Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren ile grubun son yıllardaki büyüme performansını ve gelecek planlarını konuştuk...
Nilüfer Gözütok Ünal
ngozutok@capital.com.tr
Eren Holding, büyümede yeni bir dönemde. Geride bıraktığımız birkaç yılda ana sektörleri enerji, kağıt ve çimentoda toplam 3,5 milyar dolarlık yatırım gerçekleştiren grup, şimdi bu yatırımların geri dönüşünü bekliyor. Ancak özellikle enerjideki gidişattan dolayı mutsuz. Sektörde yaşanan arz talep dengesizliği yüzünden planladıkları büyümeyi kaydedemediklerini belirten Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren, bu nedenle yeni yatırımlar için fon yaratamadıklarını söylüyor. “Önümüzdeki yıllarda mevcut yatırımlarımızın finansman borcunu ödemekle meşgul olacağız. En azından gelecek 2-3 yıl büyük bir yatırıma tahsis edecek bir fon gelmeyeceğini hesaplıyoruz. Dolayısıyla birkaç yıl daha sabredeceğiz” diye konuşuyor. Eren’in gelecek 5 yıl için yol haritasında enerjide arz talep dengesi oluşana kadar beklemede kalmak var. Kağıt ve çimentoda ağırlıklı yurt dışında büyümeyi hedefleyen grup, özellikle kağıt sektöründe Avrupa’da satın almalar yoluyla yayılmayı planlıyor. Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren ile grubun son yıllardaki büyüme performansını ve gelecek planlarını konuştuk:
2017 yılını 2,7 milyar dolarlık bir ciroyla kapattık. TL bazında 10 milyar TL’yi aşan bir ciromuz var. Yurt içinde ve yurt dışındaki toplam şirket sayımız 38. Bu şirketlerimizle başlıca 4 ana alanda faaliyet gösteriyoruz. Bu alanlar enerji, kağıt, çimento, tekstil ve perakendeden oluşuyor. Doğrudan bizim şirketlerimizde kadrosu olan 8 bin 500 civarında çalışanımız var. 2 bin 500 kişilik de taşeron çalışanımız bulunuyor. Toplamda çalışan sayımız 11 bin.
Gelirlerimizin yüzde 38’i enerjiden, yüzde 34’ü kağıttan, yüzde 20’si tekstil perakendeden ve yüzde 8’i de çimentodan geliyor. l Son yıllarda bu oranlar değişti mi? n Pek değişmedi. Enerjinin gelirdeki payı yüzde 40 civarındaydı. Ancak elektrik satış fiyatları düşünce enerjinin payı da düştü.
Enerji hariç gerçekleşti sayılır. Enerjide umduğumuzu gerçekleştiremedik. Biz her sahada yüzde 10 büyüyoruz. Elektrikte yüzde 5-6 büyüme tahmin ediyorduk, bu gerçekleşmedi.
Burada temel neden ekonomiye 200 milyar TL’yi bulan KGF kapsamındaki para girişi oldu. Bunun yarattığı tüketim ve yatırım harcamaları ekonomiyi canlandırdı ve ekonomistlerin beklentisinin üzerinde bir büyüme gerçekleştirdi. Biz de bunu hissettik. Geçen yıl bütçemizin üstünde bir büyüme oldu.
Yüzde 3 üstünde büyüdük.
Biz yine elektrik hariç yüzde 10 büyümeyi hedefliyoruz. İdeal hedefimiz Türkiye’nin büyüme hızından daha fazla büyüme gerçekleştirmek. Bu geçmiş yıllarda da hep böyle oldu. Türkiye yüzde 7 büyüdüyse biz yüzde 10 büyüdük. Bugüne kadar bir aksama olmadı.
Büyük yatırımlarımız sonuçlandı. 2010 ve 2015 yılları arasındaki 5 yılda kağıt, enerji ve çimentoda 3,5 milyar dolarlık bir yatırım hayata geçirdik. Bundan sonra büyük bir proje söz konusu değilse ortalama yıllık 100-150 milyon dolarlık yatırım yaparız.
Son yaptığımız büyük yatırımların getirisiyle büyük bir yatırımı finanse edebiliriz. Yeni büyük yatırım mevcut sektörlerimizde hele enerjide hiç olmayacak. Ama başka alanlarda olabilir.
Mersin’de meyve sebze ihracatına yönelik bir yatırım planımız var. Ama bu planımızı yıllardır gerçekleştiremiyoruz.
Son yaptığımız büyük yatırımların özellikle de enerjideki yatırımın bir fon yaratacağını düşünüyorduk, onunla 1 milyar doların üzerinde yeni bir büyük yatırım yapmayı planlamıştık. Ancak enerjide 2 yıl üst üste kötü gidiş böyle bir fon yaratma ihtimalimizi ortadan kaldırdı. Önümüzdeki yıllarda mevcut yatırımlarımızın finansman borcunu ödemekle meşgul olacağız. En azından gelecek 2-3 yıl büyük bir yatırıma tahsis edecek bir fon gelmeyeceğini hesaplıyoruz. Dolayısıyla birkaç yıl daha sabredeceğiz.
~
Aşağı yukarı 100 küsur megavat civarında doğal gaz ve atığa dayalı elektrik üretim tesislerimiz var. Kömüre dayalı elektrikteki kapasitemiz 2 bin 800 megavat. Üretim gücümüzle özel sektörün en büyük kapasitesine sahibiz, Türkiye’nin tükettiği elektriğin yüzde 7,5’ini üretebiliyoruz.
Gönül ister ki enerjide daha dağınık bir portföye sahip olabilelim. Özellikle HES’lerde ve jeotermalde pay sahibi olmak isterdik ama mümkün olmadı. Çünkü enerji kendi içinde fon yaratamadı. Yaratabilseydi çeşitlendirme yapacaktık. Enerji sektöründe ithal kömüre dayalı elektrik santrallerinin yanında doğal gaz santralleri de pek rahat değil. Onlar da arz talep dengesizliğinden etkileniyor. Ama biz en kötü etkilenen olduk çünkü bize vergi geldi.
Şu an enerjide zaten kısıtlı çalışıyoruz. Toplam 5 ana ünitemiz var, bu ünitelerin bazen 3’ü bazen 2’si kapanıyor. Kendi açımızdan üretimi kısmak suretiyle arzı talebe uydurmaya çalışıyoruz. Tahmin ediyorum diğer üreticiler de aynı şeyi yapıyor. Bu böyle talep yükselip arz talep dengesi sağlanana kadar 3-5 yıl devam edecek. Doğal gaz ve kömür santrallerine büyük çapta yatırım yapacak ne yerli ne yabancı yatırımcının çıkacağına ihtimal vermiyorum.
Maalesef yok. Ortak olmasa daha iyi ama böyle iyi olmayan bir sektörde keşke ortağım olsaydı.
Zannetmiyorum. Türkiye’den olmaz, Türkiye’de yatırım yapanların zaten dili yanmış durumda. Yakın zamanda dört doğal gaz santrali yatırımcısı lisansını iptal ettirdi. İthal kömür santrallerinde de aynı durum söz konuşu. Kimsenin artık bu sahaya yatırım yapacak hali yok. Yatırım sadece yenilenebilir dediğimiz rüzgar, güneş ve kısmen de HES’lere olabilir. Onlarda devlet tarafından garantili korumalı bir alım fiyatı var. Bu nedenle mümkün ve makul olabiliyor.
Orada bizim çözemediğimiz bir konu var. Ekonomi büyüyor. Normalde elektrik tüketimi ekonomik büyümenin 2 misli artar, genel kural budur. Türkiye’de de hep böyle oldu. Ama bu kez olmadı. Neden olmadı onu bilmiyorum.
Perakendede Lacoste, Nautica, Burberry,Gant ve SuperStep olmak üzere 5 markayla faaliyet gösteriyoruz. Yurt dışında 140, yurt içinde 135 olmak üzere 275 mağazamız var. İşler iyi gidiyor, biz işlerden yakınmıyoruz. Yüksek fiyatlı kaliteli markalar ekonomik sıkıntılardan kolay kolay olumsuz etkilenmiyor. Yüksek gelir grubu için bir gömleğin, bir tişörtün toplam gider bütçesi içindeki oranı düşük. Gerek Burberry’de gerek Lacoste’da gerek de Gant’ta satışlarımız hem dolar bazında değer olarak hem miktar bazında arttı.
Getirmek istediğiniz yeni markalar var mı?
Şu anda yok.
Öyle bir markayı edinemedik maalesef. Bir yabancı markayı satın alıp büyüme konusunda teşebbüslerimiz oldu ama kısmet olmadı, fiyatta anlaşamadık. Bizim umduğumuzdan fazla istediler. Şu anda kendi yağımızla kavrulma durumundayız.
Kağıtta ve çimentoda yurt dışında büyüyoruz. Bundan 1,5 yıl önce Yunanistan’da sıfırdan bir ambalaj fabrikası kurduk. O tesis orada üretip satıyor. Ambalaj fabrikaları genelde 150 kilometrelik bir çap içinde satış yapar. Benzer bir tesisi İngiltere’de edinmek istedik, fakat muvaffak olamadık. Başkaları geldi, bizden daha yüksek bir fiyat verdi. Şimdi İngiltere dışında Fransa, İspanya veya İtalya’da ambalajda tesis almak istiyoruz. Aracı bankalara “Bize Avrupa’da bir tane fabrika bulun” dedik. Uzun vadede kağıttaki üretim kapasitemiz arttıkça üretimimizi oralarda harcamak durumundayız. Biz kağıdı kağıt olarak ihraç ediyoruz ama kendi kutu fabrikamıza ihraç edelim istiyoruz. Böyle bir entegrasyon sağlamak niyetindeyiz.
Kağıt ambalajda Türkiye pazarının lideriyiz. Yüzde 25 civarında bir pazar payımız var. Türkiye’de kağıt ambalajda 4 büyük var. Bunların 3’ü yabancı, tek Türk biziz.
Onlar bize geldiler. Biz de onlara gitmek istiyoruz. İade-i ziyaret olacak. Örneğin, bir İspanyol ya da İtalyan şirketinin Türkiye’deki payı ne ise biz de o payı onun ülkesinde hedefliyoruz. Bu da yüzde 10-15 civarı oluyor.
Kağıdın gelirdeki payı artabilir, enerjiye yaklaşabilir hatta geçebilir. Özellikle kağıda bağlı ambalaj sektöründe çok daha hızlı büyüyoruz. Perakende bu oranda kalır diye tahmin ediyorum. Çimentoda umudumuz var. Çimento üretiminin yüzde 75’ini ihraç ediyoruz. Eğer ihraç fiyatları tatmin edici olursa üretimi ikiye katlamak mümkün. Çimentoda gerek Rusya’da gerek Amerika’da terminaller edindik ve ediniyoruz. Çimentoda Zonguldak’taki santralimizden çıkan atık külü de ihraç ediyoruz. Kül inşaat sanayinde betonda kullanılıyor, şu anda külü Amerika’ya, Kanada’ya ihraç ediyoruz. Yılda 5 milyon dolarlık bir gelir sağlıyoruz. Kül çevreyi de kirletiyor, bu yüzden sevdiğim bir konu oldu bu. Kağıtta da sıfır atıkla çalışıyoruz.
Bana 2014’te “2017 cironuz ne olur” diye sormuşlardı. Ben de “Planlamamıza göre 4 milyar dolar olur” demişim. Maalesef şimdi 2,7 milyar dolardayız. Niye diye ben de merak ettim. O söylediğim yıl dolar 2 TL imiş. Demek ki her yıl yüzde 10 artsa 4 milyar dolar olur diye düşünmüşüm. Hakikaten de kur o şekilde artıyor olsaydı, olurdu. Bakıyoruz bir ara kur 4 TL’ye bile geldi. Dolar bu seviyelerde kalırsa 4 milyar dolara ulaşmak için 4 yıla daha ihtiyacımız var. Eren, çok atak bir grup gibi gözükebilir, ne var ki ailem ve ben hep temkinliyizdir. Herhangi bir şekilde nakit zorluğuna girmemek önemli, onu sağlamaya çalışıyoruz. Belki de o yüzden bir başka hızlı balığa nazaran daha az süratli bir balık oluyoruz ama böylesi daha iyi. Böyle ilerleyelim. Bir de tabii ki konjonktür etki yapıyor. Siz ne yaparsanız yapın bir anda enerjide olduğu gibi bir dengesizlik olunca, mecburen yatırımlarınızda daha muhafazakar bir tutum takınıyorsunuz.
~
“DIŞARIDA ALGI FARKLI” SANAYİCİYİ ZORLAYAN KONU Sanayiciyi en çok zorlayan konu güvenlik ve hukuk. Ülkemizin içine dönük güvenlik bakımından bir sorun yok ama hukuk güvenliği konusunda sorun var. Bunu yabancılar bize özellikle hissettiriyor. Biz ne kadar “Bir şey yok, her zaman gelebilirsiniz” desek de dışarıda algı farklı. O düzelmeden de doğrudan yabancı sermayede bir artış beklememek lazım. “YERLİ SERMAYE CESARETLENİR” Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek hala “Doğrudan yabancı sermaye geliyor” diyor, doğrudur ama onlar mevcut yatırımların genişletilmesi bazında geliyor olabilir. Hukuk güvenliği sağlanır ve Avrupa Birliği’ne katılım isteği yeniden ısıtılırsa yabancı sermaye Türkiye’ye daha fazla gelebilir, yerli sermaye de Türkiye’de daha fazla cesaretlenir. Aksi halde mümkün değil. Yabancı sermayenin gidebileceği çok yer var. |
“ENERJİ SEKTÖRÜNDEKİ UYGULAMA CESARET KIRICI” KÂR MARJINI OLUMSUZ ETKİLEDİ Enerji sektörüne piyasa kurallarını çalışarak girdik. Enerji sahasına yatırım beklenenden daha fazla oldu. Öyle olunca arz talebi aştı, fiyatlar düştü. Bu piyasa kanunlarına benim söyleyeceğim bir şey yok. Ancak özellikle kâr marjımızı olumsuz etkileyen, hükümetin ithal kömüre getirdiği ek vergi oldu. Üretime geçtiğimiz an ithal kömüre yüzde 30’a varan bir vergi yükü geldi. Bu konfeksiyon makinesi değil ki sökelim başka yere götürelim. 7 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM Şu anda ithal kömüre dayalı santrallere yapılan toplam yatırım 7 milyar dolar. Tüm oyuncular bu durumdan olumsuz etkilendik. Hükümetin ek vergi getireceğini biz de hesaba katamadık, bankalar da katamadı. Bunun sadece bizim açımızdan değil büyük yatırım yapacak yerli ve yabancı yatırımcı açısından cesaret kırıcı bir uygulama olduğunu belirtmek isterim. Yerli kömürün desteklenmesine bir şey demiyoruz. Zaten yerli kömürden üretilen elektrik sübvansiyonlu bir fiyatla devlet tarafından satın alınıyor. Hatta devlet daha fazla da sübvansiyon versin, sübvansiyon miktarı 10 ise 20’ye 30’a çıkarsın. |
“GAYRİMENKÜLÜ SEVMİYORUM, KANIMIZDA SANAYİCİLİK VAR” ÇİN’LE REKABET Farklı sektörlere girmek konusunda zaman zaman aklımızı çelmeye çalıştılar. Özellikle güneş enerjisi panelleri üretimi konusunda da böyle oldu. Ancak yaptığımız incelemelerde gördük ki bu konuda Çin’le rekabet etmek imkansız. Nitekim Amerika da bu konuda rekabet edemeyeceğini anlayınca Trump, Çin’den ithal edilen güneş enerjisi panellerine yüzde 30 vergi getirdi. Tabii Türkiye de bunu yapar mı yapmaz mı bilmiyoruz. Ancak daha başından ilan edilse ona göre girilebilir o sahaya. “GELİŞTİRMEYİ SEVİYORUZ” Gayrimenkul sektörünü sevmiyorum, kafamıza uymuyor. Bizim genlerimizde sanayicilik var, onda da daha çok sıfırdan kurup geliştirmeyi seviyoruz. Umarım Mersin’de gerçekleştirmeyi istediğim yatırımı 80 yaşıma gelmeden yapabilirim. O projeyi gerçekleştirmek önemli. Türkiye’nin meyve ve sebze kalitesinin yükseltilmesi ve ihracatının artırılması ayrıca aracılara peşkeş çekilmemesi gerekiyor. “GİRDİK, ÇIKTIK” Gayrimenkul sektörüne de girdik ve çıktık. Basın Express yolunda otel ve 400 rezidanstan oluşan bir proje vardı. O işe çok eskiden beri dostumuz olan biriyle ortak olarak girdik. Onun dışında gayrimenkulle bizim işimiz yok. Biz sadece ihtiyacımız için gayrimenkul alıyoruz. Bir tane Ataşehir’de Metropol diye bir proje var, oradan ihtiyaç için blok satın aldık ama bir türlü zamanında teslim alamadık, bekliyoruz. |
EREN’İN YENİ YOL HARİTASI
|
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?