Ali
Pandır, General Motors’da yapılması gereken pek çok işin yanında, uzak
durulması gereken işleri de öğrendi. Babür Çelebi, Evyap’ta patronun
önemini, Ülker’de kazanmak kadar kaybetmenin de olduğunu anladı. Yenal
Gökyıldırım, Philips kültürü içinde birlikte çalıştığı iş arkadaşlarına
geri dönüş yapmanın ve ulaşılabilir olmanın ne kadar önemli olduğunu
fark etti. Dilek Başarır, hatalardan ders almayı, Loreal’in kendine özgü
kültüründe daha yakından gördü... Sadece bunlar mı? Çok sayıda liderin
benzer deneyimi, çok ciddi şekilde etkilendiği geçmiş şirketi var.
Öğrenmek... İnsanın sadece okulda öğrendikleri yetmiyor. Zaten bir
yerden sonra okul bitiyor. Fakat öğrenmenin bitmemesi lazım. Ben
öğrendiklerimin çoğunu Harvard’da master��ı bitirdikten sonra iş
yaşamının içinde öğrendim. Yenilikçi olmak için teknoloji kullanımına ve
öğrenmeye hevesli olmak çok önemli.” Bu sözler Turkcell CEO’su Süreyya
Ciliv’e ait. Ciliv ilk işi Metagrafics’te de Novasoft’ta da,
Microsoft’ta da, Turkcell’de de öğrenme sürecinin hep devam ettiğini
söylüyor. Hatta Microsoft’ta çalıştığı dönemde Bill Gates’le öğrenmeyi
nasıl geliştirebilecekleri üzerine konuşurlarken, e-öğrenme
teknolojilerine ciddi yatırımlar yaparak başarılı olduklarını
vurguluyor. Sadece Süreyya Ciliv değil, başarılı pek çok iş dünyası
lideri için öğrenme süreci iş yaşamında sürüyor. Babür Çelebi, Türk iş
dünyasının en önemli isimlerinden. Unilever’de başladığı kariyeri,
Evyap, Ülker, Doğan Online’da devam etti. Bugün Esas Holding Gıda Grup
Başkanı olan Çelebi, çalıştığı her şirketten çok önemli deneyimler
edindiğini söylüyor. Unilever’i ikinci okulu olarak gören Çelebi,
“Evyap’ta patronun önemini, Doğan On-line’daki sıradışı deneyimimden
dijital dünyanın ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu öğrendim”
diyor.
SELİM SİPER / İPRAGAZ GENEL MÜDÜRÜ
“PAZARLAMA ADINA NE BİLİYORSAM UNILEVER'DE ÖĞRENDİM"
EKSİKLERİMİ KAPATTI
Almanya’da mühendislik tahsili yaptım. O zamanın Alman mühendislik
yüksek öğreniminde sadece teknik ve bilimsel dersler görülürdü. Bunların
yanında sosyal bilimler, ekonomi, işletme ve pazarlama ile ilgili hiç
ders yoktu. Bu alanlardaki açığımı Unilever’de kapatma imkanı buldum.
Kurum kültürü, kurumsal yönetişim, iş planı, strateji gibi konuları
Unilever’de yaşayarak öğrendim. PAZARLAMAYI SONRADAN ÖĞRENDİM
Kariyerimin ilk yıllarında, okuduğum mesleğimle ilgili görevlerde
bulundum. Vardiya mühendisi olarak başlayan kariyerim, geliştirme
yöneticisi olarak devam etti. Bu aşamadan sonra ise pazarlamaya
yöneldim. Sırasıyla ürün yöneticiliği ve pazarlama müdürlüğü yaptım. İLK TÜRK PAZARLAMA DİREKTÖRÜ
Pazarlama adına ne biliyorsam onları Unilever’de öğrendim. Ve
Unilever’in Türkiye’deki ilk Türk pazarlama direktörü ve yönetim kurulu
üyesi oldum. Bu, bugün başkan yardımcılığına denk geliyor. Ayrıca her
işin merkezinde ve tek gelir yaratıcısı olan satışı da Unilever’de
öğrendim.
"PHILIPS'DE İŞE ALMAYI ÖĞRENDİM"
Yenal Gökyıldırım, kısa süre öncesine kadar Philips Tüketici Ürünleri
şirketinde Batı Avrupa ve Kuzey Amerika bölgelerinden sorumlu kıdemli
başkan yardımcısıydı. Uzun yıllar global liderlik yapan Gökyıldırım,
Türkiye’ye Doğan Online Şirketler Grubu CEO’su olarak döndü.~
Edindiği deneyimleri şimdi Doğan Online Grubu şirketlerine aktarıyor.
Gökyıldırım, Philips’de ilk öğrendiği konunun takım kurma ve yönetme
üzerine olduğunu söylüyor ve şöyle konuşuyor: “İşe alım standartlarını
yüksek tutuyorduk. Her zaman kendimden daha iyilerini işe almayı
öğrendim. Yine takımın farklı eğitim, tecrübe, çevre ve sektörlerden
gelen kişilerden oluşmasının şirket amaçlarına ulaşmayı hızlandırdığını
gördüm.” Gökyıldırım, takım yönetirken düzenli ve yapıcı geri bildirimin
önemini de Philips’de kavradığını belirtiyor. Ayrıca planlamanın çok
önemli olduğunu ve işi yapmaya başladığı anda zamanlamanın en önemli
konu olduğunu fark etmiş. Gökyıldırım, zamanlamanın önemine ilişkin,
“Yüzde 80 bitmiş bir işin zamanında teslim edilmesinin; çoğu zaman yüzde
100’ü tamamlanmış fakat geç kalmış bir işe göre daha kıymetli olduğunu
öğrendim” diye konuşuyor ve ekliyor: “Ulaşılabilir olmak, pek çok üst
düzey yöneticinin dikkat etmediği bir konu. Fakat sizinle birlikte
çalışanların sizden beklediği yanıtın onların işlerini sağlıklı
yapabilmeleri için ne kadar önemli olduğunu, bu yüzden de herkese her
zaman ulaşılabilir olmanın çok önemli olduğunu öğrendim. Bunu yaparken
de her zaman benden güneş batmadan yanıt alabileceklerini söyleyerek,
bana ulaşmaları konusunda onları cesaretlendirdim.”
DERS ALMA BİLİNCİ KAZANDI
McDonald’s Türkiye Genel Müdürü Dilek Başarır, 14 yaşından beri iş
hayatının içinde. İlk parasını ortaokuldayken, matematik ve Fransızca
dersleri vererek kazanmaya başlamış. Sonraki yıllarda da her yaz bir iş
yerinde çalışmaya özen göstermiş, Başarır, ilk sigortalı işine AMI
Asistance adlı Fransız sigorta şirketinde başladı. Başarır, burada
soğukkanlılık, kriz yönetimi ve çok kısa zamanda pek çok alternatifi
değerlendirme konularında tecrübe kazandığını ifade ediyor. Yine ilk
insan yönetme tecrübesini de burada edindiğini belirtiyor. Boğaziçi
Üniversitesi İşletme Bölümü’nde okurken pazarlamaya büyük ilgi duyduğunu
söyleyen Başarır, o dönemde hayalinin de P&G’de işe başlamak
olduğunu dile getiriyor, Başarır şöyle devam ediyor: “Bu hayalim gerçek
oldu ve Eczacıbaşı-P&G ortak şirketinde ürün müdürü asistanı olarak
pazarlama kariyerime başladım, Burada ilk gerçek ekonomik krizi yaşadım
ve böyle dönemlerde şirketin nasıl yönetileceğini öğrendim.” Başarır,
L'Oreal’de ürün müdürlüğü yaptığı dönemde ise uluslararası şirketlerin
Türkiye’ye bakış açılarını ve çalışma pratiklerini gördüğünü söylüyor,
Başarır, “İş işte öğrenilir, yani aksiyon alınır ve hatalıysa bile
hatalardan ders alınır, Bu da L’oreal’den aldığım bir öğreti” diyor,
Başarır, Efes’te pazarlama yöneticiliği yaptığı 12 yılın ise kendisini
genel müdürlüğe hazırladığını ifade ediyor ve ekliyor: “Kariyerimde
pazarlama yöneticiliği çok önemli oldu, Çünkü, pazarlama yönetimi ürünün
üretimi, görünürlüğü, reklamı, fiyatı, satışı yani tüm aşamalarına
vakıf olmayı, tüm departmanları ahenk içinde çalıştırmayı gerektiriyor.
Bir nevi orkestra şefliği, genel müdürlüğe hazırlık.” BAŞARISIZLIK KELİMESİNİ SİLDİ
Mudo Genel Müdürü Barış Karakullukçu, bu yeni görevine birkaç ay önce
atandı, Ondan önceki şirketi olan Accenture’da tam 11 yıl çalıştı,
Dolayısıyla, Accenture’daki deneyimlerinin şu anda bulunduğu konuma
katkısının çok önemli olduğunu söylüyor. Karakullukçu, Accenture Türkiye
ofisinde son olarak perakende, hızlı tüketim ürünleri, otomotiv ve
lojistik sektörlerinden sorumlu yönetici ortak olarak görev yapıyordu,
Bu sektörlerde kompleks ve hepsi birbirinden farklı projeler ve ekipler
yönetti, yüzlerce müşteriyle çalıştı, Bu süreçte Accenture’dan neler
öğrendiğini şöyle anlatıyor: “Amerika’dan Çin’e, Japonya’dan Brezilya’ya
25’ten fazla ülkede çeşitli projeler üzerinde çalıştım, Bu esnada
farklı kültürleri tanıma, farklı ekip ve müşterilerle çalışma şansına
eriştim, İnsanları anlama, beklentilerine cevap verme, onları yönetme ve
onlara liderlik etme döngüsünde motivasyonumu koruyarak değişimlere
kolay adapte olabilme yetkinliğimi geliştirdim.”~
Karakullukçu, iş
dünyasında etkin ve hızlı çözümler üretebilmenin, inisiyatif alıp çözüm
odaklı yaklaşımlar geliştirebilmenin başarının gerekliliklerinden
olduğunu belirtiyor. “Bu yüzden benim için ‘olamaz’ ve ‘yapılamaz’ gibi
kavramlar yok. İmkansız olarak adlandırılan işlerin nasıl yapılacağıyla
ilgilenirim. Çünkü, Accenture iş yapış modelinde başarısızlık gibi bir
sonuç hiçbir zaman kabul görmedi. Başarıya ulaşmak için, ‘Nasıl daha
iyisini yapabilirim’ modeli içinde yetiştim” diye devam ediyor.
Karakullukçu, strateji, planlama ve yürütme, dengeli bir şekilde hayata
geçirildiği sürece; iyi bir ekiple kazanılamayacak zafer olmadığı
görüşünde. İş dünyasında takımla kazanılacağını da Accenture’da öğrenen
Karakullukçu, bu nedenle Mudo’da da en büyük önemi kadroların
güçlendirilmesi konusuna verdiğini söylüyor.
ALİ PANDIR / FIAT SpA TÜRKİYE ÜLKE BAŞKANI
“YAPILMAMASI GEREKENLERİ GM'DE ÖĞRENDİM"
GM’DEN NE ÖĞRENDİ?
Ali Pandır, Türk otomotiv sanayinin en önemli isimlerinden biri. Son
birkaç aydır Fiat SpA Türkiye Ülke Başkanı olarak görev yapıyor. Daha
önce Tofaş’ın CEO’su olan Pandır, Tofaş’tan önce de tam 17 yıl General
Motors’da çalıştı. General Motors’da Endonezya Ülke Başkanı iken ayrılan
Pandır, burada öğrendiklerini iş yaşamına aktarmaya devam ediyor.
Pandır GM’den öğrendiklerini şöyle ifade ediyor: KURUMSAL YÖNETİM
GM hiçbir hakim ortağı olmayan ve tamamen halka açık uluslararası bir
şirketti. Kurumsallıkta 100 yılı aşkın geçmişi vardı. Ayrıca ABD’de
Sarbanes Oxley, çevre normları gibi şirketlerin kurumsal yönetim
ilkelerini düzenleyen sıkı regülasyonlar nedeniyle, kurumsal yönetim
şirketin hayatının bir parçasıydı. Hiçbir sapma düşünülemezdi. Bunların
bir kısmı hayatı zorlaştırsa ve hatta rekabetçiliğinizi azaltsa bile,
etik değerlere yüzde 100 bağlı olmak insana büyük bir iç huzuru
veriyordu. GM KÜLTÜRÜ
GM’in dünyanın 80’i aşkın ülkesinde operasyonu vardı. Ben yerleşik
olarak 8 ülkede çalıştım ama bu 80 ülkenin tamamına yakınıyla iş yaptım.
Hangi ülkeye giderseniz gidin değişmeyen şey, GM kültürüydü. Bu ortak
kültür kendi ulusal kültürlerine çok bağlı olan Japonya gibi ülkelerde
bile ülke kültürünün üzerine çıkmaktaydı. TAKIM RUHU
Bu güçlü ortak kültür aynı zamanda değişik kültürlerden ve uluslardan
kişilerle takım kurma açısından yararlıydı. 90’ların ortasında ben GM’in
Singapur’daki Asya Pasifik merkezinde çalışırken 20’den fazla farklı
ülkeden oluşan bir ekiptik ve tam bir uyum içinde çalışıyorduk. MATRİS ORGANİZASYON
Yine GM’de yaygın kullanılan ama Türkiye gibi birçok şirket ve ülkede
uygulaması az olan matris organizasyon hem yalınlık sağlıyor hem takım
ruhunu geliştiriyor. Ayrıca silolaşmaya engel oluyor ve fonksiyonel
liderler etrafında uzmanlaşmayı pekiştiriyordu. ZAMAN YÖNETİMİ
GM'de çalışırken edindiğim bir alışkanlık da zamanı çok verimli
kullanıp, işi normal mesai saati içinde bitirmek oldu. Böylece aileme ve
hobilerime yeterince zaman ayırabiliyordum. Özellikle küresel matris
organizasyon nedeniyle sık yapılan 5 kıtadan kişilerin katıldığı
telekonferansları sadece mesai saati dışındaysa evden yapıyorduk. KÜÇÜLMEYİ DE ÖĞRENDİM
GM ben ayrıldıktan sonra durumu gittikçe kötüye gidip en sonunda
konkordatoya gitti. Yani bütün bu yapılması gerekenlerin yanında,
yapılmaması gereken şeyleri de GM’den öğrenmiş olduk. Özellikle verimsiz
iş alanlarından, markalardan, fabrikalardan zamanında kurtulma becerisi
göstermenin önemini anladık. Tabii bu söylendiği gibi kolay değil.
Birçok yönetici hep işi büyütme odaklı olduğundan bazı durumlarda
küçültmeye eli varmıyor.”~
"TAKTİK DEĞİL, STRATEJİ YÖNETMELİ" Şahin Tulga, uzun yıllar HP Türkiye Ülke Müdürü idi. Ardından Trader
Media East’in (TME) CEO’su oldu. Şimdi ise yüksek kârlılık konusunda
yöneticilere vizyon kazandırmayı amaçlayan bir eğitim kampı olan
“www.profitkar.org” platformunu yönetiyor. HP, eski Digital ve yine eski
Compaq’ı içinde barındıran bir şirket. Dolayısıyla, HP şirket kültürü
bu üç şirket kültürünün bir harmanı. Tulga, hem Digital hem HP’de
yöneticilik yaptığı için her iki şirketten öğrendiği en önemli konuyu
şöyle paylaşıyor: “Şirket birleşmeleri insan kaynağının yönetilmesi
açısından çok zor. Çok iyi ve detaylı planlanması gerekir. Satın alınan
şirketin çalışanlarının motivasyonlarını kaybetmemesi için özel
tedbirler alınmalı. Böyle durumlarda eşitlik ve adalet duygusu her
zamankinden daha fazla önem kazanır.” Tulga, her şirkette açık ve
belirgin hesap verilebilirlik mekanizmasının olması gerektiğini de HP’de
öğrendiğini ifade ediyor. “Bu yoksa ve stratejinin hayata geçirilmesi
konusunda her bir adımdan birden fazla kişi sorumlu ise o şirketin
geleceği parlak değildir” diye devam ediyor. Şahin Tulga ayrıca liderlik
ve yönetim konusunda da HP’den çok şey öğrendiğini belirtiyor. Tulga
bunları şöyle özetliyor: “Rekabet ortamında taktiklerle yönetilen
şirketlerin başarısı, en üst seviyedeki kişinin taktiksel yeteneklerinin
üstünlüğü ile orantılıdır. Başarılı taktisyen şirketten ayrıldığında
işler birden bire bozulur. Oysa stratejilerle yönetilen şirketlerin iş
başarısı insan unsurundan çok daha bağımsızdır. Üst düzey yöneticilerin
takımdaşlık ruhuna sahip olması, şirkette çalışan tüm elemanları
takımdaşlığa yönlendirir. ” BABÜR ÇELEBİ / ESAS HOLDİNG GIDA GRUP BŞK.
“EĞİTİMİM ŞEVKET BEY LE DEVAM EDİYOR"
UNILEVER’İN ÖĞRENCİSİYİM
Unilever yılları okul hayatımın devamı gibiydi. Orada 17 yıla yakın
zamanım geçti. Emekli olana kadar her yıl beni farklı eğitimlere
göndermeye devam ettiler. Unilever’den kurumsallığı, iş hayatıyla aile
hayatının dengelenmesini, markanın değerini, tüketicinin önemini ve
çalışanlara değer vermeyi öğrendim. PATRONUN ÖNEMİNİ ANLADIM
Evyap’a geçince ise patronun önemini anladım. O güne kadar hiç patronla
çalışmamıştım. İşteki diğer aile fertlerinin duygusal kararlar
verebildiğini gördüm. Kurumsallık kadar pratikliğin de iş hayatında
geçerli olduğunu bir de Fikret Evyap’ın ürününe olan duygusal bağını
ürüne nasıl yansıttığını öğrendim. KAYBETMEK DE VARMIŞ
Murat Ülker’den ticarette kazanmak kadar kaybetmenin de olabileceğini
öğrendim. Sorunları hızla çözüme kavuşturup ileriye bakmamız gerektiğini
gördüm. İş hayatındaki cesareti gördüm, bilhassa Godiva süreci benim
için ‘altın’ değerindeydi. SANAL DÜNYANIN DEĞERİ
Dünya ekonomik krizinin ortasında, o yıllarda henüz rüştünü tam ispat
edememiş, biraz burun kıvrılan sanal dünya ile karşılaştım. Genç
patronum Hanzade Doğan’dan sanal dünyanın önemini, değerini ve bütün
dinamiklerini öğrendim. Ayrıca Hanzade Doğan’ın finans konusundaki
takipçiliği de benim bu alanda farklı bakış açıları geliştirmemi
sağladı. İŞ HAYATIMIN ZİRVESİNDEYİM
Her şeyi öğrendiğimi sandığımda bir sektör duayeni olan Şevket Sabancı
ile karşılaştım. Unilever’de başlayan eğitimim Şevket Bey’in
başkanlığında devam ediyor. İş olarak ise private equity bazlı bir
ortamda çalışmak gerçekten iş hayatının zirvesinde çalışmak gibi. Tüm
deneyimlerimi aktarma şansına sahip olduğum bir ortam. Çağatay
Özdoğru’nun başkanlığında iş hayatım devam ediyor.~
"HAYATI ORADA ÖĞRENDİM"
Memorial Sağlık Grubu CEO’su Uğur Genç, daha önceki işi Arthur
Andersen’da tam anlamıyla hayatı öğrendiğini söylüyor. Genç, Arthur
Andersen’da yönetim danışmanlığı yaparken her 3 ayda bir yeni bir
şirkete gidip, şirketteki problemlerin çözümüne yönelik çalışmalar
yaptıklarını ifade ediyor. İşte bu çalışmalar sırasında neler
öğrendiğini şu sözlerle aktarıyor: “Şirketlerin gelecek planlarını da
yapıyorduk. Her yeni şirkette farklı bir hayat, farklı bir kurum
kültürü, farklı bir problem ve farklı bir yönetim yapısı vardı. Hepsi
için değer yaratmaya çalışıyorduk. Böylece birbirinden çok değişik
yapıya sahip sektörlere yönelik çözümler üretmeyi, verilerle uğraşıp
onları sentezleyip sonuçlara ulaşmayı öğrendim.” Arthur Andersen’da iş
dışında da birçok tecrübe yaşadığını ifade eden Genç, orada büyük bir
ailenin ferdi olmanın getirdiği avantajları yaşadığını söylüyor. Bu
kadar büyük bir network’ün parçası olmanın kendisi için önemine dikkat
çekiyor ve şöyle devam ediyor: “Saygın bir kuruluşun mensubu olmanın
diğer şirketler üzerindeki etkisini gördüm. Ayrıca iletişimin ne kadar
önemli olduğunu, insanların kararlarını nasıl etkileyebileceğini, neyi
nasıl söylemek gerektiğini, hangi ortamlarda nasıl davranılması
gerektiğini öğrendim. Tecrübeli olarak işe alınan birisi olmama rağmen
MBA sonrası Arthur Andersen’ın bana her anlamda katkısı oldukça fazla.”
EKİBİN DEĞERİNİ KOÇ'TA ANLADI
Cömert Varlık, Bilkom’un genel müdürü. Bu görevinden önce Koç Holding
Bilgi Grubu’nda strateji ve iş geliştirmeden sorumlu yönetim kurulu
üyeliği yapmıştı. Varlık, Bilkom’da genel müdür olarak operasyonların
sorumluluğunu almadan önce 7 yıl yer aldığı yönetim kurulunda çok şey
öğrendiğini anlatıyor. Bu dönemde birçok stratejik tartışma içinde
bulunduğunu ifade eden Varlık, “Çeşitli şirketlerin üst düzey
yöneticileriyle beraber çalıştım. Aynı zamanda bu şirketlerin yönetim
kurullarında yer aldım. Bu esnada stratejileri oluşturmada liderlerin
rolünün ne kadar kritik olduğunu gördüm. Uygulamada ise başarının ekip
çalışmasına ne kadar dayalı olduğunu bir kez daha anladım” diye
konuşuyor. Varlık, diğer yandan stratejiler ne kadar iyi olursa olsun,
başarının, uygulamadaki farklı görüşlere toleransla ve ekip çalışmasıyla
sağlandığını ifade ediyor ve şöyle devam ediyor: “Gerek satışta gerekse
kârlılıkta sürekli büyümeyi sağlamak iyi bir lider olmak için sürekli
gelişime açık olmaktan başka alternatif yok.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?