Tekfen Holding CEO’su Erhan Öner, tam 23 yıldır Türkiye haritaları topluyor. Her yıl tatilinin bir haftasını Londra’da sahafları dolaşarak geçiriyor. Bugün 1.000’den fazla haritadan oluşan, yatırım...
Tekfen Holding CEO’su Erhan Öner, tam 23 yıldır Türkiye haritaları topluyor. Her yıl tatilinin bir haftasını Londra’da sahafları dolaşarak geçiriyor. Bugün 1.000’den fazla haritadan oluşan, yatırım değeri yüksek bir koleksiyona sahip olan Öner, koleksiyonerliğin kendisine en büyük getirisinin manevi olduğunu belirtiyor. Öner, “Koleksiyoner bir iş adamı, hobisine yönelerek işin stresinden çok kolaylıkla sıyrılıp rahatlayabilir. Harita koleksiyonum beni tarihin derinliklerine götürüyor ve dinlendiriyorlar” diye konuşuyor.
Tekfen Holding CEO’su Erhan Öner iş dünyasının en yoğun çalışan profesyonellerinden. Uzun süren toplantılar, stresli karar anları, yurtdışı seyahatleri onun da çalışma rutininin bir parçası. Ancak tüm bu koşuşturmaca içinde Öner, hobilerine vakit ayırmayı ihmal etmiyor. Hobileri arasında onun için en özeli ise haritalar. Erhan Öner’in Tekfen Holding’deki duvarlarının dört bir yanı haritalarla dolu odasına adım attığınız anda da haritaların onun dünyasındaki varlığını daha yakından hissediyorsunuz. Öner, bu haritalara baktığında iş konuşurken yüzünde beliren ciddi ifade farklılaşıyor. Haritaların onu farklı bir dünyaya götürdüğü, değişen bakışlarında net olarak ortaya çıkıyor.
Erhan Öner 23 yıldır Türkiye haritaları topluyor. İş seyahatlerinde bir şekilde boş vakti olduğunda, mutlaka harita satan bir dükkanı ziyaret ediyor. Yıllık tatilinin en az bir haftasını Londra’ya ayırıp, günlerini haritacılarda geçiriyor. Dünyanın her noktasından bulduğu haritaları tam bir arşivci gibi kayıt altına alıyor. Bu hobinin Erhan Öner’e getirisi ise çok yönlü. Çünkü Öner haritaları sayesinde hatırı sayılır bir yatırım yapmış durumda. Ama belki daha da önemlisi haritaların dünyası Erhan Öner’i işin stresinden uzaklaştırıyor, farklı dünyaların kapılarını açarak, hayata daha zengin bakmasını sağlıyor.
Tekfen Holding CEO’su Erhan Öner, haritaya ilgisini, koleksiyonerliğe nasıl başladığını ve bugün gelinen noktada bu hobisinin kendisi için anlamını anlattı.
Prensipli Bir Koleksiyoner
Eski haritalar bana göre tarihin bir sayfa üzerine özet olarak yansıması. Haritalara ilgim ilk olarak 20 küsur yıl önce başladı. Daha sonra bu ilgimi eski haritalarla ilgili kitap, müzayede ve satış kataloglarını okuyarak ve eski harita satan kişilerle görüşerek geliştirdim. Koleksiyonu oluşturmaya 1985 yılında başladım. Ciddi anlamda belli bir boyuta ulaştığı yıl ise 1994. Haritaları Türkiye’de sahaflardan ve müzayedelerden, yurtdışında ise harita satan dükkanlardan ve yine oralarda düzenlenen müzayedelerden temin ediyorum. Aldığım her haritanın muntazam bir şekilde kaydını tutarım. Nereden, ne zaman, kaça aldığımı ve haritalarla ilgili künye bilgilerini kaydederim.
En Sevdiği Parçaların Hikayesi
Tanesini 5 dolara aldığım haritalar da var 5 bin dolara aldığım haritalar da… Fiyatları tümüyle değişiklik gösteriyor. Örneğin Fırat ve Dicle nehirlerinin etüt haritalarını Londra’da bir kitap fuarında çok komik bir fiyata aldım. Braun Hoggenber’in Avrupa şehir haritalarını içeren atlasını da bir müzayedede görüp koleksiyonuma kattım. Gerçekten çok orijinal ve güzel bir eser. Bugüne kadar temin etmek konusunda en çok çaba sarfettiğim parça ise John Speed’in Turkish Empire haritası oldu. Ama bende en özel yeri olan haritalar İstanbul ve İzmir haritaları. Özellikle eski İstanbul haritalarını çok detaylı ve dekoratif oldukları için beğeniyorum.
“Koleksiyonerin Sınırı Olmalı”
Bence her koleksiyoner kendine bir sınır çizmeli. Aksi halde bu merak zaman ve maliyet olarak kontrol dışına çıkar ve baş edilemez hale gelir. Ben kendime doğal olarak Türkiye’yi seçtim. Türkiye dışında bir coğrafyanın haritasını almam. Üstelik harita istediği kadar eski, kelepir ve de çok meşhur bir haritacıya da ait olsa da bu tutumumu değiştirmem. Harita koleksiyonculuğunun elbette bir sonu var. Eskiden 18’inci yüzyıldan sonraki haritaları almazken, şimdi erken 20’inci yüzyıl haritalarını da alıyorum. Şu anda binin üzerinde haritam var ve artık toplamaya değer harita bulmakta zorlanıyorum. 20 küsur yılda oluşturduğum bu koleksiyonun önce bir kataloğunu yapmak istiyorum. İleride ne yaparım bilmiyorum.
Eski Haritalarla Türkiye Kitabı
Çocuklarımın bu koleksiyona şimdilik pek ilgisi yok. Ben bir müzayededen yeni bir parça bulduğumda nasıl sevindiysem, belki ileride aynı hazzı diğer koleksiyonerlere de tattırırım. “Eski haritalarda Türkiye” diye bir kitap yapmayı da düşünüyordum. Fakat sonra bu fikirden vazgeçtim. Zira Türkiye coğrafyası çok geniş ve tarih boyunca değişik topluluklara ev sahipliği yapmış bir yer. Bu konunun bazıları tarafından yanlış yorumlara sebebiyet vermesini ve de zevk ve huzur kaynağı olan bu hobimin, bir huzursuzluk kaynağına dönüşmesini istemiyorum.
Çevremde harita koleksiyonerliği yapan kimse yok. Kimseyi de bu yönde etkileyemedim. Başka kimler harita topluyor bilemiyorum, ancak Türkiye’de bu hususta en iyi tanınan kişi olarak Sayın Muhtar Katırcıoğlu’nu biliyorum. Sergilerinden, yayınladığı sergi kitabından ve de şahsen bir iki görüşmemizden bu hususta Türkiye’de en yetkin kişi olarak onu tanıyorum.
“Harita Hem İyi Bir Yatırım Hem de Rahatlama Aracı”
Devamlı Kazanan Bir Birikim
Avrupa’da koleksiyonlar zaman zaman yatırım aracı olarak kullanılıyor. Türkiye’de ise böyle bir şey olduğunu pek sanmıyorum. Fakat aldığım her harita ve kitabın envanterini tuttuğum için haritaların çok iyi bir yatırım aracı olduğunu biliyorum. Allah muhtaç etmesin ama, aynı gayrimenkul gibi, genelde devamlı değer kazanan ve satıldığında çok çok yüksek değerler getirecek bir birikim.
Elden Çıkarması Kolay Değil
Tek zorluğu, “Haydi satayım” dediğinizde hemen alıcı bulamayacak, büyüklüğü dolayısıyla zamana yayılıp 4-5 müzayedede elden çıkarılabilecek bir şey. Tabii meraklı bir toptan alıcı veya özel bir müzenin ilgilenip bir seferde alması da mümkün olabilir. Ama o da çok kolay olacak bir şey değil.
Boşluğa Düşmemenin Garantisi
Öte yandan koleksiyoner olmanın faydaları çok. Koleksiyoner bir iş adamı, hobisine yönelerek işin stresinden çok kolaylıkla sıyrılıp rahatlayabilir. Mutlaka koleksiyoner olmak da gerekmez, yeter ki bir başka konuda ilgisi, hobisi olsun. Bu kişilerin ileride emeklilikte de kendilerini bir boşlukta bulmamasının garantisi olacaktır.
Haritalara Bakıp Dinleniyor
Koleksiyonumu evde, çiftlik evimde, ofisimde ve grubumuza ait şirketlerin ofislerinde tutuyorum. Haritalara ofis veya evde baktığım zaman beni tarihin derinliklerine götürüyor ve dinlendiriyorlar.
Tatilerini Sahaflarda Geçiriyor
Londra Ziyaretlerinin Ana Amacı
Herhangi bir harita almak için bir memlekete özel ziyaretim hiç olmadı, ancak iş seyahatlerimde bir şekilde boş vaktim oluştuğunda, mutlaka harita satan bir dükkanı veya bir sahafı ziyaret ederim. Yıllık tatillerimden en az bir haftasını Londra’ya ayırır, ‘kültür tatili’ yaparım, yani günlerimi haritacılarda veya sahaflarda geçiririm.
Harita Kitap Merakımı da Kamçıladı
Harita koleksiyonerliği zaten eskiden beri olan kitap merakımı kamçıladı ve bilhassa harita bulmakta zorlandığım son zamanlarda beni kitaplara yönlendirdi. Türkiye hakkında yazılmış seyahatnameler ve tarih kitapları hem içerik hem de içindeki haritalar açısından çok enteresan.
Gravür ve Karaf da Topluyorum
Harita dışında suluboya ve yağlıboya tablolara, İstanbul ve İzmir’le ilgili
nadir gravürlere ilgim var, fakat bu konularda koleksiyoner değilim. Ayrıca eşimle beraber hoşlandığımız lokumluk, aşurelik ve cam karafları topluyoruz.
Nilüfer Gözütok
ngozutok@capital.com.tr
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?