Dünyada ilk 10’a girmek istiyoruz

Dr. Eren Günhan Ulusoy’la hem tüm dünya için kritik bir emtia haline gelen buğdayda Türkiye’nin durumunu ve dünyadaki gelişmeleri hem şirketin büyüme stratejisini konuştuk...

23.11.2023 14:23:400
Paylaş Tweet Paylaş
Dünyada ilk 10’a girmek istiyoruz

Nil Dumansızoğlu

[email protected]

2022’de Söke markasını alarak perakendeye giren Ulusoy Un, hızlı büyümesini sürdürüyor. Geçen yılı 20,4 milyar TL’lik ciroyla kapatan şirketin 2023 gündeminde yeni yatırımlar var. Söke’yle unlu mamuller pazarına da adım atmaya hazırlanan Ulusoy Un, yeni ürünler için Avrupa pazarına gözünü dikti. B2C alanında da penetrasyonu yüksek ürünlerle öne çıkmak istediklerini ifade eden Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı DR. EREN GÜNHAN ULUSOY, “Sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da faaliyetleri olan ve dünyada sektöründe ilk 10’a girmiş bir şirket olmak istiyoruz” diyor.

Söke satın almasıyla 2022’nin dikkat çeken şirketlerinden olan Ulusoy Un, yılı 20,4 milyar TL’lik ciroyla kapatarak güçlü bir performans sergiledi. 2022’nin finansal açıdan şirketin en iyi yılı olduğunu belirten Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, 2023’te bu büyümenin üzerine çıkmak istediklerini ifade ediyor. Bu yıla Söke Un’un halka arzıyla başlayan şirket, buradan elde ettiği kaynağı yeni yatırımlara harcıyor. Hatay’da yeni bir fabrika satın aldıklarını belirten Ulusoy, bunun dışında Söke’nin unlu mamuller alanına girmesi için de çalışmaları hızlandırdıkları bilgisini veriyor. Özellikle organik, glutensiz, siyez gibi katma değeri yüksek segmentlerde Avrupa pazarına girmek istediklerini de sözlerine ekleyen Ulusoy, şöyle devam ediyor: “Ulusoy Un’un hayali, artık sadece B2B’de değil, B2C alanında da tüketiciye erişimi, penetrasyonu yüksek bir marka haline gelmek. Ayrıca un sektöründe sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da faaliyetleri olan ve dünyada sektöründe ilk 10’a girmiş bir şirket olmak istiyoruz.” Dr. Eren Günhan Ulusoy’la hem tüm dünya için kritik bir emtia haline gelen buğdayda Türkiye’nin durumunu ve dünyadaki gelişmeleri hem şirketin büyüme stratejisini konuştuk: 

Pandemiyle birlikte buğday, kilit tahıl ürünü haline geldi. Enflasyon, yüksek gübre fiyatları, küresel tahıl üretiminde maliyetleri artırarak baskı yaratıyor. Hububat sektörünü buğday ve un özelinde değerlendirir misiniz?

 Dünyada kalori hesabına gidildiğinde tahıllar, insanlığa dünya üzerindeki kalorinin yüzde 40’ından fazlasını sağlıyor. Bu oran, gelir seviyesiyle de ters orantılı olarak değişiyor. Kişi başına harcanabilir gelir düştükçe bu oran yukarı doğru gidiyor. Daha az gelişmiş, gelir seviyesi düşük ülkelerde yüzde 70-75’lere vardığını görüyoruz. Yani tahılın olmaması demek, neredeyse insanın enerji temin edememesi demek. Geçen 3 yılda hem fiyatlarda ciddi bir dalgalanma hem tedarik zincirinde kopmalar oldu. Tedarik zincirindeki ilk sorunlar, pandemiden kaynaklandı. Daha sonra Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yaşandı. Buğday özelinde, Rusya ve Ukrayna’nın toplam dünya ihracatındaki payı yüzde 30’u geçiyor. Dünyanın yüzde 30’unu tedarik eden 2 ülkenin savaş halinde olması, ürün sevkiyatlarında yaşanan duraksama ve gecikmeler, tedarik zincirinde önemli bir etki yarattı. Ancak bu olumsuz gelişmelere rağmen geldiğimiz noktaya baktığımızda, dünyanın bu krizle başa çıkabildiğini görüyoruz. Çünkü hem ülkeler hem özel sektör, oluşan şartlara kendini uyarladı. Ama işimiz burada bitmiyor. Evet, bugün tedarik zincirini çalıştırabiliyoruz, ürünlerin arzı taleple bulaşabiliyor. Ancak 10-20 yıl sonra bu mümkün olmayabilir. Orada da küresel iklim değişikliği en önemli belirleyici tehdit unsuru. 

 İklim değişikliğinin gıda alanındaki etkilerini nasıl görüyoruz? 

Küresel iklim değişikliği artan sıcaklık, artan sıcaklık bitkinin stresinin artması ve veriminin azalması demek. Kuraklık, istisnai bir durumken iklim değişikliğiyle beraber frekansı giderek yükseliyor ve yeni normale dönüşmeye başlıyor. İklim değişikliği ve ısınmayla beraber üretim bölgeleri değişiyor. Kuzeye doğru kayma yaşıyoruz. Uzun vadeli perspektifte küresel iklim değişikliği, dünyanın gıdayla ilgili serüvenini belirleyecek faktör diyebiliriz. 

Şu anda Türkiye’de buğday üretimi konusunda ne durumdayız? 2022’de ekim alanlarında artış söz konusuydu. Bu devam ediyor mu? 

Geçen sezon TÜİK tarafından Türkiye’nin üretimi 19,5 milyon ton olarak açıklandı. Bu sezon için beklentiler, 20,5-21 milyon ton arasında kapatacağımız yönünde. Ekilen alan 7,2 milyon hektara ulaştı. Yani Türkiye için genel anlamda iyi bir sezon geçirdiğimizi söyleyebiliriz. 

Buğday ithalatında düşüş bekliyor musunuz? 

 Geçen yıl oldukça yüksek ithalat yapıldı. 1 Temmuz 2022 ile 30 Haziran 2023 arasında, 11 milyon tonu geçen bir ithalat söz konusu. Bu rakam, 2021-2022 sezonunda 9 milyon tondu. Yani ithalatımızda yüzde 20’yi aşan bir artış var. Bu da geçen yılki üretimle ilgili. Bu sezon, ithalatın oldukça düşeceğini tahmin ediyoruz. 7-8 milyon ton arasında bir yere gerileyebilir. 

Ekim alanlarında bir artış söz konusu. Yerli üretici için bu konjonktürde buğday ekimi daha cazip hale geldi mi? 

Geçen sezon müdahale alım fiyatı, verilen primle beraber bir önceki yılın yüzde 300 üzerindeydi. Savaş etkisiyle dünyada fiyatların aşırı yükselmesi, çiftçimize de buna paralel bir alım fiyatı verilmesini sağladı. Bu sezon da alım fiyatında yüzde 28 civarında bir artış gerçekleşti. Bu olağan bir sonuç oldu, çünkü hem geçen yıl ciddi bir artış yapılmıştı hem dünyadaki fiyatlar geri gitti. Şu an 9 bin 250 TL olan alım fiyatı, 340 dolara tekabül ediyor. Dünya fiyatlarının yüzde 30 üzerinde bir rakam. Bunun da bir önceki yıl kadar olmasa da çiftçi için tatmin edici bir rakam olacağını düşünüyorum. Bir sonraki sezonda ekim alanı artar demek iddialı olur ama azalmayacağını tahmin edebiliriz. 

Siz 2022 yılına Söke Un satın almasıyla başladınız. Büyük bir satın almaydı. Bu gelişmenin şirketinize getirisi ne oldu? 

Söke satın alması, bizim için son derece stratejik bir satın almaydı. Bunun 3 önemli nedeni var: Birincisi, Söke’nin ürün segmenti olarak bizim olmadığımız perakende sektöründe olması. Böylece farklı bir alana girmiş olduk. İkincisi, coğrafi olarak çakışmayan iki şirkettik. Söke’nin Aydın ve Sincan’da fabrikaları var. Ulusoy’un fabrikalarıysa Samsun ve Tekirdağ’da. Bu da bizi Türkiye haritasında daha yaygın bir satış ve dağıtım ağına kavuşturmuş oldu. Üçüncüsü de Söke’nin marka değeri. Söke, Türkiye’de yüzde 90’ın üzerinde marka bilinirliğine sahip. Markalı perakendede kendi alanında en yüksek pazar payına sahip. Söke’yi, sadece unda değil, unlu mamuller sektöründe kullanarak markanın değerini sahaya yansıtmak istiyoruz. 

2022 yılında nasıl bir performans sergilediniz? 

Bizim için 1 milyar dolar eşiğini geçmek önemliydi. Bunu 2021’de başardık. 2022 yılında şirketin toplam cirosu 20,4 milyar TL oldu. Ağırlıklı ortalama kurdan 1,2 milyar dolar civarında bir rakama denk geliyor. 2023 için de hedef, bu rakamı geçmek. Finansman öncesi 1,7 milyar TL’lik bir faaliyet kârı olduğunu görüyoruz. Vergi ve finans giderleri sonrasında 712 milyon TL’lik bir kâr söz konusu. Bizim cirosal olarak hacmimiz her zaman büyük olur, ancak kârlılık aynı derecede takip etmez. 2022’de Söke’nin toplam ciro içindeki payı yüzde 12,5 oldu. Daha yüksek kâr marjı olan perakendeye yönelik çalıştığı için Söke’nin ortalamaya girmesi, pozisyon yönetimi, finans yönetimi gibi gelişmelerin hepsinin bir araya gelmesiyle beraber şirketin şu ana kadarki en iyi finansal sonuçlarını 2022’de elde ettik. 

2023’e nasıl başladınız? 

2022’nin başarılı sonuçlarından sonra 2023’e Söke’nin halka arzıyla adım attık. 575 milyon TL büyüklüğünde bir halka arzdı ve tam 110 kat talep geldi. Bizim için bu halka arzla elde edilen kaynak, 2023 ve 2024 sonrasında yapacağımız yatırımlarla ilgili önemli bir tetikleyici oldu. 

Hangi yatırımlara odaklandınız? 

Projelerimize adım adım başladık. Söke tarafında GES yatırımımız başlatıldı ve ilerliyor. Üçüncü çeyrekte ilk etabını faaliyete almayı planlıyoruz. Ulusoy Un tarafında 22,3 megavatlık bir RES projemiz var. Diğer yandan Söke’nin unlu mamuller üretimiyle ilgili hazırlıkları sürdürüyoruz. Yaklaşık iki yıldır Türkiye’nin güneyinde yeni fabrika yatırımı için araştırmalarımız vardı. Un sektöründe nakliye bir maliyet. Mersin, Adana, Hatay hattında bir yer bakıyorduk. Depremden sonra Hatay’a odaklandık. Çünkü orada ekonomik aktivitenin başlaması çok önemli. Nisan ayında, Hatay’da organize sanayi bölgesinde 2-3 yıldır çalışmayan bir fabrika satın aldık. Eylül ayı içerisinde faaliyete geçmesini bekliyoruz. 

Bu yeni fabrikanın üretim kapasitesi ne olacak? Kaç kişiyi istihdam edeceksiniz? 

Bu fabrika günde 275 ton üretim kapasitesine sahip. Şu anda yapılan revizyon çalışmalarının tamamlanmasıyla kapasitesinde yaklaşık yüzde 50 civarında bir artış bekliyoruz. Yaklaşık 40 kişilik de bir istihdam oluşturacak. Ulusoy Un tarafı için satın alındı. 

Rakamsal olarak nasıl büyüme gösterdiniz? 

İlk 6 aya baktığımızda ihracatın yine canlı gittiğini görüyoruz. 2023 ihracat tempomuz 2022’den yüksek devam ediyor. Türkiye’de rekoltenin iyi olması da sanayici için olumlu. Yerli hammaddeye kolay erişebilmek bizim için bir avantaj. Dolayısıyla faaliyetler tarafında da 2023’le ilgili beklentimiz olumlu diyebiliriz. 2023 yılı ilk çeyreğinde, satış hasılatımız 5,6 milyar TL seviyesine ulaşarak bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 29 artış gösterdi. Aynı dönemde özkaynağımızsa 1,4 milyar TL’den 3,8 milyar TL seviyesine yükseldi. Şirketimiz gerçekleştirdiği yatırımlar ve sürdürdüğü faaliyetlerle özkaynak seviyesini reel olarak büyütmeye devam ediyor. 

Yıl sonu için hedefiniz nedir? 

2023, 2022’ye göre daha iyi bir yıl olacak. 

Söke’yle birlikte unlu mamuller alanına gireceğinizi söylediniz. Bu konuda nasıl bir çalışma yapıyorsunuz? 

Öncelikle kurabiyeyle başlamayı düşünüyoruz. Söke tarafında zaten daha önce fason olarak deneme üretimleri yapılıyordu. Biz de şu anda reçetelerimizi çalışıyoruz. Üretim tesisiyle beraber 2024 yılının başlarında piyasaya bunu sokmak istiyoruz. Tabii unlu mamul çok geniş bir alan. Fırsat gördüğümüz diğer kısımlarda da zaman içerisinde yeni ürünler katılmaya devam edecek. Söke markasının tüketici üzerinde yaratmış olduğu güven ve bilinirlikten diğer ürün kategorilerinde de faydalanmak istiyoruz. 

Söke’nin pazarda nasıl konumlanmasını bekliyorsunuz?

Bisküvi sektörü çok yoğun rekabet altında. O yüzden kurabiye alanında biz daha butik bir ürünle pazardaki boşluğu bulmaya çalışacağız. Yoksa genel anlamıyla baktığınızda bisküvi tarafı çok yoğun, güçlü üreticilerin olduğu, rekabetin kuvvetli olduğu bir yer. Orada rafta kendimize bir yer bulmayı hedefliyoruz. 

Şu an Söke’nin cirodaki payının yüzde 12 olduğunu belirttiniz. Yeni yatırımlarla bu oranın artmasını bekliyor musunuz? 

Ulusoy tarafında da ihracatımız büyümeye devam ediyor. Dolayısıyla Söke’de yapılacak yatırımlarla Ulusoy’un yapacakları birbirini dengeler. Bu oranın değişeceğini tahmin etmiyoruz.

Yeni satın alma planlarınız var mı? 

Her zaman fırsatları takip ediyoruz, radarlarımız açık. Sektörün genelinde un özeline bakarsak satın alma, birleşmeler yoğun değil. Bizim endüstrimiz bu anlamda hareketli değil. 

5 yıllık vizyonunuz ve hayaliniz nedir? Şirketi nereye taşımak istiyorsunuz? 

Ulusoy Un’un hayali artık sadece B2B’de değil, B2C alanında da bilinirliği ve penetrasyonu yüksek olan bir marka haline gelmek. Ayrıca un sektöründe sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da faaliyetleri olan ve dünyada sektöründe ilk 10’a girmiş bir şirket olmak istiyoruz.


ULUSOY’UN BÜYÜME STRATEJİSİ


  1. 2022 yılı ciromuz 1,2 milyar dolar oldu. 2023 için hedef, bu rakamı geçmek.
  2. 2022’de Söke’nin toplam ciro içindeki payı yüzde 12,5 oldu.
  3. Vergi ve finans giderleri sonrasında 712 milyon TL’lik bir rakamlakârlılıkta da iyi bir performans sergiledik. 
  4. 2023’e Söke’nin halka arzıyla adım attık. Elde edilen kaynak, 2023 ve 2024 sonrası için yapacağımız yatırımlarla ilgili önemli bir tetikleyici oldu. 
  5. Söke tarafında GES yatırımımız başlatıldı ve ilerliyor. Üçüncü çeyrekte ilk etabını faaliyete almayı planlıyoruz. 
  6. Ulusoy Un tarafında 22,3 megavatlık bir RES projemiz var. 
  7. Söke’nin unlu mamuller üretimiyle ilgili hazırlıkları sürdürüyoruz. 
  8. Hatay’da organize sanayi bölgesinde 2-3 yıldır çalışmayan bir fabrika satın aldık. Eylülde faaliyete geçecek.
  9. Artık sadece B2B’de değil, B2C alanında da bilinirliği ve penetrasyonu yüksek bir marka haline gelmek istiyoruz.
  10. Hayalim, un sektöründe sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da faaliyetleri olan ve dünyada sektöründe ilk 10’a girmiş bir şirket olmak.



