Son dönemde iş dünyasında en çok konuşulan konulardan biri beklentilerin üzerinde gerçekleşen büyüme rakamları…
Nilüfer Gözütok Ünal
BMD olarak PwC şirketine ayakkabı ve hazır giyim sektörünün en büyük 30 şirketinin son 3 yıllık bilançoları üzerinden büyüme oranlarını yorumlayacağımız bir rapor hazırlattık. Bu rapordan elde ettiğimiz sonuçlara göre sektör büyüyor. Ama büyüme ne kadar sağlıklı? 2016’da satış alanı yüzde 6,4 büyümüş, depolardaki stok hacmi ise yüzde 20 artmış. Kârlılıkların net satışlara oranı düşüş trendine geçmiş. Bunun en önemli nedeni, artan maliyetler. Haliyle bu durum şirketlerimiz için finansman ihtiyacı yaratıyor.” Bu sözler Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel’e ait. Öncel, sektördeki büyümeyi sağlıksız kılan bu nedenlerden dolayı perakendecinin artık “diyete” başladığını söylüyor. Bu kapsamda eski kontratları bozarak ciro bazında kiraya yöneldiklerini, öte yandan cirolarda optimizasyon için artık daha çok yurt dışına çıkma ihtiyacı hisssettiklerini anlatıyor. BMD’nin yaptığı bu analiz ve sonuçları önemli. Çünkü, iş dünyasında son dönemde en çok beklentilerin üzerinde gerçekleşen büyüme rakamları konuşuluyor. Büyümenin ne kadar sağlıklı olduğu ise çok fazla sorgulanmıyor. Biz de Capital olarak Türkiye’nin büyüyen sektörlerini masaya yatırdık. Büyümelerine daha yakından baktık. Hangi noktalarda hastalık belirtileri görüldüğünü, gerekli önlemler alınmazsa nasıl sonuçları olacağını araştırdık.
DÜŞÜK KÂR DENGEYİ BOZUYOR
Büyüyen sektörleri yakın markaja aldığımızda ilk dikkat çeken sağlıksızlık belirtisi düşen kârlar. Neredeyse her sektör artan rekabet ve yükselen maliyetler nedeniyle büyürken kâr marjının düştüğünü açıklıyor. Örneğin son 15 yılın en hızlı sektörü inşaat, 2017’de de yüzde 6 büyüdü. Ancak devam eden büyümeye rağmen sektörde yüksek kârlılıkların olmadığı ifade ediliyor. AYİDER (Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği) Başkanı Melih Tavukçuoğlu, yıldan yıla kârın düşme trendinde olduğunu dile getiriyor, “Şu anda marjlarımız yüzde 7’lere kadar düştü. Sağlıklı bir büyümede kâr marjının yüzde 10 olması gerekiyor” diyor. 2016’da yüzde 12, 2017’de yüzde 10 büyüyen ambalaj sektöründe de sorun aynı. Hammaddelerin büyük oranda ithal edildiğini belirten Ambalaj Sanayicileri Derneği Başkanı Zeki Sarıbekir, bunun da kâr marjını düşürdüğünü söylüyor. Kimya sektöründe de düşük kâr sorunu var. İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, özellikle sektörün TL döviz borç dengesinde sorun olduğunu belirtiyor ve ithalata yüksek bağımlılığın da sektörün sağlığını bozduğunu ifade ediyor. Elektrolitik bakır sektöründe yüzde 5 olması gekeren kâr marjı yüzde 1-2 seviyelerinde. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, bu durumun sektördeki büyümenin yüzde 100 sağlıklı olmasını engellediğini söylüyor. Adil Işık Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zehra Işık da kendi sektörlerinde kâr marjının tek hanelere gerilediğini oysa sağlıklı büyüme için yüzde 15- 20’lik bir kâr marjı gerektiğini dile getiriyor.
UZAYAN VADE BASKISI
Son birkaç yıldır çok sayıda sektör uzayan vadeler sarmalına girmiş görünüyor. Gelinen noktada uzayan vadler iş yapmayı zorlaştırıyor. Örneğin makine sektöründe vadeler 180 güne çıkmış durumda. Malzeme, hammadde alımlarında ortalama 60 gün mal alım vadeleri olduğunu belirten Durmazlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Durmaz, “Satış vadeleri de 180 günden 90-60 gün bandına çekilmeli” diyor. Seramikte de vadeler büyümeyi sağlıksız kılıyor. Vadelerin 6 ay ila 1,5 yıl aralığında değişkenlik gösterdiğini açıklayan İbrahim Polat Holding CEO’su Baran Demir, “Bu da üreticiler için finansman anlamında zorluk yaratıyor. İdeal vade 120 ile 150 gün arasında olmalı” diye konuşuyor. Ağaç ve orman ürünlerinde de vadeler 6 aya kadar uzuyor. Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız, “Vadelerin 100 günün altında olması, sağlıklı büyümenin göstergesidir” diyor. Türkiye Un Sanayi Federasyonu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, son dönemde sektörde vadelerin 60 günden 90 günlere çıkmasının büyüme için ihtiyaç duyulan verimliliğin, gücün ve vizyonun önünde engel haline geldiğini söylüyor. Baymak CEO’su Ender Çolak da klima sektöründe 2017’de vadelerin 90 günden 150 güne uzadığını ve bunun finansal gücü olmayan şirketler için büyük baskı yaratacağını ifade ediyor.
STOK DEVİR HIZINA DİKKAT
Birçok sektörde ise büyümeyi eriten ana sorun stoklar. 2017’de yüzde 10 büyüyen seramik de bu sektörlerden biri… Fabrikaların stok miktarlarının 4-5 aylık üretimlerine denk geldiğini belirten İbrahim Polat Holding CEO’su Baran Demir, bunun da stok fazlalığını gösterdiğini söylüyor. “İdeal stok seviyesi 45 günlük üretim miktarı kadar olmalı” diyor. Beyaz eşya sektörü bu yıl 2017 ilk 3 çeyrekte yüzde 20 büyüdü. Whirlpool Corporation Türkiye Genel Müdürü Gabriele Esposito, ÖTV teşvikinin etkisiyle yaşanan bu büyümeyi olumsuz kılan faktörler olduğunu söylüyor. Esposito, söz konusu faktörler ve sonuçlarını şöyle anlatıyor: “Bu faktörlerin başında distribütörlerin ve bayilerin ÖTV teşvikinden yararlanmak adına stoklarını artırması var. Fazla alınan stok bayi tarafından satışa dönüştürülemiyor. Stok dönüşüm hızının yavaşlaması küçük işletmelerde sermayenin iyi yönetilemeyerek nakit sıkıntılarının ortaya çıkmasına sebep olabilir.” İnşaat sektörü de bir süredir stokları eritememekten muzdarip. AYİDER Başkanı Melih Tavukçuoğlu özellikle lüks konutta ciddi bir stokla karşı karşıya olduklarını belirtiyor. “Sorun 750 bin TL bandındaki konutların satışında başlıyor ve 1 milyon TL’den yukarı fiyatlardakinde durma noktasına geliyor. Türkiye’de 200 bin adet lüks konut stoğu var” diyor. Oluklu mukavva sektöründe hammadde olan kağıdın ortalama olarak 35 ila 55 gün arasında stok tutulduğunu belirten Olmuksan IP Türkiye Genel Müdürü Ergun Hepvar, “Sağlıklı bir büyümede 30 gün civarında stok tutulmalı” diye konuşuyor.
~
KAPASİTE KULLANIMI DÜŞÜYOR
Kapasite kullanım oranının düşmesi ve sayısal büyümenin yanında değer bazında büyümenin yakalanamaması da sağlıksızlıkta diğer kritik göstergeler. Çimentoda klinker kapasite kullanım oranı yüzde 87, çimento kapasite kullanım oranı ise yüzde 60 civarında. ÇEİS (Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası) Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal, “Hem klinker hem çimento kapasite kullanım oranımızı atıl kapasite bırakmadan, yüzde 100 seviyesine ulaştırmak, tüm sektörlerdeki gibi bizim sektörümüzde de en sağlıklı şekilde büyümeye hizmet edecek” diyor. Mobilya sektöründe son 10 yılda ortalama yüzde 70- 75 seviyesinde olan kapasite kullanım oranı 2009 yılından bu yana ilk kez yüzde 70’in altına indi. MOBSAD (Mobilya Sanayi İşadamları Derneği) Başkanı Nuri Gürcen, kurdaki belirsizlik, kimyasallara gelen zam ve artan işçilik maliyetleri nedeniyle birçok şirketin elinde ciddi stoklar oluştuğunu söylüyor. “Sektörde sağlıklı büyüme için ideal kapasite kullanım oranı yüzde 80 ila 90 oranında olmalı” diye konuşuyor. Son birkaç yılda yaşadığı daralmanın ardından 2017 turizm sektörü için parlak bir yıl oldu. Sektör 2017 yılını ziyaretçi sayısında yüzde 25 seviyesinde büyümeyle kapatmayı beklerken gelir artışının da yüzde 15 olacağı tahmin ediliyor. Ziyaretçi sayısının altındaki gelir artışı sektörde büyümeyi sağlıksız kılan bir numaralı unsur olarak gösteriliyor. TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) Başkanı Başaran Ulusoy, “Özellikle 2023 hedeflerinin yakalanabilmesi için ziyaretçi sayısı bakımından en az yüzde 6-8, turizm geliri bakımından ise yüzde 8-10 civarında istikrarlı bir artış yakalanması gerekiyor” diyor.
İYİLEŞME NASIL SAĞLANIR?
Aslında her sektör büyümede sağlıksız noktaları tespit ettiği gibi çözüm önerilerini de ortaya koymuş durumda. Örneğin kimya sektörü adına konuşan İKMİB Başkanı Murat Akyüz, sektörde büyümenin sağlığına kavuşması için hammadde ve yarı mamullerde yerlileştirm e programlarının hızla hayata geçirilmesi gerektiğini savunuyor. “Eğer yeterli iyileşme sağlanmazsa gelecek 3 yıl içinde mevcut büyümede erimelerin hızlanacağını ifade ediyor. Ağaç ve orman ürünleri sektöründe çözüm yerli odun hammaddesi üretim miktarının artırılması ve diğer ithal girdi kalemlerinde yerel yatırımların yapılması için çalışmalar gerçekleştirilmesi olarak gösteriliyor. Seramik sektörü sınai maliyetlerinin düşürülmesi için özellikle enerji maliyetleri konusunda devlet desteklerinin artmasını bekliyor. ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal da çimento sektöründeki düşük kapasite kullanım sorununa çözüm olarak yapılacak yatırımlarla ilgili yeni düzenlemeleri sunuyor. Geçtiğimiz günlerde Dünya Çimento Birliği’nin Türk çimento sanayine hiç yatırım yapılmasa bile 20 yıllık ihtiyacı karşılayacak çimento üretiminin mevcut olduğunu açıkladığını hatırlatan Ünal, “Bu çerçevede, sektörümüzün önümüzdeki dönemdeki asıl hedefi, verimliliğe yönelik yatırımlara ağırlık vererek, altyapısını daha güçlü hale getirmek” diyor.
YENİ FORMÜL ARAYIŞI
İnşaat sektöründe asıl sorunun oyuncu sayısının çokluğu olduğunu belirten AYİDER Başkanı Melih Tavukçuoğlu, Türkiye’de yaklaşık 300 bine yakın inşaat şirketi bulunduğuna dikkat çekiyor. “Oysa Almanya’da bu sayı yaklaşık 5 binlerde. Tüm Avrupa genelinde ise 40 binlerde” diyen Tavukçuoğlu, sektörün bir sisteme oturması için en azından sektördeki oyuncu sayısının yarı yarıya azalması gerektiğini savunuyor. “Büyümenin daha sağlıklı olması için hükümetin müteahhitliğe bir düzenleme getirip herkesin müteahhitlik yapmasının önüne geçmesi gerekiyor. Verilen ruhsat sayısına bir düzenleme yapılması gerektiği gibi arsa stoğu sorununun önüne geçilmesi şart” diye konuşuyor. Sigorta sektöründe, sağlıklı ve kalıcı bir büyüme için kronikleşen kârlılık problemlerinin çözülmesi bekleniyor. Aynı şekilde tüketicinin sigorta bilincinin artırılması yolundaki girişimlerin de çok önemli olduğunu ifade eden Unico Sigorta Genel Müdürü Cenk Tabakoğlu, “Bu tür girişimler prim üretiminin artmasına ve sektörün de sağlıklı büyümesine destek olacak” diyor. Faktoring sektörü 2016’da yüzde 24, 2017’de ise yüzde 25 büyüdü. Ancak bu büyümeye rağmen sektörün geçmişten gelen algı sorunu ile boğuştuğunu belirten TEB Faktoring Genel Müdürü Çağatay Baydar, “Bu olumsuz havanın sektörün yapmayı istediği isim değişikliği ve tedarik finansmanının getireceği büyüme ile dağılacağını umuyoruz” diyor.
~
3 SEKTÖRDE SORUN NEREDE? ÖTV YÜKSEK Castrol Türkiye, Ukrayna ve Orta Asya Direktörü KAMURAN YAZGANOĞLU, akaryakıt ve madeni yağ sektörlerinin nakit akışı negatif olan ve yüksek işletme sermayesi gerektiren sektörlerin başında geldiğini belirtiyor. Sektörde büyümenin hangi açılardan sağlıksız olduğunu şöyle anlatıyor: “Uygulanan ÖTV miktarının yüksek olması ve maliyetlerdeki artış nedeniyle sektörün üzerinde yer alan finansal yük artıyor. Sektörümüzde şu anda distribütörlerimizin tahsilat vadeleri 90 gün mertebesinde. Sağlıklı büyümede bu oran 30 gün. Bu nedenle büyümeyi finanse edecek nakit akışı yaratmakta zorlanıyorlar.” “YAPISAL SORUNLAR OLUŞABİLİR” Züccaciye sektörü adına konuşan ZÜCDER Başkanı ÖMER ERTUĞRUL ERDOĞAN, artan rekabet nedeniyle bazı ürün gruplarında kâr marjının yüzde 10-15 düştüğünü ifade ediyor. “Şu an uygulanan kâr marjları üzerinden düşüş beklemek sektörümüz açısından ciddi yapısal sorunların oluşmasına sebep olabilir” diyor. PRİME BAĞLI BÜYÜME Sigorta sektöründe de Allianz Türkiye CEO’su AYLİN SOMERSAN COQUİ, büyümedeki sağlıksız noktaları şöyle özetliyor: “Elementer sigortalardaki büyümenin daha çok prime bağlı olduğunu görüyoruz. Hayat sigortalarında yüzde 50’ye yakın bir büyüme kaydedildi. Bu branştaki primin yüzde 80’den fazlası kredi bağlantılı işlerden ve bankasürans kanalından geliyor. Bankaların kredi hacmi artıkça artan, daraldıkça daralan bir işleyiş var. Müşterilerin, hayat sigortası ürünlerine kredilerinden bağımsız olarak taleplerinin artmasıyla bu alandaki büyümenin daha sağlıklı olacağı kanaatindeyiz.” |
“KİŞİ SAYISIYLA GELİR AYNI ORANDA ARTMALI” KAAN KAVALOĞLU / LİMAK TURİZM GRUBU BAŞKANI “FİYATLARI ARTIRAMADIK” Turizm sektöründe 2017 yılında 2016’ya göre kişi sayısında yüzde 25’lik bir büyüme yakaladık ama aynı oranda fiyatlarımızı artıramadığımız için toplam büyüme yüzde 15 seviyesinde kaldı. BAŞARI ENDEKSİ Dünya turizm verileri gelir ve kişi sayısı orantılı büyüyerek her yıl maksimum yüzde 5-8 seviyelerinde büyüyor. Bizde ise son zamanlarda başarı endeksi gelen kişi sayısındaki artışlarla değerlendirilmeye başlandı ama sağlıklı büyüme hem kişi başı gelirde hem kişi sayısındaki artışla mümkün olabilir. “2018 DAHA İYİ GEÇECEK” Ayrıca ülkemize turist gönderen ülkelerin de sayılarını dikkatli incelemek lazım. Her pazar homojen bir şekilde büyüyor ve gelir artıyorsa bu sağlıklı büyümedir. 2017 yılında sadece Rusya ve BD ülkelerindeki büyük artışla yetindik, oysa Batı Avrupa pazarını oluşturan ülkelerde yüzde 20-25’lik bir düşüş yaşadık. 2018, 2017 yılına göre daha iyi geçecek. Batı Avrupa pazarı da yüzde 10-15 oranında büyüyecek ama 2014-15 rakamlarına ulaşmamız için en az 3 yıla ihtiyacımız var. |
“PLASTİK DEĞER ARTIŞI SAĞLAYAMIYOR” YAVUZ EROĞLU / PAGEV YÖNETİM KURULU BAŞKANI HIZLI BÜYÜME Türkiye plastik sektörümüz 2016 yılında yüzde 3,5 büyüdü. 2017 yılının ilk 9 ayında ise 2016 yılının aynı dönemine kıyasla miktar bazında yüzde 8,7, değer bazında yüzde 7,6 büyümeye ulaştı. 2017 yılı sonunda sektör olarak büyüme beklentimiz miktar bazında yüzde 9,4, değer bazında yüzde 5,1. Bu durumda plastik sektöründeki büyümenin 2017 yılı için hedeflenen yıllık yüzde 5,5’lik GSMH büyümesini hemen hemen ikiye katlayacağını öngörüyoruz. GLOBAL PAZARDA PAYI ARTIYOR Türkiye plastik sektörü hızla gelişiyor ve global pazarlardan daha fazla pay alıyor. Ancak bu pay miktar bazında artarken aynı artışı değer bazında sağlayamıyor. Bunun başlıca nedeni, sektörün ihracatta yeterli katma değer sağlayamaması. Bir başka deyişle Türkiye katma değeri düşük mamuller ihraç ederken, katma değeri yüksek plastik mamulleri ithal ediyor. Bu açıdan değerlendirdiğimizde Türkiye plastik sektöründeki büyümenin sağlıklı bir büyüme olduğunu söyleyemiyoruz. “İNOVATİF ÜRÜNLER İMAL ETMELİ” Sektörün büyümesine paralel olarak artan sorunları çözülmeli, kilogram başına 3 doların altına inmiş birim ihraç fiyatlarını gelişmiş ülkeler ortalaması olan 4,5 dolara çıkaracak tedbirler alınmalı ve yatırım teşviklerinden de azami ölçüde yararlanılmalı. Üretim ve ihracatta daha yüksek katma değer sağlamak için ise sektör katma değeri yüksek inovatif ürünler imal etmeli. |
“STOK MALİYETİ VE SATIŞ GİDERİ ARTIYOR” ÜMİT KARAARSLAN / SUZUKİ TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ “İSTİKRAR ÖNE ÇIKIYOR” Otomotiv pazarında binek ve ticari araç pazarını etkileyen değişik parametrelere bakıldığında binek araçta vergi artışları, döviz kurları artışları, kredi maliyetleri ve ekonomik ve siyasi istikrar öne çıkıyor. Ticari araçlarda ise bu parametrelere ek olarak iç ticaret hacmi ile özellikle ağır ticari araçta lojistik ve inşaat sektörlerindeki hareketler belirleyici oluyor. Tedarik ve sipariş süreçlerindeki ayarlamalar nedeniyle kur artışı ve talepteki gerileme stok maliyeti ve satış giderlerinin artışına yol açıyor. Bu da kârlılığı olumsuz etkiliyor. GÜNCEL ÖNLEMLER İnsan kaynakları kalitesi, üretim kalitesi, satış ve satış sonrası dağıtım ağı gelişmiş olan Türk otomotiv sektörünün büyüme sürekliliği için güncel önlemler şart. Bu kapsamda ÖTV gibi araç satış vergilerinde sürekli artışlardan vazgeçilmesi, finansal enstrümanlardaki düzenlemelerle volatilitenin düşürülmesi, önemli dış satım pazarlarımızın başında gelen AB ile ilişkilerin iş geliştirmeye imkan vermesi, teşvik ve vergilendirmenin anlık uygulamalarla yönetilmesi yerine öngörülebilir olması gerekiyor. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?