"Hedefimiz Avrupa'da ilk 5"

Uludağ İçecek Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ömer Kızıl’la şirketin geleceğini, sektörün durumunu konuştuk...

19.11.2018 11:32:000
Paylaş Tweet Paylaş
"Hedefimiz Avrupa'da ilk 5"

Nil Dumansızoğlu

ndumansizoglu@capital.com.tr

Uludağ İçecek’in tarihi 1870’li yıllarda faaliyet göstermeye başlayan ve ruhsatı 1912 yılında Padişah Sultan Mehmet Reşat Han tarafından verilen Keşiş Dağı Maden Suyu İşletmesi’ne dayanıyor. 1925 yılında dağın adının Uludağ olmasıyla işletmenin de adı da değişiyor. Şirketin ruhsatına 1931 yılında bu kez Mustafa Kemal Atatürk imza atıyor. Nuri Erbak’ın gazoz ve portakallı gazoz üretimiyle başlattığı Uludağ İçecek, pek çok kritik aşamadan geçerek bugün Türkiye’nin en büyük yerli içecek markası konumuna ulaştı. Bugün portföyünde 55 çeşit ürün bulunuyor ve bu ürünler 40 ülkeye ihraç ediliyor.

Son 3 yılda inovasyon ve Ar-Ge merkezine yaklaşık 190 milyon TL’lik yatırım yaptıklarını söyleyen Uludağ İçecek Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ömer Kızıl, “Koruyucusuz ürün üretimi için iki yıl önce tüm hatlarımıza 35 milyon Euro yatırım yaptık. 2019 itibarıyla Uludağ, Türkiye’nin içecekte sağlık markası olacak” diyor. Sektörün zor bir dönemden geçtiğini de sözlerine ekleyen Kızıl, özellikle ÖTV ve enflasyonun olumsuz etkileri olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: “Türkiye’de özel sektörün ciddi bir borç yapılanması var. Bizim de yatırımlarımızı yaparken aldığımız makinalar yurt dışı menşeli ve bunları 6-7 yılık uzun vadeli Euro ve dolarlarla aldık. Minimum borçla maksimum verime odaklanıyoruz. Ciromuzu artırmak önemli, ancak bu dönemde kârlılık daha öncelikli hale geldi.” Uludağ İçecek’in Bursa Yenice’deki tesislerine konuk olduk ve Ömer Kızıl’la şirketin geleceğini, sektörün durumunu konuştuk. 

Uludağ İçecek çok uzun yıllardır sektörün içinde… Tarihinizden bahseder misiniz?

 Şirketimizin tarihini, 1930-1980, 1980-2000 ve 2001 sonrası olmak üzere üç aşamada inceliyorum. İlk dönemde, bizim bugün “efsane şişe” olarak tanıttığımız şişenin piyasaya sunulmasıyla Türkiye genelinde ciddi bir satış hacmine ulaştık. Pazarımız büyüyünce, el tirajlarıyla yapılan üretim yerine İtalya’dan makine ithalatı yaptık ve saatte 5 bin 500 dolum kapasitesine ulaştık. Bu, bizim için modernleşmenin ilk adımı oldu. 1970’lerde ise Türkiye’nin sekiz merkezine patentli fabrikalar kurarak ulusallaşma yolunda önemli bir adım atıldı. Ben, bugünden baktığımda bunun doğru bir hamle olmadığını görüyorum. Sekiz patentli fabrika yerine ikinci kez kendi fabrikamızı açsaydık daha iyi olurdu. Çünkü depozitosuz şişelerle birlikte bu fabrikalar teker teker kapandı. 1998’li yıllarda Doğuş Holding yüzde 30 ortağımız oldu ve şirket kurumsallaşma adına önemli adımlar attı. Ancak 2001 kriziyle birlikte Doğuş ortaklıktan çıkmak durumunda kaldı. Biz de yüzde 100 aile şirketine geri döndük.

Kriz ortamında nasıl bir strateji izlediniz? 

 2001 yılında gazoz, portakallı gazoz, kola ve maden suyu olmak üzere dört ürünümüz vardı. O dönemde finans müdürümüz Mete Bey genel müdür, bense satış ve pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcısı oldum. Yeni ürün kategorileri yaratmak ve bu kategorileri var olanlardan daha hızlı büyütmek üzerine yepyeni bir strateji oluşturduk. 2002 yılında Frutti’yle meyve aromalı maden suyu markamızı yarattık. Daha sonra da meyve sulu maden suyu olan Frutti Extra’yı çıkardık. Uluslararası rakiplerimiz de meyveli maden suyu yaptı ancak onlar bu kategoride sonuncular. 2002’den 2009’a kadar hem ekonomik hem ürün çeşitliliği anlamımda çok iyi bir konuma geldik. Efsane şişeyi tekrar piyasaya sunduk. 2007 yılında limonata pazarına girdik. Daha sonra şekersiz, naneli ve şimdi de lime limonlu çeşitleri çıkardık. 

 Şu anda sektördeki konumunuz, kategoriler bazında aldığınız pazar payı nedir? 

 Bugün 55 çeşit ürünümüz var. Yüzde 55’le limonata pazarının, yüzde 28’le meyve aromalı maden suyu pazarının lideriyiz. Pazarda, şekersiz limonatanın toplam satışlarda payı yüzde 8’ken bizim şekersiz limonatamız yüzde 22 satıyor. Maden suyunda ilk 3 markadan biriyiz. Premium maden suyunda ise yerli ürün yok, o alanda da açık ara pazar lideriyiz. Uludağ Gazoz’la kendi kategorimizde 2’nci ve 3’üncülük arasında değişen bir yerimiz var. Bununla beraber son yıllarda girdiğimiz yeni kategoriler var. Önce premium maden suyunu, sonra da premium su markalarımızı çıkardık. Şimdi sularımızın pet şişelerini de piyasaya sunduk. Bir de premium maden suyunda yüz spreyi yaparak kozmetik sektörüne girdik. Bugün bu spreyleri E vitaminli ve 30 faktörlü olarak yapan tek markayız. 

Global oyuncuların güçlü olduğu bir pazarda, hangi güçlü yönünüzle öne çıkıyorsunuz?

 Türkiye’de kola kategorisinin, kola hariç tüm diğer çeşitlerde en büyük rakibiyiz. Doğru strateji yaparsanız kazanma şansınız oluyor. Çok ciddi tesislere sahibiz, inovatifiz, ürün gamımız ve finansal gücümüz kuvvetli, ambalajlarımız çok iyi, dağıtımımız çok güçlü. Zaten ürünlerimiz lezzet olarak tartışılmaz. Biz bugün 12 büyük şehirde kendi dağıtımımızı tamamen kendimiz yapıyoruz. Çünkü 55 çeşit ürünümüz var ve bunları birer birer işlemek lazım. Bayiler, en kolay satılan malları satıp diğerleriyle uğraşmak isteyebiliyor. Onun için şu anda Uludağ, ulusal alanda en büyük dağıtıma sahip olan şirketlerden biri. Bunun dışında 140 tane de bayimiz var. 

 Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına ne kadarlık yatırım yaptınız? 

 Uludağ İçecek olarak son 3 yılda inovasyon ve Ar-Ge merkezine yaklaşık 190 milyon TL’lik yatırım yaparak Kasım 2017’de içecek sektöründe Türkiye’nin en gelişmiş ilk Ar-Ge merkezini açtık. Çok özel bir laboratuvara sahibiz. Adetsel bazda ürün çıkarıp deneyip sonra pazara sunabiliyoruz. Ar-Ge ve kalite kontrol ekibimizde 38 kişi çalışıyor. Yüzde 97 ürün çıkarma başarımız var. 2017 yılında Ar-Ge merkezine yaptığımız yatırım 10 milyon TL’yi geçti. Bu da ciromuzun yüzde 2’sine denk geliyor. Koruyucusuz ürün yapabilmek için iki yıl önce tüm hatlarımıza 35 milyon Euro yatırım yaptık. Bu yıl Ar-Ge merkezimizde dünyada ilk kez gazlı içecek üretiminde aseptik dolum teknolojisini kullandık ve tüm ürünlerimizi koruyucu içermeyecek şekilde üretmeye başladık. 2019 itibarıyla Uludağ, Türkiye’nin içecekte sağlık markası olacak. 

 Tesislerinizin kapasitesinden bahseder misiniz? 

 Meşrubat dolum tesisi ve maden suyu ile meyve aromalı maden suyu üretim tesislerimiz olmak üzere iki fabrikamız var. Meşrubatta saatte 275 bin şişe, maden suyunda ise saatte 170 bin şişe dolum yapabiliyoruz. İki tesisin toplam kapasitesi saatte 450 bin şişe. Özellikle nisan-eylül arasında yüzde 100 kapasiteyle çalışıyoruz. 

 2017 yılını ne kadarlık bir ciroyla kapattınız? Cironuzda ürün dağılımı nedir? 

 2017’yi 610 milyon TL’nin üzerinde bir ciroyla kapattık. Bunun 100 milyon TL’lik kısmı ihracattan geldi. 2018’de ciromuzun 750 milyon TL’yi geçeceğini düşünüyorum. Ciromuzda yüzde 40’lık payla en büyük pay limonatanın. Onu, meyve aromalı Frutti ve Frutti Extra, gazoz ve portakallı gazoz, maden suyu ve premium maden suyu izliyor. Kozmetik henüz düşük bir pay alsa da hızlı büyüyor. Bunun ötesinde kozmetiğin imajımıza büyük faydası var. Bu kategori rakiplerimiz arasında bizi çok farklı bir konuma getirdi. 

İhracatta güçlü olduğunuz pazarlar hangileri?

 Bağlı olduğumuz Uludağ İhracatçılar Birliği’nde açık ara en çok ihracat yapan şirket konumundayız. Türkiye’nin en fazla içecek ihracatı yapan ulusal şirketiyiz. İhracat rakamımız 25 milyon Euro. Toplam 40 ülkeye ihracat yapıyoruz. Ama bunun ilk 10’u, toplam ihracatımızın yüzde 75’ini oluşturuyor. 1975 yılından beri faaliyet gösterdiğimiz Almanya, en büyük pazarımız. 1976 yılında Almanya’daki Türkler için bu pazara girdik, ancak şimdi ürünlerimizin yarısını Almanlara satıyoruz. 27 ulusal Alman marketinin raflarındayız. En güçlü olduğumuz kategori ise gazoz. İkinci en büyük pazarımız ise Irak. Şu anda Güney ve Kuzey bölgelerinin kendi arasındaki çatışma nedeniyle bazı lojistik ve gümrük sorunları yaşasak da Irak’ta Frutti’yle ciddi bir markayız. Üçüncü pazarımız Filistin’de portakallı gazozla güçlüyüz. Yeni girdiğimiz bir pazar olan Romanya’da limonatayla ciddi bir büyüklüğe ulaştık. Bu yıl ihracatımız 100 bin kolilere ulaştı. 2-3 yıl için 500 bin olmasını bekliyorum. Bir de en son kuvvetli bir distribütörle iş birliği yaparak Katar pazarına girdik. 

 Büyüme potansiyelinizin olduğu pazarlar hangileri? Bu yıl yeni pazarlara girdiniz mi, yıl sonuna kadar gireceğiniz yeni pazarlar var mı? 

 Bulunduğumuz pazarlarda büyüme hedefimiz yanında yeni pazarlar konusunda da çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Şirketin büyüme stratejisinin odağında MENA bölgesindeki ülkeler yer alıyor ancak bölgedeki jeopolitik gelişmeler sonucunda Avrupa pazarına ağırlık veriyoruz. Suudi Arabistan büyük bir pazar. İran, kapı komşusu ama korumacılık politikaları nedeniyle bazı sorunlar var. Kuzey Afrika’nın potansiyeli yüksek ama çok ucuz ürünlerin olduğu bir pazar söz konusu. Biz kaliteli ürün yaptığımız için fiyat konusunda oradaki tüketicinin beklentisini karşılayamayabiliriz, özel bir strateji geliştirmemiz lazım. Romanya pazarı bizim için bir tecrübe oldu, Doğu Avrupa ve Balkanlar da büyüyebilecek bir pazar olabilir. Yüz spreyi kategorisi büyümeye başlarsa Orta Doğu ülkelerinde kozmetik anlamında bambaşka bir boyuta gelebiliriz. Onun için sprey ve kozmetikte tecrübelerimizi artırmamız lazım. 

 Satın alma planınız var mı? 

 Satın alma planlarını her zaman fırsatlara bakarak değerlendirebiliriz. 

 Uzun vadede Uludağ İçecek’i nereye taşımak istiyorsunuz? 5 yıllık hedefleriniz nedir? 

 5 yıllık planımız içinde mevcut ciromuzu iki katına çıkarmak var. Bu hedefe ulaşmanın işlerimizi doğru yaptığımızın göstergesi olacağı inancındayız. Kola kategorisi hariç, Türkiye, Orta Doğu ve Balkanlar’ın en güçlü içecek markası olmayı hedefliyoruz. Maden suyu ve alkolsüz içecek kategorisinde faaliyet gösteren aile şirketleri arasında Avrupa’da ilk 10 şirket arasında yer alıyoruz. 3-4 yıl içinde ilk 5 içine girmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde yerinde üretim yapmamıza imkan sağlayabilecek bir üretim tesisi için Doğu illerinde kaynak arayışına devam ediyoruz. Dolayısıyla yeni bir üretim tesisi yatırımı da planlarımız arasında yer alıyor.


“KÂRLILIĞA ODAKLANACAĞIZ”

STRATEJİ
Şu anda Türkiye’de özel sektörün ciddi bir borç yapılanması var. Bizim de yatırımlarımızı yaparken aldığımız makineler yurt dışı menşeli ve bunları 6-7 yılık uzun vadeli Euro ve dolar kredileriyle aldık. Bu borçluluklar bilançoları bozdu. Borçluluklarımızı normal seviyelere çekeceğiz. Biz, minimum borçla maksimum verime odaklanıyoruz. Ciromuzu artırmak önemli ancak bu dönemde kârlılık daha öncelikli hale geldi.
AVANTAJ Uludağ İçecek olarak hem inovasyon hem kapasite anlamında önümüzdeki 15-20 yıllık yatırımlarımızı yaptık. Bu yatırımları, bugünkü döviz kurlarıyla yapmak zor olurdu. Örneğin iki yıl önce koruyucusuz ürünler için yaptığımız 35 milyon Euro’luk inovasyon yatırımı 100 milyon TL’ye denk gelirken şimdi bu rakam 180 milyon TL oluyor. Arada büyük fark var. Onun için biz, bu yatırımları yapmış olmanın avantajını yaşayacağız.



SAĞLIK TRENDLERİ TÜKETİMİ ETKİLİYOR

SAĞLIK FAKTÖRÜ
Gazlı içecekleri de kola ve diğer gazlı içecekler olmak üzere kendi içinde ayırmak lazım. Gazoz, bu gazlı içeceklerin en masumu. Şeker pancarı şekerinden yapılıyor, içine doğal aromalar var. Kolada kafein, renkli boya madde, karamel var ve glikozdan yapılıyor. Şu anda limonatada toplam tüketim 150 milyon litre, sade gazozda 300 milyon litre, doğal maden suyunda 300 milyon litre. Ancak kolanın toplam tüketimi 2 milyar litre. Yıllara göre düşüşler var ama ne yazık ki bazı alışkanlıklar değişmiyor.
DOĞRU POLİTİKA ŞART Bir de bu konuda uygulanan yanlış bir politika söz konusu. Bildiğiniz gibi okullarda satılan ürünlerle ilgili bir sağlık politikası var. Maden suyu okullarda serbest, ancak meyve aromalı yasak. Meyve aromalı maden suyunda şeker oranı kolaya göre yüzde 25 daha az. İçinde kafein yok, karamel yok, bir de maden suyundan yapıldığı için ciddi bir mineral kaynağı. Obeziteyle mücadele için yapıldı ama zaten 200 ml’lik şişelerde küçük porsiyon olarak satılıyor. Obezite, bir sektörü yasaklayarak çözülebilecek bir sorun değil. İçinde glikoz, fruktoz olan içeceklerin okula alınmamasını anlıyorum ancak şeker pancarı olan alınmalı. Bence bu iş, daha doğru politikalarla yürütülmeli.



ENFLASYON VE VERGİ EN ÖNEMLİ SORUNUMUZ

OLUMSUZ ETKİLEDİ 
Güçlü olduğumuz kategorilerde hala lideriz ancak pazar payımız geçen yıla göre biraz düştü. Bu yıl başında başlayan özel tüketim vergisiyle fiyatlar normalin üzerinde arttı. Kola gibi içeceklerde ÖTV vardı ancak şimdi artık limonata ve gazozlara da gelince makas ciddi derecede açıldı. Bazı marketlerle fiyatlandırma konusunda anlaşamadık ve çıkmak zorunda kaldık. ÖTV, içecek sektörü için doğru bir vergilendirme olmadı.
KALİTEYİ ZORLUYOR Biz, Türkiye’de şeker pancarı şekeri kullanan tek içecek şirketiyiz. Nişasta bazlı şeker, fruktoz ve glikoz kullanıyoruz. Ancak şeker pancarı şekerinin birim fiyatı 3 TL’nin üzerindekiyken rakiplerimiz 1,5 TL’lik fruktoz, glikoz kullanıyor. Bu durumda ben birim başına 30 kuruş vergi öderken onlar 15 kuruş ödüyor. Ne yazık ki kaliteli ürün yapan daha fazla vergi öder hale geldi. Bu yanlış politika umarım bir an önce değişir.
FİYATLARA YANSIDI Bunun dışında Türkiye artık ciddi bir enflasyonist ortama girdi, maliyetler ciddi derecede arttı. Örneğin döviz bazında pet şişe fiyatları yüzde 29,4 arttı. Bunu TL bazında düşününce artış yüzde 60’ları geçiyor. Limonatalarda bir ürünün maliyeti ÖTV ile beraber yüzde 40 artış gösterdi. Bu artışları zam yapmadan karşılamamız mümkün değil. Biz her yıl başında zam yapıyorduk ama bu yıl ara zam yapmak durumunda kaldık. Yıl başından bu yana fiyatlarda yüzde 24 artış oldu.



RAKAMLARLA ULUDAĞ İÇECEK


  1. Uludağ İçecek’in 2001 yılında 4 ürünü vardı, bu sayıyı 55’e çıkardık. 
  2. Yüzde 55’le limonata, yüzde 28’le meyve aromalı maden suyu pazarının lideriyiz. 
  3. 2017 ciromuz 610 milyon TL’ye ulaştı. 2018 yılında 750 milyon TL hedefliyoruz.
  4. Toplam 40 ülkeye ihracat yapıyoruz. İhracat rakamımız 25 milyon Euro. 
  5. İhracatta en güçlü pazarımız Almanya. Romanya’ya yeni girdik, Balkanlar’da potansiyel görüyorum. 
  6. Yüz spreyi kategorisi büyümeye başlarsa Orta Doğu’da bambaşka bir boyuta gelebiliriz. 
  7. Koruyucusuz ürünler için 2 yıl önce tüm hatlarımıza 35 milyon Euro yatırım yaptık. 
  8. 2017’de Ar-Ge merkezine yaptığımız yatırım 10 milyon TL’yi geçti. Son 
  9. 3 yılda inovasyon ve Ar-Ge merkezine 190 milyon TL’lik yatırım yaptık.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz