Kitabımı Nasıl Yazdım?

Artık Türk iş dünyasından da yazarlar çıkıyor. Sayıları henüz az da olsa, Türkiye’de son 10 yılda üst düzey yöneticiler deneyimlerini aktarmak amacıyla kitap yazmaya başladı. Can Kıraç, Cem Kozlu, ...

1.03.2009 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Artık Türk iş dünyasından da yazarlar çıkıyor. Sayıları henüz az da olsa, Türkiye’de son 10 yılda üst düzey yöneticiler deneyimlerini aktarmak amacıyla kitap yazmaya başladı. Can Kıraç, Cem Kozlu, Servet Topaloğlu, Vural Çakır, Akın Öngör ve Burhan Karaçam gibi sektörlerinin duayen isimleri deneyimlerini kalemleriyle sonraki nesillere aktarmayı seçenlerden… Farklı sektörlerden yetişen bu parlak CEO’lar aktif iş hayatlarındaki tecrübelerini sonraki nesillere aktarmak için yoğun bir yazım çalışmasına giriyor. Kimi zaman hassas noktaları aktarmakta zorlanarak, kimi zaman eski anılarda kaybolarak masa başında saatler geçiriyorlar. İş hayatlarında en üst noktalara gelmiş bu isimlere, kitaplarını nasıl yazdıklarını, yazarken neler hissettiklerini, hangi konularda zorlandıklarını ve yazar olmanın hazzını nasıl yaşadıklarını sorduk.

“İlk Kitabımın Satışları 50 Bini Buldu”
hedCem Kozlu, THY eski yönetim kurulu başkanı, halen Coca-Cola’da danışmanlık görevini sürdürüyor. Türkiye’de en çok kitaba sahip yöneticilerden biri. 1970’li yıllarda Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘uluslararası pazarlama ve ihracat’ dersi verirken ilk kitabı ‘Uluslararası Pazarlama’yı kaleme aldı. “Öğrencilerimin ve genç yöneticilerin kullanabilecekleri, uluslararası firmaların değil Türkiye’nin koşullarından yola çıkan bir kitap yazmaya karar vermiştim” diyen Kozlu, beşinci kitabı ‘Bulutların Üstüne Tırmanırken’e kadar olan yazma serüvenini anlatıyor:

“Kitap veya makale yazmak bana üç yönden büyük keyif veriyor. Birincisi, bir zanaatta mükemmeli aramanın tadını tattırıyor. Düşündüğüm kurguyu kağıda dökebilirsem, istediğim cümleyi kurabilirsem bir zanaatkar olarak tatmin oluyorum. İkincisi, okuyucumla bir köprü kurup, önemsediğim düşünce ve bilgileri aktarabilmişsem mutlu oluyorum. Araştırır ve yazarken neler bildiğimi, yani bir ölçüde beynimin atlasını keşfediyorum. Örneğin THY kitabı beni 20 yıllık bir zaman tüneline götürdü ve acı tatlı birçok olayı yeniden yaşamamı sağladı. Son kitabım Bulutların Üstüne Tırmanırken, ilk yılda yaklaşık 11 bin adet sattı. İlk kitabım Uluslararası Pazarlama 25 yıldır basıldı, birçok kez güncellendi. Satışları 50 bini bulmuştur. Ama buna üzülüyorum demek ki rakipler zorlamıyor. Yakında Rekabet Kurulu müdahale eder diye korkuyorum!”

Gençlik Yıllarında da Yazıyordu
“Ülkemizde CEO veya genel müdürler, iş hayatında aktif oldukları dönem zarfında, bilgilerini pratikte nasıl kullanıp, ne gibi neticeler aldıklarını nadiren anlatıyor, neredeyse hiç kitaplaştırmıyor” diyor Servet Topaloğlu. İşte bu noktadan hareketle perakendenin önde gelen isimlerinden biri olarak, kitabında yaşadığı Tansaş vakasını anlatıyor, sektörün her boyutunu işleyen bir çalışma ortaya koyuyor. Topaloğlu 15 yaşında gazete yazılarıyla başlayan yazma sevgisini şöyle aktarıyor:

“Yazmayı severim... İlk 15 yaşımdayken bir gazetede Anadolu’da tatil dönemlerimde yaptığım röportajlarım yayınlanmıştı. Daha sonra Almanya’da yüksek öğrenimim esnasında ‘Ekonomik Forum’ dergisine yazılar göndermeye başladım. ‘Perakendede Diriliği Kaybetmeden İrileşmek’ kitabını ise profesyonel perspektiften bakarak hazırladım. Kitabımda vaka çalışması olarak incelediğim Tansaş markası dünya çapında bir öykü. Benimle 4 yıl süresince çalışarak bu öyküyü yaratan arkadaşlarımıza, ailelerine anlatabilecekleri yazılı ve özenle hazırlamış bir doküman bırakmayı borcum olarak gördüm. Şu ana kadar satışımız yaklaşık 6 bin 500 adet... Bu, iş kitabı için oldukça iyi bir sayıymış!”

“Raflarda Kendi Kitabımı Arıyorum”
Bülent Şenver, finans alanında pek çok kitaba imza atmış duayen bir bankacı. ‘Kulağınıza Küpe Olsun’ kitabı ile Sakıp Sabancı, Vehbi Koç, Bülent Eczacıbaşı, Suna Kıraç ve Güler Sabancı gibi pek çok iş adamının anıları ve tecrübelerini gençlere aktarıyor. “İş adamlarımızı harekete geçirmek için her fırsatta zorluyorum” diyen Şenver, iki yılda yazdığı kitabı ��ıktığında hissettiği sevinci şöyle aktarıyor: 

“Gençlerle paylaşmam gerektiğini düşündüğüm bir konu aklıma geldiğinde nerede olursam olayım cebimdeki küçük not defterime not alıyorum. Not defterimde yazmam gereken birçok konu oluştu. Fırsat buldukça bunları yazıyorum. Tabii ki kitabımı yazarken zorlandığım, tıkandığım noktalar oluyor. Bazıları bankacılık sırrı, bazıları meslek sırrı, bazıları da insanların özeli ile ilgili olduğundan her şeyi yazamadım. Kitap çıktıktan sonra kitapçılarda görmek ise büyük zevk. Her kitabevine girdiğimde hemen raflarda kendi kitabımı arıyorum. Eşim de bana kızıyor, ‘Hala bıkmadın mı, ne bakınıyorsun?’ diyor. Kitabınızı rafta görmek çok ayrıcalıklı bir zevk. Kitabınız ilk çıktığında ‘yeni çıkanlar’ rafında dururken hissettiğiniz sevinç tıpkı bir çocuğun yaşadığı mutluluk gibi. Aradan zaman geçip kitabınız raflarda giderek daha arkalarda yer alınca da bir burukluk hissediyorsunuz.” 

Yeni Kitabında Koçbank’ı Anlatacak
hedBurhan Karaçam, “Orası Yapı Kredi, Fark Oradaydı” adlı kitabında Türk bankacılık sisteminin ilk özel sermayeli bankası Yapı Kredi Bankası’nda genel müdürlük yaptığı 12 yılı, bu dönemdeki iki kapsamlı değişim programını akıcı bir dille kaleme alıyor. “87’de başlayan yeniliklerle Yapı Kredi’yi sistemin en tepesine taşıyan bir süreci yaşadık ve bunu ilave sermaye ile değil çalışanların emekleriyle başardık” diye konuşan Karaçam, kitabını bu başarıyı inanç, sevgi ve güvenleriyle elde eden çalışanlarının emeklerinin karşılığını vermek amacıyla yazdığını açıklıyor:

“Bu kitabı yazmasaydım, o dönem unutulur ve çalışanlar kaybolup giderlerdi. Kitap için 2,5 yıl süreyle hafta içi 2 gün ve hafta sonları çalıştım. Büyük bir haz aldım. Kitabı yazarken 2,5 yılda gözümün önünden 12 yıl geçti… Bazen içimi bir hüzün kapladı, bazen şevkle doldum, bazen gözlerim parladı. Ama kitap bitince içim ferahladı. Büyük bir sorumluluğu yerine getirmenin hazzını yaşadım. O yılları aktarırken hukukçulardan görüş aldım. Bazı yerleri yazarken çok zorlandım. Kamuya verilmemiş bir bilgi vermem zaten mümkün değil. Ayrıca kimsenin hakkını yememek, teknik olmayan bir dille aktarmak istedim. Sonraki kitabımı düşünüyorum. 2000-2003 yılları arası Koçbank ile ilgili yazmayı planlıyorum.”

Olumlu Yorum Almak Tatlı Geliyor
Bayraktar Grubu Onursal Başkanı Hüseyin Bayraktar, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi olarak çok sık değişimler yaşadığı dönemlerle paralel giden iş yaşamını bir kitapta kaleme aldı ve satışa sunmak yerine iş çevrelerine, üniversiteler ile okul kütüphanelerine dağıtmayı seçti. “İş kitaplarının hızla artması ve genel geçer kuramlar yerine yaşanmış bilgilere değer veriliyor olması iş dünyamızı olumlu etkiliyor” diyen Bayraktar, “Şansı Arayacak Vaktim Olmadı” kitabını yazarken yaşadıklarını şöyle aktarıyor:

“Yazmak, bir şekilde yaşamınızı biraz da hızlandırılmış bir biçimde yeniden hatırlamak ve hatta yeniden yaşamak anlamına geliyor. Size yaşamınızı yeniden değerlendirmek ve belki farkına bile varmadığınız birçok ayrıntıyı görebilmek şansı veriyor. Beni en çok keyiflendiren yazdıklarıma karşı herhangi bir eleştiri ya da negatif bir yaklaşım gelmemesi oldu. Bu tür kitaplarda bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum, çünkü olaylar hele de üzerinden zaman geçtikten sonra herkesin hafızasında farklı yer alabiliyor ve itirazlar gelebiliyor. Tabii bir de olumlu yorumlar var ki, onlar da işin ballı kaymak kısmı.

Maalesef arşivcilik, kayıt altına almada çok zayıfız. Bu nedenle belgeye dayalı, deneyimlerin aktarıldığı ürünlerin ortaya çıkmasında sorun olabiliyor. İnsanların deneyimlerini objektif değerlendirmesinin yeni nesiller için önemli bilgi birikimi oluşturacağını düşünüyorum.”

“Heyecandan Kitapçıya Gidemedim”
“Kafanızda düşünceler oluşmuş ve dolmuşsa, onları kağıda dökmek keyif verici” diyor Ipsos KMG’nin CEO’su Vural Çakır. 2007’de çıkardığı “İş hayatının 21 gizli kuralı” adlı ikinci kitabı ile daha geniş kitlelere ulaşmayı umduğunu ve iş hayatına yeni atılanları hedeflediğini söylüyor. Çakır, 15 gün gibi kısa bir sürede bitirdiği kitabını ve yeni projesini şöyle anlatıyor:

“Zaman içinde oluşmuş deneyimlerim ve bunların işaret ettiği düşüncelerim vardı. Paylaşma ihtiyacı duydum. Kitabın çıktığına dair haberi arkadaşlardan gelen mesajlarla aldım. Ama birkaç hafta heyecandan kitapçılara gidemedim. Kitap çıktıktan sonra okuyanlarla üzerine konuşmak ayrı bir zevk veriyor. Kötüleyen de oluyordur ama yüzünüze iyi şeyler söyleniyor. Son kitabım tükendi. Şimdi yeni kitap için fikirlerim var. Türkiye’de müşterinin segmentasyonu ve trendler hakkında çok fazla bilgi oluştu, bu konuda bir kitap yazabilirim. Giderek iş dünyasından daha çok kişinin kitap yazacağını düşünüyorum. 15 yıl önce entelektüel kesim ve iş dünyası birbirinden oldukça farklıydı. Aydınların iş dünyasında olması ya da iş adamlarının kitap yazması beklenmezdi. Ama bu eğilim tersine döndü. İş dünyası da entelektüel birikimin temel odaklarından biri haline geldi. Dolayısıyla iş dünyasından artık daha fazla kitap bekleyebiliriz.”

Ulusoy’un İkinci Kitap Heyecanı
Karadenizli ünlü iş adamı Yılmaz Ulusoy da düşüncelerini yazıya aktaran isimlerden… 2004 yılında gazeteci Mehmet Soysal ile ilk kitabı “Yılmayan Bir Adamın Öyküsü”nü kaleme almıştı. Geçtiğimiz ay doğum günü 14 Şubat’ta ikinci kitabını çıkardığı için bugünlerde oldukça heyecanlı. Ulusoy, politikadan ekonomiye kadar farklı konularda fikirlerini aktardığı kitabının yazım aşamasını şöyle anlatıyor: “Kitabımda pek çok farklı konuya değindim. Ana başlıklar olarak çalışmak, zaman, eğitim, tarih, politika ve ekonomi gibi konularda yazdım. Aslına bakarsanız 59 aydır bu kitabı yazıyorum. 32 bin sayfa yazdım. Ocak ayı ortalarında yurtdışına çıktım. 12 gün boyunca bu kitapla yatıp kalktım ve kısaltarak 300 sayfalık bir kitap haline getirdim. Geniş bir ekiple çalışıyorum. Kitabının satışından elde edilecek geliri Tema Vakfı’na bağışladım. İlk kitabım 35 baskı yapmıştı ve gelirlerini Eğitim Gönülleri Vakfı’na vermiştik. Bundan sonra da yazmada dinlenmek yok. Bir sonraki kitap projesini düşünmeye başlayacağım.”

Can Kıraç/ Koç Holding Eski CEO’su 

“Yazarlık Hayatımdan Bir Özet Sunuyorum”

Vehbi Bey Cesaretlendirdi
Koç Topluluğu’ndan ayrılmaya karar verdiğimde, patronum Vehbi Koç, 41 yıllık Koç’lu hayatımdan sonra neyle meşgul olacağımı merak ediyordu. Bir konuşmamızda, “Sizin hayat hikayenizi yazmak istiyorum!” demiş ve hedefe tam isabet yaptığımı anlamıştım. Çünkü, Vehbi Bey beni cesaretlendirmişti: “Bunu senden daha iyi yapacak başkası kalmadı!!” Böylece, biyografi yazarlığı yolum açılmış oluyordu.

Yazarlıktan Para Kazandım
Geniş bayi teşkilatı ve topluluk şirketlerinde çalışan binlerce yönetici, kitabımı ilgiyle karşıladı. Kısa sürede, 20 baskıda 50 bini geçen satışa ulaştım. “Anılarımla Patronum Vehbi Koç” kitabım için Vehbi Koç Vakfı’ndan telif ücreti aldım. 2004 yılında yayımladığım “Anılar Olaylar” ve “Kolajlı Taşlamalar” kitaplarımı kendim yayımladığım için satış gelirini kendim aldım. Yayın hayatından kazandıklarımın vergilerini ödeyerek, hiç bir yere bağışlamadan, yazarlıktan para kazanmanın keyfini sürdüm!

İnternete Taşıdım
Bir ay önce yeni bir uygulamaya yöneldim, üç kitabımı internet ortamına taşıdım. anilarolaylar.com, patronumvehbikoc.com ve kolajlitaslamalar.com sitelerimde kitaplarım yayımlanıyor. İsteyenler kitaplarımı okuyabiliyor. Biyografi ve otobiyografi yazmanın kolay olmadığını yaşayarak öğrenmiş birisiyim. Patron ve başarılı yöneticilerin hayat hikayelerini yazmaları için, yayın evlerinin, bu kişilere biyografi yazarları önermeleri gereğine inanıyorum. 80 yaşımı aştığım bu dönemde, aşkı, sevgiyi, dostluğu, dayanışmayı irdeleyen bir deneme sunmayı hayal ediyorum! Bakalım başarabilecek miyim!

İbrahim Betil/ Bank Ekspres’in Kurucusu/ Duayen Bankacı

“İz Bırakabilmek İçin Yazdım”

“Kitabımın 6 Farklı Korsan Baskısı Elimde”

İnsanı Yönleri Aktardım
Türkiye’nin çok önemli bir döneminde bankacılık yaptığımı düşünüyorum. 80’li yılların başında finansal serbestleşme yaşandı, serbest kurlara geçiş yapıldı. Bu önemli süreçte yaşadığım deneyimlerimi sonraki nesillerle paylaşmak ve iz bırakabilmek için kitap yazdım. Bankacılık ile ilgili önyargılar oluşuyor. Ben bankacılığın aslında korkulacak bir meslek olmadığını göstermek, insani boyutlarını anlatmak istedim.

2 Aylık Kamp Yaptım
Kitabı yazmaya karar verdikten sonra yayınlanmasına kadarki süreç 2 yılı biraz aştı. Asıl iş düşünceleri oluşturmaktı. Konu başlıklarını belirledikten sonra yazım 3 ayımı aldı. Bu sürenin 2 ayını da bir kamp süreci gibi geçirdim. İstanbul dışında bir arkadaşımın çiftliğine kapanarak yazdım. O süreç içinde çok düşündüm. Pek çok heyecanı yeniden yaşama fırsatım olduğu için çok keyif aldım. Çok farklı bir duyguydu.

Korsanları Topladım
Yayınlandıktan sonra da satışını yakından takip ettim. Kitapçılarda dolaşarak, haftanın en çok satanlarında durumunu izledim. İşin ilginci, benim kitabımın çok sayıda korsan baskısı yapıldı. Türkiye’nin değişik noktalarında tanıdıklarımdan rica ederek korsan baskılarını örnek olarak toplattım. Her korsan baskının bir diğerinden farklı özelliği olduğu ve dolayısıyla farklı korsanlar tarafından basıldığını gördüm. Kitabımın 6 ayrı tipte korsan baskısı var. Yasal olarak 4 baskı yaptı ve 10-15 bin adet basıldı. Gelirini yönetim kurulu başkanlığını yaptığım Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na verdim.

Akın Öngör/ Garanti Bankası Eski Genel Müdürü

“Otokritiklerle Garanti Bankası Dönemimi Anlatacağım”

12 Yıllık Öyküyü Yazacağım
Biliyorsunuz ressam Birol Kutadgu ile ‘İa Orana Akın'ın Seyir Defteri- Birol'un Resim Defteri’ adını verdiğimiz kitapla Pasifik Okyanusu’nda yelkenli ile 80 günlük maceramızı anlattık. Merak edenler için açıklayayım ia orana, Maori dilinde ‘teşekkür ederim’ anlamına geliyor. Uzun zamandır bir de Garanti Bankası’nın değişim döneminde yaşadıklarımı anlatan bir kitap yazıyorum. 90’ların başı ile 2002’lere kadar olan dönemi kapsayacak. Kitabın içine otokritik bölümlerini de koyacağım. Bugün baktığımda neleri hatalı yaptık, neleri daha iyi nasıl yapabilirdik noktasında yazmaya çalışacağım. Gençlere bu birikimleri aktarmak istiyorum.

Her Gün 2-3 Saat Çalışıyorum
Kitabı 2009 yılı sonuna yetiştirmeyi umut ediyorum. Yazımı tahmin ettiğimden daha uzun zaman aldı. 40’a yakın anahtar yönetici ile mülakat yaparak araştırması tamamladık. İlk 1,5 yıl çok hummalı çalıştık. Sonra bana yardımcı olan arkadaşlarla konuşup biraz askıya aldık. Şimdi günde 2-3 saat ayırarak, her gün adım adım yazmayı benimsedim. Önümüzdeki hafta şehirden uzaklaşıp kampa gireceğim. Bu kitabım çok satsın istiyorum o yüzden fiyatını herkesin alabileceği düşük bir tutar belirleyeceğim.

Aile Doktoru Gibiyiz
Bankacılar aynı aile doktorları gibidir. Aile doktorları nasıl ketum ve sır tutan insanlarsa bankacılar da öyledir. Kitabı yazarken yanlış yapmamak çok önemli. Görevim nedeniyle sansasyonel etki yapabilecek olaylar da yaşadım, bunların yazım formülünü bulmak oldukça zor. Amacım sansasyon yaratmak değil ama olayı da bir şekilde aktarmak istiyorum. Belki isimleri değiştirerek kamufle ederek yazmam gerekiyor. Bir sonraki kitabım “emeklilik sonrası ne yapılabilir” üzerine olacak, o kitabı daha kolay yazarım.

Elçin Cirik
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz