Son 10 yılda Türkiye’de çok az sektörde sıfırdan yeni bir tesis hayata geçti. Yapılan mevcut yatırımlar ise ağırlıklı kapasite artırımı ve yenilemeye gitti...
Nilüfer Gözütok Ünal
Sanayede yapılacak her yatırım hem Türkiye’nin küresel rekabetteki gücünü hem içeride hassas karnı olan istihdamı iyileştirme noktasında kritik önem taşıyor. Ancak sektör yetkililerine göre son 10 yılda üretimde sıfırdan yeni tesis yatırımı konusunda Türkiye’nin performansı çok parlak değil. Birçok sektör uzmanı son 10 yılda kendi sektörlerinde önemli bir yatırım olmadığını ifade ediyor. Örneğin beyaz eşya sektörünün en büyük tedarikçilerinden Farel’in genel müdürü Haluk Akçalı, beyaz eşyada son yıllarda öne çıkan yatırımları “Whirpool’un Indesit’i satın alması, Vestel ve BSH’nın kapasite büyütmesi ve Arçelik’in Romanya ve Hindistan başta olmak üzere küreselleşme atakları” olarak sıralıyor. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, tekstil sektöründe büyük bir yatırım olmadığını dile getiriyor. Doğtaş Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan da mobilyada gözlemledikleri kayda değer bir yatırım olmadığını belirtiyor. Yapılan yatırımlara bakıldığında ise bütçelerin genellikle yenileme ve kapasite artırmaya gittiği gözleniyor. Ünlütürk, son yıllarda tekstil sektöründeki tüm şirketrin 5-10 milyon dolar aralığında kapasite ve yenileme yatırımı yaptıklarını anlatıyor. Davut Doğan da mobilyada hayata geçen bazı yatırımları şöyle anlatıyor: “Kelebek Mobilya Düzce tesislerinde 12 bin metrekarelik kapalı alan ve teknoloji yatırımı yapıldı. İzmirli Konfor Mobilya yeni yatırım hazırlığı içinde. Üretim tesislerini yeni alana taşımak istiyorlar.” Plastik sektöründe ise 2012-2016 yılları arasında 4 yılda 821 milyon dolarlık makine ve teçhizat yatırımı gerçekleştirildi. Seramik sağlık gereçleri alanında Vitra, iki yıl önce üretim kapasitesini yüzde 20 artıracak bir tesis için 45,5 milyon Euro’luk bir yatırım yaptı.
YENİ YATIRIM RİSK Mİ?
Peki sektörlerde yeni tesis yatırımına ihtiyaç var mı? Seramik sağlık gereçlerinden, alüminyuma, çimentodan plastik boruya birçok sektör temsilcisi bu soruya “hayır” yanıtı veriyor. Hatta yeni kapasitelerin devreye alınmasını önemli bir risk olarak görüyorlar. Bunun nedeni ise mevcut kapasitelerin tam kullanılamıyor oluşu… Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, şu anda ihtiyacın 2 kat üzerinde üretim yapabilecek tesisler olduğunu dile getiriyor. Ege Vitrifiye Genel Müdürü Merter Savaş “Mevcut şirketler bile tam kapasiteyle üretim gerçekleştirmiyor. İlave bir tesis talepten fazla arz yaratarak, ortalama kalite-fiyat dengesini bozabilir, iç piyasa rekabetini olumsuz etkileyebilir” diye konuşuyor. ÇEİS (Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası) Başkanı Tufan Ünal da sektörde kapasite kullanım oranının yüzde 87 civarında olduğunu belirtiyor. Atıl kapasite yaratmamak adına kapasite artırmaya ihtiyaç olmadığını söylüyor. GF Hakan Plastik Türkiye ve Ortadoğu Bölge Başkanı Batuhan Besler de kendi sektörleri açısından yeni tesis yatırımına ihtiyaç olmadığı görüşünde. “Plastik boruda üretim hacmi ihracat ve iç pazar talebini karşılamak için yeterli seviyede” diyor. Lila Kâğıt Genel Müdürü Alp Öğücü, temizlik kağıdı üretiminde ihracat ve yurt içi pazardaki büyümeye rağmen 5 yıl yetecek kadar kapasite fazlası olduğunu anlatıyor. “Kapasite kullanım oranı yüzde 72’ler düzeyinde. Bu durum rekabetin yoğun ve üreticiler için kârlılığın da oldukça düşük olmasına neden oluyor” diyor. Davut Doğan, kapasite kullanımı yüzde 70’lerde olan mobilyada yeni tesis yatımına gerek olmadığının altını çiziyor.
Kapasitelerini yeterince kullanamadıkları için yeni kapasiteleri tehdit olarak gören sektörler farklı alanlarda yatırıma ihtiyaç duyuyor. Bu noktada da özellikle verimliliği artıran, modernizasyonu sağlayan, rekabette öne çıkaracak katma değerli ürün üretimini destekleyecek yatırımlar öne çıkıyor. Alüminyumda da kapasite kullanım oranının yüzde 65 olduğuna ve bu nedenle sektörde ciddi bir kapasite fazlası olduğuna dikkat çeken Saray Grup Yönetim Kurulu Üyesi Talin Saraylı Dikici, “Sektörümüzün yeni yatırıma değil, verimliliğe yönelik yatırımların ön plana çıkarılmasına ihtiyacı var” diyor. Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, şirketlerin rekabetçi kalabilmesi için UR-GE ve AR-GE yatırımlarına ağırlık verilmesi gerektiğini belirtiyor. Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük beşinci boya üreticisi olduğunun altını çizen Jotun Doğu Avrupa ve Orta Asya’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Şükrü Ergün, bu konumun gelişmesi için pazarın ihtiyacı doğrultusunda inovasyonlar yapmak gerektiğini söylüyor. Schott Orim Cam Genel Müdürü Hakan Gerdan, beyaz eşya sektörüne yönelik cam işlemede talebin üzerinde bir kurulu kapasite olduğunu dile getiriyor. Bu durumda bu kapasitenin Avrupa’ya ihracat yönünde kullanıldığında bir miktar daha artırılabileceğini söylüyor. “Tabii mevcut kapasite artırımının yanında yeni ürünlere yönelik teknolojik yatırımlar da yapılabilir” diyor. Sabri Ünlütürk de tekstilde teknik tekstilin payını artırmak gerektiğini ifade ediyor. Bu nedenle dünyadaki üretimde yüzde 1,5 payı olan Türkiye’nin bu payını artırması için bu alanda yatırımlar gerçekleştirmesi gerektiğini savunuyor.
~
Öte yandan yatırım açısından fırsat barındıran bazı alanlar da var. Örneğin, Keskinoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Keskinoğlu, beyaz et ve tavukçulukta tüketicilerin doğal üretim koşullarının oluşturulmasını talep ettiklerini belirtiyor. “İçinde bulunduğumuz şu dönemde, yasal prosedürlere uygun serbest dolaşan tavuk ve serbest dolaşan tavuk yumurtası üretimi ve organik yumurta üretim kabirpasitesini artırmaya ihtiyaç var” diyor. Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sait Koca da sektörde kapasitelerin artırılması için 2025 yılına kadar asgari 500 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirileceğini söylüyor ve ekliyor: “Bu yatırım kapsamında yeni kesimhane tesisleri, damızlık kümesleri, kuluçkahaneler ve yem fabrikaları yer alacak. Ayrıca entegrasyon bünyesinde çalışan yetiştiricilerin de 100 milyon dolarlık yetiştirme kümesi yatırımı gerçekleştirmesi bekleniyor.” Gıdada da hem ette hem sütte modernizasyon yatırımlarına ihtiyaç duyuluyor. Pınar Süt Genel Müdürü Gürkan Hekimoğlu, hayvan başına süt verimliliğinin artırılmasına yönelik yatırımlar yapılması gerektiğini belirtiyor. Pınar Et Genel Müdürü Tunç Tuncer de sektörde arz-talep dengesini sağlayarak fiyat istikrarı elde edebilmek için hayvansal üretim altyapı yatırımlarına ihtiyaç olduğunu söylüyor. “Mevcut durumda, daha düşük maliyetli çalışabilmek için çiftliklerin modernizasyon yatırımları özendirilmeli” diye konuşuyor. Çimento sektöründe, beton bariyer üretimi konusunda üretici yetersizliği söz konusu. ÇEİS Başkanı Tufan Ünal, “Betondan üretilecek bariyerler ülkemizi çelik bariyer noktasında dışa bağımlılıktan kurtaracak ve ülke ekonomisine katma değer yaratacak” diyor.
SEKTÖRLERİN BEKLENTİSİ
Çelikte ise cevhere dayalı entegre üretime geçilmesi bekleniyor. Dünya çelik üretiminin yarısını gerçekleştiren Çin’de üretimin yüzde 94’ünün cevhere dayalı olduğunu belirten Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci, sözlerine şöyle devam ediyor: “Türk çelik sektörümüz ise bu yöntemle birlikte katma değerli üretime geçecek, ihracat değerini artıracak, hurda bağımlılığını ve maliyetlerini azaltacak. Ayrıca teknolojiyi sektöre entegre ederek, yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi ile birlikte ürün çeşitliliğini de artıracak.” Plastik sektöründe daha fazla katma değerli üretime geçme ihtiyacı dikkat çekiyor. PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu medikal, savunma sanayi, havacılık ve telekomünikasyon alanlarında ana sanayilerin gelişmesiyle birlikte yeni destekleyici plastik yan sanayi yatırımlarının gerektiğini söylüyor. Traktör pazarında pazardaki ithalatçı markaların iç pazarda yatırıma geçmesine yönelik beklentiler var. Pazarda 30 civarında markanın rekabet ettiğini ancak sadece 5 üreticinin olduğunu açıklayan Erkunt Traktör Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Erkunt, sözlerine şöyle devam ediyor: “İthal markaların artık Türkiye’de üretim yapmaya başlaması lazım. En azından 3-4 markanın burada yerli, köklü üretici olmak için yatırım yapması gerektiğine inanıyorum. Orta büyüklükte kapasitesi olan bir fabrikayı, arazi dahil 20-30 milyon dolara kurmak mümkün.” Beyaz eşyada da Türkiye’nin Avrupa’daki liderliğini koruması için üretim ve ihracatta büyümeye devam etmesi gerekiyor. Farel Genel Müdürü Haluk Akçalı, sektörde yeri olan yeni oyuncuların Türkiye’ye yatırım yapmasının önemli olduğunu dile getiriyor. “LG, Samsung, Haier gibi dünya devi Uzakdoğulu şirketlerin batıdaki üretim üssü Türkiye olabilirse ya da Electrolux gibi yeni bir ana oyuncu Türkiye’ye yatırım yaparsa, bu konuda önemli bir avantaj yakalayabiliriz” diyor.
~
MACİT TAŞKIN ERBAKIR GENEL MÜDÜRÜ 500 MİLYON DOLARLIK YATIRIM YAPILMALI PAZARIN YAPISI Elektrolitik bakır tel sektöründe ülkemizde Erbakır ve Sarkuysan dışında birçok küçük üretim tesisi var. Erbakır ve Sarkuysan kapasite ve kalite anlamında Avrupa’da adı ilk beş üretici içinde geçen üreticiler. Ülkemizde bakır tel pazarı bu iki üretici tarafından domine ediliyor. Ayrıca ülkemizin bakır tel ihracatı da önemli oranda bu iki üretici tarafından yapılıyor. Kâr marjı düşük olduğu için sektöre yeni oyuncu girmiyor. 15 YILDIR YATIRIM YOK Sektörde son 15 yıldır yeni bir tesis yatırımı yapılmadı. Genelde kapasite artırma yatırımları yapılıyor. Sektörde yeni bir tesis yatırımına ihtiyaç da yok çünkü kapasite fazlası söz konusu. Sektörde hammadde gereksinimi yüzde 90 oranında yurt dışından sağlanıyor. Türkiye’de bizim hammaddemiz olan bakır katod üretimi 40-50 bin ton. Ülkenin ihtiyacı ise 400 bin ton civarında. “DÖVİZ İHTİYACINI AZALTIR” Bu anlamda ülkede elimizde bulunan bakır madeninin değerlendirilmesi için bir İzabe (Smelter) tesisi yapılması, ithal ikamesi anlamında elzem. Bakır İzabe tesisi pahalı bir yatırım, yaklaşık 400-500 milyon dolar ve devlet desteği olmadan yapılamaz. Böyle bir tesis ülkenin yıllık 2 milyar dolarlık döviz ihtiyacını azaltır, ülkenin elindeki bakır rezervlerinin düşük değerli bir emtia olan konsantre şeklindeki ihracını engeller. Aynı zamanda geri kazanılabilen bir maden olan bakır hurdaları da tamamen değerlendirilmiş olur. |
ÜMİT KARAASLAN SUZİKİ MOTORLU ARAÇLAR PAZARLAMA GENEL MÜDÜRÜ 5 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM GEREKLİ 2016 PERFORMANSI Türkiye’de 2016 yılında Otomotiv Sanayi Derneği üyelerinin yatırım toplamı 1,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Toyota ve Hyundai’de yeni model yatırımları ile Tofaş Egea projeleri ile Renault Megane son dönemdeki önemli yatırımlar. Avrupa’da kriz dönemi kayıplarından geri kazanımlar devam ederken ülkemizde yeni yatırımlara ihtiyaç artarak devam ediyor. Ana üreticilerimizin kapasitelerinin yüzde 70-80’i ihracata odaklanıyor. Böylece otomotiv “döviz yaratan” sektörlerin başında geliyor. Özellikle otomobil yatırımlarının artması, istihdam, yan sanayi faaliyetlerinin gelişmesi, lojistik, altyapı faaliyetlerinin artışı, finansman, reklam, sigorta sektörlerinde de katma değer yaratıyor. “EKONOMİYE KATKI SAĞLAYACAK” Elektrik, hibrid ve yakıt hücreleri gibi yeni çevreci yatırımlara ilk aşamada gecikmiş olsak da yatırım yapmayı sürdürmek gerekli. Otomotivde önde gelen ülkelere baktığımızda “iç pazar” satışlarının da yüksek olduğunu görüyoruz. Kutuplaşan ve duvarlaşan yeni dünyada iç pazarın büyütülmesi yatırımları artırıcı unsurların başında geliyor. Sektöre 5 milyar dolarlık yatırım gerekli. Bu nedenle altyapının gelişimi, teşviklerin artışıyla otomotivde yeni teknolojilere odaklı yatırımlar ülke ekonomisinin yanı sıra diğer sektörlere de katkı sağlayacaktır. |
TEVFİK BİLGİN NUH ÇİMENTO GRUBU YÖNETİM KURULU BAŞKANI KARI MUHAFAZA ETMEK İÇİN YENİ YATIRIM OLMAMALI 60’IN ÜZERİNDE ENTEGRE TESİS Türkiye’de TÇMB verilerine göre 60’ın üzerinde entegre çimento fabrikası bulunuyor. Kireç sektöründe ise 46 adet tesisin toplamda 6 milyon 165 bin ton üretim kapasitesi var. Gazbeton sektöründe ise 7 şirket ve 13 üretim tesisi bulunuyor. Bu tesislerin toplam kapasitesi 5 milyon metreküp civarında. 200 MİLYON DOLARLIK YATIRIM Sektörde son yapılan yatırımlara baktığımızda… En son Aşkale Grubu’na bağlı Samsun-Kavak çimento fabrikası 2016 yılı sonunda devreye alındı. Tahmini olarak 200 milyon doların üzerinde bir kaynak kullanıldı. FİYATLAR CAZİP DEĞİL Çimento sektöründe yurt içi talebi karşılayacak kapasite fazlası bulunuyor. İhracat fiyatları çok cazip değil ve görünürde yeni pazarlar bulmak çok da kolay olmayacak. Dolayısıyla mevcut şirketlerin sürdürülebilir kâr oranlarını muhafaza edebilmesi için yeni yatırımların olmaması gerekir. |
CÜNEYT YANIKÇIOĞLU MOBSAD BAŞKAN VEKİLİ KATMA DEĞERLİ YATIRIM OLMALI YÜZDE 90’I KOBİ Mobilya Türkiye’nin son 11 yılda en çok büyüyen sektörlerinin başında geliyor. Sektörde 65 bin iş yeri bulunuyor. Sektör, doğrudan 200 bin kişiye istihdam sağlıyor. Ölçek olarak baktığımızda sektör şirketlerinin yüzde 90’ını KOBİ’ler oluşturuyor. “BÜYÜK YATIRIM OLMADI” Son yıllarda sektörde büyük bir yatırım olmadı. Bu dönemde hemen her şirket tamirat, tadilat, depolama ağırlıklı yatırım yaparken üretim alanlarının büyütülmesi sınırlı kaldı. Sektörümüze yapılacak yatırım, yeni fabrika, atölye yatırımlarından ziyade insana yapılan ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimine dair yatırımlar olmalı. MARKALAŞMA VE TASARIM Sektörümüzün en büyük sorunlarından birini kalifiye çalışan eksikliği oluşturuyor. Bu yüzden meslek liselerinde ve yüksek okullarında eğitim görmüş mobilya ustalarına ihtiyacımız var. Diğer yandan markalaşmaya, tasarım, AR-GE ve inovasyon faaliyetlerine önem verilmeli. Türkiye’nin şu anda kilogram başına ihracat değeri yaklaşık 1,4 dolar. Oysa mobilyada katma değeri yüksek ürünler üretme gücüne sahibiz. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?