Zorlu mücadele

İşte 27 sektörü zorlayan başlıklar ve nedenleri…

26.07.2021 11:57:000
Paylaş Tweet Paylaş
Zorlu mücadele

Özlem Aydın Ayvacı

[email protected]

Artan hammadde fiyatları, çip krizi, lojistik sorunları, korumacı global politikalar, yeni tebliğ ve düzenlemeler… Liste böyle uzayıp gidiyor. Bugün pek çok sektör benzer nedenlerle olması gerekenin çok altında performans gösteriyor. Hatta bu engeller sektördeki oyuncuları iflas, üretimi durdurma gibi çok olumsuz sonuçlarla yüzleştiriyor. İşte 27 sektörü zorlayan başlıklar ve nedenleri…

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, geçtiğimiz ay Capital’e verdiği söyleşide şu an bankacılık sektörünü en zorlayan konunun net faiz marjlarının tarihi dip seviyelere gelmesi olduğunu söylemişti. Aran, “Bankalar bilançolarını yabancı para, TL ve faize karşı koruyan finansal enstrümanlar kullandığı için bu araçlardan kazanılanlar, net faiz marjıyla kaybedilenlerle dengelenebilir” demişti. EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Damla Harman, takipteki kredi sorununa dikkat çekerek, “Sorunlu kredilerdeki artış, bankaları başta finansal planlama, sorunlu alacak yönetimi, risk yönetimi ve yeni kredi tahsisi olmak üzere birçok alanda zorluyor. Ayrıca faiz marjlarının daralması da bu dönemde sektörü zorlayan unsurlar arasında” diyor. Bankacılık sektöründe kredilerin NPL oranı 2020 sonu itibarıyla yüzde 4,08 seviyesinde. İkinci grupta izlenen, yakın izlemedeki kredi miktarı önceki yıla göre yüzde 23 artarak 370 milyar TL oldu. İkinci grupta izlenen kredilerin toplam kredilere oranı ise yüzde 10 seviyesinde. Harman, BDDK’nın tebliğ ettiği COVID-19 esnetmelerinin kaldırılmasına dikkat çekiyor. Bu kredilerin bir kısmının da ilerleyen dönemde üçüncü gruba intikal potansiyeli nedeniyle NPL rasyosunu artırma ihtimalini yüksek gördüğünü söylüyor. Harman, “Sağlıklı ekonomilerde NPL rasyosunun yüzde 3’ün altında olduğunu gözlüyoruz” diyor. Bankacılıkta tablo böyle. Otomotiv, makine ve konut alanlarında finansman maliyetlerinin artması sektörleri zorluyor. Diğer sektörlerde ise zorlayan rakamlar farklılık içeriyor. İşte 27 sektörü zorlayan başlıklar...

ÇİP FATURASI AĞIR 

Dünya otomotiv sektörünün gündeminde, dönüşüm ve pandemi olmak üzere iki önemli konu var. Beyçelik Gestamp Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, sektörün geleceğinin elektrikli, birbiriyle bağlantılı, sürücüsüz ve paylaşılan araçlar olmak üzere 4 yeni gelişim alanına doğru gittiğine dikkat çekiyor ve ekliyor: “Otomotiv yan sanayinin yeni nesil ürünleri şekillendirebilecek ve üretebilecek kapasiteye yüzde 100 hazır olmaması sektörü zorluyor. Pandeminin de etkisiyle şu anda sektörün gündeminde ilk sırada yer alan yarı iletken çip krizi üretimde ciddi bir düşüş yaşanmasına neden oldu. IHS Markit verilerine göre çip krizi nedeniyle 2021 ilk çeyrekte beklenen üretim kaybı küresel çapta 1,26 milyon adet araç olacak. 2020 yılında tedarik ihracatında düşüş yüzde 10 civarında kalırken, ana sanayide daha yüksek oranda düşüş yaşandı.” Coşkunöz Holding CEO’su Erdem Acay da çip krizine dikkat çekiyor. Acay, 2000’li yıllarda bir otomobilin toplam maliyetinin yüzde 20’sini elektronik parçaların oluşturduğunu, bugün ise bu oranın yüzde 40’lara ulaştığını söylüyor. Pandemi nedeniyle otomobil talebi artarken sektörün tedarik edebildiği çip miktarınınsa azaldığına dikkat çeken yönetici, “Üreticiler zaman zaman üretime ara vermek zorunda kalıyor. Sektör global bir krizin içine girdi. Benzer sıkıntıların 2022 yılına kadar devam edeceğini tahmin ediyorum” diyor. EY Türkiye Mobilite Sektör Lideri Serdar Altay ise otomotiv pazarını zorlayan kredi faizlerine dikkat çekerek, “Türkiye’nin son 10 yıllık ortalama kredi faiz oranlarıyla aynı dönemdeki satış oranlarını karşılaştırdığımızda 2017 ve 2019 arasındaki faizdeki yüksek artışlar, bu dönemde gerçekleşen satışları olumsuz etkiledi. Ortalama faiz, yüzde 10- 15 aralığında seyrederken satışlar artıyor, yüzde 25’lere çıktığında ise düşüyor” diyor.

BOYADA SORUN NE?

BOSAD Başkanı ve Akçalı Boya CEO’su M. Akın Akçalı, boya ve reçine üretiminde kullanılan Toluen, White Spirit gibi hammaddelerde uygulanan yüzde 45 ÖTV ve teminat mektubu uygulamasının sektörü zorladığını açıklıyor ve tabloyu şöyle anlatıyor: “Bu hammaddelerin ithalatında ton başına 2,49 TL ÖTV ve teminat mektubu uygulaması var. Örneğin üreticiler, 100 ton solvent ithalatı için 70 bin dolar bedel karşılığı 250 bin TL, yani yaklaşık 30 bin dolar nakit olarak ÖTV’yi yatırıyor ve ayrıca bankaya bu bedel karşılığı teminat mektubu veriyor. Üretim hacmine göre bu rakamlar milyon TL’lere ulaşıyor. Son düzenlemelerle belli kriterler çerçevesinde özellikle büyük üreticilere, ISO 27001 belgesine sahip kuruluşlara bazı kolaylıklar sağlandı, ancak hala yeterli değil. 15 günlük periyotlar halinde verilen ÖTV beyannameleri, mükelleflerin iş yükü, finansman maliyeti ve vergi dairelerinin yoğunluğu anlamında bariyer oluşturuyor. Halihazırda 15 günlük periyotlar halinde verilen ÖTV beyannamelerinin, diğer beyannamelerde olduğu gibi aylık periyotlar halinde verilmesine yönelik düzenleme yapılmalı. Böylece mükelleflerin iş yükü, finansman maliyeti ve vergi dairelerinin yoğunluğu azalır.” DYO Boya Fabrikaları Genel Müdürü Mehmet Mutlu Uysal da pandemi kaynaklı ana hammaddelerdeki arz sıkıntılarına dikkat çekiyor ve “Ortalama büyüme hızının yüzde 3-5 arasında olacağı tahmin ediliyor. Ancak kurdaki dalgalanmadan etkilenmeyen sürdürülebilir bir büyüme için Türkiye boya sektörünün dışa bağımlılığı azaltılmalı” diyor. 

HAMMADDE PROBLEMİ 

27 sektörü kapsayan araştırmamızda, pek çok sektörü zorlayan başlıklar arasında hammadde tedariki ve artan hammadde fiyatları yer alıyor. Bu alanlardan biri de kozmetik. Kopaş Kozmetik Genel Müdürü Gökhan Özkurt, yurt içi pazarda tedarik imkanının kısıtlı olduğuna dikkat çekiyor. Bu nedenle sürekli stoklu çalışmak zorunda olduklarını aktaran Özkurt, “Bu da finansal açıdan önemli bir stok maliyeti yüküne katlanmayı gerektiriyor. Dövizdeki artış maliyetleri de artırıyor. Yerli üretici olmamıza rağmen üretimde yüzde 25 hammaddeye ve ambalajda ithalata bağlıyız. Bu da üretim hattımız ve kapasitemiz uygun olsa bile kısıtlı üretim yapmamıza neden oluyor” diyor. BLC Group ve Çabasan Tekstil Yönetim Kurulu Üyesi Aykut Balcıoğlu, tekstil ihracatçıları olarak hammadde tedariki ve hammadde fiyatlarından dolayı zorlandıklarını söylüyor ve şöyle değerlendiriyor: “Geçen yıl bu aylarda 50 dolar bandında işlem gören pamuk bugünlerde 85-90 dolar bandında seyrediyor. Elastan fiyatları 5-6 dolar bandında fiyatlanırken bugün 16-19 dolar bandında fiyatlanıyor. Polyester, akrilik gibi ürünlerde de benzer bir tablo var. Yükselen fiyatları ödemeyi göze aldığımızdaysa bu sefer hammadde yok. Bu da arz talep dengesini bozuyor.” ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz de benzer zorluklardan bahsediyor. Öksüz, “Hammaddeler üzerinde paslanmaz çelikte yüzde 12, plastikte yüzde 6,5 olan ek gümrük vergilerinin bir an önce kaldırılması, yurt içinde üretimlerinin yapılabilmesi için gerekli yatırımların desteklenmesi, komisyonların sabitlenmesi, lojistik sorunlarının çözülerek navlun fiyatlarının düşürülmesi önem arz ediyor” diyor. Sapro Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhun Zincirkıran ise ıslak mendil ve hijyen ürünlerinde global lojistik maliyetlerinin artması nedeniyle kumaşta maliyet artışı olduğunu söylüyor. 

DEĞİŞİKLİKLERİN ETKİSİ

Korumacılık önlemleri, fazla ithalat ile mevzuat ve tebliğ değişiklikleri iki sektörü zora soktu. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, Mart 2018’de ABD’nin çelik ithalatına yüzde 25 gümrük vergisi uygulamaya başlamasının küresel piyasalarda üretim ve ticaretin gelişmesini olumsuz yönde etkilediğini söylüyor ve şöyle anlatıyor: “Ardından AB de çelik sektörünü korumaya devam ediyor. Sektörümüzün uluslararası piyasada, rekabet gücünün korunması açısından mütekabil tedbirlerin alınması önem taşıyor. Gereğinden fazla ithalat yapılması da sektörü zorluyor. Çelik sektöründe ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 150’lerden 92’ye geriledi.” Troy Kıymetli Maden Yönetim Kurulu Üyesi Ali Ercan Bütün, değerli maden sektörünün ana gündeminde Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin tebliğ ve mevzuat değişikleri yer aldığını anlatıyor. Getirilen bazı değişikliklerin, uluslararası kıymetli maden ticaretini yapma şeklini zora soktuğuna dikkat çeken Bütün, değerlendirmesine şöyle devam ediyor: “Ülkemize getirilen kıymetli madenlerin karşılık bedellerinin 60 gün içinde geri gitme zorunluğu ülkemizde uluslararası kıymetli maden ticareti yapanları lokal bir oyuncuya çevirdi. Bir diğer yeni düzenlemedeyse kıymetli madenlerin ithalatı için Borsa İstanbul’dan 3 iş günü öncesinden izin almak gerekiyor. Üç gün önceden izin alma süreci ticareti yavaşlatıyor. İstanbul, uluslararası kıymetli madenler piyasasında oyun dışı kalmakla karşı karşıya. Bunun en çarpıcı göstergesi ise geçtiğimiz yıl ilk çeyrekte yaklaşık 75 ton olan ithalat, bu yıl ilk çeyrekte 33 tona düştü.” 

İFLASLAR KAÇINILMAZ

2019’da GSMH içindeki payı yüzde 4 ile son yıllardaki en yüksek orana ulaşan turizm gelirlerinin pandemi nedeniyle daralması ve ana kaynak pazarlardan gelen ziyaretçi sayılarının büyük oranda düşmesi sektörün bugün temel gündem maddesi. Sektördeki sorunlar üzerine geniş bir çalışma yapan ve bunları açıklayan Emre Hotels CEO’su Mustafa Deliveli, şöyle anlatıyor: “Kriz yılları hariç son yıllarda 50 milyon ziyaretçi bandını yakalayan Türkiye turizmi, 2019 yılında yurt dışından 51,7 milyon ziyaretçi ağırladı. Bir önceki yıla göre toplam ziyaretçi sayısında yüzde 12,2 oranında artış sağlandı. 2020 yılında Türkiye, yurt dışından 15,9 milyon ziyaretçi ağırladı. Bir önceki yılla kıyasladığımızda yabancı ziyaretçi oranında yüzde 71,7, yerli ziyaretçi oranında yüzde 51,6 düşüşle 2020 yılını toplam yüzde 69,1 kayıpla kapattık. Düşen ziyaretçi sayılarıyla beraber turizm gelirimiz, 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 65,1 azalarak 12 milyar 59 milyon dolara geriledi. 2021 sezonuna da büyük kayıplarla başladık. TÜİK verilerine göre turizm geliri yılın ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 40,2 azaldı.” Deliveli, yaşanan gelir kaybının kredi kullanımına da yansıdığını söylüyor ve “Sektörün kredi kullanımı son 1 yılda ikiye katlandı ve 29 milyar TL’ye yükseldi” diyor. Eylül 2020 döneminde yatırım teşvik belgesi iptal edilen konaklama tesisi ve otel projelerinin sayısının da 44’e ulaştığına dikkat çeken Deliveli, “Gelir ve ziyaretçisi sayısı olarak 2020 yılının bir benzerini yaşamamız durumunda birçok otelin kredilerini ödeyemeyeceğini ve iflasların kaçınılmaz olduğunu öngörüyorum” diyor.


BİLİŞİMDE TABLO NASIL?

BAKIŞ AÇISI 
Micro Focus Türkiye ve Yunanistan Genel Müdürü DENİZ KIRCA, uzaktan çalışma döneminde çalışanların sadakatinin sağlanmasının da zorlaştığına vurgu yaparken şöyle devam ediyor: “İkinci bir nokta ise Türkiye’de teknoloji yatırımına maliyet odaklı bakış açısının hakim olması. Bu bakış Türkiye pazarını globalde fiyat rekabetinin en yüksek olduğu ülkelerden biri haline getiriyor. Bunun sonucunda bazı global oyuncular pazardan çıkıyor ve kalanlar limitli bütçelere sığan projeler teslim ediyor.”

BEYİN GÖÇÜ
TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı LEVENT KIZILTAN, konumlandırma ve yetkin insan kaynağı konularında zorlandıklarını söylüyor. Sektörün stratejik olarak görülmemesinin bu alanda yapılan yatırımları da etkilediğine dikkat çeken Kızıltan, şöyle konuşuyor: “Daha hızlı istihdam yaratacak alanlara eğilim tercih ediliyor. Nitelikli insan kaynağı bilgi ve iletişim sektörümüzü besleyen ana damarlardan biri. Bu konuda yaşanan açık, sektörümüzün istenilen büyüklüğe ulaşmasının ve gelişmesinin önündeki engellerden en önemlisi. Yetkin insan kaynağında yaşanan açık ve yetişen beyinlerin ise beyin göçü ile kaybedilmesi sektörün gelişmesine ket vuruyor.”

YETKİNLİK AZALIYOR
Kron Finanstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı FUAT ALTIOĞLU, “Teknoloji sektörü beyin göçü nedeniyle son 5 yıldır oldukça zorlanıyor. Çalışan devir hızı yüksek olan sektörde, bu oranların minimum yüzde 50’si beyin göçü nedeniyle gerçekleşiyor. Beş yıl önce başvuruların en az yüzde 50’si yetkinlik ve teknik bilgi bakımından yeterli adaylara ulaşmayı sağlarken bugün bu oran yüzde 20 civarında” diyor.



“HAMMADDE FİYATLARI YÜZDE 100 ARTTI”
HALUK YILDIZ KASTAMONU ENTEGRE CEO’SU

TEDARİK PROBLEMİ 
Ağaç bazlı panel sektöründe yaklaşık yüzde 30-40 oranında, metanol, melamin, üre, dekor kağıdı gibi hammadde ihtiyaçları, ithal kaynaklardan karşılanıyor. Bu girdilerin birçoğunun fiyatı son dönemde çok arttı ve pandemi sürecinde bu ürünleri tedarik etmek zorlaştı. İthal edilen hammaddelerin yanı sıra odun temininde de sıkıntılar yaşandı. İhale usulü satışlarda odun fiyatları ciddi oranda arttı. Pazarda artan talebi karşılamakta zorlanıyoruz.

SIKINTI YARATTI 
Kimyasal hammadde fiyatlarında son 6 ayda Euro bazında yüzde 100’ün üzerinde artış yaşandı. Ayrıca Euro’nun TL karşısındaki hareketliliği, TL bazında maliyetlerimizi çok artırdı. Orman Genel Müdürlüğü yılbaşında yaptığı yüzde 15’lik zam oranına ilave olarak son dönemlerde ihalelerde yaşanan fiyat artışlarına istinaden yüzde 25 ek bir zam daha yaptı. Hem ithal ürünlerde yüzde 100’ü aşan maliyet artışları hem yerli odun fiyatında yaşanan yüzde 40’lık artış, panel ve mobilya sektörünü çok zor durumda bıraktı.



İNŞAATTA NELER OLUYOR?

FİNANSMAN İHTİYACI 
Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı ERDAL EREN, inşaat sektörünü en çok zorlayan konu ve rakamları şöyle sıralıyor: “COVID-19 ile demir, çimento gibi temel girdi fiyatlarında yaşanan yükseliş zorluyor. Salgın tedbirleri kapsamında iş programları aksadı, yurt içi ve yurt dışı projelerde önemli yavaşlamalar yaşanıyor. Yurt dışında da Türk müteahhitlerin üstlendiği proje tutarı 2019 yılında 20 milyar dolarken 2020 yılında 15 milyar dolar seviyesinde kaldı. İnşaat sektöründe, finansal ve operasyonel sorunlar büyüdü. Ayrıca yurt dışında rekabet ve finansman ihtiyacı arttı.”

“STOĞA ODAKLANDIK” 
Nef Yönetim Kurulu Başkanı ERDEN TİMUR, artan maliyetler ve konut kredi faizlerinin sektörü zorladığını söylüyor ve tabloyu şöyle aktarıyor: “Konut satış maliyetleri artınca kâr marjları düşüyor. Buna yüksek kredi faizi nedeniyle azalan satışları ekleyince konut geliştiriciler, yeni proje geliştirmek yerine eldeki stoğa odaklanıyor. Yeni yatırımların olmayışı da tabii ki istihdamı etkiliyor. Bu zorlukların aşılması için öncelikle arsanın projedeki payının Avrupa’daki gibi yüzde 15-30 aralığına gerilemesi gerekiyor. 1 milyon dolar değerinde bir konut için uygulanan vergi Avrupa’da yüzde 3,8, dünyada yüzde 3,3, Türkiye’de ise yüzde 4 seviyesinde. Bu oranlar düşmeli.”



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz