Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, Capital’e grubun 2017 yılı performansını değerlendirdi. Kritik dönüşüm hamlelerini ve gelecek planlarını anlattı.
Nilüfer Gözütok Ünal
Türkiye’nin en büyük özel sektör kuruluşu Koç Holding önemli bir dönüşüm süreci yaşıyor. Grup, dijital dönüşümle tüm değişimleri kucaklayan, daha çevik ve hızlı bir yapıya dönüşmeye çalışırken, yurt içinde büyümeye devam etmeyi, küresel yayılma vizyonuyla da yurt dışında daha hızlı ilerlemeyi hedefliyor. Yurt dışında daha hızlı büyüme isteklerini, “Çünkü yurt dışında daha geniş bir pazar var” sözleriyle açıklayan Koç Holding CEO’su LEVENT ÇAKIROĞLU, rotalarını da şöyle ifade ediyor: “Afrika öncelikli pazarlardan bir tanesi. Güneydoğu Asya önemli bir pazar. Ama Avrupa’da da büyümeye devam edeceğiz.”
KOÇ HOLDİNG İLK 9 AY İTİBARIYLA, YAKLAŞIK 71 MİLYAR TL’lik cirosu ve 100 bin kişiden oluşan çalışan ordusuyla açık ara Türkiye’nin en büyük özel sektör kuruluşu. Kuruluş sadece ciroda değil beğeni liginde de lider. Türkiye’nin “En Beğenilen Şirketleri” listesinde Koç Holding, 2017 yılında da 3’üncü kez zirveyi kimseye kaptırmadı. Hatta gücünü daha da artırarak 22 beğeni kriterinden 13’ünde de lider oldu. Bu başarının arkasında ise son birkaç yıldır holdingin ortaya koyduğu yeni vizyon ve dönüşüm çalışmaları etkili oldu. Grup 2016 yılının ortalarında “Dijital Dönüşüm” için düğmeye bastı. Yüzlerce projeyi devreye alıp, tüm değişimlere hızla adapte olabilecek şirket kültürünü yaratmak için yola koyuldu. Küresel vizyonu ile de yurt içindeki şirketlerini küresel seviyede rekabetçi, yurt dışındaki şirketlerini ise daha uluslararası yapabileplacek bir rotaya girdi. CEO’luk koltuğunda üçüncü yılını doldurmak üzere olan Levent Çakıroğlu, önümüzdeki dönemde gelirlerinin yüzde 70’ini Türkiye’den elde eden bir grup olarak, yurt içinde büyümeye devam edeceklerini, ancak yurt dışı büyümenin daha hızlı olacağını söylüyor. “Çünkü yurt dışında daha geniş bir pazar var” diyen Çakıroğlu, bu büyümenin nasıl olacağını da şöyle ifade ediyor: “Hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkelerde büyüyeceğiz. Gelişmekte olan ülkelerde fırsatlar biraz daha fazla. Çok sayıda projeye baktık. Bakmaya da devam ediyoruz.” Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, Capital’e grubun 2017 yılı performansını değerlendirdi. Kritik dönüşüm hamlelerini ve gelecek planlarını anlattı.
Koç Holding’in çok uzun dönemden beri gelen istikrarlı bir performansı var. Bu da artan ölçüde fark ediliyor diye düşünüyorum. Bizim açımızdan son derece gurur verici bir sonuç. Bu değerlendirmelerden sonra topluluğumuza ve ülkemize olan sorumluluğumuzun daha da arttığını hissediyoruz. Son dönemde küresel bir vizyonla işlerimizi yönetmeye çalışıyoruz. Küresel vizyondan kastımız sadece yurt dışında büyümek değil. Türkiye’de her sektörde küresel oyuncularla rekabet ediyoruz. Dolayısıyla sadece Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerimizin dahi küresel bakış açısıyla, küresel rekabetçi yetkinliklere sahip olarak faaliyetlerini sürdürmelerini istiyoruz. Diğer taraftan bu vizyonu destekleyen stratejilerimize baktığımızda stratejimiz tabii ki uzun vadede sürdürülebilir kârlı büyüme. Bu kapsamda teknoloji sahipliğini, inovasyon gücünü, marka yönetme becerisini stratejimizin temel taşıyıcıları olarak ifade ediyoruz. Bütün bunları da gerçekleştirecek en önemli faktör insan kaynağı. Hedeflerinize inanarak koşacak bir ekibe sahip değilseniz bunları gerçekleştirmek mümkün olmaz. Bu nedenle de bizim yönetim felsefemizin odağında insan var. Bence topluluğun başarılı sonuçları da en çok bu konudan etkileniyor. İnsan kaynağımıza yaptığımız yatırım, bu konudaki gayretlerimiz iş sonuçlarına da pozitif olarak yansıyor.
Son 3 yılda 20 milyar TL’lik yatırım hayata geçirdik. Bu yatırımlar otomotiv, enerji ve dayanıklı tüketim sektörleri olarak devam ediyor. Böyle baktığınızda yatırımlarımızın yüzde 90’ının sanayi sektöründe olduğunu görüyoruz. Bunun da ülkemiz açısından çok önemli olduğuna inanıyorum. Hem istihdam yaratmak hem rekabetçi gücümüzü daha da yükseltmek açısından bu yatırımlar gerçekten çok önemli.
İlk 9 ayda 4,6 milyar TL’lik bir yatırım yaptık. Bu yatırımlar da yine ağırlıklı otomotiv, enerji ve dayanıklı tüketim sektörlerinde gerçekleşti.
Türkiye’de ve dünyada ekonomik büyüme bu yılın başındaki tahminlerden daha yüksek seviyelerde gerçekleşti. Bizim ana ihracat pazarımız Avrupa. Avrupa ülkelerindeki büyüme beklenenden daha iyi seviyede oldu. Türkiye’ye baktığımızda 2016 sonundan itibaren devreye alınan tedbirlerin oldukça olumlu etki yaptığını görüyoruz. Başta Kredi Garanti Fonu’nun daha da genişletilmesi, beyaz eşya ve mobilya gibi sektörlerdeki ÖTV’nin sıfırlanması, konutlardaki vergi indirimi gibi konular da piyasayı canlandırma konusunda etkili oldu. Tofaş tarafına baktığımızda 1 milyar dolarlık yatırımla geliştirdiğimiz modelimiz Egea, 2017’de Türkiye’de en çok satılan binek otomobil markası oldu. Bu yıl da otomotiv pazarının geçen yıl seviyesinde, yani 1 milyon adete yaklaşan bir büyüklüğe ulaşmasını bekliyoruz. Oysa yılın başında hem kur hem vergi artışları nedeniyle pazarın daha düşük adetlerde gerçekleşmesi bekleniyordu. Otomotivde üretimin yüzde 70’ten fazlasını ihraç ediyoruz. Avrupa ana pazarımız. Avrupa’da otomotiv sektörü beklenenden daha iyi büyüdü. Oradaki talep artışı bizim de ihracatımızı olumlu ölçüde etkiledi. Ford Otosan ticari araç satışlarıyla Ford markasının Avrupa’da pazar lideri olmasının en önemli sebebi. İlk 9 ayda yüzde 36’lık bir ciro büyümesi sağladık. Burada en önemli etkenlerden biri enerji tarafında hem petrol fiyatlarındaki hem döviz kurlarındaki artış oldu. Bu artışlar nedeniyle enerji tarafında ciro yüzde 50 seviyesinde büyüdü. Bu durumun toplama önemli bir etkisi var. Otomotivi anlattım. Hem iç piyasa hem ihracat performansıyla önemli büyüme kaydettik. İlk 9 ayda otomotiv sektöründeki gelirlerimiz yüzde 32 arttı. Beyaz eşyada da ÖTV indiriminin etkisi iç pazarı canlandırdı. Yurt dışındaki büyümesinin de etkisiyle dayanıklı tüketimde yüzde 32 büyüdük. Bankacılık gelirlerimiz de yüzde 19 büyüme kaydetti. Yıl sonu için bir rakam belirtmem doğru olmaz. Ama yılı, yılbaşındaki beklentilerimizin üzerinde kapatacağız.
~
Dengeli bir portföyümüz var. Gelirlerimizin yaklaşık yüzde 30’u bankacılık, yüzde 30’u enerji, yüzde 30’u sanayi, geri kalan kısımda da gıda, turizm, perakende ve savunma sanayi işlerimizden geliyor. Bu dağılım son yıllarda da çok fazla değişmedi. Değişiklik nerede ortaya çıkıyor? Enerji sektöründe Tüpraş, Opet ve Aygaz’da petrol ve gaz fiyatlarına bağlı bir ciro yapımız var. Son iki üç yılda ciro ve kâr olarak baktığınızda işlerimiz büyüyor fakat portföyümüzdeki işlerin kendi içindeki dağılımında önemli bir değişiklik olmadığını söyleyebilirim.
Çok önemli değişiklik öngörmüyoruz. İşlerimizin herhangi birinin portföydeki payının azalacağına dair bir beklentimiz bu aşamada söz konusu değil. Yeni işlere girebiliriz. Tabii, yeni işlerin bu dağılımdaki dengeyi hemen değiştirecek bir ağırlığının olması birinci günden söz konusu olmayacaktır. Zira mevcut işlerimiz de büyümeye devam ediyor.
Yaklaşık yüzde 30’u yurt dışından geliyor. Bunun içinde hem buradan yaptığımız ihracat hem uluslararası operasyonlarımızın gelirleri var.
Ağırlıklı olarak Türkiye’de yatırımı ve varlıkları olan bir topluluğuz. Türkiye büyük ve önemli bir pazar ve ben kişisel olarak Türkiye’de her sektörde ileriye dönük büyüme fırsatı olduğunu görüyorum. Dolayısıyla Türkiye’de büyümeye devam edeceğiz. Diğer taraftan, yurtdışındaki büyümemizin daha hızlı olmasını hedefliyoruz. Çünkü yurt dışında daha büyük bir pazar ve çok önemli bir potansiyel var. Otokar bildiğiniz gibi milli savunma sanayimizin en önemli şirketlerinden biri. Aslında Otokar’ın gücü Türkiye sınırlarının ötesine geçiyor. 5 kıtada 30’u aşkın ülkede hizmet veren Otokar, savunma sanayiinde uluslararası bir oyuncu. Yıllardır ihracatını yaptığı zırhlı araçların Birleşik Arap Emirlikleri’nde üretimini yapmak üzere yeni bir ortaklık gerçekleştirdik. Portföyümüzde en fazla uluslararası faaliyeti olan şirketimiz Arçelik. Arçelik uzun süredir yurt dışındaki büyümesini sürdürüyor. Yurt dışı satışların payı her yıl artarak devam ediyor. Bu büyüme satın almalarla, yeni üretim tesisleri kurmak suretiyle ve yeni pazarlara girerek gerçekleşiyor. En son Pakistan’da Dawlance şirketini satın aldık. Dawlance, Pakistan’da sektöründe uzak ara lider. Pakistan çok önemli, büyüyen bir pazar ve bizim Asya kıtasındaki büyüme stratejimiz açısından çok önem verdiğimiz bir bölge. Çok doğru bir satın alma işlemi oldu ama beş yıl uğraştık.
Çünkü böyle büyük satın almalarda, şirketin kurucusunu ikna etmek gerçekten sabır gerektiren bir konu. Bir işi kurucusundan satın alıyorsanız doğal olarak bu kişiler işlerini çocuklarından birisi olarak görüyor. Önce bir güven ilişkisi oluşturacaksınız, ondan sonra sizin kendisinden sonraki en iyi sahip adayı olduğunuza ikna edeceksiniz ve ticari açıdan da tatmin edecek bir işlem olacak. Sonuçta o da memnun oldu biz de memnun olduk ama bu tip işlemler zaman alan, ilişki kurup karşılıklı güven tesis etmeyi gerektiren süreçler. Diğer taraftan Güneydoğu Asya’da şirket satın almak için baktık. Satın alabileceğimiz hazır bir şirket imkânı olmadığından bölgeye dönük üretim yapmak üzere Tayland’da ilk fabrikamızı kurduk. Buzdolabı üretmeye başladık. Bu tesis bizim için ASEAN dediğimiz 600 milyondan fazla nüfusun olduğu ekonomik topluluğa üretim yapacak bir platformun ilk aşaması oldu. Çünkü Tayland bölgenin üretim merkezi. Beko markasıyla üretim yapıyoruz. Oradan Tayland, Malezya, Vietnam, Filipinler, Endonezya, Kamboçya, Sri Lanka, Hindistan ve Avustralya gibi birçok ülkeye ürün göndereceğiz. Niçin üretim tesisine ihtiyaç var? Çünkü o bölgenin kendi içinde gümrük vergileriyle korunması söz konusu. Ayrıca lojistik maliyetleri bizim ürünlerimiz açısından son derece yüksek. Dolayısıyla bölgede üretim yapmak gerekiyor. Bir diğer örnek olması bakımından, Hindistan’da TATA Grubu’yla beyaz eşya üretim ve satışı için bir ortaklık tesis ettik. Bu sayede hızla büyüyen Hindistan pazarı için önemli bir adım atmış olduk.
~
Baktığınızda doğal pazarımız Avrupa. Büyüme alanı olarak belirlediğimiz coğrafyalar harcanabilir gelirin düzenli olarak arttığı ve birçok ürün ve hizmet itibarıyla penetrasyonun daha düşük olduğu coğrafyalar. Afrika öncelikli pazarlardan biri. Asya bölgesi, Güneydoğu Asya önemli bir büyüme pazarı. Ama Avrupa’da da büyümeye devam edeceğiz. Amerika’da büyümeyi arzu ediyoruz. Şu anda Amerika’da nispeten daha kısıtlı bir faaliyet hacmimiz var. Hem gelişmiş ülkelerde hem gelişmekte olan ülkelerde büyüyeceğiz. Gelişmekte olan ülkelerde fırsatlar biraz daha fazla. Çok sayıda projeye baktık. Bakmaya da devam ediyoruz.
Var. Ama bu bizim son derece disiplinli ve sabırlı bir şekilde yönettiğimiz bir süreç. Dolayısıyla da bütün bu yatırımlarda da dikkatli ve disiplinli davranmak istiyoruz.
Genel tablo gayet iyi gidiyor. Hakikaten iyi ki bu yatırımları yaptık diye düşünüyorum. Ama kendi içinde göreceli olarak performansların farklılaştığı yerler var. Bunlar içinde bir tanesini öne çıkar derseniz, herhalde en zorlandığımız pazar Çin pazarı. Bizim faaliyetlerimiz içinde de göreceli olarak daha küçük. Hem o bölgede olup gelişmeleri yakından yaşıyoruz hem küresel faaliyet alanı içinde bölge ülkelerine oradan da üretim yaparak servis etmeye çalışıyoruz.
Bütçe çalışmalarımızı henüz tamamlamadık. Dolayısıyla o süreç halen devam ediyor. Halka açık şirketler de olduğu için benim burada bir şey söylemem doğru olmaz. Ama şartlar ne olursa olsun daima çıtayı daha yukarı koyma eğilimindeyiz. Uzun vadeli bakış açısına sahibiz. Koç Ailesi’nin uzun dönemli değer yaratma vizyonu bize çok büyük bir imkân veriyor. Tam olarak bu imkân nedir derseniz o da şu: Elbette bizim yıllık, çeyreklik, aylık hedeflerimiz var ama hiçbir zaman uzun vadeyi feda edecek şekilde kısa vadede performans gösterme stresini yaşamıyoruz. Bu da bize hep uzun vadeli değer yaratma vizyonuyla çalışabilme imkânı veriyor. Bunu söyledikten sonra yine ilave edeyim, her şartta daima en iyisini yapmaya çalışıyoruz, çıtayı yukarı taşıyoruz ve hiçbir zaman iyimserliğimizi kaybetmiyoruz. Temkinli de olsak iyimser olmaya gayret ediyoruz.
Kuantum sıçrama güzel bir hedef. İfade ettikleri gibi özellikle Mustafa Bey’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu dönemin başında hem Tüpraş’ın hem Yapı Kredi’nin satın alınması bizim için önemli bir sıçrama olmuştu. Tüpraş ve Yapı Kredi ile baz oldukça büyüdü. Bundan sonra yine benzer bir sıçrama demek çok önemli bir satın alma demek. Biraz önce söylediğim şartlar içerisinde bu bizim açımızdan son derece dikkatle verilmesi gereken bir karar. Ben şunu da belirtmek isterim aslında önemli gelişmeler sürekli devam ediyor. Baktığınızda üretim adetlerimiz, kapasite kullanma oranlarımız, kârlılık göstergelerimiz sürekli olumlu yönde gelişiyor. Biz hem finansal olarak hem diğer yetkinliklerimiz itibarıyla sürekli gücümüzü biriktiriyoruz. Bir fırsat olduğu zaman da onu gerçekleştirmek üzere hazırız.
~
DAHA ÇEVİK, DAHA HIZLI, DAHA ESNEK OLMAYI PLANLIYORUZ DİJİTAL DÖNÜŞÜM Koç Topluluğu’nda dijital dönüşüm 2016 yılının ortalarında başladı. Teknolojinin getirdiği değişime rekabetçi gücümüzü daha da artıracak şekilde kendimizi pozisyonlamaya karar verdik. Ülkemizde de bu dönüşüme liderlik etmeyi hedefliyoruz. Çünkü geniş bir etki alanımız ve ekosistemimiz var. Bunu da bir sorumluluk olarak görüyoruz. “100’LERCE PROJE ORTAYA ÇIKTI” Önce bir harita çıkardık ve kendimizi yeni gelişen teknolojiler kapsamında değerlendirdik. Hangi seviyede olduğumuza, arada farklar varsa bu farkları nasıl kapatacağımıza ve bu teknolojilerden nasıl yararlanacağımıza dair kendi içimizde çalışmalar yaptık. Danışmanlarla çalıştık, yüzlerce proje ortaya çıktı. Bu uzun vadeli bir yolculuk ama yıllar itibarıyla da bunun somut hedeflerini tespit etmiş durumdayız. Ona göre takip de ediyoruz. “HİÇ KOLAY DEĞİL” Bu dönüşümün birçok boyutu var. Bana göre kolay olan kısmı teknoloji boyutu. Çünkü teknolojiyi satın alabiliyorsunuz. En önemlisi teknolojileri iş modellerinize adapte etmek ve o konuda liderliğinizi güçlendirecek şekle getirmek. Aslında biz bir kültürel dönüşüm hedefliyoruz. Yapmamız gereken kültürümüzü, değişimi kucaklayan daha çevik, daha hızlı, daha esnek, daha verimli yapılar haline dönüştürmek. Bu hiç kolay bir şey değil. Bu sadece benim ajandamda değil dünyadaki bütün büyük şirketlerin CEO’larının ajandalarındaki konu. |
“START UP’LARI YAKINDAN TAKİP ETMELİ” “YAZILIM ŞİRKETİ SATIN ALDIK” Dünyada birçok başarılı start up doğuyor. Bunları satın almak konusu akıllardan geçiyor tabii… Geçmemesi mümkün değil. Konuya iki türlü bakıyoruz. Birincisi şirketlerimizin kendi faaliyet alanlarıyla ilgili olarak zaten bunu takip ediyor olmaları lazım. İki ya da üç yıl önce Arçelik’e Portekizli bir yazılım şirketi satın aldık. HOLDİNGİN YAKLAŞIMI Dolayısıyla şirketlerimizin faaliyet alanlarında bu tip start up’ları yakından tanıyor ve takip ediyor olmaları gerekiyor. Holding açısından bir venture capital oluşturalım onun üzerinden değişik faaliyet alanlarında start up’lara yatırım yapalım kararımız yok. İnventram şirketimiz erken aşama buluşları fonluyor ve patentleme süreçlerini yönetiyor. Yatırım açısından cazip gördüklerimiz içinde fonlama yapıyoruz ama bunlar Koç Holding büyüklüğünde baktığımızda çok küçük boyutlarda. |
AJANDADAKİ EN KRİTİK KONULAR KADROLARIN YEDEKLENMESİ Holding bazında bizim için çok kritik süreçlerden biri yönetim kadrolarının yedeklenme planları. Her yönetim pozisyonu için birden fazla adayımızın olması gerekiyor. Bu benim özel olarak üzerinde durduğum, sadece yedekleme konusu değil, işe almadan işe bağlılığa kadar bütünsel olarak en çok üzerinde çalıştığım konulardan bir tanesi. Bizim sorumluluğumuz topluluğumuzu geleceğe daha güçlü taşıyacak kadroları oluşturmak. REKABETÇİLİĞİ YÜKSEĞE TAŞIMAK Dijital dönüşüm, küresel vizyon ve küresel rekabetçilik hedefiyle işi yönetme konusu da en önemli ajanda maddemiz. Dijital dönüşümle değişen dünyada rekabetçi üstünlüklerimizi daha yükseğe taşımak istiyoruz. Onun için de önceden bunları fark edip, işlerimizde nasıl bu imkânları kullanabiliriz diye bakıyoruz. Burada da konu yine insan kaynağına geliyor. Birçok konuda sadece Türkiye’de değil dünyada da data analitiğinde arzu ettiğimiz kalibrasyonda çalışacak kişi bulmak hiç kolay değil. Bunun için yatırım yapmak, üniversitelerle, okullarla iş birliği yapmak gerekiyor. Bunlar çok geniş perspektifte ele alınması gereken konular. |
“ŞİRKET DEĞERLERİ ÇOK YÜKSELMİŞ DURUMDA” “DÜNYADA PARA BOL” Dünyada şöyle bir tablo var: Şirket değerleri çok yükselmiş durumda. Tarihsel olarak şirketler belki de en pahalı seviyelerinde. Diğer taraftan baktığınızda yatırım yapılması için bekleyen çok büyük miktarda fonlar var. Diğer bir ifadeyle dünyada para bol… MUAZZAM REKABET Zaten bu sebeple fiyatlar bu seviyede. Hem yatırım fonları hem emeklilik fonları hem de ulusal fonlar yatırım yapacak şirket arıyor, dolayısıyla fiyatlar yüksek ve muazzam bir rekabet var. Böyle bir ortam da bizim yatırım sürecinde çok dikkatli ve sabırlı olmamızı gerektiriyor. “DİSİPLİNLİ DAVRANIYORUZ” Çünkü mevcut portföyümüzde belli bir sermaye getirisi sağlıyoruz. Yeni yapacağımız yatırımlarda da bu sermaye getirisini daha da güçlendirecek şekilde yatırımları yapmayı arzu ediyoruz. Onun için yeni yatırımlarla ilgili süreçlerimizde dikkatli ve disiplinli davranıyoruz. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?