Sıradışı Ofisler

Günde ortalama 10-15 saat çalışıyor, zamanlarının büyük çoğunluğunu ofislerinde geçiriyorlar. Kiminin ofisi bir gökdelen katında, kiminin şehir dışında yeşili bol bir alanda. Saatlerini geçirdikler...

1.09.2009 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Günde ortalama 10-15 saat çalışıyor, zamanlarının büyük çoğunluğunu ofislerinde geçiriyorlar. Kiminin ofisi bir gökdelen katında, kiminin şehir dışında yeşili bol bir alanda. Saatlerini geçirdikleri ofisleri onlar için çok önemli. Bu nedenle birçok yönetici, ofislerini, iş yaşamlarını renklendirecek şekilde tasarlıyor. Bazıları koleksiyonunu ofisinde sergiliyor bazıları evcil hayvanına ofisinde bakıyor. En önemlisi hepsi, ofislerini, stresten arınmalarını, dinlenmelerini sağlayacak şekilde donatıyor.

 

Her mekan, sahibinden izler taşır. En az evler kadar çalışma mekanları da kişilerin karakterlerini, hayata bakışlarını ortaya koyar.

Bugün iş dünyasının üst düzey yöneticileri de ofislerini sadece iş yaptıkları sıradan odalar olarak görmüyor. Zamanlarının büyük çoğunluğunu geçirdikleri, stresi belki de en yoğun yaşadıkları bu mekanların konforlu olmasına özen gösteriyorlar.

Pek çok yönetici, tasarımda özellikle mekanı soğuk gösteren unsurlardan uzak duruyor, kendileri için daha anlamlı ve sıcak hale getirmeye çalışıyor. Örneğin bazıları, kişiliklerini yansıtan objelerle ofisine renk katarken bazıları hobilerini de işe taşıyor. Kimi zaman bir çalışma masasının üzerinde otomobil maketleri, bir satranç tahtası ya da eğlenceli bir biblo görmek mümkün. Ofisini en sevdiği evcil hayvanıyla paylaşan iş insanları da var. Zülfikarlar Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İsfendiyar Zülfikari, bu isimlerden biri. Fenerbahçeli Zülfikari, takımının renklerini taşıyan Aydın isimli kanaryasını ofisinde bile yanından ayırmıyor. Zülfikari, yoğun çalışma yaşamının stresini Aydın’la ilgilenerek ve onun sesini dinleyerek atıyor.

AvivaSa CEO’su Meral Egemen de ofisini en sevdiği objelerle donatmış durumda. Odanın dört bir yanında klasik otomobil maketleri, kupalar, masklar, tablolar ve çiçekler yer alıyor.

Egemen, “Baktığımda hoş anılarımı hatırlatacak objelerin etrafımda olması beni rahatlatıyor. Odadaki objelerin seçimi ve yerleştirilmesi konusunda mimarlarla birlikte bizzat çalıştım. Duvardaki tabloları, yerdeki döşemeyi ve çiçeklerimi kendim seçtim” diye konuşuyor.

Capital, iş dünyasının başarılı yöneticilerini ofislerinde ziyaret etti. Çalışma alanlarında kişiliklerinin ipuçlarını aradı.

Kanaryasıyla Huzur Buluyor
hedİsfendiyar Zülfikari, Zülfikarlar Grubu Yönetim Kurulu Başkanı. Petrol, kimya ve faktoring gibi çeşitli alanlarda faaliyet gösteren grubun kaptanlığını yapıyor. 1,5 milyar dolara yakın bir ciroyu yönetiyor. Türkiye’nin en zenginleri listesinde üst sıralardaki yerini uzun yıllardır koruyan Zülfikari’nin çalışması odası ise oldukça mütevazı.

Bol oranda ışık alan mekan, gösterişten uzak ve tümüyle huzur bulmaya yönelik tasarlanmış. Odanın bir köşesinde çalışma masası, çalışma masasının hemen yanı başında Aydın adını verdiği 3 yaşındaki kanaryası bulunuyor. Bu sade odada, en dikkat çeken unsur ise müzik. Zülfikari’nin ruh haline göre müzik de değişiyor. Kimi zaman oda Latin müziğinin canlı ritimleriyle kimi zaman klasik müziğin dingin tınılarıyla farklı bir renk kazanıyor. Aydın da bu odanın içinde istediği gibi hareket etme özgürlüğüne sahip. Bazı anlar kafesinden çıkıp küçük gezintiler yapıyor. Bu gezintilerin rotasında Zülfikari’nin omzuna ya da başına konmak da var.

İş yaşamının yoğunluğunu müzik ve kanaryasıyla en sakin şekilde atlatmaya çalışan Zülfikari, düşüncelerini farklı bir noktaya yöneltmek istediğinde satranç oynuyor. Hemen masasının üzerinde yer alan elektronik santraç için “Stresten kurtulmak ve yaratıcığımı geliştirmek için güzel bir araç” diyor.

Haritalarıyla Dinlenen CEO
hedTekfen Holding’in CEO’su Erhan Öner, iş dünyasının en başarılı profesyonellerinden. Yoğun bir çalışma hayatı var. Zamanının çoğunu ofisinde geçiriyor. Bu nedenle, ofisi yaşamının önemli bir noktası... Ancak çalışma temposunun yoğunluğunun aksine Öner’in odası, bir o kadar sakin bir görünüme sahip. Ahşap mobilyalar, odaya ağır ama dingin bir görüntü veriyor.

Sıradan ofis malzemeleriyle ve sade dekoruyla ilk etapta sıradan bir üst düzey yöneticinin çalışma mekanı gibi görünse de aslında Öner’in odasını diğerlerinden ayıran çok önemli bir özelliği var: Haritalar. Odaya adım atar atmaz duvardaki çerçevelenmiş haritaların çokluğu insanı başka bir dünyaya taşıyor. Ofisinde çeşit çeşit, ama hepsi Türkiye’yi gösteren bu kadar çok haritanın yer alma nedeni ise elbette ki bir tutku. Öner, tam 23 yıldır Türkiye haritaları topluyor. Bugün 1.000’den fazla haritadan oluşan, yatırım değeri yüksek bir koleksiyona sahip olan Öner, bu koleksiyonunun önemli bir parçasını da çalışma mekanında sergiliyor. Tutkusu olan haritalarla hep iç içe olmak ona iş hayatının yoğunluğundan sıyrılıp başka noktalara odaklanma fırsatı veriyor.

Öner, “Koleksiyoner bir iş adamı, hobisine yönelerek işin stresinden çok kolaylıkla sıyrılıp rahatlayabilir. Harita koleksiyonum beni, tarihin derinliklerine götürüyor ve dinlendiriyor” diye konuşuyor.

“Odam Beni Yansıtıyor”
hedAvivaSa CEO’su Meral Egemen’in odası da oldukça renkli. Odanın hemen her noktası, farklı birçok objeyle hareketlendirilmiş. Bir tarafta klasik otomobil maketleri, diğer tarafta kupalar, masklar, tablolar ve çiçekler yer alıyor. Tüm bu çeşitliliğin ötesinde ise odaya minimalist ve rahatlığı ön plana çıkaran bir tasarım hakim. Duvarların yerinde camlar var. Açık ofis felsefesini benimseyen kurum kimliğinin bir yansıması olarak kapı ise daima açık. Binadaki çalışma temposu odanın her tarafından görülebiliyor.

Egemen, odasının bütünüyle kendisini yansıttığını düşünüyor. “Örneğin odamdaki klasik otomobiller, klasik oto yarışlarına merakımdan geliyor. Rallilere pilot olarak katılıyorum. Yarışlardan kupalarım da var. Afrika objelerine merakım, mask koleksiyonumla başladı. Değişik kıtalara ve ülkelere yaptığım seyahatlerden topladığım objeleri odamda biriktiriyorum” diyor. Egemen, ofisinde yarattığı bu ortamdan oldukça memnun. Çalışma mekanlarının aynı zamanda kişinin yaşamından ipuçları taşıması gerektiğini belirtiyor. Bunun kendisi için önemini de şöyle dile getiriyor:

“Günümün önemli kısmını evden çok ofiste geçiriyorum. Baktığımda hoş anılarımı hatırlatacak objelerin etrafımda olması beni rahatlatıyor. Odadaki objelerin seçimi ve yerleştirilmesi konusunda mimarlarla birlikte bizzat çalıştım. Duvardaki tabloları, yerdeki döşemeyi ve çiçeklerimi kendim seçtim.”

Tarihin İzlerini Sürüyor
hedÇuhadaroğlu Holding CEO’su Nejat Çuhadaroğlu’nun odasına adım attığınızda, geçmişe doğru bir yolculuk yapıyorsunuz. Odanın dört bir yanına yayılmış maket ve resimlerin büyük bir kısmı 14’üncü, 19’uncu ve 21’inci yüzyıla ait.

Her şeyiyle kendi dekore ettiği bu oda, Çuhadaroğlu’nun yaşama bakış açısını, nelerden zevk aldığını aslında ince detaylarıyla ortaya koyuyor.

Resim, çizim ve heykele özel bir ilgi duyan Çuhadaroğlu, ilkokul yıllarından itibaren resim ve heykel yapıyor, karikatür çiziyor. Bunun yanında eski çizerlerin çizdiği orijinal parçaları da topluyor. Odasındaki kütüphanesinde de bu koleksiyonu sergiliyor. “Aslında çizgi roman koleksiyonum burada yersizlikten duruyor. Yoksa burada çizgi roman okumaya fırsatım olmuyor” diyor.

Çuhadaroğlu için duvardaki orijinal klasik resimlerin önemi ayrı. Bu resimlerin kendisi için değerli olduğunu altını çizerek belirtiyor ve her birini çok ilgi çekici bulduğunu söylüyor.

“Onların varlığı, beni birtakım stresli olaylardan uzaklaştırabiliyor. Telefonla konuşurken bile o tablolara bakıyorum. Dekorasyon, kişinin karakterini ve ruhunu yansıtır. Bu oda da benimle özdeşleşiyor. Her insan gibi ben de rahat ettiğim bir ortamda daha verimli ve iyi çalışıyorum. Sevdiğim tabloları ve objeleri bu nedenle odamda topladım” diye konuşuyor.

Geçmiş ve Bugünün Buluştuğu Ofis
Muhteşem mavi bir deniz manzarasını karşısına alan, sade ve açık renk mobilyalarla döşeli bir oda. Fiziksel mekana göz atıldığında her şeyin bugüne ait olduğunu söylemek ve bugünün yeniliğini hissetmek mümkün. Ancak odada dolaşmaya başladığınız anda, geçmişin kokusunu almaya başlıyorsunuz. Aslında sadece koku demek yeterli değil. Geçmiş, dört duvarın birçok noktasına yerleşmiş: Emektar gemilerden kalma pervaneler, çapalar, pusulalar, lambalar ve dümenler...

Odanın sahibi İstanbul Deniz Otobüsleri Genel Müdürü Ahmet Paksoy. İDO’da göreve başladıktan sonra şirketin her departmanını gezerek geçmişe ve bugüne dair envanterleri gözden geçirdiklerini belirten Paksoy, muhteşem bir miras bulduklarını söylüyor. “Bunları tek tek elden geçirerek koruma altına aldık. Bu odada gördüklerinizi de bizzat depolardan çıkardım. Bu tip şeyleri seviyorum. Bugün için ‘anı’ demek güç olacak ama bir bayrak yarışı olan görevimizi devrettiğimizde, anlatacağım hoş bir süreci yaşıyorum bu odada” diye konuşuyor. Odasına girenlerin önce denize sonra objelere baktığını ifade eden Paksoy, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu kuşkusuz insanı gülümseten ve mutlu eden bir süreç. İşte bir gün geriye dönüp baktığımda sanırım odama ilişkin bu hoş bir anı olacak. ‘Dostlarım önce beni değil denizi kucaklardı’ diyeceğim.”

Hande Yavuz
hyavuz@capital.com.tr

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz