Sürekli sisteme yatırım yaptım

Mehmet Ali Aydınlar ile küçük bir şirketi ulusal bir zincire nasıl dönüştürmeyi başardığını konuştuk.

1.10.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Sürekli sisteme yatırım yaptım
Mehmet alî aydinlar, son yılların en çok konuşulan işadamlarından biri... Türk sağlık sektörünün önde gelen markalarından biri olan Acıbadem’i yaratan Aydınlar, bu işe 1993’te Acıba-dem’in çoğunluk hisselerini 2 milyon dolara satın alarak girdi. O günden bugüne büyük yol kat eden Aydınlar, Acı-badem’in başarısında sistemden kazandığını yine sisteme yatırmasının büyük rol oynadığını söylüyor. Şirketin gelişiminde 3 kritik aşama olduğuna dikkat çekiyor. “Bunlardan ilki, 2000 yılında halka arz edilmemizdi. Bu dönem kurumsallaşma açısından bize ciddi avantaj sağladı” diyen Aydınlar, Acıbadem’in büyümesinde önemli rol oynayan diğer 2 aşamayı ise şöyle özetliyor: “2008 yılında Abraaj Capital ile ortaklık yaptık. 2012 Ocak ayında çıktılar. Bu sefer stratejik bir ortakla işbirliği yaptık. Dolayısıyla bizim büyümemizde üç kritik aşamamız var. 2000 halka arz, 2008 özel girişim sermayesi ortaklığı, 2012 stratejik ortaklık. Herhalde Türkiye’de bu üçünü birden yapan çok az şirket vardır.” Türkiye’nin sağlık alanında en önemli markasını yaratan Mehmet Ali Aydınlar ile küçük bir şirketi ulusal bir zincire nasıl dönüştürmeyi başardığını konuştuk:

Kritik aşamalar yaşadık
1993 yılında Acıbadem’in çoğunluk hisselerini 2 milyon dolara devraldım. Bu işte kalıcı olmak için sistemden kazandığım tüm parayı, yine sisteme yatırdım. Hiçbir şekilde kendime bir şey almadım. "Sürekli sisteme yatırım yaptım Şirketimin güçlü olmasına önem verdim. Daha sonra kritik aşamalar yaşadık. 2000 yılında şirketimizi halka arz ettik. İlk başta şirketin yüzde 15’ini halka açtık. O zaman sermaye piyasalarıyla tanıştım. Bunun bize kurumsallaşma açısından ciddi avantajları oldu. Zaten kurum-sallığa inanan birisiyim ama daha çok önem vermeye başladık. Halka arzın ardından çok fazla talep geldi. Bunun üzerine halka açıklık oranı blok satışlarla yüzde 36’ya kadar çıktı. Bu süreçte yatırımcısına en çok kazandıran ilk üç şirket arasında yer aldık. Bu da özellikle yabancı fonların dikkatini çekti.

Yaşadığım en büyük zorluk
Ulusal bir zincire dönüşürken hiçbir şey kolay olmadı. En çok regülasyonlar zorladı. Belki hak vermek de gerekir. Ancak kuralların çok sık değişmesi zaman zaman rahatsız ediyor. Burada yeni hastanelerin açılması, hastanelere planlama getirilmesi, ilk başta bizi rahatsız etti. Ama bunların hepsini ilgili kurumlarla di-yaloğa girerek aşmaya çalıştık ve aştık. Krizler açısından bakarsak... 2008 krizini sağlık sektörü adına hissetmedim diyebilirim. 2001 ve öncesine gidersek her iki yılda bir krizle yaşayan bir ülkeydik. Yine de Acıbadem olarak krizleri hep fırsata dönüştürdük. Krizlerde ayağımızı hiç gazdan çekmedik. Çünkü krizlerin çıkışı olacağını biliyorduk. Bizi bir de devalüasyon dönemleri zorladı, çünkü yatırımlarımızı dövizle yapıyoruz.

Farkımız nerede?
Bizi diğerlerinden farklı kılan en önemli özelliğimiz, hedef kitlemizin belli olmasıydı. Biz orta ve üst gelir grubuna talip olduk. Bu nedenle dünyadaki en son teknolojileri getirdik, en konforlu mekanları seçtik.~
Çok iyi insan kaynaklarıyla, iş gücüyle hizmet verdik. Sanırım Türkiye’de bizim kadar eğitime önem veren ikinci bir şirket yoktur. İki tane eğitim departmanımız var. Yılda minimum kişi başı 130 saat eğitim veriyoruz. Bu da bizi farklılaştırıyor. Genç bir şirketiz, sürekli genç kalmaya özen gösteriyoruz. Şirketler de insanlar gibi doğar, büyür, orta yaşa gelir ve ölürler. Ama Acıbadem, hep genç ve dinamik kalmaya devam ediyor. Sürekli yeni yatırım yapıyor, kendini geliştiriyor. Mevcut hastanelerimizi de sürekli yeniliyoruz. Eski hastanemizin, en yeni hastanemizden bir farkı yok. Bizi esas dinamik tutan ise yöneticilerimizi dışarıdan almamamız. Yöneticilerimizin yüzde 95’inden fazlası kendi içimizden çıkıyor. Buda çalışanlara inanılmaz bir motivasyon sağlıyor. Burada herkesin önü açık. Sürekli büyüdüğümüz için işini iyi yapan herkes, çok iyi noktalara gelebiliyor. Hatta benim yerime de rahatlıkla oturabilirler. Yaş ortalamamız 32. Bunun yüzde 60’ı kadın. Türkiye’de en çok kadın çalıştıran şirketlerden biriyiz.

Finansmanda zorlanmadık

İşimizi büyütürken genellikle yatırım kredileri kullandık. Zaman zaman da kısa vadeli finansmanlardan yararlandık. İyi performans gösterdiğimiz için iyi koşullarda finansman bulduk. Mesela AFC’den bir dönem kredi almıştım. 2008 öncesinde Türkiye’ye verdikleri en iyi krediydi. 4 yıl ödemesiz, 12 yıl vadeli bir kredi almayı başardım. Vadesi gelmeden krediyi kapattık. Yani bilançonuz iyiyse finansmanda zorlanmıyorsunuz. Halka açık olmak da finansmana ulaşma kolaylığı sağlıyor. Sürekli bilançolarınız izlenebiliyor. Bunun yanında likit kalıyorsunuz. En kötü durumda hisse senedinizi rehin verip kredi alabilirsiniz. Dolayısıyla finansmana ulaşmak bizim için hiç zor olmadı. Ancak şunu da söylemem gerek: Hiçbir kredimizi, hiçbir ödememizi bir saat geç yapmadık. Bu konuda iyi bir şirketiz.

Entegre sağlık sistemi

Biz kimsede olmayan başka bir şey daha yaptık. Entegre bir sağlık sistemi oluşturduk. Bir tarafta Acıbadem Proje diye bir şirketimiz var. Anahtar teslim hastane yapıyor. A Plus şirketimiz, hastane temizliği işinde. Hastane çamaşırı yıkıyor, hastane yemeği yapıyor, hastanekafeteryası işletiyor. Hem bize hem dışarıya hizmet veriyor. Mobil sağlık hizmetleri şirketimiz de var. Acıbadem Sigorta, sadece sağlık sigortacılığı yapıyor. Orada biriken para ağırlıklı olarak Acıbadem’e gidiyor. Bir de Acıbadem Üniversitesi, sektöre nitelikli insanlar kazandırmak açısından önemli. Bütün bunların ortasında hastanelerimiz ve tıp merkezlerimiz bulunuyor. Bizim sistemimiz yabancıların çok ilgisini çektiği için 2007 yılında çok ciddi taleplerle karşılaştık. 2008 yılında Abraaj Capital ile ortaklık yaptık. 2012 Ocak ayında çıktılar. Bu sefer stratejik bir ortakla işbirliği yaptık. Dolayısıyla bizim üç kritik aşamamız var. 2000 halka arz, 2008 özel girişim sermayesi ortaklığı, 2012 stratejik ortaklık. Herhalde Türkiye’de bu üçünü birden yapan çok az şirket vardır ya da yoktur.

"İKİNCİ SINIF İŞ YAPMAM"

Ben kendim için de şirketim için de ikinci sınıf iş yapmam. Param yoksa hiç almam, alacaksam en iyisini alırım. Bir Acıbadem’den önceki Türkiye’deki sağlık sektörüne bakalım bir de sonrakine... Biz bu işe girdiğimiz zaman Türkiye’de ciddi sayıda hasta yurtdışına gidiyordu. Şu anda Türkiye yurtdışından hasta getiren önemli bir aktör olma yolunda... Bu durum hem ülkenin itibarını artırıyor hem de ciddi gelir getiriyor. Herkes şimdi daha iyisini yapmak için çaba içinde.. Biz burada öncü olduk.~
ULAŞILMAYACAK HEDEFLER KOYMAK LAZIM
İlk yola çıktığımda, hedeflerimden biri, İstanbul içinde herkesin evinden ve iş yerinden kolayca ulaşabileceği, aynı standartta, aynı fiyata hizmet veren sağlık kuruluşları oluşturmaktı. Şimdi bu hedefi biraz daha genişlettik. Türkiye’de birçok yerde varız, dünyada bilinen bir markayız. Pek çok farklı ülkeden hasta getiriyoruz. Bazı ülkelerin devletleriyle anlaşmalarımız var. Devletler bize hastalarını gönderiyor. Biz burada ameliyatlarını yapıyoruz, sağlık hizmeti veriyoruz. Bu da ülke için ve bizim için güzel bir şey. Bu büyüklüğe erişir miydik? Şunu söyleyeyim, eğer hayalleriniz biterse o zaman yaşam da biter. Bu hedefler bitmemeli, sürekli ulaşılamayacak daha büyük hedefler koymak lazım.

2010 yılında Acıbadem Sağlık Grubu, gelirleri 946 milyon TL, çalışan sayısı ise 9 bin 566 idi. 2011 yılında grup gelirleri 1,3 milyar TL, çalışan sayısı ise 11 bin 354 oldu. Ciroda, 2012 yıl sonunda yüzde 30-35 büyüme hedefliyoruz. Çalışan sayısının ise yıl sonunda 13 bin -13 bin 500 aralığında olmasını bekliyoruz. Bu yıl sonunda satın almalarla birlikte hastane sayısı 20 olur. Geçtiğimiz 5 yılda, ciro ve çalışan sayısı 2 kat arttı. Önümüzdeki 5 yılda da bu civarda bir büyüme beklenebilir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz