Liderliği koruyacağız

İpek Üstündağ, bu hedefini ve diğer planlarını şöyle anlatıyor...

16.11.2018 11:29:000
Paylaş Tweet Paylaş
Liderliği koruyacağız

Nil Dumansızoğlu

ndumansizoglu@capital.com.tr

Şenpiliç’in temelleri, 1978 yılında Haşim Gürdamar’ın Gebze’de bir yetiştirme çiftliği kurmasıyla atıldı. İlk olarak kuluçkahane kuruldu, ardından kesimhane yatırımı yapılmasına karar verildi. 1988 yılına gelindiğinde ise bugünkü Şenpiliç markası hayat buldu. Asıl atılımı son 5 yılda yapan Şenpiliç’in bu süre zarfında başında ikinci kuşak yöneticisi İpek Üstündağ vardı. Şirketi yüzde 18 pazar payıyla sektör lideri haline getiren Üstündağ, bu başarıda nelerin etkili olduğunu şöyle anlatıyor: “1,8 milyar TL’yi aşan ciromuzla sektörün en büyük entegre piliç üreticisi konumuna geldik. İşimizi iyi, hesabımızı doğru yaptık. Benim yönetim felsefemde işimi çok iyi bilmek var. Rakiplerime bakmak yerine kendime hedefler koyarım ve onların peşinden giderim.” 2017’de Osmaniye Kadirli’de 400 milyon TL’lik bütçeyle yeni bir yatırımın temellerini attıklarını ve bu tesisin 2019’un ilk çeyreğinde işletmeye alınacağını söyleyen Üstündağ, bu yatırımla beraber önümüzdeki 5 yıl içinde pazar payını yüzde 25’e çıkarmayı hedefliyor. Gelecek planları arasında ise sürdürülebilir büyüme performansı yakalamak ve pazar liderliğini korumak var. Bu plan doğrultusunda dünyadaki gücünü korumak da yer alıyor. Ancak, bunu,“Herkes bir dünya markası yaratmaktan bahsediyor ama ben dünyada bir Türk markası olarak büyümek istiyorum” sözleriyle ortaya koyuyor. İpek Üstündağ, bu hedefini ve diğer planlarını şöyle anlatıyor: 

 İpek Hanım, siz şirketin yönetimini ne zaman nasıl devraldınız? 

 Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olduktan sonra bir yıl Ernst&Young’ta çalıştım. Daha sonra babamın isteği üzerine aile şirketimiz olan Şenpiliç’te, mali işler bölümünde çalışmaya başladım. 31 yıldan beri şirketin içindeyim. Aslında tavukçuluk erkek egemen bir sektör. O nedenle sahada çalışmak yerine mali işlerde başladım. Şirketle birlikte benim pozisyonum da değişti. 2003 yılında genel müdür oldum. Yaklaşık 10 yıldır da yönetim kurulu başkanıyım. 

 Şenpiliç’in bugünkü konumuna gelmesinde hangi kritik aşamalar etkili oldu? 

 İşimizi iyi, hesabımızı doğru yaptık. Benim yönetim felsefemde işimi çok iyi bilmek var. Bunun için hem çok çalışmak hem de sürekli gelişim gerekiyor. Ben rakiplerime bakmak yerine kendime hedefler koyarım ve onların peşinden giderim. Risk almaktan da çekinmem. Babam aslında bir inşaat mühendisi. İnşaat sektöründe yaşanan kriz nedeniyle bir başka sektörde kendine fırsat yarattı. 1978 yılında Gebze’de bir yetiştirme çiftliği kurmasıyla bu işe atıldı. İlk olarak kuluçkahane kuruldu, ardından kesimhane yatırımı yapılmasına karar verildi. 1988 yılına gelindiğinde ise bugünkü Şenpiliç hayata geçirildi. 1991 yılında Adapazarı’ndaki ilk kesimhanemizi, 1998’de ise ikinci kesimhanemizi kurduk. 1998’de entegre piliç üretiminin aşamalarını tamamladık ve organik büyümeyle sektör liderliğine geldik. Son 5 yılda 1,5 kat büyüdük ve üretim kapasitemizi yüzde 50 artırdık. Şu anda doğrudan 3 bin 200, dolaylı olarak ise 8 bin 500 kişiye istihdam sağlıyoruz. 

Şenpiliç için 2017 nasıl bir yıldı?

 Geçen yıl sadece bizim için değil, sektör için de iyi bir yıl oldu. Türkiye’de kişi başı tavuk tüketimi yüzde 10 arttı, ihracat yüzde 35 büyüdü. Biz büyüme odaklı bir şirketiz. 2017’de yüzde 15 büyümeyle 1,8 milyar TL’lik ciro elde ettik. Yüzde 18 pazar payıyla sektör lideriyiz. l Üretim kapasiteniz nedir? n Yüzde 100 kapasiteyle çalışıyoruz. Artık yetmediği için Osmaniye’de 400 milyon TL’lik yeni bir kesimhane ve yem fabrikası yatırımı hayata geçiriyoruz. Daha sonra da kuluçkahane ve damızlık çiftlikleri yapacağız. Piliç eti üretim kapasitemiz yıllık 300 bin ton. 

 Yeni yatırımınızla hedefiniz nedir? 

 Bu yatırımı 2019’un ilk çeyreğinde işletmeye almayı planlıyoruz. 300 bin ton olan üretim kapasitemizi bu yatırımla 500 bin tona çıkaracağız. Önümüzdeki 5 yıl içinde de pazar payımızı yüzde 25’e çıkarmayı hedefliyoruz. 

İyi geçen bir yıldı ama 2017’de sizi zorlayan konular oldu mu?

Bizi zorlayan konu, 2017’nin ikinci yarısından itibaren bütün dünyada artan yem hammadde fiyatları oldu. Bunun nedeni Türkiye’deki kur artışından gelen maliyet değil. Çin ve Amerika’nın yol açtığı ticaret savaşları, geleceğimizin öngörülebilir olmasını ortadan kaldırmış vaziyette. Bu savaş nedeniyle emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar, gelecekle ilgili öngörülebilir bir tahmin yapıp iş yapmayı zorlaştırıyor. Yem hammaddesinin yarısı mısır. Onu biz Türkiye’de yetiştirebiliyoruz. Ancak yüzde 25’i soya fasulyesi ve bunu da Amerika ve Brezilya’dan ithal ediyoruz. Oradaki fiyat değişiklikleri bizi olumsuz etkiliyor çünkü ihracatta da en büyük rakiplerimiz Amerika ve Brezilya. Ama biz de ihracat pazarlarına yakınız. Orta Doğu, dış ticaretin en büyük merkezlerinden biri. Bizim de stratejik olarak coğrafi konumumuz bu pazarlara yakın. 

 2018’in ilk 6 ayını geride bıraktık. Bu yıl sizin için nasıl geçiyor? 

 Biz planladığımız gibi gidiyoruz. Yine yüzde 7-8 civarında bir büyümemiz var. Bizim planlarımızı bozan bir şey yok. Temel gıda maddesi ürettiğimiz için genel ekonomik konjonktürden o kadar etkilenmiyoruz. Bizim krizlerimiz kuraklık, dolu gibi bize özgü sorunlar oluyor. Bu yıl böyle bir kriz yaşamadık. Hatta bu yıl, hava şartlarından dolayı makarna ve ekmeklik buğdayların kalitesi düştüğü için yemlik buğdaylar arttı ve ucuzladı. Bu, bizim sektörümüz için olumlu oldu. Çünkü buğdayın ucuzlaması, mısırla soyayı dengeliyor. 

~

 İhracatta gücünüz nedir? Kaç ülkede ürünleriniz satılıyor? 

 Bizim ciromuzun yaklaşık yüzde 8’i ihracattan geliyor. Üretimimizin yüzde 10’unu ihraç ediyoruz. Irak, Libya, Rusya, Gürcistan, Afrika, Uzak Doğu, Körfez ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri’ne yılda 30 bin tona yakın ihracatımız var. En güçlü olduğumuz pazar Orta Doğu. Suudi Arabistan’daki ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. 

 Yeni pazar arayışınız var mı? Sizin için potansiyeli olan pazarlar hangileri? 

 Bu yıl sonuna kadar başarabilirsek Japonya pazarına girmek istiyoruz. Biraz zor bir pazar, çünkü kültürleri bizden çok farklı. Tavuğu da ona göre farklı özelliklerde istiyorlar. Yeni ürünlerle oraya girmeyi düşünüyoruz. Onun dışında Hindistan incelediğimiz ve potansiyel gördüğümüz bir pazar. Şu anda tavuk eti üretimleri çok düşük ve tavukçuluk anlamında altyapıları kuvvetli değil. Hızlı büyüyen bir pazar ve tüketimin artacağını düşünüyoruz. 

En büyük ihracat pazarlarından biri olan Irak’a getirilen ek gümrük vergisi, sektörü nasıl etkiler?

 Bu yüzden ihracata çok bel bağlamamak gerekiyor, çünkü siyasi politikalardan çok etkileniyor. Bu söylendi ancak henüz uygulanmadı. Uygulanırsa elbette etkileri olur ancak Türkiye’deki üretimin yaklaşık yüzde 20’si ihraç ediliyor. Başka pazarlara yönelip dengeyi buluruz. 

 Ar-Ge, inovasyon ve teknoloji yatırımlarınızdan bahseder misiniz? Bu alana cironuzdan yüzde kaç pay ayırıyorsunuz? 

 Yalnızca Şenpiliç’in değil, Türkiye piliç eti sektörünün, Avrupa ve Amerika’dan çok daha teknolojik ekipman ve makineyle çalıştığını gururla söyleyebilirim. Bizim Ar-Ge çalışmalarımız daha çok şarküteri ve kaplamalı ürünlerimizi ürettiğimiz ileri işlem fabrikamızda yapılıyor. 

 Dağıtımda nasıl bir model izliyorsunuz? 

 Satışımızın yarısını bayilikler aracılığıyla diğer yarısını da kendi dağıtım ağımızla yapıyoruz. Bizim işimiz operasyon, 24 saat yaşayan bir sistemimiz var. Ürettiğimiz mamul raf ömrü olan bir ürün olduğu için bunu en hızlı ve efektif şekilde dağıtmak gerekiyor. Bu nedenle güçlü bir dağıtım ağı kurma stratejisini benimsemiştik. Ürünlerimiz şu anda kesimhaneden çıktıktan sonra 90 noktaya dağıtılıyor. Sonra oradan bayilerimiz aracılıyla dağıtılıyor. Her gün kasap kasap, lokanta lokanta, market market dağıtım yapıyoruz. Yeni yatırımımız için Osmaniye’yi seçmemizin bir nedeni de dağıtım. Güney Doğuda da bir merkezimizin olması, çok daha etkin ve daha ucuz bir dağıtım yapmamızı sağlayacak. 

Türkiye’de piliç etinde tüketici alışkanlıkları nasıl?

 Türkiye’de piliç eti satışı daha çok ev içi tüketime gidiyor. Kırımızı etin yaklaşık yüzde 70’i ev dışıyken tavuğun yüzde 70’i ev tüketimi. Türkiye de gelişmiş ülkeler gibi bir trend içinde. Bütün piliç artık daha az tüketiliyor. Çalışan kadın ve yalnız yaşayan insan sayısı arttıkça parça ve hazır yemek tüketimi daha çok artıyor. İnsanlar daha çok pratik gıdalara yöneliyor. 

Tavuk etine karalama kampanyalarıyla nasıl mücadele etmek gerekiyor?

 Öncelikle şunu belirtmek lazım; antibiyotik ve hormon kullanımı yasak. Bu konuda da sadece tavuk gündeme geliyor, ancak ama bu sadece tavuk etine özgü bir durum değil, danada da balıkta da yasak. Biz, tüketicilerin piliçlerin hangi koşullarda yetiştirildiğini, üretim süreçlerinin nasıl ilerlediğini öğrenme isteğini Çiftlikten Sofraya adlı online platformla karşılıyoruz. Akıllardaki sorulara bilimsel veriler ışığında cevap sunuyoruz. Ancak tüketici nezdinde kaybolan güveni özel sektör olarak tek başımıza değiştiremeyiz. Bilim ve devlet otoritelerinin de bu konuyu işlemesi gerekiyor. 

 Şen Piliç için nasıl bir gelecek planlıyorsunuz, hedefinizi paylaşır mısınız? 

 Hedefimiz, bundan sonra da Şen Piliç’in sürdürülebilir bir büyüme içinde olması ve pazar liderliğini koruması. Türkiye tavukçulukta çok ileri ve sektör olarak çok büyük. Herkes bir dünya markası yaratmaktan bahsediyor ama ben dünya markası yaratmak istemiyorum. Dünyada bir Türk markası olarak büyümek istiyorum. Gelecek toprak ve tarımda olacak. Eskişehir’de 800 dönümlük bir elma bahçem var. Buğday ekilen yerlerde elma da yetiştirilebildiğini gördüm ve bu işe başladım. Tarım işi, doğaya tamamen bağlı olduğunuz için çok zor. Hayalim, bu işi büyütmek ve elma ihraç ettiğimi görebilmek.

~


“ÜÇ KUŞAK BİR ARADA ÇALIŞIYORUZ”

BABAMDAN NE ÖĞRENDİM?
Babam hala şirkette aktif olarak çalışmaya devam ediyor. Babamdan, işimizde her zaman dürüst olmamız gerektiğini öğrendim. Çünkü, temel gıda maddesi üretiyoruz ve bunun çok büyük bir sorumluluğu var. Güvenilirliği korumanız gerekiyor. Bunun dışında mütevazılığın önemini öğrendim. Mütevazılık aslında şirketin ve kurumların sürdürülebilirliğini sağlıyor.
ÜÇÜNCÜ KUŞAK İŞ BAŞINDA Ancak ne yazık ki Türkiye’de aile şirketlerinde ikinci-üçüncü kuşağa gelindiğinde bu mütevazılık kaybolabiliyor. Şimdi de iki oğlum şirkette yetişiyor. Büyük oğlum 26 yaşında ve yem bölümünde çalışmaya başladı. Küçük oğlum da bu yıl liseyi bitirdi. Şu anda satın alma bölümümüzde staja başladı. Onları da aynı değerlerle yetiştirmeye çalışıyorum.



“PİLİÇ ETİ TÜKETİMİ ARTACAK”

KIRMIZI ETİN ETKİSİ
TÜİK rakamlarına göre mayıs ayında kırımızı etin fiyatı tavuğun 4 katı olarak açıklandı. Piliç eti tüketimi ise 2017’de yüzde 10 arttı. 2013 yılından beri kırmızı et fiyatları, tavuk, domuz ve balık etine göre tüm dünyada artıyor. Kırmızı et tüketimi de düşüyor. Kırmızı et fiyatlarındaki yükselişin sadece Türkiye’nin gerçeği olmadığını unutmamak gerekiyor.
GELECEK BEYAZ ETİN Kırmızı et tüketimi tüm dünyada düşmeye devam edecek. Çünkü kırmızı et üretimi sürdürülebilir değil, çok fazla kaynak harcanıyor. Bir kilo canlı dana yetiştirebilmek için 6 kilo yem gerekirken bu, tavukta 2 kilo, domuzda 3,5 kilo, balıkta 1,5 kilo.
SÜRDÜRÜLEBİLİR PROTEİN Tüm dünyada kırmızı et tüketimi azalıp daha fazla tavuk ve balık tüketimi olacak. Müslüman ülkelerde piliç etinin önü açık çünkü domuz eti tüketimi yok. Temel gıda maddesi ve sağlıklı. Her ne kadar bu aralar hormon, antibiyotik gibi çeşitli engellere takılsak da en sürdürülebilir hayvansal protein piliç eti olacak.



ŞENPİLİÇ'İN BÜYÜME YOLCULUĞU


  1. 2017 sektör için de iyi bir yıl oldu. Kişi başı tavuk tüketimi yüzde 10, ihracat yüzde 35 arttı. 
  2. Büyüme odaklı bir şirketiz. 2017’de yüzde 15 büyüdük, ciromuz 1,8 milyar TL’ye ulaştı. 
  3. Yüzde 18 pazar payıyla sektör lideriyiz. 5 yılda payımızı yüzde 25’e çıkarmayı hedefliyoruz. 
  4. Son 5 yılda 1,5 kat büyüdük ve üretim kapasitemizi yüzde 50 düzeyinde artırdık. 
  5. Şu anda doğrudan 3 bin 200, dolaylı olarak 8 bin 500 kişiye istihdam sağlıyoruz. 
  6. Osmaniye’de 400 milyon TL’lik kesimhane ve yem fabrikası yatırımı hayata geçiriyoruz. 
  7. Kapasitemizi 300 bin tondan 500 bin tona çıkaracak. Bu yatırımı kuluçkahane ve damızlık çiftlikleri izleyecek. 
  8. Üretimin yüzde 10’unu ihracat ediyoruz. Ciromuzun içindeki payı ise yüzde 8 düzeyinde. 
  9. En güçlü olduğumuz pazar Orta Doğu. Suudi Arabistan’daki ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. 
  10. Bu yıl sonuna kadar Japonya pazarına girmek istiyoruz. Hindistan da incelediğimiz bir diğer büyük pazar.



“DÜNYADA ÖNEMLİ BİR YERDEYİZ”

 TÜRKİYE PİLİÇTE GÜÇLÜ 
Türkiye, tavuk eti üretiminde dünyada 9’uncu sırada. Çok önemli bir yerimiz var. Türkiye’deki tavukçuluk şirketleri dünyadaki rakiplerine baktığınız zaman oldukça büyük. Örneğin Şenpiliç’in büyüklüğüne baktığınızda AB’deki tavukçuluk şirketleri sıralamasında ilk 10’a giriyor.
TAVUK DÖNER POTANSİYELİ Türkiye’de ayrıca tavuk dönercilerin geleceğinin çok açık olduğunu görüyorum. Okullarda iş modeli olarak okutulacak markalar var. Fast-food sektöründe daha uluslararası şirketler gündemde ama tavuk dönerde bütün dünyada zincir mağaza yaratacak potansiyel var.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz