Yıldız Holding’in ambalaj ve bilişim gruplarını yöneten Cahit Paksoy’un, oldukça yoğun bir gündemi var. Bir yandan kendisine yeni bağlanan bilişim grubunun geleceğe dönük projeksiyonlarını yaparken...
Yıldız Holding’in ambalaj ve bilişim gruplarını yöneten Cahit Paksoy’un, oldukça yoğun bir gündemi var. Bir yandan kendisine yeni bağlanan bilişim grubunun geleceğe dönük projeksiyonlarını yaparken diğer yandan da ambalaj grubunu inorganik büyütmenin yollarını arıyor. Bilişimde 2008’de 1, 2009’da 1,5-2 milyar dolarlık bir hacme ulaşmak istiyor. Ekibinden, pazarın yüzde 25’ine hakim olmalarını bekliyor. Burada hızlı büyümek için satın alma ve konsolidasyonun şart olduğunu söylüyor. Ambalaja gelince… “Ülker’in diğer şirketlerinde olduğu gibi gözümüzü açmış etrafa bakıyoruz” diyor ve ekliyor: “Belki sonbahara, kışa doğru olgunlaşır, söyleriz.”
Cahit Paksoy 2,5 yıl önce Yıldız Holding Ambalaj Grubu Başkanlığı’na getirildi. 2008 başında holdingin bilişim grubu da Paksoy’a bağlandı. Onun başkanlığı döneminde her iki grupta da önemli gelişmeler yaşandı. Ambalajda Tire Kutsan’ın Mondi’ye satılması, yatay ve dikey büyüme stratejisinin uygulanması onun dönemine rastladı. Paksoy, “Ülker’in diğer şirketlerinde olduğu gibi gözümüzü açmış etrafa bakıyoruz” diyerek bu sektörde gerçekleştirecekleri operasyonun bitmediğinin sinyalini veriyor. Bilişimde ise 13 olan şirket sayısı birleşmelerle 4’e indirildi. Bilişim grubu yüzde 100 büyüdü. Paksoy, Ülker’in bilişimi de odak işlerinden biri olarak konumlandırdığına dikkat çekiyor. Ülker’in, temel stratejisinin birleşme ve satın almalar yoluyla ölçek ekonomisine ulaşmak olduğunu ifade eden Paksoy, “Bu Ülker’in genel anlayışının bir parçası. Yani gelecekte var olmanın hikayesi… Çokuluslu bir yapıya doğru gidiyoruz, aynı anda biz de globalleşiyoruz. Kapımızı dünya şirketleri çalıyor. Sonbaharda ya da kışa doğru ambalaj ve bilişimdeki satın alma ya da birleşme anlaşmalarımız tamamlanacak” diye yeni gelişmelerin sinyalini veriyor.
Yıldız Holding Ambalaj ve Bilişim Grupları Başkanı Cahit Paksoy, her iki grubun konumunu, geleceğe yönelik planlarını ve gündemlerini şöyle anlattı:
*Ülker ambalaj işine kendi ihtiyacı için girmişti. Bu noktaya nasıl bir süreçte geldi?
Ülker, gıdanın hemen arkasından ambalaja mecburen girmiş. Çünkü o yıllarda, kendi ürünlerini Türkiye’de ambalajlayacak kalitede ürün bulamamış. 1980 öncesinde Türkiye’de paranın dolaşımda olmaması, ithalat ve ihracatın zorluğu nedeniyle yurtdışından da hemen ambalaj getirilememiş. Bundan dolayı ambalaja yatırım yapılmış. Yıllar içinde Ülker, ambalaj işinde kendini çok geliştirmiş. Geliştikçe piyasada korkunç bir talep olduğunu görülmüş. İşte o zaman ambalaj üretimi, gıdadan ayrılıp ayrı bir bünyede, diğer şirketler için de yapılmaya başlanmış.
*İlk kurulan ambalaj şirketi hangisiydi? Bugün ambalaj üretiminizin, ne kadarını kendiniz ne kadarını diğer şirketler için gerçekleştiriyorsunuz?
İlk şirket, Farmamak’ın temelini oluşturuyor. Folyo ve folyodan baskı termofol ürünler üreten bir fabrikaydı. Onun dışında geçtiğimiz yıl büyük oranda sattığımız Tire Kutsan Bomsaş’la birleştirilmişti. Bir de 80’li yıllarda Manisa’da kurulan Polinas var. Bunlar bizim 3 temel ambalaj ayağımız. Bir tanesi film üretiyor, Farmamak ona şekil veren plastik bazlı kalın folyo yapıyor. Bomsaş’ta da kağıt ve oluklu mukavva üretimi yapılıyor. Geçtiğimiz yıllarda da Duran Doğan ortaklığı oluştu. Türkiye karton ambalaj sektörünün en eski ve tecrübeli 2 şirketi, Duran Ofset ve Doğan Matbaası’nın 2005’te birleşmesi sonucu oluşan Duran Doğan Basım ve Ambalaj adlı şirketimiz, son derece güçlü bir yapıyla yeniden doğdu. Büyük oranda ihracat yapıyor. Ülker’in kendi ihtiyaçlarıyla başlayan ambalaj serüveni, bugün üretimin yüzde 10’unun grup içinde, yüzde 90’ının iç ve dış piyasada kullanıldığı bir yapıyla sürüyor.
*Pazardaki konumunuz nedir?
Ülker, hem çok ambalaj kullanan bir grup hem en büyük ambalaj şirketi. Bugün bakıldığı zaman Polinas, Türkiye’deki en büyük film şirketi ve pazarın yüzde 50’sinden fazlasına hâkim.
Farmamak, kendi sektöründeki en büyük şirket.
Bizim küçük ortak olarak kaldığımız Tire Kutsan, Türkiye’nin en büyük oluklu mukavva üreticisi.
Yine ortaklığımız olan Duran Doğan, en iyi karton işleyen matbaa konumunda. Bu sinerjiden, en çok Ülker faydalanıyor.
*İhracatta nasıl bir performans sergilediniz?
İhracatın payı şirketten şirkete değişiyor. Polinas, üretiminin yüzde 40’ını ihraç ediyor. Farmamak’ın toplam satışları içerisinde ihracatın payı yüzde 20. Duran Doğan, üretiminin yüzde 60’ını uluslararası markalara ihraç ediyor.
Genel olarak bu şirketler, üretimlerinin en az 3’te 1’ini yurtdışına satıyor. Bunun anlamı şu: Ülker, ambalajda bu işi o kadar iyi benimseyip kalitesini o kadar yukarıya çekti ki, bugün ihracatını 3’üncü dünya ülkelerine değil, direkt Avrupa’ya yapıyor. Yani, dünyanın en gelişmiş ülkelerine ihracat yapabilecek durumda.
*Ambalaj grubu şirketlerinin toplam cirosu nereye ulaştı?
Ambalaj Grubu’nda 2007’de bir operasyonumuz oldu. Daha önce 2006’da stratejik işbirlikleri kararı almıştık. Bunun bir parçası olarak Tire Kutsan’ın yüzde 54’ünü, dünya ambalaj devi Mondi Grubu’na sattık. Orada ortaklığımız az, dolayısıyla Tire Kutsan’ın cirosunu bizde saymak çok doğru değil. Bu satıştan dolayı geçmişte 700 milyon dolar olan ciro, 400 milyon dolar civarına düştü. Şimdi tekrar büyüyor.
Polinas’ın cirosu, 250-300 milyon dolar civarında. Farmamak’ın cirosu, 100 milyon doların üzerinde. Duran Doğan’ın da bir o kadar cirosu var.
Geçen yıl uygulamaya başladığımız yatay ve dikey büyüme stratejimiz gayet başarılı gidiyor. Farmamak’ta bu yıl itibarıyla 15 milyon dolarlık yatırım yapıyoruz. Önümüzdeki yıl aynı yatırıma devam edeceğiz. Farmamak’ın kapasitesini, önümüzdeki 3 yıl içinde 3’e katlayacağız.
Aynı anda Polinas’ta da yatırım yapacağız. Polinas’ta kapasite artırımını yurtdışında yapacağız. Bunun dışında ambalajda da Ülker’in diğer şirketlerinde olduğu gibi gözümüzü açmış etrafa bakıyoruz.
*Daha önce şirket satın almayı ya da konsolidasyonlara gitmeyi düşündüğünüzü açıklamıştınız. Gelişmeler ne durumda?
Gelişmeler şu anda açıklanacak düzeyde değil. Yani, belki birkaç ay sonra söylenebilir, ama kesinleşen bir şey yok. İki konuda çok ciddi çalışıyoruz. Şirketleri, geleceğe taşımak için organik büyümemizi sağlarken, inorganik büyümeye de yani, şirket alımları ve birleşmeler gibi yöntemlere de önem veriyoruz. Ambalajda 2006’nın sonunda, “Stratejik ortaklıklara açığız, birleşmelere açığız” demiştik. Bu stratejide değişen bir şey yok. Bir yandan da kendi yatırımlarımızı yapmaya devam ediyoruz.
*Şu ana kadar ambalaj grubu şirketlerine ne kadarlık bir yatırım yapıldı?
2008 yılında toplam 25-30 milyon dolar yatırım yaptık. Ama bu büyük bir para değil. Esas olası bir birleşme ve satın alma önemli. Onları da gerçekleştiği zaman söyleyebileceğiz.
*Şirket satın almayı mı düşünüyorsunuz yoksa birleşme ortaklık şeklinde mi olacak?
Her ikisi de. Yani, hem şirket satın alabiliriz hem olası bir ortaklık yapabiliriz. Şu anda ikisine de çalışmıyoruz desek yanlış olur. İkisine de çalışıyoruz. Ama belki sonbahara, kışa doğru olgunlaşır, söyleriz.
*Ambalajın ve bilişimin holding için önemi nedir?
Ambalajın önemi, gıdayla yan yana durmasından geliyor. Ambalajın cirosu o kadar yüksek olamaz. Çünkü, bir gıda ürününün toplam maliyeti içinde ambalajın payı yüzde 2-3’lerde. Türkiye’de ambalaj sektörünün büyüklüğü 5,4 milyar dolar.
Diğer yandan, ticaretine katkıda bulunduğu ürünlerle birlikte düşünüldüğünde, ambalaj sektörünün yarattığı ekonominin yaklaşık 135 milyar dolar civarında olduğu söylenebilir.
Bilişim, ciro olarak ambalajdan daha yukarıda. Bu yıl odaklandığımız sektörlerden bir tanesi oldu. Bilişimde, bu yıl 1 milyar dolar, 2009’da 1,5-2 milyar dolarlık bir ciro hedefinden bahsediyoruz.
Bilişim, ambalajdan daha büyük, ama ambalajın şöyle bir önemi var: Ülker, kendisi ambalajda olmasa bile ambalajın Ülker için önemi çok büyük. Çünkü, sattığı ürünlerin hepsi ambalajlı. Türkiye yüzde 4-6 aralığında büyürken ambalaj her yıl yüzde 8-12 büyüyor. Ambalajda rekabetçi olmanın yolu güçlü Ar-Ge’den geçiyor. Stratejik birleşmelerin, satın almaların amacı da bu. Tek başına büyümenin anlamı yok.
*Satın alma ve birleşmelerdeki amacımız nedir?
Bugün globalleşen dünyaya açılıyorsanız, Avrupa’da, Amerika’da bir şirket alıyorsanız, bunun amacı sadece büyüme olamaz. Aynı anda bir miktar know-how katkısı olmalı, sinerji yaratmalı.
Dünyada sermayenin gücü, sektörleri konsolidasyona itmiş durumda. Daha büyük, daha kontrollü olmak için korkunç bir konsolidasyon yaşanıyor. Konsolidasyon ambalajda da, bilişimde de yaşanıyor. Çünkü, Türkiye, Avrupa yolunda ilerlerken şirketlerin hazırlığı çok önemli.
AB’ye girmiş ülkeleri inceliyoruz. Portekiz’e, Yunanistan’a, Macaristan’a bakıp ne olduğunu izliyoruz. Ufak boyutlu şirketlerin rekabet etme şansı yok. Onun için ölçek ekonomisi bir sürü sektörde çok önemli hale geldi. Bugün ambalajda da, bilişimde de kızışan rekabette, maliyet kontrolünü en iyi şekilde yapabilmenin yolu belirli bir ölçeğe ulaşmaktan geçiyor.
*Bugün Ülker’in genel olarak temel stratejisi birleşme ve satın almalar yoluyla ölçek ekonomisine ulaşmak mı?
Kesinlikle, evet. Anlattıklarım, Ülker’in genel anlayışının bir parçası. Ayrıca, mecburiyetin bir parçası. Yani, gelecekte var olmanın hikayesi. Eğer gelecekte var olmak istiyorsanız, şimdiden hazır olmalısınız. Çünkü globalleşme ile beraber ortak pazarlar, planlı sermayeler geliyor.
Türkiye’deki küçük şirketlerin benzetme ile 3 atımlık barutu var. Global sermaye 5 yıllık plan yapıyor. 5 yıllık planın, belki 4 yılı zararla geçiyor, ama şirketler 5’inci yıldan itibaren kâra geçiyor. Söylediklerim sadece Ülker için değil, ülke için de geçerli. Bunlara karşı kendimizi en iyi şekilde hazırlıyoruz. Çokuluslu bir yapıya doğru gidiyoruz, aynı anda biz de globalleşiyoruz. Yurtdışında Ülker’in dünya kadar yatırımları var. Ambalaj ve bilişim de aynı şekilde gelişiyor.
*“Kapımız çok sık çalınıyor” diyorsunuz. Kapınızı çalanlar arasında kimler var?
Bunlardan bir grubu, bu sektörün içinde olan dünya şirketleri; bir grubu da parası çok olanlar. Parası çok olanlar, “Sen bu işi zaten iyi yapıyorsun, nasılsa para da kazanacaksın. Ben de para vereyim, ben de kazanayım” diye geliyor. Bu bize göre bir yaklaşım değil. İşin ruhunun olması, birleşmenin büyüklükten öte know how getirmesi lazım. Private equity’lere zaman var. Sektörlerimizin sağlam hale gelmesi, sadece lokal değil, dünya gücü haline gelmesi için bu tür işbirliklerine ihtiyaç var.
*Yurtdışında şirket alma arayışınız var mı?
Bazen bilgi geliyor. Ona da hayır demiyoruz. Önce dokümanlarına bakıyoruz. İlginç bulursak diğer detaylara geçiyoruz. Amerika’da ve Avrupa’da da çok fırsat var. Dünyada konsolidasyon eğilimi çok hız kazandı.
Bugün bakıyorsunuz 2 dev banka birleşiyor. Demek ki bunu hesaplıyorlar. Gelişen rekabet ortamında daha verimli çalışmanın, daha hızlı büyümenin yollarından bir tanesi bu. Tek başına yüzde 3-5 büyüyebilirsiniz, ama ambalajda yüzde 20’lik büyüme hedefine sadece organik büyüme yetmez. Bilişimde de aynı şekilde hızlı büyümek için satın alma ve konsolidasyon şart.
“Bilişim Sektöründe Pazarın Yüzde 25’ini İstiyorum”
Pazar Yüzde 128 Büyüyecek
Türkiye bilişim pazarı, geçen yıla oranla yüzde 23,1 büyüdü ve 26 milyar dolar büyüklüğe yaklaştı. 2008 sonunda pazarın, 31 milyar dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Tüm göstergelere bakarak ve geçmiş 10 yıldaki veriler analiz edilerek Türkiye bilişim pazarının, 2007’den 2012’ye kadar yüzde 128 büyüyerek 58,7 milyar dolarlık bir hacme ulaşacağını öngörüyoruz.
Agresif Ve Kârlı Büyüme
Türkiye’de de kişi başı bilişim harcamalarının, önümüzdeki 5 yıl içinde 500 dolar seviyesine çıkacağı görüşündeyiz. Biz de yapacağımız birleşmenin yaratacağı sinerjiyle agresif, sürekli ve kârlı büyüme hedefliyoruz.
Kaza Olmazsa Hız Kesmek Yok
Bu doğrultuda 2008’de ciroda, 1 milyar YTL’yi aşmayı, 2012’de ise yüzde 25 pazar payı hedefliyoruz. Ülkede, kaza bela olmazsa ikinci 6 aylık dönemde aynı hızda devam edeceğiz. Sektörün yüzde 30 civarında daraldığı görülüyor. Biz buna rağmen aynı hedefleri koruyoruz.
Sektörde 5 Oyuncu Kalacak
5 yıl sonra rakamın ne olacağını bilmek çok zor. Ben pazarın yüzde 25’ini istiyorum. Arkadaşlarıma talimatım şu: Pazarın yüzde 25’ini bana vereceksiniz. Şu anda henüz yüzde 10’ları bizim. Bu sektörde yarın onlarca şirket olmayacak. Sektörde, konsolide olmuş, belirli büyüklükteki 4-5 oyuncu kalacak.
“Ülker Değişimi En İyi Yöneten Şirket”
Hedefimiz Bölgesel Büyüme
Ambalajda dünyadan ziyade önce bölgesel hedeflerimiz var. Bugün Polinas, dünyadaki en iyi şirketlerden biri. Onu kendi lokasyonumuzda büyütmek çok anlamlı değil. Çünkü Türkiye’de zaten kapasite fazlası var. Ambalaj, üretimiyle çevreyi besleyebilen bir sektör.
Yurtdışına Satış Zorunlu
Polinas’la birlikte 2-3 şirket daha var. Toplam üretim kapasiteleri Türkiye’deki tüketimden 2 kat fazla. Zaten yurtdışına satmak zorundayız. Bizim fabrikalarımız yüzde 100 kapasiteyle çalışıyor. Şirketlerimizi geleceğe hazırlarken Türkiye’deki değişimi daha iyi yönetmek durumundayız. Ülke büyürken biz yerimizde duramayız.
Yerimizi Sağlamlaştırıyoruz
Ülker’in de en iyi yaptığı şey değişimi yönetmek. Ülker en iyi neyi yapıyor diye sorarsanız, Ülker topluluğu değişimi en iyi yöneten grup derim. Bunu ambalajda da yapıyor. Türkiye’deki büyümesi yeterli değilse Türkiye dışına gidiyor. Kazakistan’da ufak bir yatırım kurulmuş durumda. Aynı anda kendi bölgemizde ve globalleşen dünyada kendi yerimizi sağlamlaştırıyoruz.
“1 Milyar Ytl Hedefinden Sapmadık”
Bilişim Odak İş Oldu
2007’de holding stratejilerini görüşürken bilişimle ilgili de yeni bir yaklaşımda bulunduk. Holding içinde bilişim sektörünün nereye gittiğini anladım. Çalışmalarımızın neticesinde holding şemsiyesi altında bilişim grubun odaklanılan temel işlerden biri haline getirme kararı aldık.
Şirket Sayısı 4’e İndi
Bilişimle ilgili holdingin, ufak ortaklıklarının olduğu 12-13 şirket vardı. Bu şirketleri, yeni bir yapılanmayla 4 şirket altında topladık. 2008’in başından itibaren de o başkanlık bana devredildi. Önce makro düzeyde çalışmalar yapıldı. Şimdi bu çalışmalar mikro düzeyde yürütülüyor.
Yüzde 100 Büyüdük
6 aylık sürece baktığımızda çok doğru bir planlama yaptığımızı görüyoruz. Pazar paylarının sıkıştığı bir dönem yaşıyoruz. Buna rağmen hedeflere çok yakın şekilde yola devam ediyoruz. 6 ayı çok iyi geçirdik. Yılın ilk 6 aylık sonuçlarına göre geçen yıla oranla yüzde 100 büyüdük.
3’üncülüğe Çıktık
2008’in başında başladığımızda piyasada 5’inci, 6’ncı olan şirketlerimiz, bugün 3’üncü duruma geldi. Her şey çok doğru gidiyor. Bu şirketleri 1 milyar YTL ciro yapabilecek bir yapıya kavuşturuyoruz. Geçiş döneminin yüzde 80’i tamamlandı. Bugün baktığımızda dev bir Datateknik var. Bu şirket, bugün BT anlamında her türlü entegrasyonu yapabilen Türkiye’nin en büyük şirketi. Exper markasıyla bugün Türkiye’nin bir veya iki numaralı PC üreticisi.
“Karlılık Genel Stratejimiz”
Değer 7’ye Katlanacak
Bu Ülker’in genel stratejisi. 2008 başında şirketlerimizin değeri 100 ise 2008’in sonunda 300 olacak, 2009’da 700 olacak. Sektörde mutlaka kârlılık olmak zorunda. Kârlılıkla beraber sektör değeri ve şirket değeri yaratıyoruz. Sadece para kazandıran değil, aynı anda büyüyen ve şirket değeri oluşturan olmak zorundayız. Çünkü yan hedeflerimizden biri de daha halka açık bir şirket haline dönüşmek. Yani, bu sektör de belirli olgunluğa oturduğu zaman halka açılacaktır. Sektör organik ve inorganik büyümeye açık. Ambalajda söylediğimiz her şey bilişimde de geçerli.
10 Şirket Kapımızı Çaldı
Piyasada pek çok satılık şirket var. Biz de bu sattıkları neymiş diye bakıyoruz. Kapımızı çalan da bir sürü şirket var. Hem ambalajda hem bilişimde kapımız çok sık çalınıyor. 6 aylık süreçte belki 10 kişi kapımızı çalmış durumda.
Kapımızı iki sebepten çalıyorlar: Birincisi lokalde gerçekten işimizi çok iyi biliyoruz. İkincisi hep tüketicinin hep yanında olmuşuz ve bize yüzde 100 güvenen tüketicilerimiz var. Elimizdeki en büyük değerimiz budur. Bunu bilen ve gören kapıyı çalıyor.
Birleşme İçin İnceliyoruz
Bilişimde de hem içeride hem dışarıda olası birleşmeler ve inorganik büyüme çalışmaları devam edecek. Bugün dünyada saatin içini üreten toplam 3-4 firma var. Plazmayı üreten 3-4 şirket var. Satan belki 100 tane, ama dünya bu ölçeğe doğru gidiyor. Onun için bu işbirliklerine açık olmak gerekiyor. Daha çalışması devam eden projeler, incelemesi süren dosyalar var. Bu dosyaların hepsi dünya şirketlerine ait.
Özlem Aydın Ayvacı
oaydin@capital.com.tr
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?