Sanayiciliği Bırakıp Tutkusuna Yöneldi

Ömer Malaz, bir zamanlar sanayiciydi. Malazlar Kibrit ve Kartonsan’ın ortaklarındandı. Sonra hisselerini satıp, tutkusuna yöneldi ve Numarine şirketini kurdu. Şimdi Tuzla’daki tesislerinde dünyaya ...

1.01.2008 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Ömer Malaz, bir zamanlar sanayiciydi. Malazlar Kibrit ve Kartonsan’ın ortaklarındandı. Sonra hisselerini satıp, tutkusuna yöneldi ve Numarine şirketini kurdu. Şimdi Tuzla’daki tesislerinde dünyaya yat ve tekne üretiyor. “5 yıl gibi kısa bir sürede sektörde, özellikle global pazarda çok önemli bir konuma geldik” sözleriyle ulaştığı düzeyi de anlatıyor.

Çocukluğundan beri denizlerde, teknelerde büyümüş bir iş adamı Ömer Malaz. Onu, aile şirketleri Malazlar Kibrit’ten ve Kartonsan’daki hissedarlığından da tanıyoruz. Tam bir deniz tutkunu olan Ömer Malaz, 5 yıl önce girdiği yat imalatı işinde bugün dünya devlerini alt edecek noktaya geldi. Dünyanın en prestijli fuarlarına katılan ve önemli 2 ödül alan Numarine, 5 yıl aradan sonra Türk müşterisine de üretim yapacak. 2008’in şubat ayındaki fuarda ilk kez Türk yat tutkunlarının karşısına çıkacaklarını belirten Numarine’in kurucusu ve sahibi Ömer Malaz, fuardan umutlu olduklarını söylüyor. 2008 yılında 24 milyon Euro ciro hedefleyen Numarine’in amacı 10 yıl içinde 50 tekne üretebilecek kapasiteye ulaşmak.

İyi bir teknenin bir ev kadar rahat olması gerektiğini belirten Ömer Malaz, “Tekne, denizin üzerinde lüks bir evdir. Bir evde olması gereken her şeyin bir teknede de olması lazım” diyor. Ömer Malaz ile Türk yatçılık sektörünü ve iyi bir teknenin özelliklerini konuştuk:

- Hobinizden dolayı bu işe girdiğiniz doğru mu?
Aslında bir bakıma doğru. Çocukluğumdan beri her zaman teknemiz oldu ve denizlerde büyüdüm. Tekne sahibiydim ancak istediğim hizmeti alamadığımı fark ettim. Açıkçası “Ben daha iyisini yaparım” dedim. Ama en başından beri sanayici kimliğim de vardı. Kartonsan’daki hisselerimi sattıktan sonra yatırım için yeni bir iş alanı aramaya başlamıştım. Tamamen profesyonel bir işadamı gözüyle baktım. Türkiye’de bu alanda çok ciddi bir potansiyel olduğunu fark ettim. O yüzden bu alana girdim.

- Türkiye son yıllarda yat ve tekne üretimi açısından adından ciddi olarak söz ettiriyor. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?
Türkiye özellikle son 5 yıldır üretim konusunda atağa geçti. Genel dünya pazarında zaten son yıllarda ciddi bir talep artışı yaşanıyor. Türkiye de bu pazarda çok iyi bir pay kapmaya başladı. Özellikle 30 metre ve üzeri büyük boy teknelerde. Dünyanın en büyük yelkenli yatı Malta Şahini’nin bir Türk tersanesi tarafından yapılmış olması çok önemli bir prestij oldu.

- Türkiye’nin bu alandaki rakipleri kim?
Dünyada yat üretimi denince akla gelen ülkelerden İtalya ve İngiltere, 15-30 metre arası küçük boy dediğimiz seri tekne üretimi konusunda çok iyi. Almanya ve Hollanda ise 30 metre üzeri mega yat konusunda. Biz Numarine olarak 15-30 metre arası orta boy tekne konusunda seri imalat yapıyoruz. En çok talebin olduğu alan budur.

- Henüz 5 yaşında genç bir şirketsiniz ama önemli başarılara imza attınız. Bunu nasıl başardınız?
Evet. Biz 5 yıl gibi kısa bir sürede sektörde, özellikle global pazarda çok önemli bir konuma geldik. Türkiye’nin adının global pazarda duyulmasında firma olarak önemli katkımız var. Öncelikle çok teknolojik tekneler üretiyoruz. Teknelerimizde kullandığımız teknoloji rakiplerimizden 10 yıl ötededir. Dolayısıyla girdiğimiz tüm fuarlarda inanılmaz ilgi görüyoruz. Bunun dışında dizaynlarımız çok iyi ve tüm bunlara rağmen rakiplere kıyasla fiyatlarımız daha uygun. Üretimlerimizi Türkiye’de yaptığımız için maliyetlerimiz Avrupalı rakiplere kıyasla daha düşük oluyor. Kısaca tasarımlarımız iddialı ve modern, sunduğumuz teknoloji çok ileri ve fiyatımız cazip. Tüm bunlar bir araya gelince dikkat çekmemiz ve ses getirmemiz çok doğal.

hed

- Müşterileri kitlenizi kimler oluşturuyor?
Tabii ki belli bir alım gücü olan kesimden bahsediyoruz. Sonuçta 600 bin Euro önemli bir miktar. Kimlerin tekne almak istediğine gelirsek, aslında herkes… Dünyada da Türkiye’de de şöyle bir şey var: Herkes önce bir ev, daha sonra araba alır. Ancak herkesin otomobili vardır. Dolayısıyla insanlar diğerlerinden bir farkları olsun ister. Bunun ileriki aşaması yat almaktır. Yattan sonraki basamak da uçak zaten…

- Avrupalı müşterinin profili nasıl?
50-60 metrelik bir tekneler gerçekten sadece belli bir zümrenin alabileceği tekneler. Ama bizim ürettiğimiz boydaki 16-30 metrelik tekneler orta boyda ve Avrupa’da bu teknelere sahip olmak sanıldığı gibi çok üst bir gelir gerektirmiyor. Avrupa’da 30 metre tekne alabilen o kadar çok insan var ki! Çünkü çok güzel finansman olanakları var. Müşteri bankasıyla anlaşıyor, 10-12 yıllık krediyle tekne alabiliyor. Oysa Türkiye’de 600 bin Euro’yu getirip masaya koyabilecek kitle tekne sahibi oluyor. O da çok kısıtlı bir kesim. Yani Avrupalı için tekne sahibi olmak Türkiye’deki gibi olağanüstü bir lüks değil. Tabii ki yaşam standartları belli bir seviyede olan insanlar ama burada sanıldığı gibi jet-set mensubu değiller. Zaten rakamlar da bunu gösteriyor. Avrupa’da tekne sahipliği Türkiye’nin 15-20 misli. Almanya’daki rakam Türkiye’nin 25 misli.

- Bir teknenin ortalama ömrü ne kadardır?
Aslında kullanım ömrü diye bir şey yok. Bugün denizlerde yüzen 25-30 yıllık tekneler var. Bir otomobilden çok daha uzun ömürlüdür. Bir motor 14 bin saat çalışmak için tasarlanmıştır. İlk sene tekne 300 saat yapar. Düşünün sadece motorun ömrü 50 yıl.

- Peki bir teknenin imalatı ne kadar sürüyor?
Yaklaşık 5 ay sürüyor. Aynı anda 12-14 arasında tekne üretebiliyoruz.

- Satış sonrası hizmeti nasıl sağlıyorsunuz?
Yurtdışındaki bayilerimizin tümü aynı zamanda satış sonrası hizmeti de veriyor. Satışı tamamen distribütörler aracılığıyla yapıyoruz. Portekiz, Almanya, İspanya, İtalya, Yunanistan, Fransa, Belçika gibi birçok ülkede distribütörlerimiz var. Türkiye’deki satış sonrası hizmetimizi de şubat ayında pazara girdikten sonra biz vereceğiz. Bizden daha iyi kimse veremez.

 “İyi Tekne, Ev Gibi Olandır”

- Ürettiğiniz teknelerin özellikleri ve fiyatları nedir?
Müşteriye özel butik tekne üretimi yapmıyoruz. Belli boy ve modellerimiz var, müşteri onlardan hangisini istiyorsa seçiyor. 16, 24 ve 31 metre olarak üç farklı boyda, 5 modelde seri üretim yapıyoruz. Önce sipariş alınıyor, sonra üretim başlıyor. İç dekorasyonda ise farklı seçenekler sunuyoruz. En ucuz yatın fiyatı 600 bin Euro, en pahalı olanın fiyatı ise 5 milyon 800 bin Euro.

- İyi bir teknenin sahip olması gereken özellikleri nasıl sıralarsınız?
Tekneyi bir ev olarak düşünün. Hatta lüks bir ev olarak… Lüks bir evde olması gereken her şeyin bir teknede de olması gerekir. Tek farkı, bunun suyun üzerinde olmasıdır. Denizin üzerinde saatte 30 knot (yaklaşık 50 kilometre/saat) hızla giden bir ev. Avrupalı müşterinin bir yatta “olmazsa olmaz” diye baktığı tek özellik sürat. Saatte 30 knotun altında hızla giden tekne asla istemiyorlar. Bizim de en yavaş teknemiz 32-33 knot gidiyor. (1 knot: 1,85 km/saat)

Numarine Dünyaca Ünlü Tasarımcılarla Çalışıyor

Tommaso Spadolini
Numarine’in tasarım ekibinin başında üç önemli isim bulunuyor. Dünyaca ünlü yat tasarımcısı Tommaso Spadolini, bu isimlerden ilki. Son tasarımları arasında İspanya Kralı’nın 70 knot hız yapan 42 metrelik yatı ile ünlü modacı Roberto Cavalli’nin 42 metrelik motoryatı bulunuyor.

Can Yalman
13 yıldır endüstriyel tasarım yapan Can Yalman, 2002 yılından beri Spadolini ile birlikte Numarine serisinin iç ve dış tasarımı ve yerleşim planlarının geliştirilmesinde çalışıyor.

Umberto Tagliavanı
İtalya’nın önde gelen tasarımcı ve gemi mühendislerinden. Numarine yatlarının hidrodinamiği, stabilitesi ve makine dairesiyle ilgili detaylar Tagliavani’ye ait. Kendisi, aynı zamanda Ferretti Yachts’ın da danışmanlığını yürütüyor.

Yasemin Erdoğan
yerdogan@capital.com.tr

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz