Son
dönemde Türk şirketlerin yurtdışındaki satın alma atakları dikkat
çekici. Özellikle 2007'den bu yana Türk yatırımcıların tam anlamıyla
fırsat peşinde koştuğu gözleniyor. 5 yılda toplam hacmi yaklaşık 7
milyar dolar olan 70 civarında satın alma ve ortaklığa imza atıldı. Bu
eğilim, özellikle son 2 yıldır yükselen bir ivme kazandı. Sadece geçen
yıl yaklaşık 2,5-3 milyar dolarlık hacme ulaşan 25-30 işlem gerçekleşti.
Borç sıkıntısındaki Avrupa ülkeleri, Rusya, Çin, Körfez ülkeleri ve
Güney Afrika ise Türk yatırımcının yakından takip ettiği coğrafyalar.
Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı BAŞAK VARDAR, yurtdışında
alım fırsatları konusunda merak edilenleri yanıtladı:
1- Artık Türk şirketlerini "alıcı" rolünde de görüyoruz. Son 5 yılda bu anlamda nasıl bir ivme yaşandı?
- Türkiye ekonomisinin son yıllarda dünya piyasalarına tam olarak
entegre olmuş bir yapısı var. Türk işadamlarının girişimcilik gücü de
buna eklenince, yurtdışı yatırımları daha sık duymaya başladık. Büyüme
stratejisi olan birçok Türk şirketi artan bir şekilde yurtdışındaki
yatırım fırsatlarını takip ediyor. Türk şirketlerin fırsatçı bir
yaklaşımla yurtdışı yatırımları yaptığını gözlemliyoruz. Son 5 yılda,
Türk şirketleri, toplam hacmi yaklaşık 7 milyar dolar olan 70 civarında
satın alma ve ortaklık işlemine imza attı. Bu yatırımlar, ihracat
pazarlarının çeşitlendirilmesi, yeni marka edinilmesi, maliyetlerin
azaltılarak rekabet avantajı yaratılması gibi faydaları beraberinde
getiriyor.
2- 2011 'de Türk şirketlerinin yurtdışında yaklaşık ne kadarlık bir işlem hacmi oldu?
- 25-30 arası işlemde yaklaşık 2,5-3 milyar dolarlık bir işlem hacmi
oldu. Bunun büyük kısmı, Anadolu Efes'in SAB Miller'in Rusya ve Ukrayna
işlerini satın aldığı tek işlemden geldi. Arçelik'in Güney Afrikalı
beyaz eşya üreticisi Defy'yi satın alma işlemiyle Yıldırım Holding'in
Malta'da satın aldığı konteyner terminali diğer öne çıkan işlemler. Geri
kalanı, orta ölçekli şirketlerin, yurtdışında üretim, sağlık, tekstil,
gıda içecek, finansal hizmetler gibi sektörlerde yaptıkları satın
almalardan oluştu.
3- Sizce 2012 yılı yurtdışında şirket satın alma fırsatları açısından nasıl olacak?
- Küresel krizin etkisiyle sorun yaşayan ülkeler ve şirketler oldu.
Yunanistan gibi bazı ülkelerde Türk yatırımcıların ilgi gösterdiği bazı
özelleştirme ve satış süreçleri başlatıldı. Ayrıca gelişmiş pazarlarda
finansal sıkıntı yaşayan ve cazip birer satın alma fırsatı oluşturan
şirketler var. Türk şirketleri yine bu fırsatları kovalayacaktır.
Bununla birlikte, Türkiye'deki büyüme önümüzdeki dönemde ivme
kaybedecek. Finansman kaynaklarının kısıtlı olacağı bir dönem bizi
bekliyor. Türk şirketlerinin yeterli sermaye birikimi olmadığını da
düşünürsek, 2012'de Türk şirketlerin yurtdışı satın almalarında önemli
bir artış beklemiyorum. Büyük ölçekli, sermaye gücü olan holdinglerin
ise dış piyasalardaki fırsatları değerlendireceğine inanıyorum.~
4- Son dönemde hangi sektörden Türk şirketleri, hangi ülkelerde, hangi boyutta şirket arıyor?
- Koç Holding, Yıldız Holding, Anadolu Holding, İş Bankası gibi
grupların daha büyük montanlı satın alma fırsatlarını takip ettiğini
söyleyebiliriz. Enerji, altyapı, gıda-içecek, tekstil, telekomünikasyon,
üretim gibi sektörlerde daha küçük ve orta ölçekli yatırımlara
odaklanan Türk gruplar ve şirketler de var. Ayrıca, kendisi daha önce
bir fona hisse satışı gerçekleştirmiş olup da inorganik olarak büyüme
stratejisi çerçevesinde komşu bölgelerden veya yakın coğrafyalardan
satın almalar yapan Türk şirketleri de mevcut. Tahminen 30-40 şirketten
bahsedebiliriz.
5- Yurtdışında satın alma anlamında en cazip sektörler hangileri? Neden?
- Otomotiv yan sanayi, seramik, sağlık gereçleri, lojistik, finansal
hizmetler, kimya, madencilik, sağlık, tekstil, teknoloji, gıda içecek ve
üretim ön saflarda yer alan sektörler. Bazı ülkeler spesifik alanlarda
dünya çapında güçlü ve buralarda bir fırsat olduğu zaman bunu
değerlendirmek önemli bir pazar payı, maliyet avantajı, marka edinimi
gibi faydaları beraberinde getiriyor. Benzer şekilde, finansal hizmetler
sektöründe bir satın alım bölgesel güç olma imkanı tanıyabiliyor.
Gelişmekte olan ülkelerde sağlık, gıda içecek ve hizmet sektörleri
büyüme potansiyeli itibarıyla cazip oluyor.
6- Önümüzdeki süreçte hangi ülkeler ve sektörler hareketlenecek? - Çin, Hindistan, Doğu Avrupa ülkeleri, Rusya, Ukrayna, Irak, Afrika
ülkeleri, Almanya, İtalya, Hollanda, Fransa gibi ülkelerle biraz önce
saydığım sektörlerin hareketli olacağını tahmin ediyorum.
7- Yurtdışında satın alma yapan Türk şirketlerin ortak özellikleri neler?
- Genelde Türkiye'de kendi alanlarının önde gelen şirketleri. Birçok
alanda faaliyeti bulunan, belli bir büyüklüğe ulaşmış orta ve büyük
ölçekli Türk grupların öne çıktığını görüyoruz. Önemli bir kısmı, belli
bir sermaye birikimi olan, borçlanma kapasitesi yüksek, halka açık
şirketler. Ayrıca, birden fazla yurtdışı yatırım tecrübesi olan
şirketler. Bununla birlikte, yurtdışı tecrübesi bulunmayan, oldukça
küçük ölçekli ama kendi işine katma değer sağlayacak yatırımları tespit
edip hayata geçiren şirketler de var.
8- Peki satın almalarda en çok hangi yöntemleri izliyor?
- Türk yatırımcılar kontrolü seviyor. İşlemlerin büyük kısmında çoğunluk
hissesi veya yüzde 100 hisse alımı var. Ama tanımadıkları bir pazarda
yatırım söz konusu ise ilk başlarda ortamı ve ülkeyi tanıyan bir yerel
ortakla gitmenin avantajını tercih eden şirketler de var tabii.
9- Yurtdışında şirket almak isteyenler nelere dikkat etmeli?
- Türk şirketlerin en önemli özelliği yeni pazarlara uyum sağlama
kabiliyetleri. Esnek bir yaklaşımları var. Ancak yine de dikkat edilmesi
gereken bazı hususlar var. Sektöre yönelik regülasyonlar, vergisel
mevzuat, muhasebe sistemleri, çalışanlarla ilgili sorumluluklar, yerel
otoritelerle ilişkiler, hizmet sağlayan aracıların ve danışmanların
seçimi, tedarikçilerle ilişkiler, yasal altyapı gibi alanlarda bilgi
sahibi olunarak planlı bir şekilde hareket edilmeli.~
10- Hangi ülkeler şirket alımı açısından daha cazip, neden?
Hindistan, Çin, Rusya, Ukrayna, Doğu ve Güneydoğu Avrupa pazarı, Körfez
ülkeleri, Güney Afrika sayılabilir. Ayrıca Almanya, Hollanda, İtalya,
Fransa başta olmak üzere Avrupa ve Kanada gibi çeşitli bölgelerde de
fırsatlar var. Gelişmekte olan ülkelerde maliyet avantajları ve büyüme
kaynaklı pazar potansiyeli var. Borç sıkıntısında olan ve büyümenin
sınırlı olduğu Avrupa'da ise küresel olarak bilinirliği yüksek olan
markalar mevcut. Bazı ülkeler belli sektörlerdeki fırsatlarla öne
çıkıyor. Örneğin Kanada'da madencilik, İtalya'da seramik, Almanya'da
otomotiv, İngiltere'de lojistik, Hollanda'da liman ve yatçılık gibi.
Komşu ülkelerde bankacılık, teknoloji, enerji, üretim, altyapı ve inşaat
gibi sektörlerde bölgesel bir oyuncu olma fırsatı sağlayan bazı
projeler var.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?