Koç ve Eczacıbaşı gibi büyükler, dede mesleklerini neredeyse
tamamen terk etmiş durumda. Diğerlerinde de aileden kalan işlerin
ağırlığı azalıyor. Boyner Holding, tekstille başlayan yolculuğuna
organize perakendeyle devam ediyor. Jeneratör üretimiyle tanınan Kazancı
Holding artık enerjide büyüyor. Finansal hizmetlerle yola çıkan Global
Yatırım’da finansal hizmetlerin payı yüzde 10,7’ye düşmüş durumda.
Özellikle tekstil kökenli Türk holdinglerinin, enerji, çimento, gıda
gibi son dönemin gözde alanlarına yatırım yapması da dikkat çekici...
BOYNER HOLDİNG, tekstille başlayan yolculuğunda ağırlığı bugün cirosunun
yüzde 83’ünü oluşturan organize perakendeye vermiş durumda. Eczacıbaşı
Holding, dede işi olan jenerik ilaç üretiminden çıkarak yapı ürünlerinde
bölgesel güç olmak yolunda ilerliyor. Jeneratör üretimiyle tanınan
Kazancı Holding artık enerjide büyüyor. İnşaatla yola çıkan Doğuş
Holding ise finansın cazibesiyle bu alana daha fazla odaklanıyor. Onlar
yalnız değil... Bugün Türkiye’nin önde gelen çok sayıda grubu, son
yıllarda girdikleri yeni işlerde aldıkları mesafe nedeniyle “ilk
işlerinin” ciroları içindeki payını hızla aşağıya çekiyorlar. Bu
grupların önemli bölümünde ise enerji, gıda, perakende, finans gibi
alanlara yatırım öne çıkıyor. Uzmanlara göre bu değişimin birkaç nedeni
var. Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birim Başkanı Dr. Cüneyt
Evirgen, bu portföy değişimini, yatırımların geleceğin sektörlerine göre
şekillendirilmesi olarak yorumluyor. Yönetim danışmanı Ali Midillili’ye
göre ise yeni sektörlere, özelikle de ilk işlerle sinerji yaratacak
alanlara girmek holdinglerin riskini azaltıyor. En önemlisi
sürdürülebilir kârlı bir gelecek sağlıyor. Bu gerçekleri gören Türk
holdingleri de hem global rekabetin zorlu şartları hem geleceğin yeni
sektörlerinin cazibesi nedeniyle portföylerini yeniden oluşturuyor,
rotalarını yeni sektörlere çeviriyorlar.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın. PAYINI AZALTANLAR
Anadolu’nun
önde gelen holdinglerinden Abalıoğlu da benzer bir değişim hikayesine
sahip. Abalıoğlu Holding’in 2011 yılındaki 1,6 milyar dolarlık
cirosunda, ilk faaliyet dalı olan tekstil grubunun payı sadece 63 milyon
dolar.... CEO Dr. Faruk Güler, sanayileşme sürecinde bakırın önemli bir
sanayi ara malı olacağını düşünmeleri sonucunda bu değişimi
gerçekleştirdiklerini söylüyor. Bu öngörüyle iştirak ettikleri Erbakır,
bugün holding işlerinin yüzde 80’inden fazlasını oluşturuyor. Yine
tekstil ile yola çıkan Zorlu Grubu da geleceği beyaz eşya, enerji ve
gayrimenkul sektörlerinde görüyor.~
Grubun 2010 yılında 7,1 milyar TL
olan cirosunda tekstilin aldığı pay, yüzde 14 ile yaklaşık 1 milyar TL.
Önümüzdeki dönemde daha çok enerji ve gayrimenkulde büyüyeceklerini
söyleyen Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, tekstili de
odak sektörlerinden biri olarak sayıyor. “Şimdi bazı sektörleri derleyip
toparlamanın iyi olduğunu düşünüyoruz. Odağı dağıtmak doğru değil” diye
konuşuyor. En son YKM’yi satın almasıyla dikkatleri üzerine toplayan
Boyner Holding, tekstilden çok portföyüne güç katan organize perakendede
büyümeyi tercih ediyor. 50 yıldır perakende tarafına yatırım
yaptıklarının altını çizen Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem
Boyner, “Tekstil alanındaki ciromuz aslında büyük bir hızla artıyor. Ama
perakende alanında da hızlı büyüme yaşadığımızdan ciro içindeki paylar
değişim gösterebiliyor” diyor. Bu strateji kapsamında holdingin
cirosunda yüzde 14 paya sahip olan tekstilin bu gücünü daha da
kaybetmesi bekleniyor. MCT Genel Müdürü Tanyer Sönmezer, genç nüfusun
büyüklüğü ve organize perakendenin hızlı gelişmesine dikkat çekerek
Boyner Holding’in perakende yatırımlarını çok akıllıca buluyor.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın. 3 SEKTÖRDEN KAÇIŞ VAR!
Payları
azalan sektörlere bakıldığında tekstil, ilaç ve inşaattan bir kaçış
olduğu göze çarpıyor. Kimya ve enerji yatırımlarıyla bilinen Akkök
Grubu’nun ilk alanı tekstilin bugün portföyde payı sadece yüzde 4
düzeyinde... Tekstilde dev şirketlere fason üretim yaparak bugünlere
ulaşan Eren Holding’de tekstilin payı yüzde 5’e düşmüş durumda. Eren
Holding CFO’su Saffet Molvalı, “Tekstil yatırımlarımız son 15 yılda
durdu. Bu konuda yeni yatırım da düşünmüyoruz” diyor. Bu değişimin
nedeni, Türkiye’de tekstilde kârlılık oranlarının bugün yüzde 5 ila 10
arasında seyretmesi olarak görülüyor. Enerji ve iş gücü maliyetlerinin
yüksek olması Türkiye’yi global rekabette geride bırakıyor. Değişimi
doğal karşılayan İTHİB Başkanı İsmail Gülle, “Türkiye’nin neredeyse
bütün büyük sermayesinin tekstil deneyimi var. Ama dünyada olduğu
gibiTürkiye’de de yeni talep ve piyasalar oluşmaya devam ediyor. Bu
ortamda gücü olan şirketlerin farklı alanlara yatırım yapmasından daha
doğal bir şey olamaz” diye konuşuyor. Aynı şekilde ilaç sektöründe de en
büyük alıcı devletin fiyat politikaları kârlılığı olumsuz etkiliyor.
Jenerik ilaç üretiminden çıkan Eczacıbaşı Topluluğu’nun CEO’su Erdal
Karamercan, ilaç sektörünün dinamikleri gereği, uluslararası oyuncu
olmanın bir zorunluluk haline geldiğini vurguluyor. İnşaatta da pazar
belli bir doygunluğa ulaşmış durumda. Bu yüzden inşaat alanında kurulan
Doğuş Grubu’nun 2011 yılı rakamlarına göre bu işteki payı yüzde 9’da
kalıyor. İnşaat şirketleri ellerindeki riski azaltmak için bağlantılı
farklı alanlara yatırım yapıyor. Örneğin konut ve ofis projeleriyle
adını duyuran Soyak da inşaatın portföydeki payını yüzde 50’ye çekiyor
ve enerji, döküm ve çimento alanlarında büyüme planları yapıyor.
KÂRLILIK VE BÖLGESEL HEDEF
Peki
hangi sektörler portföyde paylarını artırıyor? Neden bu sektörler
tercih ediliyor? Yönetim danışmanı Hazım Ellialtı, bunun nedenini “Ana
iş kolunda girişimciyi tatmin edecek kadar heyecan kalmaması ve daha
hızlı geri dönüş sağlayacak yeni işlerde bulunma iştahı” sözleriyle
açıklıyor. Son dönemde Türk iş dünyasında enerji, en cazip sektör olarak
dikkat çekiyor.~
Jeneratör işiyle büyüyen Kazancı Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Cemil Kazancı, enerjide geleceğin potansiyeline güvenerek
elektrik üretimi ve satışı, doğalgaz dağıtımı, satışı ve toptan ticareti
alanlarında dikey entegrasyonu tamamladıklarını ve bu alanda 2-3 kat
büyüyeceklerini belirtiyor. Kipaş, Limak Holding, AGE, Zorlu Grubu ve
Global Yatırım da enerjide gelecekte oluşacak kârın çekiciliğine
kapılmış durumda. Kipaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Öksüz, “Biz
holding bazında sektör çeşitliliğimizi artırmak ve enerji sektöründe
karşımıza çıkan fırsatların verimliliğine inandığımız için enerji
sektöründe yer aldık. Bu alanda devletin yenilenebilir enerji
kaynaklarına alım konusunda sağladığı birtakım teşvikler var, bunlardan
da faydalanmaya çalışıyoruz” diyor. Çimento, yapı ürünleri ve gıda gibi
bölgesel güç olma imkanı veren sektörler de yatırımda tercih ediliyor.
2007’de jenerik ilaçtan çıkmanın ilk adımlarını atan Ec-zacıbaşı
Topluluğu, 2008 yılında Alman Engers’i, Villeroy&Boch’un karo
bölümünü ve lüks banyo mobilyaları Avrupa lideri Burgbad’ın çoğunluk
hisselerini satın aldı. 2011’de de Rusya’da yıllık 3,2 milyon metrekare
üretim kapasitesine sahip bir seramik fabrikası açarak bu alanda
dünyanın en büyükleri arasına girmek istediğini net olarak gösterdi.
DUYGUSAL YATIRIMLAR DA VAR
Çimento
alanında da Sanko Holding, Kipaş, Limak Holding ve Sönmez Holding’in
iddialı hedefleri bulunuyor. Sönmez Holding Yönetim Kurulu Başkanı Celal
Sönmez, Adana’daki yeni çimento fabrikası ile üreteceği 2 milyon ton
çimentonun 1,5 milyon tonunu Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya ihraç etmeyi
planlıyor, Limak Holding de Doğu Çimento Grubu ile Ortadoğu’daki
ihtiyaçları karşılamayı ve Balkan ülkelerinde yeni fabrikalar kurarak
bölgesel güç kazanmayı hedefliyor, AGE Holding Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Selahattin Önen, gıda sektörüne hammadde sağlayan Asya
markalarıyla Türkiye’de liderliğin yanında Avrupa, Amerika, Uzakdoğu ve
Ortadoğu’da güçlü bir küresel oyuncu olmak için yatırım yaptıklarını
belirtiyor. Yatırımlarda duygusal kararlar da etkili oluyor, Yönetim
uzmanları Doğuş Grubu’nun en son girdiği yemek-eğlence sektörünün
Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk’in hobisi olarak start aldığını
belirtiyor, Benzer şekilde Kipaş Holding’in 2008’te faaliyete başlayan
çimento yatırımlarının ardında da duygusal bir neden yatıyor, Öksüz,
“Kahramanmaraş’ta bir çimento fabrikası kurmak, yönetim kurulu
başkanımızın çocukluk hayaliydi, Türkiye’nin güçlenen, büyüyen bir
ekonomiye sahip olması, bölgemizde ve komşu devletler Irak ve Suriye’de
gelişen pazarlar bulunması bizi bu sektörde yatırım yapmaya yönlendirdi”
diyor. Cüneyt Evirgen, “Patronlar kendi bebekleri gibi gördükleri
işleri nostaljik olarak koruyabilir ya da hobi olarak gördükleri
alanlara yatırım yapabilir. Bunu her zaman ekonomik olarak sorgulamak
doğru değil, İşin portföydeki ağırlığına bakmak lazım. Bu işin payı
yüzde 10’un altındaysa farklı tatminler ya da vefa için tutulabilir”
diye konuşuyor.
PAY AZALTMANIN RİSKLERİ
Tabii alınan
tüm bu stratejik kararların uygulanmasında belli sıkıntılar
yaşanabiliyor. Management Center Türkiye Genel Müdürü Tanyer Sönmezer,
holdinglerin değişim yönetiminde en büyük hatalarının insan kaynakları
ve yönetim kapasitesinin oluşturulmasında olduğunu söylüyor. Aslında
holding patronları da bu gerçeğin farkında... ~
“Biz azimli insanlarla
çalışmayı severiz. Daha kapalı bir aile şirketiyken şu an çok sayıda
profesyonel ekip arkadaşımız var. Yeni sektörlere girdikçe bu kaçınılmaz
oluyor” diyen Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, insan
kaynakları, holding ve diğer sektörler için ayrı organizasyon şemaları
oluşturduklarını söylüyor. Kipaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet
Öksüz de Özdemir ile aynı fikirde... “Ekibimizi profesyonellerle
donattık ve birçok işi onlara delege ettik” şeklinde konuşuyor. Ayrıca
yönetim uzmanlarına göre yeni yatırımlara yönelen holdingler, mevcut ve
ana getiriyi sağladıkları alanlarda müşteri memnuniyetinde de düşüş
yaşayabiliyor. Buna bağlı olarak da uzun vadede pazar payı
kaybediyorlar. Bu yüzden portföyde ağırlık değişimi söz konusu olduğunda
bir değişim komitesi kurarak ve müşteriyi de içine alarak bir değişim
modeli yaratılması öneriliyor. Yönetim danışmanı Hazım Ellialtı da
değişim aşamasında farklı bir konuya dikkat çekiyor. Ellialtı’ya göre
bir işin payını azaltırken maliyetler planlandığı kadar düşmeyebiliyor.
Ellialtı, bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Çünkü maliyet hesaplama
yöntemleri, işlerin birbirine geçtiği holdinglerde bir işten ayrılık
duaımunda öngörülenden yüksek maliyet doğuruyor. Şirketler buna dikkat
etmeli.”
İnşaat bizim için yeni
Boyner Grubu olarak
asıl büyümemizi yurtiçinde gerçekleştiriyoruz. Ama fırsatları gördükçe
yurtdışında da mağazalaşmalar oluyor. En son mayıs ayında Erbil’de
Beymen mağazamızı açtık ve beklediğimizden de büyük bir taleple
karşılaştık. 2011 yılında Altınyıldız’ın eski fabrika arazisinde Fer
Yapı ile birlikte Istwest konut projesine başladık. İnşaat bizim için
yeni bir alan. Ama yeni olmasına rağmen açıkçası inşaat sektörünü de çok
sevdik. Bu alanda da Boyner Grubu farkı ile sektördeki mevcut
koşullardan daha iyi, daha farklı bir hizmet verebileceğimizi gördük.
KUŞAK FARKIYLA PORTFÖYLER YENİDEN ŞEKİLLENİYOR
Daha yüksek kâr beklentisi
Eski
işlerin ağırlığını yeni alanlara bırakmasının farklı nedenleri mevcut.
Yönetim danışmanı Hazım Ellialtı, “Şirketler kendilerine iş yönetim
bilgisi, sermaye ve itibar sağlayan ana iş kollarından zaman içinde
sıkılıyor. Dikey entegrasyona ya da çok cazip gördükleri başka iş
kollarına yöneliyorlar. Temel beklenti çok daha yüksek kâr beklentisi”
diyor. Management Center Türkiye Genel Müdürü Tanyer Sönmezer,
“Türkiye’de dünyada da olduğu gibi sermaye getirisinin önemi keşfedildi.
Sermaye getiri oranı düşen ya da düşme eğilimi olan işlerde kârlı
büyümenin zor sağlanacağından değişim zorunlu oluyor” diye konuşuyor.
Kuşak değişince
Sönmezer,
“Tabii uzun dönemde kuşaklar arasında da farklı kararlar alınabiliyor.
Yeni kuşak yeni alanlara ilgi duymaya başlıyor. Yeni kuşağın
eğitiminden, dünya bilgisinden ve aile işinden bağımsız ikinci kuşak
değişimleri görüyoruz. Birinci nesilde yapılan işle gönül bağı var.
İkinci nesilde vefayla aynı işe devam etme isteği yüzde 50’lerde
kalıyor. Üçüncü neslin ise dede mesleği umurunda değil” diyor. Msearch
INAC Kurucu Başkanı Ali Midillili, son dönemde holdinglerin sinerji
yaratmayan işlerden çıktığına dikkat çekiyor.~
“2000’lerde holdingler
riski nasıl dağıtırız diye düşünmeye başladı. Birbirinden alakasız değil
de birbirini tamamlayacak sektörlerde olalım mantığı gelişti. Aynı
Ülker’in şeker, çikolata ve ambalajı üretme örneğinde olduğu gibi”
diyor.
NİHAT ÖZDEMİR / LİMAK HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI
CİROMUZDA İLK ÜÇ ENERJİ, ÇİMENTO VE HAVAALANI OLACAK"
Hala inşaat lokomotif
Biz
inşaat, enerji, çimento, havacılık, gıda ve turizm sektörlerinde
faaliyet gösteriyoruz. Enerjide şu anda güçlü varlıklarımız bulunuyor.
Ama bu varlıklar henüz yatırım aşamasında olduğu için cirodan en önemli
payı yine inşaat sektörü alıyor. Diğer sektörlerde de yatırımlarımız
hızla artıyor. Bu nedenle bu sektörlerdeki ciroların gittikçe artmasını
bekliyoruz. Konsolide ciromuzdaki payları açısından bakıldığında yüzde
35 ile inşaattan sonra enerji ve yüzde 25 payla çimento sektörümüz yer
alıyor. Yüzde 10 ile havaalanı sektörümüz ve yine yüzde 9 ile turizm de
bu sektörleri izliyor. Kosova’da Priştine Havaalanı’nın yatırımı
tamamlandığında havaalanı sektörü daha da yükselecek.
Enerjide çeşitleneceğiz
Enerji,
yaşamak için çok zorunlu bir ihtiyaç. Türkiye’de hızlanan özelleştirme
süreçleri ve büyümenin etkisi ile oluşan enerji açığı sebebiyle altyapı
ve enerji alanına yoğunlaştık diyebiliriz. UEDAŞ ve ÇEDAŞ
özelleştirmeleriyle birlikte elektrik dağıtımı alanına girdik. Enerji
üretim faaliyetlerimizde ise öncelikle portföyümüzde bulunan jeotermal
santralimizi de devreye alarak çeşitlilik yaratma arzusundayız. Ayrıca
UEDAŞ ve ÇEDAŞ ile kazandığımız elektrik dağıtım tecrübesini de
yurtdışına taşımak istiyoruz.
Yeni dağılım nasıl olacak?
Önümüzdeki
5 yılda en büyük pay altyapı yatırımları ve enerji grubuna ait olacak.
Ortadoğu’daki ihtiyaç nedeniyle yatırım yaptığımız Doğu Çimento grubumuz
gibi önümüzdeki yıllarda da Marmara Bölgesi’nde yeniden yapılanma
hedefleri doğrultusunda Batı Çimento’yu büyütmeyi hedefliyoruz. Çimento
tarafında organik büyümemiz var. Yurtdışında özellikle Balkan
ülkelerinde yeni fabrikalar kurmayı, satın almayı da hedefliyoruz.
Turizm sektöründe faaliyetlerimizi Kıbrıs’ta ve Mersin’deki otel
yatırımlarımızla artırmayı planlıyoruz. Bunlara bakarak enerji, çimento
ve havaalanı sektörünün ciro dağılımında ilk üçü oluşturacağını tahmin
ediyoruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?