek gerekiyor. Bu bizi nereye evirecek? Benim gördüğüm kadarıyla bütün işlerimizde teknolojinin çok hakim olduğu yerlere götürecek. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?