“FİYATLAR TÜM DÜNYADA YUKARI GİDİYOR”

TÜRKİYE’YE ETKİSİ
Tahıl koridoru, Ukrayna’dan çıkışların sağlıklı olması için yapıldı. Rusya’dan çıkışlar devam edecek. Buğdayı ithal olarak istediğimiz ülkeden alabiliriz ama tabii ki hangi ülkeden daha ucuza alabiliyorsak dünya pazarında o kadar rekabetçi olabiliyoruz. Maliyetimizi düşürüyoruz, fiyatımız daha iyi oluyor. Ukrayna da bu tedarikçilerden biri olsa da bizim ana tedarikçimiz Rusya. Türkiye, geçen yıl Ukrayna’dan 3 milyon ton ürün temin etti. 1 milyon 580 milyon tonu buğdaydı. Şu anda ilk alternatif olarak bunun yenine Rus orijin kullanılacak.

STOK ARTIYOR İki ülke de Karadeniz’in karşı kıyısında, Türkiye’ye aynı mesafede. Dolayısıyla nakliye maliyeti aynı. FOB fiyatları bu iki ülke birbiriyle rekabet ettiği için paralel gidiyor. Ancak tahıl koridorunun olmaması, dünyadaki psikolojiyi bozuyor. Dünyadaki alıcılarda tedirginlik yaratıyor. Tedirginlik stoku da artıracaktır. Bu da daha çok ürün talep edileceği anlamına geliyor. Dolayısıyla fiyatları yukarı doğru itiyor. Bunun da etkisi başladı. Vadeli işlem piyasasında yüzde 10’a yakın bir artış söz konusu. Fiyatlar tüm dünyada yukarı gidiyor. Sadece Türkiye’ye özel bir fiyat artışı olmadığı için Türkiye’nin rekabet gücünü koruyacağına inanıyorum.



“2024 YILINDA AVRUPA PAZARINA GİREBİLİRİZ”

102 ÜLKEYE İHRACAT 
2022 yılında ihracatta da önemli bir ivme yakaladık. 2021 yılında 75,7 milyon dolar olan ihracatımız, 2022’de 114,9 milyon dolara çıktı. İhracat yaptığımız ülke sayısını 90’dan 98’e çıkardık. Şu anda bu rakam 102. Sektörel olarak baktığımızda TİM’in açıkladığı rakamlara göre un sektöründeki en büyük ihracatçılar arasında ikinciyiz.

YENİ PAZARLAR 2023 yılı ihracatının 2022’nin üzerinde olmasını bekliyoruz. Türkiye’nin un ihracatı genellikle Orta Doğu ve Afrika ağırlıklı, daha az gelişmiş ülkelere gerçekleşiyor. Şu anda Sudan’da yaşanan iç karışıklık nedeniyle yoğun bir talep geliyor. 2022’de olmayan bir pazardı. Sri Lanka da yine 2023’ün sürpriz pazarlarından biri oldu.

SÖKE PLANI 
Söke markasıyla ihracat hedefimiz için gözümüz Avrupa’da. Paketli üründe özellikle organik, glutensiz, siyez gibi katma değeri yüksek segmentlerde Avrupa pazarında çalışma yapıyoruz. Ama henüz bu ihracata dönüşmüş değil. 2024 yılında bu pazara giriş noktasında adımlar geleceğine inanıyoruz.



BÜYÜMENİN İTİCİ GÜCÜ

KURULU KAPASİTE 
Ulusoy Un’un en önemli özelliği, hem coğrafi olarak Türkiye’nin 5 ayrı noktasında üretim tesisi olması hem tüm ürün gruplarında üretim yapması. İhracatta büyük bir oyuncuyuz. Şu andaki kurulu kapasitemiz, Türkiye’nin en büyük un üretim kapasitesi. Toplam 4 bin 200 ton/gün kapasitemizin olması, bize ölçek ekonomisinde önemli bir avantaj sağlıyor.

YENİ ÜRÜNLER 
Ciro bazındaki en önemli itici güç, bu liderliği bulunduğumuz noktalarda sürdürmek ve yeni alanlarda da artırmak olacak. Diğer yandan unlu mamuller tarafında daha katma değerli ürünleri piyasaya sunarak marjlarımızda iyileştirme yapmayı hedefliyoruz.

GÜÇLÜ FİNANSMAN Üçüncüsü de şirketin sermaye piyasalarına olan adaptasyonu. Sermaye piyasası enstrümanlarını, şirketlerin büyümesi için grubun iyi şekilde kullanabilmesi de finansal itici güç oluyor. Çünkü gerekli finansmanı sağlayamazsak bahsettiğimiz yatırımları yapamayız.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz