Son yıllarda sadece Türkiye’de değil tüm dünyada binlerce şirket iflas etmiş durumda. Araştırmalar da bu savı destekliyor...
Özlem Aydın Ayvacı
2019 Küresel İflas Raporu’na göre 3’üncü yıldır iflaslarda artış eğilimi sürüyor. Türkiye’de de son dönemde en fazla şirket, en büyük daralmayı yaşayan inşaat sektöründen elendi. Onu plastik, kozmetik, mücevher, otomotiv, özel hastane, un, oluklu mukavva, perakende gibi sektörler izledi. Elenenlerle ilgili sektör bağımsız ayakta kalan tüm oyuncuların yorumu ise aynı: “Köklü olmayan, katma değerli üretim yapamayan, yönetimsel sorunları olanlar, ekonomik konjonktür karşısında dayanamadı.”
Başarı da başarısızlık da iş yaşamının bir parçası. 2019’da küresel iflaslar üst üste 3’üncü yıl artış eğilimini sürdürdü. Euler Hermes’in Küresel İflas Raporu, 2019 yılında tüm dünyada şirket iflaslarının yüzde 9 arttığını ortaya koyuyor. İflasların en fazla arttığı ülke yüzde 20 oranıyla Çin’ken Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da artış oranı sırasıyla yüzde 2 ve 3 oldu. Büyük ölçekli yani cirosu 50 milyon Euro ve üstü olan şirketlerdeyse 2019’un ilk 3 çeyreğinde 145 milyar Euro’luk ciroyu aşan 249 iflas yaşandı. Türkiye’de ise rapora göre 2020’de iflas oranının yüzde 5 artması bekleniyor. Türkiye en çok iflas yaşanması beklenen ülkeler sıralamasında 12’nci konumda yer alıyor. Rapora göre 2020 yılında da iflaslar yıllık ortalama yüzde 6’lık yükselişle üst üste dördüncü yıl artışını sürdürecek. Raporda şirketler üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek faktörler arasında ilk sırada gelişmiş ekonomiler ve sanayi sektöründe düşük büyüme ivmesinin beklenenden daha uzun süredir devam etmesi geliyor. Ticari anlaşmazlıkların gecikmeli etkileri, siyasi belirsizlikler ve sosyal gerilimler diğer önemli risk faktörleri olarak sıralanıyor. Ayrıca her ne kadar küresel para politikalarında ve finansman koşullarında gevşeme olması şirketler için destekleyici olsa da artan fiyat rekabeti ve girdi maliyetleri kâr marjlarını sınırlayarak birçok ülkede daha fazla şirket için ek sıkıntılar yaratmaya devam edecek.
ON BİNLERCE ŞİRKET KAPANDI
Alacak sigortası şirketi Euler Hermes’in 2019’da açıkladığı Küresel İflas Raporu’nda Türkiye’de iflasların 2019’da yüzde 5 artacağı öngörülmüş, 16 bin 200 şirketin iflas edeceği tahmin edilmişti. Gerçekten 2018 ve 2019 yılları pek çok sektörden oyuncunun konkordato sürecine girdiği ya da iflas ettiği yıllar olarak geride kaldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), açıkladığı verilere göre 2019 yılında 2018’e göre kapanan şirket sayısı yüzde 5 oranında arttı. 2019’da toplam 13.197 oyuncu bulundukları sektörden elendi. Aynı dönemde en fazla şirket kapanmaları inşaat, perakende, otomotiv, gayrimenkul, otelcilik, lojistik, eğitim ve ulaştırmada gerçekleşti. Capital’in araştırması da TOBB verilerini doğruluyor. Hazırladığımız tabloda yer alan sektörlerden biri de inşaat. Türkiye’de toplam 453 bin 497 müteahhit bulunuyor. Sinpaş GYO Genel Müdürü Seba Gacemer, Haziran 2018-Haziran 2019 tarihlerini kapsayan bir yıllık dönemde 207’si anonim, 959’u limitet, 3 bin 413’ü şahıs olmak üzere inşaat sektöründe bina yapım işi alanında faaliyet gösteren toplam 4 bin 579 şirketin kapandığını söylüyor.
OYUNCU SAYISI FAZLA
Türkiye’de inşaat sektöründe dünyanın gelişmiş ülkelerinden 15-20 kat fazla oyuncu olduğu sektör temsilcilerinin dile getirdiği önemli bir konu. Sinpaş GYO Genel Müdürü Seba Gacemer, “İsteyen herkes müteahhit olabildiği için iş deneyimi, söz verdiği binayı yapabilecek mali gücü, şimdiye kadar yaptığı iş hacmine bakılmıyordu. Aslında bakanlığın geçtiğimiz yıl dile getirdiği mesleki yeterlilik belgesi olmayanların mağduriyeti hem vatandaşa hem sektöre büyük zarar verdi” diyor. Gacemer, hem mali hem iş tecrübesi olarak yeterli seviyede olmayan şirketlerin “yüksek kârlılık” beklentisiyle inşaat yapmaya başlayınca, arz-talep dengesinde sorunlar yaşadığını söylüyor. Sonuç olarak köklü olmayan oyuncuların ekonomik konjonktür karşısında dayanamadıklarına dikkat çekiyor. Gacemer ayrıca, “İnşaat malzemelerinde kur farkı seyrinin beklenenin üzerinde değişimi, yaşanan fiyat artışları, talebin azalması hiçbir şirketin tam olarak öngörebileceği bir durum değildi. Yine de kapanan şirketlerin yaptığı hataların başında kontrolsüz büyük işleri üstlenmeleri oldu” diyor. MESA Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Boysanoğlu da Gacemer’le aynı fikirde. Sektörde “müteahhit” tanımının gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen Boysanoğlu, “Bu ortamda satış yapmak çok kolay bir iş değil. İşte bu yüzden sonradan dahil olan oyuncuların sektörden ayrılması gerekiyor ki kendi olgunluğunu tekrar yaşamaya başlasın. Bu noktada, sektörün önümüzdeki dönemdeki hedeflerine ulaşması için oyuncuların sayısal anlamda azalmasını şart olarak değerlendiriyorum. Önümüzdeki yıl müteahhit sayısının yarıya düşeceğini söyleyebilirim” diyor.
SERAMİK VE BOYA DA ETKİLENDİ
İnşaat sektörünün doğrudan etkilediği seramik ve boyada elenen pek çok oyuncu var. İbrahim Polat Holding CEO’su Baran Demir, seramik sektöründe 24 üretim fabrikası olduğuna dikkat çekiyor ve son 2 yılda bu sayının yüzde 10 elenerek bu noktaya geldiğini ifade ediyor. “Şimdilik 2 üretici elendi, elenenler orta ölçekli üreticilerdi” diyen Demir, sektörde erozyonun sürebileceğine dikkat çekiyor. Demir, elenenlerin nerede hata yaptığını ve 2020 beklentilerini şöyle özetliyor: “Üretim maliyetlerini, nakit akışlarını ve piyasa fiyatlarını kontrol edemediler. Uzun vadelerle zararına satış yaptılar. Büyük yönetimsel problemleri vardı. Sektörde halen bir konsolidasyon olmadı” diyor. Demir, sektörde kalan 24 üreticinin yüzde 30’unun da ısrar ettikleri yanlış uygulamalar nedeniyle yakın gelecekte büyük sıkıntı yaşayacağını tahmin ediyor. Boya Sanayicileri Derneği (BOSAD) Yönetim Kurulu Başkanı M. Akın Akçalı, boya ve hammaddeleri sektöründe 300-350 oyuncunun olduğuna dikkat çekiyor. Bu oyunculardan 10’unun büyük, 20’sinin orta ölçekli şirketler olduğunu belirten Akçalı, “Son 2 yıldır, inşaat boyaları üreten kuruluşlarda, inşaat sektöründeki iç talepte yaşanan daralmanın ve yenileme amaçlı boya pazarındaki durgunluğun etkisiyle önemli bir küçülme eğilimi var” diyor. Sektörde yer alan kuruluşların, ekonomik konjonktürde yaşanan bu durgunluktan daha çok çalışma sermayesi ve finansal yapı anlamında etkilendiğini belirten Akçalı, “Özellikle yurt içine çalışan küçük ölçekli şirketler, üretimlerini azalttı. Elenenler daha çok küçük oyuncular oldu. 2020 ve sonrasında doğal olarak tüm kuruluşlar için risk devam ediyor. Bu riskin hafifletilebilmesi için yatırım ortamının ve sektörün dış ticaret koşullarının iyileştirilmesi ve üretim yapısının ihracata odaklı revize edilmesi önemli” diyor.
PLASTİKTE 650 OYUNCU RİSKLİ
Türkiye plastik sektöründe bugün 6 bin 500 şirket faaliyet gösteriyor. TOBB Plastik Kauçuk Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı ve PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, son 2 yılda plastik sektöründen 325 oyuncunun elendiğini söylüyor. Eroğlu, nedenleri şöyle anlatıyor: “Plastik poşetlerin ücretle satılma kararı poşet tüketimini yüzde 80 oranında azalttı. Bu da sektörde poşet üreten 500 civarındaki şirketin ve değer zincirindeki diğer sektörlerin kapasitelerinin yüzde 80’inin atıl kalmasına neden oldu. Son 2 yıldır elektrik fiyatlarındaki yüzde 72’yi aşan zamlar, yüzde 5’in altında kâr marjı ile çalışan şirketlerimizin üretimlerini sürdürme kabiliyetlerini yok etti. Sektörde ekonomideki daralmalara karşı kırılgan olan şirketlerimize baktığımız zaman en önemli hatalarının katma değer sağlayamayan ürünleri üretmeye devam etmeleri olduğunu görüyoruz.” Eroğlu, sektördeki şirketlerin artık kârlılık için “maliyet rekabetini” ön plana çıkarmak zorunda olduklarını söylüyor ve “Rekabeti başarılı kılacak maliyet farkı yaratmak içinse bilinen yöntemlerin dışında değişen dünyanın değişen tasarruf tekniklerini uygulamak lazım” diyor. Plastik sektörün de konsolidasyon yaşandığını da belirten Eroğlu, sektörde hala elenme riski taşıyan 650 şirketin varlığına dikkat çekiyor. Bu konsolidasyonun sektöre getireceklerini ise şöyle anlatıyor: “Uzun vadede krizin aşılmasıyla kalan şirketlerimizin daha büyük ölçeklere ulaşması için fırsatlar doğacak. Önemli olan kriz sonrası piyasa gözetim denetim mekanizmalarıyla küçük ve verimsiz oyuncuların, kayıt dışı rakiplerin piyasaya girişlerinin kontrol edilebilmesi.”
GİRMEK KOLAY KALMAK ZOR
Kozmetik de oyuncu sayısı fazla olan bir sektör. Türkiye’nin en büyük kozmetik üreticilerinden biri olan Giz Kozmetik’in yönetim kurulu başkanı İbrahim Zengin, “Rekabetin çok olduğu bu pazara girmek kolay ancak sektörde ayakta durabilmek ve kalıcı olmak zor” diyor. Sektörün kur dalgalanmalarından doğrudan etkilendiğini söyleyen Zengin, 2020’de yaşanabilecek en büyük talihsizliğin büyümenin yüzde 11 seviyelerine düşmesi olduğunu söylüyor ve “Bu, sektörümüzü ciddi anlamda zor durumda bırakır” diyor. Kozmetikte bugün 3 binden fazla oyuncu olduğunu belirten Demir, 2020’de sektöre yeni oyuncular girse de yüzde 30’unun eleneceğini öngörüyor. Sinoz Kozmetik Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Çörekci, son bir yılda sektörün yüzde 5’inin iflas ettiğini açıklıyor. Geriye kalanların da yüzde 20’sinin risk altında olduğunu belirten Çörekci, 2019’daysa 100’den fazla şirketin elendiğini tahmin ediyor. Çörekci, kozmetikte yaşanan elenmeleri şöyle anlatıyor: “Elenenler arasında büyük şirket ve zincir mağazalar da var. Onların dışındakilerse markalaşma sürecini tamamlayamadan elendi. Çünkü doğru yatırım planlamaları gerçekleştiremediler. Pazar taleplerine geç cevap verdiler, yeterli Ar-Ge çalışmaları yapmadılar. En önemlisiyse dijitalleşmeye gerekli özeni göstermediler. İster hammaddeci ister perakendeci tüm şirketler teknoloji çağına adapte olmalı.” Çörekci ayrıca elemelerin sektörün mevcut oyuncularını güçlendirdiğini belirtiyor ve “Çünkü rakiplerin veya sektör temsilcilerinin yanlışlarını ve hatalarını çok net gördük” diyor.
KALANLARIN 5’TE 4’Ü RİSK ALTINDA
Son 2 yılda pek çok sektörde önemli sayıda oyuncu sektöre veda etmiş olsa da tehlikenin geçmediği pek çok sektör var. Araç kiralama bunların başında geliyor. TEB Arval Türkiye Genel Müdürü Philippe Chabert, operasyonel araç kiralama sektörünün son 2 yıldır yeni bir oluşum düzeninde olduğunu söylüyor. Sektördeki bazı oyuncuların artık operasyonel araç kiralama faaliyetlerine devam etmediğini belirten Chabert, “2019 yılında sektördeki oyuncular arasında kartlar yeniden dağıldı ve 2020 yılında da bu yeni oluşumun etkilerini göreceğiz” diyor. Europcar Türkiye Genel Müdürü Fırat Fidan, Türkiye’de araç kiralama sektöründe oyuncu sayısının merdiven altı oyuncuların çok fazla olması nedeniyle çok şişkin olduğunu belirtiyor. “İki bin 500’ün üzerinde şirket olduğunu söyleyebiliriz. Fakat Europcar gibi uluslararası zincir şirket sayısı 5-6 kadar” diyor. Günlük kiralama sektöründe tek tek şirket bazında elenenleri tespit etmenin zorluğuna dikkat çeken Fidan, önemli değişimleri şöyle anlatıyor: “Araç kiralama sektöründe bilinirliği olan Central’ın el değiştirdiğini, Greenmotion’ın ise piyasaya giriş yaptığını söyleyebiliriz. Büyük oyunculardan birinin ise uzun dönem operasyonel kiralamadan yavaş yavaş çekilmekte olduğunu gözlemliyoruz. Diğer taraftan Sixt firması konkordato ilan etti ancak yeni bir ortak ile el sıkışarak bu sorunu aşmış görünüyor.” Finansman sağlarken ‘Döviz geliriniz yoksa döviz ile borçlanmayın’ kuralının kendi sektörleri için de geçerli olduğunu anlatan Fidan, “Yabancı para cinsinden borçlananlar son dönemdeki döviz hareketliliğinden negatif etkilendi. Bunun yanı sıra yüksek faiz ve düşük kârlar da araç kiralama sektörünü zora sokan başlıca nedenler arasında” diyor. Fidan, ayrıca sektörde devam eden oyuncuların yüzde 80’inin elenme riskiyle karşı karşıya olduklarını ifade ediyor.
“PIRLANTANIN CAZİBESİNE KAPILDILAR” KERİM GÜZELİŞ / ARİŞ PIRLANTA YK BAŞKANI ALTINA DÖNÜYORLAR “Pırlantalı mücevher sektöründe 10 büyük oyuncu, 30-35 orta ölçekte oyuncu var. Pırlantalı ürün satan toplam 3 bin civarı nokta bulunuyor. Sektörde iş kolu değiştiren var. Pırlantanın riskinden, aşırı rekabetten dolayı bazı şirketler ağırlıklı olarak altına yöneldi. Bazı şirketler de pırlanta stokunu bitirip çıkmayı hedefliyor. Bunların toplam oranı yani ürün grubunda değişiklik yapan ve çıkmayı hedefleyenler yüzde 5. Önümüzdeki günlerde bu oranın yüzde 10’lara çıkabileceğini tahmin ediyoruz. KREDİ BORÇ YÜKÜ VAR Elenenlerin çoğu pırlantanın cazibesine, kârlılığına kapıldı. Stoklarını iyi yönetemediler. Altının yükselmesiyle daha önce bozdurarak pırlantaya döndürdükleri altında kayba uğramış oldular. Diğer sebeplerse doğru ürün yapamamış olmaları, trendleri yakalayamamaları, konuyla ilgili deneyim eksikliğinden kaynaklanan strateji belirleme kararlarındaki hatalar. Halihazırda toparlanmalar olsa da sektörde sıkıntıda olanlar olduğu duyumlarını alıyoruz. |
“SON 2 YILDA 100 OYUNCU ELENDİ” SİNAN BORA / GOLDMASTER YÖNETİM KURULU BAŞKANI 150 OYUNCU KALDI Küçük ev aletleri sektöründe yaklaşık 250 oyuncu vardı. Pazarın yüzde 80’ini 20 marka domine ediyor. Son 2 yılda sektörden 100 oyuncu elendi. Şu anda 150 oyuncu sektörde faaliyet gösteriyor. Kalan oyuncuların 20’si büyük oyuncu. 2020’de sektörden elenme beklemiyorum ama büyük oyuncuların dışında kalanların sektörün toplamında yüzde 3’ten fazla pay alamayacağını düşünüyorum. AR-GE YATIRIMI ŞART Pazara son giren oyunculardan biriyiz. 7-8 yılda adette pazardan yüzde 4 pay almayı başardık. Hedefimiz 4 yılda yüzde 12 pazar payına ulaşmak. İlk 8 oyuncu arasına girmeyi hedefliyoruz. Yılda 2,5 milyon adet küçük ev aleti üretiyoruz. 2019’da yüzde 15 büyüdük. 2020 hedefimiz yüzde 40 büyümek. Biz üretimimizi kendimiz yapan nadir oyunculardan biriyiz. Ciromuzun yüzde 3’ü Ar-Ge’ye ayrılıyor. Ayrıca ciromuzun yüzde 4’ünü kalıp yatırımına ayırıyoruz. Sektörde kalıcı ve güçlü olmak için yenilikçiliğe yatırım yapmak şart. |
“KÜÇÜKLER BÜYÜK ZİNCİRLERE DEVREDİLECEK” UĞUR GENÇ / MEMORIAL SAĞLIK GRUBU CEO’SU 20 HASTANE ELENDİ Ülkemizde 2 yıl önce yaklaşık 570 özel hastane faaliyetteydi, son dönemde bu sayının 550 civarına indiğini biliyoruz. Özellikle özel hastanelerin hasta sayısının azalıyor olması ve fiyatların ağırlıklı olarak devlete bağlı olduğu için artmaması önemli sorunlar. Bu açıdan özellikle küçük oyuncuların zorlandığını görüyoruz. Sağlık sektörü bildiğiniz gibi yatırım yoğun bir sektör. Ancak yatırım yapmakta zorlanılıyor. Kura bağlı olarak artan ilaç ve malzeme maliyetleri, personel maliyetlerinin yüksek olması da sağlık sektöründe önemli olumsuzluklar olarak karşımızda duruyor. KONSOLİDASYON KAÇINILMAZ Türkiye’de özel sağlık sektörü çok fragmante bir yapıda. Sektörde bir konsolidasyon eğilimi olduğunu ve büyük zincir hastanelerin bireysel hastaneleri alarak büyüdüğünü görüyoruz. Özel sağlık, ölçek ekonomisinin önemli rol oynadığı bir sektör olduğundan konsolidasyonun kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Finansal yapıları güçlü olmayan bireysel hastanelerin yavaş yavaş eleneceğini ve büyük oyuncuların bireysel hastaneleri alarak büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Yüzde 2-3 civarı bireysel oyuncunun zincir hastanelere devredileceğini düşünüyoruz. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?