Koç Holding bünyesine katıldığında 11 milyar dolarlık bir şirketti. 920 milyon dolarlık yatırım, 80 verimlilik ve kâr artırıcı proje Tüpraş’ı, 17,3 milyar dolara taşıdı. Değişim paylara da yansıdı....
Koç Holding bünyesine katıldığında 11 milyar dolarlık bir şirketti. 920 milyon dolarlık yatırım, 80 verimlilik ve kâr artırıcı proje Tüpraş’ı, 17,3 milyar dolara taşıdı. Değişim paylara da yansıdı. Bugün şirket Türkiye’deki benzin tüketiminin tamamını karşılıyor. Tüm ürünlerde payı yüzde 75’i aşıyor. Rafineri marjını da yüzde 5,7’den yüzde 7,2’ye yükselten şirket, Akdeniz’deki rakiplerine 2-2,5 dolar fark atıyor. Genel müdür Yavuz Erkut, “Ayrıca, amacımız sadece üretmek değil, ticari bir oyuncu olmayı da hedefliyoruz. Global hedefimiz de Akdeniz’de diğer rafinerilerle karşılaştırıldığımızda, en üst sıralarda yer almak” diye konuşuyor.
Tüpraş, Koç Holding bünyesine katılmadan önce de Türkiye’nin en büyük şirketlerinden biriydi. Ancak özel sektöre geçişle birlikte daha “iddialı” bir şirket haline dönüştü. Özelleştirildiği 2005 yılında 11 milyar dolar cirosu olan şirket, bugün 17,3 milyar dolara ulaştı. Aynı dönemde şirketin rafineri marjı yüzde 5,7’den yüzde 7,2’ye yükseldi. Şirketin genel müdürü Yavuz Erkut, 2 yıl önce rafineri marjlarının Akdeniz bölgesindeki rafinerilerin 50 sent üzerinde olduğunu söylüyor. Oysa bugün bu rakam 2-2,5 doları aşmış durumda. Bu farkı ise pek çok alanda gerçekleştirilen yatırımlar ve verimlilik projeleriyle geldi. Verimlilik ve kârı artırmaya yönelik 80 civarında proje uygulayan şirket, 2008 bittiğinde 920 milyon dolarlık yatırıma imza atmış olacak. 2006-2012 arasında toplam 3 milyar dolarlık bir yatırım tamamlanacak. Yavuz Erkut, “Tüpraş’ı devraldığımızda birçok kişi ‘Tüpraş’a bundan sonra yatırım yapılmaz ve Türkiye’nin bir değeri bu şekilde kaybolup gidebilir’ diye düşünüyordu. Ama tam tersi oldu” diye süreci değerlendiriyor.
Bugün Türkiye’nin açık ara en büyük şirketi olan Tüpraş, kendisini gelecekte daha iddialı yapacak çalışmalar üzerinde çalışıyor. Gelecek 10 yılda oluşacak piyasa koşullarına hazırlandıklarını söyleyen Yavuz Erkut, yatırımların da bu doğrultuda şekilleneceğine dikkat çekiyor. Mevcut ürün gamını değiştireceklerini, siyah ürünü azaltıp yerine motorin üreteceklerini anlatıyor. “Böylece Türkiye’nin cari açığını biraz kapatacağız” diyen Erkut, global hedeflerini ise şöyle aktarıyor: “Hedefimiz etkin, sektörde güvenilen, performansı takip edilen bir şirket olmak. Bizim referansımız Akdeniz bölgesi. Akdeniz’de diğer rafinerilerle karşılaştırıldığımızda üst sıralarda yer almak istiyoruz.”
Türkiye’nin en büyük özel şirketi Tüpraş’ı, genel müdür Yavuz Erkut, Capital’e şöyle anlattı:
*Özel sektöre geçişinin ardından Tüpraş’ta nasıl bir değişim gerçekleştirdiniz?
Dinamik bir piyasada yer alan Tüpraş, günü yaşarken uzun vadeli yatırımların içine de girmeye başladı. En önemli yatırımımız insana oldu. Bugünkü Türkiye’nin ihtiyacını karşılarken 10-15 yıl sonraki Türkiye’nin petroldeki değişimini de dikkate alıyoruz. Kendimizi bu geleceğe göre yapılandırmaya çalışıyoruz. Tüpraş’ın özelleştirmesi 1980’lerde başladı, ama süreç 25-30 yıla yayıldı. Uzun yıllar özelleştirme programında kalmış olmanın getirdiği birtakım sıkıntılar vardı. Maalesef o dönemde Tüpraş, Özelleştirme İdaresi’nin bağlı olduğu bakanlıkla çalıştığı için bazı adımları zamanında atamadı. Kaynakları yetersiz kaldı. Dolayısıyla o birikmiş ve hayata geçirilememiş yatırımları da bu dönemde hayata geçirmeye çalışıyoruz. İrili ufaklı projeler, piyasayla ilgili atılması gereken adımlar var. Bu nedenle özelleştirme sonrası süreç, oldukça yoğun geçti.
*Eskiler ve yeniler arasında nasıl bir uyum yakalandı? Bunun için neler yaptınız?
Şu anda kapsam dışı personelin 3’te 1’i, kapsam içi personelin 4’te 1’i yeni çalışanlardan oluşuyor. Hepsi son derece parlak. Adayları dikkatle, özenle değerlendirdik. Onların da çalışma tercihini bizden yana kullanmasıyla iyi bir takım oluşturmuş durumdayız. Onları belli süreçlerden geçirerek, belli bir kaliteye sahip insan kaynağı yapısı oluşturmaya çalışıyoruz. Deneyimli elemanlarımız da bizim için çok önemli. Tecrübe ağırlıklı bir sektördeyiz. Dolayısıyla uzun vadeli planlara geçerken yeni gelenleri de yetiştirmek durumundaydık. Bence işin en zor kısmını bu çerçevede geçtik.
Bundan sonrası daha uzun vadeye yönelik sakin ve yeni bir dönem olacak. En büyük avantajlarımızdan biri, mevcut Tüpraş kadrolarının da çok iyi yetişmiş olmasıydı. Biz Tüpraş tarafından yetiştirilmiş, Koç kültürünü almış bir ekibiz. Burada sahiden büyük bir aileyiz ve takım oyunu oynuyoruz. Teknik olarak Tüpraş, idari olarak Koç Grubu mezunu kadroların bir araya gelmesi bizim açımızdan büyük bir avantaj oldu.
*Üst yönetimde kadrolarda nasıl bir değişiklik oldu?
Özelleştirme sonrası görev alan yönetim kademesinin hemen hemen tamamı Tüpraşlı. Ben 1979’dan 2000’e kadar Tüpraş’ta çalıştım. 2000’de Opet’in genel müdürü oldum. Koç Holding, Tüpraş’ı alınca da buraya geldim. İlk iş olarak eski Tüpraşlıları topladım.
Tüpraş aynı zamanda büyük bir okul. Yöneticilerimiz Tüpraş’ta yetişti. Bunun üzerine, özel sektör deneyimlerini kattılar. Diğerleri ise Koç Grubu’ndan bize katıldı. Dolayısıyla Tüpraş’ın özelleştirilmesi sonrasında Türkiye’nin 2 büyük kuruluşu bir araya gelmiş oldu.
*Ürün bazında nasıl değişiklikler yaptınız?
1 Temmuz 2008’e kadar 7 bin ppm’e kadar olan kükürtlü yakıtlar, özellikle motorinde serbestti. Bu ayın başından itibaren bu spefikasyon, hem motorinde hem benzinde 50 ppm’e düşürüldü. 1 Ocak 2009’da Avrupa’nın Euro V’ye geçmesi söz konusu. Euro V’de ise 50 ppm’den 10 ppm’e geçiş sağlanıyor. Bütün yatırımlarımızı ona doğru yönlendirdik. 1 Ocak 2008’den itibaren İzmir ve İzmit rafinerilerimizde, piyasaya 10 ppm motorin veriyoruz. Şu anda dağıtım şirketleri ve bayilerin çoğu Euro V motorin satıyor. Devraldığımızda henüz benzinle ilgili yatırımlar başlamamıştı. Onlara da hızla girdik. Bu yatırımlar, ilk defa sadece detay mühendisliği dışarıdan alınarak Tüpraş mühendisleri tarafından gerçekleştiriliyor. Daha önce böyle bir örnek yok. Dolayısıyla 1 Ocak itibarıyla Euro V’e hem benzin hem motorinde hazır olacağız.
İzmir Rafinerisi’ndeki ünite, ağustosun başında devreye girecek ve Euro IV benzin üretecek. Biz spefikasyona uygun olarak Euro IV benzini zaten yurtdışına veriyoruz. Bu arada tüm rafinerilerin üretimini Euro IV’e çevirecek ünitelerin yatırımını yapıyoruz. İzmit’inki yılbaşından hemen sonra devreye girecek. Euro IV için toplam yatırımımız 1 milyar doları bulacak.
Diğer yandan Türkiye’de bazı ürünlerin az, bazı ürünlerin fazla olduğunu görüyoruz. Az olan ürün dizel. Fazla olan ürün benzin ve fuel oil. Dünyadaki gelişmeleri dikkate alarak yeni yatırımımızda fuel oil’i, dizel ve jete dönüştürecek şekilde yatırıma yöneliyoruz. Bu yatırımın bedeli bugünkü fiyatlarla yaklaşık 2 milyar dolar olacak.
*Ham petrol ve doğalgaz gibi girdilerde dışa bağımlıyız. Mustafa Koç, “Cari açığı azaltmanın en akılcı yolu, ithalatı, yalnızca hammaddeyle sınırlı tutmaktır” demişti. Tüpraş’ın bu konudaki vizyonu nedir ve buna ilişkin yapılan yatırımlar neler oldu?
İhracatın içindeki ithalatınız ne kadar düşük ve yerli üretiminiz ne kadar yüksekse aslında o oranda aradaki fark azalıyor. Yani ithalatınız, doğrudan ihracatın içine giriyorsa cari açığı kapatmıyor. Hem benzinde hem fuel oil’de üretimimizin yarısını ihraç ediyoruz. Bu yüzden de ihracat şampiyonuyuz.
*Ham petrol dışında neleri ithal ediyorsunuz? Fuel oil dönüşüm yatırımı, ithalatı azaltmaya ne kadar katkı yapacak?
Türkiye’de 6-7 milyon tonluk motorin ithal ediliyor. Benzin ve fuel oil üretimimiz ise fazla. Fuel oil, bugün 700 dolara çıkmış durumda. Motorin şu anda bin 200 dolar seviyesinde. Dolayısıyla fuel oil’i kırıp ağırlıklı motorin ve jet üretip hem Türkiye’nin açığını kapatmak hem artı değer yaratmak peşindeyiz. Bu, 2 milyar dolarlık bir yatırım. Neredeyse bir rafineri yapacak kadar büyük. Biz bu projeyle mevcut ürün gamımızı değiştireceğiz. Siyah ürünü azaltıp yerine motorin üreteceğiz. Böylece Türkiye’nin cari açığını biraz kapatacağız.
*Toplam üretiminizin ne kadarı fuel oil? Ne kadarı beyaz ürün?
3’te 1’i fuel oil ve asfalt. Yüzde 67 oranında beyaz ürünümüz var. İlk aşamada 3 milyon ton civarındaki siyah ürünü beyaza çevireceğiz. Muhtemelen gerçek yatırım maliyetleri gelecek yılın ortasında belirlenir. Proses çerçevesinde vereceğimiz siparişlerle maliyetler ortaya çıkacak. Dünya piyasalarındaki gidiş de uygunsa İzmit’in ardından İzmir rafinerisinde de 2’nci alternatif olarak bu uygulamayı düşünüyoruz.
*Proje ne zaman tamamlanacak? Maliyeti ne olacak?
2012’de tamamlamayı planlıyoruz. Projenin fizibilitesini yaptığımızda motorinle fuel oil arasında 400-500 dolar fark vardı. Projenin kârlılığını sağlayan ana rakam, motorinle fuel oil arasındaki fiyat farkıdır. Rafinerilerin kârlılığı rafineri marjından geçiyor. Bir varil petrol alıyorsunuz. Bu varilden kendi rafinerinizin konfigürasyonuna göre, LPG’den fuel oil’e kadar çeşitli ürünler üretiyorsunuz. Dolayısıyla ürünlerden elde ettiğiniz gelir, ham petrolün edinim maliyetinden çıkarıldığında sizin rafineri marjınız ortaya çıkıyor.
Geçmişte bazen bu ürünlerden elde edilen gelir, ham petrolün maliyetini karşılamıyordu. O da rafineri marjının negatif olduğu, rafinerilerin zarar ettiği dönemdi. Şu anda ürün talebinin yüksek olması nedeniyle marj artı değerde. Kârlılığımız rafineri olarak oradan geliyor. Ama bu yatırım ona bağlı değil. Bu yatırım, ürünler yani motorinle fuel oil arasındaki fiyat farkına bağlı. Bugün bu fark 650-700 dolara çıkmış durumda. Dolayısıyla bu farkın, dünya rafineri marjından etkilenmeden, projeyi yapılabilir hale getireceğini görüyoruz. Bunun da geri dönüşü, faaliyete geçtikten sonra 5 yıl gibi kısa bir süre olarak görünüyor.
Türkiye’nin 6,5 milyon tonluk motorin ithalatının, 2 milyon tonunu biz üretmeye başlayacağız. Yani ihraç ettiğimiz 2 milyon tonluk fuel oil’i, motorin olarak piyasaya kazandırmış olacağız.
*Son 2 yıl Tüpraş için nasıl geçti? Operasyonel ve finansal hedefleri ne kadar tutturdunuz?
Bu 2 yıl da pozitif geçti. Örneğin, geçen yıl benzin piyasası yüzde 3 civarında daraldı. Biz yurtiçine, bir önceki yıla göre yüzde 4 civarında daha fazla benzin sattık. Öncelikli hedefimiz tabii ki yurtiçi talebi karşılamak. Bu yıl ilk 5 ayda benzinde, yüzde 10’luk bir daralma var. Benzin satışımız ise yine geçen yılın üzerinde. Aslında önemli olan pazardaki bu değişimi artı olarak yaşayabilmek.
2005’te Tüpraş’ın cirosu 11 milyar dolardı. 2007’de bunu 17,3 milyar dolara çıkardık. 2005’te yüzde 5,2 olan rafineri marjı, 2007 sonunda yüzde 7,2 oldu.
1 Ocak 2005’ten beri fiyatlandırma ve ithalat serbest. Piyasa şartlarının üstünde, yüksek bir fiyatla ürün satarsanız, piyasa dışarıdan ithalatla kendi kâr marjını artırabilir. Dolayısıyla, fiyatlarımızla ithalatı teşvik edici olmamak durumundayız. Burada bulunabilirlik, kalitenin yüksek olması, müşteri memnuniyeti ve pazarı çok yakından izlemek önemli.
Ayrıca, Koç Grubu’nun bünyesinde olmanın getirdiği avantajlar var. Tüpraş’ın altyapısıyla, Aygaz ve Opet’in altyapısını birleştirdiğinizde büyük bir lojistik avantajımız oluşuyor. Bu da ticarette artı değer olarak bize dönüyor. Hedefimiz pazarda, ticari faaliyete de ağırlık verip değişiminin üzerinde etkin bir rol almaktır.
*Bu yılı nasıl kapatacaksınız? Büyümede ve kârlılıkta hedef nedir?
Böyle giderse iyi kapatırız. 3 aylık bilançoları açıkladık; 6 aylık bilançolar ise holding tarafından konsolide edildikten sonra açıklanacak. 2007’de 98 milyon dolarlık net kâr elde ettik. Cumhuriyet tarihinin en yüksek nakdi temettüsünü dağıttık. Hisselerimizin de böyle bir performansı var. Temettü politikamız aynen devam edecek.
Talepte geçtiğimiz yıla göre, bir miktar daralma varsa da ürünlerin rafineri marjları iyi seyrediyor. Dolayısıyla rakamlar, yılın ikinci yarısında da böyle devam ederse daha iyi sonuçlar elde ederiz.
Ciro hedefi, doğrudan petrol fiyatlarına, ürün fiyatına bağlı. Biz ciro olarak bugünkü rakamları hayal etmedik. Çünkü ham petrol fiyatının 140 dolarlara geleceğini kimse düşünmedi. Ama yarın 200-300 dolar olursa ciromuz katlanarak büyür.
Rafineri marjlarının artacağını düşünüyoruz. Bütün yatırımcılara da bunları anlatıyoruz. Rafineri marjımızın 5 yıl sonra en azından 5-6 dolar civarında olacağını düşünüyoruz. Bu yeni yapacağımız yatırım onun üzerine bir 7-8 dolar ilave marj getirecek. Bu yüzden hedefimiz rafineri marjlarında, gelecek 5 yıllık süreçte 2 haneli rakamlara ulaşmak.
*Tüpraş’ın global piyasadaki konumu ve iddiası nedir?
Türkiye, önemli ve büyüyen bir pazar. En yakın komşumuz Yunanistan’da bile kişi başına tüketim bizden fazla. Genç nüfusumuz ve hızlı büyüyen piyasalarımız nedeniyle diğerlerine göre avantajlıyız. Rafinerilerin tüketim bölgelerine yakın olması çok önemli. Coğrafi olarak ham petrol ikmalinde avantajlıyız. Geçmişte Irak boru hattı vardı, bugün Bakü Ceyhan hattı devrede. Bu petrollerin bizim ülkemiz üzerinden piyasaya çıkıyor olması bize fiyat bazında artı değer yaratıyor. Tüpraş’ın en büyük avantajı bu.
Ayrıca, yatırımlarımızı zamanında gerçekleştirmiş olduğumuz için de avantajlıyız. Bugün ürünlerimiz Amerika’ya, Singapur’a kadar rahatlıkla ihraç edilebiliyor. Biz herhangi bir ihracat sıkıntısı yaşamıyoruz.
Global hedefimiz ise Akdeniz’de etkin, sektörde güvenilen, performansı takip edilen bir şirket olmak. Bizim referansımız Akdeniz bölgesi. Akdeniz’de diğer rafinerilerle karşılaştırıldığımızda üst sıralarda yer almak istiyoruz.
“10 Yıl Sonrasının Yatırımlarına Yöneldik”
Yatırımlar Nereye?
Şirketi devraldığımızda, devam eden yatırımlar vardı. Önceliğimiz bu yatırımları hızlı bir şekilde tamamlamak olacak. Bu çerçevede, 2008’i de içine katarsak 3’üncü yılımızın içinde 920 milyon dolar civarında bir yatırım yaptık. Bunun 320 milyon doları, tamamen 2006’dan sonraki optimizasyona yönelik yeni yatırımlar için harcandı. Yaklaşık 600 milyon doları da devam eden yatırımların hızla bitirilmesine yönelik olarak kullandık.
Geleceğin Yatırımları
Tüpraş, zaten 1 Temmuz 2008 tarihi itibarıyla Türkiye’nin Euro IV spefikasyonuna geçmesi çerçevesinde yatırımlarını tamamlamayı hedeflemişti. Şirket, kamu döneminde kısıtlı imkanlarla yatırımını yapmış. Dünya piyasasındaki spefikasyonları ürün kalitesine, Türkiye’ye yansıtmış durumda. Şimdi 10 yıl sonrasında, piyasalardaki gelişmelere paralel olarak Türkiye’de yapılması gereken yatırımlara yöneldik.
Koç’un Hassas Noktası
Özelleştirme öncesindeki 15 yıllık süreçte, Tüpraş’ta yaklaşık 1,9-2 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Bizim 2006-2012 yatırım planımız 3 milyar doların üzerinde. Hatta bu, özelleştirmeyle ilgili önemli bir bakış açısı. Biz Tüpraş’ı devraldığımızda birçok kişi, “Tüpraş, devralındıktan sonra yatırım yapılmaz ve Türkiye’nin bir değeri bu şekilde kaybolup gidebilir” diye düşünüyordu. Tam tersi oldu, örnek ortada. Şu anda alınmış yatırım kararlarıyla Koç Grubu da bu konuda oldukça hassas. Bir an evvel bu yatırımları hayata geçirmemiz için büyük destek veriyorlar.
“Rafineri Kurmak Kolay Değil”
Tüpraş Kurmanın Maliyeti Ne?
Bu zor bir soru. Bulunduğunuz ortam, arazinin değeri, hepsi bedeli etkiliyor. Bizim aşağı yukarı günlük toplam üretim kapasitemiz 600 bin varil civarında. En son bir rafineri yatırımında, günlük 300 bin varil kapasite için 11 milyar dolarlık yatırım yapılacağı açıklandı. Bu, bugünkü piyasa şartlarında yakın zamanda gerçekleşen bir rakam.
Talep Nedeniyle Gündeme Geliyor
Talep yüksekliği, rafineri yatırımlarını gündeme getiriyor. Biz Tüpraş’ı alalı 2,5 yıl oldu. Aldığımız günden itibaren yeni rafineri projeleri deklare edilmeye başlandı. Sadece bir şirket lisans almış durumda. Diğerleriyle ilgili resmi bir lisans yok. Fiilen hayata geçmiş bir proje de yok. Sohbeti çok fazla, ama gerçekleştiren çok gözükmüyor.
Ceyhan Bölgesi Konuşuluyor
Bahsedilen projelerin tamamı Ceyhan bölgesinde. O bölgedeki tüketimi dikkate aldığınızda büyük bir kısmı ihracata yönelik çalışmak durumunda. Serbest piyasada, ihracat ya da yurtiçi satışlarda fiyatımızı, alternatif fiyatlara göre belirlemek durumundayız. Bu nedenle ihraç rafinerisinin ekonomisi çok kolay çıkmıyor. Bir rafineri kurmak o kadar kolay karar verilip de gerçekleştirilecek bir yatırım değil.
Tüpraş’ın Başarılı Kılan 3 Unsur
İnsan Kaynağı
Birincisi her şeyin temelinde insan var. İnsan kaynağındaki güçlü pozisyonu Tüpraş’ı bu noktalara taşıyor. Şu anda bu yılı da katarsak 3 yılda, eğitim için yapılan yatırım Türkiye’deki birçok şirketin sermayesine eşittir. Eğitime oldukça yüksek bir miktarda yatırım yapıyoruz.
Güçlü Altyapısı
İkincisi Tüpraş’ın bugünkü altyapısı, üniteleri yapılan yatırımların sonucunda arttı. Biz buna ilave olarak rafinerilerimizi, sadece karayolu değil, tren yoluyla da birbirine bağlıyoruz. Şu anda İzmit, Kırıkkale ve Batman ürünlerini birbirine taşıyor. Ürün taşımak için gemi yatırımlarımız da gündemde.
Coğrafi Avantajı
Üçüncü olarak tüketim noktalarına olan coğrafi yakınlığımız da avantajımız. Ayrıca, amacımız sadece üretmek değil, ticari bir oyuncu olmayı da hedefliyoruz. Bunda da oldukça etkili olduğumuzu düşünüyorum. Pazar payımız tüm ürünlerde yüzde 75’lerde. Biz şirket devraldığımızda Türkiye’deki benzin tüketiminin yarısını Tüpraş satıyordu, yarısı da ithaldi. Ama şimdi tamamını biz karşılıyoruz. Benzinin tamamını ikmal ediyoruz. Fazlayı ihraç ediyoruz. Bu tabii ki ticari düzenleme ve bakış açısıyla oluyor.
“Kâr Marjımız Akdeniz Ortalamasının Üzerinde”
Hedefleri Aştılar
Son 2 yılda hedeflerimizin üzerine çıktık. Dünyadaki ürün taleplerindeki artıştan kaynaklanan rafineri marjı lehimize gelişti. Ama bunu basite indirgemek de doğru değil.
80 Verimlilik Projesi
Yaklaşık 80 tane verimliliği ve kârlılığı artırıcı yeni proje uyguluyoruz. Bu projeler çok özel bir çalışma kapsamında yürütülüyor. Bunlar geçmişte hep ajandanın altında kalan, fakat bugün hayata geçirme şansı bulduğumuz projeler.
Marj Nasıl Arttı?
Rafineri marjımız, Akdeniz Bölgesi’ndeki rafineri marjı ortalamasının 50 sent üzerindeydi. Bugün 2-2,5 dolar üzerindeyiz. Dolayısıyla Akdeniz’deki rafineri marjının üzerinde elde ettiğimiz artı marj, Tüpraş’taki optimizasyonlar, yeni uygulamalar sonucunda elde edilen artı değerdir.
Pazar Payı Artacak
Ticari faaliyetlerimize de ağırlık verdik. 2005’te Türkiye’nin ürün ithalatında, Tüpraş’ın payı hemen hemen hiç yoktu. Şu anda ürün ithalatında da önemli bir payımız var. Üretimimiz, optimizasyon çerçevesinde zaman zaman düşebilir. Maksimum üretime geçelim, maksimum kârlılık sağlayalım düşüncesi doğru bir felsefe değil. Tam tersi burada bir optimizasyon ve maksimum kârlılık söz konusu. Ama değişen piyasa şartlarına göre hedefimiz piyasadaki pazar payımızı artırmak.
“Petrol Ağırlığını Koruyacak”
Fiyatlar Çok Dinamik
Kasım ayında bir bütçe yaptık. Ham petrolün varilini 73 dolar ortalamayla hesapladık. Bütün dünya böyle yaptı. “100 doları geçer mi” derken şimdi, “100 doların altına iner mi” diye konuşuyoruz. Bütün dünya programını revize etti, biz de ettik. Şimdi bakıyorum son 2 haftada 10 dolar aşağı yukarı oynuyor. Böyle bir şey dünya tarihinde yok. Petrol fiyatlarında bu kadar büyük dinamizm olduğu bir dönem yaşanmadı.
Talep Yüksek Arz Sınırlı
Talep hala yüksek, arz sınırlı. İran ve Suudi Arabistan’da sübvansiyon var. Onlar da bunları ciddi şekilde düşünmek zorunda. Sübvansiyondan dolayı ürettiklerinin büyük bir kısmını kendileri tüketmeye başladılar. Çin ve Hindistan’da tüketimin ve talebin yüksek olması, fiyatı yukarıda tutuyor. Yeni projeler çok pahalı ve zaman alıyor. Nijerya’da gerillalar üretimi aksatıyor. Talep artıyor, arz ise soru işareti yaratarak piyasaları yüksek tutuyor.
Spekülatörler Girdi
Diğer taraftan mortgage krizi sonrasında spekülatörler de biraz daha sağlam bir piyasa olan emtia ve petrol piyasasına girdi. Çünkü risksiz ve dünyanın enerjiden vazgeçme imkanı yok. Önümüzdeki 15 yıllık dönemde, alternatif enerjilerin ekonomik olarak piyasa girmeleri mümkün değil. Önümüzdeki 25 yıl petrol ağırlığını koruyacak. Bu da fiyatı yukarda tutuyor.
Özlem Aydın Ayvacı
oaydin@capital.com.tr
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?