Ahu Hanım'ın yüzde 70 hedefi

Ahu Serter, geleceğin yan sanayisi olma vizyonunu ve hedeflerini paylaştı…

28.01.2019 13:46:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ahu Hanım'ın yüzde 70 hedefi

Nil Dumansızoğlu

ndumansizoglu@capital.com.tr

Beyaz eşya ve otomotiv sektöründe global tedarikçi olan Fark Holding, bir dönüşüm yolculuğunun içinde. “Geleceğin yan sanayisini” inşa etme vizyonunu benimseyen Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanı AHU SERTER, “Otomotiv sektörü kabuk değiştirirken yan sanayinin yerinde durması beklenemez” diyor ve bu dönüşüme liderlik etmek istediklerini anlatıyor. Hedefinin çok ciro yapan, cirosunu artıran bir grup olmadığına dikkat çekiyor ve yeni stratejisini ortaya koyuyor: “Ciromuzun çok büyümesiyle ilgili bir derdim yok. Ama 10 yıl içinde bu cironun yüzde 70’inin üretimden çok teknolojiden gelmesini istiyoruz. Teknoloji alanında, hiç beklemediğiniz küçük bir iş normal işin kat be kat fazlası büyüyor.”

Fark Holding, pek çok dünya devi şirketle çalışan Türkiye’nin en büyük global tedarikçilerinden biri… Bayrampaşa’da yedek parça üretmek üzere küçük bir atölyede, bundan 50 yıl önce temelleri atılan Farplas, Renault, Honda, Toyota, Ford, Tofaş gibi otomotiv şirketleriyle birlikte çalışıyor. Beyaz eşyada ise Farel’le Bosch Siemens’in dünyadaki en büyük tedarikçisi durumunda. Bundan 4-5 yıl önce kurumsal olarak holdingleşme yoluna giren şirketin strateji için belirlediği mottosu, “Gelecek, mobilite ve birliktelik.” Bu nedenle yönlerini Ar-Ge ve inovasyona çevirdiklerini anlatan Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Serter, “Her şey dönüşürken dönüşmüş bir yan sanayiye de ihtiyaç olacak. Bunun içinde ilk olmak istiyorum” diyor. Şu anda 250 milyon Euro olan cirolarında ağırlığın yüzde 85-90 oranında sanayiden geldiğini belirten Serter, içinde oldukları dönüşümle bundan 10 yıl sonra ağırlığın teknolojiye kaymasını bekliyor ve şöyle konuşuyor: “10 yıl sonra cironun yüzde 70’i teknolojiden gelse hiç de fena bir sonuç olmaz. Hedefim çok ciro yapan bir şirketten ziyade değerli bir şirket yaratmak.” Ahu Serter, geleceğin yan sanayisi olma vizyonunu ve hedeflerini paylaştı… 

 Fark Holding’in bugünkü profilinden ve ekonomik büyüklüğünden bahsedebilir misiniz? 

 Fark Holding, sanayi, teknoloji, turizm ve kültür olmak dört ana alanda faaliyet gösteriyor. Toplam ciromuz 250 milyon Euro ve gelirlerimizin yüzde 75’i ihracattan geliyor. Holding bünyesindeki toplam 10 şirketimizde, 2 bin 500’ün üzerinde çalışanımız bulunuyor. Farplas, Farform, Otomarka, Faraero şirketleriyle otomotiv, beyaz eşyada Farel şirketiyle faaliyet gösteriyoruz. F+ Ventures ise teknoloji şirketlerine yatırım yaptığımız şirketimiz. Gelirlerimizin yüzde 85-90 civarı sanayiden geliyor. 

 Farel ve Farplas’ta büyüklüğünüz nedir? 

 2015 yılında Alman Wirthwein AG grubu Farel’in yüzde 70’ini satın aldı. Stratejik ortağımız Wirthwein, 1 milyar Euro cirolu bir şirket. Şu anda en iyi fabrikalarından biri Türkiye’de. Farel’de bu yılı, 45 milyon Euro ile kapatacağız. Farplas’ta ise geçen yıl 150 milyon Euro olan ciromuz, bu yıl yüzde 13 artışla 170 milyon Euro’ya çıktı. Servis setleri alanında dünya lideri haline geldi. Şu an bu işte 10 milyon Euro civarında bir büyüklüğümüz var. 

 Müşterileriniz kimler? 

n Farel’de, Bosch Siemens’in dünyadaki en büyük tedarikçilerinden biriyiz. Farplas’ta hem ticari hem binek araca hizmet veriyoruz. Renault, Honda, Hyundai, Toyota, Ford, Tofaş binek gurubundaki müşterilerimiz. Faraero ve Farform’da da termoform teknolojileri üretiyoruz. Faraero’da Tayland’lı bir ortağımız var. Holdingleşmeye 4-5 yıldır başladık ama hep hedefimiz 50’nci yılımızın başlangıcında farklı bir yapıya geçmekti. Bu yıl onu yapıyoruz. l Nedir bu strateji? n Özellikle sanayi alanında mottomuzu, “Gelecek, mobilite ve birliktelik” (Future, mobility, together) olarak belirledik. Bunu yaparken de önce kendi şirketlerimizin, şirketlerin içindeki departmanların, dışardaki start up’ların ve yolcuların birlikte çalışmasını istiyoruz. 

 Buna yönelik neler yapıyorsunuz? 

 Mobilitenin şekil değiştirmesi oyununda düzenli bir oyuncu olmak istiyoruz. Bu nedenle yönümüzü tamamen inovasyona çevirdik. 2009 yılında kurduğumuz Ar-Ge merkezimiz, Türkiye’nin ilk Ar-Ge merkezlerinden biri. Ciromuzun yüzde 3’ünü Ar-Ge’ye ayırıyoruz. 120’den fazla mühendis çalışıyor. Almanya’da Fraunhofer Aachen Üniversitesi, Türkiye’de Sabancı, Boğaziçi, İTÜ, İzmir Katip Çelebi ve Gazi üniversiteleriyle iş birliklerimiz var. Önümüzdeki yıl hedefimiz, Turquality olacak. Amacımız, bir B2B şirketin marka bilincini nasıl oluşturabileceğini hem kendimiz tecrübe etmek hem de bu konuda örnek olmak. 

 Farplas’la İnovaLig-İnovasyon Liderleri Yarışması’nda 971 şirket arasında birincilik ödülü aldınız. Bu nasıl oldu? 

 İnovaLig’de de 254’üncü sıradan 1’inciliğe yükseldik. Fikir geliştirme kültürünü şirket içinde canlandırmaya çalışıyoruz. Hem şirket içinden hem dışarıdan girişimcilere destek oluyor, finansman sağlıyoruz. Akıllı hareket etme noktasında şirket ve ülke olarak güçlü olduğumuz konuları belirledik. Bunlar da malzeme teknolojileri ve otomasyonda olan becerimizden dolayı robotik. Bilmediğimiz ama olmamız gereken konular için de F+ Ventures’ı kurduk. 

 F+ Ventures’la neler yapıyorsunuz?

Bu yıl 3’üncü yılımız. Amerikalı Charge- Point ve İsrail merkezli, ABD ve bazı ülkelerde ofisleri bulanan Valens’a yatırım yaptık. ChargePoint, Tesla dışında bütün elektrikli araçların şarj istasyonlarını yapıyor. Amerika’da pazarın yüzde 80’ini elinde tutan bir şirket. Toplam 1 milyar 250 bin dolar yatırım yaptık. Valens ise araç içindeki dataları normalden 5 katı daha hızlı bir şekilde işleyen bir şirket. 2018’de Garaj Sepeti’ni de yatırım yaptık. Kendi içimizde oluşturduğumuz şirketlerden biri olan Comodif, oldukça başarılı oldu. Sürücü davranışlarıyla ilgili yazılımlar gerçekleştiriyor. Şu anda Turkcell’le iş birliği yapıyor. Ondan önce de Tofaş’ın “Yol Arkadaşım” projesini yaptı. 

 F+ Ventures’la bundan sonraki odağınız ne olacak? 

 Datanın analitiği, malzeme teknolojileri, mobilite, 3D yazıcılar gibi süreçleri hızlandıran, endüstri 4.0’la ilgili bütün alt kategoriler bizim ilgi alanımıza giriyor. Şu ana kadar toplam 6 milyon dolar yatırım yaptık. Gönlümüzden geçen, her yıl 5 milyon dolar yatırım yapmak. Bir müddet sonra F+ Ventures’ı para toplar hale getireceğiz. Böylece portföyümüz de büyüyecek. 

Vizyonunuzu yenilerken çalışanları işin içine katma kısmını nasıl yapıyorsunuz?

 İnsanların kendilerini parlatabilecekleri fırsatlar yaratmak lazım. Onun için de bu fikir yolculuğunun şirketlerin içinde başlaması gerekiyor. Pek çok konuyla ilgili eğitim programları açıyoruz, bunlara katılmak için fikir sahibi olmanıza bile gerek yok. Bu yıl 80 kişi katıldı. En son 7-8 takım kaldı. Bu takımlar, profesyonel şirket eğitimleri alıyor. Buradan çıkan çoğu fikir, genç ve yönetimde çok da yer almayan arkadaşlarla beraber oldu. Örneğin C-Sum (Creative Solutions on Urban Mobility) böyle ortaya çıktı. Amsterdam’da bir tasarım fuarına gittiğimizde, orada çay içerken yaptığımız konuşmalardan kendimize nasıl bir şirket olmamız gerektiği konusunda “5P” belirledik: Passion (tutku), progress (ilerleme), purpose (amaç), persistent (inatçı), people (insan). 

 C-Sum şu an nasıl işliyor? Amacınız ne? 

 Şu an bir departman. Hem dışarı hem içeri hizmet ediyor. Yarının işlerini sunuyoruz. Örneğin bir fuarda insanlar, 5 yıl sonra ne olacağını görmek ister. Şu anda otomotiv fuarları, özellikle yan sanayide, sadece olanı sunar durumda. Biz yan sanayi olarak yarın ne yapacağımızı düşünüyoruz. Müşteriyi bir yolculuğa çıkarmayı ve yolculuğa çıkarken mobiliteyi işimize yedirmeye çalışıyoruz. Her şey dönüşürken dönüşmüş bir yan sanayiye de ihtiyaç olacak. Bunu düşünmeye başlamamız lazım. Ben, bunun içinde ilk olmamızı istiyorum. 

Üretiminizin ne kadarı otomasyon? Robotları kullanmaya başladınız mı?

 Dijitalleşme teknolojileri üzerine Bosch’la ortak çalışıyoruz. Hedefimiz, bir sonraki yapacağımız fabrikanın dijital, kendi kendini yöneten bir fabrika olması. Bu projeye başladık, 1-1,5 yıllık bir proje. Bundan sonra 5’inci fabrikamızı yaptığımız zaman, mümkün olduğunca az insan eli değen bir fabrika olacak. Diğer taraftan mobilite, dijital, parça üretme, malzeme teknolojileri gibi bütün yaptığımız işlerin birbirine bağlanması gerekiyor. C-Sum bunun çatısı gibi oldu. Müşterisine yenilikler sunan bir departman ama gerektiğinde Ar-Ge’nin, pazarlamanın, BT’nin kullandığı, şirket içinde farklı farklı işler yapan insanları ihtiyaç oldukça bir araya getiren bir yapısı var. Kendi alanımızda farklılaşıyoruz. Örneğin bu yıl, Las Vegas’taki Consumer Electronics Show’a (CES) katılan ilk Türk yan sanayi şirketi biz olacağız. 

 Böyle yeniliklere odaklanırken şirketlerde kırılması gereken alışkanlıklar ne oluyor? 

 Bence alışkanlıkların sebebi rahatlık. Konforundan çıkmaktan hoşlanan yöneticiler oldukça girişimcilik kat sayısı da yükseliyor. Bizim şansımız, arkamızı dayayabileceğimiz kurumsal bir yapımızın olması. Şirketin kanatları altında onun gücünden faydalanıp istediğimiz fikirlerin peşinden gitme özgürlüğüne sahibiz. 

 Yurt dışı faaliyetlerinizden de bahseder misiniz? 

 Bizim gibi şirketlerin faaliyet göstermesi şöyle oluyor; örneğin Renault’nun tüm dizayn ve tasarımla ilgili kararları Fransa’da alınıyor. Siz de bu karar vericilerin yanında olursanız daha araba tasarlanırken içinde oluyorsunuz. Global tedarikçi olmanın yollarından biri bu. Bu sebeple biz de müşterilerimizin yakınında, İngiltere’de, Fransa’da, Kore’de dizayn, tasarım ve mühendislik ofisleri kuruyoruz. Şu anda Kore’de, partnerlerimizle Hyundai’nin tasarımlarına katkıda bulunuyoruz. Tayland’da Toyota ve Ford’un oradaki üretimlerinden pay almak üzere görüşmelerimiz var. Fas ve Cezayir’de ise müşterinin üretiminin fazlalaştırılmasına yönelik destek veriyoruz. 

Yurt dışı hedefleriniz nedir?

 Önümüzdeki yıl, Türkiye’deki Taylandlı ortağımızla Tayland’da yatırım yapağız. Avrupalı müşterilerimizin gittiği yerlere gitmek planlarımız arasında, şu anda Fas ve Cezayir’e bakıyoruz. Rusya’da büyüme stratejimiz var. Amerika tamamen yeni bir pazar açılımı olacak. Orada iyi tedarikçilere hala çok ihtiyaç var. Amerika’da bir şirket kuracağız ya da şirket satın alması yapacağız. Şu anda hazırda olan bir şirketi satın almak bizim için iyi bir opsiyon olabilir. Yakın zamanda olacak gibi gözüküyor. 10-50 milyon dolar arası cirosu olan, bizim katacaklarımızla organik olarak büyüyen bir şirket olsun istiyoruz. Yeni ortaklıklara da her zaman açığız, iyi bir ortak geldiğinde değerlendiririz. 

 Önümüzdeki 5-10 yılda şirketinizi nereye taşımak istiyorsunuz? 

 Önümüzdeki yıl Türkiye içinde bir büyüme beklemiyoruz. Bundan sonraki büyümelerimiz yurt dışı açılımlarımızla olur. 5 yıl içinde bize 50-60 milyon Euro’luk bir büyüme getirir diye düşünüyorum. Benim ciromuzun çok büyümesiyle ilgili bir derdim yok. Ama 10 yıl içinde bu cironun büyük kısmının üretimden çok teknolojiden gelmesini istiyoruz. 10 yıl sonra cironun yüzde 70’i teknolojiden gelse hiç de fena bir sonuç olmaz. Teknoloji alanında, hiç beklemediğiniz küçük bir iş normal işin kat be kat fazlası büyüyor. Benim hedefim çok ciro yapan bir şirketten çok değerli bir şirket yaratmak.


“BABAMDAN PROFESYONEL BİR ŞİRKET ALDIM”

 YÖNETİM ANLAYIŞI
2012’de, babamdan her şeyi hazır, profesyonelleşmesini oldukça tamamlamış bir şirket devraldım. 2002’de 8 milyon Euro’luk bir şirketten şimdi 250 milyon Euro’ya ulaştık. Bu bir kartopu. Babam bana verdi, ben yuvarlayarak büyüttüm. Bizim ikinci kuşak olarak görevimiz, ailemizin gözünü arkada bırakmamak. Profesyonellerin de kendilerini güvende hissedeceği bir şirket yaratmak.
PROFESYONELLERİN KATKISI Biz profesyonelleri aileleştirmiş, aileyi de profesyonelleştirmiş bir şirketiz. CEO’muz Ömer Bey 35, genel müdürümüz Ali Rıza Bey 32 yıldır bizimle çalışıyor. Onlar sayesinde profesyonellerin de aile kadar şirkete sahip çıkacaklarını bizzat gördüm. Bu nedenle 3’üncü kuşağı şirkette çalıştırmak gibi bir zorlamamız olmaz. Bu işi yapabilecek genç ve yetenekli insanlar çevremizde var.



“KRİZDEN DERS ÇIKARMAK LAZIM”

NASIL YÖNETMELİ? 
Her ne kadar dövize endeksli fiyatlarımız olsa da bu yıl kurda o kadar büyük dalgalanmalar oldu ki tüm tedarikçiler gibi biz de olumsuz etkilendik. Bu dönemde, finansal riski yönetmek çok önemli bir hale geldi. Kriz süreçleri her ne kadar zorlu olsa da çok iyi dersler çıkarabileceğiniz dönemler de oluyor. Bir sonraki adımı doğru atmak, yumurtaların hepsini aynı sepete koymamak, kendine farklı bir müşteri veya pazar bulmak gibi dersler alınması lazım. Biz, daha önceki krizlerden aldığımız dersleri unutmadık.
2009’DAN NE ÖĞRENDİ? 2009 krizine hazırlıksız yakalanmıştık. Zaten hazırlıklı olsaydık da bir şey yapabilir miydik bilmiyorum. Çünkü kriz Türkiye’nin dışında, bizim mal verdiğimiz yerlerdeydi. 2009’dan sonra risk yönetim departmanı ve iç yönetim departmanları kurduk. Riskimizi iyi yöneterek bugüne geldik, o da bizi bu krizde korudu. Etkilendik ama müşteri yelpazeniz güzel dağılmışsa daha iyi atlatabiliyorsunuz. Bir de karşılıklı adaletli müşterilerle çalışmanın avantajını görüyoruz.



SERTER’İN YENİ VİZYONU


1 Fark Holding’in cirosunu 2002’deki 8 milyon Euro’dan 250 milyon Euro’ya getirdik.
2 10 şirkette 2 bin 500 çalışanımız var, gelirlerimizin yüzde 75’i ihracattan geliyor.
3 Ciromuzun yüzde 85-90 civarı sanayiden geliyor. 10 yıl sonra bu oranın teknolojiye kaymasını hedefliyoruz.
4 Cironun yüzde 3’ünü Ar-Ge yatırımına ayırıyoruz. 120’den fazla mühendis çalışıyor.
5 Bundan sonraki büyümemiz dışı açılımla olur. Yeni yaklaşım 5 yılda 50-60 milyon Euro’luk ek büyüme getirecek.
6 Yeni ortaklıklara da her zaman açığız. ABD’de 10-50 milyon dolar arası cirosu olan bir şirket satın alması yapabiliriz.
7 F+ Ventures şirketimizle teknoloji şirketlerine 6 milyon dolar yatırım yaptık. Hedef, yılda 5 milyon dolar yatırım.
8 Bu şirkette “datanın analitiği, malzeme teknolojileri, mobilite, 3D yazıcılar” gibi teknolojiler ilgi alanımıza giriyor.
9 Ciromuzun çok büyümesiyle ilgili bir derdim yok.
10 yıl sonra cironun yüzde 70’inin teknolojiden gelmesini istiyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz