ABD’li CEO’ları maaşlarından, primlerinden ve bonuslarından eden küresel kriz, etkisini tüm hızıyla sürdürüyor. Türkiye’nin profesyonel yöneticileri de bu rüzgardan nasibini alıyor elbette. Artık g...
ABD’li CEO’ları maaşlarından, primlerinden ve bonuslarından eden küresel kriz, etkisini tüm hızıyla sürdürüyor. Türkiye’nin profesyonel yöneticileri de bu rüzgardan nasibini alıyor elbette. Artık gündemleri her zamankinden daha yoğun ve yorucu. Kriz konulu toplantıların ardı arkası kesilmiyor, mesai saatleri giderek uzuyor, özel yaşama ve aileye ayrılan vakit ise iyice daralıyor… Kısacası küresel kriz üst yöneticilerin hayatını yorucu ve keyifsiz bir hale sokmuş durumda.
Küresel kriz kuşkusuz iş hayatının her kademesindeki çalışanı çok yakından ilgilendiriyor. İşsizlik, maaş kesintileri, ücretli-ücretsiz izinler sadece alt kademe çalışanların değil üst düzey yöneticilerin de gündeminde. Maaşları büyüteç altına alınan, her adımları daha bir dikkatle izlenen CEO’lar ise özellikle ABD’de tam anlamıyla topun ağzında.
Örneğin en son ABD Başkanı Obama’nın, kurtarma paketinden faydalanacak CEO’ların maaşlarını yıllık 500 bin dolarla sınırlandırması gündeme bomba gibi düştü. Hemen ardından Ford’un CEO’su 2009 için yüzde 30 daha az ödeme alacaklarını açıkladı. Daha öncesinde başka yöneticilerin de gönüllü olarak veya kamuoyu baskısıyla maaşlarında indirime gittiklerini duymuştuk.
Tüm bu gelişmeler, küresel krizin özellikle ABD’li CEO’ların hayatını nasıl da derinden etkilediğini ispatlıyor. Benzer gelişmeler Avrupa ülkelerinde de yaşanıyor.
Biz de Türkiye’nin önde gelen üst yöneticilerine krizin hayatlarında neleri değiştirdiğini sorduk. Hobilerinden vazgeçen, mesaisi uzayan, ailesine zaman ayıramayan biraz “hüzünlü” bir CEO profili ortaya çıktı. İşte krizin CEO’ların hayatında değiştirdikleri…
Mesailer Uzadıkça Uzuyor
Krizin CEO’ların hayatında yarattığı değişime bakıldığında ağırlaşan iş yükü dikkat çekiyor. Hemen tüm yöneticiler, iş planlarının yoğunlaştığını, toplantıların sıklaştığını doğruluyor. Riskleri daha sıkı ve yakından izlemeye başladıklarını söyleyen Fortis Türkiye İcra Kurulu Başkanı Yvan De Cock, “Bu da risk komitesi, varlık ve borç yönetimi gibi toplantıların daha sık yapılması anlamına geliyor. Ayrıca yoğunlaşan iç ve dış iletişime daha fazla zaman ayırmak gerekiyor” diyor.
Riske odaklanan başka bir isim de Tofaş CEO’su Ali Pandır. Pandır ve ekibinin mesaisinin önemli kısmı çözüm odaklı toplantılara ayrılıyor. Pandır, “Kriz dönemleri gerek iş gerek özel yaşamda gelişmelerin çok daha yakından takip edildiği, risklerin analiz edildiği, bu riskleri ortadan kaldıracak farklı senaryoların ve esnek planların yönetildiği dönemler oluyor. Ben de ekibim de bu şekilde çalışma ilkelerimizi belirledik” diyor.
Küresel krize hazırlıksız yakalanmadıklarını, o nedenle çok ciddi bir süreç değişikliği yaşamadıklarını söyleyen Procter & Gamble Türkiye Genel Müdürü Saffet Karpat ise yine de iş temposunun yoğunlaştığını gizlemiyor: “Elbette şirket içinde ve tüketicilerimizle paylaşımlarımız daha da yoğunlaştı. Sadece Türkiye’yi değil dünyayı da izleyebildiğimizden bazı trendleri öngörüp aksiyon planlarımızı revize ediyoruz. Şirket içinde kriz ortamı yaratmak yerine, çalışanlarımızın motivasyonunu artırmaya odaklanıyoruz. İş yaşamı ile özel yaşam arasındaki dengeyi teşvik ediyoruz. Böyle zor zamanlarda, değer ve ilkelerimizin bizi daha güçlü yaptığına inanıyorum.”
Sorumluluk ve Stres Arttı
Bazı CEO’ların çalışma süreleri ise kriz nedeniyle çok değişmemiş. Ama gündeminde farklılaşmış. Örneğin Goldaş CEO’su Sedat Yalınkaya, krizden önce de çok yoğun bir tempoda çalıştığını itiraf ediyor ve krizin iş temposunda yarattığı etkiyi şöyle özetliyor: “Global kriz öncesinde de günün büyük bir kısmını çalışmaya ayırıyordum. Hala çok çalışıyorum. Ancak kriz nedeniyle iş yaşamı belirsizlik içinde… Ekip arkadaşlarımla bir araya geliyor, olasılıkları değerlendiriyor, nasıl bir yol izleyeceğimizi konuşuyoruz. Bunun dışında rutin çalışma takvimimde pek bir farklılık yok.”
Kriz döneminde yöneticilik yapmanın her zamankinden daha hassas olması da CEO’ların omuzlarındaki yükü, dolayısıyla yaşadıkları stresi ağırlaştırıyor. “Kriz yöneticilerin sorumluluğunu daha da arttırdı” diyen Electrolux Genel Müdürü Ziya Öztürk, bir yönetici olarak kriz nedeniyle iş ve özel hayatında yaşanan değişimleri şöyle özetliyor: “Ekonomiyle ilgili öngörüde bulunamamak ve gün içinde yaşanan sıkıntıların artması tabii ki insanların özel hayatlarını ve psikolojilerini de etkiliyor. Normal çalışma tempomuz zaten yoğundu. Stok, riskler, nakit akışı ve maliyetler her zaman çok önemliydi ancak bu konular artık satışın da önüne geçti. Gelecekle ilgili öngörüde bulunmak ve plan yapmak zorlaştı.”
Novartis Türkiye Başkanı Güldem Berkman ise krizde yönetici olmayı “bir gemi kaptanının ciddi dalgalı bir denizle karşılaşması”na benzetiyor… Sorumluluklarının arttığını doğrulayan Berkman, “Dalgalarla baş edebilmek için, öncelikle geminizin sağlam olması şart. Ayrıca temkinli ve tedbirli olmak da gerekiyor. Bu şartlarda çok daha kırılgan bir ekonomik yapı ve belirsizlik içinde olduğumuzu biliyor, kararlarımızı iki kere düşünerek alıyoruz” diyor.
CEO’lar da Tasarruf Eder!
Küresel kriz nedeniyle CEO’ların günlük hayatına giren bir başka kavram da tasarruf oldu. Gereksiz harcamalardan kaçındıklarını belirten yöneticiler, kişisel giderlerinde temkini elden bırakmıyor.
“Bu dönemde tedbirli olmak şart” diyen Novartis Türkiye Başkanı Güldem Berkman, tasarrufun hem iş hem kişisel hayatında öne çıktığını vurguluyor ve ekliyor: “Harcama, satış ve kredi gibi konuları, finans ve satış müdürlerimizle çok daha ayrıntılı ve yakından takip ediyorum. Kişisel olarak ise alışverişlerimde akılcı seçimler yapmaya özen gösteriyorum. Öncelikle kaliteyi göz önünde bulundurarak iki alternatif arasında seçim yaparken daha uygun fiyatlı olanını tercih ediyorum. Evle ilgili tüm alışverişlerde ve önemli kararlarda ailemiz ve bütçemiz için rasyonel olan alternatife yönelmeye çalışıyorum.”
Sedat Yalınkaya da herkes gibi tedbirli davrandığını doğruluyor. “Hem iş hem de günlük yaşamda, daha dikkatli, temkinli olmaya gayret ediyoruz” diyen Yalınkaya, “Zaten diğer zamanlarda da abartıdan uzak, sade bir yaşam tarzım vardı, aynen devam ediyor” diye konuşuyor.
Fortis Türkiye İcra Kurulu Başkanı Yvan De Cock ise harcamaların sürmesi gerektiğini ama kontrollü olmanın da önem kazandığını vurguluyor: “Krizin sadece nesnel problemlerden değil, aynı zamanda insanların bu gibi durumlarda harcamalarını kısma eğiliminden de kaynaklandığını düşünüyorum. Bu yüzden özel yaşamımda normal harcamalarımı sürdürüyorum. Bence hala iş sahibi olanlar, ekonomiyi desteklemek için normal ve akılcı bir çizgide harcamalarını devam ettirmeli.”
Hobilere Ayrılan Zaman Kısaldı
Çoğu zaman ilginç hobileriyle gündeme gelen üst yöneticilerin bu alışkanlıkları da krizden nasibini almış görünüyor. Yöneticilerin büyük kısmı yoğun çalışma temposu nedeniyle hobilerine ve hatta ailelerine bile yeterince vakit ayıramadıklarını itiraf ediyor.
Üst yöneticilerin zaten genel olarak kısıtlı zamanları olduğunu söyleyen Fortis Türkiye İcra Kurulu Başkanı Yvan De Cock, “Krizden önce hafta sonunun büyük kısmında ailemle birlikte olmaya gayret gösteriyordum. Ama krizden sonra bu imkan biraz azaldı” diyerek krizin özel hayatına getirdiği kısıtlamaya dikkat çekiyor.
Saffet Karpat da iş temposu yükseldiği için kişisel faaliyetlerine, ailesine ve hobilerine ayırdığı zamanının daralmasından şikayetçi. Bu alışkanlıklarından kopmamak için elinden geleni yaptığını söylüyor ve ekliyor: “Bana kendimi iyi hissettiren, yaşamıma değer katan alışkanlıklarımdan kopmamak için elimden geleni yapıyorum. Pahalı zevkleri olan bir insan olmadığım için avantajlı sayılırım. Sevdiklerimle birlikte olacağım hiçbir fırsatı kaçırmam. Zor zamanları atlatmanın en iyi yolu soğukkanlı olmak ve hayata pozitif bakmaktan geçer. Ben de işte bu felsefeyle hareket ediyorum.”
Kriz yüzünden aileye ayrılan vaktin kısıtlanması Sedat Yalınkaya’yı da rahatsız eden gerçeklerden… Yalınkaya, “Hafta içi çok yoğun bir tempoyla çalıştığım için hafta sonları, bir seyahatim yoksa ailemle vakit geçirmeye çalışırım. Boş vakitlerimde yine aileme vakit ayırmaya, onlarla birlikte olmaya gayret ediyorum. Bunun dışında başka zaman kalmıyor” diyor.
Kriz Neleri Değiştirdi?
Hobiler Tat Vermiyor
Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Ömer Yüngül, krizin iş dışı yaşamında yarattığı değişimleri şöyle anlatıyor: “Günlük yaşamımızda tabii ki bizler de krizin etkilerini hissediyoruz. Örneğin alışverişi kısıyorsunuz. Ama piyasadaki cazip fiyatlar, ötelemeye çalıştığınız talepleri öne çekmenize de sebep oluyor. Örneğin ben her yıl 1 ya da 2 takım elbise alırdım, cazip indirimlerden dolayı 4 tane aldım. Bir de insanların olumsuz ruh hali sizi çok daha fazla etkiliyor. Hobiler bile artık fazla tat vermemeye başlıyor.”
Spora Geri Dönecek
Novartis Türkiye Başkanı Güldem Berkman, zorlu çalışma koşullarında daha zinde olabilmek için ara verdiği spora geri dönmeyi planlıyor: “Risklerle dolu bir dönemden geçiyor olmamız zihinsel yükümüzü de artırıyor. Ofisten her zaman akşam 18:30 gibi çıkmaya özen gösteriyorum. Ancak gerektiğinde evde de çalışmaya devam ediyorum. Kişisel olarak ise seyahatlerimi, tatillerimi azalttım. Ama resim gibi mütevazı hobilerimi sürdürüyorum. Zor koşullarda gücümü belli bir düzeyde tutabilmek için spora yeniden başlamayı planlıyorum.”
Kendine Vakit Ayırıyor
Arena Bilgisayar Genel Müdürü İzi Kohen, şirket olarak ilk önceliklerinin döviz, tahsilat ve stok riskini yönetmek olduğunu vurguluyor. İş dışı hayatında ise küresel krizin etkilerini yapıcı bir hale dönüştürmeye çalışıyor. Krizin, “değişmek ve değiştirmek” için önemli bir fırsat olduğuna inanan Kohen, “Bu dönemde zaman ve kaynaklarımı ağırlıklı olarak öğrenmeye ayırıyorum. Bol bol okuyor ve yurtiçi ve yurtdışı eğitimlere katılıyorum. Aileme daha fazla zaman ayırıyorum” diyor.
Eski Keyif Kalmadı
“Ülkemizde ve dünyada bu kadar sıkıntı yaşanırken normal yaşantınızı devam ettirmeniz psikolojik olarak zor” diyen Electrolux Genel Müdürü Ziya Öztürk ise kriz nedeniyle keyifsiz bir ruh haline girildiğini söylüyor: “Örneğin, özel günler ve kutlamalar daha sade ve buruk oluyor veya hiç olmuyor. Eskiden mütevazı ve sade bir yaşantım vardı, şimdi de öyle. Ama işlerde keyif olmayınca özel yaşantıda da çok keyif olmuyor. Ülkemizde ve dünyada bu kadar insan işini kaybederken, bizim rahat ve huzurlu olmamız mümkün değil.”
İki CEO’dan Alışveriş Önerileri
Ali Pandır / Tofaş CEO’su: “Ekonominin çarklarının dönmesi için gereğinden fazla felaket senaryosu yazmanın, alışverişi ihtiyaç olmasına rağmen kısmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Alışveriş olmazsa üretim olmaz, üretim olmazsa istihdam olmaz. Dolayısıyla her bir bireyin bu dönemlerde aşırıya kaçmadan kontrollü alışveriş yapması gerektiğini düşünüyorum. Ben de kişisel olarak alışveriş davranışımda büyük değişiklik yapmıyorum. İhtiyacım olanı alıyorum.”
Bahadır Erbaş / AMD Türkiye GM: “Tasarruf tedbirleri birçok evde olduğu gibi bizim evde de uygulanıyor ama bu hiçbir zaman sosyal ihtiyaçları sıfıra indirmek şeklinde olmuyor. Kısacası herkese önerim şu: Tüketimi sıfırlamayın ancak tüketirken daha akıllı seçimler yapın. Tüketim stratejinizi, doğrudan ihtiyaçlarınızı karşılamak üzere belirleyin. Ben hobilerimle ilgili alışverişlerimde bunu uyguluyorum, ailenin diğer fertlerine de aynı yolu izlemelerini öneriyorum. Eğer evinizde bilgisayara ihtiyaç varsa satın alın, ancak tercihiniz aynı işi daha uygun fiyata yapabilecek ürünler yönünde olsun.”
Yasemin Erdoğan
yerdogan@capital.com.tr
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?