Shekshnia, yönetim kurullarının farklı ülkelerde değişim karşısında aldığı güncel yapıyı, düştüğü tuzakları, yenilikçi uygulamaları Capital’e şöyle anlattı...
Aslı Sözbilir
2000’lerin başlarında Enron, Tyco ve WorldCom gibi şirketler çökerken, “Kurullar uyuyor muydu” sorusu sıkça soruldu. Yeni dönemde de klasik yönetim kurulları anlayışının sorun yaratacağı görüşü hakim. Prof. Stanislav Shekshnia ve Veronika Zagieva’nın kaleme aldığı, “Yönetim Kurullarına Önderlik Etmek” (Leading a Board: Chairs’ Practices Across Europe) isimli kitapta da bu konulara dikkat çekiliyor. Prof. Stanislav Shekshnia, yönetim kurullarında farklılaşan pek çok konu olduğunu söylüyor. Türkiye, Rusya ve 6 Avrupa ülkesinde yaptıkları 800’ü aşkın görüşmenin sonuçlarına dikkat çekiyor ve “Kurallarda kadın çalışan ve kurul üye sayısının artması, işçi temsilcilerinin kurullara dahil olması değişen yapılara ilişkin sadece birkaç örnek” diye konuşuyor.
Batı’da kadınlar yönetim kurulu üyelerinin yüzde 5’ini oluşturuyordu. Bugün bu oran ortalama yüzde 25’e çıkmış durumda. Eskiden işçi temsilcilerini kurullara dâhil eden şirket sayısı çok azdı. Bugün Almanya, Norveç ve Danimarka gibi ülkelerde kanunlar bazı tip şirketlerde işçilerin temsilini zorunlu kılıyor. Tüm bunlar ve daha fazlası dünyada yönetim kurullarında önemli bir değişim yaşandığını gösteriyor. “Leading a Board: Chairs’ Practices Across Europe” (Bir Yönetim Kurulu’na Liderlik Etmek: Avrupa Genelinde Başkanların Uygulamaları) kitabının yazarlarından Prof. Stanislav Shekshnia da tüm bu değişimlere dikkat çekiyor. 2014-2018 arasında Türkiye, Rusya ve 6 Avrupa ülkesinde (İngiltere, Hollanda, İsviçre, Danimarka, İtalya, Almanya) yönetim kurulu pratiklerini incelediklerini söylüyor. Bu çalışmalar kapsamında 800’e yakın yönetim kurulu başkanı, üyesi, hissedar ve CEO ile birebir görüştüklerine dikkat çeken Shekshnia, yönetim kurullarının farklı ülkelerde değişim karşısında aldığı güncel yapıyı, düştüğü tuzakları, yenilikçi uygulamaları Capital’e şöyle anlattı:
Günümüzde Türkiye’deki yönetim kurulları genelde emekli CEO’lar ve liderlerden oluşuyor. Bu trend dünyanın geriye kalanında da aynı mı?
En önemli trend gittikçe daha fazla kadın olması. 2005’te Batı’da kadınlar yönetim kurulu üyelerinin yüzde 5’ini oluşturuyordu. Bugün bu oran ortalama yüzde 25. Fransa ve Norveç’teki kamu şirketlerinin yöneticilerinin neredeyse yarısı kadın. Bu büyük değişimin sonuçlarının büyük olacağına inanıyorum. Bir diğer trend de çalışanların bu kurullarda temsilinin artması. Almanya, Norveç ve Danimarka gibi bazı ülkelerde kanunlar bazı tip şirketlerin yönetim kurullarında işçilerin temsil edilmesini zorunlu kılıyor. Almanya’da büyük şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin yarısı işçi temsilcilerinden oluşuyor. Diğer ülkelerde – Finlandiya, Fransa, Hollanda – yönetim kurulları ve ortaklar kendi istekleriyle işçi temsilcilerini kurullara katıyor. Diğer yandan da haklısınız, yeni yönetim kurulu üyelerinin çoğu eski ya da şu andaki lider yöneticilerden seçiliyor. İtalya gibi bazı ülkelerde akademisyenlerin ve avukatların da sayısının çok olduğunu görüyoruz ama bu bir kural olmaktan öte istisna. Şirketlerin yönetim kurulları daha çeşitli olmalı.
Son 10 yılda yönetim kurulu üyelerinin sayısı dünyada nasıl değişti?
Yönetim kurullarının büyüklüğü ülkeye ve şirket tipine göre değişir. Avrupa’da en büyük yönetim kurulları Almanya’da, ortalama bir halka açık şirkette 16 yönetim kurulu üyesi var. Ondan sonra 12 kişiyle İtalya ve 8 kişiyle Hollanda geliyor. Yönetim kurullarının büyüklüğü ülkelerin kanuni zorunluluklarını yansıtıyor. Almanya’da kanunlar her paydaşın yönetim kurulanda temsil edilmesini zorunlu kılıyor. Bu da büyük yönetim kurullarına yol açıyor. Hollanda’da kanunlar şirket ortaklarından yana ve onlara şirketlerin yönetiminde çok söz hakkı veriyor, bu nedenle de yönetim kurulları küçük. Genelde son 10 yılda yapılan işlerin zorlaşması ve kanuni zorunlulukların artması yüzünden yönetim kurullarının da büyüdüğünü söyleyebiliriz. Kişisel olarak üye sayısı 10’dan fazla olan çok verimli bir yönetim kuruluna rastlamadım. 15 veya daha fazla sayıda yönetim kurulu üyeniz olduğu zaman işin çoğunu alt komisyonlara delege etmek zorunda kalıyorsunuz, öteki türlü yönetmek mümkün olmuyor.
Türkiye’de yönetim kurullarına bağımsız üyeler atamak konusunda bir trend var. Dünyadaki durum da aynı mı?
Bağımsız üyeler, Türkiye’deki halka açık şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin üçte birini oluşturuyor. Diğer Avrupa ülkelerinde bu oran çok daha büyük. Örneğin İsviçre ve Hollanda’da yüzde 80, Almanya ve İngiltere’de yüzde 60’tan fazla. Halka açık olmayan şirketlerde bu oran tüm dünyada daha düşük ama orada da son 15 yılda bağımsız üyelerin sayısı artıyor. Yönetim kurulunun şirket yönetimi ve ortaklarının etkisi altında olmaması iyi yönetimin en önemli şartlarından biri. Bağımsız üyeler şirketlerin uzun vadeli ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşması için vazgeçilmezdir. Asıl soru bağımsız üyelerin çok olması bir yönetim kurulunu otomatik olarak bağımsız yapar mı? Maalesef hayır, üyelerin resmi olarak bağımsız olması, verdikleri kararları bağımsız olarak vermelerini garanti etmez. Çoğu zaman kâğıt üzerinde bağımsız olan üyeler, güçlü bir CEO’nun ya da hissedarın etkisi altına girer ve pratikte yönetim kurulunun etkinliğini azaltır.
Yönetim kurulu üyelerinin şirketlerin var oldukları sektöre göre dağılımı nedir?
Sektör bilgisi yönetim kurulu üyeleri için olmazsa olmaz bir konu. Hiçbir yönetim kurulu, şirketin tepe yöneticileriyle arasında olan bilgi farkını derin sektör bilgisi olmadan kapatamaz. Şöyle düşünün bir CEO haftanın 5, 6 bazen 7 günü şirketteyken yönetim kurulu üyeleri yılda 5-6 kez yarım gün boyunca bir araya gelir. Eğer sektörü çok iyi bilmiyorsan CEO’yla nasıl anlamlı bir diyaloğa girebilirsin ki? Araştırmalarımız iyi yönetim kurulu başkanları ve hissedarların bunu anladığını ve sektör bilgisi kuvvetli uzmanları yönetim kuruluna alarak diğer üyelerin de bu bilgiden faydalanmasını sağladığını gösteriyor. Aynı zamanda da dışarıdan bir bakış açısının ve değişik disiplinlerin getirdiği faydaların farkındalar ve yönetim kuruluna değişik uzmanlıkları olan kişileri alıyorlar.
Hızlı değişen günümüz dünyasında sadece belirli aralıklarla bir araya gelen yönetim kurulları sizce hala eski etkinliğini koruyor mu?
Yönetim kurulu şu anda ve gelecekte yöneticilerin bir araya geldiği ve beraber karar aldığı ana yapı olmaya devam edecek. Modern teknoloji sayesinde geleneksel yönetim kurulu toplantılarının yanı sıra video-konferans, uzaktan oylama, finansal ve operasyonel veriye uzaktan gerçek zamanlı erişim gibi araçlar da kullanılıyor ama bunlar yüz yüze yapılan toplantıların yerine geçemez. Araştırmamıza gelen bir cevabın altını çizdiği gibi: “Yönetim kurulunun asli işi üyeleri arasında yapılan tartışmalardır. Üyeler verimli olabilmek için aynı odada olmalılar, birbirlerinin gözlerine bakmalılar, vücut dillerini gözlemlemeliler ve birbirlerinin şakalarına gülmeliler. Beraber olmak hiçbir teknolojinin yaratamayacağı bir grup dinamiği sağlıyor.” Ben de teknolojinin yönetim kurullarının gerçekten önemli konulara eğilebilmesini sağladığını eklemek istiyorum. Artık üyeler son çeyrek hakkındaki sunumları dinlemek zorunda değil, bunları uzaktan da yapabilirler. Araştırmalarımız yönetim kurulu toplantılarının uzunluğu ve sıklığının şirketin hangi ülkede olduğuyla değil, şirketin hayat eğrisi, mali yapısı ve hissedar yapısıyla ilgili olduğunu gösteriyor. Verimli Avrupalı yönetim kurullarının yılda 4-6 kez, 4-6 saat yüz yüze toplandığı sonucuna vardık.
Hızla değişen dünyamızda ideal bir yönetim kurulunun resmini çizebilir misiniz?
Bu soruyu cevaplamak için 4 faktörlü bir model geliştirdik. Efektif yönetim kurullarında ortak bir “amaç” vardır: Ne için çalıştıklarını, neyi başarmak istediklerini, nasıl beraber çalışabildiklerini ve gelişimlerini nasıl ölçeceklerini bilirler. Doğru “insanlara” sahiptirler. Kompakttırlar ama sektör bilgisi, strateji, finans ve yatırımlar, insan sermayesi, yönetişim, dijital, risk, sürdürebilirlik gibi tüm gerekli uzmanlıklara sahiptirler. Üyelerinin uzmanlıkları, geçmişleri ve dünyaya bakış açıları birbirini tamamlar. Efektif yönetim kurullarının çok iyi bir “süreci” vardır. Stratejik, şirket için önemli, üzerine düşünülmesi gereken ve şirkette başka kimsenin onlar kadar iyi üzerinde çalışamayacağı konular üzerinde çalışırlar. Yönetim kurulu üyeleri toplantılara hazırlıklı gelir, konuştuklarından daha çok dinler, hak ettikleri kadar gündemi işgal eder, düşündüklerini açıkça ifade eder, birbirlerini hem zorlar hem destekler, ortak kararlar alır ve bu kararların arkasında ne olursa olsun durur. Çok iyi yönetim kurullarının verimli “başkanları” vardır ve bu başkanlar her üyeyle iletişimde olur. Verimli yönetim kurulu başkanları, kurulları kendi takımlarıymış gibi yönetmez ve etkin profesyonellerin iş birliği yapmasına ön ayak olur.
Değişik ülkelere baktığınız zaman hangilerinde ideale yakın yönetim kurulları görüyorsunuz?
Yönetim kurulu verimliliği ülkesel koşullara değil demin sıraladığım faktörlere bağlı. Ancak basitleştirmem gerekirse ideal yönetim kuruluna Danimarka’dan açık ve samimi bir diyaloğu, Hollanda’dan devamlı konsensus arayışını, İsviçre’den kaliteli malzemeleri, İngiltere’den gelişmiş bir risk yönetimini, İtalya’dan oda dışındaki sert bir diyaloğu, Almanya’dan stratejik odağı, Finlandiya’dan iyi dinleyici olmayı ve Türkiye’den de spontanlığı getirirdim.
İncelediğiniz ülkelere baktığınızda yönetim kurullarının düştükleri ortak hatalar neler?
Satış elemanlarının primleri gibi yanlış konuları tartışabiliyorlar. Verimli olmaktansa verimliliğe odaklanıyorlar. “Tartışmak yerine yönetici sunumlarına zaman harcıyorlar. Yönetim kurulunun performansı üzerine düşünmek ve iyileştirmek için hiç zaman ayırmıyorlar.
10 yıl sonra yönetim kurulları neye benzeyecek?
Gelecek 10 yılda yönetim kurullarının ve başkanların rolleri hem kendi içerilerinde hem de dışarısıyla daha yetkin bir şekilde iş birliği yapmaları ve zor sorulara cevap bulmaları bekleneceği için artacak. Odaklarını; CEO’yla olan ilişki ve denetim gibi daha geleneksel konularla, hissedarlarla olan ilişkiler, sürdürülebilir performans ve kurum kültürü gibi yeni konular arasında paylaştıracaklar. Yönetim kurulu başkanları şirketin uzun vadeli görünümüne odaklanacak. Ve herkese şirketin ulvi amacını hatırlatan, ilişkilerin kalitesini sağlayan, yönetim kurulu içinde ve dışında çeşitli değişik çıkarları aynı hizaya sokan kişiler olacaklar. Böylesine bir rol değişikliği başkanların işlerine daha çok zaman ayırmalarını ve şirkete çoğu zaman zor şartlar altında liderlik yapmalarını gerektirecek. Ancak yönetim kurullarının yapısı aşağı yukarı şu andaki gibi olacak, bağımsızlıkları ve komisyonların rolü artacak. Yönetim kurullarında daha çok kadın ve iş dünyası dışından gelen üyeler göreceğiz ama yine de eski yöneticiler çoğunlukta olacak.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?