Ustalardan Başarı Sırları

Onlar çalışmayı sevdiler, pozitif düşündüler ve hep mütevazılıktan yana oldular. Doğru zamanda doğru yerde olmanın, bazen risk almanın bazen de sabretmenin kazançlarını yaşadılar. Ama hiç kuşkusuz ...

1.03.2007 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Onlar çalışmayı sevdiler, pozitif düşündüler ve hep mütevazılıktan yana oldular. Doğru zamanda doğru yerde olmanın, bazen risk almanın bazen de sabretmenin kazançlarını yaşadılar. Ama hiç kuşkusuz en büyük ortak özellikleri her zaman yeniliklere açık olmak ve yıllardır bulundukları iş dünyasındaki değişime ayak uydurma becerileri oldu.

Bugün artık 60 yaşın üstünde olan ve aktif iş hayatından yavaş yavaş çekilme aşamasına geçen ancak geçmişlerinde parlak başarılara imza atan işadamı ve yöneticilerimizden bahsediyoruz.

Onlar kim mi? Tekfen Holding’in kurucuları Feyyaz Berker ve Nihat Gökyiğit, Tekofaks Panosonic’in kurucusu Ayhan Bermek, Türkiye’nin en eski reklamcısı İzidor Barouh, yılların profesyonel yöneticileri Hayrettin Çaycı, Ertuğrul Tuncer ve Tanju Özenç.

Onların başarıya nasıl baktıkları ve başarıyı nasıl yakaladıklarının kısa hikayesini ise yine onlardan dinliyoruz.
 
 
“Bilgiyi Paylaşırım”
Ertuğrul Tuncer, 40 yıldır iş dünyasında. BP Türkiye, Petrol Ofisi ve Doğan Holding’deki iş yaşamını şimdi Turkuaz Petrol’de CEO olarak sürdürüyor. Tuncer, bizimle nasıl bir yönetici olduğunu, yönetimde hangi noktalara dikkat edilmesi gerektiğini ve iş yaşamında karşılaştığı en büyük zorlukların neler olduğunu şöyle paylaşıyor:

Başarım Deneyimden Geliyor
 Profesyonel kariyerimde ulaştığım başarıda en önemli etken, bu sektörün bütün kademelerinde edindiğim geniş tecrübe, bilgi birikimi ve bu bilgiyi yönetmekte göstermiş olduğum beceri oldu.

Bazı yöneticiler, güçlerinin, sahip oldukları bilgiden kaynaklandığına inanıyorlar. Bu bilgilerin üzerine oturup, rekabetten de kaçındıkları için bilgiyi paylaşmıyorlar. Benim lider olarak yaklaşımım, bilgilerimi astlarımla paylaşmak ve onların kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak yönünde. Ayrıca, çalışma arkadaşlarımı daima inisiyatif kullanmaları konusunda teşvik ederim. Ancak bütün bunları gerçekleştirirken, kontrolden ve çalışma disiplinimden vazgeçmem.

Yönetilebilir Risk!
 Risk almak, bir liderin en önemli özelliklerinden olmalı. Ama alınan risklerin de yönetilebilir riskler olmasına dikkat edilmeli. Kanımca lider doğuştan bazı vasıflara sahip kişidir. Ancak, daha sonra alınacak eğitimle de kişiler kendilerini bir noktaya kadar geliştirebilirler. Dolayısıyla, eğitim bir profesyonelin kariyerinin son basamağına kadar devam etmeli. Bir liderin karşılaşacağı en kompleks sorunlardan birisi de beşeri ilişkiler. Liderler özellikle bu yönlerinin gelişimine büyük önem vermeliler.

Yaşadığım En Büyük Sorun
2000 yılında özelleştirilen Petrol Ofisi’nin CEO’luk görevini üstlendiğimde şirket verimsiz, hantal, demode ve şişkindi. Çalışanlar, kamu çalışanı düşünce yapısındaydı. Dört ay içinde çalışan sayısını 3 bin 600’den 950’ye indirirken, bir yılda şirketi dünya devleriyle rekabet edebilir hale getirdik. Ancak kamudan gelen eski PO çalışanlarının kafa yapısını değiştirmekte zorlandık.

İkinci ve daha önemli bir sorun ise Batılı anlamda ortaklık kültürünün ülkemizde henüz özümsenmemiş olmasından kaynaklandı. Petrol Ofisi’nin özelleştirilmesinde yüzde 50-50 ortak olan İş Bankası ve Doğan Holding’in kültürleri birbirinden çok farklıydı. Tabii ki bu zaman içinde ortaklar arasında sıkıntılar yarattı. İşte bu sıkıntıları göğüslemek ve iki ortak arasında adeta bir tampon rolü üstlenmek de yaşadığım en büyük sıkıntı oldu.

“Hiç Pişman Olmadım”
Tanju Özenç, 5 yıl devlette çalıştıktan sonra 1975 yılında Renault, 1986 yılında BMW, 1998 yılında - Audi-Porsche-VW ve Seat, 2000 yılında Audi-Porsche markalarından sorumlu olarak çalışmaya başladı. 2004 yılından itibaren de Doğuş Grubu’nda yönetim kurulu üyesi olarak çalışmaya devam ediyor. Özenç, otomotiv sektöründe olmaktan memnun. “İşimi seviyorum ve bugüne kadar hiç pişman olmadım. Yeniden iş tercihimi sorsalar tekrar otomotivi seçerdim” diyor. İşinde başarıyı nasıl yakaladığını da şöyle anlatıyor:

Başarının Formülü
İşimi sevdim, çalıştım, eleştiriye açık oldum. İşe erken başlama ve çalışma arkadaşlarımla her sabah gerek iş gerekse sohbet toplantısı yapmak, önem verdiğim noktalar oldu. Tabii başarılı bir iş hayatı için, huzurlu bir aile hayatı ve size her zaman destek olacak bir eş de gerekiyor. Bence başarının formülü ekip çalışması, personele yakın olmak ve her ne kadar profesyonel de olunsa işin esas sahibi gibi hareket etmek ve kendini devamlı geliştirmek.

Mükemmeliyetçiyim
 Kendimi alçak gönüllü, iş konusunda takipçi ve mükemmeliyetçi olarak nitelendiriyorum. Dışarıdan bakıldığında sert ve aksi bir görüntüm olsa da, iletişim kurulduğu andan itibaren gerçekler görülür. Beraber çalıştığım kişilere her zaman dürüst ve açık sözlü olmalarını tavsiye ederim. İşini yapan, zamanında bitiren, açık ve dürüst davrandığında mesai saatinde sinemaya bile gidebilir.

Bence risk almak yapılan rutin işin biraz dışına çıkmayı, sınırları zorlamayı ifade ediyor. İşinizi iyi biliyorsanız, başarıyı elde edebilmek, rakiplerinizi geçebilmek için mutlaka sınırları zorlamanız gerekir. Nereye kadar risk alınacağı konusu bence yöneticinin takdiridir. Zaten iyi bir yönetici riskin ne kadar olacağını biliyor ve ona göre hareket ediyordur.

İşinizi Ve Eşinizi İyi Seçin
Benim gençlere tavsiyem, işinizi ve eşinizi iyi seçin. Aile huzurunuz ve eşinizin desteği olmazsa işinizde başarılı olmanız zor olur. Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka seven bir kadın vardır. Dünyadaki gelişmelerin farkında olmalarını, yeniliğe ve değişime açık olmalarını, bugünkü çalışma ortamında üç lisan öğrenmelerini de mutlaka tavsiye ediyorum.

“Doğru Zamanda Doğru Yerdeydim”
Sarkuysan Genel Müdürü Hayrettin Çaycı’nın iş hayatında koşullar hep değişti. Ancak o, bu değişime kendisini en iyi şekilde adapte ederek her dönem başarılı bir yönetici olmayı başardı. Bu başarının arkasında elbette değişime adapte olabilme becerisi yanında başka faktörler de vardı. Bunların neler olduğunu Çaycı anlatıyor:

İlk Kural Kendini Tanımak
 Bence iş dünyasında başarılı olmanın vazgeçilmez kuralı kendini iyi tanıyıp, doğru hedefler saptayarak bu doğrultuda irade ve kararlılık göstermek. Bunun yanında, işyerine aidiyet duygusuyla bağlanmak... Bilgi, cesaret ve sabırla problemlerin üzerine gitmek... Ben bu kurallara sadık kaldığım için başarılı oldum diyebilirim. Kendimi çalışma arkadaşlarıma çok yakın, mütevazı bir lider olarak tanımlıyorum.

6 Bin Ortağı Riske Atmam
Risk iş hayatının doğasında var. Ancak, yöneticinin görevi riskleri doğru yönetebilmek. Şirketi etkileyecek potansiyel olayları analiz ederek alınabilecek risklerin, kuruluşun risk taşıma yapısına göre belirlenmesi gerekiyor. Bu anlayışın dışında risk almam. Zira halka açık bir şirketin yöneticisi olarak 6 bin ortağın hakkını risk alarak tehlikeye atmak istemem. Kendime ait bir şirkette riski daha geniş bir alan içinde taşıyabileceğimi düşünüyorum.

Para Peşinde Koşmayın
İş hayatına yeni başlayan genç yöneticilere tavsiyem, işe başlar başlamaz para ve mevki peşinde koşmamaları. Zaten başarılı bir performans sergilerlerse her ikisi de zamanla gelir. Çalışma arkadaşlarıyla uyumlu olmaları da çok önemli. İşyerine her zaman aidiyet duygusuyla bağlanmalılar. Liderliğe gitmenin diğer önemli kuralı da sempatik, güleryüzlü, samimi ve mütevazı olmak. Son olarak mutlu bir aile yaşamı da işte başarının ön koşulu.

hed

Şans Faktörü Yüzde 50
 Geriye baktığımda, başarının en önemli anahtarlarından birinin doğru zamanda doğru yerde olmak olduğuna, bunda da şansın en az yüzde 50 rolü bulunduğuna inanıyorum.
İş yaşamında karşıma çıkan en büyük zorluk, işin kendisinden ziyade güvendiğim bazı çalışma arkadaşlarıma güvenimi sarsan birtakım hatalar. Onların bazı uygulamaları benim büyük hayal kırıklığı yaşamama neden olmuştu. Bu tür sorunları yeni arkadaşlarla bir boşluk yaratmadan aşmaya çalıştım.


“Parayı Kürek Mahkumu Gibi Çalıştırmalı”
Tekfen Holding’in başarılı ortaklarından Nihat Gökyiğit de başarının nasıl geldiğine ilişkin şunları söylüyor:
Bence iş dünyasında başarılı olmak için birtakım kuralları benimsemek gerekiyor. Çalışanların yanlışları nedeniyle cesaretlerini kırmak, yaratıcılığın ve inisiyatifin serbest kalmasını önlemek demektir. Bence bir kürek mahkumu gibi en çok verim alacak şekilde çalışmak esas. Para istirahat edemez, bir günlük bile tatil yapamaz. Benim bugün gençlere en önemli tavsiyelerimden birisi ise yanılabileceklerini akıldan çıkarmadan, tenkit ve önerileri sabırla dinleme alışkanlığı edinmeden, yeniliklere açık ve adapte olmayı içlerine sindirmeden yönetici olmaya kalkışmamaları.

İtilafı Sevmem
 İş yapış şeklinde de her zaman iş ortaklarıyla uyum içinde çalışmak çok önemli. Avukata başvurmak son çare olmalı. Bununla ilgili yaşadığım bir anıyı da burada paylaşmak istiyorum. Yıl 1960. Mersin’de bir rafineri inşaatı var. BP, Shell ve bir Amerikan şirketi bir rafineri yapacak. İşin başındaki kişi bir Amerikalı. Necati onunla golf oynamaya başladı. Arkadaşlık kurdu ve teklif verdi. Verdiğimiz fiyat yüksekti ama işi aldık. İşin alınmasında Necati başroldeydi, uygulamada ben daha faaldim. İşi sonunda bitirdik. Amerikalı gitti bir İngiliz geldi. Verilen fiyatın çok yüksek olduğunu söyledi. Biz itiraz ettik. Bunun üzerine İngiliz, Necati ile bana şöyle dedi: “600 bin liralık bir dava mı yoksa 300 bin liralık bir çek mi istiyorsunuz?” Hiçbir şey söylemedik çekimizi aldık. Bunu yaptık çünkü itilafı, avukatlarla uğraşmayı sevmiyoruz. Yarın bir gün bu insanlarla tekrar işimiz olur diye düşünüyoruz. Biliyoruz ki bu iş uzarsa o para zaten avukatlara gider. Nitekim bu firma sonra bize çok iş verdi.

İnsan Sermayesi Önemlidir
 Tekfen’i kuranlardan biri olarak benim yaptığım işte başarılı olmamın bir diğer nedeni de insan kaynağının öneminin farkında olmamdı. Firmaların değil çalışanların iş yaptığını, insan sermayesinin finansal sermayeden çok daha önemli olduğunu hiç unutmadım. Bununla ilgili bir anım da şöyle: İhtilal günü. Radyolar herkesin işi bırakıp evine çekilmesini söylüyor. Bir süre sonra radyodan kesin bir talimat geldi. İşi durdurduk. Ben o ara Mersin’deydim. Ancak Ankara’ya gitmek istiyordum. Oradaki şantiyelerimizde insanların yeme içme ihtiyaçlarını gidermek gerekiyordu. Dolayısıyla birtakım kararlar almalıydık. Ben durumu anlatarak bir yol kağıdı istedim. Çünkü o sıra yola çıkamıyordunuz. İnşaatla ilgili yol izni verdiler. O izinle Ankara’ya oradaki şantiyelerimize gittim. Tekfen’de ne olursa olsun çalışan maaşları ödenir. Bu işi hiçbir zaman bozmadık. İşçiye o güveni kaybettirmedik.”

 “İşe İlk Gelen Hep Benim”
Türkiye’nin ilk reklam şirketi İlancılık’ın sahibi İzidor Barouh, aynı zamanda Türkiye’nin en deneyimli reklamcısı. Neredeyse yarım asır önce bulduğu “Akbank, güveninizin eseri”, Mutlu Aküleri için “Mutluyum, mutlusun, mutlular” gibi sloganlarla akıllarda silinmeyen bir yerin de sahibi. Bugün 90 yaşındaki Barouh, hala çalışıyor. Her gün ajansa gidiyor ve şirketin muhasebesini tutuyor. Peki Barouh’un bitmeyen meslek aşkı ve mesleğinde bugünlere gelişinin hikayesi nasıl? Kendisinden dinliyoruz:

Disiplin Ve İşe Saygı
Reklam, emek isteyen bir sektör. Sizden kendisine hayatınızı adamanızı bekler. Mesleğe adım attığım ilk günden itibaren ilkem ajansa herkesten önce gelmek oldu. Bu disiplin anlayışıyla bugüne kadar ajansa herkesten önce geldim. İşe herkesten önce başladım. Erken kalkar yol alır misali... Disiplin ve işe saygı reklam sektöründe benim gerçek başarı formülümdü.

İç Sesimi Yükseltmedim
Her zaman saygı üzerine kurulmuş bir yaşantım oldu. Hem sosyal hayatımda hem de iş hayatımda buna özellikle dikkat ettim. İş arkadaşlarımla sesimi yükselterek konuştuğumu hatırlamam. Benim için herkesin haklı olduğu bir yan vardır. Çevremde gülen ve mutlu insanlar görmek en büyük idealimdi. Bu idealimi gerçekleştirdiğimi düşünüyorum.

B Planı da Olmalı
Reklam sektöründeyseniz risklere her zaman hazırlıklı olmalısınız. Eğer riskli bir işe girecekseniz, bir B planınız her zaman olmalı. İleriyi gören bir yapınız varsa o zaman zaten önünüzde risk de kalmaz. Olaylara yön verebilme kabiliyetiniz size birçok yeni yol açacaktır. Bence iyi bir işadamı paniğe kapılmadan ve sakinliğini bozmadan her şeyi lehine çevirmesini bilen kişidir.

Ben reklamın Türkiye’de tam bilinmediği dönemlerde başladım mesleğe. Her şey çok zordu. Siyasal, sosyal yapı bugünden çok farklıydı. Sadece çabaladık ve asla yılmadık. Çok çalıştık. Türk reklamcılığını bugünlere getirdik.

 “Sabır Başarının Anahtarı”
Tekfen Grubu’nun üç ortağı Feyyaz Berker, Nihat Gökyiğit ve Necati Akçağlılar Amerikan üniversitelerinde eğitim gördü. 1950’lerin ortalarında üçü de Ankara’da Bayındırlık Bakanlığı’nda çalışmaya başladı. Kısa zamanda kendi işlerini oluşturmaya karar veren üç arkadaş, grubun çekirdeği olan mühendislik ve müşavirlik şirketini kurdular. Yaptıkları her işle daha da büyüdüler. Tekfen Holding bugün Türkiye’nin en önemli ve köklü şirketlerini bünyesinde barındırıyor. Grubun kurucularından Feyyaz Berker, bu başarıda en önemli etkenleri şöyle anlatıyor:

Kazanma Hırsım Var
Ben tenis oynarken de kazanmak için oynarım. Bir kazanma hırsım var. Fakat çok büyümek, çok kazanmak değil, yaptığım işte başarılı olmayı arzularım. Hiçbirimizin büyük hırsları yok. Zaten olsaydı, sosyal hizmetlere vakit ayırmazdık. Bence mutlu olmak için çok kazanmak, büyümek gerekmiyor. İnsan kendi çevresindeki arkadaşlarıyla, ailesiyle ve yaptığı kalıcı eserlerle mutlu olabiliyor. Bu çerçeveyi iyi kuramayan, bir yerde yalnız kalır. Ama çok daha fazla büyüyemez miydik? Belki çok daha başka düşüncelerle hareket etseydik büyürdük. Fakat biz daima konservatif davrandık. Bazı işler bize yakışmaz dedik. Bazı işler de değer yargılarımıza uymadı.

hed

Olumlu Düşünce Rehberiniz Olsun
 Gençlere tavsiyem, hayatta olumlu düşünmeyi kendilerine rehber edinmeleri. Karşılaştıkları sorunları yapıcı ve yaratıcı alternatiflerle çözmeye çalışmalılar. Yeniliklere ve değişime açık olmak çok önemli. Kararlı olmak güzel bir şey. Ancak doğru olduğunu bildikleri konularda kararlı olmalılar. İnsan ilişkilerini özel ve iş hayatının en önemli unsuru yapmalılar. Sabır iş hayatında başarının anahtar kelimesi. Yüksek maaş için oradan oraya atlamak doğru değil. Örneğin Tekfen olarak biz üç ayrı yerde çalışıp geleni tutmayız.

Hep Müşteri Odaklı Davrandık
Müşteri odaklılık son yıllarda ön plana çıkmaya başlayan bir kavram. Ancak biz Tekfen’de iş yapış biçiminde ilk günden itibaren müşteri odaklı davrandık. Bunu nasıl yaptığımızı da bir örnekle anlatmak istiyorum: Biz Amerika’dan yeni gelmiştik. NATO hava meydanlarında çalışmıştım. O dönem William Brothers adlı, NATO dolayısıyla Türkiye’de iş yapan bir müteahhitten iş alıyorduk. Acil bir iş vardı, üç ayda bitmesi gerekiyordu. Ama idareler üç ayda karar alamaz. Bizi çağırıp fiyat vermemizi ve indirim yapmamızı istediler. Kabul ettik. İşi hemen yapıp bitirdik. Bu da çok önemliydi tabii. Yabancı firmaların mantalitesine uygun olarak süratli iş ve kaliteli iş yapmak bazen paradan önemli oluyor.
 
“Risk Başarıyı Getirir”
Ayhan Bermek bugün 62 yaşında. Kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olduğu Tekofaks’ın yönetimini kızı Hande Bermek Başoğlu’na devretti. Bermek, “Bundan sonra da yeni iş kollarında fantezilerim olacaktır. Ancak mevcut şirketlerim benim itibarım, gözbebeğim. Onlar için istikrar hep ön plandaydı, öyle de olacak” derken, bugüne geliş öyküsünü, başarıya, işe ve riske bakış açısını da şöyle özetliyor:

Başarımın Nedeni
Başarı çalışmayı sevmekten geçiyor diye düşünüyorum. Ama bu önemli faktöre bazı olmazsa olmazları da eklemek isterim: Kültür ve değerlere sahip çıkmak, istikrara önem vermek ve öngörü. Bizim başarımızı 25 yılı tek bir markayla gelişerek büyümeye bağlıyorum. İstikrar, beraberinde Tekofaks’a itibar sağladı.

İnsan sevgisini ön planda tutan bir yönetici olduğumu hissediyorum. Ama tabii çalışma arkadaşlarımın ne düşündüğü daha önemli.

Nereye Kadar Risk Alırım?
 Risk ticaretin gereği, ancak aldığınız riskin dönemi ve içeriği çok önemli. 1962-63 yılında üniversiteye giriş sistemi farklıydı. Hukuk, iktisat ve yedekten de tıbbı kazanmıştım. Ev sahibimiz, dönemin İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Profesör Naci Şensoy’a gittim. Beni karşısına aldı. “Fakültenin iyisi kötüsü olmaz, kararı sen vereceksin” dedi ve o gece kendi başıma uzun uzun düşündüm. Ve karar verdim: Yüksek öğrenimime iktisatta başladım.

Koç’u Bırakıp Girişimci Oldum
 Ben en büyük ikinci riski Koç Grubu’nda geçirdiğim profesyonel iş hayatımı girişimci olarak devam ettirmeye karar verdiğimde aldım. Riskim, genç olduğum bir dönemde kariyer hayatımdan kaybedeceğim birkaç yıl ve bir miktar paraydı. Bu dönemi de başarıyla geride bıraktım.

Üçüncü riskim ise inşaat sektöründe faaliyet gösterirken 1980 yılında CeBIT Hannover fuarında beni son derece etkileyen faks cihazı oldu. Bu dönem Tekofaks’ı kurdum ve Türkiye’ye faksı getiren ilk firma olduk.

Büyük Pişmanlığım
İş hayatında tek pişmanlığım Japonca öğrenmemek. Hala da hedeflerim içinde yer aldığını da belirtmek isterim. Gençlere önerime gelince… Önce iyi bir profesyonel olmayı başarmalılar. Önemli olan, patronun sermayesini kendi paranız gibi yönetebilmektir. Bugün en önemli sorun, gençlerin kurum kaynaklarını daha kolay riske atabilmeleri. En iyi girişimcilik simülasyonu, sahip olduğunuz işinizdir.

Nilüfer Gözütok
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz