42 yaşında, bankacılık sektöründe profesyonel yöneticiyken cesur bir
kararla kendi bankasını kurdu. 41 günde yarattığı Finansbank,
Türkiye'nin en büyük 5 özel bankasından biri oldu. Türkiye'de
profesyonel yöneticilikten patronluğa geçiş yapıp ardından da hızla
yükselen iş insanının sayısı çok değildir. Özyeğin, bunu başaran nadir
örneklerden. Başarısının arkasında zorluklarla dolu bir hikaye de yok.
17 ortakla Finansbank'ı kuran işadamı ne bu ortakları ikna ederken ne de
bankayı kurduktan sonra zorluk yaşamadığını söylüyor. "Çünkü büyük
beklentilerim yoktu" diye konuşuyor. Finansbank'ı 2006 yılında Yunan
NBG'ye 3,1 milyar Euro gibi etkileyici bir rakama satan Hüsnü Özyeğin,
kısa süre önce çok sevdiği ve 37 yıllık birikimi bulunan bankacılığa
yeni bankasıyla geri döndü. Şimdi herkes ondan Fibabanka ile yeni bir
başarı öyküsü bekliyor. O ise tıpkı Finansbank'ta yaptığı gibi sakin ve
emin adımlarla ilerlemek istiyor. Finansbank, aslında Özyeğin'in başarı
öyküsünün sadece başlangıcı. Finansbank'tan sonra Fiba Grubunu
perakendeden enerjiye yeni işlerle büyüten Hüsnü Özyeğin, nasıl
başardınız sorusuna, gençlere çağrı yaparak cevap veriyor: "Yeni
bankamız Fibabanka'da da Finansbank'ta olduğu gibi kendi elemanlarımızı
yetiştireceğiz. Genç bankacılardan bu mesleğe kendini adamış veya
adayacak olanları aramızda görmek istiyoruz. İyi eğitimli, iyi çevresi
olan arkadaşları önemsiyoruz. Özetle çok çalışacak ama hızlı yükselecek
çevik bankacılar arıyoruz."
Mavi boncuk istedim
Yapı Kredi Bankası'nda görev yaparken oradaki ekibimizle beraber hiç
ummadığımız bir başarı elde ettik. Bankayı 3,5 yıl içinde mali olarak
çok önemli bir yere getirdik. Bildiğim kadarıyla bir profesyonel
yöneticiye verilen ilk ve son lisanstı. Gerçek anlamada bir serveti, bir
grubu olmayan bir yöneticiye lisans devri olmuşsa da yepyeni bir lisans
sıfırdan kimseye verilmedi. Ankara'dakileri ikna etmem tahmin
edemeyeceğiniz kadar kolay oldu. "Bu yaptığımız iş için bir mavi boncuk
istiyorum" dedim. Onlar da bana, "Bir bankacılık lisansını size
veremeyeceğiz de kime vereceğiz" dediler ve hiç tereddüt etmeden lisansı
verdiler. 42 yaşındaydım o zaman.
21 yatırımcıyla görüştüm
Finansbank'ı 17 ortakla kurdum. Ortakları mavi boncuğu aldıktan sonra
buldum. Lisans resmi gazetede 15 Eylül tarihlidir. Banka 27 Ekim'de
açıldı. Yani Finansbank'ı 41 günde kurmuşum. 21 yatırımcıya gittim.
17'si kabul etti. Hepsine aynı fiyatla sattım. 17 yatırımcıdan sadece
bir tanesi, benim bildiğim kadarıyla hisselerini 1987 Ekim'inden
2006'nın sonuna kadar hiç satmadan tuttu. Bankanın yüzde 1'i o
kişinindi. Babası iki oğluna birer hisse vermişti, diğer kardeş kendi
hisselerini sattı. Bankanın sermayesi 8 milyar dolardı, ben hisseleri
yüzde 50 primli satmıştım. Yüzde 1'i 80 bin dolardı. 120 bin dolara
satmıştım, 40 bin doları da içeriye kendi sermayem olarak koymuştum.
Bankanın yüzde 1'i 50 milyon dolara ulaştı. Hissesini satmayıp saklayan
kardeş, 120 bin dolara karşı, bir daha hiç para koymadan 50 milyon dolar
aldı. Ortaklığı kabul etmeyen 4 kişiyle bir daha bu konuyu konuşmadım.
Pişman olup olmadıklarını bilmiyorum. Ortakları Türk iş aleminin
bilinen, kendi işlerinde başarılı, yarın öbür gün bir sorunum olmayacak,
daha evvel bankalarla bir sorunu olmamış kişilerden seçmiştim. Bir kişi
daha fazla hisse almak istedi ama ben kimseye yüzde 3'ten fazla vermek
istemedim. Dağınık bir ortaklık yapısı olsun istiyordum. Daha fazlasını
isteyen buna biraz hayıflanmıştı.~
Citibank'ı model aldık
Bankayı kurarken hiç zorluk olmadı, çünkü büyük bir beklentiyle
kurmamıştım. Bir binanın 6'ncı 7'nci katında genç bir ekiple işe
başladık. Çok farklı bir şekilde, Türk bankacılık piyasasında hiç
bilinmeyen isimlerle kurdum bankayı. İlk Ömer Aras'a teklif götürdüm.
Ömer kabul ettikten sonra elemanları o seçti. Benim 15 yıllık bankacılık
tecrübeme karşın Ömer'in bankacılık tecrübesi 2,5 yıldı ama bu işi yine
de ona bıraktım. Ben bir işi birisine verdiğim zaman ekibi onun
seçmesini isterim. Ekibin çoğu çok iyi ailelerin çocukları, çok iyi
yetişmiş, iyi eğitimli, Citibank kökenli isimlerdi. Biz de önce Citibank
gibi bir banka yaratmak istedik. Citibank'ın o zaman İstanbul, Ankara,
İzmir ve Mersin'de şubesi vardı. Biz de 4 şube açtık. Kurumsal
bankacılık yapmak üzere başladık, başta model oydu.
"Bizim oğlan hapı yuttu"
İlk şubeyi açtığımda da hiçbir zorluk yaşamadık. Ama hiç unutmuyorum, o
akşam rahmetli babam aradı, "Ne kadar para topladın oğlum" diye sordu.
Biliyorsunuz Anadolu'da şube açtığınız zaman ilk gün tüccarlar para
getirir. İlk gün mevduat önemlidir. Babama "Hiç para toplamadık" dedim.
Kapattı telefonu. Sonra anneme, "Hapı yuttu bizim oğlan" demiş.
'20-25 ŞUBELİ BİR BANKA HEDEFLEMİŞTİM'
Finansbank'ı kurduğumuz zaman ilk yıl 4 şube açtık. Sonra 7 yıl hiç şube
açmadık. Bankayı 1987 yılında kurduk. 1995'te 5'inci şubeyi Denizli'de
açtık. Bana o zaman gelecek planımı sorsaydınız, 20 yılda 20-25 şubeli
bir banka oluruz derdim. Enflasyon çok yüksekti. Bugünkü gibi çeşit
çeşit kredi ürünleri yoktu. Bankacılık bireylerin paraların�� muhafaza
eden, kiralık kasa sunan, repo yapan, bireylerden para toplayıp bunları
ticari kurumlara aktaran bir aracılık faaliyeti yapıyordu. Sonrasında
piyasa çok gelişti.
ANADOLU'NUN GÜVENİYLE BÜYÜDÜK
Bir gün Kayseri'den bir müşterim bana, "Siz Türkiye'nin özel
Eximbank'ısınız" demişti. Bu bizim 2001'de yaptıklarımızın
unutulmadığının göstergesi. 2001'de Anadolu'da yollara döküldük.
Bankalarla ya da faktoring şirketleriyle sıkıntısı olanların tüm
kredilerini toplayıp yeniden yapılandırdık. O zaman "İstanbul Yaklaşımı"
vardı. Biz buna "Finansbank Yaklaşımı" diyorduk. Finansbank kurumsal
bankacılıkta 2002-2003 yıllarında özel bir konuma ve prestije ulaştı.
KOBİ'de de ilk organize olan banka olduk. Aslında Türkiye'de KOBİ
bankacılığına ilk giren eski bankam Pamukbank'tı. Pamukbank fona
devredilince 1-1,5 ay içinde Pamukbank'tan 30 şube müdürü, 90 portföy
yöneticisi transfer ettik. KOBİ bankacılığına da bu sayede çok önemli
bir başlangıç yaptık. Bir yıl içinde birkaç 100 bin KOBİ'ye ulaştık.
KOBİ'lere kullandırdığımız krediler, toplam kredilerimiz içinde yüzde
10-12 düzeyine ulaştı. Arkadaşlarım, nerede şube açacağız diye
sorduklarında "Nerede bir Pamukbank müdürü bulursak orada" diyordum.
Finansbank'ın tarihinde yatırım bankacılığının da rolü önemlidir.
Türkiye'de sıfırdan kurulup yatırım bankacılığı yapan başka banka yok.
Daha 5-6 aylık bankayken halka arzların sendikasyonlarına giriyorduk.
1994 yılından sonra bankacılıkta rekabette var olabilmek için büyümek
gerekiyordu. 1995 yılında strateji değiştirip bireysel bankacılığa
girdik. Piyasa çok gelişti. Yeni ürünler pazarı ve bizi büyüttü.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?