"2007 düzeyinde 2014'te döneriz"

Kriz nedeniyle 2007’ye göre üretimi yaklaşık yüzde 55, cirosu ise yüzde 45 düşen şirkette “verimlilik atağı” başlattıklarını belirtiyor.

1.09.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
"2007 düzeyinde 2014'te döneriz"

Temmuz itibarıyla Toyota Türkiye’nin yeni CEO’su oldu. 15 yıldır genel müdür yardımcılığını yaptığı şirketin tüm mekanizmalarına zaten hakimdi. Şimdi ise genel müdürlük koltuğunda. “15 yıl sonra ilk kez odam oldu” derken gülümsüyor. Aslında Toyota’nın lüksten uzak felsefesini de bu sözlerle özetliyor. Şimdi gecesini gündüzüne katmış şekilde “daha iyisi” için çalışıyor. Pazartesi sabahı girdiği fabrikadan cuma akşamı çıkıyor. Hafta içi her gün Toyota’nın Sakarya Fabrikası’ndaki misafirhanede kalıyor.
Yeni CEO Orhan Özer, kendi yönetimindeki yeni Toyota’yı işte böyle bir ruh haliyle ve büyük bir heyecanla paylaşıyor. “Kaizen” adını alan sürekli geliştirme prensibiyle krizdeki üretimsiz günleri verimlilik çözümleri için değerlendirdiklerini anlatıyor. Özer’e göre üretimin durduğu o günlerde aslında hiçbir şey durmamıştı. Belki bantlardan otomobiller geçmedi ama Toyota Türkiye’nin tüm çalışanları var gücüyle çalışmaya devam etti. Özer, “O zaman yaptığımız bu iyileştirme çalışmalarının neticelerini çok yakında göreceğiz” diyor.
Bahsettiği neticelerin, şu anda yüzde 55 düzeyinde olan kapasite kullanımı yüzde 100’e çıktığında kendini göstereceğini söylüyor. Yeni yatırımlar için Toyota Türkiye’nin en güçlü aday olduğunu belirtiyor. Hem iddialı hem umutlu…
Aslında Toyota Türkiye, gerçekten de krizden ciddi biçimde etkilenen şirketler arasında. Neredeyse tüm üretimini Avrupa’ya yaptığı için kriz, Toyota’yı iç pazara çalışan diğer üreticilerden daha fazla vurdu. Şirketin 2009 üretimi 2007’ye kıyasla yüzde 55 düştü, ciro ise yüzde 45 azaldı. Kapasite kullanımı yüzde 50’ye kadar geriledi. Zaten CEO Orhan Özer de krizden etkilendiklerini saklamıyor ve rakamları tüm açıklığıyla paylaşıyor: “2007’de kendi fabrikamızda 177 bin adet otomobil üretmiştik. 2009’da ise 72 bin adet üretim gerçekleştirdik. Yani rakamlar da gösteriyor ki krizin oldukça büyük bir etkisi oldu. Ama bu süreçte zamanımızı çok iyi kullandık. Verimliliğe ve temelleri güçlendirmeye odaklandık. Krizi tam anlamıyla fırsata çevirdik.”
Genel müdür olduktan sonraki ilk röportajını Capital’e veren CEO Orhan Özer ile krizden, sektörden, Toyota Yaklaşımı’ndan ve gelecek hedeflerinden konuştuk:
Capital:  Toyota’nın yeni CEO’su olarak hedef ve planlarınız neler? Nelere odaklanacaksınız?
-  Toyota Türkiye, bütün sistemleri belli olan, her türlü faaliyetin tanımlı olduğu bir yapıya sahip. Burada kalkıp radikal birtakım faaliyetlerin içine girme durumumuz yok, zaten gerek de yok. Yapılacak olan tek şey mevcut yapının daha güçlendirilmesi. Asıl amacımız bu. Kaliteyi ve iş güvenliğini unutmadan, hatta daha da ön planda tutarak verimliliğimizi ve kalitemizi biraz daha vurgulayacağız. Yeni dönemde bu başlıklara odaklanacağımızı söyleyebilirim.
Capital:  Neler yapılacak verimlilik konusunda?
Toyota Production System (TPS – Toyota Üretim Sistemi), artık dünya üniversitelerinde ders olarak okutuluyor. Toyota Türkiye’de, bu düzen tam anlamıyla eksiksiz olarak uygulanıyor. Fakat onun bazı parametrik değerlerinde daha fazla kendimizi sıkabiliriz. Biraz daha kendimizi zorlayabiliriz. Yani havlunun içinde su kaldı mı diye daha da sıkıp verimliliğimizi daha fazla nasıl artırabiliriz diye bakıyoruz. Biz işte bunu yapacağız. Bunun adına zaten “strengthening foundation” (temelleri güçlendirme) diyoruz. Yani zaten bir temel var, bu sağlam temeli daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz.
Capital:  Küresel krizden en fazla otomotiv pazarı etkilendi. Peki krizin Toyota Türkiye’ye faturası ne oldu?
2008’in ilk çeyreğinden itibaren krizin olumsuz etkilerini net biçimde yaşamaya başladık. 2007’de kendi fabrikamızda 177 bin otomobil ürettik. Son yılın rakamlarına bakıldığında oldukça büyük bir etkilenme yaşandı.
Capital:  Sakarya Fabrikası’nda 3 kez üretim durdu. Bu önlemler nasıl sonuç verdi? ~
Bir hafta ve daha uzun süreli toplam 3 kez planlı duruş yaptık. Onların dışında yine planlı birkaç günlük kesintilerimiz oldu. Ama bu kısa dönemli üretim durdurmalarında, “Kaizen Günü” ilan ettik ve tüm çalışanlarımız buradaydı. (Kaizen, sürekli geliştirmeyi,  iyileştirmeyi amaçlayan Japon yönetim felsefesi)
Bugünlerde tüm arkadaşlarımız, fabrikada iyileştirme çalışmaları kapsamında çalıştı. Nasıl daha iyi olabiliriz diye düşündük. “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” felsefesiyle her kademeden tüm çalışanlarımız, fabrikadaki verimliliği nasıl daha fazla artırabiliriz soruna yanıt aradı. Bugünleri böyle değerlendirdik.
Bu yaptığımız çalışmaların meyvelerini, normal üretim seviyesine geçtiğimizde çok net göreceğiz. Şu anda yüzde 50 kapasiteyle çalışırken verimliliği artırıcı çalışmaların çok anlamı olmuyor. Bu çalışmalarımız, tam kapasiteye geçtiğimizde anlamlı olacak. Neticelerini de çok yakında göreceğiz.
Capital:  Krizde ne tip tasarruflar uyguladınız?
Tasarruf, her zaman bizim en önemli gündemimiz. Mesela yurtdışından yeni geldim, ekonomi sınıfında uçtum. Toyota’nın Avrupa Başkanı da ekonomi sınıfında uçar. Ücretsiz izin olacaksa herkes ücretsiz izine çıkarılır. Sadece bir kesim bunun faturasını çekmez.
Bunun gibi 20-30 tane tasarruf önlemimiz var. Telefon yerine e-posta kullanmak, renkli çıktı almamak, elektrik-su ve yakıt tasarrufu gibi… Örneğin teknoloji olarak her zaman en üst düzey kullanılır, hiç eksik yoktur. Ama tek bir lüks de yoktur.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki tüm bu önlemler sayesinde krizden dolayı kadrolu çalışanlarımızı işten çıkarmadık. Sadece şu oldu: Bizim sektörde belirli süre ile çalışan geçici işçi statüsü vardır. Üretim dalgalanmalarında bize bir esneklik vermesi açısından bu geçici işçileri alırız. Zaten onların sözleşmelerini yasal olarak uzatamazsınız da... Yerine yenilerini alırsınız. Biz sadece geçici kadrodaki bu yeniden alma faaliyetlerini durdurduk.
Capital:  Ciro ve ihracat anlamında krizi ne kadar kayıpla atlattınız?
-  Kriz öncesinde, 2007 ciromuz 3 milyar 885 milyon TL olmuştu. 2009 sonunda bu rakam 2 milyar 131 milyon TL oldu. İhracat gelirimiz de 2007’de 2,5 milyar dolarken 2009 sonunda 1,3 milyar dolara indi.
Toyota Türkiye olarak çok ciddi anlamda ihracat ağırlıklı çalışıyoruz. Üretimimizin yüzde 95’ini ihraç ediyoruz. En büyük ihraç pazarımız da Avrupa ülkeleri. Dolayısıyla ana ihraç pazarlarımızın küresel krizden çok ciddi biçimde etkilenmesi, doğal olarak bizim ihracatımızı da olumsuz etkiledi.
Capital:  2010 nasıl geçiyor? Toparlanma başladı mı, yılı nasıl kapatırsınız?
2010 yılında yavaş da olsa bir toparlanma bekliyoruz. İlk 4 ayda 26 bin 236 araç ürettik. 2010 bütçe rakamımız mali yıl olarak baktığımızda 90 bin adet civarında. Ama bunu takvim yılına uyarladığımızda 82 bin adet gibi olacak. Biliyorsunuz mali yıla göre çalışıyoruz ve mali yıl mart ayından mart ayınadır. Eğer takvim yılı hesaplarsak 2010 yıl sonu için üretim hedefimiz 82 bin. Mali yıl olarak bakarsak ise 90 bin. Yani çok az bir toparlanma olacak diyebiliriz. Yüzde 5, maksimum yüzde 10’luk büyüme olacağını düşünüyoruz.
Capital:  2010 ilk 4 aylık verilere göre binek araç üretiminde Oyak Renault ve Tofaş’ın ardından 3. sıradasınız. Zaten bu segmentte asıl rekabet ikincilikte görünüyor. Toyota’yı ne zaman 2. olarak göreceğiz?
-  Renault, iç piyasaya gerçekten çok satıyor. Dolayısıyla çok fazla üretimi var. Tofaş ise ticari araç segmentinde çok güçlü. Gerçekten rekabetçi fiyatlarla çok iddialı bir satış politikası uyguluyor. Her iki rakibimizin güçlü yanları bunlar.
Biz, kapasitemiz şu anda yüzde 50’ye düşmesine rağmen halen Türkiye’deki ilk 10 şirket içindeyiz. ~
Aslında birinciliği de gördük. Hem ihracat hem binek araçta 2007 yılında birinci olmuştuk. Ama açıkçası illa ki birinci olalım diye bir amacımız yok. Bizim asıl mücadelemiz müşterimize kaliteli, güvenilir araç üretmek ve satmak. Tabii bunu yaparken attığınız her adım rakamlara ve sıralamaya da yansıyor. Ama hiç kimseyle bir yarışımız yok. Yarışımız kendimizle ve hep daha iyi ve kaliteli hizmet için.
Capital:  Türkiye’de şu anda Verso ve Auris modelleri üretiliyor. Yeni model üretimleri olacak mı?
-  Evet, şu anda Türkiye’de 2 modelimiz var. Auris’in yeni modelini 2007 başında, Verso’yu ise 2009 başında üretmeye başladık. Bu iki modelin dışında bir model üretimimiz henüz yok. Olacak mı? Biz o konuda çaba gösteriyoruz. Ama resmi olarak hiçbir şey yok.
Capital:  Orta vadede Türkiye fabrikasına yatırım planlanıyor mu?
Japonya ve Brüksel’in bakışı, Türkiye’nin gerçekten çok iyi bir fabrika olduğu konusunda hemfikir. Kriz dönemini olumlu ve verimli değerlendirdiğimizden bahsetmiştim. Bu çabalarımızın meyvelerinden biri de bu olacaktır diye düşünüyorum. Umarım ileride yeni yatırımlar konusunda Türkiye fabrikamıza daha sıcak bakacaklar. Zaten şu anda da en güçlü adaylar arasındayız. Kısa vadede böyle bir yatırım kararı veya planı yok. Ama biz çabamızı sürdürüyoruz.
Capital:  Sakarya fabrikasında yılda kaç araç üretiyorsunuz?
-  Resmi kapasitemiz yıllık 150 bin adet. Ama 2007 yılında 177 bin adet araç ürettik. Yani teorik kapasitenin üzerine çıktık. Bunu, üretim akışını daha hızlandırarak ve çalışan sayısına destek yaparak sağladık. Ben bu rakamı 177 binin de üzerine çıkarabileceğimize inanıyorum.
Geçen yıl yüzde 50 kapasite kullanımımız oldu. Bu yıl Toyota’nın kapasite kullanım oranı yüzde 60 civarında olacak. Ama toplam pazarda bu artışın çok daha fazla olacağını düşünüyorum.
Capital:  Sektör genelinde 2010’un ilk 4 ayı olumlu görünüyor. Bu rakamlar size umut veriyor mu? Yoksa “düzeldik” demek için erken mi?
-  Diğer şirketlerin planlarını bilmiyorum ama “ekonomik kriz bitti” demek için bence biraz daha beklemek lazım. Kriz, öyle bugünden yarına bitecek gibi de değil. Bence 2007 rakamlarına, ancak 2014 yılında ulaşılabilecek. Ama sadece Türkiye’yi konuşmuyorum. Bu değerlendirmem dünya bazında.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz