Kesintisiz büyüme

Son 10 yıldaki rakamlar, farklı oranlarda da olsa hemen her alanda büyümenin kesintisiz sürdüğünü gösteriyor.

1.06.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Kesintisiz büyüme
Türkiye, dünyada bankacılığın en sağlıklı geliştiği ülkeler arasında sayılıyor. Bunda, son 10 yılda gerçekleşen yapısal reformların, teknolojik yatırımların ve büyüme odaklı stratejilerin payı büyük. Şube sayısından istihdama, kredilerden alternatif kanallara her alanda kesintisiz büyüme var. Krizlere, global ekonomiden kaynaklı baskılara, artan rekabete rağmen bu büyüme, gelecekte de devam edecek. Türkiye’de bankacılık, halihazırda yüzde 16,5 düzeyinde olan sermaye yeterlilik rasyosuyla sektörün dünyada en sağlıklı geliştiği ülkeler arasında gösteriliyor. Kesintisiz büyüme göz dolduruyor. Avrupa’nın içinde bulunduğu mali krize, Amerika’da hala istenilen seviyede olmayan toparlanmaya ve Asya’da düşen büyüme performansına karşılık Türkiye’de bankacılığın, bu yıl ve sonrasında da büyümeye devam edeceği öngörülüyor. Türkiye’nin GSMH’sini yüzde 4 düzeyinde artıracağı, banka kredilerinde yüzde 15-18 aralığında artış kaydedileceği düşünülüyor. Bu rakamların, dünyanın geri kalanında hayali bile güç. Son 10 yılda agresif büyüme stratejileriyle dikkat çeken Türkiye’nin önde gelen bankaları, bu yıl ve sonrasında da büyümek hedefinde. Halihazırda 684 şubeyle faaliyet gösteren Vakıfbank’ın hedefinde 1.000 şube var. Bu yıl Halkbank 60, Akbank 70 yeni şube açmayı planlıyor. Her iki banka yıl sonuna kadar kadrosuna 1.000’er yeni çalışan daha eklemeyi hedefliyor. Fortis birleşmesini geride bırakan TEB de yeniden şubeleşmeye hız veriyor. TEB Genel Müdürü Varol Civil, bu yıl 10-15 yeni şube açacaklarını söylüyor. Birleşme sırasında 100 şube kapatıldı. TEB’in şube sayısı 607 oldu. Halkbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan, sektörde son 10 yılda gerçekleşen yapısal gelişmelerin hem bankacılık ürün ve hizmetlerinin çeşitlenmesine hem müşteri nüfusunun artmasına imkan verdiğini söylüyor ve ekliyor: “Türkiye’de hala çok yüksek bir bankasız nüfus var. Bu da büyümek için hala yerimiz olduğu anlamına geliyor.” Şubeler, çalışan sayısı, krediler... Bankacılıkta kesintisiz büyüme sadece burada değil. Son 10 yıldaki rakamlar, farklı oranlarda da olsa hemen her alanda büyümenin kesintisiz sürdüğünü gösteriyor.

10 BİN ŞUBE
Bankacılıktaki büyümenin en net ifadesi şube sayısındaki artış. Her ne kadar son yıllarda şubesiz bankacılığın gelişimiyle bankalar yatırımlarını bir miktar şube dışına kaydırmış olsa da şube yatırımları hiç aralıksız devam etti. Son 5 yılın rakamları, şube sayısında her yıl ortalama yüzde 5’lik artış olduğunu gösteriyor. Halihazırda toplam rakam 9 bin 834’e ulaşmış durumda. Yıl sonunda bu rakamın 10 bin geçmesi bekleniyor.~
Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Faik Açıkalın, “2012’de sektörde toplam 500 yeni şube açılarak yaklaşık 10 bin 300 şubeye ulaşılmasını bekliyoruz” diyor. Türkiye’de 1 milyon kişiye düşen şube sayısı da 462’ye ulaştı. Faik Açıkalın, bu rakamın hala Avrupa Birliği ülkelerinin oldukça gerisinde olduğuna dikkat çekiyor. Şube sayısında olduğu gibi çalışan sayısında da büyüme hız kesmiyor. Son 5 yılda burada da yıllık yüzde 4 düzeyinde büyüme görülüyor. Şubede olduğu gibi çalışan sayısı tarafında da hala alınacak yol var. Faik Açıkalın, “Banka çalışanı başına düşen kişi sayısı Türkiye’de 412 iken AB 27 ülkelerinde 249” diye konuşuyor. Bu yıl sektörde yaklaşık 3 bin 500 kişilik net istihdam artışı bekleniyor. Yıl sonunda toplam çalışan sayısının 185 bine ulaşması öngörülüyor.

BÜYÜK YÜKSELİŞ
2002’den geçtiğimiz yılın sonuna kadar geçen süre zarfında, bankacılık sektörünün toplam aktifleri, yıllık yüzde 21 büyüyerek yaklaşık 1,2 trilyon TL seviyesine ulaştı. Aktif büyümedeki lokomotifse krediler oldu. Sektörün toplam kredileri bu dönemde yıllık yüzde 33 büyüyerek 651 milyar TL’ye ulaştı ve kredilerin GSYİH’ye oranı yüzde 14’ten yüzde 50 seviyesine yükseldi. Ekonominin yüzde 4,8 oranında daraldığı 2009 yılında bile krediler, yüzde 13 ile kesintisiz büyümeye devam etti. Kredilerdeki büyümenin lokomotifi ise bireysel krediler oldu. Pazardaki büyüme ürün ve hizmetlerin gelişiminde de motivasyon sağladı. Bireysel bankacılık ürünleri, son 10 yılda bankaların en yüksek ve kesintisiz büyüme kaydettiği alan oldu. Tüketici kredileri ve kredi kartları, 2002-2011 döneminde yıllık yüzde 47 gibi oldukça yüksek bir oranda büyüdü. Toplam krediler içindeki payları da yüzde 13’ten yüzde 33’e yükseldi. Aynı dönemde kredilerin GSYİH’ye oranı yüzde 17 seviyesine ulaştı, Ticari krediler tarafındaki gelişme de dikkat çekici oldu. Şirket kredileri aynı dönemde yıllık yüzde 29 gibi hatırı sayılır bir düzeyde büyüme gösterdi. Bu kredilerin GSYİH’ye oranı yüzde 34 seviyesinde gerçekleşti. Ancak bu rakamlar da bankacıları tatmin ediyor. Krediler tarafındaki büyüme iştahının da sürdüğü görülüyor. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Toplam kredilerin GSYİH’ye oranı, birçok gelişmiş ülkede yüzde 100’lerin üzerinde. Demografik yapısı itibarıyla tüketim potansiyeli büyük bir ülke olmamıza rağmen bizde, kredi kartları da dahil tüketici kredilerinin ekonomiye oranı sadece yüzde 17 düzeyinde” diye konuşuyor.

FAİK AÇIKALIN / YAPI KREDİ BANKASI GM.
"BUYUME İVMESİ HIZLANACAK"
2012 SENARYOSU

2012 için ekonominin gidişatıyla ilgili yumuşak iniş şeklinde tabir edilen bir senaryomuz var. Türkiye’nin yüzde 4-4,5 gibi bir hızla büyümesini bekliyoruz. 2011yılında alınan tedbirlerin etkisiyle şubat itibarıyla yılbaşına göre kur etkisinden arındırılmış olarak yaklaşık yüzde 2 büyüme kaydeden krediler, mart ayı ile beraber bir miktar ivme yakaladı. 11 Mayıs itibarıyla yılbaşına göre kur etkisinden arındırılmış olarak yaklaşık yüzde 6 büyüdü. Yakalanan ivmenin devam etmesini ve yıl sonu itibarıyla sektörde kredilerin yaklaşık yüzde 15, kur etkisinden arındırılmış olarak yüzde 18 büyüyerek yaklaşık 750 milyar TL seviyesine ulaşmasını öngörüyoruz. Bu büyüme beklentimiz doğrultusunda kredilerin GSYİH’ye oranının yıl sonunda yüzde 51 seviyesine çıkacağını söylemek mümkün.~

POTANSİYEL NE KADAR?
Türkiye genç nüfus, dinamik özel sektör, düşük iş gücü maliyeti, yüksek verimlilik, yatırımı teşvik eden vergi avantajları, gelişmiş altyapısı gibi özellikleriyle gelişmekte olan ekonomiler arasında dikkat çekiyor. Bu faktörler önümüzdeki dönem için yüksek bir büyüme potansiyeli oluşturuyor. IMF nisan itibarıyla yayınladığı Küresel Ekonomik Görünüm raporunda, önümüzdeki 5 yılda, Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında 3’üncü en hızlı büyüyen ekonomi olacağını öngörüyor. Türkiye’de bankacılık penetrasyonunun da gelişmiş ülkelere göre geride olduğu dikkate alındığında, bankacılık sektörünün büyüme ivmesi daha da hızlanacak. Bu süreçte ekonomik büyümenin ihtiyacı olan kaynağın yaratılmasında, sağlıklı bankacılık yapısı yine çok önemli bir rol üstlenecek. Kredilerin milli gelire oranının 2017’de yüzde 70 seviyelerine yaklaşacağını öngörebiliriz. Bu oran, güncel olarak AB ülkelerinde yüzde 133, ABD’de ise yüzde 172 seviyesinde bulunuyor.
YAPI KREDİ’NİN PLANI
2011 yılında uyguladığımız “akıllı büyüme” stratejimizi 2012 yılında da devam ettiriyoruz. Müşteri odaklı bankacılığa, ticari verimlilik artışına, fonlama kaynaklarının çeşitlendirilmesine, etkin likidite yönetimine, gider disiplinine odaklanarak sürdürülebilir büyüme ve kârlılık elde etmeyi amaçlıyoruz. TL kredilerde tüketici ve KOBİ kredilerine öncelik vermeyi sürdüreceğiz. Yabancı para kredilerde ise proje finansmanı kredilerinde sektördeki önemli konumumuzu koruyacağız. Enerji projelerine yoğunlaşmaya devam edeceğiz. Bu yıl sektörün üzerinde kredi büyümesi elde etmeyi hedefliyoruz. Yeni şube açılışları için 5 yıllık bir hedefimiz var. Her yıl yaklaşık 5060 açılış gerçekleştirerek 5 yılda 300 yeni şubeye ulaşmayı planlıyoruz. 2013’ün ikinci yarısında 1.000 şubeli bir banka haline gelmeyi hedefliyoruz.


ALTERNATİF KANALDA HIZLI GELİŞİM

Türkiye’de bankacılık, bugünkü sağlıklı yapısını yapısal reformların yanı sıra teknolojik yatırımlara da borçlu. Son 10 yılda Türk bankaları teknolojik altyapıya olağanüstü yatırım yaptı. Halihazırda operasyon merkezlerinden şubelere Türkiye’de bankalar birer bilgisayar gibi çalışıyor. Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, “Halihazırda bankacılık işlemlerimizin üçte ikisi şube üzerinden yapılıyor. Kalan üçte birlik kesimse hiç görmediğimiz müşterilerimizden oluşuyor. Para transferi işlemlerinin yüzde 90’ı şubesiz bankacılık operasyonu üzerinden gerçekleşiyor. Para çekme işlemlerinin yüzde 90’ı, para yatırma işlemlerinin yüzde 70’i ATM’ler üzerinden yapılıyor” diyor. Türkiye’deki toplam ATM sayısı, son 5 yılda yüzde 68 artışla 32 bine ulaşmış durumda. İnternet ve mobil bankacılık ise kesintisiz büyümenin yeni adresleri... Faik Açıkalın, internet bankacılığının son 5  yıllık dönemde çok yüksek bir büyüme ivmesi yakaladığına işaret ediyor ve ekliyor: “2005 sonu itibarıyla yaklaşık yüzde 18 büyüyerek 3,2 milyon aktif müşteri sayısından 8,6 milyon aktif müşteriye ulaştı” diyor. Sosyal medyada da bankalar hatırı sayılır bir görünürlük elde etmiş durumda. Türkiye’de bugün 30 milyon Facebook kullanıcısı olduğu tahmin ediliyor. Akbank’ı Facebook’da 1 milyon kişinin takip ettiğini söyleyen Hakan Binbaşgil, “Türk bankacıl��k sektörü teknolojik gelişmelerde de sorumluluk sahibi. Akbank, bu sorumlulukla bu yıl yine yeni teknolojilere 120 milyon dolarlık bir yatırım planlıyor” diyor. ~

HAKAN ATEŞ / DENİZBANK GENEL MÜDÜRÜ
"BUTUN SEGMENTLERDE POTANSİYEL VAR"
GELECEK 5 YIL

Türkiye, bankacılık sektörü açısından doygunluğa ulaşmamış bir pazar. Birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede finansal sistemler 30-40 gibi yüksek kaldıraç oranlarıyla çalışırken Türkiye’de kaldıraç sadece 8,0. Türkiye’yi diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırdığımızda, bankacılığın tüm segmentlerinde halen çok önemli büyüme potansiyeli görülüyor. Bu doğrultuda müşteri sayısı, network ve bilanço büyümesi açısından bundan sonraki dönemde de son 5 yıla çok benzer bir büyüme süreci geçirmemiz mümkün. Fakat bunun için sermayenin ve tabii doğal olarak kârlılığın da bu büyümeyi desteklemeye devam etmesi gerekiyor.

BÜYÜMENİN ADRESİ

Yeni dönemde perakende tarafında son yıllarda gördüğümüz dengeli ve güçlü büyüme devam edecek. Yine önemli bir potansiyel içeren KOBİ kredilerinde de rekabetin arttığı bir dönem göreceğiz. Bu geniş kesimlere yönelik rekabette öne çıkabilmek ve müşteriye daha kolay ulaşabilmek için şube, ATM ve diğer dağıtım kanalları büyümek zorunda. Hem şube sayısı hem şubelerde verimlilik anlamında Türkiye’nin gidecek yeri var. Bunu sadece gelişmiş ülkelerle değil, birçok açıdan Türkiye’nin gerisinde olan gelişmekte olan ülkelerle de karşılaştırdığımızda da rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Mesela nüfus başına düşen şube sayısı açısından Türkiye, Romanya’nın yarısı, Polonya’nın üçte biri düzeyinde. Verimlilik tarafında da daha gidecek yolumuz var. Örneğin, şube başına aktifler açısından Türkiye, Brezilya ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerin yaklaşık yarısı düzeyinde.

DENİZBANK’IN PLANI
Kuruluşundan bugüne kadar Denizbank, hep Türkiye ekonomisine kaynak aktaran ve doğal rekabet avantajımızın olduğu sektörlerimizi destekleyen bir konumda oldu. Bu yıl da kaynaklarımızın çoğunu krediye dönüştürerek reel sektöre olan desteğimize devam edeceğiz. Tarım sektörüne farklı bir bakış açısıyla hizmet veriyoruz ve özel bankalar arasında tarım bankacılığında birinci sıradayız. Tarım sektöründeki bu başarımızı KOBİ bankacılığına da taşıyoruz. Altın bankacılığı alanında bankamıza kazandırdığımız yeni ürünler ve odaklanmanın yanı sıra 2011 ’de mevduatta sektör yüzde 298 büyürken biz yüzde 1.118 büyüdük ve müşteri adedimiz bir yıl içinde 14 kat arttı. Denizbank’ın toplam 601 şubesi var. Yılda 70 şube açma planımız devam ediyor ve 2014’te 850 şubeye çıkmayı hedefliyoruz. Ancak bu yılki büyüme ve satış sürecini de göz önüne alarak 32 şube açmayı planlıyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz