İstikbal, Bellona, Hes Kablo gibi markalarıyla ön plana çıkan Kayserili Boydak Grubu, geçtiğimiz yılı yüzde 63 büyüme, 1.2 milyar dolar ciroyla kapadı. Grubun yönetim kurulu başkanı Hacı Boydak, bu...
İstikbal, Bellona, Hes Kablo gibi markalarıyla ön plana çıkan Kayserili Boydak Grubu, geçtiğimiz yılı yüzde 63 büyüme, 1.2 milyar dolar ciroyla kapadı. Grubun yönetim kurulu başkanı Hacı Boydak, bundan sonraki aşamayı “bölgede uluslararası bir güç olmak” olarak tanımlıyor. Mobilya sektöründeki yeni yatırımların tamamlanmasıyla, 2006 yılının ikinci yarısından sonra bir patlama yapacaklarına dikkat çekiyor. Boydak, “Türkiye’de global güç haline gelmiş şirket sayısı çok az. Bu açıdan da Türkiye’ye örnek olmak istiyoruz. İstikbal ve Bellona’nın bayrağını dünyanın her yerine dikeceğiz” diyor.
Türk iş dünyasında 47 yıllık bir geçmişe sahip olan Boydak Holding’in tarihinde üç önemli süreç var. İlk dönem, atölye ile başlayan iş yaşamının fabrikasyon üretime taşınmasıyla sonuçlandı. İkinci dönem ise bölgesel üretimden ulusal yapıya geçişi kapsadı. Bu dönemde grup İstikbal, Bellona ve Hes Kablo gibi ulusal markalar yarattı.
Grup son birkaç yılda ise üçüncü döneme geçişi başlattı. Üçüncü dönem, ulusal olmaktan çıkıp global bir güç olma hedefini kapsıyor. Yeni hedef, ciro ve marka bazında dünya ölçeğinde olmayı da gerektiriyor. Bu nedenle grup ölçek büyüklüklerini yeni hedefe göre ayarlamaya çalışıyor. Grup kapasite artırma yatırımlarının yanı sıra, 4 yeni fabrikanın inşaatını da sürdürüyor. 2006’nın en geç ikinci yarısına kadar bu yatırımlar tamamlanacak. Grup, Memduh Boydak’ın deyimiyle, 2006 yılında patlama yapacak.
Markalaşma ayağında ise 2010’a kadar dünya genelinde 300 civarında mağaza açma hesapları yapılıyor. Grubun başkanı Hacı Boydak, “İstikbal ve Bellona’nın bayrağını dünyanın her yerine dikeceğiz” diyor. Bulundukları alanlarda derinlemesine büyüme planları yaptıklarını söyleyen Hacı Boydak, değişen perakendeciliğe de ayak uydurmak için çalışmalarını sürdürdüklerini ve mağazalarında eve dair her şeyi satacaklarını söylüyor.
Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak, grubun ve mobilya sektörünün geleceğine ilişkin sorularımızı söyle yanıtladı:
2004’ü Boydak Grubu nasıl geçirdi?
2004 için 1 milyar dolar ciro hedefimiz vardı. Bu hedefimizi aşarak ciromuzu 1.2 milyar dolara taşıdık. 140 milyon dolarlık ihracat yaptık. Aynı yıl 60 milyon dolarlık bir yatırım gerçekleştirdik. Merkez Çelik, Form Sünger ve Boyteks tesislerimize kapasite artırımına yönelik ilave yatırımlar yaptık.
İstanbul Esenler ve Adapazarı’nda pazarlama ve dağıtıma yönelik olarak lojistik merkezi kurduk. Bunun dışında boru profil fabrikasının ise temelini attık. Bu yatırım hammaddeye yönelik entegrasyonumuzun bir gereği olmakla beraber sektörün diğer önemli kuruluşlarına da üretim yapabilecek kapasitede planlandı.
1.2 milyar dolar ciro ile ne kadar büyümüş oldunuz?
Grup olarak yüzde 63 büyümüş olduk. Bu yıl da yüzde 25 büyüme hesapları yapıyoruz.
Bu hızlı büyüme nereden kaynaklandı?
Ülkemiz büyük bir krizden geçti. Kriz döneminde tüketiciler mobilya ihtiyaçlarını ertelediler. Bu ertelenmiş talep 2004’te realize olunca, mobilya grubunda bir patlama oldu. Gerçekten de beklentilerimizin üzerinde bir iş hacmine ulaştık. Bazı noktalarda tüketicinin taleplerine yetişemedik. Bu nedenle kapasite artırmaya yönelik ilave yatırım kararları aldık. 2005 için 80 milyon dolarlık yatırım yapma kararını da 2004’te aldık.
80 milyon dolarlık yatırım neyi kapsıyor?
Yeni bir sandalye fabrikası açıyoruz. Şu anda günlük bin 500 adetlik bir kapasiteye sahibiz. Bu yeni fabrikanın günlük kapasitesi ise 5 bin adetin üstünde olacak ve her türlü sandalye üretilecek. Mutfak sektörüne girmiştik. Avrupa’nın ilk 5 tesisi arasına girecek bu yeni tesis, günlük 150 adet mutfak üretebilecek bir kapasiteye sahip olacak. Yemek odası, genç odası gibi ürünlerimizi geliştirmek üzere yeni bir panel mobilya tesisi yapıyoruz. Yani toplamda 3 tane fabrika kuruyoruz.
Bunun yanında geçen yıldan devam eden yatırımlarımızın tamamlanma süreci de devam ediyor. Bu yeni yatırımların en geç 2006’nın ikinci yarısına kadar tamamlanmasını planlıyoruz. Yani, bir dünya gücü olmaya çalışıyoruz.
2005’in zor bir yıl olacağı konuşuluyor. İlk 6 ayı sizin için nasıl geçti?
Geçtiğimiz ekim ayından bu yılın ilk 3 ayına kadar olan süre biraz sıkıntılı geçti. Talep bir türlü canlanmadı. Fakat, bunu durgunluk olarak değerlendirmiyoruz. Taşların yerine oturduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de talebin karşılanması dönemi yaşandı. Bundan sonra tam rekabet dönemine geçildi. Büyük oranda taleplerin karşılanmış olduğu bir ekonomik sistem başladı. Kâr marjları düştü, rekabet attı, dünya küreselleşmeye devam ediyor. Dolayısıyla bundan sonra ekonominin bu şekilde gideceğine alışmamız lazım.
Nisan ayı itibariyle sektörümüzde hareket başladı. Bizim sezonumuz baharla birlikte başlıyor. Çünkü, evlilik sezonuna giriliyor. 2005’in ilk 3 ayı sıkıntılı geçse de, yılı hedeflerimiz doğrultusunda kapatmayı planlıyoruz.
2005 için yüzde 25 büyüme hedefi sizi nereye taşır?
1.5 milyar dolar ciroya grubumuz ulaşır. Bunun 1 milyar dolarlık kısmı mobilyadan geliyor. Zaten pazar lideriyiz. Ama bu büyüme bizi pazarda daha da iyi bir yere ve tabii dünya ölçeğine taşır.
Global bir marka olmak istiyorsunuz. Bu hedefinize nasıl ulaşacaksınız?
İçinde bulunduğumuz sektörlerde uluslararası rekabete hazır olmaya çalışıyoruz ve ölçek büyüklüklerimizi buna göre organize ediyoruz. Biz hem ciro hem de marka olarak dünya ölçeğinde bir şirket olmak istiyoruz.
Bu iki çalışma birbiriyle paralel gidiyor. 2010’a kadar dünya genelinde 300 civarında büyük show room veya ev konsept mağazamız olacak. Evin ihtiyacı olan ürünlerin tek bir çatı altında satıldığı mağazalar olacak bunlar. Mobilya grubunda dünyanın 50’den fazla ülkesine ihracat yapıyoruz. Ancak, öncelikli hedefimiz yakın ülkeler olacak. Yunanistan, İran, Almanya, Amerika gibi ülkelerde mağazalarımızı açtık.
Mobilya lojistik anlamda maliyetli bir ürün. Bu maliyet problemini nasıl aşacaksınız?
Lojistik maliyetlerin yüksek olması sektörümüzün en büyük sorunlarından biri. Markalaşma ve mağazalaşma sürecimizi büyük oranda tamamladığımız zaman arkasından lokalizasyon çalışmalarımız başlayacak. Nakliyesi maliyetli olan ürünleri bölgesinde üretmeyi planlıyoruz. Ama, bunlar için henüz erken.
7 farklı sektörde faaliyet gösteriyoruz. Sadece mobilyada değil içinde bulunduğumuz diğer sektörlerde de global güç olma hedefini benimsiyoruz. Faaliyet alanlarımızda derinliğine büyüme hedefimiz var. Türkiye’de global güç haline gelmiş şirket sayısı çok az. Bu açıdan da Türkiye’ye örnek olmak istiyoruz. İstikbal ve Bellona’nın bayrağını dünyanın her yerine dikeceğiz. Buna yürekten inanıyoruz.
Bu sektörlerden hangisi daha çok potansiyel taşıyor?
Türkiye’ye baktığımız zaman mobilya sektörünün tüketici ve moda ile ilgili olması nedeniyle daha hızlı büyüyeceğini düşünüyoruz. Mobilya bizim iyi bildiğimiz bir alan. İşimiz tüketiciyle olduğu için, önümüzü daha rahat görüyoruz. Dolayısıyla, mobilyada global bir güç olmak çok daha kolay.
Buna karşılık kabloda da bölgede önemli bir güç durumundayız. Ama bugün için, kabloda çok uzun vadeli hedeflerimiz yok. Çünkü, kabloda dünya konjonktürü, siyaseti ve barışı ile ilgili etkenler söz konusu. Ancak, kabloda Türkiye’nin daha çok yatırım yapması gerekiyor.
Buna karşılık ihracat imkanları da fazla. Irak Savaşı başlamadan önce 61 milyon dolarlık kablo ihracatımız vardı. Savaş sonrasında ihracatımız 34 milyon dolara düştü. Komşu ülkelerde bu sorunlar ortadan kalktığında 100 milyon doları aşacağımızı düşünüyoruz. Mesela Irak’ta imar çalışmaları başlarsa mal bile yetiştiremeyebiliriz. Çok ciddi bir talep oluşacak. Dolayısıyla kabloda da potansiyel var.
Anadolu Finans ile Family Finans ortaklığı grubun bu alanda yeni işler yapacağının işareti olarak algılanabilir mi?
Biz finansı sevdik. İyi bir sektör olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla bankacılık sektöründe büyümeyi istiyoruz. Orta ölçekli bir banka olma hedefimiz bulunuyor.
Mobilya nedeniyle tüketiciyle yakın ilişki içindesiniz. Tüketiciye hitap eden yeni sektörlerde sizi görebilir miyiz?
Şu anda farklı sektörleri düşünmüyoruz. Ama gelecek ne gösterir bilemiyorum? Mobilya grubumuzun içine geçtiğimiz yıl Deco markasıyla halı ürün gamını yerleştirdik. Önümüzdeki günlerde mağazalarımızda tüketicilerimizin ilgi göstereceğine inandığımız dekorasyon malzemelerini, aydınlatma gereçlerini, tekstilin daha detayını, muhtemelen perdeyi göreceksiniz.
Türkiye’de ve dünyada perakendecilik çok ciddi bir kabuk değişimi içinde. Bu değişimde geri kalmamız düşünülemez. Biz de ürün gamımızı bu değişime göre organize ediyoruz. Geleceğin perakendeciliğine hazırlanmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Sektördeki birçok mobilya üreticisi sizin gibi mağazalarında benzer bir konsept değişikliği içinde. Herkes aynı noktaya doğru gitmiyor mu?
Herkes aynı noktaya gidebilir. Bu işi iyi yapan başarılı olacak. Biz bu işi iyi bildiğimize inanıyoruz. Türkiye’de ciddi bir potansiyel var. Yeni firmaların mobilya pazarına girmesi bizi rahatsız etmiyor. Bilakis pazarı canlı tutuyor, tüketimi hızlandırıyor. Mesela İKEA’nın açıldığı bölgedeki mağazalarımızda satışlarımız yüzde 40 arttı. Çünkü, o bölgeye yoğunlaşan insan sayısı arttı. Bazen rekabetin içinden böyle güzellikler çıkabiliyor.
Sektörde tam bir rekabetin olduğuna dikkat çekiyorsunuz. Mobilya da birçok sektör gibi atıl kapasitenin olduğu bir alan mı?
Mobilya sektörü son 1-2 yıldır çok gündemde ve Türkiye’de gelişime çok açık. Birçok sektörde olduğu gibi bizim alanımızda da bir arz fazlası söz konusu. Ama arz fazlası kaliteyi, rekabeti ve dış pazarlara açılımı da beraberinde getirecek. Çünkü, bu fazlalık bir şekilde kendine yol bulacak. Gelecekte küçük olsun benim olsun anlayışı tarihe karışacak. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi küçük işletmelere yer kalmayacak. Bu oyunculardan bazıları oyundan çekilecek, bazıları güç birliği yapacak, bazıları ise büyüyerek ölçeklerini artıracaklar. Bu süreç yaşanmaya başladı.
Bu süreçte atölye sistemi ne olacak?
Atölyeler devam eder. Ancak, eski yoğunluklarını sürdürmeleri zor. Artık, kayıt dışı çalışma imkanı her geçen gün azalıyor. Hükümet bunların üzerine gidiyor.
Markalaşanların payı ne kadar oldu?
Mobilya sektörü sağlıklı istatistiksel değerlendirmelerle ölçülemiyor. 4-5 yıl önce yüzde 10-15 olan markalı üreticilerin payının yüzde 35-40’lara dayandığını tahmin ediyoruz. Tüketici bilinçlendikçe markalı ürünlere yöneliyor. Çünkü, marka sorumluluk, kalite, satılan ürünün arkasında durma, farklılık, hizmet demek. Artık tüketiciler bunları biliyor. Mesela eskiden komşuda olandan alma hevesi vardı. Şimdi komşudakinden farklısına sahip olma hevesi var.
Mobilya Anadolu ağırlıklı bir alandı. Hala öyle mi?
Anadolu ağırlıklı bir sektör olmaya devam ediyor. Bunda ise başı Kayseri çekiyor. Bursa İnegöl, Ankara, Eskişehir’de bu iş yapılmaya devam ediliyor. İzmir, Samsun, Sivas gibi illerde de bir hareketlenme var. Anadolu ağırlıklı büyüme ve gelişme devam ediyor. Çünkü, Anadolu’da iş gücü ve yatırım imkanları daha rahat.
Sektörde kaç şirket bulunuyor?
Mobilya konusuyla iştigal eden 35 binin üzerinde atölye bulunuyor. 100 kişinin üstünde istihdam yaratan 100’den fazla şirket olduğunu tahmin ediyoruz. Bizim gibi ihracata yönelen şirketler var. Ancak, sektör ekonomik anlamda olması gereken güçte olmadığı için firmalar ihracatla ilgili ani kararlar veriyorlar. Döviz kurları olması gereken seviyede olmadığı zaman sattığı üründen zarar ediyor. Bu riski gördüklerinde ya fiyat artırıyorlar ya da dış pazarlardan çekiliyorlar. Günün şartlarına göre hareket ediyorlar. Uzun vadeli stratejiler geliştiremiyorlar. Firmalar biraz daha güçlendikleri takdirde Türkiye’de mobilya sektörü ihracatta da çok etkili olabilir. Otomotiv, tekstil gibi Türkiye’nin ihracatına ciddi katkılar sağlayabilir. Yanlış hatırlamıyorsam İtalya’nın bundan iki yıl önceki mobilya ihracatı 8 milyar dolar civarındaydı. Türkiye’nin de bu rakamları yakalamaması için bir neden göremiyorum. Hatırladığım kadarıyla Türkiye’nin orman ürünleri ihracatı 1 milyar dolara yakın. Mobilyada ise 250 milyon dolar sanıyorum. Bu açıdan sektörün önünde ciddi bir yol var.
YABANCILARDAN TEKLİFLER ALIYORUZ
Birçok yeni oyuncu sektöre adım attı. Sizce yeni katılımlar olur mu?
Arçelik sadece işin ticaretiyle ilgilenerek pazara girdi. Merinos’un böyle gayretleri var. Yabancı sermayenin özellikle işin pazarlama ayağına yönelik araştırmaları olduğunu duyuyoruz. IKEA gibi, çeşitli zincir mağazaların Türkiye’de zaman zaman araştırmalar ve etütler yaptığı bilgisi geliyor.
Fakat, İstikbal ve Bellona gibi markaların boş durmadığını, son 15 yıllık süreçte sektörün gelişmesine çok ciddi katkılar yaptığını biliyorlar. Dışarıdan gelen firmalar sadece tüketim için geliyorlarsa Türkiye’de işlerin sandıkları gibi, kolay olmadığını gördüklerini düşünüyorum. Yani, kararlarında İstikbal gibi markalar etkili oluyor.
Öyleyse yabancı oyuncular gelebilir?
Sektördeki potansiyel nedeniyle yabancıların gelebileceğini düşünüyorum. Hatta zaman zaman perakende mağaza zinciri oluşturma konusunda yabancılardan teklifler alıyoruz. Ancak, bizim kendi dağıtım ağımız olduğu için bu tekliflere sıcak bakmıyoruz.
Mutfak grubunda İtalyanlarla, oturma grubunda ise Almanlarla lisans anlaşmamız var. Sektörü biz çok iyi biliriz diye bir iddia içersinde değiliz. Bilgisi, tecrübesi olandan yararlanmanın doğru olduğunu düşünüyoruz. Lisans anlaşmalarına ve ortaklıklara sıcak bakıyoruz. Ancak, bize artı bir değer katacaksa, teknolojik olarak yenilik getirecekse düşünürüz.
YUNANİSTAN’A MAL SATACAĞIMIZ AKLIMIZA GELMEZDİ
KOMŞULARLA İYİ İLİŞKİLER SATIŞLARA YANSIYOR Hükümetimiz komşularımızla iyi bir diyalog oluşturdu. Eskiden Yunanistan’la diyaloglarımız sorunluydu. Ama şimdi dostça ilişkiler başladı. Eskiden Yunanistan’da mal satacağımız aklımıza gelmezdi, şimdi 10 tane mağazamız var. Komşu ülkelerle iyi diyalogda çok fayda var. Çünkü, mobilyada nakliyeden dolayı maliyet oluşuyor. Bu nedenle en iyi ihracat yapabileceğimiz yerler komşu ülkelerdir. Dış politikadaki olumlu gidişat sanayiye olumlu yansıyor.
YAYINLARIMIZI İZLİYORLAR MARKALARIMIZI TANIYORLAR Suriye bize Diyarbakır kadar yakın. Ama Suriye’de ürünlerimiz satılamıyor. Neden buraya da gitmeyelim? Komşu ülkeler Türkiye’den yapılan televizyon yayınlarını izleyebiliyor. İstikbal ve Bellona markalarımızı tanıyorlar. Bu sadece bizim için değil, diğer Türk markaları için de geçerli. Türk yayınları Cezayir’de bile izleniyor. Cezayir’de Mustafa Sandal ve Tarkan’ın hanımlar tarafından ciddi bir şekilde dinlendiğine tanık oldum. Onlar da bir marka. Dolayısıyla komşularla olan iyi ilişkiler sanatçılarımızdan iş dünyamıza kadar her alanda olumlu yansıyor.
KAYSERİ BİRÇOK ULUSAL MARKA ÇIKARDI
139 YENİ FABRİKA YAPILIYOR Kayseri Türkiye’nin en gelişmiş kentlerinden biri. Kayseri Organize Sanayi bölgesinde 400’ün üzerinde fabrika faaliyetlerini sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl başbakanın katılımıyla 139 fabrikanın daha temeli atıldı. Bu fabrikalardan sanıyorum 25-30 tanesi faaliyete geçmek üzere. Diğerlerinin yapımı ise sürüyor. Organize sanayi bölgesi 19 milyon metrekarelik alanıyla Türkiye’nin en büyük OSB’si durumunda.
MOBİLYA ÜRETİMİ YAYGIN Organize sanayide yapılan yeni fabrikaların yer alacağı sektörler arasında mobilya ağırlık kazanıyor. Kayseri’de ağırlıklı iş kolu mobilya. Bunun dışında tekstil sektörü de ilin önemli iş kollarından biri durumunda. Türkiye’nin en önemli denim kumaşı üreticileri kentimizde faaliyet gösteriyor. Kayseri’de metal, kablo, kimya, konfeksiyon gibi alanlarda da üretim yapılıyor.
KENTE KİMLER YÖN VERİYOR? Kente yön veren, üretimleriyle dikkat çeken önemli Kayserili aileler var. Orta Anadolu’nun sahibi olduğu Karamancı Ailesi bunlardan biri. Yataş grubunun üretim tesislerinin önemli bir bölümü Kayseri’de. Karsu Grubu ile Molu Ailesi, Başyazıcı Ailesi, Ulubaşlar kentin sanayici aileleri arasında yer alıyor. İpek Mobilya, Çetinkaya Holding, Birlik Mensucat, Saygın Tekstil, Kumtel gibi önemli kuruluşlar ve aileler de kent ekonomisine katkıda bulunuyorlar.
ÇEVRE İLLERDEN GÖÇ ALIYORUZ Kayseri Türkiye’nin gelişimine ekonomik anlamda önemli bir katkıda bulunuyor. Boydak Ailesi olarak Kayseri’nin önünün açık olduğuna inanıyoruz. Kentimizin ihracatta ve markalaşmada iyi noktalara geleceğini düşünüyoruz. Birçok ulusal marka çıkardık. Çevre illerden sürekli göç alıyoruz. Bu eğilim son yıllarda daha da arttı. Organize sanayideki yeni yatırımlarla birlikte Kayseri adından daha da söz ettirecek. Kent olarak Türkiye’nin en büyük 500’ü arasına önemli sayıda şirket sokuyoruz. Başka illerdeki Kayserili müteşebbisleri de düşünürsek bu sayı daha da yüksektir.
YENİ YATIRIMLAR 3500 KİŞİYE İŞ YARATACAK
*Boydak Grubu’nun 80 kişiden oluşan geniş bir Ar-Ge departmanı bulunuyor. Bu departman ağırlıklı olarak mobilya ve tekstil grubuna yönelik ürünler geliştiriyor.
*Grup yeni yatırımlara yönelik inşaatları kendi ekibi ile yürütüyor. 300 kişiden oluşan geniş bir inşaat ekibine sahip.
*2006’nın ikinci yarısına kadar yeni yatırımlar tamamlanmış olacak. Aile bu yeni yatırımlarla yaklaşık 3 bin 500 kişiye daha istihdam sağlamış olacak.
*Boydak Holding’e bağlı 23 şirket var. Bu şirketlerin sadece 2’si aile bireyleri, diğerleri ise profesyoneller tarafından idare ediliyor.
*Grup, bir aile anayasası hazırlıyor. Bu anayasanın yazılı hale dönüştürülmesi için çalışmalar tüm hızıyla sürüyor.
*Hacı Boydak’ın 3, Memduh Boydak’ın 5 çocuğu var. Diğer kardeşlerin çocukları ile birlikte sayıca fazla bir genç kuşağa sahipler. Yeni kuşak grubun ihtiyaçlarına ve çocukların yeteneklerine göre yetiştiriliyor.
*Memduh Boydak, 1994’ten beri İstikbal Mobilya’nın genel müdürlüğünü yapıyor. Ancak, 2-3 yıl içinde bu görevi profesyonellere devretmeyi düşünüyor.
*Grup personelin motivasyonunu artırmak için çeşitli çalışmalar yapıyor. Personel ve yöneticilerin birlikte kullandıkları spor salonu, 5 yıldızlı otel salonlarını aratmayacak donanıma sahip.
*Boydak Ailesi’nin iki önemli ismi spor yapmayı seviyor. Hacı Boydak, Erciyes’in zirvesine 2 kez çıktı. Memduh Boydak ise her gün personeliyle birlikte 1.5 saat spor yapıyor.
*Ürün sayısının fazla olması nedeniyle grup, Kayseri’de ürün çekimlerinin yapılabilmesi için bir stüdyo oluşturdu.
EBRU FIRAT
efirat@capital.com.tr
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?