Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan göreve gelişinin üçüncü ayında ilk kez Capital’e konuştu. Kariyer hikayesini, liderliğe yaklaşımını ve Turkcell’in yeni yolculuğunu anlattı...
MURAT ERKAN, Turkcell’in yeni genel müdürü… 12 yıl görev yaptığı şirkette mayıs ayında genel müdürlük koltuğuna oturdu. 21,3 milyar TL gelire, 10 binin üzerinde çalışana sahip şirketi yeni geleceğe hazırlayacağını söylüyor. Gelecek 5 yıl planında “Servis ihracıyla büyümek”, “tech-fin”, “dijitalleşme” gibi konular olduğunun altını çiziyor. “Büyüme ajandamızda şirket satın almak yok” sözleriyle organik büyümeye dikkat çekiyor. Erkan, “Ürünleri yurt dışına pazarlamak bizim için daha değerli olacak. Böylece yurt dışı gelirin payını yüzde 7’den yüzde 20’ye çıkaracağız” diye konuşuyor.
Turkcell’de bu yıl mart ayında önemli bir gelişme oldu. Şirketin 4 yıldır genel müdürlüğünü yapan Kaan Terzioğlu, görevinden istifa etti. Grupta 12 yıldır yönetici olarak birçok başarıya imza atan, özellikle de Superonline Genel Müdürü olarak Türkiye’nin fiber altyapısının gelişimine liderlik yapan Murat Erkan, Turkcell’in genel müdürlük koltuğuna oturdu. 21,3 milyar TL’lik cirosu ve kurulduğu ilk günden itibaren elinde tuttuğu pazar liderliğiyle Türkiye’nin GSM devi olan Turkcell’in yeni lideri olarak Erkan’ın hedefleri büyük. Sadece kurumlara mobil hat sağlayan bir şirketten, kurumsal şirketlerin dijital dönüşümüne ortak olan bir şirket haline geldiklerinin altını çizen Erkan, “Biz Turkcell olarak telekom operatörü değil dijital operatörüz” diyor. Ortaya koydukları ürün ve hizmetlerle global olmaları ve ihraç yapmaları gerektiğini söylüyor. “Büyüme ajandamızda şirket satın almak yok, ürünleri yurt dışına pazarlamak bizim için daha değerli olacak” diyen Erkan, her geçen gün yerli dijital uygulamalarının dünya çapında kullanımını sağladıklarını ifade ediyor, önümüzdeki birkaç yıl içinde bugün yüzde 7 olan yurt dışı gelirlerinin payını da bu stratejiyle yüzde 20’ye çıkaracaklarını açıklıyor. Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan göreve gelişinin üçüncü ayında ilk kez Capital’e konuştu. Kariyer hikayesini, liderliğe yaklaşımını ve Turkcell’in yeni yolculuğunu anlattı:
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Turkcell’de genel müdürlüğe gelmeden önce neler yaptınız?
Kariyerime sistem entegrasyon işi olan bir şirketle başladım daha sonra çok uluslu Cisco’da sistem mühendisi olarak görev aldım. Cisco’nun Türkiye’deki ilk üç çalışanından biriydim. Sıfıra yakın ciroyla işe başlayan Cisco’da 10 yıl çalıştım. Şirkette mühendisliğin sonrasında satış, iş geliştirme gibi görevler üstlendim. Ardından Aneltech’de telekom, mobil, ICT, savunma sanayi ve endüstriyel ürünler sektörlerine yönelik çözümlerin iş birim yöneticiliğini yaptım. Hatta orada çalıştığım dönemde Turkcell sabit operatör şirketini ayağa kaldırmak istiyordu. Turkcell’in o zamanki genel müdürü Süreyya Ciliv’e sabit operatörün nasıl olması gerektiğiyle ilgili bir ürün sunumu yaptım, birtakım önerilerde bulundum. Süreyya Bey dinledi ve bir hafta sonra bana telefon açıp, “Madem bu işi çok iyi biliyorsun, ürünü satmak yerine gel yap” dedi.
Ne önermiştiniz?
O zaman Türkiye’de sabit altyapı kalitesi ve hizmet anlayışı gerideydi. Her şey ADSL üzerine kuruluydu. Biz geleceğin teknolojilerine özellikle fibere yatırım yapılması gerektiğini söylüyorduk. Bu yatırımı yaparken de sadece mobil şebeke için değil fiberi uluslararası sınırlara kadar götürmekten bahsediyorduk. Türkiye’nin İpekyolu fiber yolu olsun istiyorduk. O zamanlar Batı nispeten internete doymuştu ama Doğu açtı. “Türkiye de bunda rol oynar” dedik. Böylelikle Turkcell’e Superonline Genel Müdürü olarak geçiş yaptım. Bugün sıfır kilometre fiberden 45 bin kilometre fibere geldik. Irak, İran ve Gürcistan’ın da aralarında olduğu 10 ülkenin internet trafiğinin yüzde 50’sinden fazlasını da Turkcell olarak biz taşıyoruz. Doğu ile Batı’yı fiber anlamında birleştirdik. Daha fazlasını yapmak istiyoruz, Türkiye’nin daha da fazla fibere ihtiyacı var. Bu altyapının daha da zenginleşmesi lazım. O zaman 3G yoktu, şimdi 5G konuşuyoruz. O zamanlar dünyada 3G’den 4G’ye geçişte fiber yatırım ihtiyacı 15 kat deniyordu. 4G’den 5G’ye geçişte ise fiber yatırım 10 kat. Yani herhangi bir ülkede altyapı açısından o zamankinden 150 kat fazla kapasiteye ihtiyaç var. Türkiye’de bunun bir an önce hızlanması lazım. Ortak hatlı, daha fazla fiber. Böylelikle yeni nesil nesnelerin interneti dediğimiz çözümler, mobil çözümler, endüstri 4.0, bunların tamamı aslında bu vizyona hitap edecek.
Genel müdürlüğe gelişiniz nasıl oldu?
Neticede kariyerini yurt dışında devam ettirmek isteyen yöneticimizin bir ayrılığı söz konusuydu. Ben de Turkcell’de 12’nci yılına giren bir yönetici olarak bu grupta yer alıyorum. Daha önce Superonline’ın genel müdürlüğünü yapmıştım. Superonline başladığımızda çok küçüktü, bugün cidden çok önemli işler başarmış bir şirkete dönüştü. Turkcell’in geldiği noktada da son 4 yıldır satıştan sorumlu genel müdür yardımcısı olarak çalıştım. Satıştan sorumlu genel müdür yardımcısı olarak da kurumsal, bireysel, toptan ve cihaz dediğimiz, bizim ne kadar müşteri portföyümüz varsa hepsine hitap eden bir rol üstlendim. Mağazalardan büyük kurumlara hatta uluslararası operatörlere kadar olan bütün satışın başındaydım. Dolayısıyla bu süreçte yönetim kurulu böyle bir teveccüh gösterdi. Turkcell Grup için bugüne kadar yaptıklarımız, bundan sonra daha güzel şeyler yapacağımıza dair beklenti yarattı. Biz de bu beklentilere cevap vereceğiz.
Yönetime gelir gelmez odağınızı nasıl belirlediniz?
Şimdi 5G’yi konuşuyoruz. Ben de ilk göreve geldiğimde 5G yolunda 5T diye yola çıktım. 5G aslında bir mobil teknoloji değil, içinde endüstri 4.0, yapay zeka, sanal gerçeklik, nesnelerin interneti ve akıllı şehirler de var. 5T’nin ne olduğuna gelince… Öncelikle Turkcellli olmak lazım. Turkcellli diye bir kavram yaratmayı istiyoruz. İkincisi Türkiye’nin vizyonunu dünyaya taşısın. Biz dijital servislere yatırım yapıyoruz. Örneğin BiP ve Fizy uygulaması gibi birçok uygulamamızı 38 ülkeye ihraç eder hale geldik. Türkiye’nin Turkcell’i dışarıda Türkiye’nin yüzü olsun istiyoruz. Bugün Turkcell, Brezilya’dan Jamaika’ya kadar birçok ülkede tanınıyor. Teknoloji de 5T’nin en önemli T’lerinden bir tanesi. Fiber, 5G teknolojisi, veri merkezleri, yapay zeka, enerji çözümleri teknolojinin önemli noktaları. Turkcell’in çok inandığı yeni bir vizyonu daha var. Herkes buna finans ve teknoloji anlamına gelen fintek derken biz ona teknoloji ve finans anlamına gelen techfin diyoruz. Dünyada mobil çözümler, mobil ödeme sistemleri gelişiyor. Biz de burada iki şirketle faaliyet gösteriyoruz. Son olarak bu işimize sigortayı da ekledik. Burada önemli finansal çözümler sağlayan bir oyuncu haline geldik. Son T ise toplumsal fayda. Türkiye’den kazandığımızı Türkiye’ye kazandırmak istiyoruz. Spordan kadına, engellilerden birçok farklı alana kadar çok sayıda proje yürütüyoruz. Bir iki ay önce de Turkcell Vakfı’nı kurduk. Turkcell olarak gelirlerimizden belli bir payı o vakfa ayıracağız. Vakıf teknoloji konusunda ihtiyaç duyulan alanlarda destek sağlayacak.
Geçtiğimiz yıl Turkcell için nasıl bir yıldı?
Turkcell 2018 yılını çok başarılı sonuçlarla tamamladı. Gelirlerimizi yüzde 20,8, FAVÖK’ümüzü de yüzde 41,1 oranında artırdık. Tüm zamanların en yüksek grup geliri ve FAVÖK’ünü elde ettik. Grup gelirimiz iki yıl kümülatif bazda yüzde 49 artış gösterdi. Grup FAVÖK’ümüz ise iki yıl kümülatif bazda yüzde 90 arttı. 2018 yılı FAVÖK marjımız yüzde 41,3 olurken grup net kârımız ise 2 milyar 21 milyon TL olarak gerçekleşti.
Aynı dönemde net dönem kârınız yüzde 2 arttı.
Geçen yıl Türkiye’de çok az şirketin kâr ettiğini söyleyebilirim. Bizim net kârımız yüzde 2,1 arttı ama kârı artırmak bile önemli bir başarıydı. Bizim giderlerimizin yüzde 70’i döviz. Benzer şirketlere baktığınızda çok ciddi zararları olduğunu görürsünüz. Bizim kârlılıkta artış yakalama sebebimiz, hazine departmanının bu tür riskleri önceden tespit ederek doğru hedge politikaları uygulaması. Doğru hedging stratejileri izlemeseydik biz de diğer şirketler gibi net kârdan çok net zarar konuşabilirdik. Geçen yıl Turkcell çok ciddi uzun vadeli finansman anlaşmaları yaptı. Bunları İsveç ve Çin bankalarıyla gerçekleştirdi. Hatta çok yeni olarak sürdürülebilirlik endeksli 50 milyon Euro’luk bir çevreci kredi anlaşması daha yaptık. Dolayısıyla uzun vadeli ve Türkiye’de neredeyse hemen hemen hiçbir şirketin çok elde edemediği oranlarla finansman sağladık, o da bize hedge etme şansını sağladı. Önümüzdeki dönemde ödeyeceğimiz dövizin karşılığı kadar kasamızda nakit pozisyonumuz var. Bu anlamda Türkiye’nin nadir şirketlerinden biri olduğumuzu düşünüyoruz.
Elde ettiğiniz büyümeler beklentilerinize uygun muydu?
Beklenenin üzerinde gerçekleşti. Bizim analistlere verdiğimiz performans yüzde 18-20 bandındaydı, biz yüzde 20,8 büyüyerek aslında üst bareminin de üstüne çıktık. Ama 2018 göreceli zor bir oldu. Bu zor yılda Türkiye’de telekom sektörü yüzde 15 büyüdü.
Size büyümeyi getiren ne oldu?
Temel stratejilerimiz içinde kurumsal işimiz iyi performans gösteriyor. Biz sadece kurumlara mobil hat sağlayan bir şirketten, kurumsal şirketlerin dijital dönüşümüne ortak olan bir şirket haline geldik. Dönüşüm ihtiyacı olan şirketlere ışık tuttuk, onların dönüşmelerini sağladık. Burada kurumsal tarafımız iyi işler yaptı.
Kurumsal işlerin gelirlerinizdeki payı ne oldu?
Bunu açıklamıyorduk ama ikinci çeyrek sonunda açıklama kararı aldık. Bu bize yatırım yapan analistlerin ve yatırımcıların da merak ettiği bir konu, bu nedenle ikinci çeyrekte açıklamak istiyoruz.
Bu yıla hangi hedeflerle girdiniz?
Birinci çeyrekte yüzde 19,2 büyüdük. Bu büyüme neticesinde hedeflerimizde yukarı yönlü revizyona gittik. Yılbaşında yüzde 16-18 bandında büyürüz diyorduk. Şimdi onu yüzde 17-19’a çıkardık. EBITDA tarafında da yüzde 38- 40 FAVÖK marjı yakalarız diye planladık.
Dünyada telekom sektörü nasıl gidiyor?
Dünyada telekom sektörü bir kabuk değişimi yaşıyor. Biz Turkcell olarak telekom operatörü değil dijital operatörüz. Sektörde de şu anda rakibiniz operatörler mi yoksa WhatsApp, Google, Spotify gibi şirketler mi? Bunu iyi tanımlamak lazım. Bizim müzik platformumuz Fizy, Türkiye’de şu anda en yakın rakibinden daha yüksek müşteri ve tüketim sağlıyor. Üstelik rakibi de global bir şirket. Bu nedenle bizim de global olmamız ve bu hizmetleri ihraç etmemiz lazım. BiP’in WhatsApp gibi rakipleri var ama o da Türkiye’de tüketim anlamında rakiplerinden daha çok kullanılıyor. Baktığınız zaman Birleşik Arap Emirlikleri’nden Ukrayna ve Almanya’ya kadar birçok ülkede 100 binlerin üzerinde kullanıcısı var. Bunun gibi televizyon uygulamamız TV+ ve dergilik platformumuz var. Biz bu işlere 5-6 yıl önce yatırım yapmış bir şirketiz. Vizyonumuz operatör olmaktan öteye taşınıyor. Apple en son yaptığı lansmanda 3 ürün tanıttı. Bunlardan bir tanesi Turkcell Dergilik’in çok benzeri bir üründü, diğeri TV Plus adlı yine bizim uygulamamıza benziyordu, bir diğeri de Paycell ürünümüzün benzeriydi. Dolayısıyla rekabet dünyada iç içe geçmeye başladı. Biz bu konularda çok erken yola çıktığımız için diğer operatörler bize nasıl yaptığımızı soruyor, onlara know how aktarıyoruz.
Bunu nasıl yapıyorsunuz?
Hizmet olarak know how paylaşımı gerçekleştiriyoruz. Şu anda 38 ülkede varız. O ülkelerde kullanıcılar değil, operatörler müşterilerimiz oluyor, operatörlerle iş birliği yapıyoruz. WhatsApp, Spotify ve Netflix ile nasıl rekabet edeceğini onlara karşı nasıl çözüm üreteceğini düşünen operatörler, Turkcell’de bu çözümlerin üretildiğini görünce bizimle iş birliği yapmak istiyor. Biz burada kendimizi iyi konumda görüyoruz, rekabette de bu şekilde ayrışıyoruz.
Gelirlerinizde ses, data ve bu tür platformların payı nedir?
Gelirler çok hızlı bir şekilde dataya kayıyor. Toplam gelirlerin yüzde 90’a yakını data ve dijital servislerden geliyor.
10 yıl önce bu oran neydi?
10 yıl önce tam tersiydi. Gelirin yüzde 90’ı sesten gelirken yüzde 10’u datadan geliyordu. 4-5 yıl öncesinde de bu rakamlar çok farklıydı. Her şey 4-5 yıl önce 4,5G’nin lansmanından sonra hızla değişti. l Böyle mi gidecek? n Bir zamanlar bir röportajda “Ses bedava olacak” demiştim. O zaman bu görüşüm mantıksız gelmişti. Şu an ses gerçekten bedava. Kimse sesi bir değer olarak görmüyor. Değer olarak görülen Gigabyte. Bu üç-dört yıldır böyle… Kimse paketinde kaç dakikası olduğunu bilmiyor. Gelirin yüzde 90’ı bu taraftan gelince ben de çok ilgilenmiyorum.
Turkcell’de bundan sonrasında nasıl bir yol haritanız olacak?
Biz Türkiye’nin en iyi teknolojisine en iyi altyapısına sahip olan şirketiz. Dolayısıyla altyapımız çok kuvvetli. Türkiye’de dünya standartlarının üstünde üç tane veri merkezi açtık, iki tanesi de şu anda hayata geçmek üzere. Bunun dışında üç önemli taşıyıcımız olacak. Bunlardan birincisi dijital servisler. Dijital servisler hem Türkiye’de hem yurt dışında müşterilerimize değer katacak, hayatımızı kolaylaştıracak. İkincisi dijital iş çözümleri. Biz bu işi şirketleştirdik. Son olarak da tech-fin’in büyük potansiyeli olduğunu düşünüyoruz. Biz işimizi bu üç ana omurganın üzerinde tutacağız. Müşteri odaklılık, müşteriyi merkeze koyma işi de bizim bundan sonraki en önemli işimiz olacak.
5-10 yıl sonra Turkcell’i nerede görmek istiyorsunuz?
Mevcut 3 tane ana taşıyıcı işimizin etrafında belki yeni işlerimiz gelecek. Mesela enerji işine girdik. Turkcell Enerji diye bir iştirakimiz var. Türkiye’de büyüyeceğiz, yurt dışında da bu servisleri yaygınlaştıracağız. Tech-fin uygulamalarını dünyaya götüreceğiz. Entegrasyon işlerini global entegrasyon işlerine taşıyacağız. Büyüme ajandamızda şirket satın alma yok, ürünleri yurt dışına pazarlamak bizim için daha değerli olacak.
Yeni ülkelere girme planınız var mı?
Mevcut ülkelerle devam edeceğiz. Tabii ki uygun koşullar olursa bakarız. Operatör satın alma telekom dünyasında eskide kaldı. Biz de servisleri ihraç ederek büyümeye çalışacağız.
Yurt dışı gelirlerinizi yüzde 7’den yüzde kaça çıkarma hedefiniz var?
Yüzde 20’lere gelmesi lazım.
“YERLİLEŞTİRME KRİTİK HALE GELDİ 1.200 YAZILIM MÜHENDİSİ Bizim 3G ile başlayan 4,5G ile devam eden çok ciddi yerli Ar-Ge yapma misyonumuz var. Bu misyon için 1.200 geliştirme yapan yazılım mühendisimiz bulunuyor. Hangi teknolojiyi kullanırsanız kullanın yerlileştiremezseniz başarılı olmuyor. “ARAMA MOTORU YAPTIK” Yapay zeka uygulamaları, robot çözümleri yapıyoruz, birçok araştırma geliştirme çözümlerini buradaki mühendislerimiz gerçekleştiriyor. Tamamen Türk mühendislerin geliştirdiği çözümlerle gidiyoruz. Son dönemde arama motoru yaptık. Ticaret savaşlarıyla bu tür yerlileşme çok kritik hale geldi. |
TURKCELL’DE ÇALIŞAN OLMANIN KOŞULU GELECEĞİ OKUMAK Üretmek çok kıymetli. Turkcell’de “çalışan” olmanın temel koşulu da bu zaten. İşine sadakatle bağlı olmak, heyecanını sürekli olarak korumak, çağın gerektirdiği hem bilişsel hem kişisel gelişime de sahip olmak. Ne demek istiyorum; geleceği okumak, öngörülü olmak, katkıyı da bu şekilde sağlamak. İLK DİJİTAL OPERATÖR Özetle vizyoner olmak. Hem çalışan hem yönetici olarak esas olarak bu niteliklerin temel olduğunu düşünüyorum. 25 yıl önce ilk “Alo”nun sahibi bir şirketin dünyanın ilk dijital operatörü olması, yerli ve milli dijital uygulamalarını ihraç etme noktasına gelmesi, veri merkezleri kurması, enerji santralleri kuruyor olması… Listemiz uzun. Bu niteliklere sahip olmayanların Turkcell’de çalışamayacağının kanıtı işte tüm bunlar. |
“MUTLU İNSANLAR DAHA ÇOK ÜRETİYOR” KARARLI DURUŞ İş hayatımda beni başarıya taşıyan lider özelliği insan odaklı olmak, kararlı olmak, sürekli olarak üretmek. Bana göre başarılı bir liderlik ekibinizin mutluluğuyla doğrudan bağlantılı. İnsan odaklı bir yönetim anlayışına sahipseniz, sizinle çalışanlar da doğal olarak mutlu oluyor. Mutlu insanlar daha çok üretiyor, daha verimli çalışıyor. Liderin en önemli özelliklerinden biri de kararlı duruşu. Saygı gören ve güvenilir bir lider, takip edilir, sorgulanmaz, tereddütleri ortadan kaldırır. Her dönem, kriz zamanlarında bile üretmek son derece kıymetli. ŞANSLI HİSSEDİYORUM Krizlerden güçlenerek çıkmak için daha çok çalışmak, müşteriyle daha fazla temas kurmak ve inovasyona devam etmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Üretmek ayakta kalmak demektir. Üretme hedefini koruyan bir lider ekibini de arkasından sürükler, çığır açar. Turkcell de sektöründe Türkiye’nin lider şirketlerinden... İletişim alanında çığır açtığımıza inanıyorum. Superonline ile ülkemizde fiber çağını başlatan operatör olduk. Önce 3G, ardından 4,5G geldi ve şimdi de 5G’nin arifesindeyiz. Türkiye için çok önemli değerleri ifade eden bütün bu gelişmelerle ilgili bizzat çalışma fırsatım olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. |
MURAT ERKAN’IN AJANDASI 1 Bu yıl yüzde 17-19 büyür, yüzde 38- 40 FAVÖK marjı yakalarız. 2 Kendimizi “telekom operatörü” değil, “dijital operatör” olarak görüyoruz. 3 Artık bizim de global olmamız ve bu hizmetleri ihraç etmemiz lazım. 4 38 ülkeye know how paylaşımı kapsamında hizmet ihracatı gerçekleştiriyoruz. 5 Dünya standartlarının üstünde 3 veri merkezi açtık, 2’si de hayata geçmek üzere. 6 Dijital iş çözümleri işimizi de şirketleştirdik, bu alanda hızlı büyüyeceğiz. 7 Tech-fin alanında 2 şirketimiz var. Buradaki uygulamaları dünyaya götüreceğiz. 8 Büyüme ajandamızda şirket satın alma yok. Operatör satın alma eskide kaldı. 9 Ürünleri yurt dışına pazarlamak bizim için daha değerli olacak. 10 Gelirlerde yurt dışının yüzde 7 olan payını yüzde 20’ye çıkaracağız. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?