Zor dönem kaptanları

Bir gün en tepe noktada onları bekleyen bir pozisyonun olduğunun bilincindeydiler.ama beklemedikleri bir ihtimal vardı: O da o pozisyona zor bir dönemde gelmek zorunda kalmak.

1.08.2009 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Zor dönem kaptanları
Toprak Holding’in başkanı Halis Toprak, geçtiğimiz aylarda koltuğunu
32 yaşındaki oğlu Mehmet Toprak’a bıraktı. Onun bu kararı almasının arkasında yatan nedenlerin başında Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu (TMSF) ile Toprakbank’ın borçları konusunda yaşadığı sorunu çözememesi geliyor. Yıllardır bu sorunla ilgili mücadele veren Toprak, sonunda hasta düştü. TMSF’nin İstinye’de bulunan Aslanlı Köşkü’ne haciz uyguladığı gün haciz memurları ile hasta yatağında karşılaşan Toprak, bu olaydan tam 2 gün sonra holding yönetimini oğluna bıraktı. Oğlundan da en kısa zamanda bu sorunu çözüme kavuşturmasını istedi. Toplam 40 şirketlik holdingde yönetimi devralan Mehmet Toprak, henüz 5 yıllık deneyime sahip. Ancak onu zorlu bir görev bekliyor. İş dünyasının duayenleri arasında yer alan babasını aratmadan, holdingi düzlüğe çıkarması gerekiyor.
Bu yolculukta nasıl bir performans sergileyeceğini ise zaman gösterecek. Ancak Mehmet Toprak, en zor dönemde patron koltuğuna oturan ilk isim değil.
Bugün iş dünyasında zirvede yer alan birçok kişi bulunduğu noktaya gelmedi, adeta kendini orada buldu. Kimi zaman bir vefat kimi zaman bir hastalık kimi zaman da herhangi bir kriz, planlanandan çok önce büyük sorumluluklar almalarına neden oldu. En zor dönemde göreve gelen bu isimler arasında Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’dan Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk’e, Zülfikarlar’ın patronu İsfendiyar Zülfikari’den Süzer Grubu Genel Müdürü Serhan Süzer’e kadar çok sayıda başarılı iş insanı var.
AMCASININ VASİYETİ HER ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ
Güler Sabancı, amcası Sakıp Sabancı’nın vefatından sonra 49 yaşında Sabancı Holding’in başına geldi. Bir kadının ilk kez bu kadar önemli bir pozisyona gelmesi, sadece iş dünyasında değil Sabancı Holding’de de büyük bir şaşkınlıkla karşılandı.
Çünkü Sakıp Sabancı’nın ardından yönetimi devralacağı düşünülen iki aday vardı. Onlar da Şevket ya da Erol Sabancı’ydı. Fakat aile içinde oluşan yeni dengeler, bu iki ismin yerine Güler Sabancı’nın bayrağı devralması sonucunu doğurdu. Daha sonraları Türkan Sabancı’nın yaptığı açıklamaya göre zaten bu durum Sakıp Sabancı’nın vasiyetiydi. Sabancı bu vasiyeti, şu sözlerle açıkladı: “Sakıp Bey, hasta yatağında ölümünden 3 gün önce bunu istediğini bana, kızlarıma ve Güler Hanım’a aktardı. Daha sonra ise yönetim kurulu tarafından yapılan oylama ile Güler Hanım bu göreve getirildi.”
Hem çok sevdiği amcasını kaybetmek hem Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birinde tüm sorumluluğu devralmak Güler Sabancı için hiç kolay olmadı. Uzun yıllar holdingde başarılı işlere imza atmasına karşın, böyle bir pozisyonu kendisi de beklemiyordu. Yeni göreve geldiği günlerde çalışanlarına yaptığı konuşmada bu duruma değinmeyi ihmal etmedi. “Sakıp Bey’in vefatından sonra iki kardeşi Şevket ve Erol Sabancı’dan birinin yönetim kurulu başkanı olması beklenirken, onlar özveri ve dirayet göstererek, yeni yönetimin liderliğini yeni nesle devretmeye karar verdi. Sabancı Holding’in gelecek 30 yıllara gençlerle taşınmasını istediler” açıklamasını yaptı.
Ailede çözülmeleri başlatan bu yönetim devri sonrasında Güler Sabancı, pek çok zorluğun yanı sıra holdingi de başarıyla yönetti. Hatta birçok yönetim uzmanına göre beklentilerin de ötesinde bir performans gösterdi.
Güler Sabancı, 2003 yılında Sabancı Holding’de göreve geldiğinde holding 60 şirket, 30 bin çalışan ve 7,3 milyar dolar ciroya sahipti. 2008 yılı sonunda ise 68 şirket, 51 bin 100 çalışan ve 20 milyar TL ciroya ulaştı.  ~
BABASI HASTALANINCA DEVRALDI
Linda Acıman, reklam sektörünün efsane ismi Eli Acıman’ın kızı. Üniversitede reklam okudu. Babasının şirketi Manajans’ta kariyerinin ilk adımlarını attı. Ancak genç yaşta yaptığı evlilik onu bir yol ayrımına getirdi. Çünkü eşi de aynı ajansta reklamcıydı. Babasının, “Karı koca bir işte çalışamaz, reklamcılıkta bu doğru bir şey değil” demesi üzerine sektör değiştirdi.
Sıfırdan tasarımcılığa başladı. Çeşitli şirketlerde tasarımcı olarak çalıştı. Bir ara takı tasarımcılığıyla ilgilendi, hatta sergiler açtı. Kendisi için çok keyifli olarak nitelendirdiği o dönem 2001 kriziyle son buldu. Krizin patlak vermesiyle birlikte artık sağlığı eskisi gibi olmayan Eli Acıman, hayatının en zorlu dönemini yaşıyordu. Sağlığının iyi olmaması bir yana uluslararası network JWT ile yapacağı ortaklığın gerçekleşmemesi yüzünden morali de bozuktu. Çözümü ise kızı Linda Acıman’ı işin başına çağırmakta buldu.
Eli Acıman, o dönem babasının durumu için “Yaşlanmış ve yorulmuştu. Hafıza sorunu yaşıyordu, yardıma ihtiyacı vardı. JWT, kriz yüzünden hisseleri almaktan vazgeçmişti. Ajans bir hayli sarsıntıya uğramıştı. Babam beni çağırdığında durumun ciddiyetinin farkında değildim. Birkaç haftada her şeyi rayına oturtup kendi hayatıma dönme ümidi taşıyordum” diyor. Ancak iş hiç de beklediği gibi gerçekleşmiyor. Acıman, önce ajansı bulunduğu durumdan sıyırmak için yeniden yapılandırma kararı alıyor. Bu arada şirket onun yönetiminde ciddi bir kurumsallaşma süreci yaşıyor. Ve tekrar reklam sektöründe en iddialı ajanslar arasına yerleşiyor. Bugün sektörün en büyük 10 ajansı arasında yer alan Manajans, hala Linda Acıman yönetimde. Ancak asıl işi her kademede profesyoneller yürütüyor. Acıman, “Eli Acıman’ın yerleştirdiği köklü değerler üzerine sahip olduğumuz profesyonel ekip, ajansımızı hayal edemeyeceğim başarılara ulaştırdı. Benimse ajansı yönlendirmek açısından katkılarım oldu” diye konuşuyor.
YÜZMEYİ ÖĞRENMEDEN DENİZE!
Serhan Süzer’in hayalindeki meslek bankacılıktı. Eğitimini de bu hedefe yönelik aldı. Okul sonrasına yönelik planı, yurtdışında biraz çalışıp deneyim kazandıktan sonra aile şirketi Süzer Holding’de kariyer basamaklarını tırmanmaktı. Kendi girişimiyle Amerika’da General Sigorta’da işe başladı. Her şey istediği gibi gidiyordu ki Türkiye’den aldığı bir telefon tüm planlarını alt üst etti. Süzer Holding’in kurucusu Mustafa Süzer oğlunun bir an önce Türkiye’ye dönmesini, kendisine destek olmasını istiyordu. Bunun için de öncelikle askerliğini yapması gerekiyordu. Babasının isteğini yerine getirdi. Ancak bu kez tezkeresini aldığı gün hayatının en büyük şokunu yaşadı. TMSF, holdingin bankası Kentbank’a el koymuştu.
Amiral gemisi olan kuruluşa el konulması Süzer Holding’de matem havası yaratmıştı. Üstelik grubun büyük çabalarla Türkiye’ye getirdiği Ritz Carlton Oteli’nin açılışına da az bir süre kalmıştı. İşte tüm bunlar üzerine Mustafa Süzer, kendisine destek olması için yurtdışından dönmesini istediği 24 yaşındaki oğlu Serhan Süzer’i karşısına aldı ve “Sana güveniyorum. Sen bu oteli başarıyla açabilirsin” dedi.
Serhan Süzer, o dönemki durumunu şöyle açıklıyor: “Yüzme öğrenmeye çalışan birisi, iskeleden dalgalı denize bakar. Gireyim mi girmeyeyim mi diye düşünürken biri arkadan iter. Benim grupta işe başlamam da öyle oldu.”
Kendisini çalkantılı bir ortamda hiç beklemediği bir pozisyonda bulan Süzer, babasının güvenini boşa çıkarmadı. Grubun tüm aktiflerine el konulduğu halde, yabancı ortaklarıyla ve finans kuruluşlarıyla yaptığı görüşmeler sonucunda ek kredi aldı ve oteli planlanan tarihte açtı. Bugün Süzer Holding İcra Kurulu Başkan Yardımcısı pozisyonunda olan Serhan Süzer,  “İşe 2001 yılında başladım, hep krizli bir ortamın içinde oldum. ~
Şimdi 32 yaşındayım. Edindiğim tecrübelerle birçok şeyi çok önceden görüp sezebiliyorum. Bu sorunları 40 yaşında yaşamaktansa en başta yaşamak bence daha iyi oldu” diyor.
ÖLÜMLE GELEN KOLTUK
İş dünyasının en saygın isimlerinden Celal Aras, geçtiğimiz yıl kansere yenik düştü. Aras’ın vefatından sonra Aras Holding’de kızı Evrim Aras Sağıroğlu, işin başına geçti. 30 yaşındaki Sağıroğlu, iş hayatına babasının yönlendirmesiyle girdi. Stajyer olarak işe başladı. Patron kızı gibi değil normal bir çalışan gibi süreçleri öğrendi. Adım adım ilerledi. Yöneticilik pozisyonuna geçtiğinde ise bir yandan babasının direktiflerini uyguluyor, bir yandan holdingdeki bilgileri babasına aktarıyordu. Celal Aras’ın rahatsızlığı üzerine geçici olacağını düşündüğü bir süre için başkanlık koltuğu onun oldu. Ama beklenen iyileşme süreci gerçekleşmedi. Aras’ın vefatıyla birlikte Sağıroğlu, 30 yaşında, 10 bin kişinin çalıştığı Aras Holding’in başında yalnızdı. Ancak kısa zamanda bu durumun üstesinden gelmeye başladı. İlk günlerde, tüm çalışanlarla tanışmak amacıyla baştan aşağı Türkiye’yi gezdi. Ziyaret etmediği Aras Cargo şubesi, tanışmadığı Aras Cargo çalışanı kalmadı. Hepsine tek tek hedeflerinden bahsetti. Birlikte aşmaları gereken zorlukları, kat etmeleri gereken mesafeyi anlattı. Her çalışanın kendisini desteklediğini belirten Sağıroğlu, “İşlerine dört elle sarıldılar” diyor.
Tabii Sağıroğlu sadece iletişim kurmakla kalmadı. Holdingde yeniden yapılanmaya da gitti. Önce dört sektördeki şirketleri birleştirdi. Kâr sağlamayanları devretti. Şirketi en kârlı noktaya ulaştırdı. Sağıroğlu, bir yılın ardından aldığı sonucu şöyle paylaşıyor: “Kriz döneminde olmamıza karşı 2008 yılını yüzde 16’lık büyüme rakamlarıyla kapattık. Şu anda kargoda yüzde 42’lik pazar payı ile sektör lideriyiz. Önümüzdeki dönemde de pazar payımızı artırarak liderliği sürdürmeyi hedefliyoruz.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz