Yatırım ajansı gibi çalışıyoruz

Tolga Ulutaş, sorularımızı yanıtladı.

1.05.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yatırım ajansı gibi çalışıyoruz
Accenture, dünyada 120’den fazla ülkede hizmet veren ve 250 bine yakın kişinin çalıştığı global bir yönetim danışmanlığı, teknoloji hizmetleri ve dış kaynak şirketi. Uzmanlıklarıyla şirketlere yol gösteren ve 10 Ayıldır Türkiye’de faaliyet gösteren Accenture, yaptığı farklı araştırma ve raporlarıyla da biliniyor. Son olarak 600 şirket sahibiyle görüşülerek yapılan, Türkiye’nin de içinde olduğu hızlı büyüyen pazarlardaki fırsatlar ve 2010-2020 arasındaki olası gelişmeleri içeren araştırması oldukça dikkat çekici. En temel bilgi, 2020’li yıllarda gelişmekte olan ülkeler arasındaki ticaret hacminin yüzde 40 olacağı. Dolayısıyla Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin rakipleri, yine gelişmekte olan ülkeler ve oradan gelen şirketler olacak. Son üç yıldır hızlı bir büyüme içinde olan Accenture’ın Türkiye genel müdürü Tolga Ulutaş, günümüzde Türk şirketlerinin yatırım için Avrupa’yı tercih ettiğini, ancak gelecekte Türkiye’de büyüyen şirketlerin, yalnız Avrupa’ya değil Türkiye’nin etrafındaki hinterlanda yatırım yapan şirketler olacağının altını çiziyor. Bu noktada kalkınma ajanslarının önemine vurgu yapan Ulutaş sorularımızı yanıtladı.

Accenture’un Türkiye’nin de içinde olduğu hızlı büyüyen pazarlardaki fırsatları ortaya çıkaran ve 2010-2020 arasındaki olası gelişmeleri içeren özel bir araştırması var. Bu araştırmadan ne tür mesajlar çıktığını kısaca anlatır mısınız?

- Bu araştırma büyümekte olan ülkeleri kapsıyor. Araştırmanın içinde BRIC ülkelerinin yanında CIVETS denilen ülkeler de var. Yani Çin’den Rusya’ya, Kolombiya’dan Vietnam’a, Mısır’dan Türkiye’ye kadar yaklaşık 11-12 ülkeyi kapsayan bir araştırma. Bu ülkeler sadece büyümüyor, aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerle ilişki de kuruyor. Dolayısıyla bizim 2010-2020 arasında bu ülkelerde nasıl bir gelişme olacağını görmemizi sağlıyor. 600 şirket sahibi ile görüşülerek yapılan bu araştırmaya katılanlar hem uluslararası şirketlerin yöneticileri hem de gelişmekte olan ülkelerdeki uluslararası olma hedefinde olan şirketlerin patronları. En temel bilgi, 2020’li yıllarda gelişmekte olan ülkeler arasındaki ticaret hacminin yüzde 40 olacağı. Dolayısıyla Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin rakipleri yine gelişmekte olan ülkeler ve oradan gelen şirketler olacak.

Türkiye ile ilgili ne tür saptamalar var bu araştırmada?
- Bildiğiniz gibi TİM’in 2023’e ilişkin bir ihracat hedefi var. Ancak en büyük soru ihracatın nereye ve hangi alanlarda yapılacağı. Bu araştırma gösteriyor ki ihracatı canlandırmak için diğer gelişmekte olan ülkelere yönelmeliyiz. Araştırmadan çıkan bir başka ilginç bulgu, gelişmekte olan ülkeler, gelişmekte olan ülkelerde yatırım yapan gelişmiş ülke şirketlerinden yüzde 23 oranında daha başarılı oluyor. Yani Çin’den gelen bir şirketin Rusya’da başarı gösterme ihtimali Amerika ve Japonya’dan gelen şirketlerin başarı oranına göre daha yüksek.~


TOTAL ÜLKE STRATEJISI ŞART”

Türkiye’de kalkınma ajansları, kendi bölgelerini öne çıkarmak, yatırımcı çekmek için çalışıyorlar. Siz bölgeler açısından ne gibi bir analiz yaparsınız?
Bizim Accenture olarak dünyada yaptığımız sektörel ve bölgesel pek çok yerel kalkınma projemiz var. Türkiye’deki kalkınma ajanslarının bölgesel olması çok özel. Ancak bu ajanslar her ne kadar birbirlerinden bağımsız olsalar da kendi aralarında birbirlerine bağlı yapı içerisinde çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Total ülke stratejisi şart. Herkesin üzerine düşen bir rol olması gerekiyor. Yani her bölgenin bilgi teknolojilerine odaklanması yanlış olur. Bu doğru ve net tanımlanıp ifade edilmeli. İyi niyet var ama bu netlikte bir davranış henüz yok.

Peki, bu neye bağlanıyor?
- İki tane nedeni var bunun. Bizim gibi, gelir seviyesi düşük ülkelerin ürün tasarlama, inovatif şekilde bunu pazara taşıma stratejileri daha yetkin olduğu gibi maliyet yapıları da çok daha kontrol edilebilir. Kısacası düşük maliyetle yüksek değer yaratmayı öğrenmiş, düşük gelir segmentlerine ürün yaratmayı bilen bir DNA’mız var. Bakın hava basıncıyla çalışan araba Hindistan’daki TATA’nın buluşu. Ya da yine az gelişmiş ülkelerde boyutu küçük ve hava basınçlı vantilatörle soğutma yapan buzdolabı icat ediliyor. Benzer ülkelerdekiler ihtiyaçları biliyorlar. Bir diğer neden ise gelirin bu ülkelerde artacağı yönündeki beklenti. Bir eve yıllık giren gelir miktarı 30 bin doları geçince insanlar yüksek katma değerli tüketici ürünleri talep etmeye başlıyor. Bu noktada Türkiye ön plana çıkıyor.

Şu anda 30 bin dolar seviyesinde kaç hane var Türkiye’de?
- 30 bin dolar seviyesinde 6 milyon hane var. Bu sayının 2020 yılında 12 milyona çıkması bekleniyor. Yani yüzde 73’lük bir artış. Amerika’dan sonraki en büyük artış sağlayan ülke olması bekleniyor.

Bu artışın nedeni nedir?
- Birincisi demografik pencere. Nüfusun gençlerden ve dolayısıyla üreticilerden oluşması en büyük avantaj. Biz de şu anda gelir üreten popülasyon düşük gelir üreten nüfusun iki katı. İleriye yönelik beklenti, umut ve yatırım ihtiyaçları yüksek. Ekonominin motoru bu grup. Türkiye’nin nüfus artış hızına baktığımızda bizim performansımızın en yükseğe vuracağı dönem de 2025’e kadar olan dönem. Bu jenerasyona iyi eğitim verilir, vize ve gümrük konuları çözülür, şirketlerin yurtdışına entegrasyonları sağlanırsa Türkiye pik yapar. Bu noktada kalkınma ajansları gibi projeler önemli. Gelişmekte olan ülkelere nasıl adım atarız ve yerimizi nasıl sağlamlaştırırız bunun iyi planlanması gerekiyor. Örneğin, Fatih Projesi’ni çok önemli görüyoruz. Demografik pencere dezavantajı olan Almanya’da uygulandığından daha fazla etki yaratacaktır Türkiye’de bu proje. Türkiye’nin bir başka avantajı ise lokasyon. Bulunduğumuz bölgedeki hiçbir ülke Türkiye kadar ticari güce ve üretim yetkinliğine sahip değil. Vize regülasyonları ve komşu ülkelerle ticaretin canlandırılması yönünde yapılan çalışmalar bu anlamda çok manalı. Tarihi bağlarımız da var. Meksika’nın yerinde olsak işimiz çok daha zor olabilirdi.~

Bunlar Türkiye’nin yıllardır dile getirilen ve bilinen avantajları. Bizi öne çıkartan başka avantajımız yok mu?
- Hala bunlar ve bunlar gerçek avantajlar. Geçmişte de bu avantajlarımız vardı. Ama sıkıntı avantaj eksikliğinden değil, politika eksikliğinden kaynaklıydı. Gümrük duvarları, sınırlardeğişiyor. Eğitim seviyemiz yükseliyor. Daha dışarıya dönük bir toplum olmaya başladık. Fark yaratıyoruz. Devletin politikaları da bu noktada önemli. Ayrıca şirketler de bu misyonla hareket ediyorlar. Zira asıl büyümeyi yaratan ve yaratacaklar şirketler. Yurtdışı yatırıma bakış açısı bu noktada çok önemli. Örneğin Ülker’in Godiva’yı alması simgesel olarak çok önemliydi.

Türkiye’nin geleceğine yatırım yapmak isteyenler için hangi sektörler öne çıkıyor?

- Aslında bugün bilinenden farklı bir sektörün öne çıkacağını düşünmüyoruz. Özellikle enerji ve sağlık öne çıkmaya devam edecek. Teknolojinin etkisi devam edecek. Enerjiye yabancı yatırımcı girecektir. Serbest bir piyasa fiyatı oluşmadı henüz. Ancak orada ikinci el piyasasının oluşması ile yatırımlar hızla
Hane geliri datası Gelişen pazarın hane halkı geliri 2010 - 2020 arasında 8.5 trilyon $ artacak. Bu da global toplamda % 60'lık artış demek.artacaktır. Özellikle yabancı sermayenin de bu sektörlere ilgi göstereceğini söylemek yanlış olmaz.

Hangi ülkeler yatırım için Türkiye’yi tercih edecektir?
- Özellikle gelişmekte olan ülkeler gelecektir. Enerji sektöründe bunu görüyoruz. Başı çeken yatırımcıların, risk alarak gelen yatırımcıların gelişmekte olan ülkelerden olduğunu görüyoruz. Özellikle önümüzdeki dönemde risk almaya ve yerel ortaklık kurmaya yatkın şirketlerin öne çıkacağını ve çoğunun da gelişmekte olan ülkelerden geleceğini düşünüyorum.

Tabloyu görmek için görsele tıklayın.

Siz yatırım yapan şirketlere, Türkiye’de yatırım için doğru adres arayanlara, Accenture olarak ne gibi hizmetler veriyor, danışmanlık sunuyorsunuz?
- Biz 250 bin kişilik bir danışmanlık ordusuyuz. Dünyada ticaretin yapıldığı her noktada büyük şirketlerle çalışıyoruz. Türkiye’ye gelmek ve yatırım yapmak isteyenler bizim müşterimiz. Gelmek istedikleri zaman “Pazara nasıl gireriz, nasıl yatırım yapalım?” diye sorular soruyorlar. Oradaki ofisler de bize yönlendiriyorlar. Dolayısıyla bizim orada elçilik etkimiz de var. Yatırım ajansı gibi de çalışıyoruz. Türkiye’den yurtdışına açılmak isteyen şirketler için de doğru yapılanmanın nasıl olduğunu tarifliyoruz, nereye gidebilir, hangi tür ortaklıklar kurulabilir diye çalışıyoruz.

Daha çok nerelerde Türk şirketleri için fırsat görüyorsunuz?

- Şu anda Türk şirketleri yatırım için Avrupa’yı tercih ediyor. Ancak Türkiye’de büyüyen şirketler, yalnız Avrupa’ya değil Türkiye’nin etrafındaki bölgelerde yatırım yapanlar olacak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz