Bilkent'ln
ekonomi bölümünden mezun olduğunda önünde iki seçenek vardı: Ya
akademik kariyer yapacaktı ya da iş hayatına atılacaktı. Okulda
düzenlenen kariyer günlerinde, McKinsey ekibi okula gelmiş ve onlara
başka bir dünyayı tanıtmıştı. Onların da etkisiyle iş hayatına atılmayı
seçti. Bunun nedenini, "Çünkü içimde daha hareketli bir iş, daha fazla
değişik şey öğrenme isteği vardı" diye anlatıyor. PINAR ABAY... 35
yaşında Türkiye'nin en güçlü kadınları sıralamasına ING Bank'ın CEO'su
olarak girdi. Uzun vadede iddialı hedefleri var. "Sıralamaları
önemsemiyorum" diyen Abay, çok fırsat olması nedeniyle organik
büyüyeceklerini söylüyor. Ona göre bu yıl sektör yüzde 18 büyüyecek. ING
ise yüzde 20'yi aşacak. Bu büyüme ise KOBİ'lerden ve ihracatçılardan
gelecek. "Tasarrufta ise yüzde 30 büyüme öngörüyoruz" diyen yönetici,
hedeflerinin ihracat ve tasarruf denince akla ilk gelen banka olmak
olduğunu söylüyor. 1998'de McKinsey, Türkiye'de üniversitelerden yeni
mezun olmuş parlak beyinlerle lokal bir ekip oluşturmak istiyordu. O da
bu ekibin arasına katıldı. Ona hangi alanda çalışmak istediği soruldu.
Ne istediğini biliyordu, ilk günden itibaren bankacılık alanında
çalışmaya başladı. Bu tercihini ise "Okuduğum bölüm itibariyle
bankacılığa hep ilgi duydum. Üniversitedeyken yazları bankalarda staj
yapmıştım. Yani merakım vardı. Başından beri hep bankacılık yaptım" diye
anlatıyor. 14 yıl boyunca McKinsey'de çalıştı. Bu süreye Harvard
Üniversitesi'nden MBA derecesi almayı ve iki çocuk da sığdırdı. 7 ay
önce de 35 yaşında ING Bank'ın kaptan köşküne geçti. Bu geçiş, kendisini
direkt olarak Türkiye'nin en güçlü kadınları arasına soktu. Bu
vesileyle bir cuma günü ofisinde buluştuğumuz Pınar Abay ile güzel bir
sohbet gerçekleştirdik. Kendisi ING'nin Türkiye'de bir başarı hikayesi
yazacağına inanıyor. Bu hikayeninbir parçası olmak için de CEO'luk
teklifini kabul ettiğini anlatıyor.
İşte Abay'ı CEO'luk koltuğuna taşıyan sürecin hikayesi ve hedefleri...
Capital: ING Bank'ın CEO'su oluşunuzun hikayesi nasıl başlıyor?
- Aslında ING'yi uzun süredir tanıyorum. McKinsey'nin Türkiye ofisinde
bankacılık sektör liderlerinden biriydim. ING de sorumlu olduğum
bankalardan biriydi. 2007'de Oyakbank'ı satın alma süreci sonrasında ING
adına "Biz Türkiye'de ne yaparız? Banka nereye gelir" çalışmalarını
yaptım. ING'nin hem Türkiye'deki hem de Avrupa'daki yönetim ekibini
tanıyordum. Dolayısıyla süreç tesadüfi gelişti diyebilirim. Bir gün
Avrupa'daki yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı bir toplantı
sonrasında genel müdürün beni arayıp, "Pınar, sen bize gelmeyi düşünür
müsün" diye sormasıyla başlayan bir süreç.~
Capital: Bu teklif size neler hissettirdi?
- Çok heyecanlandım. Çok da gurur duydum. Hem Türkiye ING Bank'ta genel
müdür olmak hem en genç genel müdürlerden biri olmak hem de kadın olmak
ve tabii böyle bir hikayenin parçası olmak çok güzel bir şey. Diğer
taraftan çok uzun yıllar emek verdiğim bir kariyerim vardı. Orada da
çalışmaktan son derece memnundum. Teklif gelince çok düşündüm. Neticede
buranın çok güzel bir başarı hikayesi olabileceğini düşündüm.
ING'nin Türkiye planı 1- Öncelikle güçlü bir rakip olmak istiyoruz. Odaklandığımız alanlarda uzun vadede rakipsiz olmayı planlıyoruz. 2- Türkiye'nin en iyi ihracat bankası olmak istiyoruz. 20 bin
tane ihracatçı müşteri hedefi koyduk. Yıl sonuna kadar en az yarısını
yapmayı planlıyoruz. 3- Önümüzdeki 2-3 yılda Türkiye'de çok büyük yatırımlar olacak.
Yabancı şirketler yeni teşvikler sayesinde yatırımlarını Türkiye'ye
kaydıracak. İşte biz bunları finanse eden banka olmak istiyoruz. 4- Teşvik programındaki stratejik önemi olan sektörlerde çok ciddi çalışmalar yapacağız. 5- Hedefimiz, "Tasarruf" denince akla gelen ilk banka olmak.
Küçük birikimleri olan ve bunun için bankalardan yeterli değeri alamayan
bir müşteri kitlesini hedef seçtik. 6- Önümüzdeki dönemde sektörün yüzde 18 oranında büyüyeceğini
öngörüyoruz. Bizim hedefimiz ise yüzde 20 ve üzerinde büyüme
hedefliyoruz. 7- Büyümenin de KOBİ ve ihracatçılardan gelmesini bekliyoruz. Tasarrufta ise yüzde 30 büyüme öngörüyoruz. 8- Geçtiğimiz yıl itibariyle brüt kârlılığımız 121 milyon TL
seviyelerinde. Bu yıl kârlılığımızı, bu rakamın en az 3 katı olarak
belirledik. 9- Önümüzdeki 2-3 yıllık planımız tamamen organik büyüme üzerine kurulu. Bir banka satın alma planımız yok.
Capital: Kariyer planlarınızda masanın diğer tarafına geçme düşüncesi var mıydı?
- Açıkçası iş değiştirmek gibi bir planım yoktu. O yüzden zaten tesadüfi dedim.
Capital: McKinsey'de 14 yıl çalıştınız. Bu kadar yılın ardından karar vermek zor oldu mu?
- Çok zor oldu. Bir tarafta çok sevdiğim, saydığım bir kurum ve birlikte
çalışmaktan zevk aldığım bir ekip var. Diğer tarafta da dünyanın büyük
bir şirketi var. Türkiye'de güzel bir büyüme hikayesi yaratmak için bir
fırsat da var. Bu kadar büyük bir organizasyonun içinde yer alabilirim
ve Türkiye gibi büyüme potansiyeli çok büyük olan bir ülkede, bankayı
bulunduğu yerden alıp başka bir noktaya taşıyabilirim diye düşündüm. Zor
olması da ilgimi çekti. Bu teklifin arkasında böyle bir hikaye
olmasaydı muhtemelen çalıştığım yerden ayrılmazdım.
Capital: Orada danışmandınız şimdi masanın bu tarafına geçtiniz. Nasıl farklar var?
- Orada çok değişik vakalar görme şansım oluyordu. İyi yapılanları da
kötü olanları da görüyorsunuz. Bir nevi doktor olmak gibi. Böyle bir
avantajım var. Burada ise işin farklı kısmı, çok hızlı karar al-manız
gerekiyor. Önceki işte daha detaylı düşünme, analiz yapma, kıyaslama
yapma şansı ve vakti vardı. Entelektüel olarak değişik şekillerde
düşünebilirsiniz. Bunu burada da yapıyorsunuz ama hemen bir karar
vermeniz gerekiyor. Açıkçası bu bana uydu. İşin bu kısmını çok sevdiğimi
fark ettim. Aslında bu taraf için çok daha doğru bir profilmişim.
Buraya gelince fark ettim.~
Capital: ING Bank'ın CEO'su olarak Türkiye'nin en güçlü kadınları arasına girdiniz. Bu nasıl bir his?
- Bence işin güç kısmı gerçekten önemli değil. Ben bu konuma ve güce
sahip olduğum için insanlar benim dediklerimi yapıyor yerine beni Pınar
Abay olduğum için seviyorlar, söylediğim şeylere inanıyorlar, gittiğimiz
yolu görüp heyecan duyuyorlar ve bu yüzden yapıyorlar. Bu ikisi
arasında çok büyük fark var. Yöneticilik anlayışımda gücün hiçbir önemi
yok. Bugün bankamızdaki herhangi bir kademedeki herkes odama girebilir,
beni arayabilir, bana ulaşabilir. Bundan da büyük mutluluk duyarım.
REKABETİN YÖNÜ
BÜYÜME NEREDEN?
Daha çok KOBİ'lerde büyüme olacak. Kaynakların sınırlı olduğu ve
belirsizlik ortamında büyüme potansiyeli olan ve daha kârlı alanlara
yönelme var. Dolayısıyla hemen her bankanın söyleminde, gelecek yıl
KOBİ'lerde büyüme istediği olduğunu görüyorsunuz. Herkes aynı şeyi
söylüyor. KOBİ'LERE HÜCUM
KOBİ'lerin büyüme potansiyeli yüksek ve bankalar açısından oldukça kârlı
bir alan. Önümüzdeki dönemde bu, KOBİ'ler için de bir avantaj. Çünkü
çok sayıda banka, bu alanda rekabet edecek. Rekabet de kredi
maliyetlerine yansıyacak. Bu alandaki kredi maliyetlerinin aşağı
gelmesini bekliyorum. Bu çok önemli. Çünkü bankaların büyümesi, Türkiye
için çok önemli bir alanda olacak. BİREYSELİN SEYRİ
Geçtiğimiz yıllar kadar olmasa da bireysel tarafta da büyüme bekliyorum.
Çünkü hala Türkiye ekonomisinin yüzde 3-4 seviyesinde büyümesi
bekleniyor. Bu, iç talebin tamamen durmadığı anlamına geliyor.
Demografik olarak nüfusa baktığımızda, önemli bir çoğunluğun 40 yaş ve
altında olduğunu görüyoruz. Bu grup harcama döneminde. Bunların
finansmanının bir bölümü de bankalardan gelecek. Orada da bir büyüme
olacak. Önümüzdeki yıl mevduat fiyatlarının çok geri gelmeyeceğini ve
banka kârlılıklarının olumsuz etkilenebileceğini tahmin ediyorum.
Capital: Kariyeriniz boyunca size neler güç verdi?
- Hep çevremdeki insanlar bana güç kattı. Ben enerjimi insanlardan
alıyorum. Sabah işe, ekiple toplantı yapacağım, onları göreceğim
heyecanıyla geliyorum. Müthiş bir enerji veriyor.İnsanlara çok önem
verdim. Bu yüzden gerek ekibimdeki direkt bana bağlı kişileri gerekse
yeri geldiğinde şube müdürlerini bile tek tek kendim seçmeye
çalışıyorum. Beni bir yere taşıyabilecek olan bu ekip çünkü. Farkı
insanlar yaratıyor.
Capital: Koltuğunuza oturduğunuz günden bugüne geçen 7 ayda neler yaptınız?
- İlk gün bütün organizasyona bir mesaj attım. Onlarla 3 tane hayalimi
paylaştım. İlki, Türkiye'de bankacılık sektöründe güçlü bir rakip olmak.
Ama uzun vadede de odaklanacağımız alanlarda rakipsiz lider olmak.
İkincisi, Türkiye'nin büyümesi için kritik alanlarda finansman desteği
sağlayan banka olmak. Üçüncüsü ise Türkiye'nin en çok çalışılmak istenen
kurumu olmak. Ben dışarıdan gelen biriydim ve ekibin benim buraya
gelirken ki hayalimi ve vizyonumu bilmesi gerekiyordu. Bu iletişimi
yaptıktan sonra direkt şubeleri gezmeye başladım. 320 şube müdürümüzle
tanışmayı istiyordum.~
Salı veya çarşamba günü şube gezilerine başladım. Yaklaşık bir ay
boyunca her gün başka bir ile giderek şube gezdim. Genel müdürlük
ekiplerinin sahada neyi iyi yaptığını neyi eksik yaptığını da gördüm.
Daha sonra ekip içinde yapmak istediğim bazı değişiklikler, hem içeriden
hem dışarıdan güçlendirmek istediğim bir yapı vardı. Vaktimin çok büyük
bir kısmını o ekibi kurmaya harcadım. Sonra stratejimizin detaylarını
çalıştık.
Capital: Stratejinizin detayları nelerdi?
- Türkiye'de öncelikle güçlü bir rakip olmak istiyoruz. Ama
odaklandığımız alanlarda uzun vadede rakipsiz olmak istiyoruz. Saha
tarafında çok ciddi aktivasyonlar yaptık. Son 2-3 ayda paylarımız her
ürün grubunda yukarı doğru gidiyor. İlk etapta rakiplerimize ING'nin
hızlandığını ve daha çok iş yapacağını hissettirmeye başladık. Sürekli
müşterideyiz. Kendimize iki alan seçtik. İlki, "Türkiye'de bankacılık
yapacaksak Türkiye'nin ekonomik stratejisine paralel bankacılık
yapmalıyız" dedik. Türkiye'den dünyaya açılmak isteyen bütün
ihracatçıların bankası olabilmeliyiz. Biz gerçekten de ihracatı
destekleyen, ihracat denilince akla ilk gelen banka olmak istiyoruz.
Sahada bugün herhangi bir şubemize gitseniz arkadaşlarımızın bir
ihracatçıyla görüştüğünü görürsünüz. Çünkü sahaya 20 bin tane ihracatçı
müşteri hedefi koyduk. Yıl sonuna kadar en az yarısını yapmayı
planlıyoruz. Çok büyük bir hedef. Açıklanan Teşvik Programı, bizce çok
iyi bir program. Türkiye'nin rekabetçiliğini artıracak sektörlere teşvik
geliyor. Bu da şu demek: Önümüzdeki 2-3 yılda Türkiye'de çok büyük
yatırımlar olacak. Yurtdışındaki birçok firma da bu teşvikler sayesinde
yatırımlarını Türkiye'ye kaydıracak. Türkiye, ihracatını artırırken
katma değeri yüksek ihracat yapmaya da başlayacak. İşte biz bu
yatırımları finanse eden banka olmak istiyoruz. Teşvik programındaki
stratejik önemi olan sektörlerde çok ciddi çalışmalar yapacağız.
ING'NİN DURUMU NASIL?
ERKEN TEDBİR
Bu krizde ING, çok erken tedbir alan bankalardan biri. Almanya, Belçika,
Hollanda, Avrupa'nın görece güçlü ülkeleri. Bu üçü, bizim ana
ülkelerimiz. Dolayısıyla ekonominin zayıfladığı dönemlerde görece güçlü
ülkelerde olmanın bir avantajı oldu. Bunu ING, çok iyi kullandı.
Avrupa'daki bankaların sermayelerini güçlendirmesi gerekiyor. Bunu nasıl
güçlendirebiliriz diye düşünüldü. Sigorta ve bankacılık faaliyetlerini
ayrıştırma kararı alındı. BÜYÜK FIRSAT
Ayrıca, bazı varlıkların satış kararı da alındı. Bu satışlardan gelen
parayı da sermayesine eklemeyi düşünüyor. Bilanço yapısını güçlendirme
planı var. Burada şöyle bir stratejik seçim oldu: "Önümüzdeki dönemde
daha odaklı şekilde bize sağlıklı kâr getirecek alanlarda büyümeliyiz"
denildi. Türkiye, bunlardan biri seçildi ki bu nedenle biz son 12 aydır
ciddi bir sermaye katkısı aldık. Bizim için de bir fırsat oldu. Bu
fırsatı da şu anda çok iyi bir şekilde kullanıyoruz.
Capital: Seçtiğiniz ikinci alan neydi?
- ING, dünyadaki en başarılı tasarruf bankalarından bir tanesi. Girdiği
ülkelerde mevduat ürünleriyle müşteri kazanan bir banka. Mevduat ve
tasarruf konusunda çok ciddi bir bilgi birikimine sahip. Bu da bize çok
büyük bir avantaj verdi. Dedik ki tasarruf denince yine akla gelen ilk
banka olmak istiyoruz. Geçen yıl Turuncu Hesap ürününü çıkardık.
Bankamızdaki Turuncu Hesap ortalaması 14 bin TL ile oldukça düşük. Biz
bu 14 bin TL'ye sektörün üzerinde faiz veriyoruz. ~
Tasarrufta ürün kısmına yatırım yapıyoruz. Bence tasarruf ürünüyle
Türkiye'de müşteri kazanan tek banka biziz. Bunun sonunda geçtiğimiz yıl
sektörde 250 bin TL ve altındaki mevduata baktığımızda sektör
ortalamasında göre en yüksek orana sahip bankalardan biriyiz. Küçük
mevduat tabanına sahip bir banka olduk.
Capital: Neden 250 bin TL ve altını hedefliyorsunuz? Orada nasıl bir potansiyel gördünüz?
- Küçük birikimleri olan ve bunun için bankalardan yeterli değeri
alamayan bir müşteri kitlesi olduğunu gördük. Bugün 1 milyon TL ve
üzerinde mevduatınız varsa sizinle her banka ilgilenir. Ama sizin 15 bin
TL mevduatınız varsa her banka sizinle ilgilenmiyor. Büyük mevduata
sahip müşterilerin arasında kayboluyorsunuz. Bu müşterilerden çok var
Türkiye'de. Bu müşterileri kendimize hedef seçtik. Bunun da karşılığını
inanılmaz alıyoruz. Turuncu Hesap, aktif müşteri sayısında 320 bine
ulaştı.
Capital: ING Bank size nasıl hedefler koydu? Nasıl bir ajandanız var?
- Önümüzdeki dönemde sektörün yüzde 18 gibi bir oranda büyüyeceğini
öngörüyoruz. Biz de sektörün üzerinde, yüzde 20 ve üzerinde büyüme
hedefliyoruz. Bunun da KOBİ ve ihracatçılardan gelmesini bekliyoruz.
Tasarrufta ise yüzde 30 büyüme öngörüyoruz. Bunları yaparken de
kârlılığımızı artırma hedefimizi bulunuyor. Geçtiğimiz yıl itibariyle
brüt kârlılığımız 121 milyon TL seviyelerinde. Bu yıl kârlılığımızı, bu
rakamın en az 3 katı olarak belirledik. Açıkçası bu aktif büyüklüğe göre
sıralama konusunu ben hiç önemsemiyorum. Önemli olan stratejik olarak
"Biz böyle bir banka olmak istiyoruz" dediğimiz alanlarda, akla gelen
banka biz miyiz? Örneğin biz 12'nci değil de 9'uncu olsak ve ihracat
denilince ilk akla gelen banka olamadıysak başarısız olmuşuzdur.
Hedefimiz, odaklandığımız alanlarda gerçekten fark yaratan banka olmak,
bunu yaparken de kârlılığımızı yukarı taşıyan, dolayısıyla sermaye
getirisini artıran ve bunu yaptıkça Türkiye'ye daha çok sermaye çeken
banka olmak.
Capital: ING, uzun vadede Türkiye'den ne bekliyor?
- Önümüzdeki 2-3 yıllık planımız tamamen organik büyüme üzerine kurulu.
Bir banka satın alma planımız yok. Organik büyümede çok açık ve fırsat
olduğunu gördük. Birçok alanda diğer bankaların belki yapamayacağı ya da
yapmaktan çekineceği birçok ürün var. Küçük olmanın birçok avantajı
var. Bazı riskleri daha kolay alabiliyorsunuz. Bu nedenle organik
büyümeyi seçtik. 3 yıl sonra yeniden bir değerlendirme yapılacağını
tahmin ediyorum.
NASIL 'EN COK ÇALIŞILMAK İSTENEN KURUM' OLACAĞIZ?
GLOBAL ROTASYON
Kişisel olarak önemli bir vaktimi üniversitelerde harcıyorum. Onlara
bankamızı anlatıyorum. Bugün Türkiye'nin iyi bir üniversitesinden mezun
olan bir mühendis bize katıldıktan sonra gidip başka ülkelerde de
çalışabilir. Biz böyle bir uluslararası rotasyon programı yarattık. KURUM KÜLTÜRÜ
İkinci olarak içeride geleneksel yaklaşımın dışında bir kurum kültürü
oturtmaya başladık. Açık iletişime sahip, gençlerin sesinin duyulduğu,
isteyen herkesin üst yönetime ulaşabildiği bir kültür bu.~ OBJEKTİF DEĞERLENDİRME
Ayrıca gerçekten performansın değerini bilen bir kurum olmak istiyoruz.
İyi ile kötüyü ayırt edebilen, iyinin karşılığını veren, insanların
objektif kriterlerle değerlendirildiği ve sonucunu gördüğü, her şeyin
şeffaf olduğu bir kurum olmayı hedefliyoruz. Ücretlendirme, terfi gibi
konularda objektif kriterlere dayalı bir sistem kurmaya çalışıyoruz. Bu
konuda uluslararası alanda kullanılan en iyi sistemler hangisiyse onu
Türkiye'de uygulayan bir banka olacağız. Yetenek yönetimine çok önem
vereceğiz. İyi yetenekleri bankamıza çekmek için çalışmaya başladık. TERS BEYİN GÖÇÜ
Ters beyin göçünü hep gündeme getiriyorum. Çünkü ben bunun bir
örneğiyim. Dışarıda çok başarılı olmuş gençler, Türkiye'ye dönmek
istiyor. Biz bunları destekleyip onlara en iyi şartları sağlayan kurum
olmak istiyoruz. Bu şekilde görüştüğümüz kişiler var. Önümüzdeki dönemde
kariyer günleriyle yurtdışındaki okullara da gitmeye başlayacağız
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?