En derin değişimi yaşıyoruz

Doğuş Otomotiv CEO’su Ali Bilaloğlu ile otomotiv sektöründeki son gelişmeleri ve şirket olarak yeni hedeflerini konuştuk...

22.12.2024 14:27:540
Paylaş Tweet Paylaş
En derin değişimi yaşıyoruz

Hande Yavuz

hyavuz@capital.com.tr

Otomotiv sektöründe odağını elektrikli araçların oluşturduğu büyük bir tartışma yaşanıyor. Portföylerini tamamen elektrikliye çevireceklerini açıklayan dev şirketler, programlarında yumuşamaya gitti. Doğuş Otomotiv CEO’su ALİ BILALOĞLU, “Sektör şu anda içten yanmalı motorlardan elektrikliye geçme devrimini yaşıyor. Hatta belki otomobil icat edildiğinden beri en derin değişimi yaşıyor” diyor. Halen içten yanmalı motorlardan sektörün para kazandığını belirten yönetici, “Menziller 1.000 kilometreyi geçtiğinde, şarj süresi 20 dakikaya düştüğünde elektrikliler kendi kendine satış marifetini taşıyan bir ürün haline gelecek” diyor.

Otomotiv sektörü için 2023 rekor kırılan bir yıldı. Sıkı ekonomi politikaları doğrultusunda daralma beklenirken yıl toplamda 1 milyon 232 bin adet satışla kapandı. “Türkiye’de hiç bu kadar çok araç satılmadı” diyen Doğuş Otomotiv CEO’su Ali Bilaloğlu, bu yıl da talebin geçen yıla paralel ilerlediğini ve yılın benzer bir rakamla kapanacağını ifade ediyor. Artan faizler nedeniyle yıla başlarken şirket olarak pazarda daralma öngördüklerini belirten Bilaloğlu, “Ama pazar geçen yılki hızını kaybetmeyince hedeflerimizi ikinci bütçe döneminde artırdık. Hedefimiz de 110 bin adetten fazla araç satmak. Bunu rahatlıkla tutturacağız” diyor. Bilaloğlu, otomotiv sektörünün tarihinin en önemli değişimlerinden birini yaşadığına da dikkat çekiyor. İçten yanmalı motorlardan elektrikliye geçildiği bu dönemin önemli bir dezavantajı olduğunu da ifade eden yönetici, “Halen sektörün para kazandığı ürünler içten yanmalı motorlar. Elektrikli arabalardan açıkçası ne biz ne üretici para kazanıyor. Para getirmeyen bir alana yarım yatırım yapılıyor” diyor. Doğuş Otomotiv CEO’su Ali Bilaloğlu ile otomotiv sektöründeki son gelişmeleri ve şirket olarak yeni hedeflerini konuştuk: 

2024 için yurt içi toplam otomotiv satışlarını 1 milyon adet seviyelerinde beklediğinizi açıklamıştınız. Yılın ilk 9 ayını değerlendirir misiniz? 

Sektör, çok iyi bir dönemden geçiyor. Pandemi öncesi yani tedarik zincirleri bozulmadan önceki dönemdeki 5 yılda yıllık ortalama satışlara bakarsak Türkiye’de, 850-900 bin adet bizim ortalama pazarımızdı. Geçen yıl satışlar 1,3 milyona yakındı. Bence bu Türkiye için çok yüksek bir rakam, hatta bir rekordu. Türkiye’de hiç bu kadar çok araç satılmadı. Talep de onun üzerindeydi.

Bu artışın nedeni neydi? 

Aslında farklı sebepleri var ama ana hatlarıyla şu şekilde özetleyebilirim: Birincisi ertelenen bir talep vardı. İkincisi otomobil yatırım aracı yerine geçti. Çünkü enflasyona karşı parayı koruyabilmek için vatandaş farklı yatırım araçları seçti. Bunlardan biri de otomobil oldu. Toplam talebe baktığımızda geçen yıla paralel arz ediyor. O yüzden bu yılki beklentim de geçen yılki rakamlara yakın bir rakamın çıkması. 

2025’i bu anlamda nasıl görüyorsunuz? 

Açıkçası dünya o kadar volatil bir durumda ki... Bırakın etrafımızı, dünyada karışmayan ülke yok. Batı ve Doğu dünyası arasındaki ticari savaşların da artık gitgide derinleştiği bir dönemdeyiz. Avrupa Birliği, Çin’e vergi getireceğini açıkladı. Çin’in tepkisi ne olacak göreceğiz. O yüzden 2025’i öngörmek, geçmişe göre daha da zor. Bir öngörü yapmak için son iki ayı bekliyorum. 

Siz bu yıla hangi hedeflerle girdiniz? Yıl içinde revize ettiğiniz hedefler oldu mu? 

Bu yıl pazarın geçen yıla göre bir miktar daralmasını bekliyorduk. O yüzden hedefimizi geçen yılın bir miktar altına çektik. Ama gelişen pazarda hedeflerimiz geçen yılki seviyelerde. 

Neden 2024’te pazarın daralmasını beklediniz? 

Çünkü faiz artışı gerçekleşti. Ekonomi politikalarının sıkılaştırılacağını zaten devlet açıklamıştı. Keza öyle de yaptılar. Onların etkisiyle birlikte pazarın daralacağını öngördük. Ama pazar geçen yılki hızını kaybetmeyince hedeflerimizi ikinci bütçe döneminde artırdık. 

Yılı nasıl kapatacaksınız? 

Hedefimizi rahatlıkla tutturacağız. Hedefimiz de 110 bin adetten fazla araç satmak. 

Bu yıl hangi alanlara yatırım yapıyorsunuz? 

Perakende bir tesis yaparsak 150 bin dolar gerektirir. Onun dışında bilgi işlem teknolojisine, çalışana ve eğitime yatırım yapıyoruz. Enerjide 2,4 milyon dolarlık bir yatırımımız var. Elektriğimizi tamamen güneş enerjisinden üretiyoruz. Yetkili satıcılara da bunun için teşvik veriyoruz. 

Şirketinizi geleceğe hazırlamak, geleceğin risklerine karşı daha korumalı bir pozisyon almak için neler yapıyorsunuz? 

Türkiye’de volatil bir piyasa olduğundan dolayı mümkün olduğu kadar sabit giderleri esnek gidere çevirme hedefimizi gerçekleştirdik. O yüzden çok ani gelişmeler olduğunda şirketimiz hazırlıklı bir şekilde esnek gideri hemen aşağıya çekebiliyor. Geleceğe hazırlanmak için en önemli konu, insan kaynağına yatırım yapmak. İnsan kaynağında kalifiye, işini bilen, profesyonel insanlarla çalışmak önemli. 

Yılda kaç müşteriye hizmet sunuyorsunuz? 

Binek araç, hafif ticari araç, ağır vasıta, endüstriyel ve deniz motorları, soğutma sistemleri alanlarında her biri kendi sektörünün lideri konumundaki 15 uluslararası marka ve bağlı 16 ürün grubunun temsilcisiyiz. 80’in üzerinde modelden oluşan geniş bir ürün portföyü sunuyoruz. Doğuş Otomotiv’in çalışan sayısı 770 ve 1.680’den fazla müşteri buluşma noktamız var. 2,65 milyon toplam araç parkımız bulunuyor. Değer sunulan toplam müşterimiz 10 milyon 800 bin. Yılda da yetkili servislerimize 1 milyon 14 bin araç girişi oluyor. 

Sektörde şu anda yükselen bir segment var mı? Bu trendin arkasındaki dinamikler neler?

Elektrikli araçlar var. Özellikle lüks segmentteki özel tüketim vergisi yüzde 220 gibi çok yüksek. Onun alternatifi ve aynı segmentte olan elektrikli aracı sunduğunuzda onun vergisi yüzde 80. Bu durumda müşteriler benzinli yani içten yanmalı motorlar alacağına elektriklisini tercih ediyor. Çünkü ciddi bir vergi avantajı yakalıyor. Bu önümüzdeki dönemde hibritlerde de olacak. Orada Türkiye’de vergi sürekli değişiyor. Bizdeki sıkıntılardan biri de verginin çok sık değişmesi. Avrupa’yı incelediğinizde herhalde 25-30 yılda ilk defa Çinli araçlara gümrük geliyor. Onun dışında vergiler stabildir. Çünkü yatırımı yüksek olan bir sektördeyiz. Yetkili satıcı en ufak yerde bile 70-80 milyon dolarlık yatırımla bizim standartlarımızda bir tesis açıyor. Bu da ciddi bir planlama güvencesi gerektiriyor. Sürekli vergi değişimi olursa bu planlama güvencesi zor oluyor. Müşterinin tercih edebileceği bir arabanın anahtar teslim fiyatı neyse fiyatı da o belirliyor. Vergiler yüzde 220 olduğunda 5’te 3’ü vergide, 5’te 2’si bizim elimizde. Yani verginin fiyat üzerinde etkisi bu seviyede olan kaç sektör var bilmiyorum. Bu da sürekli değiştiğinde araç planlaması ve üretim planlaması yapabilmek güç. Vergi değişimi olacaksa en azından 4 hafta müddet vermek lazım ki sektör buna kendini adapte etsin. 

Tedarikte, hammaddede ve çip krizinde sorun tamamen aşıldı mı?

Tamamen aşılmadı. Çünkü o bozulan tedarik zincirleri bence daha tamir edilemedi. Çip krizinin ana sebebi şuydu: Otomotiv sanayisi o zaman çipten dolayı değil, başka parçaların gelmemesinden sorun yaşadı. Mesela bugün bir araba ürettiğinizde dünyanın her yerinden parça geliyor. O parçaların biri eksik olsa arabayı bitiremiyorsunuz. O vida gelmediğinde araba banttan çıkmıyor. Hatırlarsınız pandemide, önce Asya kapattı sonra Avrupa, ardından Güney Amerika kapattı. O yüzden sektör sürekli bir parça eksikliği yaşıyordu, üretim yapamıyordu. Bunun sonucunda da çip alamadı. “Ben çip alamayacağım” dedi. Çip üreticileri de döndü, çip kapasitelerini elektronik şirketlerine sattı. Onlar orta uzun vadeli anlaşmalar yapıyor. Halen o kriz yüzde 100 aşıldı diyemem. Çip üreticileri eskiden olduğu gibi sadece otomotive üretim yapmıyor. Bir daha böyle bir durumla karşı karşıya kalmamak için farklı sektörlerle çalışıyorlar ve haklılar da. 

Hangi gelişme sektörün büyümesi için risk taşıyor? 

Türkiye’de şu anki en büyük sorunumuz finansman. Şu anki BDDK mevzuatına göre otomobil finansmanı yapamıyorsunuz. Çünkü rakamlar çok düşük, kredi verilen süre çok kısıtlandı. Tabii bunun sonucunda özellikle filo müşterileri, ticari müşteriler, ağır vasıta ve ticari için finansman bulmakta çok ciddi zorluk çekiyor. Mevzuat izin vermiyor. 

Sektör olarak bir çözüm öneriniz var mı? 

Var tabii… Finansman süresinin uzaması lazım. Finansmanın aracın değerinin yüzde 80’ine kadar çıkması lazım. 

Düşen satın alma gücüne bağlı olarak her sektörde bir talep kayması yaşıyoruz. Otomotivde talep nereden nereye kayıyor? Bu durum sizi nasıl etkiliyor? 

Şu an toplam pazarın hemen hemen yüzde 97’si 1.6 motorun altındaki segmentte. Türkiye birkaç yıldan beri en düşük motor gücüne sahip segmentte araç satıyor. Çünkü özel tüketim vergisi orada en avantajlı konuma sahip. Düşen gelirle birlikte o segmentte de en ucuz arabalara doğru bir kayma gerçekleşiyor. 

İkinci elde pazarın durumu nedir? İkinci el pazarı geçtiğimiz yıl ne kadar büyümüştü?

Geçen yıl ikinci el pazarı yanlış bir şekilde gündemdeydi. Sanki ikinci el pazarında garip bir şeyler oluyormuş gibi yansıtıldı. Halbuki asıl konu vatandaşın parasının enflasyona karşı değerini korumak için alternatif yatırım araç aramasından kaynaklanıyordu. Bunlardan birisi de arabaydı. Sıfırını bulamadığında ikinci elini alıyordu. Otomotiv sektörünün tamamen isteği ve etkisi dışında gelişen, tamamen ekonomik politikanın getirdiği bir gerçekle karşı karşıya kalındı. Ondan sonra ikinci el piyasasını düzenlemek için farklı farklı modeller geliştirildi. Aslında şu an o sınırlamaların hiçbirisine gerek yok. Çünkü pazar kendi kendini dengeliyor. Şu anda ikinci el pazarı geçen yıl değil, ondan evvelki yılların seviyesine düştü. Halen gündeme getirilmesi de bence doğru değil. 

Peki düşmeye devam mı eder bu durumda?

Dengeleyecek. Modelden modele, segmentten segmente, markadan markaya değişecek.


ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN GELECEĞİ NE OLACAK?


  1. Elektrikli araçların başarısı şu an için devletin uyguladığı destek politikasına bağlı.
  2. Elektrikli araçların üretim maliyeti çok daha yüksek. Henüz olgunlaşmış bir teknoloji değil.
  3.  Tabii ki müşterilerin alışmadığı farklı kullanım metodunu benimsemesi gerekiyor. İçten yanmalı bir araca bindiğinizde her yerde benzinci var.
  4.  Elektrikli arabayla bunu yapamazsınız. Aküsü yüzde10 doluysa yolda kalırsınız. Çünkü şarj etmek için yer bulamazsınız.
  5.  Şarj süresi mod modele değişiyor. 4-5 saat de sürebilir, 40 dakika da... O hangi modeli aldığınıza bağlı. Konfor dışına çıkıldığından müşteriler bunu yadırgıyor.
  6.  Tüm bunların oturması için biraz daha vakit gerek. Menziller 1.000 kilometreyi geçtiğinde, şarj süreleri 20 dakikaya düştüğünde elektrikli arabalar kendi kendine satış marifetini taşıyan bir ürün haline gelecek.



“ÇİNLİ ELEKTRİKLİ ARAÇ ÜRETİCİ SAYISI AZALACAK”

“HAYATTA KALMA İHTİMALİ YOK”
Çin’de şu an 80-100 elektrikli araç üreten marka var. Bence bunların sayısı ciddi şekilde azalacak. 10 olur, 15 olur bilemem ama 80-100 kalmayacağı kesin. Çok ciddi şekilde onlar ya birleşecek ya batacak ama rakam ciddi şekilde azalacak. Devletin isteğiyle, itmesiyle belki bazıları birleşecek. Ama bu kadar çok markanın hayatta kalabilmesinin imkan ihtimali yok.

“BİRLEŞMELER GÖREBİLİRİZ” 
Çin’de de kalamazlar, dünyanın hiçbir yerinde kalamazlar. Dünyada zaten elektrikli araç üreten o kadar çok araba markası olamaz. Bilgi işlem teknolojisinin arabanın içine iyice entegre olmasından dolayı önümüzdeki yıllarda otomotiv şirketleri, telekomünikasyon şirketleri, bir de teknoloji şirketleri birbiriyle daha yakın çalışacak. Hatta 5-10 yıl sonra birleşmeler de görebiliriz.



“GÜNDEM SANAYİ DEVRİMİ”

DEZAVANTAJ 
En önemli gündem sanayi devrimi. Sektör şu anda içten yanmalı motorlardan elektrikliye geçme devrimini yaşıyor. Hatta belki otomobil icat edildiğinden beri en derin değişimi yaşıyor. Onun şöyle bir dezavantajı var. Halen sektörün para kazandığı ürünler içten yanmalı motorlar. Gerek üretici gerek serviste.

“PARA KAZANILMIYOR” Elektrikli arabalardan açıkçası ne biz ne de üretici para kazanıyor. Ama oraya da yatırım yapmamız lazım. Para getirmeyen bir alana yatırım yapılıyor. İki teknolojiyi birden desteklememiz gerekiyor. Bu tabii çok ciddi bir maliyet. İnsan kaynağı maliyeti, eğitim maliyeti var. Yüksek elektrik enerji kaynağı teknisyeni gibi hiç gündemde olmayan meslek gruplarını eğitmeye başladık.



“KÂRLILIKLAR DÜŞÜYOR”

“SADAKAT AZALIYOR” 
Dünyada marka sadakatinde bir azalma var. Ama bu durum otomotiv ve teknoloji ürünlerinde biraz daha arkadan geliyor. Bizim gibi insanın birkaç yıllık gelirini yatırdığı bir üründe marka sadakatinin düşmesi birazcık vakit alabilir. Dünyada tüketicilerin hayatları boyunca otomobil alma sayısı 2. O yüzden bu kararı verirken özellikle o ürüne ciddi bir güven olması lazım ki o kadar parayı yatırsın.

EN PAHALI ÜRÜN Normal şartlarda belki de hayatınızda aldığınız en pahalı ürün otomobil. Üstelik aldığınızda amortismanıyla değer kaybeden bir ürün. Mesela ev pahalı ama dünya çapında değeri artıyor. Otomotivde bu nedenle sadakat hemen düşmez.Geçen yıla göre Türkiye’de sektörde kârlılıklar düşüyor. Çünkü geçen yılki talep, arzın çok üzerindeydi. Yine arz talep meselesi, talep yüksekse arz da azsa tabii indirim yapmazsınız. Bu yıl öyle değil. Bir sürü markanın stokta olduğunu görüyoruz. Onlar kampanya da yapıyor, fiyatta da indirime gidiyor. Bizim markalarda o kadar büyük bir sıkıntı yok.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz