Herkes ikinci şansı hak eder

16.03.2017 12:24:410
Paylaş Tweet Paylaş
Herkes ikinci şansı hak eder
Başarının tanımı kişiden kişiye göre değişebilir. Fakat nadiren sadece tek bir insanın becerisine dayanır. Daha önce de bahsettiğim gibi, girişimciliğe ilk adım attığım sıralarda oldukça zeki ve işinin ehli insanlara rastladım. Doğru insanları seçip işe almış olmam benim için büyük bir şanstı. Tabii bununla beraber, beni her zaman destekleyen ve yüreklendiren harika bir aileye sahiptim. Bu desteğin her zaman kıymetini bildim. Benim sahip olduğum çevreye sahip olmayan, tek başına mücadele veren insanlar olduğunun hep farkında oldum. Bu insanların çok azı başarılı olur. Örneğin, A.B.D ve İngiltere’deki çoğu mahkumun kökeni toplumun yoksul ve dışlanmış kesimlerine dayanır. Onların hikayelerine bakınca sorunun esas nedenini anlıyorsunuz. Hiçbir zaman bir fırsat verilmemiş ve imkansızlıklar onları bu noktaya getirmiş. İngiltere ve Galler Cezaevi İyileştirme Fonu’nun verilerine göre tahliye olan mahkumların yüzde 46’sından fazlası 1 yıl içinde yeniden suç işliyor ve ceza evine dönüyor. Bu durumda vergi mükelleflerine ve ülke ekonomisine yıllık 9,5 ila 11 milyar sterlin zarara neden oluyorlar. Ceza süresi 1 yıldan az olan tutukluların ise yüzde 60’ı tahliye edildikten sonra 1 yıl içinde yeniden suç işliyor. Bunlar oldukça çarpıcı ve kabul edilmesi güç veriler. Bu sorunun çözümlerinden biri de hepimizin bildiği gibi; iş imkanları sağlamak. Her zaman şunu düşünmüşümdür; insanları hayatlarındaki en çaresiz hallerine göre değerlendirmemeliyiz. Bir de zaten en başından çok kötü olan şartlarda yaptıkları olumsuz tercihlere göre yargılamamalıyız. Virgin Eğitim eski hükümlülere iş imkanı tanınmasına öncülük ediyor. Şu an şirketimizin farklı departmanlarında bu şekilde işe aldığımız 25 çalışanımız var. Onlara hayatta ikinci bir şans tanıdık. Yeniden bir suç işleme ihtimalleri de neredeyse yok denecek kadar düşük. Virgin Eğitim’deki deneyimimizin başarısı, aynı programı Virgin Grubu bünyesindeki diğer şirketlerimizde de uygulamamız için bizi cesaretlendirdi. Geçen yaz, geçmişte kanunsuz işlere karışmış ama hayatlarını değiştirmeye kararlı, Virgin ailesinin iki parlak çalışanıyla tanışma fırsatım oldu.

İKİNCİ ŞANS
Tammy Moreton’un hikayesi bir iş fırsatının eski bir hükümlünün hayatını nasıl değiştirebileceğinin en güzel örneği. Tammy 18 yaşındayken kendi deyimiyle “yanlış arkadaşlıklar” kurmuş. Bu yüzden hayatının sonraki iki yılında çeşitli suçlardan cezaevine girip çıkmış. Cezaevinden tahliye olduğunda, eski hükümlülere mentorluk yardımı sunan “Yeni Sayfa”ya (New Leaf) başvurmuş. Prens Charles’ın kurmuş olduğu hayır kurumu “Prince’s Trust” aracılığıyla Virgin Eğitim’de iş bulmuş. Tammy iki yıldır Virgin Eğitim’de çalışıyor. Müdürü ise ondan çok memnun. Onun zamanla kendini nasıl geliştirdiğini anlata anlata bitiremiyor. İşte benim tanıştığım bu genç hanım hayatında kurduğu yeni dengeden dolayı umut doluydu. Ona ikinci bir şans tanındığı için minnettar. Dahası Tammy, kendisi gibi saplanmış olduğu kısır döngüden kurtulmak isteyenlere mentorluk ediyor. Jacob Hill’in hikayesi ise biraz daha farklı. Jacob umut vadeden genç bir girişimciydi. Bizim “Pitch to Rich” yarışmamızda finale kalmıştı. Ayrıca Virgin Media Girişim Öncüleri’nde elçimiz olarak yer almıştı. Şirketi “Lazy Camper” (Tembel Kampçı) festivallere katılan kampçılara, kamp ekipmanları satıyordu. Oldukça parlak olan bu fikri çok dikkat çekti. Fakat ne yazık ki Jacob, bir borç batağına yakalanmış. Böyle hayati anlarda insanlar oldukça yanlış tercihler yapabilir, benim de yapmışlığım vardır. Bu şartlarda içinde, Jacob ekstazi ve esrar satmayı seçmiş ve bu kararı onu cezaevine sürüklemiş. Bugün sorarsanız, size cezaevine düşmenin başına gelen en iyi şey olduğunu söyler. Orada geçirdiği süre içinde hayatını tamamen gözden geçirme fırsatı bulmuş. Enerjisini gerçekten önemli olduğuna inandığı şeyler üzerine odaklamış. Tahliye olduktan sonra hayat dolu ve işleri yoluna koymak için oldukça kararlı olduğunu gördüm. Karşılaştığımızda bana eski hükümlülerin iş bulmasına yardım eden bir şirket kurma fikrinden bahsetti. Tammy ve Jacob sadece birer örnek. Eğer gerçekten yeniden suç işleme oranını azaltmak istiyorsak, bireyleri topluma kazandırmalıyız. Bu da ancak geçmişlerinden uzaklaşmalarını sağlayarak olur. Onlar da herkes gibi ikinci bir şansı hak ediyor. Kısa bir süre önce, Lady Edwina Grosvenor’ın sunumunu izleme fırsatım oldu. Kendisi İngiliz bir hayırsever. Hayatını cezaevlerinin ıslahı ve suça karışmış bireyleri topluma, ailelerine ve iş yaşamına kazandırmaya adamış. Mentor’lerInden birinden alıntı yaptı ve cezaevi sisteminin en büyük sorununu özetledi: “Neyi amaçlıyoruz? İflah olmazları bir köşede biriktirmeyi mi? Yoksa umudu yeşertmeyi mi?”

FİKİRLERİN ÇIKIŞ NOKTASI
Fikirler, çoğu zaman parlak, gizemli ve kelimelerin ötesindedir. Aniden çıkagelirler. Dahası, dünyayı değiştirebilirler. Fakat dünyayı değiştirebilmeleri için sağlam, makul ve ilişkilendirilebilir bir temele oturtulmaları gerekir. Tabii bunu yaparken, bir yandan o ilk andaki parlaklığından da taviz vermemelisiniz. İşte Apple’ın “Farklı Düşün” reklam kampanyasını yürüten herkes bu bahsettiğim beceriye sahipti. 1990’ların sonunda yayınlanan meşhur televizyon reklamı aynen şöyle vurucu bir giriş yaptı: “Bu da çılgınlara, kara koyunlara, aykırılara ve asla sıradan olmayanlara gelsin! Kış günü beyaz giyenlere! Sürüden ayrılanlara! Dünyaya bambaşka bir açıdan bakanlara!” John Lennon, Martin Luther King Jr., Amelia Earhart ve Muhammed Ali gibi “çılgınlar” arasında anılmış olmak hala göğsümü kabartıyor. Yakın zamanda Apple’ın Cupertino, Kaliforniya’daki genel merkezini ziyaret ettim. İçeride Apple ekibinden yüzlerce kişi benim çektiğim “Sakın Aşağı Bakma” belgeselini izliyordu. Oğlum Sam’in yapımcılığını üstlendiği bu belgesel, benim sıcak hava balonu serüvenimi konu alıyor. Belgesel uçsuz bucaksız semalarda dalgalanırken ekibimizin dünya rekoru kırma gayretlerini anlatıyor. Maceraya atılmanın önemini vurguluyor. Bizi bu maceraya sürükleyen neydi, bu fikri nereden aldık ve insan doğasıyla ilgili daha birçok konuda hayat dersleri ve çıkarımlar sunuyor. Film gösteriminden sonra Apple çalışanlarıyla birlikte bir soru-cevap oturumuna katıldım. Birçok farklı konuya değindik, konu konuyu açtı. Bir konuşmacı, benim reklamda sözü geçen “çılgınlar” arasından Apple’ı ziyaret eden ilk kişi olduğumu söyledi. Ben de tabii o kişiler arasında şu an hayatta olan sadece birkaç kişi olduğunu belirttim. Benim haricimde bildiğim şu an Shaan Sahota, Ted Turner ve Bob Dylan var. “Aman Bob Dylan’ı hiç beklemeyin. Nobel verdiler, ödül törenine bile gitmedi. O yüzden iş başa düştü, bari ben gideyim dedim” diye onlara takıldım.
FİKİR NASIL TANIMLANIR?
Bir zamandır düşünüyorum acaba böyle büyük zihinler, bir fikri nasıl tanımlar. Aklıma yatan bir yaklaşım Plato’dan alıntı; “Fikirler zihnimizin kafesinde kanat çırpan kuşlar gibidir” demiş. Fikirler,aynı Plato’nun da dediği gibi zihnimizin içinde. Bize düşense onları zihnimize hapsetmek değil bulup özgür bırakmak. Yakın zamandaki bir blog yazımda, John Steinbeck’in fikirleri tavşana benzettiği bir sözüne değindim. Diyor ki “Fikirler adeta tavşan gibi önce birkaç tanedir. Onları nasıl idare edeceğinizi bilmelisiniz çünkü çok kısa sürede çoğalırlar, bir bakmışsınız bir düzine olmuşlar.” Kanat çırpan kuşlardan, zıplayan tavşanlara… Yönetmen David Lynch ise bizi oradan alıyor ve başka bir yaklaşımla, bu sefer okyanuslara götürüyor. “Büyük Balığı Yakalamak” adlı kitabında bizi büyük düşünmeye sevk ediyor, “Fikirler balık gibidir” diyor ve ekliyor: “Sığ sularda yüzersen ancak küçük balık yakalarsın. Büyük balık yakalamak için okyanuslara, yani daha derin sulara inmen gerekir. Derine indikçe balıkların daha güçlü ve daha benzersiz olduğunu görürsünüz. Giderek büyürler ve somut bir hal alırlar. Ve tabii ki güzelleşirler.” Apple’ın kurucusu Steve Jobs büyük ve güzel balıklar yakaladı. Asla tükenmeden güçlü fikirler üretti ve bunların bazıları dünyayı değiştirdi. Apple çalışanlarına da oturumumuzda söylediğim gibi; Jobs’un iş anlayışı ve teknikleri ile her konuda hemfikir olduğum söylenemez. Özellikle çalışanları desteklemek ve yönlendirmek bakımından çok ayrı yaklaşımlara sahip olduğumuz doğrudur. Fakat buna rağmen, başarılarını, yarattığı şirketi ve ürünlerini her zaman çok takdir etmişimdir. Daha önce de söylediğim gibi en hayranlık duyduğum girişimci odur. “Farklı Düşün” reklamında dedikleri gibi “Onlara atıfta bulunabilirsin, karşı çıkabilirsin, hayranlık duyabilirsin, yerebilirsin. Sadece, onları görmezden gelemezsin.” Ziyaretimden sonra Steve Jobs’un birkaç anekdotunu okudum. Bana “Sakın Aşağıya Bakma” belgeselimi hatırlattı. Steve Jobs bir keresinde bir mülakatta demiş ki “Hayat durağan bir şey ve onu öylece yaşamalıyız algısını yıkılmalı. Bunun yerine hayatı kucaklamalı, değiştirmeli, geliştirmeli ve geriye sizden bir iz bırakmalısınız.” Steve Jobs’un kendi hayatında bunu başardığı hepimizce aşikar. O büyük ve güzel balıkları yakalamanın ötesine geçti ve bize de onları nasıl tutacağımızı öğretti.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz