En heyecan verici pazar

Bugünlerde herkes İran'ı konuşuyor. iş dünyasının adeta akın ettiği ülkede otellerde yer bulmak bile zorlaşmış durumda..

21.12.2015 16:54:080
Paylaş Tweet Paylaş
En heyecan verici pazar
Şimdi yeni bir potansiyel olarak İran ortaya çıktı. Son değerlendirmelere göre Türkiye’nin milli gelirinin 3’te  1’ine sahip olan İran, 10 yıl içinde ekonomik büyüklükte Türkiye’yi geçecek. Çünkü, dünyada doğalgaz rezervi bakımından ikinci, petrol rezervleri bakımından da dördüncü büyük ülke. Üstelik Amerika ile kol kola girerse onları ekonomik anlamda tutmak zor.” Eren Holding’in patronu Ahmet Eren, son günlerin en heyecan verici pazarı İran’ı böyle değerlendiriyor. Kendilerinin de tüm uluslararası şirketler gibi ülkedeki fırsatları araştırdıklarını ve perakendecilikte birtakım planları olduğunu da sözlerine ekliyor. İran’ı gündeme taşıyan ise 35 yıldır ülkeye uygulanan uluslararası ambargoların önümüzdeki yıllarda aşamalı şekilde kalkacak olması. Geçtiğimiz aylarda İran ile Birleşmiş Milletler’in beş daimi üyesi Amerika, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın oluşturduğu 5+1 ülkeleri arasında yürütülen müzakerelerde anlaşmaya varılmasının ardından İran pazarı dünyaya açılıyor. Bu gelişme Türkiye ve bölge ticareti açısından son derece önemli. Çünkü İran yaş ortalaması 28 olan 80 milyona yakın nüfusu, zengin doğal kaynakları, hem coğrafi hem kültürel yakınlığıyla Türkiye’deki pek çok sektör için fırsat vadediyor. 420 milyar dolarlık İran ekonomisinin 1 yıl içinde yüzde 5 büyüme oranını yakalayabileceği ileriki yıllarda bu oranın yüzde 8’lere kadar çıkabileceği tahmin ediliyor. Özellikle İran’ın tüketim potansiyeli iştah kabartıyor. Borçluluk seviyesi çok düşük olan İranlılar yaptırım altında bile yılda 77 milyar doları gıdaya, 22 milyar doları giyime, 18,5 milyar doları da turizme harcıyor. İran’ın şu anki finans pazarı da 185 milyar dolarlık bir hacme sahip. Sektör uzmanları ve iş dünyasının önde gelen isimleri, doğru değerlendirildiğinde İran’ın Türkiye için büyük bir şans olduğunun altını çiziyor.
TİCARET 2’YE KATLANACAK
Peki şu anda Türkiye ile İran arasında ticari ilişkiler hangi boyutta? Her ne kadar coğrafi ve kültürel yakınlık olsa da bugüne kadar iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkiler hep sınırlı düzeyde gerçekleşti. Bu durumda iki ülke arasındaki rejim farklılıkları, siyasi meseleler, korumacı ekonomi politikaları, bankacılık sisteminde yaşanan problemler ve teknik altyapı yetersizlikleri etkili oldu. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre Tahran’da 100’e
yakın Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Tebriz’de 2005 yılında kurulan, ülkenin ilk ve tek Serbest Yabancı Yatırımcı Bölgesi’nde Türk iş insanlarına ait 38 yatırım bulunuyor. İki ülkenin coğrafi yakınlığı ve sadece Kuzey Irak’ta 1.500’ün üzerinde Türk şirketi olduğu göz önüne alındığında, bu sayı yetersiz olarak değerlendiriliyor. Ancak, son yıllarda Türkiye’nin ihracata dayalı büyüme stratejisi ile İran’a yapılan ihracatta da bir canlanma yaşandı. 2003 yılında 534 milyon dolar seviyesinde olan İran’a yapılan ihracat; 2014 yılında 4 milyar doları aştı. Türkiye ile İran arasında 10 yıldır müzakereleri süren Tercihli Ticaret Anlaşması’nın geçtiğimiz yıl kasım ayında resmen kabul edilmesi de ülkeyle olan ticarette en önemli adım oldu. 125 ürün grubunda tarife indiriminin sağlanacağı Türkiye İran Tercihli Ticaret Anlaşması’nın yeni dönemde her iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğini güçlendirmesi bekleniyor. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi de sadece tercihli ticaret anlaşmasıyla birlikte İran’la olan 16 milyar dolarlık ticaret hacminin 2016 yılı itibarıyla 35 milyar dolara yükseleceğini söylüyor.
İLK TEMASLAR BAŞLADI
Son gelişmelerle Türkiye’deki tüm sektörler İran için harekete geçti. Çeşitli sektör temsilcileri heyetler halinde ülkeye ziyaretlerde bulunuyor. Dernekler ve birlikler bu pazarda kendileri için ne tür fırsatlar olduğunu araştırıyor. Çok sayıda şirket de gerek doğrudan gerek ortaklıklarla ülkede faaliyet göstermenin yollarını arıyor. Sektörler cephesinde pazara yönelik ne tür fırsatların olduğuna gelince…~İran, hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı açısından önemli bir potansiyel taşıyor. İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, gerek ihracat gerek yatırım anlamında mağazalaşma açısından pazarın değerlendirilebileceğini ifade ediyor. “Hazır giyim ve konfeksiyon markalarımızın bu ülkedeki algısı hayli yüksek. İranlı tüketiciler modayı İstanbul ve Dubai’den takip ediyor. Şirketler bu büyük pazardaki fırsatları mutlaka değerlendirmeli ve Avrupa markalarından önce İran’a yerleşmeli” diyor. Deri sektörü de hareketli. İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçılar Birliği (İDMİB) Başkanı Mustafa Şenocak, ambargosuz döneme hazırlandıklarını belirtiyor ve ekliyor: “Önümüzdeki aylarda İran’a ticaret heyeti göndereceğiz. Rusya’daki ihracat kaybımızı kapatacak düzeyde olmasa da İran bizim için önemli pazarlardan olacak. Bu yıl 30 milyon dolar olacak ihracatımızın 2016’da 100 milyon olabileceğini öngörüyoruz.”
POTANSİYEL BÜYÜK MÜ?
İran demir ve demir dışı metaller sektörü için de çok büyük bir potansiyel vadediyor. Var olan ihracatın yıllar içinde katlanması bekleniyor. İlk etapta İran pazarına giriş için pazarlama ve depo yatırımları yapılabileceğini belirten İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Rıdvan Mertöz, üretim yapmak için biraz beklemek niyetinde. Her ne kadar enerji ve iş gücü maliyetleri açısından avantajlı görünse de İran’ın vasıflı çalışan konusunda sıkıntı yaşayan bir ülke olduğunu söyleyen Mertöz, üretim yapma konusunu bu sıkıntı giderildiğinde değerlendirmeyi düşündüklerini açıklıyor. “Geçtiğimiz yıl İran’a 220 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Gelecek 5 yılda bu rakamın 1 milyar dolara çıkmasını bekliyoruz” diyor.
Plastik sektörü de İran pazarını fırsat olarak görüyor. Ambargoların kaldırılmasına yönelik yapılan anlaşmaların etkisiyle petrol ve petrokimyasal ürünlerin fiyatının düşeceğini ifade eden PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, şunları ekliyor: “Bu da plastik şirketlerimizin bilançolarını olumlu yönde etkileyecek. İran petrokimya alanında 55 milyon tonluk kapasiteye sahip. Türkiye’nin toplam petrokimyasal mamul üretim kapasitesi yurtiçi talebin sadece yüzde 15’ini karşılayabiliyorken; İran’ın kendi iç piyasasından aldığı talep 9 milyon ton. Bu nedenle petrokimya üretiminin minimum 46 milyon tonluk bölümünü ihraç etmek zorunda. Dolayısıyla 55 milyon tonluk petrokimya rezervine sahip olan komşumuz, pazarımızı canlandıracak, Türk plastik sektörünün büyümesine katkı sağlayan bir pazar olacak.”
İNŞAAT VE MOBİLYANIN BEKLENTİSİ
Ambargonun etkisiyle İran’da yatırımlar yıllarca durdu. Şimdi ülkede yıllık 300 milyar dolarlık altyapı ve üstyapı projesinin gerçekleştirilmesi planlanıyor. Bu durum  da Türkiye’deki inşaat ve yan sanayi tarafından önemli bir fırsat olarak görülüyor. Türkiye
Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Yenigün, İran’ın Ankara Büyükelçiliği ile temas kurduklarını belirtiyor, en kısa zamanda kendilerinin de İran’a bir müteahhitlik heyeti ziyareti gerçekleştirmek istediklerini anlatıyor. İran’ın inşaat için hedef pazar olduğunu söyleyen İMMİB Yapı Komitesi Başkanı Serdar Urfalılar, önümüzdeki dönemde ülkeye yatırımların olacağını, yatırımların seviyesini ise siyasi atmosfer ve uluslararası para politikalarının belirleyeceğini dile getiriyor. Mobilya sektörü de yaşanan bu gelişmelerin kendileri için fırsat yaratacağını düşünüyor. Türkiye mobilya sektörünün 2-3 yıl öncesine kadar İran’a, yaklaşık 300 milyon dolar civarında bir ihracatı olduğunu hatırlatan MOSDER Başkanı İsmail Doğan, o dönemde İran tarafından gerçekleşen gümrük artışları
neticesinde bu rakamın neredeyse sıfırlandığını ifade ediyor ve ekliyor: “Şimdi ambargonun kalkmasıyla birlikte, Türkiye mobilya sektörünün eski kazanımlarına tekrar kavuşacağı düşünülüyor. Sektör oyuncularının İran’da mağaza açma ve bu pazarda etkinliğini istikrarlı şekilde artırma politikaları olacak. 56 markalı mobilya üreticisi İran pazarını değerlendirecek ve buradaki fırsatları efektif olarak kullanacak.”~TEHLİKELİ RAKİP OLABİLİR
Öte yandan bazı sektörler bu yeni pazarın fırsatların yanında tehditleri de beraberinde getirmesinden dolayı endişeli. Çelik, mermer ve seramik bu sektörlerden sadece birkaçı… Son 3 yılda yaptırımlardan dolayı İran’a olan ihracatlarının gerilediğini ancak şimdi iyileşme beklediklerini ifade eden Çelik Üreticileri Derneği Başkanı Namık Ekinci, ancak ilk etaptaki bu olumlu gelişmenin yanında orta vadede İran çelik pazarının Türkiye açısından tehditleri de getireceğini sözlerine ekliyor. Ekinci, şu anda önemli bir çelik ihracatçısı olarak görünse de ilerleyen yıllarda İran’ın güçlü bir ihracatçı olup Türkiye’ye rakip olma ihtimalinin yüksekliğine değiniyor. “Bu nedenle vakit kaybetmeden katma değerli ürün yelpazemizi geliştirecek ve maliyetlerimizi düşürecek yatırımları gerçekleştirmeliyiz” diye konuşuyor. İstanbul Maden ve Metal İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kahyaoğlu da mermer sektörünü sıkıntılı günlerin beklediğini söylüyor. Türkiye gibi zengin mermer yataklarına sahip olan İran’ın, dışa açılmayla birlikte tehlikeli bir rakip olacağını ifade eden Kahyaoğlu,“Petrol zengini olan İran bize oranla enerjiyi neredeyse bedavaya mal ederken, dünyanın en pahalı enerjisini kullanan bizim sektörde, onlarla rekabet etmemiz imkansız. Ambargonun kalkmasıyla birlikte İran piyasaya girerse, bizde birçok ocak ve fabrika kapısına kilit vurur. Sektörün maliyetlerini düşürme anlamında uygulamalara ihtiyacımız var” diyor.
EN HIZLI ŞİRKETLER
Şirketler tarafından nelerin yaşandığına gelince… Birçok şirket de İran’ı yakın markaja almış durumda. İçlerinde fırsatları hemen değerlendirmeye çalışanlar da var biraz temkinli durup gelişmeleri bekleyenler de… En yoğun hareket hazır giyimde… Birleşmiş Markalar Derneği üyesi 30 marka, yakın zamanda İran’a gitmeyi planlıyor. Hedef 3 yılda bu ülkede 500 mağaza açmak. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sami Kariyo, “27 markamızdan 35 kadar temsilcimiz ile İran’a gidecek ve bu ülkedeki fırsatları inceleyeceğiz” diyor. Collezione Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Akyiğit, İran’ı “Hızlı büyüme ihtiyacı olan organize moda perakende sektörü için nefes almak, gömü bulmak gibi bir şey” sözleriyle tanımlıyor. Şu anda herkesin İran uyruklu bir ortak arayışında olduğunu da ifade eden Akyiğit, kendilerinin de bir ortakla 5 yıllık bir plan yaptıklarını açıklıyor. “Tahran, İsfahan ve Tebriz’de gelecek 5 yılda 20 mağaza ve 18 milyon dolar ciro planladık” diye anlatıyor. Kiğılı ise 2011 yılında girdiği pazarda bugün 2 mağaza ve 1 corner ile faaliyetlerini sürdürüyor. Kiğılı CEO’su Hilal Suerdem, yıl bitmeden yeni mağazalar açma planları olduğunu söylüyor. Süvari, İran pazarına franchise vererek girmeyi planlıyor. Silk&Cashmere’in patronu Ayşen Zamanpur şu aşamada ülkeye yatırım yapmayı düşünmediğini ancak bayilik vermeye sıcak bakabileceklerini söylüyor. 20 yıldır İran’da olan Zorlu Tekstil, ülkedeki faaliyetlerini artırmış durumda. Zorlu Tekstil Başkanı Vedat Aydın, “Potansiyelleri tam değerlendirmek için her koldan saldırıyoruz. Uygun ortam görünce üretim de yapabiliriz. 3-5 yıl sonra bu büyük pazarda hem üretici hem pazarlayıcı olarak büyük işler yapılabilir” diye konuşuyor.
HERKESİN STRATEJİSİ FARKLI
Elektrikli ev aletleri sektörünün oyuncuları da pazarda yer almak için plan yapıyor. Arzum Elektrikli Ev Aletleri İhracat ve İş geliştirme Direktörü Alp Somyürek, “İran’daki mevcut satış ve dağıtım yapımızı daha da geliştirmek, ülkenin önde gelen küçük elektrikli ev aletleri markası olabilmek adına önümüzdeki dönemde yatırımları artırmayı planlamaktayız” diyor. Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young ise henüz spesifik adımlar konusunda karar almak için çok erken olduğunu düşünüyor. Fuarları ziyaret ederek şu anda pazarın nabzını yoklamaya odaklandıklarını söylüyor. Saruhan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Furkan Selim Saruhan, Fakir Hausgerate ile pazara geçen yıl giriş yaptıklarını belirtiyor. “Çok güzel geri dönüşler aldık. Önümüzdeki yıllarda İran’a ihracatımızda önemli bir artış yaşayacağımızı öngörüyoruz” diyor. Ant Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Okay da ilk etapta doğru işverenlerle taahhüt işleri geliştirmek üzere ön çalışmalarını başlattıklarını açıklıyor. Son 2 yıldır İran’da üretim yapmak için çalışmalar yürüten Çilek, bu yıl harekete geçmek niyetinde. Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, İran pazarında şu aşamada bayilik verdiklerini, satış bazlı ilerlediklerini, yatırım konusunu ise değerlendirdiklerini dile getiriyor. Ürünleriyle 30 yıldır İran pazarında yer alan Evyap, ülkedeki varlığını güçlendirme peşinde. Evyap yetkilileri, “Biz de rekabet gücümüzü korumak için planlarımızı hazırlıyoruz” diyor. Flormar yaklaşık 15 yıldır İran pazarında faaliyet gösteriyor. Ağırlıklı olarak toptan kanal üzerinden faaliyet gösterdiklerini anlatan Flormar Pazarlama Direktörü Can Dilek, 2016 2020 aralığında İran’da çok daha fazla bilinen bir marka olacaklarını söylüyor. Zen Pırlanta, İran’a bayiler aracılığıyla girme planları yapıyor. Teksan Jeneratör ise şu anda sadece İran’daki olası fırsatları inceliyor.
~ZEYNEP BODUR OKYAY / KALE GRUBU BAŞKANI
SERAMİK TEHDİT ALTINDA
ÇİN ETKİSİ

 İran’ın yeni dönemde bu bölgede, tıpkı bundan 20 yıl önce Çin’in küresel ekonomiye girişi gibi etkileri olması kaçınılmaz görünüyor. Normalleşen koşullarda İran, Türkiye ekonomisi için hem büyük fırsatlar hem büyük tehditler barındırıyor. Fırsatlar, daha çok bu ülkenin zayıf olduğu sanayi alanlarında ortaya çıkacak. Riskler ise İran’ın gerçekten güçlü olduğu ve bizimle hem iç pazarda hem ihracat pazarlarımızda kuralsız rekabete girişebileceği sektörlerde gizleniyor. Seramik, risk potansiyeli yüksek sektörlerden biri.
ÖNLEMLER ALINMAZSA
Gerekli önlemleri almazsak Türk seramik sektörü büyük tehdit altında. Seramik 2 milyar dolarlık hacmi ve 1 milyar dolarlık ihracatıyla Türkiye ekonomisi için çok önemli bir sektör. Hızlıca yapılacak bir değerlendirmede; enerji, hammadde ve finansman konularında İran’ın daha avantajlı; altyapı, lojistik, standartlara uyum, teknoloji, tasarım ve önemli pazarlara erişim konularında Türkiye’nin şimdilik avantajlı olduğunu söyleyebilirim.
VERGİLER NORMALLEŞMELİ
Türk özel sektörü elbette İran’la rekabet konusunda kendi pozisyonunu sağlam tutacak önlemleri alacaktır. Hükümetimiz, İran ile ticareti genişletmek istiyorsa önce bize uygulanan yüksek ithalat vergilerinin normalleştirilmesini istemeli. İhracatta özellikle enerjideki vergi oranları düşürülmeli.

RAHMİ ÇUHACI / TÜGİAD BAŞKANI
"ÖNEMLİ BİR RAKİP OLACAK"
İHRACAT ARTIŞI OLACAK

Türkiye ve İran arasında nisan ayı başında ticaret, eğitim, sağlık, çevre, aile ve sosyal politikalar konularında imzalanan 8 anlaşmanın da etkisiyle, iki ülke arasındaki ticaret hacminin ve işbirliğinin artacağını düşünüyoruz. Özellikle dış ticaret faaliyetlerinde başı çeken altın, ilaç, tütün mamulleri, kağıt ve plastik ürün ihracatında yükseliş bekliyoruz. 
YENİ İŞ İMKANLARI
Hayli uzun bir dönem devam eden ambargo sonrasında İran’ın toparlanma sürecinde, muhakkak ki, Türkiye’ye yeni iş imkanları ve ihracat bağlantıları söz konusu olacak. İran’ın bu coğrafyada, Türkiye’den sonra en üretken, sanayiye zaman ve para ayırmış, yatırım yapmış ülke olduğunu dikkate aldığımızda, aynı zamanda, birkaç yıl içinde bölgede önemli bir rakibimiz olacağını söyleyebiliriz.
KAYIP YAŞANACAK SEKTÖRLER
Nitekim, son dönemde, başta çimento olmak üzere, kimi inşaat malzemelerinde, Mısır ve Irak gibi yakın pazarlarda İran lehine kayıplarımız oldu. Ambargonun tümüyle kaldırılmasıyla İran, ihracat yaptığımız inşaat malzemeleri gibi geleneksel pazarlarda Türkiye için önemli rakip olarak dış ticaret dengemizde kayıplar yaratabilir. Bunu göz ardı edemeyiz.
3 YÖNDE ÖNLEMLER
Bu noktada hükümetimizin üç yönde önlem alması faydalı olacak. Bunlardan ilki İran’dan ve diğer ülkelerden çimento ithalatlarında fiyat oluşumlarına hassas olmalı, kalite standartlarını iyi denetlemeli ve kayıt dışılığa izin vermemeli. İkincisi özellikle kamu altyapı yatırımlarını ve inşaat sektörünü yeniden canlandırarak çimento talebini desteklemeli. Üçüncü olarak çimento fabrikalarının karşılaştığı yüksek enerji, çevre, atık maliyetlerini düşürmeli, şirketlerin enerji verimliliği alanındaki projelerini özendirmeli ve teşvik etmeli.~MEHMET AKTAŞ / YAŞAR HOLDİNG İCRA KURULU BŞK.
“SANAYİ BOYALARINDA POTANSİYEL GÖRÜYORUZ”
MARKALI ÜRÜNE TALEP ARTACAK

İran’ın küresel ekonomiyle entegrasyonuyla beraber, dış ticaret hacminin önemli ölçüde artması ve ülkeye daha fazla yabancı sermaye girişi bekleniyor. Bu da İran halkının refahı, kişi başı milli gelirlerinin artması, dolayısıyla sağlıklı, ambalajlı, markalı ve katma değeri yüksek ürünlere talebin de artması anlamına geliyor. İran’ın nüfusu, kültürel ve coğrafi yakınlığı ülkemiz için önemli bir avantaj.
ÇALIŞMALARA BAŞLADIK
Biz de bu avantajdan başta peynir olmak üzere portföyümüzdeki tüm ürünlerle yararlanmak üzere çalışmalara başladık. Daha önce ticari ilişkilerimiz olan bayilerle görüşmelerimiz sürüyor. İran’a süt ürünleri ihracatı için tesisin İran makamlarınca onaylanmış olması gerekiyor. Biz de Pınar olarak Türkiye’den İran’a ihracat iznine sahibiz. Ülkemiz ihracatı açısından diğer önemli bir alan da boya sektörü. İran’da demirçelik, makina gibi sanayi kollarının gelişmesiyle beraber özellikle sanayi boyalarında önemli bir potansiyel görüyoruz. 

OSMAN AKSOY / HAYAT HOLDİNG GENEL SEKRETERİ
“YATIRIM VE ÜRETİM İÇİN DEĞERLENDİRMEK GEREK”
AMBARGO 1 YIL DAHA SÜRER

Hayat Kimya olarak İran’da hijyen ve temizlik kağıdı ürünleri kategorilerinde üretim yapan tesislerimizle faaliyet gösteriyoruz. İran’da üretimini gerçekleştirmediğimiz bazı ürünlerimizi de Türkiye’den ihraç ediyoruz. Ambargonun kalkma sürecinin yaklaşık bir yıl kadar süreceğini düşünüyorum.
KİŞİ BAŞI TÜKETİM ARTACAK
İran’da son 5 yıldır yaşanan enflasyon ve işsizlik nedeniyle halkın satın alma gücü azaldı. Fakat önümüzdeki dönemi değerlendirdiğimizde halkın satın alma gücündeki iyileşmeyle kişi başı tüketimin artacağını öngörüyorum. İran 80 milyona yakın eğitimli nüfusu, yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle büyüme için büyük fırsatlar sunan bir pazar.
ZORLUK VE AVANTAJLAR
Türk iş adamları olarak, İran’ın bugüne kadar sunduğu iş yapma koşullarını değerlendirip, zorluk ve avantajlarının farkında olarak İran’ı sadece bir ihracat ülkesi olarak değil, yatırım ve üretim için de önemli bir pazar olarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Hayat Kimya olarak biz de hem İran’daki hem yakın doğuda bulunduğumuz ülkelerdeki yerimizi kuvvetlendirerek kararlı adımlarla ilerliyoruz.

ALİ BORHANİ / INCUBEEMEA CEO'SU
İRAN’IN GERÇEK POTANSİYELİ
EN BÜYÜK FIRSATLAR

Incubeemea’da biz İran’ın ekonomik büyümesindeki en büyük fırsatların hizmet ve tüketici odaklı sektörlerde olacağına inanıyoruz. Gıda, turizm, moda, perakende, sağlık, ilaç, bankacılık oldukça umut vadeden bir görünüme sahip ve tüm bu sektörlerde Türk şirketlerinin güçlü bir konumu var.
EKONOMİK REFORMLAR
Thompson Reuters ve Dinar Standart’a göre İranlı tüketicilerin 2013 yılındaki gıda harcamaları 77 milyar dolardı. Giyimde 22 milyar dolar, turizmde de 18 milyar dolarlık bir harcama gerçekleştirildi. Yaptırımların kalkması ve İran’ın uluslararası pazarlarla bütünleşmesiyle birlikte ekonomik reformlar hayata geçecek, enflasyon düşecek, tüketici güveni iyileşecek ve pazarın gerçek potansiyeli ortaya çıkacak.
YERLİ ÜRETİM DÜŞÜNÜLMELİ
İran ekonomisi sağlam bir insan kaynağı sermayesine dayalı, üretim için altyapısı var. Yerli üretim İran endüstrilerinin ve iş insanlarının DNA’sında. Bu nedenle sektörler özellikle ülkede üretimi düşünmeli.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz