Aslında
potansiyel uzun yıllardır konuşuluyor. Ancak işin maliyeti ve
kârsızlığı, bu potansiyelin yatırıma dönüşmesini engelliyordu.
Teknolojinin gelişmesiyle maliyetlerin düşmesi ve yeni teşvikler sektöre
ilgiyi patlattı. Dev gruplar birbiri ardına bu alana giriş yapıyor.
Ülker, Kiler, Demirören, Doğan Holding, Yıldız Holding ve Altınbaş son
yıllarda sektöre giren yeni oyuncular. Ayrıca yabancı devler de
Türkiye’yi radarına aldı. Dünya devi Avustralyalı BHP Billiton gibi
küresel devler Türkiye’yi yakından izliyor. Çin, Avustralya, Kanada gibi
ülkelerden devlerin yatırım yapması bekleniyor. Uzmanlara göre
sektördeki bu hareketlilik, önümüzdeki dönemde de artarak sürecek.
Ciner, Polat, Koza ve Dedeman... Türkiye’nin öne çıkan bu grupları,
madencilik alanındaki faaliyetleriyle, yatırımlarıyla ilgi topluyor. Son
yıllarda bu grupların arasına Ülker, Kiler, Demirören, Doğan Holding
gibi yeni oyuncular da eklendi. Bu sektördeki dengelerin hızla değişmesi
bekleniyor, Çünkü pazardaki oyuncu sayısı giderek artıyor, Sadece yerli
değil, yabancı yatırımcıların da artan bir ilgisi söz konusu, Yeni
teşvik paketinde “stratejik” sektörler arasında yerini alan madenciliğe
olan ilgi son yıllarda hızlı arttı. Rakamlar da bunu doğruluyor. Enerji
Bakanlığı verilerine göre, hem ruhsat başvurularında hem alınan ruhsat
sayısında özellikle 2007 sonrasında adeta patlama yaşandı. Örneğin
1995-2004 arasında yapılan ruhsat müracaatı, yıllık ortalama 5 bin
adetken, bu sayı son 5 yılda üç katına çıkarak 15 binler düzeyine
ulaştı. Uzmanlar da yatırımcı iştahındaki yükselişe dikkat çekiyor.
Hatta onlara göre bu sadece bir başlangıç. Sektöre dönük yatırımcı
ilgisi, önümüzdeki süreçte artarak devam edecek. Özellikle sermayesi
güçlü yerli oyuncuların pazara girişinde ve yerli-yabancı ortaklıkların
sayısında artış bekleniyor. CEZBEDEN POTANSİYEL
Aslında Türkiye, maden rezervleri açısından dünyanın en zengin ülkeleri
arasında yer alıyor. 132 ülke içinde toplam maden üretim değeri
itibarıyla 28’inci sırada bulunan Türkiye, çeşitlilikte ise 10’uncu
durumda. Uzmanlar, dünyada yaklaşık 90 çeşit maden üretildiğini
belirtiyor. Bunun 60’a yakını ise Türkiye’de bulunuyor. Ancak sadece
bor, mermer ve trona (soda külü) yatakları açısından dünya çapında
önemli rezervlere sahibiz. Pazarın büyüklüğüne dair verilere gelirsek.
Sektörün milli gelirden aldığı pay yüzde 1,5-2 arasında değişiyor. Bu
oran 2000 yılında 0,99 düzeyindeydi. Ancak uzmanlara göre aslında gerçek
büyüklük, bunun çok üzerinde. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği
Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özer, asıl büyüklüğün 25-30 milyar dolar
olduğunu söylüyor ve ekliyor: “GSMH hesaplamasında madencilik ürünleri
olan cam, seramik, çimento, demir çelik, alüminyum; elektrik üretimi,
sanayi ve kimya kapsamında değerlendirildiğinden sektörün gerçek
ekonomik boyutu TÜİK rakamlarına yansımıyor.”~
Potansiyele dikkat çeken Özer, rekabet koşullarının iyileştirilmesi
gerektiğini de vurguluyor:“Türkiye’de çok zengin ve çeşitli maden
rezervleri olduğu biliniyor. Madencilik ihracatımızın bu yıl yüzde 10
seviyelerinde artmasını bekliyoruz.” Dedeman Madencilik CEO’su Dündar
Ergunalp de onunla aynı fikirde. “Jeolojik olarak Türkiye hem metal
madeni hem sanayi madenlerinde yüksek potansiyele sahip” diyen Ergunalp,
“Ancak ‘potansiyel çok’ demek ilgi çekmek için yeterli olmuyor. Çünkü
bunu muhtemelen pek çok ülke dile getiriyor. Teşvikler önemli” şeklinde
konuşuyor.
Tabloyu görmek için görseli tıklayın.
GİRİŞLER ÇOK HIZLANDI
Son birkaç yıldır oyuncu sayısının hızla artması da uzmanların altını
çizdiği bu potansiyelin görülmesinden kaynaklanıyor. Zaten ruhsat
sayısındaki yükseliş de bunu ispatlıyor. Enerji Bakanlığı verilerine
göre, toplam ruhsat müracaatı 2007-2011 döneminde 60 bin civarında
seyretti. Oysa bir önceki 5 yıllık dönemde (2002-2006) bu sayı, 50 bin
623 idi. Yani son 5 yılda yaklaşık yüzde 20’lik artış yaşandı. Çarpıcı
yükseliş, sadece başvurularda değil, düzenlenen ruhsat sayısında da
kendini gösteriyor. Son 5 yılda tam 32 bin 936 yeni ruhsat verildiği
görülüyor. Ruhsat sayıları binlerle ifade ediliyor ama pazardaki
oyunculara bakıldığında belli başlı 40-50 şirket öne çıkıyor. Bunların
önemli kısmının yine 2005 sonrasında sektöre giriş yaptığı görülüyor.
Bugün yabancı ortağı Alacer Gold ile Erzincan’da altın arayan Çalık
Holding’in madenciliğe giriş yılı 2006. Tabii bu noktada 2004-2005
dönemindeki özelleştirmelerin de payı büyük. Eti Gümüş, Eti Bakır, Etki
Alüminyum gibi kurumların birçoğu bu dönemde özel sektöre geçti. Son 1
yıldaki girişler ise dev grupların ilgisinin dinmeyeceğini gösteriyor.
Örneğin Yıldız Holding, henüz 2 ay önce pazara girdi. Holdingin yatırım
şirketi olan Gözde Girişim, işadamı Remzi Gür’e ait olan Kobin
Madencilik’in yüzde 51’ini aldı. Kobin Madencilik, 2012 Ocak’ta TMSF’nin
satışa çıkardığı Kümaş Manyezit’i 285,5 milyon dolara almıştı. Altınbaş
Holding’in sahibi İmam Altınbaş ise tam 1 yıl önce Paladyum
Madencilik’i kurarak “madenci işadamları” kervanına katıldı. İşadamı
yaptığı açıklamada, “Daha önce girmediğimiz bir sektör olan madenciliğe
adım atıyoruz. Altın olur, gümüş olur, bakır olur. Şirketimizi kurduk,
araştırmalarımızı sürdürüyoruz” demişti. Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
CANLILIĞIN GERÇEK NEDENİ
Peki devler neden şimdi bu sektöre giriyor? Hareketliliğin nedenleri
neler? Troy Madencilik Kurucu Ortağı Cumhur Taşdelen, pazarı cazip kılan
faktörleri şöyle sıralıyor: “Aslında madencilik hem arama hem çıkarma
işlemleri anlamında yüksek maliyetli bir iş. Bu kadar meşakkatli bir
sektörde olacaksanız, kâr marjlarının gerçekten yeterli olması
gerekiyor, Eskiden kâr marjları bu maliyetleri kaldırmaya yeterli
değildi. Dolayısıyla oyuncu sayısı azdı. Artık yükselen fiyatlar
nedeniyle bu maliyetler kaldırılabilir hale geldi. Kârlılıklar arttı.
Böylece yatırımcı için daha kazançlı bir hale geldi.” Tüprag Madencilik
Müdürü Mehmet Yılmaz’a göre de ilginin asıl nedeni, artan fiyatlar. ~
Yılmaz, şunları söylüyor: “Son 10 yıllık dönemde metal fiyatlarının çok
yükselmesi, özellikle altının, kurşunun, bakırın, çinkonun çok hızlı bir
ralli süreci yaşaması bunun en önemli nedeni. Gerek yabancı gerekse
yerli sermaye, artık bu işte çok ciddi bir gelecek olduğunu gördü.
Ayrıca madenciliğin önündeki engellerin yeni maden kanunuyla kalkmış
olması da diğer bir cazibe unsuru.” Uzun yıllardır sektörde olan Polat
Holding’in CFO’su Baran Demir, “Gelişen teknolojiyle maden çıkarma
maliyetlerinin azalması ve metal maden fiyatlarının artması, Türkiye’de
de maden yatırımcılığına ilgiyi artırıyor” diye konuşuyor. Türkiye’de
arama çalışmalarının uzun yıllar devlet tarafından yapıldığını anlatan
Lidya Madencilik’in genel müdürü Mustafa Aksoy, “Türkiye’de arama
çalışmaları uzun yıllar devlet tarafından yapıldı. Bu yüzden Türkiye,
aramanın az yapılmış olduğu bir ülke. Ekonomik durumun iyileşmesi,
sektör regülasyonlarının daha şeffaf hale gelmesi, emtia fiyatlarındaki
yükseliş ve farklı sektörlerde biriken sermaye sayesinde pazara giriş
hem içeriden hem dışarıdan hızlandı.” İLGİ SÜRECEK Mİ?
Uzmanlara göre son yıllarda yaşanan bu hareketlilik henüz başlangıç.
Asıl artış, önümüzdeki yıllarda çok daha net biçimde kendini gösterecek.
Sektörün, yeni teşvik paketi kapsamında “stratejik sektör” olarak
belirlenmesi de oyuncu sayısını artıracak. Böyle düşünenlerden biri de
sektörün köklü oyuncularından Dedeman Madencilik’in CEO’su Dündar
Ergunalp. Ona göre bu ilgide, yeni teşvik paketinin etkisi büyük.
Ergunalp, “Teşvik paketi nedeniyle 2012 ve sonrasında pazara girişler
daha da artacak” diyor. “Artık altın işi eskiye göre daha kârlı” diyen
Troy Madencilik’in kurucu ortağı ve yöneticisi Cumhur Taşdelen ise
“Artan kârlılık cazibeyi yükseltiyor. Onun için mali gücü kuvvetli olan
şirketlerin yeni yatırım alanı olarak bu işe girmesi sürecek.
Madencilik, geleceğin en önemli yatırım alanlarından biri” şeklinde
konuşuyor. Krom Madencilik Yönetim Kurulu Üyesi Merve Harzadin Saha ise
“Şu anda maden sektörümüz birçok yabancı stratejik oyuncunun da
dikkatini çekiyor” sözleriyle Türkiye’nin küresel devlerin radarında
olduğunu vurguluyor. Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan da
diğer isimlerle benzer yorumları yapıyor ve ekliyor: “Dünyada ve
Türkiye’de hammadde talebi sürekli artıyor. Fiyatlar da bu paralelde
yükseliyor, Yatırımcılar için cazip bir kazanç ortamı doğuyor. Yeni
oyuncu girişlerinin en büyük nedeni, sektörün sunduğu bu fırsatlar.” Alp
Gürkan, rekabette yeni bir döneme girildiğini ve mevcut oyuncuların da
yatırımlarını hızlandırdığını ekliyor: “Örneğin biz 6 yıllık süre içinde
yaklaşık 200 milyon dolarlık yatırım yaparak yılda 2 milyon ton taş
kömürü üreteceğiz.”~
YENİ YATIRIMLAR YOLDA Yatırım atağına geçen sadece Soma Grubu değil. Örneğin Alacer Gold
Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Yusuf Ziya Yetkiner, kendi şirketinin
planlarını şöyle paylaşıyor: “Alacer Gold ve Lidya Madencilik ortaklığı
altında Türkiye’de faaliyette olan henüz tek maden işletmesi var. O da
Çöpler Maden İşletmesi. Ancak Tunçpınar, Karakartal ve Polimetal
Madencilik İşletmeleri de bulunuyor. Toplam ruhsat sayısı 53. Anagold’da
bu yıl sülfürlü cevheri çıkarıp işlemek ve madeni büyütmek amacıyla bir
fizibilite çalışması gerçekleştireceğiz. Bu, hem yıllık altın üretimini
artıracak hem maden ömrüne ciddi bir katkıda bulunacak.” Yatırımlarını
sürdürenlerden biri de Kale Grubu. 18 tesis ve 59 ocağı bulunan Kale
Madencilik’in yetkilileri, “Aydın-Muğla yöresinde bulunan zengin
kuvars/kuvarsit kaynaklarımız değerlendirilerek 100 bin ton/yıl
kapasiteli granül kuvars üretim tesisi kuracağız. Bu sayede pazardaki
üretim ve satışlardan yüzde 25 pay almayı hedefliyoruz” diye açıklama
yapıyor. Zorlu Grubu’nun madencilik şirketi Meta Nikel’in hedeflerini
ise genel müdür Ali Safder İplikçioğlu şöyle anlatıyor: “2011’de Gördes
projemizde yatırıma başladık Dünyada bilinen en ileri ve çevreci
teknolojiye sahip bir hidrometalürji fabrikası kuruyoruz. Yatırımın
toplam tutarı 500 milyon dolar. 2015’te tam kapasite üretime geçilerek
20 bin ton nikel metal ve 1.400 ton kobalt eşdeğeri konsantre elde
edilecek. Bugünkü fiyatlarla 350 milyon dolar ciro yaratacağız. Türkiye,
nikel üretiminde 50 bin ton metal üretim kapasitesine ulaşabilecek
kaynağa sahip. Bu, dünya toplam nikel üretiminin yüzde 3’üne, nikel
hidrometalürji üretiminin ise yüzde 5’ine denk geliyor. Ülkemiz, 10
yılda ilk 10 arasında yer alacaktır.”
EN GÖZDE MADENLER
Türkiye’de altından gümüşe, bordan kroma kadar 60 civarında maden
çıkarılıyor. Türkiye Madenciler Derneği Genel Sekreteri ve Meta Nikel
Genel Müdürü Ali Safder İplikçioğlu’na göre yatırımcılar, kârlılığı
yüksek tüm değerli metal ve madenlere ilgi gösteriyor. İplikçioğlu,
“Başta altın ve gümüş gibi kıymetli madenler olmak üzere günlük
hayatımızda önemli yer tutan ve tüm modern endüstrilerin girdisi olan
metal madenlerine yüksek ilgi gösteriliyor. Çünkü bu madenlerin
pazarlama problemi yok ve üretimleri yüksek katma değer yaratıyor” diye
anlatıyor. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Mehmet Özer ise Türkiye’de yeraltı kaynakları açısından yüksek bir
çeşitlilik olduğunu ve bunun yatırımlara da yansıdığını aktarıyor. Özer,
“Türkiye’nin rekabet gücünün yüksek olduğu madenlerin başında bor
geliyor. Toryum, linyit, mermer, manyezit, trona, feldspat ve sodyum
sülfat diğer önemli madenler. En fazla ihraç ettiğimiz ürünlerde ise ilk
sırayı doğal taşlar alıyor. Toplam maden ihracatımızın yüzde 43’ünü
doğal taş ihracatımız oluşturuyor. Doğal taşlardan sonra sırasıyla krom,
bakır, çinko cevherleriyle tabi boratlar ve konsantreleri geliyor.”
Lidya Madencilik Genel Müdürü Mustafa Aksoy ise ilgi gören madenleri
şöyle sıralıyor: “Türkiye, özellikle altın, bakır, nikel, krom
alanlarında yatırımcıları cezbediyor. Bu devam edecek. Bu alana yönelik
sermaye piyasalarının geliştirilmesi ve bankaların madenciliğe biraz
daha kanalize olması gerekiyor.”
ALTINA HÜCÜM
YERLİLER DE GELDİ
Yabancıların etkin olduğu altın madenciliğine yerlilerin ilgisi giderek
artıyor. Koza Gold ve Kanadalı Tüprag’dan sonra Çalık Grubu da yabancı
ortağı Alacel Gold ile geçen yıl altın üretimine başladı. Şirketin
Erzincan’daki altın madeni, ilk yılı olan 2011’de 185 bin ons üretim
yaptı. Yalınkaya Holding, Pregold şirketiyle 2003’ten bu yana
Türkiye’nin yanı sıra Çin ve Gana’da altın arıyor. 2011 Ağustos’unda
Paladyum Madencilik adıyla yeni bir şirket kuran İmam Altınbaş ise
sektörün en yenilerinden.~ DOĞAN-KURMEL ORTAKLIĞI
Pazardaki diğer yeni oyuncusu, Doğan Grubu ile iş adamı Necati Kurmel’in
ortaklığıyla kurulan Gümüştaş Madencilik. 2011 Nisan ayında kurulan
tesis için 8 milyon dolar harcandı. Cevher zenginleştirme sonucu yüzde
50’si kurşun, bakır ve çinko karışımı, yüksek altın ve gümüş içerikli
200 bin ton konsantre elde edilecek. Üretimin tamamı ihraç edilecek.
Hedeflenen ihracat geliri ise 250 milyon dolar. POTANSİYEL ÇOK YÜKSEK
Sektör uzmanlarına göre “altına hücum” sürecek. Tüprag Metal Madencilik
Müdürü Mehmet Yılmaz, “Türkiye’de toplam metal veya diğer her türden
madencilik potansiyelinin 3,5 trilyon dolar olduğu gerçeği var. Bu
gerçek, özellikle yabancı maden yatırımcılarının ilgisinin temel
nedenini oluşturuyor. Sadece altın için ise 6 bin 500 ton metal altın
potansiyeli olarak düşündüğümüzde bu potansiyelin çok ciddi bir rakam
olduğunu görüyoruz” diyor.
PROF. DR. AHMET KIRMAN / ŞİŞECAM GENEL MÜDÜRÜ
ŞİŞECAM'IN HEDEFİNDE NE VAR?
86 MADEN SAHASI VAR
Şişecam Kimyasallar Grubu bünyesinde 4 madencilik şirketi bulunuyor.
Türkiye’de Marmara, Ege, İç Anadolu, Akdeniz ve Batı Karadeniz
bölgeleriyle Mısır’daki ruhsatlı maden sahalarında, madenlerin
aranmasından işletilmesine kadar olan tüm süreçleri planlayan
şirketlerimiz, 86 adet maden sahasında faaliyet gösteriyor. Yurtiçi ve
yurtdışında 19 ayrı madencilik tesisimiz var. 2011 üretim ve satışı ise
3,37 milyon ton oldu. GRUP DIŞI SATIŞ ARTIYOR
Madencilik şirketlerimiz, 2007’den itibaren topluluk dışına da satış
yapmaya başladı. 2011 yılındaki toplam satışların yaklaşık yüzde 10’unu
topluluk dışına ve bu satışların yüzde 43’ünü de yurtdışına
gerçekleştirdik. Geliştirme yatırımları için 2011’de 7,3 milyon TL
harcama yaptık. 2012 için 23 milyon dolarlık geliştirme yatırımı
planlıyoruz. Yeni yatırımlarla 2012 madencilik üretiminin bir önceki
yıla göre yüzde 8 artışla 3,64 milyon tona ulaşması, satış cirosunun ise
165 milyon TL’yi aşması hedefleniyor. ALİ SAFDER İPLİKCİOĞLU / TÜRKİYE MADENCİLER DER. GENEL SEKRETERİ
DÜNYA DEVLERİ TÜRKİYE'Yİ İZLİYOR
KÜRESEL DENGELER Son dönemde çok yüksek gelişme hızı gösteren Çin,
Hindistan gibi Asya ülkelerinin yükselen tüketim miktarları, tüm maden
kaynaklarını, özellikle metal madenlerini çok önemli bir konuma getirdi.
Fiyatından da öte, maden kaynaklarının tedariki, birçok ülke için
hayati önem taşıyor. Örneğin, AB kendi sanayisinin yaşayabilmesi için 14
madeni çok kritik olarak belirledi ve strateji geliştiriyor. TÜRKİYE İŞİN BAŞINDA
Ülkemizde çok eski ve köklü bir madencilik tarihi olmasına rağmen büyük
ölçekli yatırımlar yeni yeni gerçekleştiriliyor. Bu nedenle Türkiye’de
madencilik yatırımları, yerli ve yabancı şirketlerin ilgisini çekiyor.
Yetişmiş deneyimli mühendisler ve ileri düzeyde makine-ekipman imalat
kapasitesi diğer bir avantaj. DEVLER GELEBİLİR
Önümüzdeki dönemde, hem yerli kuruluşlar hem Çin, Avustralya, Kanada ve
benzeri ülkelerden madencilik kuruluşları, Türkiye’de madencilik
yatırımlarına ilgi gösterecek. Büyük madencilik yatırımlarının doğru
teknoloji ve çevreyle uyumlu şekilde gerçekleştirilmesi, ülkemize
istihdam ve döviz sağlayacağı gibi toplumun refahına da önemli katkı
sunacaktır.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?