Erkek bir Golden Retriever olan Simba’nın, EMC Genel Müdürü Cem Fındıkoğlu’nun hayatında çok özel bir yeri var. Tam 10 yıl önce doğum günü hediyesi olarak Simba’yı yaşamının bir parçası yapan Fındı...
Erkek bir Golden Retriever olan Simba’nın, EMC Genel Müdürü Cem Fındıkoğlu’nun hayatında çok özel bir yeri var. Tam 10 yıl önce doğum günü hediyesi olarak Simba’yı yaşamının bir parçası yapan Fındıkoğlu, “Simba benim çocuğum gibi” diyor. Her sabah, yağmur çamur demeden birlikte yürüdüklerini, hayata dair birçok duyguyu paylaştıklarını belirten Fındıkoğlu, “Simba’ya dokunduğumda negatif elektriğimi atıyorum. Böyle bir canlının hayatınızda olması gerçekten çok güzel bir duygu” diye konuşuyor.
Simba, bundan tam 10 yıl önce Cem Fındıkoğlu’nun hayatına bir doğum günü hediyesi olarak girdi. İlk günden itibaren Fındıkoğlu Ailesi’nin bir parçası, hatta ilk çocuğu oldu.
Kardeşi doğduğunda ilk çocuklar nasıl kıskançlık yaşarsa Simba da yaşadı. Ama küçük kardeşini sevmeyi de öğrendi. Şimdi onunla birlikte oynuyor, hatta birlikte öğreniyorlar.
Fındıkoğlu’nun Aslan Kral’daki yavru aslan karakterinden esinlenerek isimlendirdiği Simba, erkek bir Golden Retriever. Cinsinin tüm özelliklerini taşıyor. Çok sakin ve çok evcil. Bakışlardan ne demek istendiğini anlayacak kadar zeki. Zaman zaman küsecek kadar alıngan. Sevilmediğini anladığında sevgi talebinde bulunmayacak kadar gururlu. Güçlü içgüdüleriyle kimi zaman şaşırtan davranışlar bile sergiliyor. Fındıkoğlu ile Simba’nın arasındaki ilişki ise herkese bir köpek sahibi olma hayali kurduracak kadar samimi ve sıcak.
Soğuk ama güzel bir pazartesi sabahında, Bebek’te, EMC Genel Müdürü Cem Fındıkoğlu ile köpeği Simba’yı konuştuk. Onların hikayesini dinledik. Ortaya sıcak bir sohbet çıktı. İşte detaylar:
Simba’yı 7 Haftalıkken Aldık
Köpeğimin ismi Simba. Aslan Kral’daki yavru aslan karakterinden esinlendim. 1999 yılında Simba’yı aldığım zaman bu karakter çok popülerdi. Simba’nın doğum tarihi 8 Haziran 1999. Simba’yı 7 haftalıkken annesinden ayırdık. Annesini ve babasını da tanıyorum. Köpek sevgim aslında çok eskilere dayanıyor. İnsanlar köpek sahip olmayı ister, ama aileler genellikle karşı çıkar. “Evde köpek olmaz” derler… Aslında bir bakıma haklılar da. Ne zaman yaş kemale erdi, yani 30’lu yaşlarıma geldim o zaman, “Ben köpek sahibi olmak istiyorum” dedim. Ancak bu karara varana kadar çok araştırdım. Hiçbir zaman bir pet shop’tan köpek almayı tercih etmedim. Sonuçta bu canlı ile 10-15 yıl beraber yaşıyorsun. Benimle yaşayabilecek bir hayvan araştırıyordum. Yani evliliğin bir başka türü de diyebilirsiniz. Dolayısıyla çok iyi bir seçim gerekli. Araştırmalarım sonunda Golden Retriever’ın bu konuda en iyisi olduğunu öğrendim.
Bakışlardan Ne İstendiğini Anlıyor
Bakımı kolay olsun diye erkek olmasını tercih ettim. Şimdiki aklım olsa dişi seçerdim. Erkeğin bir asiliği var. Mesela burada sakin sakin oturuyoruz. Ama dişi bir köpek gelse sakinlik kalmaz, içgüdüleri ağır basar.
Oysa dişi köpek sahibine aşıktır. Simba’ya, “Haydi gel oğlum seni biraz seveyim” desem de gelmez. Çünkü onun kendi dünyası var. Kendi ile ilgili bir konuda çıkarlarına çok düşkün.
Simba’yı ben eğittim. Simba, kelime kullanmadan da bakışlarla ne istendiğini anlayabiliyor. Sert bir bakışla baksam, hemen oturur. Hareketlerimizden de bir şeyler kapıyor. Onu, eğitime gönderme ihtiyacı da hissetmedik.
Mesela yeni bir eve taşındık. Yatak odası, mutfak, banyo ve çocuk odasının girilmemesi gereken odalar olduğunu ilk gün anlattım. Simba o gün bugün o odalara girmez. Bekler. Çağırırsan gelir. Köpeğe saygı gösterip öğrenmesi için sabır gösterirseniz netice böyle olabiliyor. Daha sonra belli şeyleri kendi öğreniyor.
Çocuk Yetiştirmek Gibi…
Simba’yı çocuğum olarak görüyorum. Bunu söylediğim zaman insanlar bozuluyor. Çocukla köpek yetiştirmek aslında çok benzer şeyler. İkisine de bir şeyler öğretmeniz gerekiyor. Bir düzen içinde sizin doğrularınızı öğreniyor. “Burada otur, masanın üzerine çıkılmaz ya da evde koltukta insanlar oturur köpekler oturmaz” gibi çok temel benzer şeyleri öğretiyorsunuz. Bütün insanları ve canlıları ciddiye almak, onları ciddi bir birey olarak görmek lazım. Köpekler her şeyi anlıyor. Örneğin şu anda kendisi ile ilgili konuştuğumuzu bile anlıyor.
Her sabah yarım saat gezdirmek gerekebiliyor. Eşim akşamüstleri ilgileniyor. Onun dışında her daim beraberiz. 10 yıldır bizimle evin içinde yaşıyor. Zorlukları da var. Mesela çok tüy döker. Tüyle ilgili bir problem varsa Golden doğru köpek değil. Aslında eşimin kedi köpeğe alerjisi var. Fakat bu köpeğe yok. Alerjilerin de psikolojik olduğuna inanıyorum. O sevgi yakalandığında alerji yok oluyor. Eşim onunla daha çok vakit geçiriyor.
Yazlıkta Tatil Yapmaya Bayılıyor
Eskiden Bebek Parkı’na çok gelirdik. Şimdi İstinye tarafına taşındık. Orada geniş park alanı olan bir sitede yaşıyoruz. Oralarda geziyoruz. Bizim Polenezköy’de küçük bir bahçemiz var. Oradan çok zevk alıyor. Rahatlıkla koşup gezebildiği yerler. Toplum içine çıktığı zaman çok serbest bırakmıyoruz. Köpeğin bir şey yapacağından değil, ama köpek seven de var sevmeyen de… Dolayısıyla sosyal alanlarda köpeği serbest bırakma taraftarı değilim. Ancak kendine ait birtakım yerler olduğu zaman iyi oluyor. Her bahar fırsat buldukça hafta sonlarını orada geçiriyoruz ve köpek orada serpiliyor.
Kendisi ayrıca yazlıkta tatil yapmaya bayılır. Annemle babamın yazlığında tatil yapmayı çok sever. Hem onlara arkadaşlık ediyor hem bizim için nefes alacak zaman oluyor. Sanki çocuğunuzu annenize bırakmak gibi. Hiç farkı yok.
Annem en büyük muhalifti. Ama şu anda onu en koşulsuz seven yine annem. Annelik başka bir duygu. Öyle zamanlar oluyor ki telefon ediyor, benden önce “Simba nasıl” diye soruyor. Torunlar gelince Simba ikinci plana atıldı. Yine de Simba ile paylaşım içinde olmak annemle babama da çok büyük mutluluk veriyor.
Mutluluğumda Onun da Katkısı Var
Ben çok pozitif bir insanım. Eve asık suratla gittiğim baki değildir. Eşimden dolayı ya da ailemden dolayı olabilir. Mutlu bir adamım, birtakım sıkıntıları dert etmem. Sıkıntı olmuyor mu? Oluyor, ama ben iyi tarafından bakmaya çalışırım. Bence bu durumuma Simba’nında katkısı var. Ne de olsa eve geldiğiniz zaman böyle bir sıcaklık, koşulsuz bir sevgi ile karşılaşıyorsunuz. Yaşamayana anlatmak çok zor. Yani çocuğu olmayan bir kişiye onun hissettirdiği duyguları anlatmak gibi... Sen hangi ruh hali ile gelirsen gel, evin içinde “Ay ne kadar iyi ettin de geldin” diyen biri var. Yani sana asla, “Neden geldin” demez, sen giderken hüzünle bakar. Kravatı taktığım an benim işe gittiğimi anlar, hüzünle yere yatar. İşe giderken Simba’ya ödül çubuğu verdiğimde, eve döndüğümde bıraktığım yerde aynı şekilde durduğunu görürüm. Ben gelmeden yemez. Eve döndüğümde, “Hala yemedin mi” derim, hemen gider iki dakikada yer bitirir.
Mesela evin içinde belli duruşları var. Salonda otururken hep bizi göreceği pozisyonda oturur. Aynı pozisyonda tam tersini yaptığı zaman biliyoruz ki bize kızmıştır. Küsüyor.
Sabrı Olanlar Sahip Olmalı
Çok güzel bir meşgale. İmkanı olan, sabrı olan, gerçekten emek harcayabilecek, paylaşmak isteyen kişiler sahip olmalı. Canlı ile beraber yaşamak çok güzel bir şey. Sizi dinliyor, sizi çözebiliyor. Sizin anlamadığınız şeyleri anlayabiliyor. Yaşamak çok güzel. Müthiş bir zenginlik. Ben bu köpeği kendime doğum günümde aldım. Ama bence insanlar, sevgililerine sevgililer gününde kedi köpek hediye etmemeli. O doğru bir şey değil.
“Çocuğumuz Doğunca Kıskandı”
Hissetirmemeye Çalıştık
Bizim iki bebeğimiz var. Biri, 2 yaşına girecek, adı Pars. Diğer çocuğum henüz doğmadı. Şu anda çok iyi anlaşıyorlar. Bir kıskançlık var mı derseniz, evet var. Hissettirmemeye çalışıyoruz. Sonuçta bebeği kucağımıza alıyoruz, köpek aşağıdan yukarıya doğru bakıyor. Bebek öncesinde her dakika beraber itiş kakış halindeyken bebek doğunca, “Aman tüyüne dikkat edelim” durumlarına giriyorsunuz. Pars ilk geldiğinde kıskandığını hissettik. “ Ben de varım” duygusunu bize yaşattırdı.
İlk Onu Seviyorum
Her eve gelene önce köpeği sevdiriyoruz. Ben de her eve geldiğimde önce köpeği sonra oğlumu severim. Oğlum da buna alıştı.
İlginç olaylar da yaşıyoruz. Köpeğe komutla hitap ediyoruz: “Yat kalk, otur” gibi emir kipi kullanıyoruz. Çocuğun da müthiş bir algılama gücü var. Ben “Otur” diyorum. Çocuğum da Simba da aynı anda oturuyor. “Yat” diyorum, Pars da Simba ile beraber yatıyor. “Oğlum sen değil” diyorum. Ben Simba’ya da oğlum dediğim için bu sefer ikisi de kalkıyor.
Pars’dan Sevgi Alıyor
Çocuğa yemek yedirmek zordur. Biz öyle bir zorluk yaşamadık. Mesela, “Simba da yiyor, sen de ye” diyoruz. Bakıyor Simba yiyor, Pars da yemeye başlıyor. Çocuklarla arasının iyi olması çok enteresan. Çocuk kulağını çekiyor, tüylerine yapışıyor, ama Simba hiçbir şey yapmıyor. Onun küçük olduğunu anlıyor. Çünkü o çocuktan sevgi alıyor.
“Eşimin Hamile Olduğunu Simba’dan Öğrendim”
Enteresan İçgüdüler
Simba’nın enteresan içgüdüleri var. Eşimin hamile olduğunu biz ondan öğrendik. Normalden çok daha farklı hareket ediyordu. Eşim nereye giderse takip etmeye başladı. Hiç yanından ayrılmıyordu. Normalde yatak odamıza girmemesine rağmen köpeği engelleyemiyorduk. Bir sıkıntısı var diye düşündük. Bir hafta öyle yaşadık.
Her Şeyi Anlıyor
Sonra eşim doktora gidip hamile olduğunu öğrendikten sonra şok olduk. Çok enteresan, bebeğimizin olacağını öğrendikten sonra Simba bizimle ilgilenmeyi bıraktı.
Haydi, birincisi tesadüf diyeceksiniz. Eşimin ikinci hamiliğinde de aynı durumları yaşadık. Ben eşime, “Galiba hamilesin” dedim. Vücutta hormonlarla ilgili bir hareket başlıyor. Onlar da insanların anlamayacağı her şeyi anlıyor.
“Çocuğuma O Kadar Vakit Harcamıyorum”
Çocuklarla Arası İyi
Çok sakin ve evcil bir köpek. Sahibine çok düşkün. Sahibiyle her daim beraber olmayı seviyor. Çocuklarla arası çok iyi. Hiçbir zaman agresif olmaz. Köpeği sevmeyen insanı da bilir, yanına gitmez. Sevmeyen insan için uğraşmaz. Bunun yanında misafir ve dost canlısı. Golden’lar için söylenen bir tabir vardır: “Hırsıza evin kapısını açıp kasanın yerini gösterecek kadar da sakin bir köpektir.” Yani bekçi köpeği olarak kullanılmaz.
Aileye Benzedi
Golden içgüdülerini de sergiliyor, ama biz sakin bir aileyiz. Problemleri olan, bağırıp çağıran insanlar değiliz. Bence Simba da bu özellikleri almıştır. Devamlı beraberiz. Yağmur çamur demeden her sabah beraber dışarı çıkıyoruz. Yani özelliklerimizden bir şey kapmaması ya da ailenin ortamından bir şeyler almaması mümkün değil. Çocuğuma o kadar vakit harcayamıyorum. Onun ihtiyaçlarını giderebilmesi için her sabah beraber vakit geçiriyorsunuz. Simba’ya dokunduğumda negatif elektriğimi atıyorum. Böyle bir canlının hayatınızda olması gerçekten çok güzel bir duygu.
Hande Yavuz
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?