Fiba Grubu YKB Murat Özyeğin ile Türkiye ekonomisi ve küresel ekonomiye dair genel konjonktürü, yeni gelişmelerle değişimin yönünü ve bu ortamda grubunu nasıl yönetmeye odaklandığını konuştuk...
Nilüfer Gözütok Ünal
Fiba Grubu Yönetim Kurulu Başkanı MURAT ÖZYEĞİN, 2024’ün beklentileri doğrultusunda geçtiğini söylüyor. Yıl boyunca enerji sektörüne odaklanarak 320 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını ifade ediyor. 2025’e temkinli yaklaşan Özyeğin, ilk altı aylık bütçelerini buna göre hazırladıklarını belirtiyor. Yine de yatırımlara ara vermeyi düşünmüyor. Gelecek 2 yılda 700 milyon dolarlık yatırım planlıyor ve “Bankacılıkta Türkiye’de, yenilenebilir enerjide Türkiye ve Romanya’da, perakendede ise Türkiye ve Avrupa’da büyüme planlarımız var” diye konuşuyor.
Fiba Grubu, 2024 yılında yatırımlarıyla dikkat çekmeye devam ediyor. Enerji sektöründen perakendeye, Türkiye’den Romanya’ya uzanan bir büyüme planıyla hareket eden grup, 3 milyar dolarlık ciroyla 2024 yılını tamamlamayı planlıyor. “2025, ekonomide sıkı para politikasından gevşemeye geçiş yılı olacak” diyen Fiba Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özyeğin, temkinli bir yaklaşımla yatırımlarını sürdüreceklerini vurguluyor. Özyeğin’in liderliğinde Fiba Grubu, sadece Türkiye’de değil, küresel ölçekte de yeni fırsatların peşinde koşmaya devam ediyor. Grubun önümüzdeki 2 yılda 700 milyon dolar yatırım planı var. Yüzde 33’ü yurt dışında olacak yatırımlar ağırlıklı bankacılık, yenilenebilir enerji ve perakendede hayata geçecek. Özyeğin, “Bankacılıkta Türkiye’de, yenilenebilir enerjide Türkiye ve Romanya’da, perakendede ise Türkiye ve Avrupa’da sürpriz büyüme planlarımız var” diye konuşuyor. Fiba Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özyeğin ile Türkiye ekonomisi ve küresel ekonomiye dair genel konjonktürü, yeni gelişmelerle değişimin yönünü ve bu ortamda grubunu nasıl yönetmeye odaklandığını konuştuk:
2024, Türkiye, global ekonomi ve grubunuz açısından nasıl bir yıl oldu?
2024, dünya genelinde seçimlerin gündemde olduğu bir yıldı. Hem Avrupa Birliği’nde hem ABD’de seçimler tamamlandı, farklı bölgelerde de benzer bir yoğunluk yaşandı. Bununla birlikte dünyada 2024, yüksek faiz ortamının gevşemeye başladığı bir yıl olarak öne çıktı. Bu durum da ekonomik beklentiler açısından kritik öneme sahipti. Küresel ölçekte, reel büyüme yüzde 3 seviyelerinde gerçekleşti. Ancak bu büyüme oldukça dengesiz dağıldı. ABD güçlü bir büyüme göstererek uyguladığı programlarla yüksek miktarda yabancı yatırım çekti. Yapay zeka yatırımları bu büyümeye ivme kazandırdı. Öte yandan Avrupa Birliği’nde yatırımlar dışarıya kaydı ve ekonomi ciddi bir durgunluk yaşadı. Çin’de gayrimenkul piyasasında yaşanan kriz, perakende talebinde önemli bir düşüşe neden oldu. Bizim de Çin’de alışveriş merkezlerimiz bulunduğu için bu durumun etkilerini doğrudan hissediyor ve markaların zorlandığını gözlemliyoruz. Şimdi bu durumu canlandırmak adına bazı ekonomik paketler açıklanıyor. Ancak Çin, küresel büyümeye eskisi kadar katkı sağlayamıyor. Gelecekte, Trump yönetiminin ciddi tarifeler ve vergiler planladığı görülüyor. Bu gelişmeler, 2025’in ekonomik anlamda ilginç bir yıl olacağını işaret ediyor.
Size göre Türkiye açısından yıl nasıl geçti?
Türkiye’ye döndüğümüzde, dezenflasyonist programımız sürüyor. Yüksek faiz ortamı doğal olarak talepte bir azalmaya neden oldu. Ancak para politikası açısından uygulanan programın doğru olduğu kanaatindeyim. Şimdi mali tarafta devletin kemer sıkma politikasıyla bu programı desteklemesi büyük önem taşıyor. Azalan belirsizlikle birlikte CDS seviyelerimiz ciddi şekilde düştü ve brüt rezervlerimiz sağlıklı bir seviyeye ulaştı. Ancak bu rezervlerin sürdürülebilirliği için doğrudan yabancı yatırım kritik önem taşıyor. Şu anda rezervlerimizin artışı daha çok portföy yatırımlarıyla sağlanmış durumda ve bu fonlar, geldikleri gibi hızla çıkma riski taşıyor. Arada kalıcı yatırımlar da mevcut. Ancak Türkiye’nin ekonomik büyümesi için doğrudan yabancı sermayeyi artırmamız gerekiyor.
Sizin gözlemleriniz nedir? Bu yönde bir hareket olur mu?
Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırımın artmasını umuyor ve bekliyorum. Hatta bu alanda bir hareketlilik de gözlemliyorum. ABD ve Avrupa’da katıldığımız farklı platformlarda dezenflasyonist program ve öngörülebilirliğin artmasıyla Türkiye’ye yönelik doğrudan yabancı yatırımcı ilgisinin yükseldiğini görüyoruz. Örneğin, Çin son dönemde ilginç çıkışlar yaptı. Bununla birlikte ben Batılı ülkelerden de Türkiye’ye doğrudan yatırımlarda artan bir eğilim bekliyorum.
Grubunuz açısından 2024 nasıl bir yıl oldu?
2024, beklentilerimizin çok büyük ölçüde karşılandığı bir yıl oldu. Yıla, Orta Vadeli Program hedefleri doğrultusunda belirlediğimiz parametrelerle başlamıştık ve bu hedefler hem satış hem maliyet açısından gerçekleşti. Kurun değerlenmeyeceğini, doların artmayacağını ve TL’nin değerli bir noktada seyredeceğini öngörmüştük. Maliyet kalemlerimizde döviz bazında artış beklerken TL’nin daha stabil bir seyir izleyeceğini tahmin etmiştik. Ayrıca yıl ortasında, asgari ücrete zam yapılsa da yapılmasa da belirli bir refah payı artışını planlamıştık. Tüm bu öngörülerimiz planlandığı gibi gerçekleşti.
Sektörler özelinde baktığımızda tablo ne oldu?
Bankacılık sektöründe, örneğin kredilerde sıkı bir duruş bekliyorduk ve bütçemizi buna göre hazırlamıştık. Kredi büyümesinde sınır olan bu dönemi bankanın farklı atılımlara odaklanması noktasında bir fırsat olarak değerlendirdik. Ekosistem tarafında Türkiye’nin en çok konuşulan bankası haline geldik. Fibabanka olarak 8 yıl önce 110 bin müşterimiz, 1.600 çalışanımız vardı. Şu anda yine 1.600 çalışanımızla 7 milyon müşterimiz mevcut. İnanılmaz bir dijitalleşme hikayesine imza attık. Mobil banka haline dönüştük. Türkiye’nin en dijital bankasıyız desem iddialı bir söylemde bulunmuş olmam. GetirFinans Türkiye’nin ilk servis bankacılığı platformu olarak hayata geçti. Bunu hayata geçiren ilk banka olduk. Hem kârlılık hem büyüme tarafından yurt dışı bankalarımız da 2024’ü oldukça iyi geçirdi. Perakende tarafında ise çok yoğun bir yıl yaşadık. Türkiye’de kendi segmentinde en fazla mağazaya sahip olan Sportive’in yüzde 50 hissesini İş Bankası Grubu’ndan devralarak önemli bir ortaklık gerçekleştirdik. Marks & Spencer ve GAP zaten portföyümüzde bulunan markalardı. Bu yıl, Sportive’i ekledik; ardından eylül ayında Forever 21’i ülkemize getirdik. Lululemon markasını da önümüzdeki mayıs ayında Türkiye’ye getireceğiz. Böylece bir yıl içinde markalarımızın sayısını 2’den 5’e çıkarmış olduk.
Ekonominin soğutulmaya çalışıldığı bir dönemde perakendede işler yolunda mı gitti?
Perakendede işler yıl içinde eylül-ekim ayına kadar aslında sıkı para politikasına rağmen yolunda gitti. Kasımda bir yavaşlama oldu. Bunu da sağlıklı buluyorum. Turist satışları 2023’e göre düşük kaldı. Bu durum turistin profilindeki değişimle de ilgili. 2024’te Orta Doğulu’ya göre Batılı turist daha çok geliyor. Ancak batılı turistlerin alışveriş oranları daha düşük. Turist müşterilerin ağırlıklı olduğu mağazalarımız yavaşladı. Bir diğer nokta, genel satışlar beklentileri karşılasa da maliyet kalemleri birçok sektörde olduğu gibi satıştan çok daha fazla arttığı için marjlarda bir daralma oldu.
Enerjide de büyüyorsunuz. Orada yıl nasıl geçti?
Fiba Yenilenebilir Enerji tarafında yatırımlarımız yoğun bir şekilde devam etti. Güneşte 156 MW’lık hibrit projelerimizi 2024 yılında hayata geçiriyoruz. Bu yatırımlar yıl bitmeden devreye alınmış olacak ve var olan büyüklüğümüz 750 MW’a ulaşacak. Gelecek yılda en az 100 MW’lık bir yatırımı devreye alma noktasında tüm izinlerimiz hazır. Bu çerçevede 2025’te sadece Türkiye’de 850 MW’a ulaşmış olacağız. Romanya’da da 200 MW’lık güneş projemiz var. Yenilenebilir enerji tarafında bölgesel bir oyuncu oluyoruz. Romanya’ya da açılarak çok ülkeli bir grup olarak 2025 sonunda 1.050 MW’ı rahatlıkla görürüz. Öte yandan yine Romanya’da 150 MW’lık bir rüzgar enerjisi projesini hayata geçirmeye hazırlanıyoruz; tüm izinler alınmış ve projelendirme tamamlanmış durumda. Önümüzdeki 18 ila 24 ay içinde çok rahat 1.300 MW’lık bir portföyümüz olacak. Bunun 800 MW’ı rüzgar 500 MW’ı güneş olacak. Bölgesel olarak en büyük 5 oyuncudan biri olacağımızı düşünüyorum.
Gayrimenkul ve otelcilikte işleriniz nasıl gidiyor?
Gayrimenkulde Türkiye’de Alemdağ’da bir parselimiz var. Oradaki projemizin iki fazını tamamlamıştık. 2025’te üçüncü fazı hayata geçireceğiz. Bir yandan da Konya’daki alışveriş merkezimizde 16 bin metrekarelik bir ek kiralama alanı inşa ediyoruz. Adana ve İnegöl’deki AVM’lerimizi zaten büyütmüştük. Gayet iyi gidiyor, AVM’lerimizin hepsi dolu. İstanbul’daki otelimiz Swissotel The Bosphorus da bu yılı çok yoğun geçirdi. Turistik talep son iki yıldaki seyrini korurken kurumsal tarafta yurt dışından Türkiye’ye gelen konuk sayısında Türkiye’deki risk priminin düşmesine paralel ciddi bir artış gördük.
Tüm bu performansla 2024’te grup olarak yüzde kaç büyümüş olacaksınız?
2023’te gerçekleşen ciro 2,6 milyar dolardı. 2024 ciro beklentimiz 3 milyar dolar. Bu da yıl başında planladığımız bir büyümeydi.
Bugün Fiba Grubu’nda gelirlerin sektörel dağılımı nedir?
Grubumuzun büyüklüğünün yüzde 50’sinin biraz üzerindeki kısmını bankacılık ve finans işlerimiz oluşturuyor. Enerji yüzde 20, perakende yüzde 13, gayrimenkul yüzde 8, diğerleri de yüzde 7 bandında bir paya sahip. Grubumuzun dengeli bir yapısı var. Örneğin yurt dışında Çin dahil 10 ülkede varız ve yurt dışı gelirlerimiz toplam gelirlerimizin yüzde 35’i seviyesinde. Türkiye’nin payı yüzde 65.
Yatırımlar açısından baktığınızda toplam ne kadarlık bir yatırım hayata geçirdiniz?
2024 yılında enerji sektörü başta olmak üzere farklı sektörlerde toplam 320 milyon dolar yatırım gerçekleştirdik. Bu yatırımlarımızın yüzde 70’i yurt içinde oldu.
Önümüzdeki dönemde bu denge değişir mi?
Şu anki sektörel dengelerimizden memnunum. Her birinin birbirinden farklı açıları var. Önümüzdeki dönemde tüm şirketlerimiz organik olarak büyüyecek. Türkiye’de bir süre daha yüksek faiz ortamının sürmesini bekliyorum. Tahsili gecikmiş alacaklar noktasında bazı büyümeler söz konusu. Gayrimenkul biraz daha fırsat odaklı. Gayrimenkulde büyük bir alım yaparsınız hemen büyür. Hiçbir alım yapmazsanız ya da AVM’leriniz zaten tamamen doluysa o sektörde önemli bir büyüme olamaz. Aynı durum otel sektöründe de geçerli. Bu alanlarda yeni yatırımlar yaparsak büyüyecek. Bankacılıkta Türkiye’de, yenilenebilir enerjide hem Türkiye’de hem Romanya’da, perakendede Türkiye’de ve Avrupa’da sürprizlerle büyüme planlarımız var.
Nasıl bir sürprizden bahsediyorsunuz?
Temsil ettiğimiz markaların bir tanesiyle Avrupa Birliği’nde de bir açılımımız olabilir.
Yeni bir marka daha gelir mi?
Bakarsınız başka açılımlarımız da olur. Ancak önce bir sindirmek de lazım. Bu markaları oturtmak gerekiyor. 2025 yılında yeni markalarımızı büyütmeye odaklanacağız.
2025 sizce nasıl bir yıl olacak?
2025 yılı ilk yarısı sıkı para politikasının devam etmesiyle yine tedbirli, dikkatli, bankaların kısıtlı kredi sağladığı, enflasyonu kontrol altına almak adına büyümenin belli sınırlar içinde gerçekleşeceği bir dönem olacak. Uzun vadede bütün mesele enflasyon beklentilerinin kırılması. Ne zaman ki uzun vadeli tahviller OVP’deki enflasyon beklentilerine paralel olarak burnunu aşağı doğru çevirir, faizler de aşağı yönlü hareket eder. Gelecek yıl 20’li, sonraki yıl 10’lu, daha sonraki yıl da tek haneli enflasyon beklentisine piyasa oyuncularının inancı artacak. O zaman uzun vadeli faizlerin düştüğünü, TL kredilerin piyasaya girdiğini göreceğiz. O zaman reel olarak gelirin arttığı bir döneme gireriz. Bunu yılın ikinci yarısında çok yoğun yaşarız demiyorum. Ama bir başlangıç olacağına, 2026 ve 2027’de sağlıklı bir büyüme patikasına gireceğimize inanıyorum. Bunun paralelinde de işlerimiz gelişecek.
Siz yıl içinde nasıl hareket edeceksiniz?
İlk altı ay biraz daha temkinli bir bütçe yapacağız. İkinci altı ayda işlerin tedbirli açılması lazım. Çünkü enflasyonu kontrol altına alma noktasındaki itinamız, dikkatimiz devam etmeli. Buna paralel biz de önümüzü gördüğümüz noktada yatırımlarımızı her alanda sürdüreceğiz. Tüm alanlarda yoğun hazırlıklarımız var. Ama 2025 ekonomi adına sıkı para politikasından biraz gevşemeye doğru gitmek için beklediğimiz bir geçiş yılı olacak. Bunu da en dikkatli, en güzel şekilde yöneteceğiz. Geçmişte bunu çok yaptık. Bu anlamda neyi beklememiz, neyi beklemememiz gerektiğini biliyoruz. Buna paralel bir bütçe yapacağız. Öte yandan önümüzdeki 2 yılda da başta enerji ve gayrimenkul sektörleri olmak üzere 700 milyon dolar yatırım planlıyoruz. Planlanan yatırımların yüzde 33’ü yurt dışında olacak.
Yeni yılda en önemli gündem maddeleriniz ve öncelikleriniz neler olacak?
Çok yatırım odaklı konuştuk ama aslında çok farklı gündemlerimiz de var. Ben 2019 yılında yönetim kurulu başkanlığını devralırken çok büyük değerler ve sorumluluklar da teslim aldım. Kız kardeşim Ayşecan Özyeğin Oktay ve üst yöneticilerimizle birlikte grubumuzu hep daha iyiye götürme noktasında yoğun bir çalışma içindeyiz. Bunu çok yönlü yapmaya çalışıyoruz. Değerlerimizi samimi olarak sırtımızda taşıma, bunların sorumluluğunu alma, değerlerimizi tüm çalışanlarımızla paylaşma çabasındayız. 2024 yılında da 2025 yılında da grubun önde gelen konularından biri marka konumlaması. Vakıflarımızla, sosyal sorumluluk projelerimizle grubumuzu yakınlaştırma noktasında yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Grubumuzun mutlu insanların çalıştığı bir yapı olmasını, çok iyi bir işveren olmayı istiyoruz. İnsanımıza yatırım en büyük önceliğimiz. Bunu hep değerlerimizle bağlantılı yapıyoruz. Girişimlerle iş birlikleri gerçekleştirerek yapıyoruz. Bu noktada önceliğimiz grubumuzun esnek yapısını korumak. Kesinlikle hantallaşmayacağız. Güçlü CEO’larımızın yönettiği şirketlerimize çok alan bırakıyoruz. Şirketlerimizi merkezden yönetmiyoruz. Onlara buradan destek sağlıyoruz. Şirketlerimizin çevik, atak ve esnek olması lazım. Eğer siz grup seviyesinden şirketlerinizi yönetmeye kalkarsanız, onları yavaşlatırsınız.
“BELİRSİZ BİR YILA GİRİYORUZ” GENİŞLEYİCİ HAREKETLENME Yeni yılda küresel piyasalarda genişleyici bir hareketlenme olacak. AB ülkelerinin talep hacmi, Türkiye ihracatını çok etkiliyor. Bu noktada Türkiye sadece düşen taleple değil, Euro’nun değer kaybetmesi, doların değer kazanması gibi zorluklarla da karşı karşıya. Ama bana göre AB’de faiz indirimleri artacak. Amerika’da Trump yönetiminin hayata geçirebileceği vergi ve farklı ticaret uygulamaları söz konusu. Bunlar da dünyada bazı fiyatların artışına vesile olabilir. Öte yandan birçok konuyu bir arada takip etmemiz gereken bir döneme giriyoruz. ABD POLİTİKALARI Savaşlar ne olacak? Çin’in uygulamaya çalıştığı ekonomik paket ne sonuç verecek? Bütün bunlar bizim belirsiz ama en azından risklerin ne olduğunu bildiğimiz bir yıla girdiğimizi gösteriyor. Bazı konuların nereye gideceğini özellikle Amerika’nın politikaları çok belirleyecek. Hızla sona ereceğini umduğumuz mevcut savaşlar sırasında da tekrar Türkiye ve ABD’nin karşılıklı stratejik önemi daha da arttı. Bu bağlamda iki ülke ilişkilerinin ve özellikle ticari taraftaki büyümenin artacağına inanıyorum. “FIRSAT TÜRKİYE’DE” Bence önümüzdeki dönemde Türk şirketleri için fırsat, ağırlıklı Türkiye’de olacak. Enflasyonun yüzde 9-10’a düşmesine paralel eğer uzun vadeli Türk lirası faizleri 20’li, 19’lu, 18’li seviyelere gelirse Türk şirketleri adına ülkemizde fırsatlar doğar. Avrupa’da da Amerika’da da faizlerin düşmesine paralel umarız orada da büyüme oranları artar, Türk şirketlerinin yine ihracat piyasalarında gelişeceği bir dönem gerçekleşir. |
“YABANCILARIN GELDİĞİNİ GÖRMEK DE ÖNEMLİ” “VC’LERE YATIRIM YAPIYORUZ” Girişimcilik ekosisteminin önemli bir paydaşıyız. Finberg ile girişimleri iş birlikleriyle birlikte ürün geliştirerek, onlara yatırım yapan VC’lere yatırım yaparak destekliyoruz. Türkiye’de şu anda sizin bildiğiniz VC’ler arasında yatırım yapmadığımız yoktur. Türkiye’de girişimci ruhu var, nüfus var, büyüyebilecek piyasa var. Ancak tabiiki hala yatırım konusu öncelikli. O yüzden ben, ekosisteme yaptığımız en büyük katkımızın Finberg kurumsal girişim sermayesi şirketimizde birebir, VC’ler üzerinden de ikincil olarak yaptığımız yatırımlar olduğunu düşünüyorum. “SULAR ÇEKİLDİĞİNDE BİZLER VARDIK” Sular çekildiğinde bizler vardık. O anlamda girişimcilik ekosistemine desteğimiz çok kıymetli. Şimdi yabancıların geldiğini görmek de önemli. Başkanlığını yaptığım Türk-Amerikan İş Konseyi olarak geçtiğimiz ekim ayında GoGlobal isimli bir konferans gerçekleştirdik. Çok farklı bir katılım kitlesi gördüm. Dünyanın en büyük VC fonlarını Türkiye’de ağırladık. Türk girişimleriyle bir araya getirdik. İmkanlar iyileştirildiğinde Türk girişimcilik ekosisteminin önünde pek kimse duramaz. |
“TEK HEDEFİM YENİLİĞİ İLK KUCAKLAYAN OLMAK” İŞ MODELİ GELİŞİMİ İş modeli gelişimi sürekli gündemimizde. Ben hep yöneticilerimize, “İşimizde 5-10 yıl sonra ne farklı olacak ve bu bizi nasıl etkileyebilir? Bu nasıl bizim iş modelimizi yok edebilir?” sorularına yanıt aramalarını öneriyorum. Çok genç yaşlarda okuduğum en kıymetli kitaplardan biri Intel’in kurucusu Andrew Grove’un yazmış olduğu “Only the Paranoid Survive/Sadece Paranoyaklar Ayakta Kalır” isimli bir kitaptı. Paranoya kelimesi negatif bir kelime ancak buradaki anlamını değerli buluyorum. İşlerimize bu şekilde bakmak zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz. “YAPAY ZEKAYLA İLGİLENİYORUM” Öte yandan yapay zeka başka bir boyutta geliyor. Yapay zekayla çok ilgileniyor, bu alanda çok okuma yapıyorum. Yapay zeka uygulamalarını da meraktan kullanıyorum. Günlük hayatımın her anına soktum mu? Bir teşekkür mesajımı yapay zeka kullanarak yazıyor muyum? Hayır. Bu alanlarda samimi halimi korumayı seviyorum. Ama “Bunu ben böyle yazdım, yapay zeka ne derdi” diye soruyorum. Sonunda onun dediğini yazmıyorum. Fakat çok enteresan önerilerde bulunuyor. “TEK İŞİM BU OLMALI” AI, her anlamda çok anormal bir dönüşümü getirecek ve çok dikkatli de yönetilmesi, regüle edilmesi gereken bir konu. Dünyadaki enerji ihtiyacını çok ciddi artıracak veri merkezleri gerektiriyor. Bir yandan enerji ihtiyacının bu kadar artacağı bir ortamda iklim değişikliğiyle nasıl baş edeceğiz? Küresel gelişmenin dünyaya, topluma, ekonomilere ve bize etkileri sürekli sorgulayacağımız konular olacak. Bu bağlamda her yeni iş modelini ilk kucaklayan gruplardan biri olmak tek hedefim. Grubun yönetim kurulu başkanı ve icra kurulu başkanı olarak benim tek işim bu olmalı. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?