İnsan zekası yapay zekaya karşı

1.06.2017 12:30:000
Paylaş Tweet Paylaş
İnsan zekası yapay zekaya karşı

Ben “Kafamı gerçeklerle karıştırmayın” tarzında tanımlanabilecek biriyim ve bırakın suni zekayı insan zekasında bile kusursuz bir otorite değilim. Ancak sayıları giderek artan ve ellerindeki veriler doğrultusunda varını yoğunu kumara yatıran müesses şirketlere ve tecrübesiz girişimcilere çok üzülüyorum. Bir diğer ifadeyle, algoritmalarla verilerin iyi, eski moda, içgüdülerle hareket eden girişimciliğe burnunu sokmaması gerekir. Bu arada o günün gelmesinin ne kadar yakın olduğunun da hiçbir önemi yok. 

YAPAY ZEKA HEYECAN VERİCİ

İşte size ne demek istediğimle ilgili bir örnek: Büyük verinin kral olduğu belirli endüstriler var. Artık biz Institutional Investor dergisinde “BlackRock Büyük Veriyi Daha da Büyük Yapıyor” ve Financial Post’da “Para Yöneticileri Yapay Zeka ile Kucaklaştıkça Borsa Uzmanlarının Miadı Doluyor” türünden manşetler görmeye başladık. Bunlar gibi haberler yapay zekanın iş hayatında ne kadar popülerleştiğini gösteriyor, ancak bizim bir fikre veya pazardaki bir fırsata bakarken makinelerin aksine sadece insanlara has bir yeteneğe yani “düşünmeye” sahip olabileceğimizi unutmayarak “Verilerin canı cehenneme. Belki teoride işe yaramayabilir ama benim içgüdülerim bunun pratikte çok işime yarayacağını söylüyor” diyebilmemiz gerekir. Aslında ben 1970’li yıllarda IBM benzeri dev kuruluşlarla kıyasıya rekabet eden Steve Jobs ve Steve Wozniak adlarındaki iki adamın başarı şanslarıyla ilgili olarak yapay zekanın neler diyebilmiş olacağını gerçekten çok merak ediyorum. Ve ayrıca kuruluşundan sadece 13 yıl sonra sıfırdan zengin olan Elon Musk’ın Tesla’sının piyasa değerlemesinde Ford Motor Company’yi birim satışlarda Ford’un yüzde 2’si kadar satış yapmasına rağmen geride bırakmasını hangi algoritma öngörebilirdi ki? Sonuçta Musk her ne kadar bir “araba adamı” olmasa da onun içgüdüleri kulağına bu endüstride geçmişte yaşanan tökezlemelere rağmen elektrikli arabanın nihayetinde bu sektörün geleceği olduğunu fısıldamıştı. Ayrıca kendi güneş, uzay ve otomotiv girişimlerinin ne kadar ileri teknoloji ürünü olduklarına aldırmayarak Musk’ın 2014 yılında MIT’de verdiği konferansta bir izleyiciyi “Yapay zeka konusunda çok dikkatli olun”, zira “Biz burada aslında şeytana davetiye çıkarıyoruz” şeklinde uyarması da fevkalade etkileyiciydi. 

İNSAN ZEKASINA GÜVENMEYE DEVAM

1984 yılında biz Virgin Atlantic Havayollarını kurduğumuzda yüzleştiğimiz başka türden bir şeytan olan “havayolları zekası” ise British Airways, Pan Am ve TWA benzeri derine kök salmış kuruluşlardı. Geleneksel havayolu eleştirmenleri resmen bize çıldırmışçasına bağırıp çağırıyorlardı: “Bu bir çılgınlık! Asla başarılı olamazlar. Sakın bunu yapmayın!” İşte biz tam da bu yüzden verilerin bizi engellemesine izin vermemiştik. Şayet biz Virgin Atlantic’i bugün kuruyor olsaydık, ben yapay zekanın bir uçak yolcusunun yüzündeki rakamlarla ölçülemeyen bir gülümsemenin getirisine nasıl puan veriyor olabileceğini çok merak ederdim. Olağandışı bir nezaket ve alışılmadık saygı ve hürmetle karşılanan müşteriler için o meşhur veriler ne söylerdi acaba? Günümüzde şirketlerin mümkün olduğunca çalışanlarına anlık kararlar alabilecek ve onların kendi ayakları üzerinde durabilmesini sağlayacak şekilde yetki vermesi şart. Eğer kurallar, sistemler ve veri-tabanlı prosedürler kendilerine ayak bağı oluyorlarsa, o zaman onların körü körüne mevcut düzene uymak yerine onu sorgulamaya teşvik edilmeleri gerekir. Bir insan için bunu yapmak çok kolay, ancak bir makine için en azından şimdilik neredeyse imkansız. Makineler kesinlikle düşünebilir hale gelebilir, ancak onlar genel anlamda iş ve özel hayatta çok uzun bir geçmişe sahip eşsiz bir özellik olan yani empati yapabilme yeteneğinden yoksunlar. Yani ben her ne kadar yapay zekanın hepimize iş ve günlük yaşamımızda sunduğu fırsatlardan müthiş heyecanlanıyor olsam da, insanoğlunun zekasına güvenmeye devam etmekten de ayrı bir mutluluk duyuyorum.

ÖNCELİĞİNİZ KÂR ETMEK DEĞİL İNSANLAR OLSUN

eden serbest girişimci oldum? Bunun cevabı 50 yıl önce ilk şirketimi kurduğum zaman verdiğim cevapla birebir aynı: İnsanların hayatlarında olumlu yönde bir farklılık yaratmak. Ben hangi endüstride olursa olsun diğer şirketlerin de kendi çekirdek değerlerinde benzer bir amacı olması gerektiğine inanıyorum. Ne zaman yeni bir sektöre girsek Virgin’deki ekibimiz bunu daima aklında tutar. Havayolu endüstrisine bir bakalım. Biz burada yolcuların daha iyisini hak ettikleri inancından yola çıkarak Virgin Atlantic, Virgin Australia ve Virgin America adlarında üç tane çok sevilen havayolu şirketi kurduk. Biz insanların bir havayolu şirketini seçtiklerinde onların yeterince nezaketi ve ilgiyi hak ettiklerini düşünüyoruz. Onlar ayrıca saygıyı ve eşsiz bir deneyimi de hak eder. Onların kesinlikle hak etmedikleri ise bilançodaki rakamlar gibi veya kabindeki bir sığır gibi muamele görmek. Ne yazık ki bu bakış açısını her şirket benimsemez. (Eminim aklınıza benim isim vermeksizin bahsettiklerimden okuduğunuz bir veya ikisi gelmiştir!) Bu gibi şirketler önceliği insana değil kâra verir ve önünde sonunda piyasadan silinip gider. Her şirket ve iş insanı hata yapar. Ben kendi adıma fazlasıyla hata yaptım ve gelecekte daha fazlasını yapacağımı da biliyorum. İyi haber ise onlarla yüzleştiğinizde şapkayı önünüze koyup düşünerek, hızlı hareket ederek ve oturmuş güçlü bir şirket kültürüyle herhangi bir yanlıştan çabucak geri dönebilmektir. Güçlü bir şirket kültürü oluşturmak önceliği insana vermekle başlar ve bunun için de samimi olmak gerekir. Bunu başarmanın sırrı ise ekibinize kendileri gibi olma özgürlüğünün tanınmasında yatar. İşler sarpa sardığında, aşırı derecede süreçler ve prosedürler olması çalışanlarınızın kendi deneyimlerine, kendi insani değerlerine ve şirket kültürüne dayanan kararlar almasını engeller. 

İLK GÜNDEN BERİ ÖNCE İNSAN

Biz ekibimizde çalışanlarımıza modası geçmiş kurallara göre değil sağduyuyu temel alan kararlar alabilecek şekilde yeterince özgürlük vermek için çırpınırız. Biz çalışanlarımıza kendi işlerini yapmaları için doğru araçları vermeye ve sonra onların doğru işler yapmalarına güvenmeye inanırız. Söz konusu ister fazladan alınmış rezervasyon, ister kaçırılmış bir tren ya da telefon faturasıyla ilgili bir sorun olsun, daima ön cephedeki ekibinizi anında o meseleyle ilgilenebilecek bir şekilde yetkilendirin. Hızlı hareket etmek size biraz para kaybettirebilir, ancak bir gecikme veya sert bir cevap size muhtemelen kaybedilen iyi niyetle çok daha fazlasına mal olacaktır. Ve bu sosyal medya devrinde herhangi bir müşteri sorunu Internet üzerinde kontrolsüz bir yangın gibi yayılarak tamiri mümkün olmayan bir hasara yol açabilir. Ben geçenlerde dünyanın dört bir yanındaki Virgin şirketlerini ziyaret etmek amacıyla çıktığım ve bu fikirler hakkında derinlemesine düşünmek için bana yığınla zaman veren kasırga gibi hızlı ve uzun bir yolculuk yaptım. Bu bir haftalık dünya turunu Seattle’da bitirmek özellikle çok etkileyiciydi, çünkü burası Boeing’in yani bana 33 yıl önce Virgin Atlantic’i kurmamız için genç bir plak zenginine ikinci-el bir 747 yolcu uçağını kiralayarak şans tanıyan şirketin merkeziydi. Daha önceleri de yazdığım üzere insanların çoğu bizi o dönemde başarısızlığa mahkum etmiş ve asla hayatta kalma şansımız olmadığını söyleyip duruyorlardı. Oysa havayolumuzu müşteri deneyimleri çerçevesinde kurarak ve geniş yetkilerle donatılmış bir ekip yaratarak daha işin başındayken doğru olan şeylere odaklanmıştık. Bu sayede sadık yolcuları cezbeden ve bizim de uyum göstermemizi sağlayan bir servis kültürü yaratmayı başarabilmiştik. Çok daha konforlu koltuklar, açık büfe, koltuk arkası eğlence sistemleri gibi yenilikler yapmıştık, ancak şayet çalışanlarımıza kendileri gibi olma özgürlüğünü tanımamış olsaydık bu yeniliklerin hiçbirinin çok da fazla bir etkisi olmazdı. 33 yıldan uzun bir süre sonra Virgin Atlantic halen daha o ilk gündeki eğlence anlayışını ve aynı güveni veriyor. Bu güven ilk günden itibaren liderlik ve şirket kültürünün içine gömülmüş bir değer oldu. Şayet şirketiniz insan üzerine kurulmamışsa ve bir amacı yoksa o zaman sadece kusurlarınızı gizlemeye çalışırsınız. Ancak eğer şirketiniz kendi çalışanlarını desteklemeye ve onları geliştirmeye inanıyor ise o zaman işleri büyütürsünüz ve müşteriler de defalarca size geri gelir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz