Motosikletle Dünya Turu Nasıl Atılır?

Maya medeniyetini görmek için Guatemala’da, İnkalar’ın peşinden de Peru dağlarında motosikletiyle dolaştı. Kimi zaman kayboldu kimi zaman silahlar arasında yolunu bulmaya çalıştı. Motosiklet üstünd...

1.09.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Maya medeniyetini görmek için Guatemala’da, İnkalar’ın peşinden de Peru dağlarında motosikletiyle dolaştı. Kimi zaman kayboldu kimi zaman silahlar arasında yolunu bulmaya çalıştı. Motosiklet üstünde 5 kıtada 8 ülke gezen Borusan Paslanmaz Boru Genel Müdürü Mehmet Hamedi, tüm bunları yaparken hissettiklerini şöyle paylaşıyor: “Motosiklet işle ilgili cesaret ruhu kazandırıyor. Peru dağlarında 5 bin metre yükseklikte belirsizlik yaşıyorsunuz. O statik vaziyetten çıkmış oluyorsunuz. Bu da yaptığınız işe daha fazla dinamizm kazandırıyor.” 

Motosiklete ilk kez 13 yaşında ilgi duydu. Ancak otoriter anne ve babası nedeniyle bu ilgisini hayata geçiremedi. Ailesinden izin almayacak yaşa geldiğinde ise bu kez karşısındaki engel hayatın kendi koşuşturmacasıydı. Ama yine de aklının bir köşesinde yapılacaklar listesinin en başında bu tutkusu yerini hep korudu. Taa ki 36 yaşına basana kadar. Orhan Veli’nin tabiriyle yolun yarısında bir şeyleri daha fazla ertelememe kararı aldı. Kayınbiraderi Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Asım Kocabıyık’ın verdiği cesaretle motosikletle buluştu. Bugün 49 yaşında olan Borusan Paslanmaz Boru Genel Müdürü Mehmet Hamedi, 13 yıldır her fırsatta soluğu motosikletin üstünde alıyor. Bugüne kadar 5 kıtada 8 ülkeyi motosikletiyle dolaştı. Uzun ve macera dolu seyahatlerde hem hayatın keyfini hem özgürlüğün tadını çıkardığını belirten Hamedi, “Gittiğim yerlerin kültürünü görmek benim için daha önemli. Maksat sadece motosiklet kullanmak ya da bir ülkeyi gezmek değil. Amacım bu gezileri benzersiz bir tecrübe haline getirmek. Hepsinin bir karışımı aslında benim hobim” diyor. Yılın 2 haftasını ayırdığı bu hobisinin Hamedi’nin işine de ciddi katkısı var. Hamedi, bu katkıyı da şöyle ifade ediyor: “Risk açısından iş hayatında muhafazakarım bile diyebilirim. Karar verebilmek açısından bu spor çok yardımcı oluyor. Mücadele etmek ve cesaret gerektiren bir spor olduğu için daha hızlı karar vermemi sağlıyor.”

Borusan Paslanmaz Boru Genel Müdürü Mehmet Hamedi ile hayatının en önemli tutkusu olan motosikletle dünya turu yapmanın inceliklerini konuştuk.

- Motosiklet kullanmaya ne zaman başladınız?
Ben şu anda 49 yaşındayım. Motosiklet kullanmaya 36 yaşında başladım. 37 yaşında dünyanın değişik ülkelerine macera seyahatlerine çıktım. 13-14 yıldır profesyonel kullanıcıyım.

- Bu konuya ilgi duymanız nasıl oldu?
İran’da doğdum. 16 yaşına kadar İran’da büyüdüm. Yaklaşık 13-14 yaşıma kadar her erkek çocuk gibi motosiklete ilgi duyuyordum. Fakat annem ve babam bu merakıma karşıydılar. Annem öğretmen, babam ise asker. Çok disiplinli bir ortamdı. Bazen gizlice kaçıp motosiklet kullanırdım. 16-17 yaşındayken liseyi bitirdim ve üniversite için İsviçre’ye gittim. Orada da motosiklet kullanamadım. Daha sonra yüksek lisans için Amerika’ya gittim, sonrasında çalışmaya başladım ve evlendim. Dolayısıyla motosiklet hep aklımda olmasına karşın bir fırsatım olmadı.

hed

- Hayalinizi nasıl gerçekleştirdiniz peki?
84-85 yılında Türkiye’ye geldim. O zamanlar büyük kızım henüz bebekti. Yeni bir ortam, yeni bir hayat derken yine fırsat bulamadım. Ama bundan 14 yıl önce sonunda bu hayalimi gerçekleştirmeye başladım. Aslında benim bu merakımı tetikleyen kayınbiraderim Borusan Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık oldu. Kendisi de anne ve babasından korkarak, bu hobisini yapamamış. O da orta yaşta motosiklete binmeye başladı. Hem abimiz hem aile büyüğü olarak beni cesaretlendirdi. 1996’dan itibaren daha uzun mesafeli seyahatlere çıkmaya, daha tehlikeli, riskli ve macera niteliğinde olan yerlere gitmeye başladım. O günden bugüne motosikletle arkadaşlığım devam ediyor.

- Karakter özelliklerinizden hangileri sizi motosiklete yöneltti?
Küçüklüğümden beri anne ve babamın işlerinden dolayı devamlı tayinleri çıkardı. Çünkü ikisi de devlet memuruydu. Çok seyahat ediyorduk. İlkokulda 5 yılda 6 okul değiştirdim. Öyle oldu ki aynı yıl 2 farklı okula gitmek durumunda kaldım. Lise eğitimine kadar bu şekilde devam etti. Liseyi bitirdiğimde ise üniversite ve yüksek lisans için bu sefer ülke değiştirdim. Avrupa, Amerika derken Türkiye’ye göç ettim. Zaman içinde hareket ve seyahat hayatımın parçası oldu. Borusan’da işe başladığım günler Türkiye’nin dünyaya açıldığı günlerdi. Bu kez işten dolayı seyahatlerim devam etti. İş ve tahsil dışında eğlenceyi motosiklet ile keşfettim. Motosikletle araba ile giremeyeceğiniz yerlere girebiliyorduk. Özellikle bu özelliği beni motosiklet kullanmaya teşvik etti.

- Günlük hayatınızda da kullanıyor musunuz?
Hayır. Türkiye’deki trafiğin içinde motosiklet kullanma alışkanlığım yok. Bunun nedeni iş ve ev arasındaki mesafenin uzun olması. Ayrıca güvenlik de önemli bir neden. Sonuç olarak benim yaptığım motosiklet seyahatlerinin hemen hepsi off road dediğimiz seyahatler. Türkiye’de de çok güzel yerler var. Şimdi yeni yeni Türkiye’yi keşfetmeye başladık. İstanbul’dan 1 saatlik mesafede, Karadeniz sahilinde muhteşem güzellikte yerler var. Türkiye aynı zamanda motosiklet kullanıp keşif yapmak için çok uygun bir ülke. Nitekim Toros dağlarına turlar var. Turları organize edenler de hep yabancılar, Almanlar, İspanyollar filan…

- Üye olduğunuz kulüpler var mı? Macera gezilerinin teknik gereksinimlerini nasıl organize ediyorsunuz?
Hayır yok. Biz kendimiz organize ediyoruz. Genellikle 4 ya da 5 kişilik gruplarla gidiyoruz. Kişi sayısının fazla olması maliyet açısından daha iyi ama başka problemler çıkartabilir. 3 ya da 4 kişilik grupta herkes birbiri ile uyumlu oluyor. Fikir ayrılıkları yaşanmıyor. Lojistik açıdan 2 kişi gibi daha küçük gruplar zorluk yaşatıyor. Yani ideal rakam 4-5 kişi.

- Bugüne kadar kaç ülkeyi gezdiniz?
Şu ana kadar 8 ülkeyi gezdik. Bu ülkeler; Guatemala, Butan, Şili, Arjantin, Norveç, Yeni Zelanda, Tunus, Peru ve Avustralya. Bu yıl Hindistan’ın kuzeyine gideceğiz. Aynı zamanda kış aylarında Küba adasına gitme planımız var. Daha sonraya Afrika’da Botswana ve Namibya.

- Bir ülke gezisini ortalama kaç günde tamamlıyorsunuz?
Genellikle ortalama 2 haftamızı alıyor. Buradan motosikletle gitmiyoruz. O çok maliyetli. Genellikle gittiğimiz ülkelerde ya mecburen motosiklet satın alıyoruz ya da kiralıyoruz. Bazen de başka ülkeden getirtiyoruz. Örneğin Guatemala’da motosiklet bulamadık. Biz de BMW bayisiyle temasa geçtik. Kendimiz de bu işi yaptığımız için bu açıdan bir kolaylık yaşayabiliyoruz. O bayi motosikletleri Costa Rica’dan Guatemala’ya nakletti. Hindistan’ın kuzeyinde Butan diye bir krallık var. 1998’de oraya gitmiştim. Motosikletleri Hindistan’a naklettirdik.

- Peki bu seyahatler yılda ne kadarlık bir vaktinizi alıyor? Nasıl planlıyorsunuz bu kapsamlı macera turlarını?
Aşağıya yukarı yılda 2 haftamı ayırıyorum. Bir tane motosikletim var. Gelecek yıl Küba’ya gideceğiz. Orada motosiklet yok. Nasıl gönderebiliriz diye plan yapıyoruz. Çok uzun mesafeler ve konaklayabileceğimiz tesisi olmayan coğrafyalar için yeni projelerimiz var. Örneğin Sibirya, Kazakistan, Moğolistan ve Afrika’ya gitmeyi planlıyoruz. Bu tip yerlerde lojistik problemimiz var. Özel bir kamyon yaptırıyoruz. Bu kamyon hem kalmak hem teçhizatları taşımak için çöllere girebilecek, dağ tepeye çıkabilecek bir kamyon. Bir yıl sonra hazır olacak. Bununla artık motosikletlerimizi de taşıyabiliriz. Şu anda Almanya’da yapılıyor.

hed

- Gezdiğiniz yerleri kitaplaştırmanızın nedeni neydi?
Benim yazı yazma merakım var. Bu kadar güzel, enteresan hatta bir kısmı egzotik sayılan yerleri insanlarla paylaşmak istedim. İlk önce sadece eş-dosta dağıtmak için hazırladım ama sonra fotoğraflarımın da olduğunu fark ettim. Fotoğraflarımın son derece amatörce çekildiğini fark edeceksiniz. Fazla iddiam da yok. Biraz ondan, biraz bundan diyerek toparladım. Benden sonraki motosiklet meraklılarına, yeni jenerasyona da bırakmak için kitap haline getirdim. Kitaptan hiçbir maddi beklentim yoktu. Zaten tamamen kendi cebimden finanse ettim. Bir kısmını hediye olarak dağıttım. Kalan kısmını da satıp gelirini eğitim bursunda değerlendirmek istedim. Kitabın geliri yüksek lisansını yapmak isteyen yetenekli genç bir arkadaşımıza tahsis edildi. Çok şükür ki Avusturya’da müzik eğitimi görecek 2 yıllık yüksek lisans fonunu sağladık.

Maceranın Tadı İlginç Coğrafyalara Çekiyor

İç Savaşta Guatemala’ya Gittim
 Motosikletle hedefimiz macera. Ama kültürel amacımız da var. Örneğin benim ilk motosiklet gezim Guatemala’ya oldu. 1996 yılında Guatemala, 36 yıldır iç savaşta olan bir ülkeydi. Gittiğimiz yerlere de sağdan soldan terörist akıyordu. Bu tip şartlarda oraya gitmedeki amacımız Maya kültür ve medeniyetini görmekti. Şu anda da çok popüler oldu. Zaten gittiğimiz yerler 3-4 yıl sonra popüler oluyor.

İnkalar’ın Peşinden Peru’ya
Bizi Peru’ya sürükleyen ise İnkalar’dı. İnka medeniyetini ve yaşamını görmeye gitmiştik. Şimdi hedefimiz Güney Meksika’da Aztek medeniyetini görmek. Gördüğüm yerler içinde kendi şahsi intibalarımı yazmayı hedefliyorum. Özellikleri bu ülkeleri seçmemin diğer bir nedeni, kendine özel doğalarının olması. Şili ve Arjantin’in iklim, bitki ve kültür yapısı çok ilginç. Tabiatın ya da iklimin verdiği kendine has özellikler ülkelere yansıyor. Tunus ve Kuzey Afrika’daki çöl iklimi ve yaşamları çok dikkat çekici.

Maksat Sadece Gezmek Değil
Kişisel olarak gittiğim yerlerin kültürünü görmek benim için daha önemli. Maksat sadece motosiklet kullanmak ya da bir ülkeyi gezmek değil. Amacım bu gezileri benzersiz bir tecrübe haline getirmek. Hem ülkeyi görmek hem kültürünü öğrenmek hem de motosiklete binmek herkese nasip olmaz. Hepsinin bir karışımı aslında benim hobim.

 “Guatemala’da Korkuyu Hissettim”

Polise Gitmeyin Uyarısı
1996 yılında Guatemala’ya gitmiştik. Bir gece tropik ormanda kaybolduk. Rehberimiz ise Costa Rica’lı. Guatemala’yı çok iyi bilmiyor. Gidiyoruz ama nereye gideceğimizi de tam bilmiyoruz. Bu arada yola çıkmadan önce Guatemala City’de “Bu ülkede kaybolursanız, sakın polise ya da jandarmaya gitmeyin. Polis ve jandarma teröristten daha beter” uyarısı almıştık.

Gece Ormanda Kaybolduk
Dediğim gibi ülke 36 yıl iç savaşta olan bir ülke. Saat gece 12 ve hala ormandaydık. En sonunda zar zor bir kasabaya gittim. Kasabada birahane gibi bir yer vardı. Görüntüsü tam eski batı filmlerindeki gibiydi. O gece korkuyu hissettim. Neyse orada adres sorduk, gece saat 1’de varmak istediğimiz yere geldik. Yemeğimizi yedik.

Mermi Sesleriyle Uyandık
Tam rahatlayacağımız sırada gecenin bir yarısı mermi sesleri duyulmaya başladı. Otel sahibi -ismini de asla unutamam- Don Fernando ve beraberindeki 3-4 kişi silahlarıyla geldiler. Pikap Toyota’lara binip gittiler. Biz tabi o gece hiç uyuyamadık. Ertesi sabah yola çıktık. Yolda küçük bir göletin yanına geldik. Motorları park edip gölete girdik.

Tehlike Arıyorsanız Ülkenize Gidin
Daha sonra bir turist otobüsü yanımıza yaklaştı. Otobüsün önünde ve arkasında kamyonlar, içinde ise jandarmalar vardı. Turistler gölete girdi. Konuşmaya başladık. İsrail’den Guatemala’yı gezmeye gelmişlerdi. Bize nereden geldiğimizi sordular. Türkiye’den olduğumuzu öğrenince –o yıllarda Türkiye’de terör olayları çok tırmanmıştı- “Bu kadar tehlike arıyorsanız, kendi memleketinizdeki dağlara gidin” dediler.

İş Yaşamına Nasıl Yansıyor?
 
Riski Yönetimini Öğretiyor

Bence en başarılı yönetici ve işadamları Türkler. Çünkü Türkiye 1-2 yıl öncesine kadar hep bir krizle mücadele etmek durumundaydı. Böyle bir ortamda Türk işadamı, sanayicisi, yöneticisi risk alarak ve mücadele vererek yetişiyor. Hal böyle olunca işin önemi hep krizleri yönetmek, krizlerden başarıyla çıkmak oluyor. Motosiklet sporunun en önemli özelliği belirsizlik ve risk. Belki her sporda vardır ama motorsiklet kullanmak çok daha fazla risk taşıyor. O nedenle motosiklet sevdam ve iş hayatımla paralellik görüyorum.

Cesaret Kazandırıyor
Benim diğer hobim de ata binmek. Ata binmeyi küçüklüğümden bu yana devam ettiriyorum. Ata mükemmel binemiyorum ama risklerine rağmen hala devam ediyorum. Birkaç yıl önce kolumu kırdım. Bir ay önce kaburgalarımı kırdım. İş hayatımla da paralellik yaşıyoruz. Özellikle motosiklet işle ilgili cesaret ruhu kazandırıyor.

Mücadele Ve Hızlı Karar Alma
5 bin metre yükseklikte Peru dağlarında belirsizlik yaşıyorsunuz. O statik vaziyetten çıkmış oluyorsunuz. O size işte de daha da fazla dinamizm kazandırıyor. 

Risk açısından iş hayatında muhafazakarım bile diyebilirim. Karar verebilmek açısından bu spor çok yardımcı oluyor. Mücadele etmek ve cesaret gerektiren bir spor olduğu için daha hızlı karar vermemi sağlıyor.

Hande Yavuz
hyavuz@capital.com.tr

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz