“Takdir etmek her liderin gerçekten kullanması
gereken gizli bir silahtır.” Bunu söyleyen fast
food sektörünün global devlerinden Yum!
Brands’in eski CEO’su ve yönetim kurulu
başkanı olan David Novak. Yum!daki görevi
sırasında dünyayı gezerken çalışanların en büyük
ihtiyacının “takdir edilme” duygusu olduğunu
gören Novak, 2015’te bu misyonla “O Great One”
(Hey, Muhteşem Olan) adlı bir marka kurmuş.
2016’da aynı adlı kitapla takdir mekanizmasının
şirket başarısındaki kritik önemine dikkat çeken
Novak, “Araştırmamıza göre insanların yüzde 60’ı
takdir edilmekten en az para ödülü olmak kadar
motive oluyor” diyor.
En son ne zaman bir çalışanınıza herkesin
önünde teşekkür ettiniz? Ya da
en son ne zaman bir çalışanınızı takdir
ettiğinizi söylemek için tüm takımın
görebileceği samimi bir e-posta yazdınız?
Bahsettiklerimiz çok küçük jestler olarak
görülebilir ama ABD’nin efsanevi CEO’larından
David Novak’a göre tüm bunlar çalışan bağlılığı
ve verimliliği açısından yapabileceğiniz yüklü bir
zamdan daha etkili olabilir.
David Novak kariyerine 1986’da o zaman
PepsiCo’nun sahibi olduğu Pizza Hut’ta pazarlamadan
sorumlu genel müdür yardımcısı olarak başladı ve zaman içinde PepsiCo’nun tüm
operasyonundan sorumlu yöneticiliğe (COO)
yükseldi.
Novak’ın buradaki başarısı, onu 125 ülkede
41 binin üzerindeki restoranla dünyanın en büyük
fast-food şirketlerinden olan ve Kentucky
Fried Chicken, Pizza Hut ve Taco Bell gibi markaları
şemsiyesi altında toplayan Yum! Brands’in
kaptan köşküne taşıdı. 1999-2015 arası 16 yıl boyunca
markanın hem CEO’su ve yönetim kurulu
başkanı olan David Novak, çeşitli zamanlarda
ABD’de en başarılı CEO seçildi.
Novak, başarısını takdir etmeye verdiği öneme
bağlıyor: “Dünyayı gezdikçe her yerdeki insanların
takdir edilmeye aç olduğunu ve başkalarının
başarılarını kutlamak kadar tatmin edici bir şey olmadığını fark ettim. Buna ‘lider olmanın
ayrıcalığı’ diyorum.”
Bu farkındalığını kendine özgü yöntemlerle
şirkete taşıyan Novak, Yum!’da “bir takdir etme”
kültürü yarattı. Novak, “Dünyaca ünlü takdir
etme kültürümüz bize en iyi elemanlarla çalışma
ve hissedarlarımızın bizden beklediği performansı
gerçekleştirme şansını verdi” diyor. 2015’te
Yum!’dan ayrılmasının ardından ise “global takdir
edilme eksikliğini” gidermeyi misyon edinen
“O Great One” (OGO-Hey, Muhteşem Olan) adlı
bir marka kurdu.
David Novak’la takdir edilmenin hem bireyler
hem de şirketlerin geleceği için önemini anlattığı
ve 29 yıllık kariyerinde öğrendiklerini paylaştığı
son kitabı “O Great One! A Little Story About the
Awesome Power of Recognition” (Hey, Muhteşem
Olan! Takdir Etmenin Müthiş Gücü Hakkında
Küçük Bir Hikâye) üzerine konuştuk. İşte
sohbetimizin detayları:
* “Takdir etmek her liderin gerçekten kullanması
gereken gizli bir silahtır” sözünüzü biraz
açar mısınız?
ariz bir gerçekmiş gibi gelebilir ama yakınlarda
yaptırdığımız bir araştırmaya göre “küresel
bir takdir edilme eksikliği” var. Bu araştırmaya
göre her 10 kişiden 7’si daha fazla takdir
edilmek istiyor ve katılımcıların yüzde 83’ü de
başkalarını takdir etmek için daha fazla çaba gösterebileceğini
düşünüyor. Takdir etmek liderlerin
şirketlerinde görmek istedikleri davranışları
güçlendirir. Ancak bu, düşünceli bir şekilde ve
kendiliğinden olmalı. Herkes kişiliği ve yaptıkları
sayesinde takdir edilmek ister. Takdir etmek
yüksek motivasyona sahip bir çalışan grubu
oluşturmakta önemli bir rol oynayabilir.
Dünyanın bu takdir edilme eksiğini anlaması
ve buna çare bulabilmek amacıyla OGO (O Great
One) adında bir tüketici yaşam stili markası
kurdum. Takdir edilmek sonuca ulaşmayı hızlandırır
ve insanlara iyi yaptıkları işleri takdir etmek
yoluyla onları önemsediğiniz mesajını verir. Başka
insanları takdir ederken eğlenmek, enerjik ve
performans odaklı bir kültür yaratmanın en iyi
yollarından biridir. Hem bireyler hem de şirketlerin
başarısını ve gelişmesini olumlu etkiler.
* Neden daha fazla lider takdir etmeye önem
vermiyor?
Ben de kendime aynı soruyu soruyorum.
Bazı liderler eğer birisinin başarısını takdir ederlerse
o kişinin daha az çalışacağı şeklinde yanlış
bir kanıya sahip. Ancak araştırmamıza göre insanların
yüzde 60’ı takdir edilmekten en az para
kadar motive oluyor ve yüzde 40’ı da takdir edilmenin
onları işlerine daha fazla eğilmeye motive
ettiğini söylüyor. Birçok lider birini takdir ederlerse
bunun diğer çalışanları kızdıracağını düşünüyor
ama gerçekte takdir edilmek bulaşıcı bir
şey. İnsanlar başkalarının takdir edildiğini gördükçe
kendileri de fark edilmek için daha fazla
çaba gösteriyorlar, buna kızmıyorlar.
Takdir etmek liderliğin bir ayrıcalığı ve biz
de Yum!’da her lideri, grubu ve markayı küresel
anlamda içine alan bir takdir etme kültürü yaratık.
Takdir etmenin gücü kullanılarak bir şirketin
kültürü tekrar canlandırılabilir.~* Kariyerinizin hangi noktasında takdir edilmenin sonuç almaya yönelik davranışları güçlendirdiğinin farkına vardınız? Ve nasıl?
Kariyerimin kırılma noktası Pepsi Cola’da operasyonlardan sorumluyken gerçekleşti. St. Louis’de satışçılarla toplantıdaydım ve pazarlama
üzerine sorular soruyordum. Bir anda herkes
Bob adındaki çalışma arkadaşlarını övmeye
ve standartları nasıl belirlediğinden bahsetmeye
başladı. Masanın öte ucuna baktığımda Bob ağlıyordu.
Gördüğüme inanamamıştım, tüm olan
sadece Bob’un övülmesiydi. Bob’a “Neden ağlıyorsun”
diye sordum ve o da “Tam 47 yıldır bu
şirketteyim, iki hafta sonra emekli olacağım ve
insanların benim hakkımda böyle hissettiklerini
bilmiyordum” cevabını verdi.
Cevabı bana çok tesir etti. Masamızda işini
mükemmel yapan gerçek bir lider vardı ve
hiçbir şekilde takdir edildiğini hissetmiyordu.
O an kendime söz verdim, bundan sonra
yönetme şansını elde edeceğim şirketlerde
takdir edilmeyi bir numaralı önceliğim yapacaktım.
* Yum!’da beraber çalıştığınız kişilere ilgi
gösterdiğinizden bahsediyorsunuz. Bunu nasıl
yapıyorsunuz? Gerçek hayattan birkaç örnek
verebilir misiniz?
KFC’nin başına geçtiğimde insanlara
oyuncak tavuklar verdim ve resimlerini çekerek
ofisime astım. Pizza Hut’ta da aynısını
oyuncak peynirle yaptım. Yum!’ın başına
geçince de söylediği gibi davranan herkese
oyuncak çeneler vermeye başladım. Ofisimin
duvarları, hatta tavanı da takdir ettiğim insanların
resimleriyle dolu. Dünyayı gezdikçe her
yerdeki insanların takdir edilmeye aç olduğunu
ve başkalarının başarılarını kutlamak kadar
tatmin edici bir şey olmadığını fark ettim.
Buna “lider olmanın ayrıcalığı” diyorum. Dünyaca
ünlü takdir etme kültürümüz bize en iyi
elemanlarla çalışma ve hissedarlarımızın bizden beklediği performansı gerçekleştirme şansını
verdi. Bunun sonucunda artık diğer şirketler
de takdir etmeyi bir çalışan sadakati artırma ve
performansı iyileştirme aracı olarak kullanmayı
öğrenmek amacıyla Yum!’u ziyaret ediyor.
* İnsanları takdir etmek bir sanat mı? Bir takdir
etme şekli diğerinden iyidir diye bir şey var
mı?
Takdir etme yaratıcı, anlamlı ve özgün olmalı.
Karmaşık olmak zorunda değil. İnsanları
önemsediğinizi göstermenin en iyi yollarından
biri onları dinlemek. Eğer onları dinlemeye zaman
ayırmazsanız, sizin onları umursadığınıza
da inanmazlar. Liderler iyi bir işi ve iyi bir fikri
ne zaman ve nerede görürse görsün fark etmeli.
Büyük liderler başkalarının fikirlerini kendilerininkinden
bile fazla kutlar ve bunu samimi bir
şekilde yapar.
Olayı benim yaptığım gibi eğlenceli hale getirin
ve başkalarını sürece katılmaları için cesaretlendirin.
Eğer herkes için özel ve paylaşılan
eğlenceli tecrübeler yaratırsanız, sadece takdir
edilen kişi değil herkes bunun bir parçası olmak
isteyecektir. Basitçe her fırsatta “Teşekkür ederim”
deyin ve bunu günlük rutininizin bir parçası
yapın. * Çalışan sadakatinin azlığı ve takdir edilme
yoksunluğu arasındaki ilişki nedir?
Açık ya da gizli, doğru yönlendirildiğinde
takdir edilme çalışanlarınız ve şirketiniz için fark yaratacaktır. Bu değişimi Yum!’da CEO olduğum
zaman gerçekleştirdim ve çalışanların başarılarının
fark edilmesi sadece çalışan sadakatini değil
iş başarımızı da artırdı. Takdir görmemek çalışan
moralini, üretkenliği ve sonunda da kârlılığı kötü
etkiler.
Benim CEO’luk zamanımda takdir edilmek
çalışanların sadakatini ve dolayısıyla da müşteri
memnuniyetini artıran ana etkenlerden biri oldu.
Takdir edilmenin olumlu sonuçlar doğurduğuna,
iş ve evdeki yaşam kalitesini artırdığına yürekten
inanıyorum ve bunu gerçek hayatta da tecrübe
ettim. Takdir edilme iş yaşamında çoğu zaman
önemli bir etmen olarak görülmüyor ve ben “takdir
edilme eksikliği” adını verdiğim bu durumu
düzeltmeye kararlıyım.
OGO (O Great One) bu eksikliği gidermek
ve insanların iş ve özel hayatlarında fark edilmeye
önem vermesini sağlamak için kurulmuş
bir marka. OGO’nun misyonu samimi ve anlamlı
takdir etmeler sağlamak ve inanıyorum ki takdir
etmeye önem vermeye başlayan herkes, çalışan sadakati sağlamaktan ilişkilerini güçlendirmeye,
inovasyondan yeni fikirlere birçok fayda sağlayacak.~* Sizce CEO’ların ve diğer liderlerin yaptıkları
en büyük hata nedir?
Bence CEO’lar performansı takdir etme konusunda
öncü olmalı. İnsanların ihtiyaçlarını ön
plana alan bir ortam yaratmak her CEO’nun ilk
önceliği olmalı. İş dünyasında bazen para kazanmaya
fazla takılıyoruz. Bu elbette önemli ama
birçok lider nasıl kâr edeceğini düşünmeden sonuca
odaklanıyor. Soğuk ölçüm sistemleri belirlemek
ve inovasyon konusunda ısrar etmektense
liderler, şirketlerinin operasyonlarına çalışanlarının
yetenekleri açısından bakmalı. Çalışanlara
öncelik vermek ve dolayısıyla onların yeteneklerini
geliştirmek gündemlerinin ilk maddesi olmalı.
Müşterileri memnun etmenin ve dolayısıyla
daha çok para kazanmanın tek yolu da budur ki
daha çok para kazanmak hep iyidir.
CEO’lar takdir edilmenin istisnasız her zaman
insanları iyi hissettirdiğini ve onları daha başarılı
olmak istemeleri yolunda motive ettiğini görecekler,
bu da herkesin bu şekilde davranma isteyeceği bir kültür yaratacaktır. Ben bunu Yum!’da
yaptıktan sonra diğer liderlerin de aynı şeyi kendi
yollarıyla yapmaya başladığını gördüm. Bu da
güçlü performansı içeren bir kültüre ve eğlenceli
bir iş ortamına yol açtı.
* CEO’ların kitabınız O Great One’dan almasını
istediğiniz özel bir mesaj var mı?
Takımınızla ortak bir tecrübe yaratmanın
önemine çok inanıyorum ve CEO’lar yeni kitabımı
okuyup takımlarıyla paylaşabilir. Birçok şirket
kitabımı “fark etmenin önemi”nin altını çizmek
için bir eğitim aracı olarak kullanıyor. Bu kitap
benim tecrübelerimin hikâyesi ve CEO’lara, liderlere
kullanabilecekleri pratik fikirler öneriyor. Bu
işten para kazanmak gibi bir isteğim yok, sadece
dünyayı daha iyi bir yer yapmayı, “küresel takdir
edilme yoksunluğunu” azaltmayı ve şirketlerde
Bob’un hikayesi gibi hikayeler olmamasını sağlamayı
umuyorum. Bu kitaptan kazandığım tüm
parayı karım Wendy’nin de 7 yaşından beri mücadele
ettiği şeker hastalığıyla savaşmaya bağışlayacağım.
Olabilecek en iyi şirketi yaratmanın yolu insanları
her şeyin önüne koymaktan geçiyor. İnsanları
nasıl fark ve takdir edeceğiniz size kalmış.
Ancak burada önemli olan bunu her gün anlamlı,
kişisel ve özgün bir şekilde yapmak.
İnsanları ve yaptıkları işi fark ve takdir etmek
kurum kültürünüzün temelini oluşturacak hale
gelince takımınızı mutlu edecek bir fark etme
kültürü yaratabilirsiniz ve bu da şirketinizi başarıya
götürür.
DAVID NOVAK’IN 10 PRENSİBİ
1 Siz insanları umursamazsanız
insanlar da sizi umursamaz:
İnsanlardan bir şey beklemeden
önce onların güvenini kazanmalı,
onlara olan saygınızı ve takdirinizi
göstermelisiniz.
2 İnsanları önemsemenin en iyi
yolu onları dinlemektir: Sadece
söylediklerini duymayın, onları
gerçekten dinleyin ve onlarla
etkileşime geçin.
3 İyi bir fikir herhangi bir kaynaktan
gelebilir: Herkesin iyi bir fikir
üretme potansiyeli vardır.
Kimsenin potansiyelini görmezden
gelmemeye dikkat edin.
4 İyi bir fikri ve iyi bir işi gördüğünüz
anda ve yerde takdir edin: Takdir
anlık ve samimi olmalı.
5 Takdiri sonuç üretmek için bir
hızlandırıcı olarak kullanın:
Şirketinizde hangi davranışları
daha çok görmek istediğinizi
o davranışları yapanları takdir
ederek gösterin. Özellikle
de işinizin hedeflerini direkt
etkileyenleri takdir etmeyi
unutmayın.
6 Eğlenceli hale getirin:
Takdir herkesin paylaştığı
bir aktivite olmalı
sadece takdir edilen
kişiyi değil.
7 Kişisel hale getirin: Birini
takdir etmeden önce
bunu nasıl yapacağınız
üzerine düşünürseniz
ettiğiniz takdir daha
anlamlı ve hatırlanır hale
gelir.
8 Takdir edilme isteği
evrenseldir: Kim ve
nerede olursa olsun
herkes takdir edilmek
ister.
9 Takdir edebilmek
bir ayrıcalıktır:
İnsanları kendilerini iyi
hissettirebilme şansına
sahipsiniz.
10 Bulduğunuz her
fırsatta insanlara
“Teşekkür ederim” deyin:
Bu iki küçük kelime çok
güçlüdür ve kullanmanın
bir masrafı yoktur.~HANGİ CEO’LAR
TAKDİR ETMEYİ BİLİYOR?
WARREN BUFFET İlk CEO olduğum zaman finans
hakkında pek bir şey bilmiyordum. En
iyi öğretmenden öğrenmek için Warren
Buffett’a gittim ve kendisi benim
için harika bir kaynak oldu. Ondan
inanılmaz çok şey öğrendim. Onda en
sevdiğim şeylerden biri de bana tap
dansının nasıl yapıldığını öğretmesi oldu. Yaptığınız işi sevmek bence
çok önemli ve Warren Buffett tam da böyle biri. KEN LANGONE
Aynısı şu andaki en önemli
mentorum Home Depot’un
kurucusu Ken Langone içinde
geçerli. Bu iki liderin de insanlara
sarsılmaz bir inancı var ve bir
liderin nasıl önemli olabileceğinin
bilincindeler.
ÖVGÜDEN ELEŞTİRİYE GEÇERKEN
NASIL BİR DİL KULLANMALI?
SAMİMİ OLUN
Başkalarını takdir ederken bunu olabildiğince samimi ve şirketinizin
ana değerlerine, hedeflerine etki edebilecek şekilde yapmalısınız.
Bu sayede şirketinizde görmekten memnun olduğunuz özellikleri
güçlendirebilirsiniz. Örneğin ben Yum!’da müşteri odaklı olmanın ve
söylediğinizi yapmanın öneminin altını çalışanlara oyuncak çeneler
vererek çizdim.
TAKDİRLE BAŞLAYIN
Her zaman en iyi koçluk modelinin çalışanlara yaptıkları işi överek
başlamak olduğunu hissetmişimdir. İşe takdirle başlarsanız çalışma
arkadaşlarınız işin değer gördüğünü anlayarak geri bildirime açık
hale gelir. Ancak hala birçoğu yaptıkları iyi işin ve takdir edilmenin tüm
olumlu etkisini silebilecek bir “ama” kelimesi duymayı bekler.
ÖVGÜNÜN ARDINDAN AMA DEMEYİN
Ben eleştiriye geçerken hiçbir zaman “ama” kelimesini kullanmamaya
çalışırım. Bunun yerine “Ve eğer şu şekilde davranırsan daha da etkili
olabilirsin” cümlesini kullanırım. Bu, takıma daha anlamlı ve kuvvetli
bir şekilde gelişim olanağı sağlar. Takdir ederek ve “ama” yerine “ve”
kelimesini kullanarak olumlu davranışlarının altını çizebilir ve insanları
bu davranışlarını geliştirmeye motive edebilirsiniz.
YETENEĞE ODAKLANIN
Liderler sadece iyi davranışların değil üretken olmayan davranışların da
farkına varmalıdır. Bu, hak edilmiş takdir edilmenin kredibilitesini artırır
ve standartlarınızın altını çizmenize yardımcı olur. Eğer yeteneklerine
odaklanmak suretiyle insanları önceliğiniz haline getirirseniz daha
fazla müşterinizi mutlu edersiniz, işinizi geliştirirsiniz, daha fazla para
kazanırsınız ve sonuç alırsınız.
ARAŞTIRMALARDAN NE ÇIKIYOR?
1Dünyayı gezdikçe her
yerdeki insanların takdir
edilmeye aç olduğunu
gördüm.
2 Başkalarının başarılarını
kutlamak kadar tatmin
edici bir şey yok. Buna
“lider olmanın ayrıcalığı”
diyorum.
3 Dünyada bir araştırmaya
göre “küresel bir takdir
edilme eksikliği” var.
4 Dünyada her 10 kişiden
7’si daha fazla takdir
edilmek istiyor.
5 İnsanların yüzde 83’ü de
başkalarını takdir etmek
için daha fazla çaba
gösterebileceğini düşünüyor.
6 Takdir etmek, motivasyonu
yüksek çalışan grubu
oluşturmakta önemli rol
oynayabilir.
7 Araştırmamıza göre insanların
yüzde 60’ı takdir edilmekten en
az para kadar motive oluyor.
8 Yüzde 40’ı da takdir edilmenin
onları işlerine daha fazla
eğilmeye motive ettiğini
söylüyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?