Paris’de akşam saat 10’dan
sonra görülen manzaranın en çarpıcı parçası; evsiz
ve parasız binlerce sokak
insanının karton kutuların üzerinde soğuk bir geceyi karşılama cesaretleri... Dikkat çeken tek
nokta, bu insanların sarıldıkları uyku
tulumlarının hepsinin aynı model olması...
Devlet yardıma yetişmiş, soğuk kış geceleri öncesinde hepsine
uyku tulumları dağıtmış.”
“İşler iyi gitmiyor” başlıklı yazısında
Avrupalı bir gözlemci, krizde gelinen
noktayı bu çarpıcı tespitlerle ortaya
koyuyor. Geçen ay 8’inci Sanayi
Kongresi’nin açılışında İstanbul Sanayi
Odası (İSO) Meclis Başkanı Erdal
Bahçıvan da bu tespitleri sanayicilerle
paylaştı. İSO Başkanı Tanıl Küçük
ise aynı kongrede yaptığı konuşmada,
“İşler düzeldi havasına girmek
yanlış, hala yolunda gitmeyen işler
var” vurgusunu yaptıktan sonra
“Unutmayalım ki ekonomide dinamizmin
göstergesi yatırımlardır. Yeterince yatırım yoksa ekonomiyi durgun
bir seyir bekliyor demektir. Yatırım yoksa toparlanma, istediğimiz
hızda olmayacak” diye konuştu. Küçük’e
göre işlerin yolunda gitmediğini
anlatan gösterge, yeni yatırımların
olmayışıydı. Küçük haklı. İş dünyasında olumluya dönüş var. Sanayi
üretimi arttı, büyüme işaretleri geliyor
ama her şeye rağmen yolunda gitmeyen
işler de var. Örneğin şirketlerin
2010 işe alım planı hala zayıf. Yeni
alım bir tarafa yüzde 35 oranında daralan
siparişlerin otomotiv, beyaz eşya
gibi sektörlerde yeniden işten çıkarmalara neden olacağı konuşuluyor.
Düzenlenen fuar, toplantı sayısının düşüşü, fuar ziyaretçilerinin sayısının yarıya inmesi ve şehir otellerindeki
doluluk oranının yüzde 60’a kadar
gerilemesi de işlerin yolunda olmadığını anlatan diğer fotoğraflar...
1-FUARLAR AZALDI,
OTELLER BOŞ!
Düzenlenen fuar sayısı ve fuarlara
gösterilen ilginin boyutu ekonominin
gidişatına dair önemli göstergelerden
biri. Fuarcılık sektörünün 2009’da,
2008’e göre gösterdiği performansın bir hayli kötü
olması, işlerin hiç de yolunda gitmediğini gösteriyor.
Krizde fuar şirketi sayısı yarı yarıya azaldı.
160 fuar şirketinin ise sadece 90 tanesinin 2009’da
bir fuar yapacağını deklare ettiğini söyleyen Türkiye
Fuar~ Yapımcıları Derneği (TFYD) Başkanı Bülent
Ünal, “Kriz sektörde düzeltmesini yaptı, fuar sayısı
yarı yarıya azaldı” diye konuşuyor.
Şehir otellerindeki doluluk oranları da yolunda
gitmeyen bir diğer gösterge. Hem ulusal hem uluslararası
kongrelerin ve fuarların azalmasıyla özellikle
şehir otelleri de geçen yıla göre boşaldı. 2008’de İstanbul
şehir otellerinde ortalama doluluk oranı yüzde
75’ti. TUROB Başkanı Timur Bayındır, “2009 son
çeyrekte bu rakam yüzde 60’a düştü” diyor.
2-SANAYİ ATIKLARI
YÜZDE 30 AZALDI
Kapasite kullanım oranları, üretim miktarı gibi sanayinin
seyrini gösteren ve düzenli olarak ölçülen göstergelerin
dışında sanayinin ne durumda olduğunu
gözler önüne seren, göz önünde olmayan bir diğer
gösterge ise sanayi atıkları. Türkiye’nin yıllık atık
miktarı 30 milyon tona ulaşıyor. 2008 yılında bunun
11 milyon tonunun sanayi atığı olduğu tahmin ediliyor.
Son verilere göre bu rakam, 2009’da yüzde 30
oranında azaldı.
Atıkları genellikle kimya, otomotiv,
demir çelik, gıda, deterjan
ve boya gibi ana sanayi sektörlerinden
topladıklarını söyleyen Erksan
Çevre Teknolojileri Genel Müdürü
Hüseyin Erkanlı, “Gıda sanayi
hariç tüm sektörlerin üretimindeki
düşüş atıkların da azalmasına
neden oluyor. Atıkları en fazla
azalansa üretimi büyük ölçüde duran
otomotiv sektörü oldu” diye
konuşuyor.
Yeni oluşan bir sektör olması
ve henüz bu alanda yeterli bilincin
oluşmaması sebebiyle sanayicinin
öncelikle işçilik, hammadde ve işletme
sermayesine öncelik verdiğini
ifade eden Erkanlı, kriz döneminde
yüzde 30 oranında azalan
sanayi atıklarının atık konusuna
yatırım yapan şirketleri de çok zor
duruma soktuğunu belirtiyor. Erkanlı,
ayrıca atık şirketlerinin yüzde
60 kapasite kullanım oranıyla
çalışmaya devam ettiklerini, hala
2008 rakamlarına ulaşamadıklarını
belirtiyor.
3-FİLOLARIN 4’TE 1’İ
SEFERDEN ÇEKİLDİ
Taşımacılık sektörü, ekonominin içinde bulunduğu
durumu en iyi yansıtan sektörlerin başında geliyor.
Daha ekonomik göstergeler açıklanmadan, ekonominin
soğumakta mı, canlanmakta mı olduğu ithalat ve
ihracat taşıma taleplerinden ortaya çıkıyor.
TIR otoparkındaki araç sayısından depolardaki
yüklere kadar pek çok şey daha ilk anda pek çok şey
söylüyor. Uluslararası karayolu eşya taşımalarında 2009 yılının ilk 9 ayında,
geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde
17 düşüşle 212 bin 463 sefer gerçekleşti.
UND Başkanı Tamer Dinçşahin,
bunun temel sebebini ihracat ve ithalatta
yakın zamana kadar Avrupa ülkelerinin
payının yüzde 50’den fazla olmasına bağlıyor. Avrupa pazarında daralan
talep ve ticaret hacmi doğrultusunda
bu bölgeye yönelik taşımaların dönüş
yükü~ bulunmasındaki güçlük nedeniyle
oldukça gerilediğine dikkat çekiyor.
“Bu daralma sonucunda nakliye ve
lojistik şirketleri, filolarının yüzde
25’ini, yani yaklaşık 11 bin aracı seferden
çekmek zorunda kaldı” diyen
Dinçşahin, iptal edilen siparişlerin de
hem mal depolanan genel ve özel antrepolara
hem araç filolarının muhafaza
edileceği park alanları hizmetlerine yönelik
talebi artırdığını ifade ediyor.
Denizcilik sektörü de farklı bir yıl
geçirmedi. 2009 yılının ilk 6 ayında limanlarda
işlem gören gemi sayısında
azalma oldu. Yıl sonunda limanlarda
işlem gören Türk bandıralı gemi sayısında yüzde 4, yabancı gemi sayısında
ise
yüzde 10 civarında azalma bekleniyor.
Yurtdışına
12 milyar dolarlık gemi siparişi veren armatörler de
milyon dolarlık cezalara rağmen siparişlerini erteledi.
Gemiler yüzde 25 değer kaybetti. Dünya genelinde
ise toplam 6 bin gemi siparişinin yüzde 50’sinin
iptal edildiği tahmin ediliyor. Yan sanayi ile birlikte
180 bin kişinin çalıştığı tersanelerde ise istihdam yarı
yarıya azaldı.
4-OTOMOTİVDE AZALAN
SİPARİŞLERİN ETKİSİ
2010 yılının binek otomotiv sektörü için de talebin
öne alınması nedeniyle 2009’dan daha kötü geçeceği,
yapılan hesaplar arasında. ÖTV indiriminin sona erdiği 30 Eylül’den sonra ekim ayında binek satışlarının
bir önceki aya göre yüzde 75 daralması da adeta kötü
gidişatın başladığının ispatı.
Sektörde 2010’da da iyileşme olmayacağının en
önemli işareti ise siparişlerden geliyor. Taşıt Araçları
ve Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Ömer
Burhanoğlu, 2009 sonunda otomotiv sektöründeki siparişlerin,
2008 sonuna göre yüzde 35 azaldığını söylüyor.
Bu düşüşün mevcut istihdamın da yaklaşık bu
seviyede daraltılması anlamına geldiğini ifade eden
Burhanoğlu, otomotiv sektöründeki istihdam azalmasının 2010’da çok daha büyük boyutlarda gerçekleşmesinden
endişe duyuyor. Oysa 2009’da devrede
olan kısa ve esnek çalışma ödeneği ile şirketler çalışanlarının iş akitlerini feshetmemiş ve sektörde yaşanan
işgücü kaybı yüzde 15 olarak gerçekleşmişti.
Burhanoğlu, “Beklentimiz, ÖTV indiriminin kademeli olarak devam ettirilmesi, hurda indiriminin hayata
geçirilmesi ve ticari araçlar için KDV indirimi uygulamasının başlatılması” diyor.
~ 5-NİŞANTAŞI, CADDE VE TUNALI
HİLMİ’DE DÜKKANLAR BOŞ
Gayrimenkul ve emlak piyasası da ekonominin nabzını tutan sektörlerin başında geliyor. Bu sektörlerdeki
gelişmeler, ekonominin ibresini pek çok rakamdan
çok daha doğru gösteriyor. Colliers International Türkiye
Yönetici Ortağı Kerim Cin, gayrimenkul ve emlak
piyasalarında yaşanan en ilginç gelişmeleri şu sözlerle
anlatıyor:
“2007 yılında İstanbul’da Nişantaşı, Bağdat Caddesi,
Ankara’da Tunalı Hilmi gibi yerlerde 200 bin -300
bin dolar hava parası alan mağazalar, şu anda hava
parası istememesine rağmen kiracı bulamıyor. Aynı
şekilde krizden önce yeni yapılan konut projelerinde
yatırım amaçlı daire alan mal sahipleri, çok düşük kiralara
bile kiracı bulmakta zorlanıyor. Şehir içi bölgelerde
kiracısını kaybetmemek için eski kiralarına artış
yapmayan hatta yüzde 25’e varan oranda indirim yapmak
zorunda kalan mal sahipleri var. Elinde satılamayan
daireler olan birçok konut şirketi, gazetelere tam
sayfa ilan vererek ellerindeki stoğu eritmeye çalışıyor.
Yeni konut projesi geliştirmek için 2008 yılında planlama yapanlar hala beklemede. Konut geliştiricilerinin
projelerini başlatmak için 6 ay-1 yıl kadar, alışveriş
merkezi gibi ticari projeler için ise 1 yıldan fazla bir
süre daha bekleneceğini tahmin ediyorum.”
Kerim Cin, fabrika, depo gibi tesisler açısından da
olumsuz durumun devam ettiğini ifade ediyor. 2008-
2009 döneminde özellikle yoğun talep görmeyen bölgelerde
kiraların daha da gerilediğine dikkat çeken
Cin, “Bugünlerde endüstriyel yatırım maliyeti çok daha
uzun bir sürede geri alınabiliyor. Bu da endüstri binası
yatırımcılarının piyasaya girmemesine sebep oluyor.
Dramatik olan ise piyasada bulunan eski ve kullanışsız depo ve fabrika binaları boş dururken, ihtiyaç
olmasına rağmen yeni binalar yapılamıyor” diye devam
ediyor.
6-İŞTEN ÇIKARMADA
YENİ DALGA GELİYOR
Ekonomide
toparlanmanın önemli göstergelerinden
birini de istihdam piyasası oluşturuyor. Çok sayıda insan kaynakları
uzmanı, 2010 yılında istihdam piyasasında çok büyük değişiklik
beklemiyor. Egon Zehnder
International Yönetici Ortağı Murat Yeşildere, ilaç
sektöründeki son düzenlemelerin özellikle büyük
oyuncuların konsolidasyona gitmesi sonucunu getireceğine, bunun da
işten çıkarma anlamına geleceğine
inanıyor.
Yeşildere, ayrıca otomotiv, beyaz eşya ve kahverengi
eşya sektörlerinde iç talebi canlandırmaya
yönelik vergisel teşviklerin gelmemesinin de bu
sektörlerde ve yan sanayilerinde de yeni bir işten
çıkarma dalgasını Türkiye’nin gündemine sokabileceğini ifade ediyor ve
ekliyor:
“Net olarak 2010 yılında istihdam alanında çok
büyük değişiklik olmayacağı inancındayım. Türkiye’nin
demografik yapısı ve genç nüfusu nedeniyle,
her yıl iş dünyasına giren bireylerin~ sayısını dahi
karşılayacak sayıda yeni istihdam olabileceği
konusunda şüpheliyim. Diğer taraftan maliyet optimizasyonu
motivasyonu nedeniyle de önümüzdeki
yıl içinde de verimliliğe yönelik inisiyatifler
artacak. Yani önümüzdeki 12 ay içinde işsizlik oranının azalmayıp artacağı öngörümün de altını çizmek
istiyorum.”
7-ALTINDAKİ İSTİKRARSIZLIK
TEHDİT EDİYOR
Küresel kriz süresince güvenli liman olarak görülen
altının fiyatı, diğer yatırım araçlarından sağlanan
gelirlerin azalmasıyla inanılmaz yüksek rakamlara
ulaştı. Fiyatların rekor seviyelere yükselmesi ticaretin tüm tarafları
açısından negatif sonuçlar doğuruyor. Öyle ki yükselişini sürdüren
ancak zaman
zaman değer kaybeden altın fiyatlarında bir türlü
istikrarın sağlanamamış olması, sektörden 5 bin
kuyumcuyu sildi.
İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) Başkanı Alaattin
Kameroğlu, sektörde 30 bin olan kuyumcu
sayısının krizle birlikte 25 bine gerilediğini açıklıyor. 6-7 bin kişinin de işini kaybettiğini belirten
Kameroğlu, fiyat istikrarı sağlanamaması halinde en
az 2 bin kişinin daha işsiz kalacağını söylüyor.
Kapalıçarşı Esnaflar Derneği Başkanı Dr. Hasan Fırat ise “Kiralar altınla ödeniyor. Bu nedenle kiralar
katlandı. Çarşıda yeni kapanmalar olacak. Ana caddede
kuyumcular hiçbir zaman el değiştirmezdi, ama yıl
sonunda 100’ün üzerinde el değiştirecek dükkan var”
diyor. Goldaş CEO’su Sedat Yalınkaya da altın fiyatındaki
istikrarsızlığın sadece sektörü değil dünya ekonomisini
tehdit ettiğini belirtirken şöyle devam ediyor:
“Önümüzdeki dönemde altın fiyatlarının gerilemesi
zor görünüyor. Beklentimiz altın fiyatlarının istikrarlı
seyretmesi yönünde. Fiyatların inişli çıkışlı hareketi,
önümüzü net olarak görmemizi engelliyor.”
8-MALİYET VE FİYAT ARASINDA
DENGE KURULAMIYOR
Finansal sisteme olan güvensizlik ve doların Euro karşısındaki zayıf pozisyonu, tüm emtia fiyatlarının yükselmesine
neden oluyor. Emtia fiyatlarındaki bu hızlı
iniş çıkışlar, pek çok sektörü negatif etkiliyor ve özellikle
üretime ve yatırımlara yönelik planları aksatıyor.
Örneğin demir çelik sektöründe, global krizle birlikte
talepte ve fiyatlarda çok hızlı bir düşüş yaşandı.
Ardından mamul fiyatları stoklardaki hammaddenin
maliyetlerinin de altına geriledi.
Girdi fiyatları ve son ürün fiyatı arasında denge
kurulamamış olması birçok sektörü ve şirketi tehdit
ediyor. 2008 yılının son çeyreğini bu şekilde geçiren
sektör, 2009 yılının ilk çeyreğinde girdi ve mamul fiyatları
arasında denge kurmaya çalıştı. “2009 yılının
son çeyreğinde, yükselme eğilimine giren girdi fiyatları
ile nihai ürün fiyatları arasında bir denge kurulamaması
nedeniyle krizden çıkış beklentisi kesintiye
uğradı” diye konuşan Demir Çelik Üreticileri Birliği
(DÇUB) Genel Sekreteri Veysel Yayan, üretimdeki
düşüşün, 2010 yılının ilk çeyreğinde de devam edeceğini söylüyor.
~ 9-EN BÜYÜK DARBE YATIRIMLARDAN YATIRIM İŞTAHI YOK Kriz sonrası büyümeye en büyük
darbe, daralan yatırımlardan geldi. 2008’de yüzde
40’lara varan oranlarda daralan özel sektör yatırımları,
2009’da da yüzde 20’ye yakın oranda geriledi. Yatırım
iştahının olmaması ve yeni yatırımların daralması, 2010’un
büyümeye geçiş yılı olacağı konusundaki beklentileri
tersine çeviriyor.
İLGİ KESİLDİ KDM AVM Danışmanlık’ın genel müdürü
Orhan Murat İzci, krizle birlikte yurtdışı yatırım
ortaklıklarının, fonların ya da doğrudan yatırımcıların
ilgisinin bir anda kesildiğini söylüyor. Bu dönemde IMF ile
anlaşma beklentisi ve ülke ekonomisinin global krize ne
gibi dinamiklerle dayanacağının gözlemlenmesi ihtiyacı
nedeniyle yatırımların tamamen rafa kalkmasa da askıya
alınmasına neden olduğunu sözlerine ekliyor.
YATIRIMLAR BORSAYA “Yeni yatırımlarla ilgili umut
verici gelişmelere rağmen son dönemde özel sektörden
gelen açıklamalar, özellikle reel sektördeki olumsuz tablo,
yeni yatırımlar konusunda daralmanın devam
edeceğine işaret ediyor” diye konuşan İzci, yabancı
yatırımcıların ilgisinin daha çok borsaya yönelik
gerçekleştiğine dikkat çekiyor.
ÇIKIŞ 2011’DE Uluslararası yatırımcıların nabzını tutan
YASED Barometre Araştırması’ndan gelen gözlemler de
bu konuya ışık tutuyor. Global krizden çıkış için 2010
sonrasına işaret eden uluslararası yatırımcıların yüzde
40’tan fazlası, önümüzdeki dönemde yeni yatırım
yapmayı planlamıyor.
10-İCRADAN SATIŞLAR
HIZLI ARTIYOR
Ekonomik krizle birlikte tahsilat sorunu ciddi boyutlara
ulaştı. İyi haberler olsa da ödeme ve tahsilatta sorunlar
devam ediyor. Merkez Bankası’nın verileri, tahsilat
probleminin ne boyutlara ulaştığını gösteriyor:
2009’un 10 aylık döneminde protestolu senet sayısı
geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,14 artarak 1
milyon 276 bin 800’den 1 milyon 342 bin 541’e yükseldi.
Aynı dönemde protestolu senet tutarı da yüzde
22,2 oranında artarak 6 milyar 496,9 milyon TL oldu.
Bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödemeyen kişi
sayısında da inanılmaz bir yükseliş var. 2008’in toplamında 530 bin 529 olan sayı 2009’un ilk 10 ayında 994
bin 611’e çıktı.
Hepsinden önemlisi icra rakamları da iç açıcı değil. Tamer Group Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Tamer,
bugün icra ihalelerinin işlem hacminin 10 milyar
TL’nin üzerine çıktığını söylüyor. 2008’in ikinci yarısında 29 bin olan icra satış adetlerinin ise 2009’un aynı
döneminde yüzde 25 artışla 36 bine ulaştığını dile
getiriyor ve krizin~ uzamasının direnci kırdığına dikkat
çekiyor.
ÖMER YÜNGÜL/VESTEL CEO'SU
2010'DA BÜYÜME OLMAZ TOPLUMSAL KARGAŞA HER ŞEYİN ÖNÜNDE Bir kere
ülkenin şu andaki toplumsal kargaşası bence her şeyin
önünde geliyor. Normal bir insanın kime inanması gerektiğini
şahsen bilemiyorum. Bunun da iş alemine çok yansıdığını
düşünüyorum. İnsanlar sinirli ve birbirine güven son derece
az, hatta yok.
YATIRIM YOK, İŞSİZLİK ARTACAK Evet, birtakım veriler
işlerin iyi gittiğini gösteriyor. Elektrik tüketimi, büyüme
rakamları gibi ama benim gördüğüm kadarıyla hiç yatırım
yok. İşsizlik sorun olarak devam ediyor ve edecek gibi
gözüküyor. Bu da sosyal durum açısından son derece kötü.
DUBAİ HER YERDE Özel sektör yaşamak için iyi uğraş
veriyor ama bu yeterli olamıyor. Teşvikler verildi, Türkiye
bölgelere bölündü ama ne kadar müracaat var tartışılır.
Moral çok önemli, zira gerek indirimlerde gerekse politik
stabilizasyonda insanlar hem harcıyor hem yatırım iştahı
geliyor. Dubai örneği bence çok güzel. Her yerde aslında
Dubai var. Ama maalesef bunlar su üzerine çıkamıyor.
İŞ YAPMAK ZORLAŞTI Kira ve emlak bedelleri insanlara
çok geliyor, dolayısıyla insanların iş yapması çok zorlaştı.
Eskiden projesi olan özkaynak koymadan iş yapabiliyordu.
Şimdi sadece proje değil hiç olmazsa gereken yatırımın yarısı
kadar da özkaynak gerekiyor.
BÜYÜME 2011’E KALIR MI? Kırılganlık 2010 yılı boyunca
devam edecek. 2010 yılında büyümenin yüzde 0-1 arası
olacağını düşünüyorum. İnşallah yanılırım. Büyümenin 2011
ortalarından sonra başlayabileceğini düşünüyorum.~
RAHŞAN CEBE/CUSHMAN&WAKEFIELD TÜRKİYE ORTAĞI
GAYRİMENKULDE İŞLER YOLUNDA DEĞİL
FİNANSMAN AKTARILMIYOR Finansal krizi takip eden
dönemde bankalar dondurduğu finansmanı gayrimenkul
sektörüne aktarmaya başlamadı. Bu kısıtlı finansman,
piyasada gerçekleşebilecek yeni yatırımların büyüklüğünü de
sınırlıyor.
MAĞAZA VE OFİS KİRALARI DÜŞTÜ Geçtiğimiz yılın son
çeyreği ile 2009’un son çeyreğini karşılaştırdığımızda, birincil
lokasyonlarda cadde mağazacılığı kira rakamları yaklaşık
yüzde 15, alışveriş merkezlerinin yaklaşık yüzde 23, ofis
kiralarının ise yüzde 30 civarında düşüş gösterdiği gör��lüyor.
TAHSİLATTA SORUN VAR Piyasada algılanan en temel
sorunlardan biri ise gayrimenkul sektörünün tüm alt
sektörlerinde yaşanan tahsilat sorunu. AVM’lerde kira
indirimlerine rağmen mal sahipleri kiraları düzenli tahsil
edemedikleri için aldıkları kredileri ödemekte zorluk çekmeye
başladı.
CAZİBESİNİ KAYBEDEN AVM’LER Ayrıca genel giderler de
düzenli olarak tahsil edilemediği için reklam giderlerinde
kısıtlamalara gidildi. Bu süreç bazı alışveriş merkezlerinin
cazibesini yitirmesine neden oldu.
İFLAS EDENLERİN BORCU ÖDENEMİYOR Kiralarını tahsil
edemeyen bazı mal sahipleri hukuki süreç başlattı. Ancak
mevcut yasalar kiracı lehine düzenlendiği için pek çoğunun
kiracılarla anlaşma yoluna giderek, sorunu aşmaya çalıştıkları
gözlemlendi. Kiracılar ise yüksek kiralar ve ciro düşüşleri
nedeniyle zorlanıyor. Kriz sürecinde bazı markaların iflas
etmesi, hiçbir şekilde geriye dönük borçlarını da
ödeyememelerine neden oldu.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?