Ünlü
yönetim gurusu GARY HAMEL, "What Matters Now" (Simdi Ne Önemli?) adlı
son kitabında şirketlere, acımasız bir değişim, çılgın bir rekabet ve
kesintisiz bir inovasyon ortamında nasıl başarılı olacaklarının sırrını
veriyor. Hamel, "Geleceğin şirketlerini yaratmak için bugün 5 temel
özelliğe önem vermek gerektiğini söylüyor. Bu özelikleri de "değerler,
yenilikçilik, adaptasyon, tutkular ve ideoloji" olarak
sıralıyor.Kitapları 20'den fazla dile çevrilen, iş dünyasının en etkili
düşünürlerinden biri kabul edilen ünlü yönetim gurusu Gary Hamel, yeni
bir yönetim devriminin eşiğinde olduğumuzu söylüyor. Bildiğimiz yönetim
anlayışını ortadan kaldıracak en önemli itici gücün, internetle doğup
büyüyen yeni bir kuşak olduğuna dikkat çekiyor. Bu kuşağa "Facebook
jenerasyonu" adını veren Hamel, "Şirketler yönetim modellerini bu
kuşağın ihtiyaçları doğrultusunda yeniden tasarlamalı" diye konuşuyor.
Hamel'a göre, günümüz şirketleri acımasız bir değişim, çılgın bir
rekabet ve kesintisiz bir inovasyon ortamında faaliyetlerini sürdürüyor.
Yeni kitabı "What Matters Now" (Şimdi Ne Önemli? ) işte böylesi bir
ortamda başarılı olmanın formülünü veriyor. Bu kitapta günümüzde önemli
olanın değerler, yenilikçilik, adaptasyon becerisi, tutku ve ideoloji
olduğu vurgulanıyor. Şirketlere ve liderlere, çalışan bağlılığını
artırmadan karar alma mekanizmalarını geliştirmeye kadar geniş bir
yelpazede ipuçları veren "What Matters Now", çok yönlü bir gelecek
ajandası niteliğinde.
1- DEĞERLER ÖNEMLİDİR
Herhangi bir organizasyonda, herhangi bir kademede liderseniz, bu
hizmetkar olduğunuz anlamına da gelir. Kariyerlerin, becerilerin,
kaynakların ve kurumsal değerlerin hizmetkarı. Bana göre, bu görev 5
ayrı erdem barındırıyor. Bunları sadakat, cömertlik, ihtiyat, sorumluluk
ve adalet olarak sıralayabiliriz. 21'inci yüzyıl da liderler söz konusu
erdemlerden yoksun görünüyorsa, bunun sebebi global ekonomide
yöneticilerin görevi kötüye kullanmış olmasıdır. Avrupa'da 2011'de
patlak veren borç krizini düşünün. Aslında Yunanistan gibi küçük bir
ülkenin borç sorunu, küçük bir felaket olarak kalabilirdi. Ancak
globalleşen bir dünyada yaşıyoruz ve Yunanistan'ın krizi bir salgın gibi
yayıldı ve hızla bütün Avrupa'yı sardı. Avrupa'nın krizinden
çıkarabileceğimiz çok önemli dersler var. Bu kriz sadece bir borç krizi
değil bir ahlak krizi aynı zamanda. Bana göre insan eliyle oluşturulmuş
bir fırtına! ~
ESKİ DEĞERLERE DÖNÜŞ
Kolay para kazanma merakı bankacıların çok sevdiği karmaşık finansal
sistemlerle bir araya gelince, küçük bir delik kocaman bir yırtığa
dönüştü. Peki bu krizden ne öğrendik? Birincisi, simyanın her zaman işe
yaramadığını öğrendik. Çöpü altına dönüştüremezsiniz. İkincisi, hiçbir
hatanın sonsuza dek sürmeyeceğini anladık. Üçüncüsü risk ve geri dönüşün
her zaman birbiriyle ilişkili olduğunu ve son olarak aptallığın
bulaşıcı olduğunu gördük. Mart 2009'daki kredi krizinin ardından
Financial Times'da yayınlanan bir makalede yeni bir kapitalizm modeline
ihtiyacımız olduğundan söz ediliyordu. Evet, bugün kapitalizmin
kuralları yeniden yazılıyor. Günümüzde milyonlarca insan borç bağımlısı
olmuş durumda. Bu noktada çiftçilerin manifestosunu hatırlamakta,
köklere geri dönmekte fayda var. Kayınpederim bir çiftçiydi. Yıllarca
alın teriyle geçimini sağladı. Asla dürüstlüğünden taviz vermedi, ne
ektiyse onu biçti. Çalıştığı kadar kazandı, hiç borcu olmadı. İşte
günümüzde iş dünyasının da bu kuralları yeniden benimsemesi gerekiyor.
İş dünyasının insanileşmeye ihtiyacı var. Değerler önemli. FACEBOOK KUŞAĞI İÇİN YENİ YÖNETİM MODELİ Bildiğimiz yönetim anlayışını ortadan kaldıracak
en önemli itici güç ise Facebook jenerasyonu. Bu jenerasyon için web,
hayatın işletim sistemi. Burada öğreniyor, burada paylaşıyor, burada
oynuyor, burada flört ediyor, burada iletişim kuruyorlar. Yönetim
modellerinin bu kuşağın ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlanması
gerekiyor. Bunu yaparken de yeni kuşağın kabullerine kulak vermekte
fayda var: 1- Bu kuşağın anlayışında her fikir, yandaş kazanma şansına sahip. 2- Katılım, artık kimlik bilgilerinden daha değerlidir.
Youtube'da bir video paylaştığınızda kimse sizin film okulunda okuyup
okumadığınızı sorgulamaz. 3- Web'de hiyerarşi aşağıdan yukarıya doğrudur. Her web
forumunda bazı kişiler diğerlerinden daha aktiftir ve etkilidir. Bunlar
yüksek mercilerce bu konuma getirilmemiştir. 4- Liderler başkanlık yapmaz, hizmet eder. 5- Yeni dönemde artık görevler alınır, verilmez. 6- Gruplar kendi kendilerini savunur, kendi kendilerine
organize olur. Rakiplerini kendileri seçer, istediklerini gruba alma
istediklerini almama hakkına sahiptirler. 7- Kaynaklar tahsis edilmiş değil, ilgi çekici olmalıdır.
Web'de ilginç fikirler ve ilgi çekici projelere yönelim vardır. Web, an
be an milyonlarca kişinin en değerli şeyi olan zaman ve ilgisini neye ne
kadar kullanacağına karar verdiği bir pazar ekonomisidir. 8- Güç biriken paradan değil paylaşmaktan gelir. Web aynı
zamanda bir hediye ekonomisidir. Etkinlik ve itibar kazanmak için
uzmanlık ve içerik sunmak zorundasınız ve bunu yaparken de çok hızlı
olmalısınız. 9- Sıradanlık açığa çıkar. Online rating sistemleri her yerde
hazır ve nazırdır. Geleneksel şirketlerde çalı��anlar her şeyi
derecelendirmek zorunda değildir ama web her şeyi derecelendirir. 10- Hiyerarşik organizasyonlarda konuşma yapmak cesaret ister.
Çünkü iletişim kanalları yatay değil dikeydir. Web'de ise aksidir.
Web'de başkalarıyla iletişim kanalı sonuna kadar açıktır. 11- Kullanıcılar politika kararlarında oy hakkına sahiptir.
Online toplulukların kim tarafından oluşturulduğu önemli olmaksızın
kullanıcılar bu toplulukların sahibidir ve politikalar sosyal olarak
inşa edilmelidir. 12- Öz kazanç önemlidir. Wikipedia'daki makaleleri, açık
yazılımları, Flickr'daki fotoğrafları düşünün. Bunların hepsi gönüllü
zaman ayrılarak yapılmıştır. İnsanoğlu önem verdiği bir işe dahil olma
imkanı verildiğinde ne kadar cömert olabiliyor.~ 2- İNOVASYONUN ALTIN ÇAĞI
Varlığımızı, zenginliğimizi, mutluluğumuzu ve geleceğimizi inovasyona
borçluyuz. İnsanoğlu olaraksayısız genetik kazanımın ve kalıtsal hatanın
sonucuyuz. Yüzyıllar süren sosyal inovasyon sonucu bugün hür iradeye
sahibiz. Yaratırken mutluyuz ve yaratmak için sayısız erişilebilir araca
sahibiz. Rönesans'ı, Aydınlanma'yı bir kenara bırakın, biz bugün
inovasyonun altın çağındayız. Günümüzün inovasyon konusunda başarılı
şirketlerinin gözle görülür bazı alışkanlıkları var. Bir inovasyoncu
olmak için öncelikle herkesin kabul ettiği inançları zorlamalısınız.
Geleneksel olarak kurumsal müşteriler lisanslı yazılım alıyor ve kendi
sunucularına yüklüyor, güncellemeler ve bakım onarım için de yıllık
ücret ödüyorlardı. Ta ki Salesforce.com, bir hizmet olarak yazılım
konseptini pazara sunana kadar. Salesforce.com bu yenilikçi model
sayesinde geleneksel inancı kırdı. Son derece esnek, maliyetleri azaltan
bir dağıtım modeliyle çalışan şirketin müşterileri bugün, aylık
kullanım bedeli ödeyerek istedikleri yazılımı kullanıyor.
YENİ DÖNEMİN İNOVATİF ŞİRKETLERİ
Başarılı inovasyoncuların öne çıkan bir diğer alışkanlığı gelişmekte
olan trendlere dikkat etmeleri. Bugün pek çok ülkede insanlar video
programlarını uydu üzerinden ya da kabloyla alıyor. Bu şirketler,
müşterilerine yüzlerce kanalı bir arada sunuyor ve dolgun bir aylık
ücret alıyorlar. Sorun şu ki kimse o yüzlerce kanalın hepsini izlemiyor,
sadece birkaç tanesini izliyor ama geriye kalanı için de ücret ödüyor.
Bunu fark eden You-tube, Roku, Vudu, Hulu, Netflix, AppleTV gibileriyse
yepyeni iş modelleriyle tüketicinin karşısına çıktı ve ihtiyacı
karşıladı. Her şirket bir beceri ve değerler bütünüdür. Tipik olarak
bunlar nesilden nesile aktarılan iş modellerine bağımlıdır. Bu modeller
yeni bir amaçla inovasyonun hizmetine sunulabilir. Disney buna iyi bir
örnek. Disney becerilerini ve değerlerini ana işinin dışında çok farklı
alanlara adapte etmeyi başardı. Bugün tiyatro bölümü, Çin'de orta sınıfa
Disney karakterleriyle İngilizce öğreten Disney English bunlardan
sadece ikisi. Başarılı inovasyoncular anlaşılmaz ihtiyaçları da takip
etme alışkanlığındadır. İnovasyonun amacı, müşterileri daha önce hayal
etmedikleri birşeyle şaşırtmak ve bir kez kullandıktan sonra bir daha
onsuz yaşayamaz hale getirmektir.
3- ADAPTE OLMAYAN KAYBEDER
Değişim beraberinde bazı risk ve tehditleri de getiriyor. Bunlarla başa
çıkabilmek de şirketlerin adaptasyon kapasiteleriyle doğru orantılı.
Geçmişte liderler, rutin olmayanı rutine sokan modellerle çalışıyordu.
Şimdi değişime adapte olma zamanı. Tamamen adapte olabilen bir şirket
yaratmak zor iş. Bunun için isteklerde, davranış biçimlerinde, yönetim
sistemlerinde kökten bir değişim gerekiyor. Yarının başarılı şirketleri
hiç süphesiz daha yüksek başarıyı daha az sancılı elde edebilenler
olacak. Adapte olabilen şirket yeni fırsatları değerlendirebilen
şirkettir. Ana işi büyüme getirecek yeni alanlar yaratacak şekilde
yeniden tasarlamak önemlidir. Bunu başaran şirketler en iyi çalışanları
bünyesinde toplayabilir. Son olarak adapte olabilen şirketler gelişen
müşteri ihtiyacına en proaktif biçimde yanıt verebilen şirketlerdir.
Esnek şirketler yaratabilmek günümüzün en temel iş becerisidir ve
adaptasyon önemlidir. Peki adapte olabilen bir şirket nasıl yaratılır?
Pek çok şirket geleceği kaçırıyor. Bu geleceğin belirsiz olmasından
değil şirketlerin bu konuda yeterince endişeli olmamasından
kaynaklanıyor. Gelecek ana eksende değil kenarda başlar. Masanın
arkasında oturuyorsanız geleceği görmek zordur. Ayrıca geleceğin
trendlerini tespit etmeniz yetmez, olası her senaryonun üzerinde
düşünmek, geleceği test etmek de gerekir.~
IBM ESNEK OLMAYI NASIL BAŞARDI?
Adaptasyon için entellektüel esneklik gereklidir. Bugün pek çok şirket
için derin önyargılar, adaptasyonun önündeki en büyük engeli
oluşturuyor. Önyargılardan kurtulmak gerekli. Genetik çeşitliliğe
yatırım yapmak önemli. Homojen ekipler oluşturmak, tartışmayı ve
diyalektik düşünceyi desteklemek önemli. Diğer yandan adaptasyon için
strateji çeşitliliği de gerekiyor. Bunun için de yeni stratejik
fikirlerden oluşan bir portföy yaratmak önemli. 1.000 çılgın fikirden
sadece 100 tanesi bir tecrübeye imkan verir. 10 tanesi gerçek bir
yatırımı hak eder. 12 tanesi yeni bir iş yaratmaya ya da şirketin yönünü
değiştirmeye imkan verir. Şirketler iyi fikirleri çeken mıknatıslar
inşa etmelidir. IBM bunu başaran şirketlerden biri Şirket, 2006-2008
yılları arasında 'inovasyon buluşmaları' adı altında bir platform
geliştirdi. Burada dünyanın önemli sorunlarına çözüm bulmak üzere çok
sayıda yeni kaynak kullanma biçimi keşfetti.
4- ŞİRKETLERDE TUTKU EKSİK
Yapılan araştırmalar, günümüzde çalışanların sadece beşte birinin
gerçekten işine bağlı olduğunu gösteriyor. Her 10 çalışandan yaklaşık
4'ü işine hiç bağlı değil. Peki bu veriler neden bizde sarsıcı bir etki
yaratmıyor? Yaratmıyor, çünkü görmezden geliyoruz. Önem vermiyoruz,
iktidarımıza güveniyoruz. Oysa çalışan bağlılığı yüksek şirketler daha
kârlı ve gelirleri de daha yüksek. Peki bağlılığı artırmak için ne
yapmak lazım? Her sabah uyandığında "Bugün yeni, farklı ne var" diye
soran müşterilerin olduğu bir dünyada, bir şirketin başarısı yeni
başlangıçlar yapabilme, hayal gücü ve her seviyedeki çalışanının
bağlılığına bağlı. Tembellerle kazanan bir şirket yaratamazsınız. Her
şirket çalışanlarından dünya çapında beceriler bekler. İyi eğitimli
olmalarını, daha fazla öğrenmelerini ister. Problem şu ki itaat,
çalışkanlık ve rekabetçilik artık global metalar haline gelmiş durumda.
Dünyanın her yerinde bu özelliklere sahip çalışanlar bulabilirsiniz.
Bulunması daha zor olan insiyatif alabilen, yaratıcı ve tutkulu
çalışanlardır.
KATILIMCILIK TUTKUYU ARTIRIR
Günümüz şirketlerinde karar alma süreçlerine katılım oldukça sınırlı.
Şirket çalışanlarının önemli bir bölümü bu sürecin dışında bırakılıyor.
Satış temsilcilerini, çağrı merkezi temsilcilerini, idari yöneticileri
genellikle karar uygulayıcılar olarak iş görüyor, karar alıcılar olarak
değil. Bu önemli bir probleme işaret ediyor. Elbette politikalar ve
kurallar önemli ancak günümüzde fazla kontrol var. Yöneticiler kuralları
ortadan kaldırmak için değil kural koymak için teşvik ediliyor. Çok
kural kontrol edilmesi gereken çok konu anlamına gelir. Bir dakika dunın
ve düşünün; şirketinizde ne kadar gerçekten işe yaramayan, tamamen
tepedekileri memnun etmek için konmuş kural ve politika var. Ne kadar
kural insiyatif almayı ve tutkuyu desteklemek yerine standardizasyonu
destekliyor? Çok fazla olduğunu göreceksiniz.
5- İDEOLOJİNİN GÜCÜ
İnsanlık tarihi bir ideolojiler çelişkisi günlüğüdür. Politeizmin
karşıtı monoteizm, materyalizmin karşıtı idealizm, merkantalizme karşı
serbest ticaret, totalizme karşı demokrasi, komünitarizme karşı
bireyselcilik... Yönetim insan başarısının teknolojisidir. Aksiyon almak
için sosyal ideolojinin anlaşır organizasyonel bir formda sunulması
gerekir. Marksizm'de bu form sosyalist partidir, yönetimde ise
bürokrasi. ~
Bürokrasinin ideolojisi ise kontrole dayalıdır. Fakat şirketlerin
tutkulu, yaratıcı ve biçimlendirilebilir olması için kontrolden daha
fazlası gerekir. İşi rutin hale getirmek insanları rutin hale
getirmektir. Zaten bürokrasinin de işi insanları kanlı canlı makinelere
dönüştürmektir. Günümüzde bu arkaik düşünce anlayışından uzaklaşmaya
başladığımızı düşünebilirsiniz. Astlarımıza çalışan ve ekip üyesi demeye
başladık ne de olsa. Ancak liderler kendilerine iş-yaşam dengesi,
kişisel gelişim, mentorluk, çeşitlilik, şeffaflık ve onlarca başka insan
odaklı konuyu ne kadar önemsediklerini sormalılar.
5 AYRI TİPTE İNOVATİF ŞİRKET VAR ROKETLER
Bu grupta, çılgın iş fikirleriyle desteklenen genç şirketler var. Online
lüks tüketim eşyaları perakendecisi Gilt Groupe, internet üzerinden TV
şovları sunan Hulu ve online müzik yayını yapan Spotify, bu grubun örnek
şirketleri olarak öne çıkıyor. Bu şirketler, yenilikçi iş modellerini
şans eseri değil, deha eseri olarak bulmuşlardır. Ancak iş modelleri
henüz deneme aşamasında ve tarihsel olarak değerlendirildiği benzer pek
çok şirketin ömrünün çok uzun olmadığı görülüyor. 2006 yılında
Starbucks, IKEA ve eBay, Business Week'in top 25 inovasyoncu şirket
listesindeydi. 4 yıl sonraki listede hiçbiri yer alamadı. İnovasyoncu
şirket olarak kalmak zor ve pek çok şirket kazananlar podyumundaki
yerini koruyamıyor. MÜMTAZ İNOVASYONCULAR
Bunlar her yıl yenilikçi olan şirketler grubunda yer alıyor. Araştırma
ve geliştirmeye milyarlarca dolar harcıyorlar. Örneğin IBM, 18 yıl
boyunca Amerika'nın patent rekortmeni oldu. Ancak yenilikçi olmalarına
rağmen bu tip inovasyoncu şirketler bir miktar tek yönlü. Intel. yan
işlere girmek konusunda büyük zorluklar çekti. Çipleri sunucularda,
PC'lerde yer almasına rağmen akıllı telefonlarda ya da tablet
bilgisayarlarda yer alamadı. 2010 yılında Amerika'da 4 bin 551 patente
sahip olmasına rağmen Samsung, bugün Amerika'daki bir numaralı LCD-TV
markası değil. Bu onur 2002 yılında kurulmuş 200'den az çalışanı olan
Vizio'ya ait. SANATÇILAR
Bu gruptaki şirketler, inovasyon kahramanlarının küçük bir bölümünü
oluşturuyor. Sayıları pek fazla değil. Aralarında IDEO, BMW Design Works
ve bir reklam şirketi olan Grey New York yer alıyor. Bir "sanatçı" için
çalışıyorsanız gününüzün yarısını, zorlarlarsa penguenlerin uçabileceği
fikrine inanan bir patrona inovasyonun ne kadar önemli olduğunu
savunmakla geçirmezsiniz. Günümüzde pek çok şirketin sadece inovasyona
odaklanma lüksü yok. Ancak hala sanatçılardan öğrenecek çok şey var:
Vahşi fikirleri desteklemek, başkalarının fikirlerini geliştirmek,
konuya odaklanmak, her seferinde tek bir diyalog, görsel olmak, niceliğe
bakmak ve yargılamayı geciktirmek. SİBER ROBOTLAR
Bu grupta Google, Amazon, Apple'ı görebilirsiniz ve hepsi inovasyon
konusunda insanüstü bir başarıya sahiptir. Bu şirketlerde pek fazla
sanayileşme çağı geni bulamazsınız. Yönetim uygulamaları özgürlük,
meritokrasi, şeffaflık ve deneyim gibi prensipler etrafında inşa
edilmiştir. Stratejik olarak esnek ve sınırsız biçimde yaratıcıdırlar.
CFO'ları Tanrı değil, hizmetkardır. Sadece inovatif iş modellerine
değil, aynı zamanda yabancı yönetim pratiklerine de sahiptir. Google'ın
60:1 kontrolün yaygınlığı felsefesi ya da Apple'ın baştan aşağıya
kullanım zevki takıntısı gibi. Mümtaz inovasyoncuların aksine bu
gruptakiler çok yönlüdür. Roketlerin aksine önümüzdeki yıl da yılın en
inovasyoncu şirketi listesine girebilirler. Ancak problem şu ki biyonik
kapasiteleri geri kalan bizlere fazla gelebilir.~ İNOVASYON İÇİN DOĞANLAR
İnovasyon kodunu kıran az sayıda eski nesil şirket var. P&G, IBM,
Ford gibileri inovasyon için doğmuştur. Pek çok yönetim ritüelimiz
yıllar önce keşfedildi ve disiplin, kontrol, hizalama ve
öngörülebilirlik gibi tüm yüksek sesli hedefleri teşvik etmek üzerine
kuruldu. Ancak bugün artık şirketler bu süreçlerin tamamını yeniden
gözden geçirmek durumunda. İlginçtir bugüne kadar ne BusinessWeek ne
Fast Company en yenilikçi şirketler arasında Whirpool'a yer vermedi.
Oysa bu şirket, son derece basit inavasyoncu bir yaklaşımla bugünlere
ulaşmış durumda. 100 yaşında bir üretim şirketi yapabiliyorsa herkes
yapabilir!
HİYERARŞİYİ AŞAN ÖRNEK ŞİRKETLER
Kritik görüşmeleri bir avuç yöneticinin yaptığı, gücün hiyerarşik olduğu
şirketlerin adaptasyon kabiliyeti yüksek, yenilikçi ve çalışan
bağlılığı yüksek şirketler olması mümkün değil. Hiyerarşiden bağımsız
yönetim önemli. Yönetim konusunda araştırmalar yapan biri olarak pek çok
şirketin sıkıcı biçimde aynı olduğunu söyleyebilirim. Ancak 2 şirket
var ki bu şirketlerin yönetim modelleri, günümüzde ideolojinin neden
önemli olduğunu çok güzel ortaya koyuyor. Bunlardan biri yüksek
performanslı kumaşlar üreten Gore-Tex şirketidir. Gore-Tex'in post
bürokratik yönetim modeli, özgürlük ideolojisine dayalı. Bir diğer
örnekse dünyanın en büyük domates işleyicisi olan Morning Star. Kendi
kendine yönetim felsefesine odaklanmış bu şirketin çalışanları, sürekli
kendilerini yenilemekle yükümlüdür. Bunu yaparken tamamen bağımsızlar ve
birbirleriyle işbirliği halindeler. Morning Star, her çalışanını gerçek
anlamda destekliyor. Onları belirli rollere hapsetmiyor. Promosyon
yerine rekabetçiliği destekliyor. Herkesi her koşulda başarmak için
özgür bırakıyor. Bunların yanı sıra son derece açık ve anlaşılır
hedeflerle hareket ediyor. Hesap yapıyor ve danışmanlık alıyor. Bütün
bunların sonucu olarak inisiyatif alma becerisi yüksek, deneyimli ve
esnek bir şirket olarak hayatına devam ediyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?