SORU: Girişimci olmadan önce bir
üniversite diploması sahibi
olmanın ne kadar gerekli olduğu konusundaki
fikrinizi merak ediyorum.
Dillon Cortez
CEVAP: Bu çok enteresan bir soru
ve sıklıkla da gençlerin bana
yönelttiği bir soru. Global
işler piyasasının büyük bir hızla değiştiği, yüksek
öğrenimin maliyetinin giderek arttığı ve dünyanın
dört bir yanında girişimciliğin ciddi boyutta itibar
kazandığı göz önüne alındığında, senin sorun
kendine iş kurmak isteyen herkes için büyük
önem taşıyor.
Üniversiteye gidip gitmemekte kararsız
olman, kısmen de olsa bir derece sahibi olmanın
değerinin düşüyormuş gibi görünmesinden
kaynaklanıyor olabilir. İstihdam piyasasının bu
kadar hızlı değiştiği bir ortamda giderek daha
fazla sayıda işveren klasik diplomalar yerine iş üstünde eğitimi olanları tercih eder hale geliyor. Bir
işletmecilik derecesi insanların eskiden bekledikleri
türden bir güvenceyi artık sunmuyor olabilir.
Şayet bir bilim insanı, mimar ya da doktor olmak
istiyorsan üniversiteye gitmek en doğru seçimdir.
Bu alanlardaki eğitim programlarından birine devam
etmek zorunludur ama tıp diploması almış kız
kardeşim Holly’nin de bizzat yaşadığı gibi orada
derecenizi aldıktan sonra da eğitiminiz devam eder.
Bir girişimci ise neredeyse tüm becerilerini iş
üstündeyken kendi kişisel deneyimlerinden kazanır.
Muhtemelen hepsi de okulu bırakmış ve onun yerine
kendilerine son derece başarılı şirketler kurmuş
Steve Jobs, Michael
Dell, Bill Gates ve
Mark Zuckerberg gibi
meşhur girişimcileri
tanıyorsunuzdur.
Bu girişimcilerden
hiçbirinin bir şirketi
yönetip yönetemeyeceği sorgulanmadı. Onlar yıkıcı inovasyonlara ve
müthiş liderliğe giden yolda kendilerine has, eşsiz
yaklaşımlarını ders kitaplarını okuyarak değil,
heyecan ve gerilimlerle dolu günlerde ve uykusuz
geçen gecelerde kazandı.
Piyasada elbette MBA derecesi sahibi birkaç
muazzam lider var. Ancak bana bu son derece
gereksizmiş gibi geliyor. İşletmecilik sanatı üzerine
ne kadar eğitim almış olursanız ya da meşhur iş
stratejilerini ne kadar derinlemesine analiz etmiş
olursanız olun hiçbir şey sizi bir şirket yönetme
yolculuğuna tam anlamıyla hazırlayamaz.
Burada işin doğrusu her girişimcinin hatalar
yapacağıdır ve siz de kendi işinize başlarken
muhtemelen çok sayıda hata yapacaksınız. Pratik
bakış açısıyla en iyisi bu öğrenme sürecine gençken
ve kaybedecek çok fazla şeyiniz yokken başlamak.
Daha iş hayatına
başlamadan önce
bile 10 binlerce
dolar tutarında
öğrenci kredisi
borcuna girmek sizin
bir şirket kurma
özgürlüğünüzün
sınırlarını adamakıllı
zorlar.
Bizim Virgin’deki ekibimiz, girişimcilik ruhuyla yanıp tutuşan
gençlerin üniversiteye yönlendirilmesi ve net bir
şekilde önlerindeki en iyi seçenek olmamasına
rağmen borçlandırılmaları fikrine asla sıcak
bakmadı. Biz daima işleri yapmanın daha iyi bir
yolu olduğunu düşündük.
Birkaç yıl önce İngiliz hükümeti nezdinde genç
girişimcilere fon sağlanması için ulusal start up
kredilerinin başlatılması yönünde lobi faaliyetleri
yürüttük. Hükümet bu fikre sıcak yaklaştı ve şimdi
bizim kâr amacı gütmeyen Virgin StartUp gibi fon
sağlayıcıları aracılığıyla artık İngiltere’de yaşayan
genç girişimcilerin önünde yepyeni bir seçenekleri
var: Onlar artık geleneksel yoldan giderek aldıkları
krediyle üniversiteye de gidebilir veya o krediyle
Virgin StartUp’ın uzmanlar ağının tavsiyeleri
doğrultusunda kendilerine bir şirket de kurabilirler.
Alınan sonuçlar son derece göz kamaştırıcı. Virgin
StartUp’ın kurulduğu 2013 yılından bu yana
toplamda 12 milyon sterlini aşan bir miktarı (ya da
16 milyon dolar) 1.000’den fazla kişiye kredi vermiş
durumda.
Bunun gibi programlar yeni girişimciler kuşağına
bir yardım eli uzatarak insanların inanılmazmış gibi
gelen fikirlerini hayata geçirmelerini sağlıyor. Ve
yapılan araştırmalar yeni kurulmuş bir teknoloji
şirketine verilen her 1 sterlinlik kredinin ekonomiye
3 sterlin olarak geri döndüğünü gösteriyor.
KADERİNİZDE GİRİŞİMCİLİK VAR MI?
SORU:
Bir Feng Shui ustası iş
hayatına son serece uygun
olduğumu söyledi. Yıllardır
çalışıyorum, ancak övünebileceğim
hiçbir önemli başarım yok. Gerçekten
kaderimde girişimcilik olup olmadığını
nasıl anlayabilirim?
Thomas Chee
CEVAP:
Yıllar önce Virgin
Records gerçekten
havalanmaya
başladığında ekibimiz olası bir büyüme
pazarı olarak Japon pazarına bakmaya
başladı. Bu ülkeyi ziyaret etmekten çok
hoşnut kalmış ve orada iş yapmakla
ilgili farklı gelenekler karşısında şaşkına
dönmüştüm. İşte Feng Shui ilkeleriyle ilk
defa tanışmam o zamanki seyahatlerim
sırasında oldu.
Japonya’da en önemli
toplantılarımızdan bazıları gösterişli
otellerde yapılırdı ve etrafımızdaki
eşyaların buna uygun bir şekilde
yerleştirildiğini fark ederdim. İçecekler
masanın üzerine belirli bir tarzda
koyuluyor ve çiçek saksıları da odanın
etrafına dikkatlice yerleştiriliyordu.
Görüştüğüm iş insanları tertemizdi ve
hepsi de takım elbiseli ve kravatlıydı.
Uzun dağınık saçlarım ve hafif sakalımla
sık sık sanki o yere ait değilmişim gibi
hissettiğimi itiraf etmeliyim!
O günden sonra Feng Shui’nin
aslında benim yaşadığım Necker
Adası’nda bolca bulunan iki element
olan “rüzgar ve su” anlamına geldiğini
öğrendim. Bir şeyleri sarsmak için küçük
kaoslara her zaman açığımdır, ancak bu
adadayken düşünmeyi çok severim ve
bizim kendimize has Feng Shui’miz de iyi
bir iş düzenidir.
Bütün şirketler açısından uyumlu
bir ortam sunmak çok iyi bir fikirdir. Her
yerde çalışabilirsiniz, ancak etrafınızdaki
nesneler kullanışlı ve canlandırıcı
olduğunda bu işi daha kolay yaparsınız.
Kariyerle ilgili konularda sadece
Feng Shui ustasını dinlemek muhtemelen
pek de iyi bir fikir olmaz. Madem
ki geleceğinizle ilgili bir tavsiye
arayışındasınız, o zaman aileniz veya
dostlarınız gibi güvenebileceğiniz
insanlarla konuşmak size iyi gelebilir
Benim danışacağım ilk liman daima
annem olmuştur. Eğer bir şirket kurmayı
düşünüyorsanız onların tepkileri sizin
pazar araştırmanızın ilk bölümü işlevini
görebilir. Onlara fikrinizi anlatın ve
büyük bir ihtimalle dürüst geri bildirimler
alırsınız. Elbette ki sonuçta gerçekten
önemli olan sizin fikriniz. Hiçbir ciddi
başarınızın olmadığı uzun yıllar boyunca çalıştığınızdan bahsetmişsiniz
ki bu bana fevkalade ilginç geldi.
Eminim meslektaşlarınızdan birkaçına
sorsanız hemen size iş hayatınızdaki
başarılarınızdan birkaçını anında
sayabilirdi. Başarılı bir girişimci olmak
için her şeyden önce kendinize
güveninizin tam olması ve kendi
ürününüzün yanı sıra kendinizi de
satabilme becerisine sahip olmanız
gerekir, yani her zaman pozitif olmaya
çalışın!
Eğer bir Feng Shui ustası sizin bir
girişimci yaşamına uygun olduğunuza
inanıyorsa, bu gerçekten çok müthiş
bir şeydir, ama kendinize de sorun:
Buna siz kendiniz de gerçekten inanıyor
musunuz? Akşam geç saatlere kadar
çalışmak ve sabahları erkenden
kalkmayı gözünüz kesiyor mu?
Hatalardan dersler çıkarıp başarıyı
yakalayıncaya kadar başarısızlık
üstüne başarısızlık yaşamayı kaldırabilir
misiniz? Şimdiye kadar hiç binmediğiniz
türden bir lunapark trenine binmeye
ve hayallerinizi gerçekleştirmek için
hesaplanmış riskler almaya hazırlıklı
mısınız?
Eğer bu soruların tümüne de
verdiğiniz cevap evet ise hiç durmayın
hemen kendi işinizi kurun. Benim tek
bildiğim yaşam tarzı girişimciliktir
ve bunu herkese tavsiye edemem.
Ancak sırf birileri yapmanız gerektiğini
düşünüyor diye de hemen bu işe
atılmayın. Sonuna kadar inandığınız bir
fikriniz ve onu gerçekliğe dönüştürecek
bir planınız olduğundan emin olun.
Bir noktada herkes cesur bir adım
atmak ve hayallerinin peşinde koşup
koşmamak konusunda bir karar vermek
zorunda kalır. Thomas, sen bu noktaya
geldin mi? Bu soruya sadece sen cevap
verebilirsin.
HAZIRLIK LİSTESİ
Aşağıda girişimciliği düşünen
tüm insanların kendi işlerini
kurmadan önce kendilerinden
emin bir şekilde “evet” diye
cevaplamaları gereken birkaç
soru var:
* Bir start up’ın gerektireceği
kadar zamanı ayırmaya
hazır mısınız ve ona muktedir
misiniz?
* Olası başarısızlıklardan dersler
çıkarmaya hazır mısınız?
* Hayallerinizin peşinde koşmak
için gerekli hesaplanmış
riskleri almaya hazır mısınız?
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?